Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. BÖLÜM

@2dreamreal

SELAMMM, OY VE YORUMLARINIZ BEKLİYORUM CANIM OKURLARIM.

5 YIL SONRA;

IŞIL’DAN;

“Annecim, gülüm. Uyan sabah oldu. Hadi.” Diyen Güneş’e karşılık gözlerimi araladım.

“Günaydın prensesim de erkencisin” dediğimde gülümseyerek bugünü hatırlattı.

5 yıl önceki olaydan sonra karnımdaki bebeğim ile Amerika’ya yerleştim. Bu durum masadakileri memnun etmişti çünkü veliahtları yurtdışında eğitim alarak daha bilgili olacaktı. Güneş’im doğana kadar ne okula gittim ne de mafya eğitimlerine katılmıştım. Bu süreçte ailemin desteği hep üzerimde olmuştu. Özellikle de Nilay’ ın. Kendisini ne kadar suçlamamasını söylesem de hep suçladı ta ki Güneş doğana kadar ilk kez onu gördüğünde iyi ki hata yapmışım dedi ve bu bizi gülümsetti. Güneş’in doğumundan sonra zorlu bir süreç başladı hem okul hem ev hem de mafya eğitimi oldukça yoruyordu beni ama hiç şikayetçi olmadım. Nilay ’ın bebeği yaşadıklarını kaldıramadığından dolayı düşük yaparak aramızdan ayrılmıştı. Ailedeki tek kötü olay buydu. Bugün ise mezun oluyordum. Bu da demek oluyordu ki Türkiye’ye dönecektik. Tek geldiğim bu ülkeye 3 kişi olarak dönüş yapacaktık.

Beril, sokakta yarı aç yarı tok bulduğum benim yegane destekçim ve Güneş’in biricik ablasıydı. Aslında okumak için ve dayaktan kurtulmak için ailesinin elinden kaçmıştı. Bulduğumda halini sorup zor durumda olunca yanıma aldım ve anlatılması gereken herşeyi anlattım. Onu bu hale getirenlere derslerini verip hayatımıza kaldığımız yerden devam ettik. Ben yokken Güneş ile ilgilendiğinden bakıcı tutmadık ama onu da eğitimden geri bırakmadık. Düşüncelerimi bölün ses ile kafamı kapıya döndürdüm.

“EEE Güneş’im anneni kaldır dedim, onunla birlikte yatağa uzanın uyuyun demedim” diye sitem eden Beril’ e ikimizde gülümsedik.

“Tamam kalkıp hazırlanıyorum “ dedim.

“Yarım saat sonra kuaför geliyor çabuk olsan iyi edersin. Sende küçük hanım benimle gel seni hazırlayalım “diyerek kapıdan çıkan Beril’in ardından kızım da koşarak uzaklaştı.

Hızla kalkıp duş aldım ve elbisemi yatağımın üzerine bırakarak aşağıya indim.

“Tekrardan günaydın. Harika gözüküyor kahvaltı, bana mı özel “ dedim.

“Hayır prensese özel “diye kızımı işaret etti. Fark ettiğim gerçek ile yüzümü buruşturdum. Yumurta asla yemezdim sadece hamile iken yedim sebebi ise yumurta aşığı kızımdı. Sanırım bu huyu hiç tanımadığım babasına çekti. Aklıma gelen ile yine yüzüm düştü. Şuan sormuyordu ama ileride bir gün mutlaka soracaktı babasını işte o zaman onu arayacaktım. Nasıl olacaktı bilmiyordum ama bir yolunu bulacaktım hatırladığım tek ayrıntı kokusu ve sırtındaki güneş dövmesiydi zaten bu yüzden kızımın adını Güneş koydum. En azından babasından bir hatıra diye düşünerek seçmiştim ismini.

Öğlene kadar hazırlandık ve mezuniyet alanına geldik. Ailem yoktu gelmek istediler ama gerek duymadım eksik değildim kızım yanımdaydı bir gün için onca yol çekilmezdi.

“Harika görünüyorsun kızım” dedim.

“Sende annnecim ve sende teyzoşum” dedi ve ikimizi de öptü.

“Siz burada oturuyorsunuz ve bende arkaya geçiyorum. Beril bir şey olursa kulaklıktan korumalara haber ver ki size bir şey olmasın.” Dedim.

Beril geçen sene mezun olmuştu. Onu bulduğumda ilk yılını bitirmişti. Biriktirdiği para bir yıl idare etmişti onu sonrasında ise asla para sıkıntısı olmamıştı.

“Görüşürüz annecim seni seviyorum” dedi Güneş’im.

Arka tarafa doğru geçmeye çalışırken beni asla çekemeyen Eleni önüme geçti.

“Birinci olmak en son gelmeyi gerektiriyor galiba “ dedi ve gülmeye başladı.

Bense “evet aslında hakkım ama sen gibi ikinci oldum diye kudurmuyorum Eleni kendine gel” dedim ve ilerledim.

Ben bu ayrıntıyı yine aklımdan çıkartmıştım. Okuldan birincilik ile mezun oldum. Birde burada kim olduğumu bilen kimse yoktu. Bugünün sunucusu konuşmaya başladığında onu dinlemeye başlamıştım bile.

Bugün mezun olan gençlerimizi uğurlamak için topladık. Belki güzel belki de kötü anlar ile ayrılırken sayın dekanım mezun olan öğrencilere diplomalarını taktim edecektir. Lakin 1. Olan öğrencimiz Işıl Gözlükayalar’ a diplomasını vermek üzere, geçtiğimiz yıllarda mezun olmuş oldukça idealist olan Mark Spinatel ‘i takdim ediyoruz.” Dedikten sonra kopan alkışlar eşliğinde ilk önce Mark daha sonra da ben sahnede yerimiz aldık.

Mark kısa bir konuşma sonrasında bana diplomamı takdim etti.

Tebrik ederim umarım hayatın boyunca başarılara imza atarsın” diye de belirttiğinde bende “Teşekkür ederim “ diyerek elindeki plaketi, çiçeği ve diplomamı aldım. Kısa bir konuşmadan sonra mutluluk ile mükafatımı aldığım diplomam ile Eleni’ye nispet gülümsedim.

Diğer tüm mezunların aldığı diplomalardan sonra benim için değerli olan iki kişinin gözlerine bakarak diğerleri ile birlikte kepimi havaya attım.

….

“Çok güzel bir gündü akşam baloya gidecek misin?”

“Hayır Beril, kızım ve seninle kutlamak istiyorum. Tabi ki sizde isterseniz” dediğim anda Güneş koşarak boynuma sarıldı.

“Elbette isteyiz annem” dedi ve tatlı dudaklarını yüzüme yapıştırıp öpücüklere boğdu.

“Pekala o zaman zaten hazırız ve açız direk çıkalım mı?” dedim.

İkisi de beni başıyla onayladı. Kapıdan çıkarken çalan telefon ile duraksadık gördüğüm isimle yüzüm güldü.

“İkizim hemen Türkiye’ ye dönmen gerekli babamıza suikast düzenlediler ve yoğum bakımda” dediğinde farkında olmadan gözümden yaşlar süzülmeye başlamıştı.

Zorla sesimi düzene koyup “ nasıl oldu bu” diyebilmiştim.

“Araçla şirkete giderken olmuş ama hemen müdahale edildiğinden hayatta lakin masadakiler bir tuhaf yarın acil toplantı istediler. Durumumuzu fırsat bilip bizi indirmek istiyorlar yada en başından suikast dahil plandı” dediğinde gözlerimi kan bulamıştı.

“Tamam biz hemen yola çıkıyoruz” dedim yumruğumu sıkarak.

“Parti iptal, hemen Türkiye’ye dönüyoruz. Sen çalışanlara söyle eşyalarımızı toplasınlar ben telefon görüşmesi yapıp geliyorum.

….

BARIN’DAN;

“Alo bir iz yok mu hala” diyerek ses gelmesini bekledim.

“Hayır efendim yok sanki bu dünyada yokmuş gibi” dediğinde sinirle elimdeki içki bardağını duvara fırlattım.

Yıllardır ondan bir iz arıyorum. Bir gecede gördüğün kişiye aşık mı oldum diyen kuzenime bile anlamadan içimden geldiğim için aradığımı söylüyorum. Sanki kayıp olurken benimde kalbimi eline aldı ve onunla çekip gitti. 5 yıldır onu bulabilmek adına her yolu denedim öyle ki babamın çok uğraştığı ama bir türlü giremediği mafya ticaret masasına bile girdim. Hatta girmekle kalmadım başındaki aile ile ortak bile olmuştum. Kapının açılma kapanma sesini duyunca gitmeye bile gerek duymadım çünkü gelen kişi kuzenimdi. Kafa dinlemek için geldiğim evi sadece o biliyordu.

“Hoş geldin “ dedim.

“Pek hoş gelmedim aslında, masa başkanına suikast düzenlenmiş. Şimdi de acil masa toplantısı istiyorlar. Bu Işıkları zor durumda bırakır” dediğinde sinir olmuştum kim niye yapmıştı ki ama anlamadığım neden Işıklar zorda kalacaktı.

“Işıklar niye zorda kalsın ki babasına bir şey olsa o geçmeyecek mi?” dedim.

“Gerçekten seni anlamıyorum baban istediği ve işlerimize katkı sağlaması için mi yoksa sadece öylesine mi katıldın bu masaya.” Dediğinde anlamsızca yüzüne baktım.

“Veliaht Işık değil ikizi Işıl diye biri biz masaya katılmadan önce yurtdışına eğitim için gitmiş giderken de baya büyük bir korku salmış. Aşırı acımasız ve korkulan biriymiş. Şimdi anladın mı neden zor durumda “dedi ve omzumu pohpohladı.

“Biz hastaneye gidelim. Hem ortağımız hem de saygı duyduğum insanlar o aile hem Işık’ın yanında oluruz” dedim.

“İlk defa kafan çalıştı be kuzen 5 yıl önceki Barın gibi mantık çalıştırdın” dedi.

“Saçmalama yine, ben hala aynıyım sadece her gece rüyalarıma giren ismini bile bilmediğim kadınıma daha çok yatkın” dedim ve gülümseyerek kapıya doğru ilerledim.

….

“Artık haber vermemiz gerekli yarın masa toplantısı var ve Işık bunun üstesinden gelemez” diye konuşan Nihat’tı sanırım ilerledikçe sesler konuşmalar daha da netleşmeye başladı.

“Olmaz bugün mezuniyeti var biz halletmeliyiz” dedi Nihan.

“Saçmalama, ara Işık hem mezuniyet bitmiştir çoktan kafayı yediniz bizi çökertmek isteyenler var o masada yarınki toplantı da bunun kanıtı” diye Nihat bağırdı. Bizim geldiğimizi bile duymamışlardı sessizce tartışmalarını bitirmelerini bekledik.

“Bitmiş stori attı. Şimdi ara “dedi Nilay.

Işık başıyla onaylayıp biraz uzaklaştı. Konuşması bitip gelince bizi fark etmesi ile gülümsedi.

“Hoş geldiniz, kusura bakmayın kavgadan sizinle konuşamadık “ dedi.

“Önemli değil nasıl oldu bu durum ve yarınki masa toplantısı da nedir “ dedim.

Durumu kısaca özetledi ve Işıl’ ın yetişeceğini bizim ise biraz masayı oyalamamız gerektiğinden bahsetti.

“Her koşulda yanınızdayız” dedim gülümseyerek ekledim “eeee sonunda ikizim diye bahsettiğin kişiyle tanışıyoruz sanırım “ dedim.

“Bu olay olmasa da en geç bir hafta sonra buraya gelecekti “ diye ekledi Nilay.

“Neyse kuzen biz artık gidelim yarın 3’de görüşürüz seni buradan alırız Barın ile “diye konuşan Ares’ i onayladım ve ayaklandım.

….

Sabah telefon sesiyle uyandım. Arayan kişi ile gözlerimi devirdim masadaki en sevmediğim insan niye arardı ki beni diye düşünerek cevapladım.

“Alo Tuğrul bey günaydın “ dedim.

Günaydın Barın bey, bugünkü masa toplantısında beni desteklerseniz sevinirim. Malum Işık yetersiz asıl veliaht ise yıllardır yok masa boş kalmasın “ dediğinde yumruklarımı sıktım.

Siz diyorsunuz ki bu zor durumdan fayda sağlayıp insanlara ihanet edelim” dediğimde afalladığı anlamıştım.

Aşa sadece olması gereken budur.” Dediğinde.

Kusura bakmayın sizin aklınız ile hareket edemeyiz ayrıca veliaht gelirse sizin için hiç iyi olmaz gibi tanımadım ama oldukça acımasızmış “ dediğimde sessizlik oluştu.

Anladığım korku ile telefonu kapatmak için “size iyi günler masada görüşürüz yerimi ve yanımı da ben kendim seçerim. Görüşmek üzere” dedim cevap vermesini beklemeden telefonu kapattım. Ardından Işık’ a gerekli olduğunu düşündüğüm mesaj yolladım.

Bugün normalde kıyamet kopacaktı ama içimde anlamadığım bir mutluluk vardı. Ama ne koşulda olursak olalım zorda kalan kişilere asla ihanet etmezdim. Günün neler getireceğini bilmeden hazırlanmaya başladım.

Hastanenin önüne geldiğimizde fazlaca koruma vardı. Ares’ e beklemesini söyleyip içeri girdim. Yoğum bakım alanına girdiğimde beni tanıyan korumalar sorun çıkartmadan yol açtı.

“Hazır isen gidelim Işık vakit yaklaştı” dedim.

“Hazırım gidelim” dediğinde şaşırdım. Anlamış olacak ki konuştu.

“Tek gidiyoruz herkesin işi var. Sadece Işıl gelene kadar onları oyalamam gerekli zaten “dediğinde başımla onayladım.

Tam ilerliyorduk ki Işık ‘ın amcası önüme geçti.

“Barın sana güvenimiz sonsuz… Işıl neden onu tek gönderiyor anlamıyorum ama o gelene kadar Işık sana emanet” dediğinde onu başımla onayladım.

Arabaya binince Işık konuştu.

“Arabadayım sen neredesin şuanda “dediğinde anlamsızca yüzüne baktım.

“AAA kusura bakmayın Işıl ile konuşuyorum kulaklık ile bize rehberlik edecek gelene kadar ayrıca konuşulanları duymak istiyor” diye açıklama yaptı.

Sessizlik içerisinde yapılan yolculuğumuzdan sonra toplantı alanına geldik.

“Işık sakin ol, bak ikizini tanımıyorum ama belli ki planı var biz üzerimize düşeni yapıp onları oyalayalım ki yetişsin “ dedim ve arabadan indim.

İYİ OKUMALAR….

 

 

 

Loading...
0%