@2dreamreal
|
SELAM, GÜZEL OLAN DEĞERLİ OYLARINIZ VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. HER TÜRLÜ YORUMA AÇIĞIMDIR. BARIN’DAN; Gözlerim patlayan silah seslerinin tarafına dönünce şok oldum. Bu oydu yıllardır usanmadan aradığım kadın. Korkusuzca masaya yaklaşırken Işık ayağa kalkıp sarıldı. İşte şimdi anlamıştım Işık’ın ikiziydi, masanın veliahttı. Uzakta değil yakınımdaydı ama ben hep uzaklarda aramıştım. Işık gittikten sonra tek odak noktam oydu. Öyle kusursuzdu ki şaşırmıştım bir ara Ares’e gözlerim kaydı o da benim gibiydi. Adamın başının etini yemiştim yıllardır “bul artık “diye oysa ki gerek yokmuş. Bir an masada gözlerini gezdirirken göz göze geldik. O gözleri sadece o gece görmüştüm ama hüzünlüydü, kırgınlık doluydu şimdi ise saf öfke doluydu. Masadaki gençlere göre normal olduğunu, hep korkusuz olduğunu anlamıştım. Konuşmalar bitti. Toplantı masasında son sözünü söyledi ve ayaklandı. Hemen arkasından gitmeye başladım tekrar kaybolacak korkusu sarmıştı beni. Durumu Ares farkına varınca telefonda birşeyler yaptı ve hemen yanıma gelip kolumdan tuttu. Dışarıda gördüğüm sahne kalbime ok misali saplandı. Arabadan inen ufak bir kız çocuğu koşarak boynuna atladı. Ares de gördüklerinden sonra beni çekiştirerek araca bindirdi. Konuşmadan kalbimdeki acı ile yolu seyrettim. …. Eve girdiğim gibi önüme gelen herşeyi devirdim. Nasıl olurdu bu nasıl evlenirdi. Ben onu ararken benimle yatıp gidip evlenmiş miydi. O ufaklık çok tatlıydı. “Barın iyi misin? Biraz sakinleştin mi? “dedi Ares. “Sence iyi miyim. O ufaklık anne diye boynuna sarıldı. Evli bir kadın, evli kadını arıyoruz yıllardır “dedim. “Bak aklıma ne geldi Işık ‘a sorduğumuzda özel sebeplerden dolayı yurt dışında demişti.” “EEE bundan ne sonuç çıkarttın akıllı kuzenim “ dedim. “EEE si şu ya evli değilse ya sadece çocuğu varsa gibi” diye açıklama yapınca biranda içimdeki korku, acı, kaybolmuşluk ortadan kalktı. Yerimden kalkıp içki doldurdum. Sonrada kuzenime döndüm. “Bana onunla ilgili herşeyi bul” dedim. “Bu zor kuzen o masadaki kimsenin özelini bulamayız çok iyi korunuyorlar bunu da bizzat araştır dediğin kişi yapıyor” dediğinde tekrar umutsuzluğa düştüm. İç çekerek “peki nasıl bulacağız “dediğimde kuzenimin yüzünde güller açtı. “Birinci ağızdan” dediğinde anlamaz şekilde yüzüne baktım. “Oğlum anlasana onlar ile çok yakınız ki son günlerde yaptıklarımız daha da güven kazandırdı. Çaktırmadan ağızlarından bilgi alırız” dedi. Bu çocuk hep mantık çerçevesinde konuşuyordu. Benim de aklıma yatmıştı bu plan. Bakalım hayat bizi nereye sürüklüyor ama sürüklenen hayatımda Işıl da olmalıydı her ne pahasına olursa olsun. Evli ya da sevdiği varsa da yok ederim. O güzel kız ikimizin bir parçası olmasa da ona en güzelinden babalık ederim yeter ki annesi yanımda olsun. Ares’e bakıp onaylarcasına kafa salladım. …. IŞIL’DAN; Güzel geçen yolculuktan önce eve uğrayıp Güneş ve Beril’ i bıraktık. Vakit kaybetmeden hastaneye attık kendimizi araç yaklaştıkça içimdeki hasret miydi, yoksa korku muydu bilmiyorum ama kalbim sıkışıyormuş gibi hissetmiştim. İlk iş babamın doktorunu bulup konuşmak olmuştu. Herşey normal görünse de babamı 2 gün daha uyutacaklardı çünkü iç kanama riski halen devam ediyordu. Ailemin yanına gittim ve sımsıkı sarıldım belki de anneme en büyük destek buydu. Doktoruyla konuşup içeriye girmek için izin istemiştim. Beni hazırladıklarında kendimi ilk kez çaresiz hissetmiştim. Hemşirenin yardımı ile içeriye giriyordum. “Sadece 5 dakika için izniniz vardır hanımefendi” dediğinde başımla onayladım. Yavaş adımlarla babama doğru ilerledim. Ellerini avcumun içine aldım. “Babacım ben geldim. Tüm hatalarıma rağmen baş tacın olan kızın geldi. Beni bu şekilde karşılamak sana hiç yakışmadı. Güneş seni sorup duruyor babacım…. ne olur hemen uyan ben… ben kızıma hiç yalan söylemedim ‘deden azıcık hasta dinleniyor şimdi’ dedim beni yalancı çıkartma babacım. Seni çok seviyorum “ dedim ondan sonra da konuşmadım sessizce onu izledim. Hemşire sürenin dolduğunu söylediğinde kendimi toparlayıp dışarı çıktım ve anneme sarıldım tekrardan. …. 2 gündür bir hastane bir ev derken çok yorulmuştum. Babamı bugün uyandıracaklardı. Komplikasyon olması riski olsa da kan değerleri normal olduğu için doktor şansını deneyecekti. Hemşire gelip bize belge imzalattıktan sonra 4 doktor ve 2 hemşire içeriye girdiler, biz ise Memduh amca ve yanındaki bana yabancı ama sanırım ailemin tanıdığı kişi ile beklemeye başladık. Bir taraftan babamı düşünürken bir taraftan da üzerimdeki gözlerden rahatsız olmuştum. Yaklaşık yarım saat beklemenin ardından babamın doktoru güzü gülerek çıktı. “Hastamızı normal oda için hazırlıyorlar, hiçbir sorun oluşmadı” dediğinde çok mutlu olmuştum. Etrafıma baktığımda ise herkes birbirine sarılıyordu. “Çok teşekkürler doktor bey” dediğim sırada kapı açıldı ve babam gözleri yarı açık şekilde sedye ile çıkış yaptı. “Gü Güneş, to… ru..num.” kısık ve kesik kesik konuşan babama annem cevap verdi. “Güneş evde canım biran önce iyileş de torunumuza gidelim” dedi. … Babamın uyandığını duyan herkes akın etmeye başlamıştı. Dost da düşman da geliyordu. Bunun için güvenlik sayısını arttırmıştım. Çalan telefonum ile arayana baktım ve gülümsedim. “Alo prensesim “dedim. “Annecim ne zaman geliceksin çok sıkıldım ben” diye yakınan kızımın çocuksu sesini içime yutmak istedim. “Ben hemen geliyorum prensesim deden ise birkaç gün sonra gelecek…. HIIIM iyileşir iyileşmez benim güzelimi sordu dedesi” dediğimde bir çığlık sesi duydum . “Hadi kapat dedene bakıp geliyorum yanına birlikte resim yaparız “dedim. Telefonu kapatınca odaya girdim buradaki herşey normal olduğundan eve doğru yol aldım. …. Üç günün sonunda doktorun izniyle babamı eve getirdik. Babamı seven herkes geliyordu. Tabi masadakilerde geliyordu. Bu durumdan Güneş’ i uzak tutmaya çalışıyordum çünkü bu kadar kalabalığa alışık değildi benim kuzum. İçeride otururken babamın sağ kolu geldi. “Efendim istediğiniz bilgiler tamam toplantı ayarlayayım mı?” dediğinde babam hemen bana baktı. “Sorun nedir Işıl” dedi. “Ufak bir problem babacım sen dinlenmene bak biz hallediyoruz.” Dedim. “Tatillerin hastaneleri ile ilgili… Sen Tatillere haber ver” dedim ve elindekileri aldım. “Babacım çalışma odasındayız” dedim. Odaya girdiğimde daha detaydı inceledim ve bir plan oluşturmaya başladım. Kapının çalması ile “gir” komutunu verdim. “Efendim misafirleriniz geldi ayrıca bizimkilerde toplandı” dediğinde saate baktım. Yaklaşık 2 saat geçmiş o kadar düşünceye dalmıştım ki Güneş’i bile aklımdan çıkartmıştım. “Tamam “dedim ve ekledim “kızım nerede” dediğinde arkadan koşturma ve gülüş seslerini duyunca cevap vermesine gerek kalmadan anlamıştım. … Toplantı odasına girdiğimde herkes bana bakıyordu. “Hoş geldiniz “dediğimde Merve ve annesinin hala gergin olduğunu gördüm. “Hoş bulduk. Neden çağırdın bizi kötü bir şey yok değil mi “dedi Gözde abla. “Yok aksine biraz yardımınıza ihtiyacım var daha doğrusu yetkinize “dediğimde anlamadılar. “Şöyle ki eğer biz nakil listesi ile ilgili gerçeği bakanlığa açıklarsak sorun olur ama bizim işimiz bittikten sonra siz açıklarsanız hiçbir sorun olmaz “dedim. Anlayışla başlarını salladıktan sonra bizimkilere döndüm. “Millet hazır mıyız? Biraz eğlenelim “dedim. Hepsi keyifle beni onayladılar. Bizim belki de en hassas noktamız buydu. Masada fuhuş, uyuşturucu ve organ mafyası yoktu ki olmasına da asla müsaade edilmezdi. Biz karşıyız ki onların pisliklerini nasıl kapatalım aksine daha da açıp milletin gözüne sokuyorduk. “O zaman bugün akşam bitirelim şu işi size de haber edince gerekeni yaparsınız” dedim. “Tamam güzelim sizden haber bekliyoruz gelmişken Haldun’ u ve Simge’yi de görelim “ diyerek odadan ayrıldı. Akşama kadar planın üzerinden geçtik. Bizim mıntıkamıza girmek neymiş gösterecektim onlara. Yemekten sonra biraz daha oyalandık ve hepimiz hazırlanmaya başladık. O sırada yanımıza Beril geldi. “Nereye gidiyorsunuz?” diye sordu. “İşimiz var sen neden gelin “ dedim. “Seni merak ettim buraya geldiğinden beri hiç dinlenmedin” dediğinde tebessüm ettim. “Burada dinlenmem biraz zor güzelim, en azından babam tamamen iyileşene kadar” dedim. Evden ayrılmadan önce kızımın yanına gittim, uyuyan masum yüzünü bir süre izledim daha sonra da evden ayrılmak için yola koyulduk. …. Geldiğimiz yer ormanın derinliklerinde bir yerdi. Mekanlarını zindan şeklinde yer altına yapmışlardı ve üst düzey koruma sistemleri vardı. Tabi bizim elimizde de Nilay vardı. Gülümsedim” başlayabilirsin güzellik “dediğimde parmakları klavyede gezintiye çıktı bir süre sonra da “sisteme girdim ve virüs gönderdim açtıkları anda kontrol bizde” dedi ellerini çırparak. Daha ağzımı açamadan “oltaya geldiler “ dedi neşeyle. “EEEE güzel kardeşim sen burada eğlen, bizde içeride şerefsiz avlayarak eğlenmeye başlayalım” diyen Nihat’la hepimiz güldük. “Ne var yalan mı yani” dedi kaşlarını kaldırarak. “EEE hadi o zaman gazanız mübarek olsun sizlere ben buradayım “ dedi Nilay. Silahlarımızı kontrol ettikten sonra sırayla indik ve etraftaki adamlarımıza hazır komutu verdik. En önemli etken olan susturucularımızı da takıp yavaş yavaş avlanarak ilerlemeye başladık. Avdan kastımız ise şeref yoksunu masum insanların canını alan kendini adam sanan kişilerdi. “Saat yönünden biri sana doğru geliyor dikkatli ol” diyen Işık ile o yöne döndüm ve hedefimi vurdum. “Teşekkürler ikizim” dedim. Yaptığımız işin içinde en çok hoşumuza giden dördümüzün de kulaklıktan konuşmamızdı. Diğer adamlarımız müdahale etmezdi genellikle. “Girişe ulaştım kuzen” diyen Nihat’ a cevap verdim. “Bende yaklaştım. Diğerleri güvenliği sağlayın” dedi Nihan. “Arkayı temizledim giriyorum ben “dedim. “Tamam bizde giriyoruz içeride buluşuruz” diyen kuzenlerim göremeseler de kafamı sağa sola salladım ve gülümsedim. “İçeriyi net göremiyorum ama dışarısı bende dikkat edin kendinize “ bunu diyen tabi ki de biricik ikizimdi. Kapıyı sessizce açıp içeri girdiğimde ortalık şimdilik sakin gibi görünüyordu. Biraz ilerlediğimde kafama dayanan namlu ile duraksadım. “Ellerini kaldır ve bana dön” diye komut verene dediğini yapar gibi yapıp dönerken ayağına çekme takıp kasıklarına tekme atınca iki büklüm oldu. Aslında iyi olmuştu içeride kaç kişi olduklarını kolaylıkla öğrenebilirdim. “İçeride kaç kişi var” dedim. ….. “Sana soru sordum ölmek mi istiyordun, inan bana acımam beynini patlatırım ”dedim. … “Pekala 3, 2 ,1 ve…”dediğimde “salonda 5 kişi var devriye gezenler 6 kişi ayrıca aşağıda 10 kişi var” dediğinde şaşırmıştım. “Manyak mısınız bu kadar adam ne arıyor ufacık evde “dedim. “Ev ufak değil ki burası kadar aşağıda da var gizli ev misali “diye sırtınca aldığım bilgiler yeterli diye beynini patlatıp odalardan birini sürüdüm ve oraya saklayıp yoluma devam ettim. “Adamın dediklerini duydunuz hepiniz çok dikkatli olun “ diye komut verip ilerlemeye devam ettim. Biraz sonra koltuklarda oturan bizimkiler ile gülümsedim. “Elinize sağlık” dedim. “Sağ-ol hadi aşağıya inelim de patroncuk ile buluşalım” diye dalga geçen Nihan’ a göz devirdim. Aşağı kata indiğimizde gerek bizim gerekse adamlarımızın kanını donduracak halde iğrençlikler vardı. Bir tarafta ameliyat hane gibi düzenlenmiş oldukça berbat alanlar hemen karşı tarafta ise organları alınmış canice ölüme terkedilen ölü insanlar vardı. Neyse ki bir can bir candır diyerek de olsa başlanmamış bir ameliyatı durdurup doktorları rehin alarak gizlice dışarı çıkarttık. Yatakta yatan kişiyi de kucaklayıp çıkartırken duydukları ince sesten sonra bize işaret ettiği yere girdiğimizde ise perişan halde birçok kişi vardı. Onları da sessizce dışarı çıkartıp araçlara bindirdiklerini bildiğimden bizde ilerledik. Ultra lüks bir kapıya geldiğimizde kapıyı çaldık. Bizi adamı sandığından “gellllll “ diye komut verdi. Kafamı iki yana salladım ve kapıyı açtım. Ama keşke açmasaydım. Bir kadını altına almış hala becermeye çalışıyordu adi pislik. “İşini bitirmeni mi bekleyelim yoksa bırakır mısın?” dediğimde anadan doğma haliyle bize doğru döndü. “Siz kimsiniz” diyerek silahına yönelince Nihat kıyafetlerini üzerine attı ve ondan önce silahına ulaştı. “Giyin üzerine lan şerefsiz” dedi. “Kimsiniz siz, hem bayanlar beğenmiştir büyüklüğünü” dediğinde midemin bulandığını hissettim. “Ulan şerefsiz giyin yoksa direk sıkarım kafana “dedi Nihat. “Tamam, tamam. Kimsiniz söyleyin artık” dedi üzerini giyinirken. “Korkusuzlar masasıyız ve sen bizim masamızdan birini tehdit etmişsin sen hayırdır “ dedim. Sonunu alaya alaraktan. “Ben kimseyi tehdit etmedim. Hem yaptığınız etik değil benim mıntıkama giremezsiniz bu yeraltının kurallarına haykırı” diye çemkirdi. “Ünlü hastanesinin başhekimi ve sahibi dersem belki hatırlarsın “ dedi Nihan. “HAAA siz şu 90 60 90 ‘ dan bahsediyorsunuz.” Dediğinde Nihat yumruğunu geçirdi. “Ağzını topla lan “ diye yüzüne tükürdü. “Okey… Okey….Biz ona tehdit değil rica diyelim. Onlarda kabul etmeyince arabalarını taramıştık o kadarcık” dedi gülerek. Bende güldüm ve konuşmaya başladım. “Bende senin işine çomak soktum canım şimdi hapislerde çürü” dedim ve bayıltmak için iğneyi şah damarına yakın yere enjekte ettim. Bayılmasına az kala “iğrenç bir insan iğrençliği hak eder sanma ki hapiste rahatsın arkanı asla bırakmayacağım “dedim. …. Oradaki işleri adamlarımıza bırakıp ikinci aşama olarak Merveleri aradık ve yapması gerekenleri tekrar hatırlatıp eve doğru arabayı sürdük. İçeri girdiğimizde babamlar haber kanallarındaki son dakika haberleri izlerken bizi görünce kızarmış gibi yaparak. “Sizin işiniz mi bu?” diye ekranı gösteren babama hepimiz gülümseyerek baktık. …. İYİ OKUMALAR….
|
0% |