Yeni Üyelik
20.
Bölüm

19. Bölüm

@2dreamreal

EDANUR'DAN

Yaşadıklarımız neydi, neden bizim için kendini feda etti. Niye bizi kurtardı eğer bize siper olmasaydı onun yerinde ben olacaktım. Benim olmam sorun değildi fakat bebeğim, ah bebeğimiz, o zaman o da zarar görecekti. Bunu mu düşünmüştü bebeğimizi mi korumaya çalışmıştı. Düşünmekten beynim duracaktı neredeyse.

...

Siren sesleri önde biz arkada ambulansı takip ediyorduk daha doğrusu ambulansları sadece Mehmet değil amcası da vurulmuştu. Ambulans hastaneye ulaştığında Candan komutlar vermeye başladı ama eminim ki onunda canı en az benim kadar yanıyordu çünkü vurulanlardan biri de babasıydı. Daha sedyedeyken muayene bile yapılmadan 2 bedeni de ameliyathaneye almışlardı. Sedyenin üzerinde bilinçsizce uyuyan kocamın elini bırakmak istemesem de zorla koparmışlardı ellerimizi şuan tek dayanağım ise bebeğimdi. Biz dışarıda bebeğim ile bizim için kendini feda eden adamı bekliyorduk.

...

Ne kadar süredir bekliyoruz bilmiyordum ayakta durmamın tek nedeni bebeğim idi. Babası sırf ona bir şey olmasın diye kurşunun önüne atlamıştı, şimdi ise benim de onu korumam gerekiyordu. Kalbime inen acı ayakta durmamı zorlaştırıyorken Peri " iyi misin?" dediğinde olumsuzca başımı salladım.

"Değilim hem de hiç değilim benim yüzümden oldu ben saklanmayı başarsaydım yada " hıçkırıklarımla karışan gözyaşım arttığında "ya da ben kendimi korusaydım o içeride olmazdı" içimde tuttuğum gözyaşlarım akarken göz kapaklarım kapanmıştı bile.

...

Önümde koşan bir oğlan çocuğunu kovalıyordum. Mutluydum denizi pek sevmeme rağmen eğleniyordum. Oğlan çocuğunu yakaladığımda arkamda duyduğum ses ile ona doğru döndüm.

"Sevgilim bırak oğlumuzu koşsun enerjisini atar en azından."

"Koşsun bende onu yakalayayım ki oyunumuza devam edelim değil mi?"

"Annem beni yakalayamaz annem beni yakalayamaz" nidaları ile elini burnunun üzerine getirerek şebeklik yapıyordu.

Biraz sonra Mehmet "Benim gitme zamanım lütfen ikiniz de iyi olun sizi çok ama çokk seviyorum. Oğluma beni anlat beni unutturma olur mu?" Mehmet söylediklerinden sonra denizin içine doğru ilerlerken

"Nereye gidiyorsun. GİTME BENİ BIRAKMA... BİZİ BIRAKMA LÜTFEN ...." Diyerek haykırıyordum. Sadece gülümseyerek devam etmişti denizin en derinliklerine kadar.

...

Yavaş yavaş gözlerim aralanırken akşam yaşadıklarımız gözlerimin önünden film şeridi gibi geçmişti. Aklıma gelen son anı hatırlayınca "MEHMET MEHMET" yattığım yataktan çıkmaya çalışırken bir el beni tuttu arkamı dönüp baktığımda Mehmet Akif dede olduğunu gördüm.

"Yatağa uzan kızım hadi" nazikliğini kırmamam için "peki" diyerek uzandım. Aklıma gelen rüya yüzünden " Mehmet nerde bitti mi ameliyat " diye bir çırpıda sormuştum.

"Ameliyat bitti torunum yoğum bakımda hayati tehlikesi varmış. Sana söyledim çünkü kendini daha da yıpratmanı istemiyorum. Eğer kendini düşünmüyorsan bebeğinizi düşün Mehmet neden orada sanıyorsun. Kimse çocuğuna bir şey olsun istemez. İster doğmuş olsun isterse de doğmamış anladın mı kızım şimdi dinlen."

Biz konuşmaya devam ederken arkadan düşün su barağı ile kapıya baktığımda gördüğüm manzara karşısında dondum. Mehmet'in anne ve babası bir bana birde Mehmet Akif dedeye bakıyordu. İlk konuşan babam olmuştu.

"Baba sen az önce ne dedin?" dedi.

"Kızım bu doğru mu inanamıyorum babaanne oluyorum sende dede sevinsem mi üzülsem mi şimdi bilemiyorum." diye buruk bir şekilde söylemişti.

"Ben üzgünüm Mehmet benim yüzümden " daha konuşmam bitmeden babası susturdu.

"Oğlum yapması gerekeni yaptı bebek olmasa bile sen bize emanetsin seni o kurtarmasa ben görsem bende aynısını yapardım kızım üzme kendini hem oğlum güçlüdür kalkar ayağa o zaman size hesap sorarız değil mi karıcım."

"Öyle kocacım bizden saklamak neymiş o zaman hesaplaşırız."

Bu halimizde bile gülmüştük. Bebeğimiz şimdiden insanların yüzünü güldürmeyi başarmıştı.

...

Saatler ilerlerken daha fazla burada duramayacağımı anladım ve yoğum bakıma doğru yol aldım. Oraya yaklaştıkça içimi ürperti kapladı buz gibiydi burası oysa ki Mehmet hep sıcak ortamları severdi.

Pencere arkasından onu izlerken arkamdaki ses ile döndüm.

"Hangi yüzle hala geliyorsun seni kurtarmak için orada yatıyor aşağı" Hanzade'nin söyledikleri ile gözümden yaşlar akmaya başlamıştı ki ;

"Aşağılık olan kişi sensin hatta yüzsüz hangi hakla söylersin yengeme bu sözleri, sen kimsin defol yoksa elimde kalırsın." Melis sanki bütün nefretini o dakikada kusmuştu.

"Yengecim gel otur iyi misin? Bak onun söylediklerini takma o hiç kimse. Abim sizin için orada ve olması gerektiği gibi abimin yerinde sen olsaydın işte o zaman 2 kişi için değil 3 kişi için yoğum bakımı beklerdik." Anlamsızca yüzüne baktığımda devam etti.

"Diyelim ki sen oradasın abim iyi mi olur sanıyordun kafasına sıkardı onun öyle görüldüğüne sakın bakma dayanamaz o sevdiklerine bir şey olursa dayanamaz. " aklımda dönen kelime sevdiklerine bir şey olursa dayanamaz...

Aklıma gelen amca ile ilk önce kendime kızdım sonra da Melis'e sordum.

"Bu arada amca nasıl?"

"Amcam iyi akşama normal odaya alınacak. Sen kendini ve ufaklığı düşün olur mu?"

"Ama sen nasıl" dedim şaşırarak.

"Annem söyledi ama sadece birinci derece aile üyeleri biliyor merak etme. Üzme artık kendini bebeğe birşey olacak diye korkmaya başladım" dediğinde elim önce karnıma gitti sonra da düşünceler ile gözyaşlarım tekrar akmaya başladı.

...

Akşama doğru kontrolden çıkan doktora Mehmet'i görebilir miyim diye sordum. Doktor da halime acıyıp kabul etmişti sanırım. Üzerime steril kıyafetleri giydiren hemşire odadan çıktı ve bizi yalnız bıraltı. Burası buz gibiydi Mehmet hiç sevmezdi soğuğu bulunduğu her ortam sıcaktı. Yanına yaklaşıp elini tuttum.

"Mehmet, canım bak uyanmalısın. Biz seni bekliyoruz sadece biz değil ailende bekliyor. Hem senin bana sürprizin vardı. Çok merak ediyorum uyan ve söyle ne olur uyan dayanamıyorum artık. Benim yüzümden buz gibi odada uyuyorsun." Göz yaşlarım dökülürken için için ağladığımı fark ettim. "Bak bebeğimizi öğrendiler ve bana kızdılar kalkmalı ve sende onlara kızmalısın hııh"

Kapı açılıp hemşirenin "vakit doldu hastayı yormayalım" demesi ile doğrulurken Mehmet elimi sıktı ama gözlerini açmadı.

"E e el elimi sıktı."

Hemşire doktoru çağırırken beni dışarı çıkardı. Yarım saat sonra çıkan doktor "hastayı normal odaya alıp narkoz keseceğiz ve durumunu izleyeceğiz geçmiş olsun" diyerek uzaklaştı.

Herkes sevinç nidaları atarak birbirine sarılmaya başlamıştı. Ben ise camın ardından bizi izleyen kahve gözlüme odaklanmıştım. Gülümseyerek bize el salladığında bende el sallamıştım.

...

Saat neredeyse 16:00 geldiğinde göz kapaklarımın kapandığını fark etmeden uyumuşum. Saçlarımın okşanmasıyla kendime geldiğimde ise hava kararmıştı. Karanlık odada saçımla kim oynuyor diye gözlerimi tamamen açtığımda ise Mehmet kahverenginin en güzel hali ile bana bakıyordu. Sevinçle boynuna atlayarak "Mehmet uyandın teşekkür ederim, çok şükür " aralıksız konuşmaya devam ederken kendine doğru öne getirdi ve dudaklarımdan öptü.

"Ohh sonunda sustun kumralım, ben iyiyim ama sen yani siz iyi misiniz?"

"Biz iyiyiz.... Ama annenler daha doğrusu herkes bebeği öğrendi. Özür dilerim."

Gülümsediğini tekrar görmek ömre bedel diye düşündüm. Ellerimi karnımda dolaşıp bebeğimizi hissetmeye çalışırken onun gülümsemesine ayak uydurarak bende gülümsemeye başladım.

"Biliyorum annem söyledi. Birde kendini çok yıprattığını söyledi" dedi.

"Sen bizim yüzümüzden, yani bebeğimiz için vuruldun ki biz iyiydik" dedim.

"Bana bak" dedi ve gözlerimi gözlerine sabitledi. Sonra devam etti.

"Ben yapmam gerekeni yaptım. Korumam gereken 2 canı da korudum. Sizi, seni bırakıp bir yere gitmeye hiç niyetim yok" dedi ve kendisine çekip sarıldı.

...

Bugün dahil 10 gündür hastanedeydik lakin bugün taburcu olacaktık çok şükür. Mehmet’ in taburcu olmadan önce bebeğimizi görmek istemesi üzerine şuan hasta yatağında uzanmış ultrasondan bebeğimizin sesini dinliyorduk. Anne olmadan anlayamaz kimse dedikleri bu olsa gerek o kalp atışı ile aramdaki bağ o kadar huzur dolu hissettiriyor ki anlatamaz kimse sadece anneler anlar diye düşünüyordum. Herşeyin yolunda olduğunu ve bebeğimizin oğlan olduğunu öğrendiğimizde Mehmet'in sevinçli yüzü düşmüştü. Çünkü beyefendi kız bebek istiyormuş. Neymiş efendim abilik zormuş. Eve ulaşana kadar söylenmeye devam etmesi beni güldürmüştü hatta bu hali beni benden almıştı. Farkında olmadan onu izlerken çoktan yalıya gelmiştik.

 ...

Tüm aile hatta sevdikleri, dostları, arkadaşları kim varsa evde Mehmet'i bekliyordu. Kapıdan girince şaşırmış yüz ifadesini öpmemek için kendimi zor tuttum. Ama uzaktan Hanzade adisini görünce dayanmak zorunda değilim diye düşünerek yanağından öptüm.

"Sürpriz nasıl ama "diyerek gülümsedim.

Bana doğru yaklaşıp belimi kavrayarak kendine çekti sonra da "harika" dedi.

"Yüzün biraz gülsün artık" dedim. Neye üzgün olduğunu bildiğimden gülümsedim.

"Gülüyor ya işte "demesinin üzerinden saniyeler geçmedi ki annesi "bir şey mi var neden üzgünsün oğlum " dedi.

Mehmet biraz kırılgan bir ses tonuyla "oğlum olacakmış" o homurdanmaya devam ederken herkesi gülmeye teşvik etti.

Biz eğlence ile gülerken Şebnem Hanzade ile birlikte üst kata doğru ilerliyordu. Önemsememeye karar verdiğim anda misafirlerin arasına karışarak tebrikleri kabul ettim.

...

Biraz yorulduğumu düşünerek odama çıkmaya karar verdim ama merdiven başında Hanzade ile karşılaştım.

"Demek bebeğine güveniyordun ondan Mehmet'e karşı meydan okudun bana" dedi gözlerindeki nefreti göstererek.

"Ne saçmalıyorsun sen. Sana meydan filan okumadım sen bana okudun bende kabul bile etmeye lüzum bulmadım. İzninle dinlenmek istiyorum." dedim.

Geriye doğru çekilirken ayağıma çelme taktı tam düşmekten toparlanmaya çalışırken beni kaktırması ile merdivenlerden aşağı yuvarlanmaya başlamıştım. Duydukları gümbürtüden olacak herkes başıma toplanmış ambulans diye bağırıyorlardı.

...

YAZARDAN;

Aşağıda hem bebeğin hem de Mehmet'in eve gelişi kutlanırken Hanzade bebeği duyduğundan beri içinde oluşan öfkeden gözü dönmüştü. Odanın içinde volta atmaya devam ederken Şebnem onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Daha fazla dayanamayacağını anlayıp odadan çıktığında merdiven başındaki Edanur’u görünce onunla tartışmaya başlamıştı. Sadece üçünün olduğunu düşünerekten içindeki nefreti kusmaya devam Hanzade'yi videoya çeken Peri herşeyi kaydediyordu ki son olanları görünce telefonunu yere atıp koşmuştu.

...

Merdivenlerden kaktırdığını kimse görmedi sanarak düşen Edanur’a doğru koştu ama Peri ve Şebnem bir olup Hanzade'yi suçlar gibi "DEFOL GİT ÇEK ELLERİNİ HEM YAPIP HEMDE OYUN OYNAMA" Diyen Peri'yi Şebnem destekledi. Endişe ve katil olma korkusunu hiçe sayarak oradan uzaklaştı...

NOT:Hanzade'ye için onun ağzından yazmak yerine genel bakış açısı ile yazardan yazmayı daha anlamlı buluyorum.

NOT: BÖLÜMÜ BEĞENDİYSENİZ EĞER YORUM VE OYLARINIZA KULLANIRSANIZ SEVİNİRİM.

İYİ OKUMALAR...

 

Loading...
0%