Yeni Üyelik
21.
Bölüm

20. Bölüm

@2dreamreal

MEHMETTEN;

Sanki bir rüyanın içindeydim. Önümde neşe ile koşturan kumralım ve oğlan çocuğu vardı. Onlarla eğlenirken birden denize doğru ilerliyordum. Arkamdan "GİTME, NE OLUR GİTME" diye bağıran kumralı bile umursamadan gidiyordum ki duyduğum ses ile duraksadım arkamda sevdiğim ve oğlum önümde tanımadığım bir kadın vardı.

"Onları bir başına mı bırakmak istiyorsun? Doğmamış çocuğunu mu bırakacaksın?" dedi.

"Onlar bensiz daha mutlu olurlar, ki Edanur söz verdi oğluma beni unutturmaz." dedim.

"Nerden biliyorsun ki geleceği görmedin sonuçta, ki bir anne babanın yerini de, sevgisini de dolduramaz" dedi. Burukça gülümsedim.

Bir anlık arkama bakıp döndüğümde gözyaşları ile adımı haykırdıklarını görünce geriye gitmek için çabaladım ama boşunaydı sanki.. Önümdeki yaşlı bayan ortasında bulunduğum denizin ortasını yararak kumsala çevirdi.

"Git ailene sahip çık karını mutlu et yüce Allah'ım bunu buyurur" dedi sonra da kayboldu.

...

Konuşulan herşeyi duyuyorum fakat ne gözümü açabiliyorum nede konuşabiliyorum. Duyduğum gül kokusu ile kumralımın geldiğini anladım. Ellerimi tutarak konuşmaya başladı.

"Mehmet, canım bak uyanmalısın. Biz seni bekliyoruz sadece biz değil ailende bekliyor. Hem senin bana sürprizin vardı. Çok merak ediyorum uyan ve söyle ne olur uyan dayanamıyorum artık. Benim yüzümden buz gibi odada uyuyorsun." Göz yaşları dökülürken için için ağladığımı fark ettim. "Bak bebeğimizi öğrendiler ve bana kızdılar kalkmalı ve sende onlara kızmalısın hııh" söylediği herşeyi duyduğum halde cevap vermemek beni nefessiz bırakacağı sırada elini tutan elini sıktım buradayım seni duyuyorum demek istercesine bir anlık da olsa gözlerimi araladım. Doktor başımda idi.

....

Gözlerimi yavaş yavaş araladığım sırada son anlarım aklıma geldi. Yarım olan gözümü iyice açarak aklıma gelen kumralım ve bebeğim ile tamamen kendime gelmiştim. Kafamı aşağı doğru eğdiğim zaman derin bir nefes aldım. Canımın canı karım yanımdaydı saçlarını okşamaya başladım. Uyandırmak istemedim ama yine de uyandı.

Beni görmesi ile boynuma atılıp sevinç naraları atarak" Mehmet uyandın teşekkür ederim, çok şükür" susturmak istesem de susturamadım. En son çare susması için dudaklarına yapıştım.

"Ohh sonunda sustun kumralım, ben iyiyim ama sen... yani siz iyi misiniz?" dedim.

"Biz iyiyiz.... Ama annenler daha doğrusu herkes bebeği öğrendi. Özür dilerim" dedi dudaklarını büzerek.

Boynunu bükmesine sevinsem mi üzülsem mi bilemeden gülümsedim. Kalbimin içindeki tarifsiz mutluluk ile " biliyorum" diyebildim. Anlamsızca yüzüme bakarken hiç bir şey diyemedim. Hem ne diyecektim ki rüya aleminden senin sesin ve yalvarışların için mi geldim diyecektim bana gülerdi kesin.

...

Hastanedeki ilk günlerde benimle ilgilenmesi oldukça hoşuma gitse de hamile olmasından dolayı yorulduğunu bilmek beni üzüyordu. Gitmesini istemesem de eve göndermeye çalışmalarım kifayetsiz kalıyordu.

"Sevgili karım, beni beklemene ya da kalmana gerek yok ki, iyileşiyorum bak bebeğimiz de yoruluyor en azından biraz evde dinlen sonra geri gel " diye yalvarsam da beni dinlemiyordu.

"Olmaz birşeye ihtiyacın olabilir ve biz gayet iyiyiz beyefendi. Haaa sen git başkasını bekliyorum gelecek dersen gideriz" dediğinde şaşırıp kaldım.

Boynunu büküp söylediği söze "Hayır kimse yok sizin iyi olmanız gerek gitmeni asla istemem merak etme" inadını kıramadığım karım ile çıkana kadar buradayız diye düşündüm.

...

"Biraz hava mı alsak Mehmet sana da iyi gelir" dedi güzelim.

"Olur dışarı çıkalım nefes alırım biraz" dedim.

Kolumun altına girerek tekerlekli sandalye de bahçeye çıktık. Kendi halimizde dolanırken bir taraftan da düşünmeye başladım bunu kim yapardı bize, niye yapardı.

"Edanur"

"Efendim Mehmet"

"Kimin yaptığı bulundu mu Tarık'a sormayı unuttum "

"Yok henüz değil ama sizinkiler ve polis araştırıyor. Merak etme bulunur yakında cezasını bulur inşallah"

"Yukarı çıkalım mı telefon etmem gereken bir yer var" dedim.

Odaya geldiğimizde direk bu işler için özel olarak tuttuğum adamımı aradım.

"Merhaba, bunu yapanı buldunuz mu?"

"Henüz değil abi duyar duymaz başladık araştırmaya yakında bulacağız. "

"Tamam elinizi çabuk tutun." dedim otoriter sesimle.

"Abi aslında söylesem mi söylemesem mi bilmiyorum ama söylesem daha iyi sanki" diye tereddüt eden adama karşı;

"Nedir söylesene " dedim.

"Abi sizinkiler ve polis dışında olayı biri daha araştırıyor hepimizden önde ve oldukça profesyoneller. Kimdir, nedir, niye araştırıyor bilmiyoruz?" dedi ama bende onun gibi anlam verememiştim.

"Tamam bir ekip de onları araştırsın bakalım nedeni neymiş, kimmiş öğrenelim."

Telefonu kapatınca bizden başka kim araştırır sebebi ne diye düşünmeye devam ettim. Düşüncelerden beni arındıran ise kapıdan önce bedeni sonra güzeller güzeli gül kokusu ile giren kumral uzaklaştırmıştı.

...

Hastanedeki 10 günün sonunda taburcu oluyordum. Ama önce bebeğimizin cinsiyetini öğrenmek için kumral ile doktora uğramıştık. Ultrason görüntüleri ve kalp sesi ile içim bir hoş olmuştu. Doktorun oğlunuz olacak demesi ile içim burkuldu biraz, çünkü ilk kızım olsun ablalık yapsın istiyordum. "Nasip değilmiş" diye diye somurtarak yalıya ulaştık. Kapıdan girdiğimde gördüğüm manzara ile o kadar mutluydum ki tüm sevdiklerim benimleydi. Sadece Hanzade ne alaka diye düşünmüştüm, sonra takılmamam gerekir diye diğerlerin hem tebriklerini hem de geçmiş olsun dileklerini kabul etmeye başlarken zaman geçmişti. Etrafa bakınarak kumralımı gözlerim ile arasam da göremedim. Yasemin’ i uzaktan görüp işaret ettiğimde ise yukarıyı işaret etmesi ile yorulmuştur herhalde diye düşünerek diğerleri ile sohbete devam ettim.

...

Duyduğumuz gümbürtü ile merdivenler doğru koştuğumuzda Edanur’ u kanlar içinde yerde yatarken gördüğümde aklım çıkacak sandım. Hele ki merdiven başındaki Hanzade'yi görmem ile ne olduğunu kavramaya çalışan beynim ile yengelerim sesleri kulaklarıma ilişti.

"DEFOL GİT ÇEK ELLERİNİ HEM YAPIP HEMDE OYUN OYNAMA" demeleri ile ne olduğunu anlamıştım.

Gözlerim kumralıma kaydığında "Mehmet bebeğim, o o onu kurtar ne olur kur kurtar" diyebildi gözlerini yumduğu zaman sanki kalbime saplanan bıçakla yere çakıldım.

"Ambulansı arayın ne duruyorsunuz" dedim ama sanki sesim benden bağımsızdı. Kollarımın arasında bebeğimiz için yalvaran karım ile yıkılmama az kalmıştı.

...

3 gündür hastanede idik. Bebeğim ellerimden kayıp gitmiş, Edanur’a ne cevap vereceğimi bilmeden yoğum bakım ünitesinin önünde bekliyordum. Olan herşey benim yüzümdendi. Bebeğimin ölümü, karımın yoğum bakımda olması, Hanzade o günden sonra ortalarda yoktu. Vurulma olayının üzerine bir de bunu Hanzade'yi bulmaları için talimat vermiştim. Camın arkasından uyanmasını beklerken telefona gelen mesaj ile dona kaldım.

KİMDEN: HANZADE

Merhaba haberlerini aldım. Karın ölür yada ölmez ama bebeğini senden alarak intikamımı aldım ben senin bana yaşattıkların yanında hiç kalır gerçi artık hiç tam anlamı ile mutlu olamazsın ELVADA ADİ HASTALIKLI PİSLİK

Okuduğum satırlar ile telefonu fırlatmam bir olmuştu. Artık gerçekten benim yüzümden olduğunu öğrenmiştim. Geçmişimin bana acı ile geri döneceğini asla bilemezdim. Yaptığımdan dolayı zaten vicdan azabı çekerken birde geçmişim yüzünden bebeğimizi kaybetmemize sebep olmuştum.

...

Duyduğum acı tarif edilemez derece beni içten içe öldürür iken yüreğimin parçasının olduğu yere doğru doktor ile hemşire girmişti.

"Mehmet bey gözünüz aydın karınızı odaya çıkarabiliriz kendine geldi" dedi doktor.

Mutluluk duymam gerekirken korku ile kumralımın odasına doğru yürüdüm. Birkaç saat sonra uyanınca ilk karnını hissetmeye çalışması ile canımdan can gitti.

"Mehmet bebeğim, bebeğimizi hissetmiyorum nerde o?"

"Sakin ol" ağlamaklı sesim ile "kurtaramadık onu, bizi bıraktı gitti" dedim ellerini sıkı sıkı tutarak.

Ağlamasına daha fazla dayanamayarak odayı terk ettim. Annem ve yengemler yanında iken sakinleştirici vurdular. Bütün bunların arasında ailesine haber vermediğim aklıma geldi. Telefonumu çıkarıp Tevekkül aradım.

"Enişte neredesiniz kaç gündür öldük meraktan ablam nerde kızacağım ona bizi öldürdü burada" dedi hiçbir şeyden haberi olmayınca sesi de oldukça neşeli idi.

"Tevekkül biz hastanedeyiz" dedim.

Bir süre ses gelmedi ama sonra sesindeki neşe yerini endişeye bırakarak konuştu.

"Enişte ne hastanesi yeni çıktınız yaa hastaneden bizde rahatsız etmeyelim diye 2 gündür aramadık ama siz dönmeyince biz dönelim dedik."

"Bak söyleyeceklerimi duymadan önce sakin kalmalısın" diyebildim.

"Enişte korkutma beni ablama mı bir şey oldu?" dediğinde ellerimi yumruk halinde sıkarak konuştum.

"Edanur merdivenlerden düştü ve biz bebeğimizi kaybettik" dedim sanki normal bir haber verir gibiydim ama içimde fırtınalar esiyordu.

"NE ,NE, NE, SEN NE DİYORSUN BE ADAM, NE DEMEK ABLAM DÜŞTÜ, NE DEMEK BEBEK ÖLDÜ"

"Bak ben onları koruyamadım biranda oldu gitt gittiğimde yerde yatıyordu." Hıçkırıklarıma mani olamadım daha fazla.

"ABLAMI VER BANA ÇABUK ABLAMLA KONUŞACAĞIM BEN. ANNEM DEDİ İÇİMDE SIKINTI VAR ARAYALIM EVLADIMI DEDİ BEN, BEN VAR YA BEN, SALAK BEN ARATTIRMADIM ABLAMI VER DEDİM NE DURUYORSUN" diye bağırışlarını duyuyordum ama birşey diyemedim. Sessizce susmasını bekledim.

"Tevekkül ablan, o hiç konuşmuyor tepki de vermiyor birkaç saat önce uyandı ama bebeği duyduğundan beri kendini kapattı. Ben ne yapacağımı bilmiyorum."

Biraz sakinleşmiş sesini duymamamın ardında ağlamaklı sesiyle;

" Bak şimdi oradaki herkesi tembihle annemlere tek bir şey söylemesinler biz eşim ile geliyoruz oraya" dedi ve telefonu yüzüme kapattı.

"Tamam bekliyoruz." dedim kendi kendime.

...

Telefonun kapanması ile odaya doğru yürüdüm ama karım sus pus oturuyordu. Yasemin zorla da olsa sevdiğini, dile getirdiği yemeği yapıp yedirmeye çalıştığını gördüm. Akşama doğru gelen kardeşi ile biraz olsun konuşan kumral kardeşinin varlığı ile güç bulmuş gibiydi.

...

Çaresizlik ne zor şeymiş. İlk kez bu kadar korkmuştum kaybetmekten terkedilmekten. Ya bebeğimiz bizden alınmıştı kalbimde kocaman bir boşluk oluşmuştu. Nasıl kapanacak ileri de bizi neler bekliyor bilmiyordum. Kıvranacak acizlikle şuanın içinde kaybolurdum. Ah kumral ah sen ne yaptın bana, nasıl bu hale düşürdün koskoca bencil kimseyi düşünmeyen, önemsemeyen Mehmet Ayaklı 'yı ne hale getirdin.

...

Doktor yüzü gülerek bize yaklaştı.

"Hastamızı taburcu edebiliriz lakin travma biraz daha sürebilir."

"Tamam doktor sorun değil biz bakarız karıma"

Tevekkül ve eşi ile birlikte yalıya geçmiştik. Bir haftadır Edanur konuşmuyor sadece ağlıyordu. Kardeşine sarılıp ağlıyor onu öyle gördükçe içim parçalanıyordu.

YAZARDAN;

Tevekkül telefonu kapatması ile eli ayağına dolaşmış deli gibi etrafta yürürken eşi geldi.

"Hayatım, ömrüm neyin var?"

"Ab ablam beni ablama götür ne olur yalvarırım çabuk götür. O o hastanede bebeğini kaybetmiş ayrıca da travma yaşıyormuş." dedi genç bayan.

"Tamam canım hemen gidelim ama önce anlat nasıl olmuş."

Tevekkül bildiği kadarıyla anlatmıştı. Şok içerisinde karısını dinleyen adam aile büyüklerine yalan söyleyerek İstanbul’ un yolunu tutmuşlardı. Uçaktan hastaneye kadar sadece ağlayan karısını sakinleştirmeye çalışmıştı geç adam. Hastanenin önüne gelince eniştesinin yüzüne okkalı bir tokat atmış ablasına koşmuştu. Dışarıda ne olduğunu anlamayan arkadaşları kim olduğunu sorduğunda sustular. Odaya girip sımsıkı canına sarıldı.

...

Sanırım yazdığım en uzun bölüm bu oldu.....

NOT: BÖLÜMÜ BEĞENDİYSENİZ EĞER YORUM VE OYLARINIZA KULLANIRSANIZ SEVİNİRİM.

İYİ OKUMALAR.....

 

Loading...
0%