Yeni Üyelik
24.
Bölüm

23. Bölüm

@2dreamreal

EDANUR'DAN

Gözlerimi aralarken duyduğum kokuyu içime çekmiştim. Birbirimize sımsıkı sarılmış haldeydik. Gülümsedim uyanıp uyanmamasına aldırış etmeden dudaklarıma minik bir öpücük kondurup kalkmak için kıpırdandığımda daha sıkı sarmıştı. Uyandırmak istemesem de "Mehmet" "hımm" "Mehmetcim" "hımm ne oldu" gülümsedim "sabah oldu beyefendi izin ver de kalkayım. Kahvaltı hazırlamam gerekli." Dedim.

Beni daha çok sarmalamasına mı yoksa gözlerini kocaman açmasına mı gülsem bilemedim.

"Sen neden hazırlıyorsun ki yardımcınız yok mu o hazırlasın."

"Olmaz kendi ellerimle kocama hazırlamak istiyorum." Bunu dediğim anda kollarını serbest bırakıp "Tamam " demişti. Bir anda bırakmasına şaşırsam da ses etmeden yataktan kalkıp, evdekileri kolaçan ettikten sonra mutfağa geldim. Herkesin istediği sevdiği türden kahvaltı hazırlamaya başlamıştım. Ben pişirme işlemini bitirdiğimde yardımcımızda masayı hazırladı. Ona annemleri uyandırmasını söylerken bende kaldığımız misafir odasına girdim. Hala uyuyan Mehmet'i biraz izledim yanına yaklaştığım anda belimden tutup beni yatağa savurdu.

"Sen uyumuyor muydun beyefendi"

"Yok sen yokken uyuyamıyorum ki ne yaptın bana bilmiyorum ama bir daha gitme"

"Olur gitmem sen de gitme olur mu?" dedim ve boynuna sarıldım.

"Olur canımın içi" diyerek sarılırken cevaplaması beni mutlu etmişti.

"Hadi kalk acıkmadın mı daha akşamda pek yemedin "

"Sen baya iştahla yedin ama güzelim şimdi de öyle mi yiyeceksin " Tek kaşı havada sorduğu soruya güldüm. " Hadi" diyerek kalkıp masayı kontrol etmeye gittim. Yarım saat sonra herkes masada kahvaltısını yapıyorken Mehmet sessizliği bozup;

" Anne, baba Edanur ile öğleden sonra İstanbul'a dönmemiz gerekli izin verirseniz." Demişti.

"Olur oğlum. Sen daha iyi misin güzel gözlüm. "

"Daha iyiyim anne sorun değil işlerim de yok gidebiliriz."

Onaylamamım ardından sessizce kahvaltı yapıldı. Ama benim aklımdaki başkaydı çünkü haddini bildirmem, intikam almam gereken şerefsizler vardı ki ben bunun için kendime gelmiştim. Aklımda yapmam gerekenleri toparlarken Mehmet ile göz göze geldik. Beni izlediğini ancak o zaman farkına vardım. Babamlar bahçeye geçerken bende işletmeye gittim. Son kez kardeşimle işlerin üzerinden geçmiştil. Denetlemeleri yaptıktan sonra içim rahat ayrılabilirdim. İçeri döndüğümde annem valizimi hazırlamış bizi havalimanına bırakmışlardı. Uçak havalandığında Mehmet bana dönüp

"Yeni hayatına hazır mısın güzelim."

Bu sözüne anlam veremesem de "Hazırım yakışıklım" diyebilmiştim.

...

Uçak indiğinde bizi karşılamaya gelen yoktu. Otopark da duran arabasına binip oradan uzaklaştık. Biraz ilerledikten sonra Mehmet yalının olduğu yönü geçince bakışlarım Mehmet'e döndü.

"Nereye gidiyoruz. Evin sapağını geçtin."

"Eve gitmiyoruz birkaç gün yalnız olacağımız bir yere gideceğiz sevgilim."

"Yalnız mı ?"

"Evet hem sözün yok mu bana sizde uslu durursam..." devamını getirtmeden susturdum.

"Tamam sus. Sen nasıl istersen" diye onayladım.

Oldukça gösterişli büyük bir otele giriş yapmıştık. Sanki altından kaplamalı bir oteldi her yer ışıl ışıl sarı renge hakimdi. Büyük süit odaya giriş yaptığımızda bu oda bizim yalıdakinden bile büyüktü Mehmet'e döndüm.

"Burası çok büyük ne gerek vardı ki bu kadarına."

"Olsun kimse rahatsız etmeyecek bizi, geldiğimizi de söylemedim "

"Peki şimdi ne yapacağız."

Elini çenesinin altına alıp biraz düşünür gibi yaparaktan "hııımmmm" gülümseyerek neşesi ve gözündeki parıltı artarak "ÇOCUK TABİKİ" demişti.

"NEEEEEEEE"

"Ama daha yoldan yeni geldik. Önce duş alalım rahatlayalım."

Hemen banyoya gitmişti. Bu hal ve hareketlerine anlam veremesem de onun banyodaki işini bitirmesini bekledim. 10 dakika sonra belindeki havlu ile odaya girince gördüğüm vücut karşısında derince yutkundum farkına varmasına ramak kala bende duşa girmiştim. Duştan çıktıktan sonra kurulanıp fön makinesini çalıştırdım .

 

Saçlarımı öne atıp kurulamayı bitirip başımı kaldırdım. Kalktığımda duvara yaslanmış beni izleyen kahveyi gördüm ama hiç bozuntuya vermeden saçlarımı taramaya devam etmiştim. Bitirdiğimde ise bana doğru yaklaştığını görmem ile gözlerimi kapattım. Arkamdan bana sarılan kollar ile yavaşça gözlerimi aralarken boynuma ufak ufak öpücükler konduruyordu. Nefeslerimiz hızlanmaya başladığında yavaşça ona doğru döndüm ve ellerimi boynundan bağlamıştım.

Kısık haz karışımı bir ses ile titreyerek konuşmaya başlamıştık.

"Ne yapıyorsun"

"Hiç karımı öpüyorum ve bana verdiği sözü hatırlatıyorum."

"Nasıl yani" biraz utanarak " daha gece değil ayrıca şuan ışıklar açık."

"Olsun" diyerek dudaklarını dudaklarım ile birleştirdi. Belimden tutup beni lavabonun üzerine oturtup serbest bırakmadığı dudaklarımızı daha da sert darbeler ile öpmeye devam ediyordu. Durmayacağını anladığımda lavabonun altındaki ışığa doğru uzanmaya çalışırken ellerimi boynuna doladı. Kendini geri çekip gözlerime baktı.

"Ne yapıyorsun."

"Işıkları kapatıyorum... sen... ben...."

"Kapatma bugün tamamen karı koca olacağız. Evliliğimiz gerçeğe dönüşecek. Beni tamamen görmeni, seni tamamen görüp bedenini ezberlemek istiyorum."

Mutluluk mu desem yoksa içimdeki alevler mi desem bilemediğim bir duygu seli ile Mehmet'in dudaklarına kapandım. Dudaklarımdan ayrılıp bornozumun omzumdan düşüp açık kaldığı yerler de dahil boynumun her yerini öpüyordu ki telefon sesi gelmesi ile biran duraksamış olsa da aldırış etmeden öpmeye devam etti. Ellerimi saçına geçirmiş kendime daha çok bastırırken telefon tekrar çalmaya başlamıştı.

"Mehmet"

.......................

"Mehmet"

"Söyle güzelim"

"Telefona bakmalısın ısrarla çalıyor."

Olmaz anlamında başını sallasa da telefon tekrar çalınca sinir ile içeri girmiş telefonu açmıştı. O sırada bende kendime bakmıştım bornozum yarı açık lavabonun üzerindeydim. Toparlanmak için hemen kalkıp üzerime çeki düzen vermiştim ki Mehmet elinde telefon ile içeri girmişti. Ne yaptığımı anlamayan gözlerle bana bakıyordu. Aynı zamanda da telefon ile konuşuyordu.

"Neden yalan söyleyeyim karım yanımda ve siz arayana kadar gayet mutluyduk."

....................

"OFF niye yalan söyleyeyim vereyim konuş istersen o zaman inanırsın anne"

Telefonu bana uzatırken aynı zamanda beni duvara yaslamış sanki kaldığım işi devam edeyim dermişçesine boynuma gömülmüştü.

"Kızım sen misin? İyi misin annem?"

Annemin telaşlı sesi ile içimdeki alevi belli etmemeye dikkat ederek normal ses çıkartmaya çalıştım.

"Benim annecim, Mehmet biraz zaman geçirelim dedi. İyiyim ve birkaç gün sonra dönecekmişiz."

Daha fazla konuşamayarak telefonu kapattım.

"Ne yapıyorsun Mehmet, telefon ile konuşuyorum"

Kafasını öpmekte olduğu boynumdan kaldırıp ellerini duvara sabitleyerek

"Asıl sen ne yapıyorsun güzelim. Ben sana demedim bekle diye "

"Dedin, bende bekledim zaten" dedim oldukça cilveli bir şekilde.

"Böyle mi bekledin üstünü başını toplayarak mı?" alttan alta sırıtıyordu.

Bana doğru yaklaşıp "devam edelim mi?" erkekliğini göstererek "dayanacak gücüm kalmadı" dediğinde istemsizce gülümsemiştim. Bundan cesaret almış olmalı ki boynuma doğru eğilip sömürmeye başladı ardından yavaş yavaş öpücükler koyarak aşağıya doğru indi kasıklarıma yaşlaştığında içimdeki alevler harlanıyordu. Bacaklarımı aralayıp kadınlığıma dokunduğunda iniltim tüm banyoyu kaplamıştı. Aniden ayağa kalkıp beni kucaklayıp yatağa doğru fırlattı altındaki havluyu bir çırpıda çıkarıp attığında erekte olmuş erkekliğini görünce biranda korkmuştum. Yatağı ortalayıp onun gelmesini beklemeye başladım. Gözlerimin içine bakarak içkisinden bir yudum alıp üzerimdeki yerini almak için üzerime yavaş yavaş geliyordu. Üzerimdeki yerini alıp öpüp koklama başladığında bende ufak öpücükler kondurarak ellerimi bedeninde gezdiriyordum ki kendisini içime itine kadar böylelikle kendimi daha çok hazza teslim ederken bir bütün olduğumuzda odada sadece bizim inlemelerimiz vardı. Gelgitleri hızlanınca içimdeki dolulukla taşan sıvıyı sonuna kadar içime akıttıktan sonra çıkıp bedenini kenara attı.

 

"Seni çok seviyorum"

"Bende seni çok seviyorum ama bu itiraf mı şimdi"

İkimizde gülümsedik ve aynı anda "EVET" diye bağırmıştık. Birbirimize sarılmış yatmaya devam ettik.

"Yoruldun mu?" Bana doğru dönmüş gözlerime bakan adama gülümseyip "birazcık" dedikten sonra başımı göğsünün üzerine koyarak kollarım ile sarmıştım. "Özür dilerim sevgilim" duyduğum doğru muydu acaba yoksa mutluluktan mı öyle geldi diye kafamı kaldırıp ona baktım. Kahverengi gözleri ile bana bakıp dudaklarıma öpücük kondurdu.

"İzin verir misin?" diyerek komodin çekmecesini açıp bir kutu çıkarıp bana uzattı.

"Bu ne kocacım" demiştim cilveli olmaya özen göstererek.

"Hediye ve asla boynundan çıkarmanı istemiyorum."

Ciddi yüz ifadesini önemsemez şekilde kutuyu açtım. Gördüğüm ile çok mutlu olmuştum. Çok güzel sade hoş bir kolye idi ucunda 3 tane sarkan pırıltılarda elimi gezdirip daldığımda Mehmet'in sesi ile kendime geldim.

"Kolye özel tasarımdır. Ucundaki sarkıntılar ise sen, ben, ölen bebeğimiz ayrıca her bebeğimiz olduğunda ucundaki pırıltı çoğalacak şekilde yapıldı."

"Sen ciddi misin?" Çığlık atarak söylediğime gülüp " Elbette ciddiyim." Boynuma doğru eğilip önce ufak bir öpücük kondurdu daha sonra da kolyeyi taktı.

Sonra komidinden tekrardan bir kutu çıkarıp bana zattı. Açtığımda ise evden olaylardan sonra hastane odasında kaybettiğim yüzüğüm olduğu gördüm.

“Bu nasıl” dedim.

“Merdivenleri düşerken birkaç taşı düşmüştü. Bende parmağından çıkartıp tamire vermiştim ki iyiki de vermişim” dedi gülümseyerek.

“İyi ki… Takar mısın” diye ona uzattığımda elimden alıp parmağıma taktı ve öpücük bırakarak ellerimizi kenetledi.

"Artık uyuyalım mı?" Dediğinde kollarımı belime dolamıştı bile bende ona sardığım kollarımla uykunun derinliklerine doğru yol almıştık bile.

...

Uyandığımda Mehmet'in yanımda olmaması ile tedirgin olmuştum. Aklımdaki düşünceler sıralanmaya başlamıştı bile kendimce 'acaba rüya mıydı' demiştim. Rüya olmadığını duş almış mis gibi kokusunu odaya dolduran kahve ile anlamıştım.

"Günaydın sevgilim"

"Günaydın sevgili eşim " diyerek yataktan kalkıp önce ona sarıldım sonra da koşarak banyoya girdim. Duşun ardında üzerimi giyinip odaya döndüğümde, aynadaki boynumu görünce gülümsedi. Elindeki telefonu bırakarak beni kucağına çekmiş olan Mehmet öptükten sonra "acıktın mı? Kahvaltıya inelim mi?" soruları sıraladığında sadece "evet" demekle yetinmiştim. Önce beni sonrada kendini kaldırıp üzerimizi düzelttikten sonra ellerimizi birleştirip kapıyı açtı. Tam çıkacağımız sırada telefonumun olmadığı fark etmiştim, ben odaya geri dönüp telefonumu aradığımda yatağın altında gördüm. Eğilerek aldım sonrasında ise kapıdan çıktığımda asansör önündeki manzara ile şok olmuştum.

...

NOT: BÖLÜMÜ BEĞENDİYSENİZ EĞER YORUM VE OYLARINIZA KULLANIRSANIZ SEVİNİRİM.

İYİ OKUMALAR...

 

Loading...
0%