@2dreamreal
|
3 AY SONRA EDANUR'DAN; Gözlerimi açtığımda gördüğüm manzara harikaydı ama hala gün ışıkları doğmamıştı. Boş tavanı izlerken bir taraftan son 3 ayda olanları düşünürken bir taraftan da çıkmış olan karnımı okşayarak kızımın hareketlerini takip ediyordum. Küçük hanım yüzünden bu kadar erken uyanmıştım oysaki. Tekrar düşündüm de son 3 ayda neler oldu neler.... Mehmet 1 hafta önce burada kalmamız daha iyi olacak senin açından diyerek buraya getirmişti. Resmen güzelim evime gidemiyordum. Neymiş efendim doğum yaklaşmış bebek her an gelebilirmiş. Mehmet ve ben bir taraftan kızımızı beklerken diğer taraftan hastalığı hakkında ilerlemeye çalışıyorduk. Son 1 aydır kıskançlıkları, yersiz bir takım davranışları büyük ölçüde yok oldu. Gerçi sevgili eşimin uğraşması gereken bir sorunu daha vardı ki içler acısı mı yoksa katıla katıla gülmelik mi asla karar veremiyordum. Tarık biricik kocam ile arasını düzeltmek için tabiri caiz ise her yerden çıkıyordu. Tabi kocam diye kesinlikle haklı bulmuyorum ama haklı olarak açılan yaraları kapatamadığından dolayı affetmiyordu. Tabi birde ben vardım asıl sebebi ne kadar inkar etse de Hanzade'nin yaptığı iğrençliği ona yapabilme ihtimalimden ödü kopuyordu. Bundan kaynaklı etrafımızda pek kimse yoktu benim de işime geliyordu. Bana göre ne kadar çok insan o kadar karmaşadan ibarettir. Peri ve Tarık gün geçtikçe birbirlerine yaklaştılar ve evliliklerinde tıpkı biz gibi emin adımlar ile yürüyorlar. Çocukları hala yok ama Peri bir bebek istediğini ağzından kaçırmıştı. Canım eltim benim, o kadar masum ki yanımda çalışmaya başladığında daha çok inandım masumluğuna o kadar ki aşırı kolay kandırılabiliyordu. 6 ayda onunla da oldukça çok yol kat-ettik. Başlarda yapamıyorum diye ağlayan kız yok karşımda, kendinden emin kararlar veren okulunu tamamlamak için mücadele eden bir Peri var. En büyük destekçisi de kocacıydı. Can ve Tuğçe arasında birşeyler var ama kimseye bir şey söylemiyorlardı. Candan bir ara biriyle görüştü sonra da 1 hafta kadar depresyonda kaldı odadan çıktıktan sonra deli gibi işe verdi kendisini bazen bir yerlerde düşüp kalacak diye korkar olduk. Aile büyükleri ise aynı gibi sadece kayınvalidem 2 gündür bir tuhaf sanki bir şey saklıyordu ama çıkar kokusu yakında... "Güzelim günaydın." Duyduğum ses ile düşünce denizinden çıkmayı başarmıştım. "Günaydın sevgili eşim" dedim gülümseyerek. "Aşkım iyi misin yaklaşık olarak yarım saattir sana sesleniyorum" dediğinde ne diyeceğimi bilemedim. "Geçmişe dalmışım aşkım duymadım" dedim ama karnıma tekrardan ağrı saplandı belli etmemeye çalışmalıydım. "Hanımım kahvaltı 1 saate hazır" diyen çalışana "Tamam biz geliriz " dedim ve gönderdim. Yataktan kalktım banyodan çıkan kocamın arkasından girip rutin işlerimi hallettim ve üzerimi giyinip yataktaki kocamın kollarının arasına girdim. "Bugün ne yapacaksın aşkım" dedim. "Muhtemelen şirkette olurum amcamlara yardım lazımmış" dedi. "Seninki de gelecek mi yani bu aralar olan kumam" dedim alayla karışık. "Sabah sabah alma şunun adını ağzına yavvv" dediğinde uzanıp dudaklarına öpücük kondurarak yataktan kalktım o da arkamdan kalktı ve aşağı indik. ... Kahvaltı masasının dolu olması her zaman beni mutlu etmişti. Kalabalık bir aileye gelin gelmiştim ve ben bunu çok seviyordum. Tekme atan kızım ile hafif aşağıya doğru eğilirken kayın validem ile göz göze geldik. "İyi misin kızım" diye sordu. "İyiyim anne ufaklık tekme attı " diyebildim. "Oğlum sizinle az konuşamam gerekli olur mu " dediğinde ikimizde "olur anne " dedik. "Hayırdır gelin bir şey mi oldu bilmediğimiz" dedi büyük dede. "Yok baba bir konu hakkında evlatlarımdan fikir alacağım " dedi. Bu son konuşmadan sonra aklımda soru işaretleri olsa da nasılsa az sonra öğreniriz diye sessizce kahvaltımı yaptım. Tabi ki kendini belli eden küçük hanımla birlikte. ... Odanın kapısını açana kadar ellerimizi ayırmadık ve öyle içeri girdik. Girdiğimde gördüğüm gözler bambaşkaydı. Kayınvaliden tıpkı kahvaltıdaki gibi bakarak yüzünü buruşturdu ve konuşmaya başladı. "Boştan yere numara yapmayın herşeyi biliyorum" diye elindekilere yüzümüze fırlatan kayınvalideme anlamayan gözler ile baktım. "Ne söylemeye çalışıyorsun anne açık konuş " dedi Mehmet ama ben eğilip yerdeki kağıtlara baktım. Şok olmuş yüzümle kayınvalideme baktım. Bu nasıl onun eline geçmişti. Onu da bırakalım bir köşeye, biz bu sözleşmeyi yok ettirtmiştik. Elimdekileri Mehmet'e uzattım ve ayakta kalamayacağımı anlayınca koltuğa oturdum. Mehmet telaşla bana eğildi. "İyi misin güzelim" dedi. Annesinin ağzından bir 'hah' sesi duyulunca konuşmaya başladı. "Kes oğlum boştan yere numara yapma da bana açıklama yap" dedi. "Ne açıklaması istiyorsun anne öğrenmişsin… ama yanlış öğrenmişsin" dedi. "Anlat o zaman doğrusunu "dedi kayınvalidem. Sonra da ellerini göğsünde birleştirmiş Mehmet'i dinlemeye başlamıştı. Mehmet ilk önce bana sonra da annesine baktı. Bende anlat diye işaret verince anlatmaya başladı ama ben kasıklarımda duyduğum ağrı mı desem yoksa sancı mı desem bir sızı yüzünden hiçbirşey işitmiyordum. Tekrar bir ağrı girdiğinde Mehmet'in elini sıktım. Bana dönen bakışlar ile bir "ahh Ahhh "diye ses çıktı ağzımdan "Mehmet biz iyi değiliz bi AHH bizi hast..." götür demeye çalışırken kayınvalidem. "Aman Allah'ım suyu gelmiş " diye telaşlandı. Gözlerim alt tarafıma kaydığında şok oldum daha 3 hafta vardı ama ya kızım aceleci davranmıştı yada ben olayın stresinden kendimi salmıştım. Mehmet hemen kucağına alıp "dayan güzelim" diyerek öpücükler konduruyordu yüzüme onun kucağında hastaneye yetişmeye çalışıyorduk ki karnıma saplanan acı ile; "Mehmet bebeğime bir şey olmaz değil mi?" dedim. "Olmaz karıcım olmaz" dedi. Gözlerimden bir damla yaş düştü ve endişe dolu kahvelere bakarken acı ile gözlerimi kapattım. En son duyduğum şey ise "Aşkım dayan güzelim az kaldı." Bana ne kadar uysal olsa da şoföre bağırarak. "ÇABUK OL DAHA HIZLI HADİ GÖZLERİNİ KAPATTI" diye bağırıyordu. ... DEVAMI MEHMET'TEN; "EDANUR, EDANUR SES VER.... ÇABUK OLSANA ÇABUK GÖZLERİNİ KAPATTI DİYORUM SANA" "Efendim sakin olun acıdan bayılmıştır. Sizde kendinizi kaybetmeyin lütfen 5 dakikaya hastanedeyiz" Yolda gözlerini kapatmış ve kendinden geçmiş kadınıma bakarken kendime lanet yağdırıyordum çünkü bebek yüzünden bu haldeydi. Oysaki kızımız sağlıklıydı herşey yolundaydı neden aniden böyle oldu ki... Neden olacak tabi ki de annem yüzünden az daha bekleyemedi bildiğini diye kendi kendime kızarken hastaneye gelmiştik. Hastanenin girişinde doktor hanım karşıladı bizi ve hemen ameliyathaneye aldılar. Ben bir başıma girilmez yazısının önünde beklerken babamlar ve diğerleri de gelmişti. Anneme baktığımda o da kendini suçluyormuş gibi hissettim. Ona doğru yaklaştım ve kollarımı sardım. Derince nefes aldım. "Senin suçun yok annem " dedim ama yaşlanmış gözler ile kafasını salladı. "Ben az daha sabırlı olmalıydım ya da ilk önce sana anlatmalıydım, doğrusunu öğrenmeliydim. Bilemedim oğlum affet bu yaşlı kadını sen mutsuzsun sanmıştım ben " dedi ve bu sefer o bana sarıldı. "Annem ben çok mutluyum kızım ve karımla daha da mutlu olacağım. Onlar oradan çıkacak" dedim. ... Kaç saattir bekliyoruz bilmiyorduk. Ameliyathanenin kapısı açılınca hemen ayaklandım. "Karım ve bebeğim nasıl " dedim. "Şuanda iyiler merak etmeyin biraz zor doğum olacak" gülümsedi ve devam etti "küçük hanım biraz sabırsızlanmış" dedi. "Bende girebilir miyim? Bana doğuma katılabileceğimi söylemiştiniz?" dedim. "Mehmet bey durum stabil ama anne uyanmadı. Uyandığı zaman sizi alıp doğumu başlatacağız " dedi. "Tamam ne kadar sürecek bu " dedim. "Bilmiyorum kanama zor durdu. Sabaha kadar uyutmayı düşünüyoruz. Birazdan normal odaya alırız" dedi doktor hanım. Derince nefes aldım. En azından durumları iyiydi. Bizimkilere döndüm. "Siz gidin ben karımla kalırım " dedim. Hepsi birbirlerine baktılar ama beni çok yormadan evin yolunu da tuttular. Edanur'u odaya aldıklarında elini tuttum ve uyanmasını bekledim. Yarım saatin sonunda kahve gözlerini açan güzelliğe gülümsedim. "Bebeğim" dedi dudaklarını büzerek. "O iyi, iyisiniz güzelim" dedim. "Mehmet çok korktum" dedi. "Ben daha çok korktum aşkım. Bir anda gözlerini yumdun size bir şey oldu sandım" diyebildim. Sabaha kadar deliksiz uyuduk. Sabah tekrar sancılar başladığı için direk doğumhaneye alınmıştık. Başta onunla birlikte girdiğim doğumhaneden doktor hanımın kovması ile çıktım. Çünkü Edanur bağırdıkça ben daha çok kendimi kasıyormuşum ve bu karımı etkiliyormuş. Ne saçma ama. Şimdi ne mi yapıyorum. Duyduğum çığlık sesleri ile doğumun bitmesini bekliyorum. Annemlerin gelmesi ile biraz stresim azalmıştı. Ta ki son duyduğum çığlığa kadar. Bir süre sonra ise minik cırtlak bir ses duyduk. 10 dakika sona bir hemşire kucağında minik bir kundak ile kapıda göründü. Bebeğimi hemşirenin kucağında öptüm ve elini tuttum. "Hoş geldin miniğim" dedim gözlerimin dolduğunu ve ilk kez babalığımı bu kadar derinden hissettim. "Küçük hanımı kuvöze almamız gerekli, izninizle " dedi. Hemşirenin kolundan tutup "bir sorun mu var " dedim. "Erken doğum ve kilosu yerinde olmadığı için alıyoruz. Doktor hanım gerekli açıklamayı birazdan yapar" dedi ve kucağındaki miniğim ile uzaklaştı. "Anne o çok küçük bir şey olmaz mı?" "Eşşek sıpası kendi çocuğu olunca bir şey olur diye endişeleniyor. Hanımım ben bu günleri de mi görecektim. Artık ölsem de gam yemek " dedi babam. Buna ne demeliydim bilemediğimden ufak bir gülümseme gönderdim. Kapı tekrar açıldığında baygın yatan güzel karım ve arkasından gelen doktorunu gördüm. Önce Edanur'un alnından öptüm daha sonra da doktora adımladım. "Karım nasıl ve kızım neden kuvöz girdi. Herşeyin yolunda olduğunu söylemiştiniz" dedim. "Sakin olun. Bebek de anne de iyi karınız yorgunluktan bayıldı. Dünkü ilaçları atamadan tekrar sancı gelmesi ve ufaklığın acelesi yüzünden vücudu yorgun düştü. Birkaç saate uyanır. Bebeğinizi ise tedbir ve de biraz kilo alması amacıyla kuvöze aldırdım. Endişe etmenize gerek yok" diyerek uzaklaştı. İlk önce kahve gözlüme bakmak için yanına girdim. Hala uyuyordu. Önce alnından öptüm sonra dudaklarına ufak bir buse kondurdum. Kapı çalındığında Yasemin içeri girdi. Yasemin'e "sen burada bekle uyanırsa ararsın ben bebeğimize bakmaya gideceğim" dedim. Yasemin bir şey demeden kafasına salladı. Odadan çıkınca yeni doğan ünitesi yazan alana girdim. Bebeğimi görmek istediğimi söyleyince bir hemşire camlı alanın ardına getirdi kendisi ise içeri girip bebeğimizi gösterdi. O kadar ufaktı ki kucağıma alsam bir yeri incinir diye korktuğumdan sadece koklamıştım. Kokusu tıpkı annesi gibiydi. Benim varlığımı hissetmiş gibi hareketlenmişti kızım. Uzaktan bile olsa görmek iyi hissettirmişti. Ben böyle hissediyorsam kim bilir güzel gözlüm nasıl hissetmiştir. Gerçi o rahminde can bulduğu anda hissetmişti anne olduğunu, ona bir şey olacak iç güdüsü vardı tıpkı şuan bende olduğu gibi 'babalık çok güzel bir duygu sanırım' diyen iç sesime karşılık 'çok haklısın ' dedim. Kızımın fotoğrafını çekip karımın yanına geçtim. ... YAZARDAN; Ayaklı ailesi uyandıklarında kahvaltı etmiş tam evden çıkarken Mehmet aramış ve doğumun başladığını söylemişti. Bunun üzerine hemen hastaneye gelmişlerdi. Onlar doğumhaneye yaklaşırken ilk oğullarını görmüşlerdi. Bir süre bekledikten sonra bebek çıkmıştı. Minnacık ak pak bir bebekti ama oğullarına benzetememişlerdi. Küçük hanım annesini kopyası diye dalga geçmişlerdi aralarında. Daha sonra ise gelinlerinin iyi olduğunu öğrenince bebeğe bakmak için yeni doğan ünitesine geldiler. Melis hala olmanın sevinci ile 100 den fazla fotoğraf çekmişti. Mehmet'in o telaş ile akıl edemeyeceğini düşünerek dünürünü aradı İnci hanım. "Alo dünürüm nasılsınız" dedi Mehmet'in annesi. "İyiyiz çok şükür ne oldu kötü bir haber mi var?" dedi. Yaşlı kadın kızına ve torununa bir şey oldu sanmıştı. "Yok dünürüm gözümüz aydın torunumuz aceleci davrandı. Doğum başlamış bizde hastanedeyiz. Gelmek istersiniz diye haber verdim. Bebeğin fotoğrafını da göndeririz birazdan halası 100'den fazla çekti" dedi ve telefonu kapattı. Yaşlı kadın beklenti ile bakan kızına ve kocasına döndü. "Gözümüz aydın torun geliyormuş" dediğinde herkes mutlu olmuştu. "O zaman hemen İstanbul'a gidelim " dedi kız kardeşini görmek için sabırsızlanan Tevekkül. Edanur’ un ailesi aldığı haber ile hemen yola çıktılar. Tıpkı diğer aile gibi onlarda uzun süredir çocuklarından torun bekliyorlardı. Oysaki diğer evlatlarından torunları vardı ama bir yanları buruktu şimdi tamam olmuşlardı. Uçakta iken gelen bildirimler ile telefonlarına baktılar Mehmet'in kız kardeşinden bebeğin fotoğrafı gelmişti. Tıpkı annesinin küçüklüğündeki gibiydi. Yol biran önce bitse de evlatlarını görseler, içleri daha rahat edeceklerdi. Doğum zor geçti dediklerinde hepsi çok korkmuştu. Ama ikisinin de iyi olduğunu söylediklerinde sevinmişlerdi. ... Mehmet dede gelini hastaneye yattığından beri tedbir almış. Torunu düşünemez diye her yere koruma dikmişti. Son zamanlarda yaşadıklarından sonra ailesinin can güvenliğine öncelik vermişti. Önceden pek önemsemede düşmanlarına karşı tedbirli davranması gerektiğini çok iyi bir şekilde tecrübe etmişti. Özellikle de şirketin baş varisinin çocuğunun doğduğunu öğrendiklerinde zarar vermek isteyen olabilirdi. Bu daha önce başlarına gelmişti. Candan ve Can doğduğunda kaçırılmaya çalışılmıştı. Büyük dede bebeğini gördükten sonra adamlarına iyi korumalarını söyleyip hastaneden ayrılmıştı. ... NOT: YENİ BÖLÜM GEÇ GELDİĞİ İÇİN ÖZÜR DİLERİM. BİRAZ RAHATSIZDIM. BİR DE ANLAŞMALI EVLİLİK KATOGORİSİNDE 7. SIRADA YER ALMIŞIZ. BENİM İÇİN BİR BAŞARI OLDUĞU İÇİN PAYLAŞMAK İSTEDİM. BANA HER BÖLÜMDE DESTEK OLAN: EmineKeskin828, papatyakskn, Nurhilalll33 KULLANICILARI HER DAİM YANIMDA OLDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM... NOT: BÖLÜMÜ BEĞENDİYSENİZ EĞER YORUM VE OYLARINIZA KULLANIRSANIZ SEVİNİRİM. İYİ OKUMALAR....
|
0% |