Yeni Üyelik
43.
Bölüm

42. BÖLÜM

@2dreamreal

 

RÜYA'DAN;

"Azıcı-cık daha uyuyayım annecik lütfen, lütfen bugün hafta-sonu" dedim.

"Olmaz küçük hanım piknik için tutturan sendin. Hadi kalk hazırlan annecim bak Utkular gelecek şimdi" diyen anneme hala naz yapmaya devam ediyordum.

Annecim uyanmamı söyleyen talimatını verip odamdan çıkınca ona hak vererek uyanmıştım. Banyoya gidip dişlerimi fırçaladım, saçımı taradım ve üzerimi değiştirerek aşağıya indim. Ben indiğimde herkes hazır olmuş beni bekliyorlardı. Sevimli yüz ifademi kondurdum ki kimse bana kızmasın.

"Herkese günaydın... Utku hoş geldin" dedim.

Utku ailemizdeki yaşıtım tek kişiydi ve biz birlikte büyüdük. Peri yengem ve güzel annem çok yakın hatta birlikte çalışıyorlar. Tabi başlarda Peri yengem, güzel annem adına çalışıyormuş sonradan Tarık amcamın desteği ile el örgüsü yapılan bir atölye kurup ortak olmuşlar. Böylece annemin bana olan zamanından çalınmış oldu. Şaka şaka güzel annem ne yaparsa yapsın beni kendi yetiştirmiş aynı anda 3 iş yerine de yetişiyordu. Tıpkı güzel babam gibi... Ne kadar işlerle uğraşsalar da ikisi de benden sevgilerini hiç eksik etmiyorlardı. Bugünkü piknik bunun en büyük göstergesiydi.

"Hadi herkes arabalara, gidelim de ufaklıkların gönlünü yapalım" diyen Tarık amcama kızgın ama sevimli bakış atıp, saçlarımı savurup babamın kucağına atladım.

"Canım kızım hadi seni yerine oturtalım" dedi babam.

"Babacım bugün annem kullansın sen yanımda otur" masum masum baktığımda tabi ki de zafer benimdi.

"Duydun sevgilim seni öne alalım mı?" anahtarları anneme atarken öpücük atmayı da ihmal etmeyen babam vardı. Her saniye sevgilerini belli eden aileye sahiptim.

"Küssem mi acaba ben bu duruma kızım resmen beni değil babasını daha çok seviyor" annemin sitemi ile güzel babam ve ben gülmeye başlamıştık.

"Küsme güzel annem. Hımmm dün seninle yan yana geldik ama güzel babamla 5 gündür yan yana gitmiyorum kii. Hem Tunç abiye izin vermeseydin o zaman" dedim annem hissetmesin ama sırf üste çıkmak için söylemiştim. Tabi ki en sevimli halimle söyleyip anneciğimi güldürmüştüm.

"Peki küsmeyelim bakalım. Ama piknikte gözümün önünden ayrılmayacaksın. En son neler olduğunu biliyorsun" annemin uyarısı ile hafifçe kafamı salladım.

En son pikniğe gittiğimizde çok uzaklaştığımızı fark etmeden geziniyorduk oysaki. Kaybolunca yolu bulmak için biran yalnız bıraktığım Utku uçurumun yanındayken ayağı kaymıştı ve sesime Tarık amcam yetişmişti.

...

2 saatin sonunda geldiğimiz piknik alanı ile hepimiz arabalarımızdan inmiştik. Beni babam uçurarak indirirken Utku'yu da babası aynı şekilde indirmişti. Burası benim en sevdiğim piknik alanıydı. Bir tarafı uçurum iken, bir tarafı ormanlıktı. Annem ve babam daha ben 2 yaşımda iken keşfetmişlerdi burayı ve ben son 2 yıldır piknik dediklerinde burasını istiyordum. Tabi ki de ailem çocukları kırmadığı için buraya geliyorduk. Sabah kahvaltı yapılmadığı için güzel annem ve en sevdiğim yengem kahvaltı hazırladılar. Kahvaltımızı neşe ile yaptıktan sonra Utku ile top oynamaya başlamıştık.

"Buraya at Utku" dedim.

Utku'nun attığı top öyle bir havalandı ki ikimizde şaşkınca topu takip ettik ki bir "ooooooooo" sesi yükselmişti aynı anda. Topumuz ise iki dalın arasına girip sıkışıp kalmıştı. Utku korkarak bana bakınca "sorun yok "dedim.

"Rüya annemler kızacak bize hem fazla uzaklaştık hem de topu dallara bıraktık" dedi.

"Sorun yok ağaç büyük tırmanıp alırım ben tamam mı? Ama aramızda kalmalı çünkü gerçekten kızarlar bize" dedim.

Kafasının olumlu anlamda sallayınca bende tırmanmaya başlamıştım.

"Utku tehlike olursa beni uyar" dedim.

"Ne gibi tehlike Rüya" korkarak soran Utku'ya gülerek cevap verdim.

"Ağaçların zayıflıklarını buradan göremiyorum. Yanlışlıkla basarsam uyar ki düşme tehlikesi ortadan kalksın" diye temkinde bulundum.

Yavaş ve dikkatli şekilde tırmanmaya devam ederken Utku'nun sesi ile duraksadım.

"Oraya basma o dal çok ince sağındakine bas sonra da soldakine bas zaten yetiştin sayılır" dediğinde verdiği komutlar ile topa ulaşmışım.

"Yaşasın başardım. Topu tut " diyerek aşağı attım. Ama yerimde zıplamam zayıf olan daldan çıtlatma sesi duymamla kalbim güm güm atmaya başlamıştı.

"Rüya çabuk in o daldan, başka dala atla, çabukkkk" diye telaşlanan Utlu ile hemen inmeye başlamıştım. O ses Utku kadar beni de korkutmuştu. Yarım saat sonra aşağıya inmem ile babamın yanımıza gelmesi bir olmuştu. Birazcık daha oyalansaydım ya da yavaş inseydim kesin yakalanacaktık. Neyse ki ucuz yırtmıştık. Babamı görünce normal oynuyormuş gibi yaptık.

"Çocuklar hadi yemek hazır" diyen babama koşturmuştuk.

"Çokk çooookkkkk acıktım güzel babam " dedim.

"Bende çok çok çok acıktım amcam" dedi Utku.

"Öyleyse koşarak gidelim de siz afacanların ufak midelerini dolduralım" dedi babam.

Canım babam bir koluna beni, bir koluna da Utku'yu alarak uzaklaştığımız alana doğru ilerledik. Biz şarkı söylerken güzel babamda bize eşlik etmişti. Diğerlerinin yanına gelince bizi kucağından indirmiş hazır olan mangaldan çıkan etlere hücum etmiştik. Tıka basa doyduğumuzu hissettiğimizde Utku esnemeye başlayınca bende esnemiştim. Yengem yaptıkları hamağa ikimizi de yatırmış hafif hafif sallayınca önce Utku sonra da Utku'yu izlerken ben uykunun kollarına kendimizi teslim etmiştik.

...

Güzel geçen hafta sonundan sonra kreşe gitmek hiç güzel değildi. Ama nedense annem bu konuda oldukça baskı uyguluyordu.

"Kahvaltı bitti mi küçük hanım" dedi annem.

"Bitmek üzere güzel annem " dedim.

"Rüya okulda yabancılar ile konuşma sana yaklaşan olursa da direk öğretmenine bildir" diyen anneme göz devirdim.

"Peki annecim " dedim.

Son günlerde annemde bir tuhaflık vardı ve ben çözemiyordum. Etrafımdaki koruma sayısı artmıştı. Sürekli yabancılardan uzak durmam konusunda tembihlenmekten bıkmaya başladım. Anneme sitem ederek arabaya binmiştim. Kreşe geldiğimde kapıda Utku ile karşılaştım. Birlikte öğretmenimize doğru koşturarak içeriye girdik.

...

"Evet çocuklar şimdi resim yapalım mı?" dediğinde hep birlikte "evettttt" dedik.

Resimlerin içinden en çok beğenilen 3 resim bu haftaki panoya asılmıştı. Ne kötü ki içlerinde benim resmim yoktu. Şimdi ise en sevdiğim saat olan oyun zamanı idi. Arkadaşlarımız ile oyun oynarken ismimin seslenilmesi ile o tarafa döndüm. Anlam vermesem de gülümseyerek.

"Merhaba, siz doğum günüme gelmiştiniz. Burada ne yapıyorsunuz "dedim.

"Merhaba küçük hanım kardeşimi ziyarete geldim. Seni görünce selam vermek istedim " dedi Memduh amaca.

"Abi ne yapıyorsun burada " dedi öğretmenim.

Arkadan öğretmenimin sesini duyunca şaşırmıştım. Anlaşılan Memduh amca kardeşine sürpriz yapmıştı. Ama öğretmenimin bana karşı gözlerince farklı bir bakış yakalamıştım.

"Abi biz biraz konuşalım mı?"

"Olur konuşalım kardeşim."

Onlar öğretmenimin odasına giderken izlemiştim. Camdan ses duyamasam da kavga ettikleri el kol hareketlerinden belli oluyordu. Bende boş-verip arkadaşlarımın yanına gittim. Bir süre sonra Memduh amca bana uzun uzun bakıp ayrılmıştı. Çıkışta gelen arabama binip Tunç abi ile şarkı söyleyerek ilerliyorduk ki ani bir fren sıktı.

"Tunç abi ne oldu?" dedim.

"Bilmiyorum küçüğüm ben inip bir bakayım, sende arabada bekle sakın inme tamam mı?" dedi.

"Tamam " dedim.

15 dakika geçmesine rağmen gelmeyen Tunç abi ile korkmaya başlamıştım. Tam annemi arayacak iken kapı açıldı ve karşımda gördüğüm yüz ile şaşırmıştım.

"Memduh amc.." daha lafımı tamamlamadan ağzımı kapatmıştı ve dışarı çıktığımdaki manzara hiç iç açıcı değildi. Tunç abi ve diğer korumalar hareketsizce yerde yatıyorlardı. Benim bilincim ise git gide kaybolmuştu. Son hatırladığım ise "artık bitti kızım benim yanımdasın" idi.

...

2 gündür bu odada kapalıydım. Tek gördüğüm yüz kafayı yemiş olan Memduh amcanın yüzüydü. Bir yol bulmalıydım çantam Memduh amcada idi onu almalıydım ki babamlara yerimi bildirmem gerekliydi. Kapı açıldığında yavaşça arkamı döndüm.

"Güzel kızım hala küs müyüz?"

Bu adam manyaktı. Sırf gösterdiği fotoğraftaki kıza benziyorum diye beni kızı sanıyordu. Neymiş efendim karısına götürüp iyileştirecekmiş, Neymiş biz çok mutlu bir aile olacakmışız da resmen kafayı yemişti.

"Ben senin kızın değilim. Annem Edanur, babam da Mehmet, benim adım ise Rüya " dedim bağırarak.

"Sende alışacaksın artık onlar yok " dedi ve beni kolumdan sarstı.

"Bana çantamı ver sıkılıyorum burada "

"Olmaz zaten attım" dediğinde "NEEE" dedim.

"GİT, ÇIK DIŞARI, DEFOL" diye bağırmaya başlamıştım.

Sakinleşmeyeceğimi anladığında dışarı çıkmıştı. Kendimi sakinleştirmem ve buradan kurtulmam gerekti. Annem, babam, ailem ne haldedir şimdi. Sakince babam ve annemin bu tür durumlar için anlattıkları ve gösterdikleri durumları gözden geçirmem gerekliydi.

GEÇMİŞ;

"Bebeğim ailemiz tanınıyor ve bazen tehdit edilebiliyoruz. Bu yüzden bazı şeyleri öğrenmen gerekli" demişti babam.

"Ne gibi babacım" dedim ve dinlemeye başladım.

"Çantanda özel bir takip cihazı var ama oldu ki kayıp oldu herhangi bir telefon, tablet veya bilgisayardan gösterdiğim işlemi yapmalısın ki bulunduğun yerin konumuna ulaşabilelim" demişti babam." Dedi ve bana ne yapmam gerektiğini gösterdi.

"Anladın mı güzel prensesim" dedi babam.

"Anladım babacım" dedim ve kocaman öptüm.

GÜNÜMÜZ;

Hatırladıklarım dolu dolu olmuş gözlerim ile Memduh amcanın gelmesini bekledim. Sakin olmalıyım ki istediğimi yaptırmalıydım. Bir süre daha beklediğimde elinde tepsi ile içeriye girmişti.

"Acıktın mı kızım" dediğinde göz devirdim ama sakin kalıp telefonu almalıydım.

"Evet, hem de çok açıktım. Memduh amca bana telefonunu versen oyun oynasam " dedim ılımlı çıkan sesimle.

"Olmaz aileni ararsın. Ama tablet verebilirim hat yok içinde ve yanımda oynarsın" dedi.

"Tamam olur" dedim.

O dışarı çıkarken derin bir nefes almıştım. Zaten telefon vermeyeceğini biliyordum. Şaşırtma yöntemi ile tablete ulaşmıştım. Az sonra elinde tablet ile gelmişti. Anlamaması için hevesimi bir kenara atıp istemez şekilde ellerime aldım. Başta babamın dediklerini iyice hatırlamak için düşüncelerimi yokladım tam başlayacak iken.

"Ne o kızım, ne düşünüyorsun" dediğinde sesimi normal tuttum.

"Hangi oyunu yükleyeceğimi düşünüyordum" dedim.

Önce bizim şirketin logosunun olduğu yere girdim ve babamın dediği programı buldum. Açılan kutucuğa babamın aklıma kazıdığı rakamları sırası ile girdim. Program aktif hale gelince anlamaması için en sevdiğim strateji oyununu yükleyip oynamaya başladım.

"Neden bunu yapıyorsun. Kızının öldüğünü biliyorsun ama beni kaçırdın senin yaşadıklarını bir başka aileye yaşatıyorsun "dediğimde birkaç dakika düşündü. Sonra hiç tahmin edemeyeceğim bir şey söyledi.

"Onlar tekrar çocuk yapıp seni unutabilir ama ben karımı da kızımı da kaybettim bu imkan yok elimde" dedi ve elimdeki tableti alıp çıktı odadan.

Aptal ben istediğimi almıştım şimdi tek yapmam gereken babamların beni bulmasını beklemekti. Bu süreçte ise sakin olmalıydım. Bu adam deliydi ve bana zarar verirse ailem çok üzülürdü. Bunları düşünürken kaç gündür yaptığım gibi ağlayarak gözlerimi kapattım. Güzel annem, güzel babam beni bulun biran önce sizi çok seviyorum.

...

YAZARDAN;

Rüya'nın kaçırıldığı gün;

"Tunç abi ne oldu?" dedi küçük Rüya.

"Bilmiyorum küçüğüm ben inip bir bakayım, sende arabada bekle sakın inme tamam mı?" dedi ama arabadan inerken çaktırmadan silahını da almıştı.

"Tamam " dedi Rüya.

Genç adam arabadan inip öndeki korumalara doğru ilerlerken etrafları sarılmıştı. Hemen aracın uzaktan güvenlik sistemini çalıştırdı. Neyse ki Rüya güvende diye düşünmüştü. Adamlar ile çatışmaya girdikten sonra verilen gaz ile yavaşça kendinden geçti. Diğerlerinin de ondan kalır yanı yoktu. Yavaş yavaş yanına yaklaşan yüzü görünce hanımının bir kez daha haklı olduğunu anladı. Tunç'un telefonunu alıp güvenlik sistemini kapattı ve Rüya'yı araçtan çıkarttı. O sırada plakayı alabilmişti ama kapanan gözlerine engel olamamıştı.

...

Utku kurstan çıktıktan sonra annesinin araması üzerine Rüyalara gidiyorlardı.

"Yalın abi bu Rüya'nın arabası neden orada durmuş" meraklı gözlerle şoföre sormuştu.

"Bilmiyorum abicim. Sen arabadan inme ben bakıp hemen geleceğim" dedi Yalın.

O da silahını alıp aşağı inmişti. Rüya'nın arabasına geldiğinde boş olduğunu görünce endişelenmeye başlamıştı. Az ileriye doğru ilerleyince yerdeki adamları gördü koşarak yanlarına gitti. Neyse ki hepsi yaşıyordu. Önce Utku'ya haber vermek için araca gitti.

"Abicim tuhaf bir şey var sakın aşağıya inme ben anlayıp geleceğim sen oyun oyna tamam mı?" dedi genç adam.

"Tamam abi ben bekliyorum seni " dedi küçük prens.

Eline aldığı su şişesi ile yerdeki adamlara ilerledi. Uzaktan gördüğü Tunç ile hemen yanına koştu.

"Tunç uyan Tunç " dedi. Birkaç tokattan sonra kendine gelmeye başlayan Tunç'un aklına Rüya geldi.

"Yalın Rüya... Rüya'yı kaçırdı o adam " dedi.

"Sen ne söylüyorsun Tunç kim kaçırdı."

"Hanımım onu aramam lazım telefonunu verir misin?"

"Tabi ki sen konuş Utku yalnız kaldı ona bakmam gerekli" dedi Yalın.

...

Evde kızını bekleyen genç bayan geç kalmalarından dolayı endişe etmeye başlamıştı çoktan çünkü sabah kalktığından beri içinde bir huzursuzluk vardı ve böyle zamanda hiç iyi şeyler olmuyordu. Çalan telefon ile önce şaşırmış olsa da Peri'ye ulaşamamıştır diye gülümseyerek açtı telefonu.

"Alo hanımım benim Tunç" dediğinde genç kadının kalbi sökülüyormuş gibi hissetti.

"Tunç." Diyebildi sadece.

"Hanımım saldırıya uğradık küçük hanımı kaçırdılar "dediği sırada dünyası başına yıkılmıştı.

Edanur telefon ile konuşurken gelen Peri birşeyler olduğunu anlamıştı. Telefonu elinden alıp konuşmaya başladı. Duydukları ile şoka uğramıştı.

"Tamam sen kapat Edanur kötü durumda ona bakıp Mehmetlere haber veririm siz polisi arayın hemen" dedi ve telefonu kapattı Peri.

"Edanur kendine gel.... Firuzan su getir, Candan'ı ara gelsin Edanur iyi değil " dedi.

Telefondan hemen kendi kocasını arayacağı sırada kapıdan içeri girmiş olduklarını görmüştü. Bağırarak onlara seslendi.

"TARIK, MEHMET KOŞUN ÇABUK!" dedi Peri.

Telaş ile içeri girdiler. Mehmet'in gözü direk karısını bulmuştu yanına yaklaştı. Yüzünü avuçlarına alarak donmuş karısını sakinleştirmeye çalışıyordu ki Peri konuştu.

"Boşuna uğraşma şok geçiriyor" dedi ağlayarak.

"Ne oluyor güzelim, söyle yengem neden bu halde" dedi Tarık.

"Mehmet otur önce" dedi ve bir süre sessiz kaldı "Rüya kaçırılmış." Dedi.

İki adamda "NEEEE" diye bağırdılar.

...

Duyduklarından sonra hemen olay yerine gelmişlerdi. Küçük Utku'yu hemen eve göndermişlerdi daha sonra ise Tunç'tan olan biteni öğrenmişlerdi. Polisler bir taraftan, Ayaklılar bir taraftan ararken Edanur ise hala şokun etkisinde idi. Candan'ın vurduğu sakinleştirici ile biraz olsun kendine gelmişti lakin aklındaki tek düşünce kızıydı. Gözlerini açtığında yüreğindeki yangın sönsün diye "KIZIIIMMMMMMMMMM" diye haykırdı genç bayan.

...

NOT:BÖLÜMÜ BEĞENDİYSENİZ EĞER YORUM VE OYLANIZI KULLANIRSANIZ SEVİNİRİM.

 

İYİ OKUMALAR....

 

 

 

 

Loading...
0%