@3zgiaslan
|
Ortam gergindi Naz yine yapmıştı yapacağını, istediğine ulaşmıştı. Ortamda hepimiz sessizliğimizi paylaşırken, Naz "eee bu kadar mıydı bitti mi oyun, yusuf oyun bozanlık mı yapıcaksın?" Aslında bi yandan haklıydı oyun yarıda kalmış gibiydi. Ve gerginlik sinmişti oyuna, hepimiz buraya kafa dağıtma amacıyla gelmiştik, ama anlaşılan o ki Naz bizimle olduğu sürece bu olmayacak gibi duruyordu. Oyunun devam etmeyeceğini düşünen bizimikiler kendi arasında bişeyler konuşmaya başlamıştı. Ardından yusufun bana baktığını farkedince bakışlarım ona döndü, bakışlarını üzerimde o kadar yoğun duruyordu ki, sanki ela konusunda benden izin istiyormuş gibi bakıyordu, ben miydim sanki Ela'yı sahiplenen, bana bakmak yerine ilk Koray'dan izin alması gerekmiyor muydu, ayrıca benlik hiç bir problem yoktu sormasına bile gerek yoktu, sessizce kulağına yaklaşıp "benlik bi sıkıntı yok kafana göre eğle-" derken yüksek sesle biri öksürünce dikkatim dağıldığı için cümlem yarıda kaldı. Yusuf'tan uzaklaşıp kafamı bakmak istediğim yere çevirince, onun zaten beni izlediğini fark ettim. Göz göze geldik Neden böyle keskin bakıyordu sanki ortamdan rahatsız olmuş gibi, rahatsız olsa kalkıp giderdi ne diye hala bekliyordu ki? sebepsizce kasılmaya başladım, midem yanmaya başladı o bana iyi gelmiyordu. Onunla her göz göze geldiğimde aklıma saçma sapan fesat düşüncelerin geçmesi normal miydi? Kafamı hızla çevirip yusufla konuşmaya devam edecekken, gözlerinde ki bakış hiç hoşuma gitmediği için laflar boğazıma dizilmişti. Bana bir hiçmişim gibi bakıyordu, ne dedim de birden böyle bakmaya başladı bu? Bu ortamda çok saçma sapan şeyler dönüyordu ve ben bunu hala anlamıyordum. Nerde hata yapıyordum da her seferinde bu ayıyı sinirlendiriyordum. Bakışlarını hızla benden çektikten sonra Koray'a bakmaya başladı, izin istercesine. Koray ile aralarında sözsüz bir anlaşma bakışı geçti. Yusuf birden bacaklarını rahat bir tavırla iki yana açınca Ela'ya seslenerek kucağına çağırdı. Ben ise burda biraz daha sıkışacağım için yanımdaki Aytaç'ın arkadaşı ben daha söylemeden düşünceli bir şekilde az daha kaydı, teşekkür ederek rahat bir biçimde oturdum bende. Ela hızla hevesli bir şekilde oradan kalkınca masada bir sessizlik oldu ve herkes onları izlemeye başladı. Yusufun yanına varınca rahatça kucağına oturdu, sanki sabahtan beri beklediği buymuş gibi. Yavaşça ellerini yusufun ensesine yerleştirince Yusuf'ta istemsiz bir şekilde elini onun beline yerleştirdi. Naz'ın bakışları Koray'a kaydığında, Koray'ın hiç onlarla ilgilenmediği görünce modu düşmüştü. Ortalığı karıştıramamıştı ve kimseden beklediği tepkiyi alamayınca yine triplere girmişti. Bu kız çok cadılık yapıyordu ,napsaydık acaba oyundan mı atsaydık. Yusuf ve Ela'nın arasında sessiz bir konuşma geçmeye başlamıştı. Ama o kadar sessiz konuşuyorlardı ki müzik sesinden dolayı hiç bir şekilde duyamıyorduk. O esnada deri ceketini çıkaran Aytaç siyah kısa kolusuyla kalınca kollarının hemen hemen hepsinde dövmelerinin olduğunu gördüm. Ve dudaklarım açık bir şekilde bir kez daha büyülendim. Dövmeleri ona ayrı bir hava katıyordu resmen. Kusursuzdu işte amk Bakışlarımı hızla ondan kaçırıp önüme döndüm. Bu gece hiç bitmeyecek miydi? Ela yusufa doğru biraz daha yaklaşınca nerdeyse bedenleri bir bütün olmuştu. Saniyeler geçmeye başladığında, yusufun yüzü ile arasında az mesafe kalmışken pat diye çocuğumun dudağına yapışınca, gruptakiler gülerek ıslık çalmaya başladılar. Aytaç'ta bana bakarak ıslık çalanlara dahildi. Kahrolası bu çocuk bu gece boyunca niye gözünü benden hiç çekmiyordu. Resmen bakışlarıyla yiyordu. Bu sefer şişeyi ben çevirince, Koray Aytaç'ın arkadaşına soruyordu. Yan gözle yusufumu kontrol ederken kızı kendinden ittiğini fark etmiştim, onu istemediğini her halinden belli ediyordu. Bu oyun çok kışkırtıcı bir oyundu, ister istemez hepimiz etkileniyor ve yükseliyorduk. "Doğruluk mu Cesaretlik mi dostum"dedi koray "Doğruluk" Koray masadaki herkese baktıktan sonra "bu gruptaki kızlardan biriyle yatacak olsan , hangisiyle yatmak isterdin" dedi Bu soruyla beraber tüm gözler aytaçın arkadaşına dönerken, Aytaç'ın arkadaşıyla göz göze gelince bakışlarımı kaçırdım. Umarım benim adımı vermezdin, çünkü ben seni değil o yanındaki karizmanın öz evladını istiyordum. Bakışlarım Naz'a kayınca hevesli bir şekilde Aytaç'ın arkadaşına bakıyordu. Aytaç'ın arkadaşı düşünme süresini fazla uzatmadan eliyle Naz'ı işaret etti. "bu kız harbi bir özgüven abisi ,ne istediğini bilen biri ,yatacağın kızında bir değeri olmalı dimi" deyince masadaki herkes ooooo yapmaya başlayınca benim gülmem gelmişti. Naz'ın yanakları kızarırken çaprazımda duran Koray da sırıtmaya başlamıştı. Sesler fazla yükseldiği için ara sıra onları duyamıyordum, ama ne demek istediklerini şıp diye anlıyordum. Yan gözle yusufa baktığımda Ela onu yoldan çıkartmak için, yusufun elini belininde aşağısına ilerletiyordu devamını istediği çok belliydi, bu manzarayı görmek istemiyordum kanım kaynıyordu, yükseliyordum. Bu sefer şişeyi ben çevirince masadaki tüm gözlerde beni bulmuştu. Şişe ise Aytaç ve bana geldi. Kalbim hızla atmaya başlarken anında bakışlarım onu bulmuştu. Oda sonunda istediği gelmiş gibi sırıtmaya başlarken bana soruyordu ben cevaplıyordum. Öyle bir bakışı vardı ki, geçse karşınıza otursa konuşmasına gerek bile kalmadan, sadece bakışlarıyla bile büyülenebilirdiniz. Çünkü çok etkileyici bakıyordu!? "Doğruluk mu cesaretlik mi?" Aklımda doğruluk vardı ama doğruluğu seçsem Yok ya doğruluk olmazdı Bakışlarımı ondan asla ayırmayıp Az risk alarak "cesaret" dedim. Sanki ona istediğine vermişim gibi keyfi yerine gelince, masadaki tekila şişesini alarak bacaklarını ikiye açtı. Çekici bir şekilde dizine vurarak gel dedi. Heyecandan kalbim çıkacak gibi olduğunda titredim. O bunu fark etmemişti tabi. Yavaşça ayağa kalkıp ona doğru adımladım. Masadakiler yine kendi aralarında konuşmaya başlayınca daha bir rahatlamıştım. Heralde Aytaç'tan daha farklı istekler bekliyorlardı. En azından kimsenin gözü üzerimizde değildi. Ona yaklaştıkça yüzündeki sırıtma artıyordu. Ona doğru adımladım ve yavaşça kucağına oturduğumda artık karşı karşıyaydık, Heyecanlıydım, hızla nefes alıp veriyordum. Bu onunda gözünden kaçmamıştı. Elini yavaşça belimde doğru yasladı ve bir anda beni kendine çekti. Artık dip dibeydik. Kalçam ise kasıklarının üzerindeydi büyüklüğünü hissedebiliyordum. Ve bu beni biraz daha kışkırtıyordu. Hareket ettiğim anda onuda oynatmış olacaktım. İşte şimdi bedenimiz bir bütündü. Her tarafım karıncalanıyordu resmen ,kalbimi zaten hiç bahsetmiyordum dört nala koşuyormuş gibi atıyordu. Tüm bu olanları ve altımdaki ağırlığı umursamamaya çalışıp, ellerimi yavaşça ensesine yerleştirdim ve tırnaklarımla hafif bir şekilde, ensesinde daireler çizmeye başladım. Dudaklarımızın arasında çok az bir mesafe kalmışken,saçlarım onun yüzüne geliyordu. Nefeslerimiz ise birbirine karışmıştı. Onun bir eli belimdeyken diğer eliyle, şişeyi yanında bırakıp ,yüzüme gelen saçlarımı yavaşça kulağımın arkasına doğru çektiğinde, sanki yüzümü ezberliyecekmiş gibi tutkuyla bakıyordu. Gözlerime burnuma dudaklarıma boynuma.... dudaklarıma doğru yaklaşıp fısıldayarak "şu güzelliğin akla kalbe zarar ,insanı çıldırtacak türden" dediğinde titredim. İnanılmaz bir çekim vardı aramızda ve bu fazlasıyla onu istememi sağlıyordu, çıldırıyordum, Kendisinin farkında değil miydi hiç acaba? kucağına oturduğum için eteğim kalçalarıma doğru çıkmıştı, işaret parmağı yüzümde dolaşmaya başladı, dudağımın üstünden oyalanmaya başladı, hatta az baskı uyguladı , sonra elini kulağımın arkasına yaslayıp bir anda beni kendine çektiğinde soluksuz ve dudaklarıma baskı yaparak öpmeye başladı, ilk başta bunun şokuyla karşılık veremedim, sonrasında kalçamı hareket ettirip azda ben baskı uygulayarak öpüşüne karşılık verdim, saçlarım onun yüzünüde kapatırken, son hareketimden dolayı inleyerek hızla alt dudağımı ısırdı bir eli saçlarımdayken diğer eli belimden inip, hızla bacağımda dolaşmaya başladı. Okşuyordu ,kanım kaynıyordu Sonra oturuş şeklimi değiştirerek şiddetli öpüşmeye devam ederken, bir bacağımı kasığının üzerin yerleştirirken ,diğer bacağımı bacağının üzerine yerleştirdim. Eli hala bacağımdan ayrılmamışken ben kasığına baskı uygulamaya başladım. Onu istiyordum, alev alev yanıyordum. Yüzümüz bir kaç saniyeliğine ayrıldığında, biraz soluklandık ama ben daha doğru düzgün soluklanamamışken beni yeniden kendine çekti bir kez daha öptü dudağımdan, uzaklaştı yüzümü ezberlercesine baktıktan sonra sonra bir kez daha , sonra bir kez daha ve bir kez daha öptü. Dudaklarımın kızarıp şiştiğini hissedebiliyordum. Yüzümüz ayrılırken yanındaki tekila şişesini tek hamlede hızla açtı ve "Tüh sadece bir iki yudumluk birşey kalmış baksana" dedi o çekici ses tonuyla ve yavaşça çenemden başladı dökmeye, tekila suyu yüzünden tenim ürperirken sinirli bakışlarımı ona yönlendirdim. Tekila çenemden aktı hızla boynumdan ilerleyip göğüslerimin arasına doğru girdi, "İşte böyle daha iyi " diye fısıldadı saçlarımı iki eliyle düzeltip boynumu açıkta bıraktı. Arada metal kolyesi tenime değiyordu ve o kadar çok çekici görünüyordu ki. Ne yapacaksa yapmalıydı artık ne diye bu kadar bekliyorduk. Ve bi anda çenemdeki tekilayı yalamaya başlayarak boynuma doğru ilerledi, yaladığı dokunduğu her yere ateş basıyordu, burnunu boynumda sürtüyordu, ve boynumu tutkuyla öpmeye başlayınca inleyerek ellerimi saçlarına tırmandırdım. Oturuşumu değiştirerek yeniden kalçamı kasığına yaslayıp hareket ettirmeye başladım. Çok büyüktü. Onu hissedince de bedenim uyuşmaya başlamıştı resmen. Bi o yana bi bu yana doğru hareket ettirirken diğer ellerimde saçlarını çekiştiriyordum. Çünkü öpüşü çekiciyken, bi o kadar da şiddetliydi. Kasığıyla oynamaya başladığım için eli sırtımda dolanıp sütyen kopçama doğru ilerledi, öpücükleri şiddetlenirken boynumu emmeye başladı. Hem canım yanıyordu hemde haz almaya başlıyordum. Saçlarına biraz daha kendime doğru çekerek baskı yaptım. Ağzımdan inleme sesleri çıkmaya başlamıştı. Boynumu emerek aşağı inmeye başladığında göğüslerime yaklaştı ,elide sütyen kopmasının orda durdu ve bi anda ayağa kalkınca bacaklarım beline dolandı. Göğüslerimde hala tekila suyu vardı, bakışları göğüslerimden ayrılınca yüzünde sırıtmayla bana bakarak "Çok çıldırtıcı bir kadınsın" dedi çekici sesiyle dudaklarıma fısıldayarak ve yeniden dudaklarımdan öptü ,bu biraz uzun sürmüştü hemde kendine çekerek emmeye başlamıştı. Saçlarını yeniden çekiştirmeye başlayınca inleyerek geri çekilmişti, yukarı kata çıkmıştık, cebinden odanın anahtarını çıkarıp kilide sokarak bir çırpıda açtı kapıyı. Tek bildiğim şey daha fazlasını istediğimdi. Gerisiyle ilgilenmiyordum. Sessiz sakin ve kocaman bir yatağın olduğu odaya gelmiştik. Burunlarımız bir birine değdiğinde ben hala onun kucağındaydım iki eli hala belimi sımsıkı sarmışken yatağa doğru ilerlemeye başladık. Yeniden öpüşmeye başlayınca ellerim yeniden ensesinde birleştirerek kendime çektim. Beni yatağa bıraktıktan sonra yavaşça ayrılarak üzerindeki tişörtüde bir çırpıda çıkarıp odanın diğer köşesine fırlattı. Ve vücudunda olan o şaheser dövmesiyle tanışmıştım. Tam anlamıyla kışkırtıcı ve bi o kadar da mükemmeldi. Bir kafatası vardı ve gözlerinin içinden geçen bir yılan vardı, bu dövmeyi ondan başkası yapsa çok boş derdim, ama onun üzerinde olunca her şey bir anlam kazanıyordu. Bir anlamlı geliyordu. yatağın üzerine çıkmaya başladı. Bacağıyla iki bacak arama girince bacaklarımı beline doladım ve eteğim fazlasıyla yukarıya çıktığı için, içimdeki siyah dantelli iç çamaşırım ortaya çıktı. O bunu fark edince daha fazla dayanamayarak yeniden boynumdan öpmeye başladı, iki elim ensesini bulurken onu daha çok kendime çekmeye başladım, oda üzerime yaslanınca yatakta bir bütün olmuştum. göğsüm göğsüne değiyordu hızlı nefes alıyorduk, bir eli sütyenimin kopçasını bulurken, diğer eli göğsümün üzerinde durdu. Ve sıkmaya başlayınca inlemeye başladım. Sanki bir oyun hamuruymuş gibi oynamaya başlamıştı. Ağzıylada boynumun her tarafını emerken tavana bakarak saçlarını çekiştirmeye başladım, resmen beni tüketiyordu, bir eli göğsümdeyken diğer eliyle ,yüzümdeki tüm saçları özenle ve severcesine yavaşça geriye doğru taradı. Boynumun her yeri ağrımaya başlarken dudakları boynumdan ayrılarak göğüslerime doğru indi, bir eli eteğime doğru inerken diğer eli belime dolandı. Kasıklarının sertliğini hala hissediyordum, ve bu fazlasıyla mükemmeldi. Saçlarından ayrılan parmaklarım sırtında dolaşmaya başladı. Ardından kafasını önce iki göğsümün arasında beklettikten sonra göğsümdeki tekilayı yalayarak ilerledi "Neden sana doyamıyorum ben bir türlü" hep bi fazlasını istiyorum ve hep bi fazlasını isterken daha çok çekiliyorum, sana doymak imkansız gibi bir şey" Dedi ve ve iki göğüslerimdeki tekilayı yalayarak bitirdikten sonra sağ eli hızla eteğimden içeri geçti, sol eli belimden yukarı doğru ilerlemeye başlayınca, sütyen kopçasını tek hamlede açtı. Ve sütyeni üzerimden çıkarıp yatağın bi köşesine fırlattı. İnledim. Göğüslerime sanki muazzam bir şey görmüş gibi bakan Aytaç dayanamayarak, sağ göğsümdeki şimşek dövmesini bol bol tutkuyla öptükten sonra yavaşça emmeye başladı. Tırnaklarımla sırtını çizmekten yorulmuştum ve o hala benden yorulmamıştı, hep bi fazlasını istiyordu, ve bu benim oldukça hoşuma gidiyordu. Eli dantelli çamaşırımın içine girince yüksek sesle Aytaç diyerek inledim. Göğüslerimi emerken sessizcene güldü. Hoşuna gidiyordu. Omuzlarını çizmeye devam ettim. Bir eli vücudumun her yerinde dolaşırken diğer eli hemen hemen kasıklarıma yaklaşıyordu. Ve bu benim nefes alışlarımı hızlandırıyordu. Dudakları ise asla boş değildi sağ göğsümü emmekle meşguldü. Parmakları kadınlığıma yaklaşınca daha çok adıyla inlemeye başladım. Diğer sol eli vücudumu turlamaktan vazgeçip bacağımı okşuyordu. Sırtını o kadar çok çizmiştimki bazı yerlerinden resmen kan akıyordu ama belliki canı yanmıyord- Aahh. Aytaçççççç Parmakları kadınlığıma baskı yapınca yüksek sesle inleyip bir daha inleyecekken , dudaklarımı sert bi şekilde yapışınca, inleyişim dudaklarımızın arasında kaybolmuştu. Bedenini tam anlamıyla bedenimin üzerine bırakmıştı, sağ eli hala kadınlığımın derinlerine gidiyordu yukarı çıkarttırıyordu beni, benim ise bacaklarım beline bağlı değildi, bu üzerime doğru yaslanınca bacaklarım düz bir hal olmuştu. Onun bacakları bacaklarımın üzerindeydi kasıkları ise eli olmasa kasıklarımın üzerinde olacaktı, hissedecektim bütünüyle. Sırtında ise çizmediğim bir yer kalmamıştı. Vücudum sızlıyordu özellikle boynum vede göğsüm, eli kadınlığımdan ayrılmazken tüm inleyişlerim öpüşmeye devam ettiğimiz için içimizde kayboluyordu. Dudaklarımı içine çekiyordu kışkırtıcı bir şekilde arada dili ağzımın içine giriyordu. Ellerimi sırtından çekip iki kolumuda ensesine bağlayıp öyle öpüşmeye devam ettik bir süre , eli ise hala rahat bırakmıyordu beni, çıldırtacak hareketler yapıyordu adeta. Son kez dudaklarını kendime doğru çekip emdim ve çekiştirerek kanattım. Bu hareketimle daha çok hırslanan aytaç diğer eliyle dantelli kilodumu çekiştirmeye başlayınca, kilodum kopmuştu, bu hareketiyle sırıtmaya başlamıştı. Aklımdaki düşünceler daha ağır basınca seximize odaklanamıyordum. Aklımdaki bütün yapbozlar birleşmişti, buna izin vermeyip bi anda üstüne çıkarak üzerinden ayrıldım. Ayağa kalktığım için altımdan kilodum düşmüştü. Piç Aytaç kilodumu koparmıştı Ne yapacaktım ben şimdi kilotsuz. Eteğimi hızla aşağı çektim. Hareketlerime şaşırarak bakan Aytaç "nereye" diye sordu daha hızını alamamıştı demek. Yerden südyenimi alıp hızla takmaya çalıştım, sonunda kopçasını doğru yere taktığıma emin olarak yerden ,onun tişörtünüde alıp "bu lazım olucak alıyorum, veririm sonra" diyerek üzerime geçirdim. Aytaç sinirle yataktan kalkarak "nereye dedim kızım" dedi onun söylediklerini görmezden gelerek, kafamı eğip elimdeki tokamla saçlarımı bir çırpıda toplayarak dağınık bir topuz yaptım, ona cevap vermeden arkamı dönecekken ,kolumdan tutup kendine doğru çektiğinde, dişlerini sıkarak "nereye dedim" sinirlendiğini gözlerinden anlayabiliyordum ama benim vaktim de yoktu. Umarın gitmemişlerdir. "Cehennemin dibine oldu mu Aytaç!" Bana seni anlamıyorum bakışı atarken "arkamdan ne dolaplar döndürülmüş onu anlamaya gidiyorum, şimdi kolumu bırakırsan sevinirim" kolumu yavaşça bırakıp bana sanki salakmışım gibi bakmaya başladı, ama bunu görmezden gelerek sırtımı ona çevirdim ve kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açmaya çalışmıştım ama kapı açılmıyordu tamda düşündüğüm gibi kilitlemişti. Arkamı döndüğümde karşımda onu böyle seksi bir şekilde görmeyi beklemiyordum, saçı başı dağılmıştı ve sırtında benim izlerim vardı, Sanki yakın değilmişiz gibi birazcık daha kapıyla beni arasında sıkıştıran Aytaç "ne oldu gidemedin mi" dedi sinirlenmeye ve etkilenmeye başlıyordum. " anahtarı ver Aytaç uğraştırma beni" Yüzünde Gülümser gibi bi ifade olacakken son anda ciddi kalıp "Hadi uğraşsana benimle , bakalım nasıl uğraşıyormuşsun" hala gözlerinde Tutku vardı Tanrı'm cidden bana doymak bilmiyordu "Aytaç sırası değil, vaktim yok hadi anahtarı ver" Kaşlarıyla cebini işaret edip"tamam al" dedi. İster istemsiz gülmeye başlayınca "onca şey yaşadık seninle, cidden alamayacağımı mı düşünüyorsu-" Diyerek elimi cebine sokacakken bi anda eğilerek iki eliyle yüzümü kendine çekip dudağımdan öpmeye başladı. Bu sefer çok hırçın ve sert öpüşmeye başlamıştık, Sırtım hızla kapıya çarptı. Canım acıdı inledik, inleyişlerimiz dudaklarımızın arasında kaybolmuştu. Ondan ayrılacağım esnada üst dudağımı çekiştirmeye başlayınca dudağım kanamaya başladı ve canım yandı. Yüzünde sırıtmayla benden ayrılıp elime anahtarı verdi ve " işte şimdi gidebilirsin" dedi Salak!. " dua et dudağımın hesabını soracak çok vaktim yok ,yoksa o yatakta öldürürdüm seni" deyince kahkaha attı. " o günleri dört gözle bekliyor olacağım hanım efendi" Bu çocuk cidden büyük bir arsızdı hemde terbiyesizdi. Odanın kapısını açıp bir hışımla çıktım. Aşağı kata inmeye başladım, bizimkilerin yanına ama grup dağılmıştı. Kimse orda yoktu yusufta buna dahildi. Beni beklememişti, normalde ne olursa olsun beklerdi. Şüphelendiğim şey ise nasıl olsa yakında ortaya çıkmaya başlayacaktı. O masada unuttuğum ceketimi geri aldım cebinde hala telefonum duruyordu. Telefonumu çıkarıp Yusufu aramaya başladım, Çaldı çaldı çaldı ama açmadı Bir kez daha aramaya başladım, yine çaldı hemde uzun bir süre ama açmadı. Normalde bir eli kanda da olsa açardı. Bizimkilerin hepsini tek tek aramaya başladım ama kimseye ulaşılamıyordu. Nolmuştu bunlara böyle ölmüşler miydi. Ben eve nasıl geçecektim? Yine o haddini bilmez aytaç'a kalmıştım anlaşılan. Evren resmen bizi birleştirmek için oyun oynuyordu. Arkamı döndüğümde merdivenlerin başında çıplak bedeninin üstüne deri ceketini giymişti ve oldukça seksi bakışlarıyla yine bana kaldın der gibi bakıyordu. Ben bu adamdan etkilenmemeye çalışırken Her fırsatta ona çekildiğimi fark etmiştim. Ki gerçektende ona kalmıştım, bu saatte hiç kimseye güven olmazdı otostop bile çekemezdim. - - - Bölüm sonu Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Asena'nın şüphelendiği gerçek neydi? Aytaç hakkında ne düşünüyorsunuz? Ve sonraki bölümler için ne istiyorsunuz? |
0% |