Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@4ates1

2 AY SONRA

Sabah alarmla kalktığımda bir yandan okula bir yandan hayata saydırıyordum. Bugün yeni okulumdaki ilk günümdü. Sabah rutinimi halledip aynanın karşısında kendime baktım. Kömür karası gözlerimi belirginleştiren siyah eyeliner ve bordo rujum ile asi duruyordum. Üstümde siyah dizimin 1 karış üstünde biten eteğim ve siyah, yarım, uzun kollu crop üstüme siyah deri ceketimle hazırdım... Çantamı alıp, evden çıktım. Tek yaşamak kadar güzeli yoktu. Karışan yok, kendi düzenine göre yaşamak... Bir de küçük bir kedi...

Bizimkiler kapının orda nikotin eşliğinde konuşuyorlardı. Nil'le gözlerimiz kesiştiğinde verdiği kafa işaretiyle hepsi bana döndü. Yanıma geldiklerinde hepsine sıkıca sarıldım.

Nil, Semih, Rüzgar, Şevval, Serkan, Zeynep, Neva...

Dalgın dalgın yürürken birisine çarptım. Kimolduğuna baktığımda üst sınıflardan tehlikeli sayılabilecek bir kızdı. Hiçbir şey söylemeden yanından geçip gittim. sonunda sınıfa vardığımda çantamı bırakıp ,sıraya kafamı koydum. Zilin çalmasıyla kafamı sıradan kaldırdım.

Sonrasında ver elini ev... Çantamı alıp bodrum kata indim. Dersimiz müzikti. Müzik benim ilacımdı. Başka ruh hallerine girip, sözlerinde kendimi bulmayı oldum olası çok severim... Öğretmenimiz gelip orgun başına oturup yoklamayı aldı. Sınıf on iki kişiydi. Ardından hep yaptığı gibi sorusunu sordu.

- Şarkı söylemek isteyen var mı?

Benimle beraber birkaç el havaya kalktı. Öğretmen hepimize bakıp, bende durdu. Diğerleri ellerini indirmişti. Sesimi bilirlerdi

.- Hangi şarkıyı söyleyeceksin Duru ? Benim tarzımı tüm sınıf bilirdi. Gülümseyerek öğretmene baktım;

- Sena Şener'den Sevmemeliyiz şarkısı hocam.

Gözlerimi kapatıp müziğe odaklanıp söylemeye başladım... Sanki sevdiğim biri varmış, ona sesleniyormuşum gibi... Sevdiğim biri hiç olmadı, kalbim birisine hiç çarpmadı. Şuan düşünüyorum da benim hiç böyle bir isteğim olmamış. Derslerime ağırlık verip, bu tür şeyleri üniversiteye bırakmışım. Buna tezat olarak dinlediğim bütün şarkılar aşk acısı çekenlerin dinlediği türden... Bunları düşünürken şarkının sonuna geldim. Sınıftakilerin beğenilerini toplamıştım.

- Çok güzel seslendirdin, şarkıyı yaşamış gibi okudun.

Bu okulumdaki son müzik dersimdi. Benden sonra birkaç kişi daha şarkı söyledi. Biraz sohbet ettik. Böylece müziğin ilk dersi bitmiş oldu. Kantine doğru ilerlerken Nil yanımda bitti. Beyaz tenli, uzun kahve saçlı, iri siyah gözlü, bir yetmiş boyunda bir kızdı. Aramızda birkaç santim vardı. Yüzüne baktığımda bıkkın bir ifade vardı.

- İyi misin Nil?

Oflayarak bana döndü. Mavilerini kahvelerime odaklayıp ,neler olduğunu, anlatırcasına baktı. Sevgilisiyle ilgili olduğunu düşünüyorum. Okulun popüler sayılabilecek, uzun boylu, sarışın, mavi gözlü tatlı bir çocuktu Semih. Okuldaki kızların ağzında hep onun adı dolanır. Hatta Nil'le olan ilişkisi okulda duyulunca çoğu kız Nil'e cephe alıp, aralarını bozmak için çeşitli ali cengiz oyunları oynanmıştı.

- Semih. Dün bana tanımadığım biri, bir fotoğraf gönderdi. Okulun arka bahçesinde bir kızla beraber. Bugün de hep onunla beraber, bir kere gelip '' Nasılsın? '' diye sormadı. Yüzüme bile bakmıyor. Sence benden sıkıldı mı? Beni artık sevmiyor mu? Aldatıyor olabilir mi beni?

Tahminimde yanılmamıştım ama böyle bir şey de beklemiyordum. Semih öyle kötü çocuk havalarında biri değildi. Sevdiğine hep sadıktı. Ayrıca düşüncelerini açık açık söyleyen biriydi. Onun Nil'i aldatmış olma ihtimali yok denecek kadar azdı. Şimdi Semih haklı desem Nil küsecek, Sen haklısın desem semih ile kötü olacağım.

- Bence hemen karar verme. gidip Semih ile konuşalım . İstemiyorsa zaten açık açık söyler...

Kahvelerime bakıp, söylediklerimi kafasında tarttı. Birkaç saniye içinde kendine gelip kantinin içine doğru hızla girdi. Semih'in oturduğu masaya gidip oturdu. Semih ile kız arasında tanımadığım bir erkek oturuyordu. O kızla arasında ne olduğunu öğrenmem gerekiyordu. Nil'in acı çekmesine izin veremezdim.

Masaya yaklaşıp, kızı kolundan tutup kaldırdım. Diğerleri de ayaklanmıştı.

- Sen benimle geliyorsun, kulağına eğilip, diğerleri gelirse elimden hiç kimse alamaz seni.

Bana bakıp, diğerlerine oturmalarını işaret etti. diğerleri oturunca bahçeye sürüklemeye başladım. Bahçe duvarına yaklaştığımızda kolundan duvara sertçe fırlattım. Hafif kızarmış koluna bakıp bana döndü.

- Ne istiyorsun?

- Kimsin ve Semih'in yanında ne işin var? Kahve saçlarını arkaya ittirip, alaycı bi bakışla;

- Burcu Kara. Semih size bahsetmedi mi? Biz sevgiliyiz. Allah'ım sabır ver.

- Sen iyi misin kızım? Neyin kafasını yaşıyorsun? Onun zaten bir sevgilisi var. Nil. Eğer Semih'ten uzak durmazsan sana dünyada cehennemi yaşatırım.

- Sen kimsin ki beni böyle tehdit edebiliyorsun? Semih sıkılmış işte ondan, niye zorluyorsun? Hem size ne ? Şimdi eğer semih ile aramız girersen, olacakları tahmin bile edemezin...

Yüksek sesli bir kahkaha attım. Gözlerimi gözlerine kitleyip yüksek ve ürkütücü bir sesle;

- Bu okulda '' Duru Poyraz Kim?'' diye sor. Beni sana çok güzel anlatırlar. Kaybol şimdi...

Arkamı dönüp yürümeye başladım. Bakalım gerçekte kimsin Burcu Kara? Telefonumu çıkartıp bizimkilere " Burcu KARA hakkında 2 gün içinde bütün bilgileri istediğimi "söyledim. Beni herkes ne kadar zarasız, masum bilse de arka plan tam tersiydi. Lakabım Hayalet idi yer altında. Genelde tek tabanca çalışsak da bilinmeyenler adında çetemiz vardı. Bütün kirli işler burada halledilirdi. İşlerimi gece yapardım. Sessiz ve acımasız.

Sınıfa girdiğim anda üstüme atlayan Şevvalle geri sendeledim. Kesin bir şey olmuştu. Bu heyecanın, enerji patlamasının başka nedeni olamazdı. Çantamı sıraya koyup sandalyeme oturdum. Şevval'e döndüm.

" Ne oldu? Dökül çabuk. " Beni az daha yerle öpüştürecek olan olayı bilmem lazım.

" Kanka bizim okulda ki Ghost grubu var ya, tabii sen bilmezsin ama- " Mükemmel bir göz devirip

" Güral, Hasan, Orkun, Sıraç, Tunç'tan mı bahsediyorsun? " Gözleri fal taşı gibi açıldı. Şaşırmıştı. Hepsiyle aynı mahallede oturuyorum.

"Oha sen nerden biliyorsun? Ben bile bu kadar ayrıntılı bilmiyorum. Yoksa aşık mısın birine? Hemen anlatıyorsun?" Merakla soruları başlamıştı.

" Aynı mahallede oturuyoruz. Hatta Sinan karşı daire de, Tunç bi alt katta oturuyor. Büyütülecek birşey yok." Şevval ağzı açık şekilde beni dinliyordu. Ağzını açtı kapadı açtı. (Kaç kızım Duru Çiğ çiğ yiyecek seni bu) Ayağa kalktığım gibi koşmaya başladım. Şevval hem söylenip hem beni kovalıyordu. Taki ben birine çarpana kadar...

Şuan birinin üstünde yatıyordum. Ah Şevval Ah. Arkamda kahkahalarla gülüyordu.Kafamı kaldırdığımda Güral'ı gördüğüm gibi hızla kalkıp, üstümü başımı düzelttim. Şevval de Güral'ı farkettiğinde kahkahası solmuştu. Ona öldürücü bakış attıktan sonra masum bir şekilde Güral'a döndüm.

"Kusura bakmayın yanlışlıkla çarptım. Arkadaşımdan kaçıyordum. Farketmedim sizi..." Diyerek sınıfa geri girdim. Şevval olayı atlatamamış Güral'a bakıyordu. Umursamayıp yerime oturup Telefonu elime aldım. Kalan günüm derse giriş ve çıkışlarla geçti. En son çantamı alıp sınıfı terk ettim. Eve geldiğim gibi yemek yiyip duşumu alıp uyudum...

Loading...
0%