@4yp3ri
|
🌒
Islansın- Dolu Kadehi Ters Tut Kazılı Kuyum- Yüzyüzeyken Konuşuruz
Defilem erken bittiği için uçuşumu erkene çekerek Selim'e erkenden kavuşmanın hayaliyle doluydum. Bu hafta tanışmamızın tam onuncu yılını kutlayacaktık.
Selim'i on dört yaşımdan beri tanıyordum. Orta okul sekizde aynı okuldaydık. Sonra ben şirin bir sahil kasabasına taşınsamda bağımızı koparmamıştık. Lise boyunca sadece uzaktan iletişim halinde olsakta üniversiteyi aynı şehirde okumamızla başlamıştı her şey.
Aynı evde kalınca bir şeyler bize de etki etmiş olacakki yirmi bir yaşımızdan beri birlikteydik. Selim özel bir okulda öğretmenlik yapıyordu ben ise moda tasarımcısıydım. Büyük bir markam vardı. Markayı amcam benim için kurmuştu ama birlikte yönetiyor gibiydik. Çoğu zaman.
İşlerin nasıl böyle geliştiğini anlamasamda bu defilenin tutmaması demek markanın batışı demekti. Öyle bir evredeydik.
Anahtarı deliğine soktum ve eve girdim. Yerde gördüğüm manzarayla şoke oldum. Yerde Selim'in kıyafetleri ve başka bir kadının kıyafetleri her taraftaydı. Olanları anlaşmada inkar etme çabasındaydım.
Yavaşça ve ses çıkarmadan yatak odamıza doğru adımladım. Ve gördüğüm şey beni benden aldı. Sevgilim başka bir kadının üstünde ve onlar...
Beni fark etmemişlerdi belliki o yüzden bağırmaya başladım. "Eğlence bitti!" Kadın irkilerek geriye çekildiğinde onun en yakın arkadaşlarımdan Bahar olduğunu gördüm.
Gözlerimden yaşlarımın akmasına izin vermedim. Şimdi değil. Onları öyle basmak öyle zoruma gitmişti ki bir hışımla Bahar'ı giyinmesine izin vermeden dışarı attım ve eşyalarını da onu çıkarmadan önce yere fırlattım. Evim yaptığı gibi.
Sıra Selime geldiğinde ben Bahar'ı kovana kadar giyindiğini fark etti. O bahar gibi sus pus değildi "Açıklayabilirim..." bu kelimeyi hayatım boyunca duymamayı ummuştum.
Başımı sabır diler gibi yan tarafa doğru yatırarak Selim'i "Sonra konuşuruz." diyerek dışarı çıkardım. O sırada Selim hala r şeyler zırvalıyordu.
Ama artık kendimde değildim. Selim'in önce yatak odamızdaki ardından tüm evdeki eşyalarını toplayarak balkondan beni dılarda bekleyen Selim'e fırlattım. Kıyafetler, fotoğraflar, alınan hediyeler.
Hırsımı alamadığımı fark ederek beni en yakın arkadaşımla aldattığı yatağı testereyle ortadan ikiye ayırdım. Bu çok hoşuma gidince Selim'in bu ev için aldığı tüm mobilyalara da aynısını yaptım.
En sonunda yere çöküp ağlamaya başladım. Kaç saat bilemiyorum ama baya uzun bir zamandı. Telefonumun çalmasıyla ona doğru uzandım.
Burcu'nun aradığını gördüğümde ağlarken telefonu açtı. "Bebeğim Selim'e sürprizini yaptın mı?" Ağlarken bir amda gülmeye başladım, hatta kahkaha. "O bana sürprizini yaptı."
Olanları ona tek tek anlattım ve bizimkileri eve topladı. Burcu ve Fırat ilk gelmişlerdi. Onlar sevgiliydiler ve her yere birlikte giderlerdi. Bir zamanlar Selim ve ben gibi.
Burcu benim en yakın arkadaşımdı ve birlikte çalışıyorduk. Fıratla'da iş yerinde tanışmışlardı.
"Bebeğim sen en iyisini yapmışsın. Merak etme onları her yerden engelledik ve amcana Bahar'ı işten çıkarmasını söyledim. Artık bizi rahatsız edemeyecek. Hatırlıyor musun önemli bir işim var, demişti. Demekki önemli işi sevgilisi olan biriyle sevişmekmiş. Vay çakal. Engellemeden önce eğer karşıma çıkarsan seni yolarım diye de yazdım. Yaparım bilirsin."
Bunları söylerken bana sıkı sıkı sarıldığı için nefes almayı bırakmıştım. Burcu konuşmayı bitirince Fırat devam etti."Bilmeyerekte karşımıza çıksalar onları mahvederim."
Ekibin diğer kalanı geldiğinde ortak bir fikir içindeydiler. Aslında fikri en çapkın ve bu konulardaki en tecrübeli ve en umursamaz kişi atmıştı. "Bir, bir buçuk haftalığına başka bir yere gidelim, partile, öpüş, seviş, tanış, kafanı topla."
Grubun en sessizi olan Ceylan, normalde Keremin fikirlerine karlı çıksada bunu onaylamıştı. Bu oldukça enteresandı ama olağanüstü bir durum vardı. Selim beni aldatmıştı.
Aklıma geldiğinde yine göz yaşlarımı tutamadım.
Ilgın'sa "Biz burada değilken eşyaları yeniletelim, duvarları boyatalım, etrafı temizletelim." diye bir fikir attı ve Tayfun onu destekledi "Eşyaları hepimiz birlikte seçelim, ev bizden parçalar taşısın, Selim'den taşıması iyidir."
Ve beni bir şekilde buradan götürmeyi başardılar.
Arkadan çalan şarkıyla modum daha da yükselmişti. Neredeyse Selim'i düşünmüyordum. Neredeyse.
Aradığım anda ulaşamazsam (ulaşamazsam) Yanımda olamazsan (olamazsan) Kim'leyim emin olamazsın Bunu da soramazsın (soramazsın)
Adını sormayı unuttuğum adam ellerinden tuttu ve beni kendi etrafımda döndürerek kendine çekti. Arkamda onu hissederken kanıma karışan alkol nedensizce gülmeme neden oluyordu.
Ellerimi elbisemin üstünden bel çıkıntıma yerleştirerek hareketlerime yön vermeye başladığında bir anlık duraksama yaşadım.
Aklıma Selim ve onunla yaşadığım bunun gibi binlerce an geldi. Üç yıllık bir sevgiliyi öyle kolay atamazdım evet ama on yıllık birini.
O benim bu on yıl içinde tüm duygularıma hakim olarak onları bilen. Nerede ne hissedeceğimi ezbere bilen tek kişiydi.
O böyle yaparak üç yıllık sevgilisin değil, ek yakın arkadaşını, dert ortağını ve sonsuz sevgisini kaybetmişti.
"Bu gece yalnız olmamam gerek Beni biliyo'sun, anlamam (anlamam) Azalıyo' bi' de, bak, zaman giderek Et acele daha da geç olmadan"
Gözlerim dolduğundan başımı iki yana sallayarak o damlanın almamasını sağladım. Onun için ağlamayacaktım. Artık değil.
Bahar onun annesi ve babasını kaybettiğinde yıllarca ona annelik ve babalı yapamazdı. Tüm arkadaşları ondan nefret ederken ona o dostluk yapamazdı. Ellerinde tek kuruş kalmadığında birlikte toparlayamazlardı onlar.
Bahar ben değildi. Olamazdı da zaten.
#1: Selim kısa bir süre sonra yalvararak bana dönecek.
Adını bilmediğim eleman beni tekrar döndürerek dibime girdiğinde ona ithafen şarkıyı bağıra bağıra söylemeye başladım.
Bana baktı ve sırıtarak dudaklarıma yapıştı. Ona karşılık verirken elleri hızını alamamış gibi kalçama yerleşti ve elbisemin üstünden kalçalarımı okşamaya başladı.
Nefes almak için ayrıldığında bu fırsattan istifade ederek masanın içinde duran içkiyi tek dikişte bitirdim. Ayakta duramayacak gibiydim ama hala Selim'i düşündüğümden bunun iki katı daha çok içecektim.
Gel de yatağım ıslansın Sabaha kadar alev alsın, yansın Durmam, duramam, imkânsız! Bu gece imkânsız!
Selim'in benim çocukluğum, neşe kaynağım, hayallerim, ergenliğim, kötü gün dostum, sırdaşım, gençliğim ve niceleri olduğunu unutup Selim sırada bir insan gibi gelene kadar içecektim hemde.
Beni tekrar ama daha şehvetle öpmeye başladığında beni öperken güldüm. Selim'in adını bilmediğim şahıs gibi hissettirmişti o beni öpünce.
Elbisemin üstünden tüm bedenimi incelemeye başladı adını bilmediğim şahıs. Selim gibi. Öncekiler gibi.
Sarhoşluktan mı yoksa erkeklerin doğasını mı çözmüştüm o saniye bilemem ama hepsinin gelip geçici olduğunu ve hepsinin aslında aynı görevi gördüğünü düşünmüştüm.
Normalde evde oturup ağlamaya zaman ayırmadığım için mi böyle düşünmüştüm onu bilmezdim ya da benimkiler beni buraya getirmese acaba bunu fark eder miydim?
Boş ver inadı artık, bırak oluruna, oh
Benimkiler derken onlar neredeydi? Dudaklarımı karşımdaki şahıstan ayırarak etrafa göz gezdirdim. Hepsi başka bir köşede başkalarıylaydı. Acaba onlarda ya da benim gibi aldatılanlarda şu an benim düşüncüğümü düşünüyor muydu?
En sonunda sanırım ilk konuşmamızı gerçekleştirdim. "İçki alacağım ister misin?" Başını olumlu mu olumsuz mu salladı fak edemeyecek kadar sarhoş olsamda yürüyerek daha doğrusu yürümeye çalışarak bara doğru adımladım.
Kendi kendime şarkıyı mırıldanırken bara ulaşmıştım. Aynı umursamazlıkla barmene doğru bağırarak "İstediğin şeyi ver!" dedim. İçkinin tadı artık su gibi geldiğinden bunun bir önemi yoktu.
Barmen bir şeyler hazırlarken onu yarı ayık gözlerle seyrettim. Çok enerjik ama bir o kadar da yorgun hissediyordum.
"Gel de yatağım ıslansın Sabaha kadar alev alsın, yansın Durmam, duramam, imkânsız! Bu gece imkânsız!"
Selim, Selim, senin onu seçen aklını sikeyim!
Bahar ne amına soktuğum. Benden daha çirkin daha küstah, daha karaktersiz. Zaten sevgilisi olan bir adamla sikişen bir kızın karakteri olmasını bekleyemezdim. Bide en yakın arkadaşının!
Senin Bahar'ı seçen aklını sikeyim Selim. Burada ben varken! Ben ya ben! Paha biçilemez beni paha biçmeye nasıl çalışırsın.
Barmen önüme içkiyi servis ettiğinde ismini bilmediğim şahısı unuttuğumu fark ederek bir tane daha istedim.
İmkânsız Bu gece imkânsız İmkânsız Bu gece imkânsız
Kusurluydum ben ya. Siz benim üstte yazdıklarıma takılmayın. Ben kusurlu olduğum için ona gitti.
Bu düşünceler yüzünden gözlerimden akam yaşları elimin tersiyle sildim. Makyajımın onun yüzünden bozulmasına izin vermezdim.
Onun yüzünden tutarsız oldum! Al işte! Böyle hayata sıçayım!
Bi' sürü seçenek olsa da (olsa da) Yok sen gibisi, inan bana (bana) Sana kapım açık her zaman Olurum seninle tastamam (tamam)
Bu gece yalnız olmamam gerek Beni biliyo'sun, anlamam (anlamam) Azalıyo' bi' de, bak, zaman giderek Et acele daha da geç olmadan, hm
Bana bıraktığın yüklere sıçayım Selim! Hani bensiz olmazdı. Daha birkaç gün önce "Sensiz olmaz." Diyen abandı sanki. Ben yokken de sen iyi idare ediyormuşsun.
Sadece bir haftalığına yoktum!
Adını bilmediğim şahısın bana doğru kalabalığı sıyırarak geldiğini fark ederek yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim.
Boş ver inadı artık, bırak oluruna
Ne diyor şarkıda. Aynen öyle! Boşver inadı artık bırak oluruna!
"Seni merak ettim gelmeyince." dediğinde onun dediği şeyi çok sevimli bulduğumdan dudağına minik bir öpücük bıraktım.
Ardından barmenin uzattığı iki içimden birini ona vererek "Bunun için beklettim." dedi.
"Gel de yatağım ıslansın Sabaha kadar alev alsın, yansın Durmam, duramam, imkânsız! Bu gece imkânsız!"
Bu kez o şarkıyı mırıldanmıştı. Bu şarkıyı bildiğini fark ettiğimden güldüm ve bar taburesinden kalkarak onun belimdeki desteğiyle az önceki masamıza doğru adımladık.
Masaya geldiğimizde az önce dediğime ithafen "Sen beklemeye değersin." dedi.
İçkiyi yavaşça yudumlarken ben onu seyretmeyi tercih ettim. Çok yakışıklı ve seksiydi. Allah belamı versin yine aklıma Selim geldi!
Gel de yatağım ıslansın Sabaha kadar alev alsın, yansın Durmam, duramam, imkânsız! Bu gece imkânsız!
Hay ben böyle aklı!
İçkiyi yudumladığımda tadının ne kadar olursa olsun su gibi geldiğini fark ederek tek dikişte bitirdim.
Daha Selim'i aklımdan çıkaramamıştım ve benim amacım belliydi.
Bu gece imkânsız İmkânsız Bu gece imkânsız
Bana doyamadığımız fark ederek dudaklarıma yapıştı ve bu kez eli elbisenin üstünde değil altında hakimlik kurmak istiyordu, belliydi.
Eli elbisemin altından önce bacaklarımı okşadı ardından elini bacaklarıma sürterek yukarı doğru yavaşça çıkmaya başladı.
Yavaş ve istekle nefes alış verişlerim bile orama ayak uydurmaya başlamıştı bile.
"Boş ver inadı artık, bırak oluruna
Gel de yatağım ıslansın Sabaha kadar alev alsın, yansın Durmam, duramam, imkânsız! Of, bu gece imkânsız!
Gel de yatağım ıslansın Sabaha kadar alev alsın, yansın Durmam, duramam imkânsız! Of, bu gece imkânsız!"
Şarkının son kısmını onun dokunuşları eşliğinde beraber söylerken ikimizde tek bir şeyde hemfikirdik.
"Bir otele gitmeliyiz." onun dediğine karlık şarkıdan alıntı yaparak "Bu gece yalnız olmama gerek." dedim.
🌒
Gözlerimi açtığımda hiç tanıdık gelmeyen bir odada olduğumu, yanımda daha önce hiç görmediğim adam olduğunu fark ettim.
Bir hışımla yattığım yerden kalarak odanın içinde kıyafetlerimi aradım. Neredeydim? Yanımdaki kimdi ve Selim neredeydi? Ve en önemlisi ben bunu Selim'e nasıl yapabilmiştim?
Kırmızı elbisemi üstüme geçirirken olanları hatırlamıştım. Selim'i, Bahar'la basmıştım ve bizimkiler beni şehir dışına çıkarmış ve bir partiye götürmüşlerdi.
En son hatırladığımsa bu adamın yanıma geldiğiydi. Çüş! Ben bu adamla yatmış mıydım?!
Üç yıldır Selim dışımda kimseyle yapmadığımdan bu tabii biraz tuhaf gelsede hatırlamadığım için hızlı hızlı tüymeye baktım.
Tam kapıdan çıkacakken kalın bir ses duyarak irkilmem bir oldu. "Gidiyor musun?" Gidiyor muydum? Şu anda büyük ihtimal Bahar'ın yanındaydı sevgilim. Pardon eski sevgilim.
Bir cesaretle dün geceyi hatırlamak için, yanlış anlaşılmasın başka beş art niyetim yoktu, yatağa adamın üstüne atladım.
Beni düşünmeden kabul ederek öptü ve... ve işte olanlar oldu.
🌒
Adı Deniz'di. Öğrenmiştim. Deniz. Deniz. Deniz. Bu gecede aynı partide olacağını söylemişti.
Duş aldıktan sonra bana katılabileceğini söyleyerek lavaboya gitmişti. Bende bizimkilerle mesajlaşarak nerede olduklarını öğrenmiştim.
"Dün gece baya ateşliydi sanırım?" Ilgın'ın dediklerine sadece sırıtmayı tercih etmiştim.
"Siz anlatın ne yaptınız ben yokken?" Yokken kısmı benim Deniz'le takıldığım kısımdı. Tayfun "Bildiğin gibi." dedi ve ekledi. "Senin kadar hızlı olmasakta bizde bir şeyler yaptık. Ilgın bana yüz vermedi. Yani kaçırdığın bir şey yok."
Beş kafeye oturmuştuk ve kahve söylemiştik. Kerem soru yöneltmişti "Eee sen seninkiyle konuştun mu?" Başımı olumsuzca salladım "Yok daha neler onunla konuşacak bir şeyim yok benim."
Dediğim şeyle masadaki herkes birkaç saniye boyunca duraksadı. Ben ise dediklerini sonra anlamıştım. Selim'den değil, Deniz'den bahsetmişti Kerem.
Toparlamaya çalışsamda aklıma gördüğüm görüntüler geldiğinden başım öne eğik bir şekilde "Yok, bildiğim tek şey adının Deniz olduğu, dün geceyi onunla geçirdiği ve az sonra buraya gelebileceği." dedim.
Ceylan elini elimin üstüne koydu ve destek istermiş gibi okşadı. "Atlatacaksın." Bu gidişle hayır.
Dudaklarını tek çizgi haline getirerek "Ularım." dedim.
Burcu benim bu umutsuzluk ve karamsarlık içeren enerjimden sıkılmış olacakki "Ne kadar güzel!" diyerek bağırdı ve ekledi "Bir günümüz var ve birazdan buraya gelebilir."
Burcu bunaltı derken istediğimiz kahveler gelmişti. "Ama ondan sonraki gün defilenin başarılı olup olmadığını öğreneceğiz. İlgi çektiyse bizi yoğun bir çalışma bekliyor olacak ama başarılı olamadıysa markayı Batman'ın eşliğinden kurtarmak için gece gündüz çalışarak yeni tasarımlar ortaya dökmemiz gerekecek."
Fırat dalgın dalgın "Herkesin konuştuğu bir markayken nasıl işler bir anda böyle oldu anlamıyorum." diye mırıldandı.
"Çok büyük kumar oynadık ve kay-" Burcu benim ve sevgilisinin böyle konulardan konuşmasını istemediği için bize bir güzel azat çekti.
"Yeter be! Siz şu yirmi dört saatin tadını çıkarmaya bakın!" Gözlerim etrafıma bakmakla meşgulken Deniz'in kafeye doğru yürüdüğünü gördüm. Gülümsemeye çalışarak ona el yaptım.
"Seni fark etmem için elini kaldırmana gerek yok. Seksen metre öteden bile belli olan bir güzelliğin var."
Dediği şeyle gülümsedim. Deniz bir sandalye çekerek yanıma oturdu ve konuşmaya dahil oldu.
Biz konuşurken Fırat'ın telefonu çaldı ve konuşmak için ayağa kalkarak bizden uzaklaştı.
"Burada çok kalacak mısın?" Ceylan konuşmaya başlayınca bakışlar ona dönüş ardından soruyu yönelttiği kişiye kaymıştı. Deniz düşünüyor gibi yaptı "Ya bu hafta gideceğim ya da önümüzdeki hafta."
Fırat masaya tekrar oturduğunda ortaya bir bomba attı. "Gençler ve özellikle Kerem, haberin olsun fotoğrafçımız istifa etmiş."
Bizim marka kurulduğundan beri tek bir fotoğrafçıyla çalışmıştık o da Cihan'dı. Tüm modellerin ve marka yüzü olan Kerem'in fotoğrafçısıydı Cihan.
Bu masadaki herkes, Deniz hariç, çalışanlarımızın da batmanın eşiğinde olduğumuzu fark ettiği anlamına geldiğini biliyordu.
Deniz'se orataya daha bomba bir fikir bırakmıştı. "Benim bir tandığım profesyonel fotoğrafçı. İsterseniz numarasını vereyim bir görüşün."
Fırat; Deniz'den, Deniz'in arkadaşının numarasını alarak amcama attı.
Ezberlediğimiz düzen yıkılmaya başlamıştı ve beni geriyordu. Masadan kalktığımızda arabayla tur atmaya karar verdik.
Ben, Deniz'in arabasına; Ilgın, Tayfun, Ceylan Kerem, Tayfun'un arabasına ve Burcu'da Fırat'ın arabasına binmişti.
Deniz istediğim şarkıyı açabileceğimi söyleyince ben tabii ki açmıştım.
"Hiçe bağırıyorum sesimi duyun Sizi seveni üzün, düzene uyun Sen kazamazsın, kazılı kuyum Ben su muyum bunları kaldırayım"
Şarkıya bağıra bağra eşlik etmeyi tercih ettiğimden Deniz sesi gümleyecek gaza basarak bana eşlik etmişti.
"Ama karşımdaki beni görmüyor Ruhum alev aldı sönmüyor Ben dönüyom dünyam dönmüyor Kime söveyim, kimlere saldırayım"
Ruhum alev aldı sönmüyor... ne kadarda beni anlatan bir cümleydi. Ruhumdaki yangın belkide hiç sönmeyecekti.
"Kalan olmadın Giden olmadın Bana bir kere Gülen olmadın Kalan öyle ben Giden öyle sen Bu gidişle ben Biterim anladım"
Etrafıma baktığımda hiçbir şeyin olmadığını gördüm. Sadece düzlüktü. Hayatım gibi. Başımı koltuğa doğru iterek olabildiğince bağırdım ve en sonunda Deniz'de bana eşlik etti.
"Kalan olmadın Giden olmadın Bana bir kere Gülen olmadın Kalan öyle ben Giden öyle sen Bu gidişle ben Biterim anladın mı beni?"
"Ben zaten bitmişim!" dediğim şeyle kahkaha attı. "Bitmişiz." Dediği şeyi onaylamak ister gibi onu tekrarladım. "Bitmişiz!"
"Seslendim ben sana kaç kere Adını demeden Hislendim, pislendim Hiç bir şey istemeden Pişmanlık demode artık Ben söylemeden Geri dön, geri dön, geri dön Geri dön, geri dön, geri dön"
"Dün sen ve ben." dedi seslendim ben sana kaç kere adını demeden kısmına atıfta bulunarak. Güldüm sadece.
"Kalan olmadın Giden olmadın Bana bir kere Gülen olmadın Kalan öyle ben Giden öyle sen Bu gidişle ben Biterim anladım
Kalan olmadın Giden olmadın Bana bir kere Gülen olmadın Kalan öyle ben Giden öyle sen Bu gidişle ben Biterim anladın mı beni?"
🌒
Obaaaaa ben böyle bir bölüm yazmayı beklemiyordum. Bölüm hayatımdan uzun oldu. Ama aşkilitlerim ben bunları sizi düşündüğümden yapıyorum. Şimdi yaz şarkıları var yaz dizileri var, ki bu yıl yaz dizisi çekmeyeceklermiş. Bende kitap severlere Yaz kitabı armağan edeceğim. Bir bu bir de Beni Sen Göm. Ona da profilimden ulaşabilirsiniz. İkisini de 21 Haziran'da yayınlayacağım. Hani yazın başı ya :)
İnstagram: K3ndindenhabersiz
Spotify: Gunes Sondugunde
Play List adı: zehirli Kelebek |
0% |