Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@4yp3ri

Yeni Bir Şans- Emir Ersoy

Beni Ara Sıra Sev- Juliet

Aklımda Biri Var- Belki Biraz

Öyle Kolay Aşık Olmam- Canozan

 

 

Dünkü partinin yapıldığı yere döndüğümüzde bana aslında başından beri demesini beklediğim şeyi söyledi, sordu her neyse.

 

"Şehre döndüğümüzde, sen ve ben yani... devam etmeyeceğiz değil mi?"

 

Yarım bir gülüşle "İkimizde işlerimizle çok yoğun olacağız yani..."

 

Cümlemi tamamlamadan dudaklarıma yapıştı. Bu birlikte son günümüzü değerlendirmekti.

 

🌒

 

Sabahleyin erkenden gerçeklerle yüzleşecek üzere Mersin'den ayrılarak uçakla İstanbul'a uçtuk.

 

Hepimiz toplantı odasına gitmiş. Amcamın gelmesini bekliyorduk.

 

"Neden gelmedi?" Ceylan'ın soruyusuyla hepimiz birbirimize baktık. "Kesin kötü bir şeyler var." Hepimiz içten içe Ceylan'a katılıyorduk çünkü amcam toplantıya asla geç kalmazdı.

 

Amcam odaya giriş yaptığında kapının yanındaki sandalyeyi önünde sürükleyerek adımladı. Hepimiz ne olduğunu sorguluyorduk.

 

Sürüklediği sandalyeyi kendi sandalyesinin yanına koydu. Amcama ne olduğunu soramadan kapı açıldı ve içeri adını bilmediğim, daha önce hiç görmediğim bir adam giriş yaptı.

 

Geniş masada onca yer varken amcamın az önce yerleştirdiği sandalyeye oturdu.

 

"Hepinize merhaba arkadaşlar, ben Yunus Neslişah. Artık SAWIM'in ortaklarından biriyim." dedi toplantı boyunca kimseyi dinlemedim. Bakışlarım amcamda ve bu değişik adamda gidip gelmişti.

 

Bunu neden yapmıştı?

 

Toplantı bittikten sonra amcamın yanına giderek "Neden?" diye sordum. Neden bize bunu yapmıştı? Selim'in yaptıkları yetmemiş miydi?

 

Amcam bana döndü ve anlamamış gibi bana bakmaya başladı. "Ne neden?" Bilmemezlikten gelsede en çok kendisi biliyordu.

 

"Neden bu değişik adam?" adını söylemek istemiyordum o değişik adamın.

 

"Bu değişik adam dediğin kişi artık senin patronun." Ben büyümeye, gelişmeye hazır değildim. Böyle bir anda düzenimin değişmesine alışamazsın kolay kolay.

 

"Sayende. Ama hatırlatırım şirketin yüzde ellisi hala bende. Senin ortağın bendim. Sen yönetimdeydin."

 

Bana güçlükle baktı. Parası vardı. Kendisi beni kurtarmak yerine başka bir adama teslime yemeyi seçmişti. İşte amcamda Selim gibi bitmişti o an. "Hala öyleyim. Yunus Bey beni işe aldı." hala elinde binlerce para vardı yine de yapıyordu bunu.

 

Akıl almaz.

 

"Sana inanamıyorum. Yunus Bey ne be? Bu şirketi sek kurdun." yüzümdeki hayal kırıklığı hayatımdaki tüm adamlara karşı beni koruyordu. Onlardan.

 

"Bak Gazal, iflas ettik. Önümüze koyduğunuz hiçbir tasarım ilgi görmedi. Çok kalmadan batacaktık. Yunus Bey bizi kabul ederek bir iyilik yaptı bize."

 

"Ne?" Şok tüm bedenimi ele geçirmişti. Biz... becerememiş miydik?.. Ben... İyi değilim...

 

"O tasarımlardan çok daha iyisini çıkarabilirsin. Bu aralar Selim'le çok ilgilenme."

 

"Selim mi kaldı Allah aşkına?" Bir hışımla söylediğim sözleri onun kafasını bir hayli karıştırmıştı. "Bu tam olarak ne demek?"

 

"Amca, Selim beni Bahar'la aldattı."

 

"İyi misin?" Ona boş boş baktım ve gözlerimdeki değeri gördüm. Sokaktan geçen rastgele bir insandan biraz daha fazla ama sadece o kadar."Sence?" dedim tüm sinirimi Onan çıkarmamak için zor durarak.

 

"Bana gönderdiğiniz fotoğrafçı işini sen Yunus Bey'le konuş. Artık burası sana emanet."

 

Bir hışımla toplantı odasından çıkarak şirketin içinde Yunus "Bey"i aramaya başladım. Onu nerede bulacağımı biliyordum ama oraya gitmek istemiyordum.

 

Hiçbir yerde bulamadığımda en son oraya gittim. Amcamın "eski" odasına. Kapıyı dan diye açtığımda içerde, bambaşka bir yermiş gibi gözüken bu odada, bilgisayar başında olduğunu gördüm.

 

"Evet?" Sesi o kadar gıcıktı ki tarif edemiyordum.

 

"Merhaba demek için gelmedim öyle boş boş bakma yani. Neden amcamdan hisselerini aldığına da girmeyeceğim o başka günün konusu. Yeni bir fotoğrafçı bulmuşlar bizimkiler iletişime geç Yunus "Bey"

 

Elimdeki fotoğrafçının numarasının yazılı olduğu kartı Yunus "Bey"e doğru uzattım.

 

"Sana da merhaba Gazal, amcan konusunu sonra konuşur peki, kartı asistanıma teslim edersen sevinirim Yunus Bey, yerine Yunus'u tercih edersen daha çok."

 

"İstekleriniz reddedilmiştir Yunus "Bey" Dedim ve odadan çıkmadan önce kartı parmaklarımla kendisine daha çok yanına ittim.

 

"Yunus "Bey" iyi günler."

 

🌒

 

Evime gittiğimde oranın evim dışında her şeye benzediğini fark etttim. Benzer görüntü ama farklı hissiyat.

 

Hiçbir yerde Selim'den iz olmayınca evim eve değil dört duvara benzemişti.

 

Kapıyı kapattığım anda çığlık attım ve yavaş yavaş kendimi yere attım. "Nefret ediyorum!" Gözlerimden yaşlar damlamaya başlamıştı ve kelimenin tam anlamıyla yerde çatlıyordum.

 

Bir kere daha çığlık attım.

 

"Nefret ediyorum! Senden, senden ve senden! Hepimizden nefret ediyorum. Bu kadar umursamaz olduğun için, en yakın arkadaşım olduğun için, beni aldattığın için, düzenimi bozarak bana ortak olduğun için! Hepinizden nefret ediyorum!"

 

Bağırışlarım dinmek üzereyken yerde ağlayarak ofladım. Bir çığlık daha atmışken en sonunda sesim kesildi ve fısıltılara döküldü. Kaç saat yerde sessizce ağladığımı biliyordum ama zilin çalmasıyla ayağa kalaraka banyoya koştum.

 

Saçlarım dağılmış, yüzüm kızarmış, gözlerimin altı morarmış ve makyajım akmıştı.

 

Tek kelimeyle korkunç.

 

Hızla makyajımı silerek saçlarımı düzelttim. Geri kalanı için bir şey yapamazdım. İyice sakinleştiğimi düşündüğüm zamana kapıdakinin kim olduğuna bakmadan kapıyı açtım.

 

Belli ki sakinleşmemiştim. Karşımda Selim'i gördüğümde. Anlık olmayan öfke ve nefretle gözüne sert bir yumruk attım.

 

Geriye doğru sendeledi. Tam kapıyı kapatmak üzereyken bir şekilde içeri girdi. "Öfkeni aldın mı?"

 

Bunu gerçekten mi sormuştu, dalga geçmeye mi gelmişti? "Sence?" Hırçınca cevabıma karşı yüzünde mimik oynamadı.

 

"İki gün boyunca sakinleşmedi bekledim." Başıma belaydı. Şaka falandır umarım. Sakin ol sakin ol sakin."Hayatından ili gün açlığın için özür dikerim ben sana on yılımı vermiştim."

 

Sakin ol sakin ol sakin."Gördüğün gibi değildi anlatabilirim." Sakin ol sakin ol sakin.

 

"Lütfen anlatma ayrıntıları dinlemek istemiyorum."

 

"Kızgınlığını biraz alır." Ay yok sakin olamam. "Ben sana on yıl harcadım ya kızgınlığımı hiçbir şey alamaz."

 

"Gazal, sencede bu ilişki bir şansı daha hak etmiyor mu?"

 

Hızla hiçbir şey söylemeden aletine tekme artım. İki büklüm olurken ben ona bir tane tekne attım ve bir tane daha.

 

"BU İLİŞKİ BİR ŞANSI DAHA HAK ETMİYOR! SEN ŞANSINI BAŞKA KARILARDA PARDON EN YAKIN ARKADAŞIMDA KULLANIRKEN YOK OLDU!"

 

Adeta gürledim ve bir hışımla onu dışarı doğru ittirerek yüzüne kapıyı kapattım.

 

Hızla lavaboya koştum ve üstündekileri bile çıkartmaya zahmet etmeden duşa kabine girdim. Ağlamak fayansa oturdum.

 

"Ne demişti o bu ilişki bir şansı daha hal etmiyor mu?"

 

Ben bu evde onları basmıştım. Normalde bu evi terk ederdim ama Selim'e inat evi terk etmeyecektim.

 

Telefonumun çalmasıyla gözlerimi açtım. Yorgunluktan ve güçsüzlükten soğuk suyun altında uyuya bayılmıştım.

 

Hızla duşa kabinden çıktım ve bornozumla sarıldım. Telefonum yerde kıyafetlerimin arsasındaydı. Arayansa Ilgın.

 

"Bebeğim, neredesin? Seni merak ettik. Milyon kere aradık ve milyon kere açmayınca başına bir şey geldi zannettik."

 

Ilgın benim göz bebeğimdi. Ilgın en düşüncelimiz olsada en umursamaz davranandı. Duygularını gizlemeye çalışıyordu. Yırtıcılardan.

 

"Sanırım pijama partisine ihtiyacım var."

 

🌒

 

 

Üstümü giyinerek evden çıktım. İçinde rahat edebileceğim kumaş krem rengi pantolon ve siyah crop giymiştim.

 

Daha önceki kalmalarımdan pijamalarım zaten onlarda vardı.

 

Ilgın'ın evine vardığımda makyaj yapmayı unuttuğumu fark ettim. Yüzüm gözüm şişti. Harika!

 

"Bebeğim sen kendine ne yapmışsın?" Ceylan dehşetle bana bakıyordu. Onlara Selim'le olan kısmı kısaltarak anlattığımda bana hak verdiler.

 

"Bu erkek milleti hep aynı al iç kuzum." Burcu elime içkiyi verip içmemi bekledi. "Dedi içimizdeki tek sevgilisi olan." Ilgın'ın dediğine Burcu burun kıvırdı.

 

"Sen seninkine şans verirsen ikinci sen olacaksın." Burcu, Tayfun'dan bahsediyordu. Tayfun deli gibi Ilgın'ı seviyordu ama Ilgın ona hiç pas vermemişti.

 

"Seninki ne be sanırsam köpeğim." İlişki konuşunda bir ben iki Ilgın. İkimizde etrafımızda olup bitenleri görmezden gelmeye çalışıyorduk.

 

Ceylan "Karaoke"yi hatırlattığında hepimiz teker teker sıraya girdik.

 

"Dayanamıyorum artık birileri bir şey yapsın

Neden ayrı kaldık? ona yaklaşmam lazım

Başkalarına kandık bize belki şans lazım

Dayanamıyorum artık birileri bir şey yapsın

 

Kötü alışkanlıkları varsa kimin umurunda

Eninde sonunda hayat

İsteyince deneyince vazgeçince güzel

 

Gereksiz kıskançıkları varsa kimin umurunda

Eninde sonunda hayat

Tartışınca anlaşınca sarılınca güzel

 

Dayanamıyorum artık birileri bir şey yapsın

Neden ayrı kaldık? ona yaklaşmam lazım

Başkalarına kandık bize belki şans lazım

Dayanamıyorum artık birileri bir şey yapsın

 

Benzer ilgi alanları yoksa kimin umurunda

Eninde sonunda hayat

Acısıyla tatlısıyla paylaşınca güzel

 

Komik romantik yanları yoksa kimin umurunda

Eninde sonunda hayat

Öpüşünce sevişince hissedince güzel

 

Dayanamıyorum artık birileri bir şey yapsın

Neden ayrı kaldık? ona yaklaşmam lazım

Başkalarına kandık bize belki şans lazım

Dayanamıyorum artık birileri bir şey yapsın"

 

Tabii ki Burcu ilk söylemişti. İlk sırayı içimizden herhangi birine kaptırmazdı. En karaoke delimiz oydu çünkü.

 

"Duymasan da olur, görmesen de

Yalnızca hissetsem

Durup dururken gözlerinin dolduğu an

Anlasam beni sevdiğini

Ve o güzelim günlerini

 

Çok güzelsin, peki söyle

Nasıl gidersin böyle?

Beni ara sıra sev

Sev olur mu?

Sev olur mu?

Yoksa yerlere düşen bir keş

Bir keş olurum, ziyan olurum

 

Beni ara sıra sev

Sev olur mu?

Sev olur mu?

Yoksa yerlere düşen bir keş

Bir keş olurum, kız ziyan olurum

 

Bir ay önceki halimizden

Pek bir eser kalmadı değil mi?

Ben hep kafası karışık bir haylaz, sen ise bir o kadar umursamaz

 

Çok güzelsin, peki söyle

Nasıl gidersin böyle?

Beni ara sıra sev

Sev olur mu?

Sev olur mu?

 

Yoksa yerlere düşen bir keş

Bir keş olurum, ziyan olurum

 

Beni ara sıra sev

Sev olur mu?

Sev olur mu?

Yoksa yerlere düşen bir keş

Bir keş olurum, kız ziyan olurum

 

Beni ara sıra sev

Sev olur mu?

Sev olur mu?

Yoksa yerlere düşen bir keş

Bir keş olurum, ziyan olurum

 

Beni ara sıra sev

Sev olur mu?

Sev olur mu?

Yoksa yerlere düşen bir keş

Bir keş olurum, ziyan olurum

 

Ziyan olurum

Ziyan olurum

Ziyan olurum

Ziyan olurum"

 

Burcu Ilgın'ın arabeske bağlamasını istemediği için hareketli bir şeyle söylemeye zorladığından Ilgın bu şarkıyı söylemeyi tercih etmişti.

 

"Hey sen güzelim bana bak biraz

Yine düzelir moralim sonrasına bakarız gelince

Ah ben ve benim şu salak kafam

Hiç durmaz susmaz utanmaz bi' yaramaz

Sen gel bi' zapt et istedim

Gece gece düşer

Aklıma yine

Biri var diye

Mutlu olurum

 

Yine yine bak bana

Sana takılı bu beyin

Göz ucuyla kes beni

Hoşuma gitmedi değil

Yolumuz uzun sevgilim

Sen bana takıl istedim

 

Geri geri gitme bi'

yanımda dur az biraz

tadını çıkaralım şu anın kaçmadan

Ama çok uzatma

Aklımda

Biri biri var

 

Vay be benim aşık olduğum kıza bak

İsterdim seninle olmak ve yaşamak

Gel gir koluma sevgilim

Uzak durursun sanardım ilk zaman

Kendimde hiç bir şey hiç bulamam

Utanırım adım atamam

Gece gece düşer

Aklıma yine

Sen var diye

Mutlu olurum

 

Yine yine bak bana

Sana takılı bu beyin

Göz ucuyla kes beni

Hoşuma gitmedi değil

Yolumuz uzun sevgilim

Sen bana takıl istedim

 

Şarkıyı söylerken bir sanatçı edasıyla kendimden geçtiğimden kapıda durup beni izleyen Yunus "Bey"le göz göze gelmem uzun sürdü.

 

"Geri geri gitme bi'

Yanımda dur az biraz

Tadını çıkaralım şu anın kaçmadan

Ama çok uzatma

Aklımda

Biri biri var

 

Biri biri var"

 

Son kısmıda aceleyle söyleyerek yerine oturmuştum lakin çok geçti. Yunus "Bey" mini şovumun yarısından fazlasını görmüştü.

 

"Öyle kolay aşık olmam

Ama senin ayrı bir havan var

Seni gördüğümde beynim oyunlar oynar

Yine görüşürüz hiç sanmam

Yaşıyoruz çok farklı hayatlar

Benim olmazsan burada bir dakika durmam"

 

Ceylan, ne Yunus "Bey"in gitmesini ne de konuşmalarının duraksamasını beklemeden şarkıya başladığı için kendimi editte gibi hissetmeye başlamıştım.

 

Bir, bir, bir söyledim her şeyi olmaz ki

Zorlama boş yere

Senden kaçar oldum ben engeller yüzünden

Hiç, hiç, hiç yok mu bir yolu demiştin

Ben de o gece fazla içmiştim

Kıralım duvarları gel yanıma yat dedim

 

Ilgın, Yunus "Bey"in yanına geçmiş bir şeyler konuşuyorlardı. Bu saatte? Yunus "Bey", Ilgın'ın evinde ne arıyordu?

 

Öyle kolay aşık olmam

Ama senin ayrı bir havan var

Seni gördüğümde beynim oyunlar oynar

Yine görüşürüz hiç sanmam

Yaşıyoruz çok farklı hayatlar

Benim olmazsan burada bir dakika durmam

 

Ilgın içerden getirdiği kocaman dosyayı Yunus "Bey"e teslim ederken fark etmiştim. Ilgın, amcamın asistanıydı. Amcamın yeriniyse Yunus "Bey" almıştı.

 

Yine de gecenin bu saati buraya gelmesi hoş değildi. Yunus "Bey" gittikten sonra bizimkiler Ilgın'ı soru yağmuruna tuttu.

 

"Kesin aşık." Buse'nin bunu diyeceğini az çok kestirmiştim. Tipik çöpçatan. Ilgın karşı çıkmak için çıkmış gibi bir sesle "Saçmalamayın, adam evli." diye bir aydınlatma yaptı.

 

"Yani evli olmasa..." Buse bizi neşelendirmek için yapsada bazen dozu aşıyordu. Ilgın konuyu değiştirmek için "Karaoke sıktı." diyerek içkisini kafasına dikip arkasındaki yastığı Ceylan'a fırlattı "Ystık savaşı."

 

Hepimiz olabildiğince yastık kapmaya çalışarak birbirimize vurduk. Karşımdaki rakibim Buse'ydi. Ilgın'ınsa Ceylan. "Ilgın'la grubum." diyerek elimdeki yastıkla Burcu'nun kafasına vurdum.

 

Onu kenarlar sıkıştırabilmek için hızla yastıkla vurarak ileri gittim. O son ana dek savunma yaparken birden saldırıya geçince şaşırarak sendelemiştim.

 

Sendeleyinceyse yere düşmüştüm. Bakışlarım Ilgın'ın ne işler başardığına takılmışken onun da enteresan bir şekilde Ceylan'dan yastık yediğini fark ettim.

 

Hay böyle işe!

 

Burcu benim dalgınlığından faydalanarak yere eğilerek yüzüme yastıkla vurdu. Yağını tutarak onu üstüme düşürdüm.

 

Kahkahalara boğulurken onu yastıkladım ve koltuğa çıktım. 1-0

 

Ceylan normalde en güçsüzümüzken Ilgın'ı yastıklaması doğal mıydı? Ilgın mı numara yapıyordu anlayamamıştım.

 

En sonunda Ilgın geriye çekilerek koltuğa doğru koşturdu ve koltuğa çıktı. 1-1

 

Sıradaki be son kapışma Ilgın ve Burcu astarındaydı. Koltuğa ilk çıkan kazanacaktı.

 

Ilgın acemilikle saldırmaya başlamıştı. Burcu kalkan yapmışken Ilgın'a son gaz destek veriyordum. Ceylan'da Burcu'ya. Benim sesim daha baskın çıkıyordu.

 

En sonunda Burcu saldırıya geçince Işgın direnemedi ve Burcu koltuğa geldi. 1-2

 

Kaybetmiştik.

 

Biz kaybettiğimiz için Ceylan ve Buse'nin istediği bir şeyi izleyecektik. Onlarsa Winx- Kader izletmeyi tercih etmişlerdi.

 

"Yani yirmi dört yaşında kadınsınız Winx ne alaka?" Ilgın'ın isyana destek verdim.

 

"Stella ve Sky ne alaka? Tamam hadi onları yaptınız da neden ayırdınız? Yani daha çok yakışıyorlardı. Yine aklıma Selim geldi! Flora neden yok? Neden Riven ve Beatrix birlikte ve aralarına üçüncüyü aldılar? Cadılar okulu nerede? Stella neden bu kadar kibirli? Diğer cadı kardeşler niye yok? Beatrix ve Bloom nasıl aynı köylü gibi bir şey çıktılar? Müdüre niye kötü? Bunlar sezonlarda süren Winx'in birinci bölümünü bile izlememişler."

 

Cümlem bittiğinde boğazım kurduğundan önümüzdeki içkilere uzandım. İyice sarhoş olmaya başladığımı hissetmiştim.

 

Benim cümlelerim sayesinde onları Winx'ten bile soğutarak çizim yarışmasına ikna etmiştim.

 

Üç renk çiziyorduk ve kıyafet tasarlıyorduk. Çok sarhoş olsakta bir şekilde bir şeyler hazırlayabilmiştik. En son yavaş yavaş gözlerimin kapandığını fark ettim.

 

Onlar yanında çocuklaşabildiğim, tek insanlardı.

 

🌒

Loading...
0%