Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@4yp3ri

Sakarbalkanıgeçen Antileri

 

Kerem:

Arkadaşlar Gazal'la konuşan var mı? Çünkü onu en son Deniz'le dans ederken gördüm ve sonra kayboldular

 

Buse:

Ne diyorsun!

 

Buse:

Demek bizi ekip Deniz'le geceyi geçirdin

 

Tayfun:

Hani Deniz olayı tamamen kapanmıştı?

 

Buse:

Demekki tam kapanmamış.

 

Fırat:

Sakarbalkanıgeçen'den haber var mı?

 

Ceylan:

Bilmiyorsunuz siz değil mi?

 

Tayfun:

Tam olarak neyi?

 

Ceylan:

Selim ve Bahar birlikte hikaye atmışlar

 

Tayfun:

Yuh!

 

Fırat:

Yüzsüzlüğün böylesi

 

Kerem:

Arkadaşlar siz onları hala engellemediniz mi?

 

Buse:

Fake hesaptan ara sıra bakıyoruz işte

 

Kerem:

Salaklar

 

Kerem:

Önemsiz iki insan için...

 

Tayfun:

Kerem haklı

 

Ilgın:

Fark ettiniz mi Gazal hala ortalıkta yok

 

Ilgın:

Saat on dört çift sıfır

 

Gazal:

Evdeyim

 

Gazal:

Evden çalışıyorum

 

Gazal:

Bir sürü çizim var

 

Buse:

Bu saate kadar bize nasıl Deniz'i anlatmazsın?

 

Buse:

Hani Kerem'le buluşacaktın?

 

Gazal:

Kerem beni Deniz'in barına getirdi

 

Gazal:

Hem bir kerecik bir şeydi

 

Ilgın:

Deniz'in barı mı varmış

 

Ilgın:

Artık yeni mekanımız orası

 

Gazal:

Saçmalama

 

Kerem:

Yeni açmış zaten

 

Gazal:

Bir kerelik bir şeydi

 

Gazal:

Daha karşısına çıkmam

 

Ilgın:

Öyle olsun

 

Ceylan:

Yani gün boyu evde misin?

 

Gazal:

Öyle

 

Fırat:

Sakarbalkanıgeçen'le sen konuştun mu peki?

 

Buse:

Ne konuşacak be?

 

Buse:

Değil mi Gazal?

 

Gazal:

Şey...

 

Buse:

Onunla konuşmadın değil mi?

 

Gazal:

Nefse'nin çocukları ölmüş onları gömdük

 

Ilgın:

Ne diyorsun?

 

Ceylan:

Şaka

 

Ceylan:

Nefse nasıl?

 

Gazal:

İyi

 

Gazal:

Ona kardeş aldım.

 

Ceylan:

Bu gece senin evindeyiz

 

Ceylan:

Bebeklerle tanışırız

 

Ceylan:

Bebek pardon

 

Tayfun:

Adı ne?

 

Gazal:

Beyaz

 

Kerem:

Ne kadar yaratıcısın Gazal

 

Gazal:

Biliyorum

 

Fırat:

Kerem senin kısmetin ne durumda?

 

Kerem:

Nerden çıktı o?

 

Fırat:

O bar Gazal'ın kısmetini açmış seninde kısmetini açmıştır diye düşündüm

 

Kerem:

Normal bir geceydi işte

 

Fırat:

Sende ciddi bir ilişki yapsan gözlerimiz yaşarır

 

Buse:

Peki...

 

Buse:

Ebrar hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Fırat:

Ebrar kim?

 

Buse:

Dün anlattım ya Fırat!

 

Fırat:

Hatırladım

 

Buse:

Sen anlattığım şeyleri mi unutuyorsun?

 

Ilgın:

Fena biri değildi

 

Buse:

Gazal? Ceylan?

 

Gazal:

Ben pek kız tanıma fırsatı bulamadım

 

Ceylan:

Gazal'ın evine onu da çağıralım mı?

 

Ceylan:

Ne dersin Gazal?

 

Gazal:

Gelsin

 

Gazal:

Kedilerim rahatsız olursa göndeririz

 

Gazal:

Nefse Bahar'ı sevmemişti ve...

 

Kerem:

Bizde gelebiliyor muyuz?

 

Ceylan:

No

 

Buse:

No

 

Ilgın:

Tabii kide hayır

 

Gazal:

Aldın cevabını

 

Fırat:

Gördük mü en yakın arkadaşlarımızın bizi bir kız için nasıl sattığını

 

Tayfun:

Bizde yenilerle tanışırız bu gece dışarıya çıkalım.

 

Buse:

Salak salak konuşma

 

Ilgın:

Koca koca adamlarsınız trip mi atacaksınız cidden

 

Buse:

Kimseyle tanışamazsınız

 

Tayfun:

Siz başka başka kızları gruba ekleyerek grubu dağıtınca iyin

 

Ilgın:

Zaten sevgilisi için dedi onu

 

Ilgın:

Başka kızlarla tanışmasını istemediği için

 

Ceylan:

Çekinir hem pijama partisi gibi olur

 

Ceylan:

Cidden koca koca adamlarsınız bize trip mi çakacaksınız

 

Fırat:

Olur dışarı çıkarız kankiler

 

Kerem:

Bana da uyar kanki

 

Buse:

Başlatmayın kankinize

 

Buse:

Sabah sabah benim sinirlerimi germe Fırat

 

Buse:

Gece hiçbir yere gidemezsiniz

 

Buse:

Ha eğer benim lafını dinlemeyip gidersen bu ilişki biter

 

Tayfun:

Buse sınırı çizdi

 

Tayfun:

Başın bağlı olunca öyle oluyor

 

Tayfun:

Fotoğrafları sana atarız

 

Buse:

Sana gelince tayfun

 

Buse:

Eğer Kerem'i de kokuna takıp bir yerle gidersen sana Ilgın'ı bir daha göstermem

 

Buse:

Fotoğraflarına bakıp ağlayacak fotoğrafın bile olmaz elinde

 

Fırat:

Sınırı sanki sana da çekti

 

Tayfun:

Kerem en iyisi sen bu gece de Gazal'la git

 

Kerem:

Senin nasıl bir anlama kıtlığın var?

 

Kerem:

Bu gece Gazal'ın evinde toplanıyorlar ya hani?

 

Tayfun:

Ay ben onu unuttum

 

Ilgın:

Sen zaten neyi unutmuyorsun ki?

 

Tayfun:

Seni sevdiğimi

 

Tayfun:

Sabah uyanıyorum sen akşam sen rüyamda bile sen

 

Tayfun:

Zaten ben sürekli seni düşündüğüm için diğer her şey aklımı terk ediyor

 

Tayfun:

Orada tek senin olman için

 

Burcu:

Yani bu aşk itirafına sessiz mi kalacaksın Ilgın?

 

Burcu:

Ben bile deliler gibi aşık oldum

 

Ilgın:

Sus

 

Fırat:

Pardon?

 

Burcu:

Lafın gelişi

 

Burcu:

Aşkım sende

 

Burcu:

Kızı ikna etmek için dedim onu

 

Burcu:

Sen varken gözlerim başkalarını görüyor mu benim

 

Burcu:

Ben Selim değilim

 

Ilgın:

Şimdi Selim ne alaka

 

Burcu:

Aklıma geldi şu an

 

Ilgın:

Gazal'da bu grupta senin söylediklerin hem kalbini kırar hemde unutmaya çalışıyor kız

 

Fırat:

Sende amma duyar kastın ha

 

Burcu:

Ilgın doğruyu söylüyor Fırat

 

Burcu:

Dememem gerekti onu

 

Kerem:

Şu konuyu kapatalım

 

Kerem:

Erkeklerden konuşmaktan gına geldi

 

Ceylan:

Sende erkeksin?

 

Kerem:

Ben erkek değilim mi dedim

 

Kerem:

Erkekler hakkında konuşmayalım dedim.

 

Kerem:

Aşk hayatınızı

 

Ceylan:

Nasıl konuşmayalım bir tek bizim sevgilimiz yok

 

Ceylan:

Gazal, sen, ben

 

Kerem:

Tayfun ve Ilgın bir köşede dışlanıyorlar

 

Kerem:

Onlar birbirlerine aşık

 

Kerem:

Sevgili bile sayılıyorlar

 

Ilgın:

Çüş

 

Ilgın:

Ne içirdiler sana?

 

Ilgın gruptan ayrıldı

 

Tayfun:

Aşık aşık

 

Fırat:

Net

 

Burcu:

Ilgın çıktığına göre...

 

Burcu gruptan ayrıldı

 

Ceylan:

Görüşürüz beyler

 

Ceylan gruptan ayrıldı

 

Tayfun:

Bi Gazal kaldı

 

Fırat:

O zaten mesajlara bakmıyor o yüzden

 

Kerem:

Onu da atak gitsin

 

Gazal kişisi gruptan çıkarıldı

 

Fırat:

Artık burası bize kaldı

 

🌒

 

Özel bölüm gibi oldu bu bölüm 🍞🍞

 

İnstagram: K3ndindenhabersiz

 

Spotify: Gunes_sondugunde

 

TikTok: Gunes_sondugunde_

 

Play list: Zehirli Kelebek

🌒

🌒

 

KÖFN- El

Athena- Kafama Göre

 

 

 

Zaman geçer insanlar gider, insanlar hep gider. Değişir; mevsimler, hayaller, umutlar. Eskir; Duygular, hisler, anılar. Birer birer pas tutarlar. Dünyanın kanunu budur.

 

Zamanda Geçecek insanlarda. Bir gün düzen tümüyle değilecekti.

 

Tüm gün boyunca evden çalışmıştım lakin arkadaşlarımın gelecek olması tüm enerjimi toparlıyordu. Mesleğimi de seviyordum beni motive ediyordu. Bazen yoruluyordum sadece.

 

Zilim çaldığında kapıya doğru koştum. Gelmişlerdi. Kapıyı açtığımda "Hoşgeldiniz!" diye bağırdım.

 

Beni gülerek karşıladılar. Evin içine almadan hepsine sarıldım. Ebrar'a bile.

 

Salona geçtiklerinde sohbete daldık. "Mersin'e gideceğiz tanıtım için." Ebrar biraz düşünüyor gibi yaptı ve "Biliyorum, kocam bahsetmişti." dedi.

 

Bu kadının kovası kimdi? Çalışanlarla çok içli dışlı değildim -bizim ekip hariç- özellikle de Yunus "Bey"in yeni işe aldıklarıyla.

 

Gülümseyerek "Gelecek misin?" diye sordum. Bunu sırf laf olsun diye söylemiştim. "Öyle görünüyor."

 

Burcu içimizdeki en ilişkilere meraklı olarak "Kocan nasıl biri? diye sordu. Ebrar biraz düşündü, biraz daha düşündü ve en sonunda cevap verdi. "İyi biri ve affedici."

 

Affedici kısmına bilerek vurgu yapmıştı. Ben vurgunun üstünde çok durmasamda Ilgın "Affedici derken." diyerek konuşmaya dahil oldu.

 

Anı yaşayan bir insanım. Anı yaşarkende her şeyi unutarak yapmam gerekeni, olanları unutuyorum. Kocamsa beni hep affediyor."

 

"Yani..." Ilgın cümlenin devamını getirememişti bile.

 

"Yok yanlış anladın. Benimkiler delilik. Mesela bir keresinde testereyle yatağımızı ikiye ayırmıştım."

 

Testere diyince bir anda Ebrar dışında herkes bana bakmıştı. Ebrar'ın bakışları bana döndüğünde "Sende mi?" dedi sorgu ilar gibi. Kendi yaparken sorgulamıyordu.

 

Dudaklarım tek çizgi haline gelmişken ellerimi iki yana açtım. "Ne olsun işte Gazal, Selim'in evdeki tüm eşyalarını testereyle parçaladı." Buse'nin dediklerinden sonra Ebrar hayretle bana bakmaya başladı.

 

"Şuna bak sen senin içinde neler varmış..." utanıyormuş gibi yaprak saçlarımı kulağımın arkasına attı.

 

"Ama ben on yıllık sevgilinin seni aldatmasını aşamadım. Ben kocamla o kadar uzun zamandır tanışmıyorum. Yarısı kadar bile değil."

 

"İşte böyle, İlk önce zehirli kelebekler yutturacaklar ardından onlar uçuşmaya başladığında zehrini akıtarak kusturacaklar. Sebep; can sıkıntısı."

 

Zehirli kelebek... Kelebek en başından beri zehirliydi. Zehiri olduğunu bile bile karnıma sokmuştu onarı.

 

Ilgın dertli dertli "Katılıyorum." dedi. Ilgın ve dert. Burcu'da benim gibi garipsediğinden "Kim seni üzdü?" diye sordu yarı ciddiyet yarı espriyle.

 

"Kalbim kırık. Kimseye aynı gözle bakamıyorum daha. Sebep; can sıkıntısı. Onun için bu kadardım."

 

Buse kahkaha atarak "Gelmeden Irmak'a içirmiştik anca etki ediyor." dedi. Burada bir şey vardı ama kurcalamayacaktım. En azından bugün.

 

"Film mi izlesek." Ceylan'ın fikrini herkes onayladığından bir film bulmaya çalıştık. Ama bu pek mümkün olmadı.

 

Beş kişi için ortak bir film açmak oldukça zordu.

 

"Romantik komedi?" Ceylan'ın önerisine tabii ki canım Irmak karşı çıktı. "Komik olduğunu düşünen ergenlerin yazdığı aptal saptal şeyler."

 

Ceylan, Ilgın'a gözlerini devirdi. "Bizim hayatımızı yazsalardı romantik komedi kategorisine girerdik." Ilgın, Ceylan haklı olsa da pek takmadı onu.

 

"Korku?" Bu teklif tabii ki Ilgın'dan gelmişti. Ilgın'a ayar olan Ceylan karşı çıktı "Hep klişe. Lanet. Ölüm. Lanet. Kızın kurtulması. Son."

 

Buse'de karşı çıktı "İzleyebiliriz ama yetmiş dört gün birlikte yatarız, sen bilirsin." Bir keresinde Ilgın'a uyarak korku filmi açmıştık. Ve Burcu filmden sonraki yetmiş dört gün boyunca Ilgın'la uyumuştu.

 

Ebrar ilk defa farklı bir fikir sunuma ilk kişiydi. "Dizi mi izlesek?" Düşündüm ve hayır, dizi olmazdı. "Bir bölümü filmin süreri kadar. Eğer denk gelemezsek bölümler öyle kalır."

 

Buse'nin ne diyeceğini herkes biliyordu. "Fantastik?" Hepimiz konuşma bile ihtiyacı duymadan başlarınızı olumsuzca salladık.

 

"Aşk en iyisi. Sanki." Ve aşka karar vermiştik.

 

"Oyuncular çok kasmış." Filmde yetimhanede büyümüş iki çocuğu evlat edinen bir aile vardı. Ve tahmin edin ne oluyordu. Aşk.

 

"Bir saate tüm kitabı sığdırmaya çalıştıklarından olmuş, Wattpad'den fırlamış gibi olsada güzel."

 

Ebrar'ın konuşmasıyla ona hak verdim. Daha uzun bir süre olsaydı belki daha güzel olabilirdi.

 

"Yani geçen on yılda hala böyle filmler izliyoruz ya..." Ilgın konuşunca bakışlar ona dönüştü. Elimi patlamış mısır kovasına attım ve patlamış mısırları avcıma doldurdum.

 

"Yan rol daha yakışıklı." Burcu tabii ki yan rolü daha fazla beğenmişti. O hayatındaki "ben seni üzerim kızım" çocuğu ortadan kaldırarak yan rolü olan Fırat'a yönelmişti.

 

Bizim bu yıkıcı eleştirilerimiz ışığında film bitmişti. "Sıkıldım." Ceylan'ın dediğine biz sadece imalıca güldük. "Ne oldu?"

 

"Dans!"

 

Dişle pimleri son kez

Elinde belinde gezinsin eller

Hisset, boş ver sen

Ne der eller, ne der eller

 

Ben şarkıyı açarken Burcu, Ebrar'ı, Ilgın , Ceylan'ı ayağa kaldırdı. Ceylan bize uyum sağlamasada Ebrar bizim bu hallerimize alışkın olmadığından biraz garipsiyordu.

 

Bu bana Bahar'ın bizim ekiple ilk zamanlarını hatırlattı. Gülen yüzüm bununla birlikte söndü.

 

Yüzümün düştüğünü fark eden Ebrar arkamdan ellerini belime yerleştirerek dans etmem yardımcı oldu.

 

Gülümsemeye çalıştım. Şu anda ne Selim'i ne Bahar'ı düşünmek istiyordum açıkçası.

 

Silsek geçmişi bi' şekilde

Eninde sonunda bulur bizi yine

Dans et, boş ver sen

Ne der eller, ne der eller

 

"Benim yerime tercih ettiği kız benden güzel değil, sevgi dolu değil! Yalvaracak!"

 

Şarkı devam ederken dediklerimle benimkiler bağırdılar. Burcu içeri giderek içki zulamı patlatmak ister gibi birkaç şişe ve içki bardağı getirdi.

 

Burcu hepimize içki doldurduktan sonra dağıttı ve elindeki bardağı "Yalvaracak olmasına!" diyerek havaya kaldırdı. Ağzımı kocam açarak bağırdım ve havaya kaldırdım. Diğerleri de öyle."

 

Yalvaracak... yalvaracak...

 

Seni öpsem ya bi' dudağından

Güneş açmadan, sabah olmadan

Sinse tenin her yanıma da

Seni kavrasam, beni kovmasan

 

Ebrar'la dans etmeye başladık. Ama birkaç bardağa daha ihtiyacım vardı. Yere çöktüm ve geniş sehpadaki içkiyi bardağıma doldurarak kafama diktim.

 

Buna ihtiyacım vardı.

 

İçkileri kafama dikerken Ebrar beni tuttu ve dizlerimin üzerine çöktüğüm yerden kaldırarak dans ettirmeye başladı.

 

Buse kendi kendine, Ceylan ve Ilgın'da birlikte dans ediyorlardı. Bu anıyı sırf Selim ve Bahar için çöpe atamazdım.

 

"Öpsem ya bi' dudağından

Dans biter ve el olursan

Dans biter ve el olursan

Dans biter ve el olursan

El"

 

Şarkının son kısmına bağıra bağıra eşlik etmiştim. Ve bu gerçekten iyi gelmişti.

 

Biraz daha dans ettikten sonra Ebrar'ın kocası keskin bir mesaj çektiği için gitmişti.

"Konuşmamız gerek."

 

Genelde böyle mesajlardan sonra ilişki peki iyi gitmezdi ama umarım onlar için giderdi.

 

"Eee? Nasıl buldun?" Burcu'nun konuşmasıyla derin bir nefes çektim. "Beyaz sevdi. Nefse'de uzak dursada Bahar'daki gibi bir tepki vermedi tabi olabilir."

 

 

 

🌒

 

Bir hafta boyunca bana ulaşan tüm çizimleri değerlendirerek aralarında seçim yapmıştım. Bugünkü toplantıdan sonra ürünlerin üretimine başlamıştık. Oldukça çeşitli bir koleksiyon olacaktı.

 

Toplantıdan sonra Yunus "Bey" odama gelmişti. "Bir-bir buçuk ay sonra ürünlerin üretimi bittikten sonra ilk koleksiyonluk ürünlerin tanıtımı için Mersin'e çekimlere ardından Defile için New York'a gideceğiz."

 

Bunları daha önce toplantıda da söylemişti. Bana gelip özel olarak söylemesine gıcık olduğum için onu kale almayadım. "Peki Yunus "Bey"

 

"Hala mı bey?" Yunus "Bey"in ne istediğini gram anlayamıyordum. Başımı olumluca salladım. "Hala bey."

 

"Öyle olsun ama şimdilik." Onu hâlâ kale almıyordum. O yüzden yine geçiştirdim.

 

🌒

 

Yaz koleksiyonunu tanıtmak için Mersin'e gelmiştik.

 

Ben, Fırat ve Burcu, Kerem'in arabasına; Ceylan ve Ilgın'da Tayfun'un arabasına binmiştik.

 

Fırat markamızın yüzüydü. Birkaç kişi daha da olsada o ve Yunus "Bey"in yeni tutacağı kişi markamızın elçisi olacaktı.

 

Diğer tüm ekip uçakla gitsede biz araba yolculuklarını sevdiğimizden biz bunu tercih etmiştik.

 

"Kuralı yok, kuralı yok

Hayat senin gibi delisi yok

Yaşıyorum gelişine takılıyorum kafama göre

Kafama göre, kafama göre"

 

Ben eğlenceli ve komik olacağını düşündüğümden Kerem'in yanına ön koltuğa oturmuştum. Arkada da Burcu ve Fırat vardı.

 

"Karışmasınlar, dokunmasınlar

Ben böyle keyfime bakıyorum

Bozuk düzen öylesine takılıyorum kafama göre

Kafama göre, kafama göre"

 

Ben şarkıyı söylerken Kerem'de bana eşlik etmeye başlamıştı. Bu şarkı tarifsiz güzeldi.

 

"Arada ayıp ederim

İstemeden kırarsam

Kalbini

Kusura bakma"

 

İlk gece bir etkinliğe katılacaktık. Kalacağımız otelin bahçesinde yapılacaktı. Ardından sonraki gün çekimlere başlayacaktık. Çekimler planımıza göre bir- bir buçuk hafta içinde bitecekti ve New York'a defileye gidecektik.

 

"Arada ayıp ederim

Ansızın gidersem yanından

Kusura bakma"

 

Beni yansıtıyordu bu şarkı bence. Ya da Selim'den önceki Gazal'ı. Bilemem.

 

"Kuralı yok, kuralı yok

Hayat senin gibi delisi yok

Yaşıyorum gelişine takılıyorum kafama göre

Oooo, oo

Takılıyorum kafama göre

Oooo, oo

Yaşıyorum ben kafama göre

Kafama göre

Kafama göre"

 

Acaba Yunus "Bey"in ayarladığı otel yerine başka bir yerde mi kalsaydık? Fikir mantıklı geldiğinden başlayan şarkının sesini kıstım ve "Başka bir otelde mi kalsak?" diye fikrimi sundum.

 

Yunus "Bey"İ sevmediğimi bildiklerinden nedenini sormadılar. Buse "Hayır!" dedi ve ekledi "Puanına yorumlarına baktım ve Mersin'deki en iyi otellerden biri."

 

"Sende amma beleşti çıktın kızım ha..." dediklerimle Buse "Orada seni gel bir sürpriz bekliyor." dedi. Sürprizlere zaafım olduğunu bildiğinden öyle söylemişti.

 

"Gaza bas Kerem!" diye bağırdım ve Kerem dediğimi yaptı. Kerem'in arabası üstü açık olduğundan saçlarımız uçuşuyordu.

 

Başlayan şarkıyı sevmediğinden telefonumu elime alarak arabaya bağladım ve sevdiğim bir şarkıyı açtım.

 

Tam şarkı başlamışken Kerem kapattı ve "Bu şarkı iğrenç." dedi. On anında karşı çıktım. "Hiçbir şarkı iğrenç değildir."

 

"Ama bu iğrenç."

 

"Değil!"

 

"İğrenç!"

 

"Hamileyim!"

 

BAğırA bağıra kavga etmeye başayacakken duyduğum şeyle yerimde dondum. Benim duyduğum şeyi Kerem'de duymuş olacakki arabayı durdurdu.

 

"Ne!?!" Bunu keremle aynı anda bağıra bağıra söylemiştik. Burcu bize bakıyordu. Bizim şaşkınlık Fırat'ın yüzünde de vardı.

 

Yok ebesinin!

 

"Baba?.. Ben?..." Fırat donakalmıştı. Hem mutlu hem üzgün hem kızgındı. Neden kızgındı anlayamamıştım.

 

Burcu, Fırat'a dönerek "Kavga etmesinler diye söyledim, yalandı." dedi. Fırat be hissedeceğini bilemeden Ceylan aramaya başladı.

 

Kerem arabayı sürmeye başladığında bende Ceylan'ın aramasını açtım. "Arabayı yolun ortasında durduracak kadar ne olduğunu merak ettiğim için aradım, bide oradaki dedikoduları duyamadığımız için. Burası çok sıkıcı. Ilgın sürekli Tayfun'u tersliyor Tayfun'da aşık aşık konuşuyor."

 

"Buse hamileymiş." Dediğim şeyle ses kesildi. Ses büyük ihtimal hoparlördeydi. Çünkü birkaç saniye boyunca Tayfun'un arabası yolun ortasında durmuştu.

 

"Şaka şaka."

 

🌒

 

"Sürprizim ne?" Otele geldiğimizde direkt bunu sormuştum. Burcu sırıtarak "Burası Yunus "Bey"ciğinin." dedi.

 

Valizimi kavrayarak "Görüşürüz." dedim ve çıkışa doğru adımlamak üzere arkamı döndüm. Arkamı dönmemle bir bedene çarpmam bir oldu.

 

"Hani yani dibimde mi duruyorsun da arkamı döndüğüm saniye çarpışıyoruz kardeşim? Sen kaçıncı derece bir sapıksın?"

 

"Ona sen karar ver." duyduğum sesle başımı kaldırdım ve Yunus "Bey" le göz göze geldik. "Sapık olduğunu tahmin etmiştim." dedim ve onu geçerek çıkışa doğru adımlamaya başladım.

 

Tam gidecekken "Nereye?" diye sordu. Edin nefes aldım. Neden benimle uğraşıyordu bu sapık? "Gidiyorum kör müsün?"

 

"Sırf otel benim diye mi?" Kendini bir bok zannetmesin istemediğim için "Otelin var, neden benim markama musallat oldun para göz?" onu yerin dibine sokmaya çalıştım.

 

İğrenç biri olduğu için kendini bozmadı tabii

"Patronuna para göz demen doğru değil ufaklık."

 

"Bir bir daha bana ufaklık derine seni yakarım iki markayı ben kurdum, sahibi de benim. Mini ortak Yunus "Bey"

 

"Bakıyorum da tuhaf lakapların artıyor." dedi sırıtarak. Bu muameleyi eşin dostun kim varsa anlatarak rezil edeceğim mini sapık!

 

"Çekil." dedim sinirle. Beğenimden ateş çıkıyor gibiydi ve bizim ekip sadece bakmaya tenezzül ediyorlardı. Bu daha çok sinirlerimi bozmuştu.

 

Yunus "Bey" cıklayarak "Çekilmem." dediğinde sinirlerim daha çok bozuldu

"Çekil." Umarım şimdi de Ilgın hamile çıkmazdı ya da Ceylan...

 

"Bir hafta." dediği şeyle kaşlarımı çattım. Ne dediğini anlamamıştım. "Ne bir hafta?" diye sordum. Aferin aptal kafam gitmek yerine böyle aptalca sorular sor.

 

"Kal burada." Ağzımdan "hah" diye b ses çıktı. O cevabını almıştı."Çok beklersin." dedim ve kenara çekilerek adımladım.

 

"Bekliyorum tabii." diyerek beni kucağına aldı zorla yukarı çıkardı. "Hay sıçayım! Burcu! Gülümsesene lan! Seni dava edeceğim bana izinsiz dokundu sapık diye! Bırak beni sapık mini ortak Yunus "Bey"

 

Kalacağım odaya getirdi. Kapıyı açtı içeri soktu beni. Peşimizden valizlerim geldi kapıyı üstüme kapattı ve burada kaldım."

 

"Eğer kapıyı açmazsan atlarım. Sen kimsin ya? Dava edeceğim. Ortaklığını çeksende ki bu benim işime gelir. Paranı alacağım senden hisselerimi alacağım."

 

"Anahtarı Burcu'ya verdim istediği zaman açara." dedi ve kapının diğer taramasından ses kesildi.

 

🌒

 

"Size inanamıyorum, beni saatlerce o odada bıraktınız. Ne zamandan beri Yunus "Bey"in dediklerini yapıyorsunuz?"

 

"Gazal sende iyice abarttın be var kızım aranızda bize söylemediğin?" Burcu'nun dedikleriyle ona döndüm ve gayet normal ve tek düze bir sesle "Hiçbir şey." diye cevap verdim.

 

"Ne o zaman sen onun otelinde kal diye yaptığın hareketler, seni kucaklaması?" Tayfun'un dedikleriyle Yunus "Bey"e iyice sinir oldum.

 

"Sapıkta ondan. Hem ben en yakın arkadaşlarımdan ne saklayacağım? Ben öyle biri miyim?"

 

Otelde yapılacak etkinliğe gitmek üzereyken Ebrar'ın sesini duymamla kızları alarak yön değiştirdim. Fırat, Ceylan ve Kerem yoklardı. O yüzden bizde ne olur olmaz Tayfun'uda aldık.

 

"Denedim, yemin ederim denedim ama olmuyor. Aklımda sürekli. Çıkaramıyorum. Denemedim değil. Ama artık tek çare."

 

Bunları diyen kişinin kim olduğunu başta karanlıktan dolayı anlamasamda sonradan fark etmiştim ki Ebrar'ın karşısınındaki Yunus "Bey"di. Ve başka bir kadını sevdiği için boşanmak istiyordu. Miden ağzıma gelmişti.

 

"Sen ne dediğinin farkında mısın?!?! Her şey bu kadar basit miydi yani şeninin için?!?!Hiçbir şeyin mi değeri yoktu???!!??!"

 

"Onunla tanışmasaydın biz çok mutluyduk Ebrar. Sen yaptın bunu bize. Şimdi ikinizde çekmek zorundayız. Yoksa bitmez. Her yerde onu görüyorum ben ve dayanılmaz. Boşanalım bitsin."

 

Midem iyice ağzıma gelmişti. Biz kız. Başka be kız. Yunus "Bey"in sevdiği başka bir kız. Eşine o kız yüzünden boşanalım...

 

"Hadi gidelim buradan..." Tayfun'un dedikleriyle karanlık gecede arkamı onlar gibi döndüm ve sakince adımlamaya başladım.

 

🌒

 

"Yuva yıkanın yuvası olmaz." Burcu konuşunca nedensizce daraldığını hissettim. Ekibin geri kalanı masadan kalkıp sosyalleşmeye gittiğinden sadece biz kalmıştık masada.

 

"Gazal'ım. Sana bir şey sorsam sadece meraktan. Beni yanlış anlama sadece bir soru. Ben seni biliyorum ama emin olmak için hayatım."

 

Burcu'ya dönerek "Ne oldu?" diye sordum. Ne soracağını tahmin etsemde onu sormamasını istiyorum. Yunus "Bey"den nefret ediyordum ben.

 

"Yunus "Bey'in bahsettiği kadın sen misin? Hani düşünmekten uyuyamadığı?" Burcu'ya döndüm ve boş gözlerle "Bunu nereden çıkardın?" diye sordum.

 

"Çok samimi davrandığı için... aranızda herhangi bir şey olabilir mi... bize söylemediğin?"

 

"Size söylendiğim ne var ki?" Burcu derin bir nefes aldı. Bu rahatladığını göstergesiydi. "Ğeki seni seviyor olabilir mi?"

 

"İnan bana beni seviyor olamaz. Çünkü ondan o kadar rahatsız olduğumu söylememe rağmen hala yüzde elli hissesi duruyor. O işkolik. O yüzden.

 

Bunları söyledikten hemen sonra hızla masadan kalktım ve odama gitmek üzere adımladım.

 

Saat geç olmuştu ve başka bir otel bulmakla uğraşamazdım. En azından bu günlük. Hızlı adımlarla yürürken bir adama çarpmam bir oldu.

 

Adamın bardağındaki tüm içki elbiseme ve göğüslerime dökülmüştü. "Ne yapıyorsun?!" Diye fırladım karşımdaki adama.

 

Adamın elbiseme ve göğüslerime baktığının gark edince ona sert bir tokat çarparak "Sapık!" dedim ve ekledim "Seni bitiririm amın evladı." ve çekip gittim.

 

Sapık ikinin benim peşimden ta asansörlere kadar geldiğini fark edince hem tedirgin oldum hem de kızdım.

 

"Ne tesadüf." dedim sapık ikiye dönerek. Tesadüf kısmını bilerek vurgulamıştım. Asansör geldiğinde "Emin ol seni takip etmiyorum."

 

Asansöre bindiğinde "Öyle mi?" diye sordum. Başını olumluca salladı. Bu karşımdaki sarışın adam biraz daha beni rahatsız ederse ona bir tane daha yapıştıracaktım.

 

Ve bir anda olanlar oldu. Sapık iki panikle "Ne oluyor?" diye sorduğunda "Yalan söylediğin için asansörde kaldık." diye cevap verdim.

 

🌒

 

Öyle çok sevdim ki bu kurguyu anlatamam. Bugün 26 Mayıs. Annemin doğum günü. Ben onun yalını kırktan sonra saymayı bıraktım ama hala çok güzel ve genç duruyor.

 

Çatlayın dünyanın en güzel kadını beni doğurdu.

 

Otuz birinde dershanede mezuniyet var. Gitmeyeceğim oraya. Oradan nefret ediyorum.

 

Aynı zamanda LGS'ye beş gün var ve... tahmin edin kim hazır değil? Ben!

 

Üçünde tayin açılıyor. Umarın gideriz. Yoksa bir yıl daha buradayız ama ben inanıyorum. Gideceğiz.

 

Dördünde okulun mezuniyeti var. Oraya gideceğim.

 

LGS'dende iki hafta sonra okul kapanıyor ve araba yolculuğu!

 

İnstagram: K3ndindenhabersiz

 

TikTok: Gunes Sondugunde

 

Spotify: Gunes Sondugunde

 

Play List adı: Zehirli Kelebek

 

Ve unutmayın. Sizi çok seviyorum. Kimse sevmese bile 🧚

Loading...
0%