Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@4yp3ri

Bugün çekimler bittiğinden son günümüzde. Yarın uçak vardı. Diğerleri bana haber vermeden otelden ayrıldıkları için Kerem'in arabasıyla attıkları konuma doğru yol alıyordum.

 

Şarkım açıktı. Yeni çalmaya başlayan şarkıyla sesi tam açtım. Yüzünde bir gülümseme belirdi.

 

Sokak ortasında apaçık

İçimdeki özleme dokundu

Bulunmayan bir şeye dönüştü eyvah

 

Bu şarkı nedeni çok belli olmakla beraber bana Hazar'ı hatırlatıyordu.

 

Sokak ortasında apaçık

İçimdeki özleme dokundu

Bulunmayan bir şeye dönüştü eyvah

 

Nakarat kısmına geldiğimde gaza basarak bağıra bağıra şarkıyı söylemeye başladım. Özellikle bana Hazar'ı hatırlatıyordu.

 

"Sarı sarı saçlar yine yangın var

Peşimde tüm günahlar

Vuruldum ona ben daha da sevesim var

Elveda tüm siyahlar

 

Sarı sarı saçlar yine yangın var

Peşimde tüm günahlar

Vuruldum ona ben daha da sevesim var

Elveda tüm siyahlar"

 

Selim'in gece karası saçları vardı. Hazar'ında sarı sarı saçları vardı. Beni bir yerlerden duyabiliyorsan Selim, bu şarkı sana.

 

Uçar gider zaman ne yazık

Seyirciler yatan bi' mezarlık

Tüm deliler uykuda dahi severler

 

Selim'i aklımdan çıkarak Hazar'a odaklandım. Dün yaşananlara. İyiki ona ikinci bir şans vermişim gibi hissetmiştim.

 

"Sarı sarı saçlar yine yangın var

Peşimde tüm günahlar

Vuruldum ona ben daha da sevesim var

Elveda tüm siyahlar

 

Sarı sarı saçlar yine yangın var

Peşimde tüm günahlar

Vuruldum ona ben daha da sevesim var

Elveda tüm siyahlar"

 

Dün zehirli kelebekleri bünyeme sokmasına izin vermiştim. Pişman mıydım? Sanırım hayır. Pişman olur muydum? Sanırım hayır.

 

Bildiğim hep, bildiğim tek

Seni sevdiğim

Bildiğim hep, bildiğim tek

Seni sevdiğim

 

Varmak üzere olduğum baktığım konumdan belliydi. Bizimkilere dünü anlatmaya can atıyordum.

 

Sarı sarı saçlar yine yangın var

Peşimde tüm günahlar

Vuruldum ona ben daha da sevesim var

Elveda tüm siyahlar

Elveda tüm siyahlar

Elveda tüm siyahlar

 

Hepsi mutlu olacaklardı. Onları mutlu etmeyi seviyordum.

 

🌒

 

 

 

"Sonra da otele kadar yürüdük, birlikte..."

 

Burcu lafa atlayarak "Net aşık." dedi. Ona bir tebessüm yolladım. Tayfun onun dediğine sırıtmıştı.

 

Fırat temkinli bir abi gibi "Dikkat et, Sakarbalkanıgeçen'de de çok düzgün çocuk dedik, ne çıktı. Ve yıllar sonra." Selim'in soyadı Sakarbalkanıgeçen'di. Fırat ona çoğu zaman soyadıyla seslenirdi.

 

Kerem ellimi tutarak "İlk olayda saçma bir bahaneyle seni şutladı, yani Fırat'ın dediğine katılıyorum." dedi Fırat'a dönerek.

 

Ceylan tozpembe dünyasından "Ama çok romantik." yorumunu yaparak fikrini beyan etti. Burcu, Ceylan'ı onaylar gibi başını olumluca salladı.

 

Tayfun "Bırakın kız en azından Selim'i unutsun aklını karıştırmayın." dedi. Kimseyi yarabandı onlarla kullanmazdım ben ama neyse.

 

Ilgın "İlişkileri Gazal'ın kalbini onarmak üzerine mi olsun yani Tayfun?" İkisi yine tartışmışlardı, belliydi. Ilgın tuhaf ve soğuk davranıyordu. İçten içe o da Tayfun'dan hoşlanıyordu.

 

Kerem konuşmayı ilerleterek "Biriyle tanıştım, zamanla ciddi olabiliriz gibi."

 

Kerem hala elimi tutuyordu gülerek "Kim?" diye sorum.

 

"Onu söylemem canısı."

 

"Ben sana anlattım."

 

"Ciddiye binerse tanıştırırım. Öyle iki günlük bir şeyi arkadaşlarımla tanıştıramam."

 

Ilgın konuşmaya atlayarak "Şey dediğin bir kadın, farkında mısın?" diye uyardı onu.

 

Burcu üzgün surat ifadesiyle "Üzüldüm." dedi aadece. Normalde konuşur susmazdı. Demekki biliyordu.

 

Fırat, bunu anlamış gibi Burcu'ya baktı. Kulağına doğru fısıldayarak "Biliyorsun, değil mi?" diye sordu. Onların dibinde olduğumdan dolayı konuşmalarını rahatlıkla duyabiliyordum.

 

Ceylan tüm neşesiyle "Çok sevindim, ama hemen tanıştır." dedi. Kerem ona öpücük attı sadece.

 

Tayfun, Kerem'in dediklerine sessiz kalmıştı.

 

Uzun bir süre daha sohbet ettikten sonra otele dönmüştük. Ben yorgunluktan bayılmış ve sabaha dek uyanamamıştım.

 

🌒

 

Eve döndüğümüzde Selim'i kapımın önünde buldum. "Ne istiyorsun?" diye sordum direkt. En son karşılaşmamızın o gün olacağını düşünmüştüm.

 

Benim bezgin suratıma karşılık o ufak bir tebessümle "İçeri gelebilir miyim?" diye sordu.

 

Kapıyı açarak içeri girdim. Bir anlık bir düşünceyle kapıyı onun da girmesi için araladım.

 

Salona geçtim. Elimdeki valizi yere fırlatmıştım. Peşimden geldi. Eski günlerdeki gibi... Ama artık evimizdeki eşyalar değişmişti.

 

Benim gibi koltuğa oturarak derin bir nefes aldı. "Konu Nefse... Ne kadar iğrenç bir şey yapmış olsamda o benimde kedim. Bizim arkadaşlığımız için bile çok geç, biliyorum ama Nefse'nin babasız büyümesine gerek yok. Benim onunla zaman geçirmeye ihtiyacım var. Haftanın belli günleri bende belli günleri sende kalsa? Hem Beyaz sana eşlik eder."

 

Düşündüm. Yalan. Yalan söyledim. Düşünmedim. Başımı onaylar gibi salladım. "Tamam."

 

Selim bu tavrıma şaşırmış gibiydi. Açıkçası bende şaşırmıştım. "Beş gün sende beş gün bende kalır." Selim dediğimi başıyla onayladı.

 

"Geçen yedi sene içinde olduğumuz gibi arkadaş olabiliriz de."

 

Selim daha fazla şaşırarak "Öyle mi?" diye sordu. Gözlerimi uzun süre kapattım. "Öyle. Açıkçası senin arkadaşlığını özledim." diyerek kendimi açtım.

 

Selim gülerek "Bende." dedi ve bana sarıldı. Ona karşılık vermedim. Sadece yerimde durdum.

 

"Sen Nefse ve Beyaz'ı buraya getirirsin, bugün ilgilenirsin yarın sabah gelirim, hem konuşur yürüşüşünü yaptırırsan Nefse'nin gemde konuşuruz." dedi.

 

Kedilerimi amcama değil, Saka adındaki yakın bir arkadaşıma bırakmıştım. Onları getirecek ve sohbet edecektik.

 

Başımı onaylar gibi salladım. Yanağımı öperek kapıya doğru ilerledi. Ve gitti.

 

🌒

 

 

Sabah erkenden Selim geldi. Nefse'yi ve Beyaz'ı alarak evden çıktık. Nefse'yi Selim, Beyaz'ı ben tutuyordum.

 

"Neler değişti? Yani.. hayatında?"

 

"Amcam hisselerini sattı, Yunus "Bey" adında biri aldı ve... pek aynı dilde konuştuğumuzu söyleyemem.

 

Amcam, Nefse'yi bana haber vermeden sana verdiğinden beri amcamla konuşmuyorum. Yani bir daha da konuşacağımı sanmam.

 

Kerem bir kız bulmuş, daha bizimle tanıştırmadı. Ya da yalan söylüyor, emin değilim.

 

Biriyle tanıştım. Biraz sarsıntılı başladık ama şu an iyiyiz.

 

Ceylan sap sap dolanıyor.

 

Burcu ve Fırat ekibin hala en iyi çifti. Çok yakışıyorlar.

 

Tayfun ve Ilgın'sa hala eskisi gibi. Kedi-köpek."

 

"Bayanda şey olmuş ben yokken."

 

"Öyle."

 

"Sizi özledim."

 

"Onların seni özlediğini pek düşünmüyorum ama ben özledim."

 

"Bunu duymak güzel."

 

"Sen... sen neler yaptın?"

 

"Bahar hamile olduğu için evlilik konusunda acele ediyoruz, kontroller falan... Artık baba sayılırım."

 

"Seni on yıldır tanıyorum bir gün evleneceğini düşünmedim."

 

"Orada seni görmeyi çok isterim."

 

"Orada olacağım."

 

"Seninkilerde sana da yollayacağım. Gelmek onlara kalmış."

 

"Ben onları ikna ederim."

 

"Ha bu arada sizin şirketin yüzde elli hissesini alam adamı tanıyorum."

 

"Öyle mi?"

 

"Yunus Neslişah. Amcam hisseleri satmak durumunda olduğunu söyleyince Yunus'a haber veren bendim."

 

"Nereden tanışıyorsunuz?"

 

"Liseden."

 

"Ben niye tanımadım o zaman?"

 

"Mektup arkadaşıyken çok fazla arkadaşım olduğundan en çok çevremde olanları anlattım. Ama sana şunu söyleyeyim düğünüme çağıracak kadar yakın."

 

"Ne güzel, toplu kutlarız artık."

 

"Yapma şunu, Yunus gayet iyi çocuktur."

 

"İş dışı. Onu işteyken kale alamıyorum."

 

"Düğünün ne zaman olduğunu sormadın."

 

"Sormam mı gerekti?"

 

"Evet!"

 

"Düğünün ne zaman?"

 

"İki bin yirmi beşte."

 

"Ne? Neden? Neden o kadar süre bekleyeceksiniz?"

 

"Çocuğumuzun da düğünde olmasını isiyoruz."

 

"Ne kadar güzel." dedim ve arkamı döndüm. Gitmeden önce yapmacık bir şekilde "Görüşürüz." dedim. Bu ağır gelmişti.

 

🌒

Hazar'la bir restorana gelmiştik. Buluşma işinde paslandırın için Google'da çok zaman kaybetmiştim. Datete sorulacak sorular hakkında uzun ama senin olmayan bir araştırma yapmıştım.

 

"Benimle ilgili öğrenmek istediğin ama sormaya çekindiğin bir şey var mı?" Diye sordum. Kesinlikle kopyala yapıştır yapmamıştım.

 

Biraz düşününce aklına bir şey gelmiş olacak ki bana dikkat kesildi. "Aslında var..." Dyerek konuya daldı ve devama etti "Eski sevgilin, onunla hala konuşuyor musun? Ya da bir arkadaşlık söz konusu mu?"

 

Bu çocuk benim evimi falan mı dinliyordu? Arkadaşız desem yanlış anlayacağı için tercihimi yalan söylemekten yana kullandım.

 

"Hayır, birbirimiz için ideal bir çift olmadığımızı fark ettik ve kendi hayatlarımıza baktık. Ayrılığı o teklif etti bende olumlu baktım. Sen söyleyene dek onun hakkında düşünmemiştim."

 

Yani beni aldatması birbirimiz için ideal çift olmadığımız gizli mesajını veriyorsa yalan söylememiş sayılırdım. Ve mobilyaları testereyle parçalama dışında iyi bir tepki vermiştim. Yani... Bence...

 

"En son ne zaman konuştunuz?" Tabii ki buna yanına gelmeden en uygun elbiseyi benim için o seçti demeyecektim. Acaba abartmış mıydım? Arkadaşlık konusunu.

 

Sanırım sizi aldatan üç yıllık sevgilinizden kanki olmazdı ha? "Ayrıldığımızdan beri görmedim." dedim. Hay senin yalanını! Neyse, anlamaz herhalde.

 

Anan anlamaz.

 

"Peki ya sen?" dedim ve devam ettim "Sen eski sevgilinle ne zaman konuştum?"

 

Boğazını temizledi "Kardeşimle yattı." Bahar'da benim kardeşimdi. Dur! Ben Hazar'ın kardeşi Deniz'le yatmıştım.

 

Aman nereden bilecek?

 

"Eğer herhangi bir süper gücün olsaydı, bu ne olurdu ve neden?"

 

"Kardeşimle yatan kızları tespit etmek." Yüzüm saniyelik düştü. Yoksa... yoksa biliyor muydu? Yok canım daha neler?

 

Bir anda kahkaha patlattı "Tanrım! Şaka yaptık yüzünün halini görmesin. Bir süper gücüm olsa bunu kesinlikle istemezdim. İğrenç! Uçmak isterdim."

 

Sahte gülümseme kondurdum yanaklarıma. Başka soruya geç. "En son ne zaman bir şeyi ilk defa denedin ve bu neydi?"

 

Hep soruları ben soruyordum. Bu benden hoşlanmadığı anlamına mı geliyordu?

 

Düşündü "Hiç şüphesiz sıcak hava balonuna binmek." dedi. Ufak bir tebessümle "Ben hiç binmedim." dedim.

 

"Öyleyse seni ben bindireceğim." dedi. Gözlerimin parıldadığına yemin edebilirdim ama kanıtlayandaydım. "Gerçekten mi?" diye sordum çocuk gibi. Başını olumlu anlamında sakladığında havalara uçtum. Bu benim çocukluk hayalimdi. Senler geçtikçe listemin en başında olan bu maddeyi unutmuştum.

 

"Bir tane de ben sorayım hadi." dedi ve ekledi "En sevdiğin mevsim hangisi ve neden?"

 

Basit soru sorması çok önemli değildi. Bu benden hoşlandığı anlama geliyordu.

Kendime hakim olamayarak güldüm "Yaz." cevabım onu tatmin etmiş gibi baktı.

 

"Yaz vibe veriyorsun." dedi gülerek başımı salladım "Biliyorum."

 

"Peki ya sen?" Sorumu anlamamış gibiydi. "Peki ya ben ne?" diye sordu. Cidden anlamamıştı. "Senin en sevdiğin mevsim ne?" işte sordum. Düşünmeden anımda söyledi.

 

"Kış." dedi hiç düşünmeden. Aramızdaki fark buydu işte. O bir kış insanıydı ben yaz.

 

🌒

 

Bugün Selim'le birlikte Beyaz ve Nefse'nin veteriner randevusuna gidecektik. Giyinerek Beyaz'ı kedi kafesine koydum. Tam o sırada kapı çaldı.

 

Beyaz'ı ve çantamı alarak kapıyı açtım. Kapıyı kapattıktan sonra aşağı inerek Selim'in arabasına doğru adımladık.

 

Selim sessizliğini bozarak "Randevun nasıl geçti?" diye sordu. Birbirimize sıkıcı sorular sormuştuk.

 

Kesinlikle kalbim onun için bir kez bile kan pompalamamıştı. Benim kalbim kayıptı. Uzak diyarlardaydı benim kalbim.

 

Selim'e pek detay vermeyerek "Fena değildi." diyerek geçiştirdim. Bu kadarını bilmesi yeterdi.

 

Beyaz ve Nefse arka koltuktaydı onları kontrol ettikten sonra Selim'e döndüm "Siz? Ne durumdasınız?"

 

Selim benimle göz teması kurmaktan kaçınarak "Ev aldık mobilyalarını seçtik mobilyaların gelmesini bekliyoruz. Bahar eşyalarını topluyor benim çok eşyam yok o yüzden ben hallettim."

 

Kafamı yola sabitledim "Güzel." Selim'in büyük bir ciddiyetle arabayı sürdüğüne emindim "Öyle mi?" diye sordu.

 

Ona "Bahar'la evlenme benimle evlen" diyeceğimi düşünmüyordu herhalde. Ben bunu yapmazdım. Ben Bahar değildim. Ben Gazal Cançan'dım. Bahar'a benzeyen metreslerden değildim. Beni o konuma getiremezdi.

 

"Güzel." dedim ve ekledim "Çok güzel, mutlu olmanız beni mutlu ediyor." Bir gün karöa sizi bulacak.

 

Veterinere vardığımızda hızla arabadan inerek arka koltuğun kapısını açarak kedilerimi aldım.

 

Kedilerimin kontrolleri yapılırken sessizce oturduk. Uzun süredir burada tek oturuyordum.

 

"Onu sevmiyorsun." dedi. Sessizliğin içinde kullandığı sözcükleri ilk başta çözemedim. Kafam karışmıştı. Ona döndüm.

 

Benimle göz teması kurmaya başladı "Kimi sevmiyorum?" Ben çevremdeki herkesi çok severdim.

 

Onu mu diyor?

 

Gözlerinde çok farklı bir parıltı vardı "Görüştüğün çocuğu." diye açıkladığında sinirlendim. Sen... Sen ne hakla?

 

"Seni alakadar eden bir durum değil. Bu o ve benim aramda."

 

Konuyu nereye getireceğini anlamıştım. "İnkar etmedin." Kesin Bahar'a yaklaşanda oydu. Bugün anlamıştım.

 

"Bahar'ı seviyor musun?" diye sorum. Cevabını zaten biliyordum.

 

Ben onun ilişkisine burnumu sokmayacaktım o benimkine "Hayır."

 

"Hepimiz yaptığımınızın bedelini ödüyoruz. Sen Bahar'ı hamile bıraktın ve o çocuk babasız büyümeyecek. Duydun mu beni? Sen mutlu ol diye bir çocuk mutsuz olamayacak. Bunu asla Bahar'a ve çocuğunuza yansıtmayacaksın. Bahar'da çocuğuna yansıtmayacak. Hatanızın bedelini kaçarak ödemenize izin vermem."

 

"Gazal.." Selim'in konuşmasına izin vermedim. İzin veremezdim.

 

"Size fakültede nasıl iyi bir öğretmen olunacağından önce nasıl kaliteli insan olunacağını öğretmeleri gerekmiş."

 

Kedilerimin aylık kontrolleri bitince ayrıldık. Beş gün bittiği için Nefse benimle gelecekti. Şirkete uğrayıp birkaç evrak almam gerektiğinden kedilerimle birlikte şirkete yürüdük.

 

Hafta sonu olduğundan pek kişinin olmayacağı kesindi.

 

Evrakları aldıktan sonra, tam odadan çıkacakken arkamda Yunus "Bey"in olduğunu fark ettim.

 

"Ne yapıyorsun?" diye çıkıştım ona. "Ebrar'la ayrıldım." Ben mi yanış anlıyordum yoksa bugün herkes bana ahlaksız tekliflerle mi geliyordu?

 

"Sizin adınıza sevindim, Ebrar'ın adına üzüldüm."

 

"Ebrar için neden üzülüyorsun? Yaptığı iğrençliğin sonuçlarına katlanan bir kadın adına üzülmemelisin"

 

Dediği şeyle sinirlendim. Belkide sinirlenmeye hakkım yoktu. "Kime üzüleceğim sizi ilgilendirmez."

 

Sırıtarak "Tamam tamam tamam. Sakin." diye kendince benimle dalga geçti. Göz devirdim ve odadan çıkacakken önümde durmasıyla ona çarptım.

 

"Daha önce bu senaryoyu yaşadık yani istersen baka karşı koymaya çalışma."

 

Hala mı dalga geçiyordu? Evet.

 

"Neden bana böyle davrandığınızı anlamıyorum Yunus "Bey" tanışalım neredeyse bir yıl olacaktı ve ona hala "bey" diye hitap ediyordum. Buna gıcık olduğunun farkındaydım. Özellikle iğnelememe.

 

"Anlam getirmeye yardımcı olabilirim." dedi. Sanki o saniye bir tek biz vatoz bu dünyada gibi hissetmiştim. Bana o kadar özel hissettirmemişti bu cümle. Ağzımdan kelime çıkmıyordu.

 

Yüzlerimiz oldukça yakındı. Beni öpmek için yüzünü aşağı, bana doğru yaklaştırdığında yutkundum. Beni öpecekti.

 

Arkadaşımın eski eşi. Benim için Yunus böyleydi.

 

Bahar'ın gözündense, arkadaşının sevgilisiydi.

 

Değişen şeyler yer ve kişilerdi. Aynı şey yaşanacaktı birazdan.

 

"Yapamam." diye fısıldadım. "Ebrar'a bunu yapamam. Ben Bahar değilim."

 

Ve hızla çıktım.

 

 

🌒

 

Sakarbalkanıgeçen Antileri

 

Gazal: Hazar'la randevumuzu anlatmayı unuttum.

 

Burcu: Dinliyoruz bebeğim.

 

Gazal: Hazar, eski sevgilisinden kardeşiyle yattı diye ayrılmış.

 

Ilgın? Eee

 

Gazal: Bir ihtimal Deniz, Hazar'ın kardeşi olabilir.

 

Fırat: Yok ebesinin!

 

Gazal: Öyle dimi?

 

Burcu: E randevu?

 

Gazal: Fena değildi.

 

Burcu: İyi geçmemiş.

 

Gazal: Konuşmak için iyi diğer her konuda kötü zaman geçirdim.

 

Gazal: Yetmedi Selim'le konuştuk.

 

Burcu: Baştan söyleyeyim exten next olmaz.

 

Fırat: Bahar en son hamileydi. Yani olmaz.

 

Gazal: Arkadaşız.

 

Gazal: Sayılır.

 

Ceylan: Medeni insanlar gibi yapmana gerek yok eğer rahatsızsan istemediğini belirt.

 

Gazal: Düğününe çağırdı.

 

Gazal: Sadece beni değil, hepimizi.

 

Tayfun: Ne zamanmış?

 

Ilgın : Sende pek meraklandın ha.

 

Gazal: Düğünlerine şahit olsun diye benekleri doğduktan sonra yapacaklarmış.

 

Fırat: Bu nasıl fantezi?

 

Gazal: Bir nevi bana metresim ol ya da bana evlenmemek için bir şey söyle dedi.

 

Gazal: Hangisi olduğundan emin değilim.

 

Tayfun: Çüş!

 

Burcu: Hemen görüşmeyi kesiyorsun!

 

Fırat: Burcu haklı.

 

Ceylan: İğrenç adam!

 

Ilgın: Bir daha karşıma çıkmasın!

 

Ilgın: Bir daha karşıma çıkarsa diş macununa sıçar öyle dişlerini fırçalatırım.

 

Gazal: Ebrar ve Yunus "Bey" boşanmışlar.

 

Burcu: Olması gereken.

 

Gazal: Ebrar'ı bir kere ziyaret etmeliyiz.

 

Ceylan: Olmaz.

 

Burcu: Sana söylediklerinden sonra?

 

Burcu: Hayır.

 

İlgin: Kızım sen iyilik meleği misin?

 

Tayfun: Kocasını aldatan kadın mı?

 

Gazal: İhtiyacı olabilir.

 

Gazal: Arkadaşlığımız adına.

 

Ilgın : Başta sen aramıza almak istemiyordum?

 

Burcu: Ben gelmem.

 

Ilgın: Sen diyorsan.

 

Fırat: Eee başka dedikodu var mı?

 

Burcu: Sende seviyorsun değil mi?

 

Gazal: Yok.

 

Fırat: Tüh!

 

Tayfun: Fırat'ı aranıza aldınız.

 

Tayfun: Artık sadece ben ve Kerem varız!

 

Ceylan: Kerem demişken,

 

Ceylan: O nerede?

 

Tayfun: Kızla.

 

Burcu: Bizimle tanıştırmadığı?

 

Tayfun: Evet.

 

Burcu: Tayfun bizden hızlı çıktı.

 

Ilgın: Sorma.

 

Fırat: Bir dakika,

 

Fırat: Sen Ebrar'la Yunus'un evlendiğini nereden öğrendin?

 

Fırat: İkisiyle de konuşmuyordun?

 

Gazla: Kuşlar söyledi.

 

🌒

 

Ha bu arada bir oylama yapmak istiyorum. Biraz geç bile kalmış olabilirim bu oylama konusunda.

 

Deniz?

 

(Hala hatırlayan var mı bunu?)

 

Hazar?

 

(Iyh toksik aşk!)

 

Yunus "Bey"?

 

(Bunun çok az sahnesi var bir kere!)

 

Selim?

 

(Bunu da seçen yoktur herhalde?)

 

 

Evet aşklarım yazmak zorundayım çünkü ınstagramda hiç takipçi yok. Orayı biraz canlandıralım. Hem yayın kanalı falan açsam fena mı oluruz? Biliyorum yapabiliriz! TikToka da gelin ama ya

 

İnstagram: K3ndindenhabersiz

 

Bencillik. Bencillik matruşka bebekleri gibiydi. Kademe kademeydi. Dışı çikolata kaplıydı. Aslında ilk başkalarını düşündüğünü sandırırdı onlara. İkinci katman kendimizdik. Bencillik ortadaydı. Sonuncusuysa yalnızlıktı. Tüm anıların değersiz olduğu, göz yaşlarına yer olmayan karanlık boşluk.

 

Kim olduğumu hep aradım. Aynı olaylara faklı tepkiler verebiliyordum. Sanırım artık biliyordum. Ben bencildim.

 

Sırf yalnız kalmamak için sevmediğim bir adamla zaman geçiriyordum. Arkadaşlarımı her şeyden daha çok sevdiğimi söylesemde yarısını sevmiyordum. Benim için her şey bir çıkardı.

 

Yeni yıl yaklaştığından tatile Kapadokya'ya gelmiştik. Farklı hissediyordum. Aydınlanmış gibi.

 

Parça parça geldiğimizden kalacağımız otelin bahçesindeki etkinlikte buluşacaktık. Giyindikleri sonra otel odamdan çıkarak etkinliğe doğru adımladım.

 

Hoş, sözsüz bir şarkı eşliğimde herkes eğleniyordu. Bizimkileri gördüğümde yanlarına doğru adımladım.

 

Ben mi körüm yoksa bu Yunus "Bey" mi? Böyle tesadüfe! Tesadüf bile olmayabilirdi. Artık çüş ki ne çüş!

 

Kerem, Yunus "Bey"in ona getirdiği çekim ortağıyla dans ediyordu. Burada neler dönüyordu?

 

Yunus "Bey" ve Ceylan'ın arasında boşluk olduğundan ortalarına geçtim.

 

"Burada neler oluyor?" aniden lafa dalmamla Ceylan gülümsedi "Kerem'in yanındaki kız Yunus'un kardeşiymiş ve yanlışlıkla birlikte tatile gelmiş olduk."

 

Yunus "Bey" bizim ikimizin özel konuşmasına dahil olarak "Dahil olmaktan mutluyum." dedi gülerek.

 

Yani o kızı ben Yunus "Bey"in sevgilisi Samandöken kardeşi çıkmıştı.

 

Gözlerimi devirdim. Harika bir ortamdı gerçekten!

 

Hazar, bir ocakta gelecekti. Yeni yılı ailesiyle geçirdikten sonra uçağa atlayarak gelecekti. O gelene dek bu manzaraya alışmam gerekti.

 

Bugünün otuzu olduğunu varsayarsak bir

Sene beklememiz gerekecekti.

 

Üzgünüm, bunu yapmak zorundaydım.

 

"Dans edelim mi?" Yunus "Bey"in istediğini başımla onayladım. Yavaş bir parça çalmaya başladığından daha iyi olmuştu.

 

Bana bakarken adeta gözleri parıldıyordu.

 

"Son konuşmamızı yanlış anladın." dedi. Kendini hemen koruma altına almaya çalışmıştı. "Nasıl anlayacakmışım?"

 

"Yanlış analadın işte." kestirip atmasına izin veremezsin. Az kalsın arkadaşımın eski kocasını öpecektim!

 

"Neden son konuşmamız olduğunu sende bende iyi biliyoruz."

 

"Yalan mı söyleyeyim doğru mu?" Bu nasıl bir soruydu. Ufak tereddütle "Doğruyu." dedim.

 

"Senden hoşlanıyorum ve bana bir şans vermeni isterdim. Seni aldatan sevgilim gibi olmayacak."

 

"O da bana güven de bak içinden ne çıktı."

 

"Güvenmemekte haklısın lakin güvenini kazanabilirim."

 

"Görüştüğüm bir başkası var." dediğimde gözlerindeki parıltının döndüğüne şahit oldum.

 

"Anladım." Söylediği şeyi zar zor duyabilmişsin. Ardından hareketli bir müzik çalmaya başladığımdan ayrılmıştı.

 

Sıkıldığımdan odama gittim ve uyudum.

 

🌒

 

Yunus "Bey"in itirafından sonra, Hazar'ın gelmesine daha birkaç saat varken tüm günü onlarla geçirmem gerektiğini fark ettim.

 

Sandığım gibi Yunus "Bey" ne bana yaranmaya çalıştı ne de sırnaştı. Mesafesini korudu.

 

İki bin yirmi beşe gireceğimiz etkinliğe gittiğimizde beş köşede oturarak Hazar'ı beklememeye başladım.

 

Herkes son günüymüş gibi delicesine dans ediyordu. Yeni yıla girmememize bir saat kalmıştı. Hazar hala ortalıkta değildi.

 

O sırada gözüm Yunus "Bey"e takıldı. O da benim gibi oturuyordu. Tam karşımda. Ona bakarken bir anda o da bana bakmaya başladı.

 

Ortada dans eden insanlar yüzünden her saniye başı göz temasımız kesiliyordu. Yeni yıla girmemize iki dakika kalmışken grup etkinliğin olduğu yerde paramparçaydı. Hepimiz farklı yerlere savrulmuştuk adeta.

 

Yunus "Bey"in dans edenlerin arasından karşıya, yanıma gelmeye başladığını görünce out gibi kesildim.

 

Yanımda gittiğinde "Ne oldu?" diye sordum soğuk bir sesle. Tüm gün benimle konuşmadan geçirmişti.

 

"Kimse yeni yıla yalnız girmemeli." dediğimde duraksadım. Gözlerinin içine bakıyordum. Ruhu gözüküyordu.

 

"Yan sadece bu yüzden buradasın?" Dediğimi başıyla onayladı "Yani sadece bu yüzden buradayım."

 

Ve saymaya başladılar.

 

"Beş!"

 

Yunus "Bey" keyifsiz olduğumu görünce elimi tuttu ve salladı.

 

"Dört!"

 

Dört diye bağırdıkları sırada o da bağırmışlarsa ve benimde bağırmam için işaret yaptı.

 

"Üç!"

 

Bunu ikimiz söylemiştik. Ama sadece biz söylemiş gibi hissetmiştim.

 

"İki!"

 

"Bir!"

 

Girmiştik. Yeni yıla Yunus "Bey"le girmiştik. Ona dünkü dansı ısmarlamak için dans teklif ettim.

 

Kabul etti ve sessizce dans ettik. Ardından geçen bir saatte hepimiz otele dönmüştük.

 

 

🌒

 

Gözlerimi açtığımda farklı bir evdeydim. Neler olduğunu anlamaya çalışırken gözlerimi açtığım yataktan çıkıp aşağıya gittim.

 

Mutfağın tezgahına oturdum ve su içtim. Su neler olduğunu anlamama yardımcı olacaktı. Bir anda merdivenlerden ayak sesleri gelince irkilerek çekmeceden bıçak aldım.

 

Karşımda Yunus "Bey" vardı. Yunus "Bey"in üstünde takım elbise yerine onun üstünde tişört, eşofman vardı.

 

Güldü. "O bıçakla ne yapıyorsun." dediğinde "Kendime bakıyordum." dedim. Aklıma ilk bu gelmişti.

 

"Gel seninle baş başa sevgili olarak kahvaltıya gidelim." dediği şeyle gözlerim açıldı.

 

Sevgili olarak?

 

Baş başa?

 

Kahvaltı?

 

Ebesinin amı!

 

Aklıma ilk gelen ismi söyledim "Fırat'ta bizimle gelsin." Bir an duraksadı. "Fırat bizim üçüncümüz mü?"

 

"Fırat'ta gelsin." diye ısrar edince yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. "Senin bu koca kalbine hayranım, bir kızda çağır bari tanışsınlar."

 

Bir anda bir komfeti sesi duydum.

 

🌒

 

Gözlerimi açtığımda uyuduğum otel odamdaydım. Bu ne tuhaf bir rüyaydı. Çevreme bakıldığında Hazar'ın başımda patlamış bir komfetiyle durduğunu fark ettim.

 

"Mutlu yıllar." dediği şeye adapte olup role giremiyordum. Hem gördüğüm ultra tuhaf rüya -hatta kabus- yüzünden gelde hala uykulu olduğum için.

 

"Beş saat geç kaldın." dedim uykulu gözlerle. Gülerek yanağımı öptü. Sivri sakalları yüzüme batmıştı.

 

"Neden saat beşi seçtin?" diye sorduğumda önüme valizimden çıkardığı kıyafetlerimi fırlattı. Hazırlan, gidiliyoruz.

 

Arabasına binmiştik. Tek kelime etmiyorduk. Arabası durduğunda arabadan indim. İlerde sıcak hava balonuna biniyorlardı.

 

Beş anda gözlerim büyüdü. Yoksa?! "Üçüncü randevumuza hoşgeldin." diyerek elimi tuttu. Havalanmayı beklerken içim içine sığmıyordu. İnanılmazdı!

 

Havalanmaya başladığımızda Hazar'ın eline sıkıca yapıştım. Şimdiden pişman olmuştum. Biz sessiz sessiz manzarayı izlerken hiç konuşmamış sessizce sadece el ele tutuşmuştuk.

 

Kesinlikle konuşmamamıza rağmen en iyi randevularım arasına girmişti. Ve bence konuşmamak bize yaramıştı.

 

🌒

 

Akşama dek Hazar'la vakit geçirmiştik. Akşam olduğundaysa birimkilerle sahilde içmeye gelmiştik.

 

Daha doğrusu onlar bizden önce gitmişlerdi. Biz onların yanına uğrayana kadar onlar çoktan sarhoş olmuşlardı, kesin.

 

Hazar'la alış veriş yapmıştık. Aslında Yunus "Bey" de orada olacağı için gideceğimiz zamanı uzatmıştım.

 

Ben üstüme feci güzle bir elbise almıştım. Sahil için abartıydı biliyordum ama yine de almıştım.

 

Sahile gittiğimizde herkes elbiseme hayran hayran bakmaya başladı. "Jilet olmuşsun kızım." Burcu'nun dediğiyle ona bir öpücük yolladım.

 

Kerem'e gelince sıra işler kötüleşti.

 

"Selim'in düğününde de böyle beyaz bir elbise giysen gelin zannederler, zaten çoğu gelin olduğunu sanıp oraya gider."

 

Hazar bir anda kaşlarını çattı. Ben Kerem'e delici bakışlar atmaktan Hazar'a doğru düzgün bakamamıştım.

 

"Selim kim?" diye sordu. Sesi bir fısıltı gibi çıkmıştı. Fırtına öncesi sessizliği.

 

Uzun bir sessizlik olunca bu defa bağırdı "Selim kim?! Ve bana sakın yalan söylemeyin!"

 

Kerem'e baktım. Onun söylemesi için. Benden onayı aldıktan sonra konuştu.

 

"Eski sevgilisi."

 

Hazar hızla adımlamaya başlamışken peşinden gitmeye başladım.

 

"Hazar!"

 

Bana döndüğünde yüzündeki ifadeden her şeyi anlamıştım. Ayrılmıştık.

 

"Sakın peşinden gelme, sakinleşmem gerek yoksa kalbini kırarım."

 

Ve gitti. Gitmesine izin verdim. Olması gereken buydu.

 

🌒

 

Veeeee

 

Evettt bebeklerim bu bir devrin sonu onlar artık iki bin yirmi beşte!

 

Normalde bölümü bu kadar kısa tutmazdım lakin iki bin yirmi bele geçtiklerinden bu kadar kısa tuttum.

 

Sıkı tutunun çünkü sonraki durak Selim'in doğum günü!

 

Aylar geçmiş, bebek doğmuş olacak :)))

 

Acaba düğünde beyaz mı giyse Gazal?

 

Acaba Hazar'la tekrar mı olsa?

 

Deniz'i bölümlere mi eklesem?

 

Yoksa Selim evlenmekten vazgeçip Gazal'la olsa kitap final verse?

 

Başka karakterlerin ağızlarından bölüm mü yazsamsa?

 

Neyse bebeklerim ben gidiyorum ama iki güne dönerim 🧚

 

Bu kadar hızlı ve uzun bölüm yazanıda ne bilim

Loading...
0%