@_.busra_
|
______________🌗_____________ ° Ölümden mi Korkmak? ° ~Öldürmekten mi?~ ___________🌓____________
Ölüm pekte korkutucu gelmiyordu ki değildide. Ama öldürmek.. Canavar demiştim kendime ama şuan anlıyordumki ben daha önce canavar olmamıştım, canavar olmaktan kaçmış, saklanmıştım. Etrafımda gördüğüm insan cesetleri beni sonu olmayan ateşten bir girdaba sürüklemişti. Evet güçlü olduğumu biliyordum ama o yaptıklarım bana ait olan bir güçle yapılmış bir şey değildi. Ben benlikten çıkmıştım, evet başkanı öldürdüğüm kısımı hatırlıyordum ama gerisi... Hayır bana ait değildi. O iblis yapmıştı bunu. Evet kesin o bir şey yapmıştı. Yoksa benim böyle bir şey yapmazdım yani yapamazdım değil mi? Daha kendim bile buna inanamıyorken beni bir odaya getirmiş ve işkence ederek konuşturmaya çalışıyorlardı. Yüzüme bir yumruk daha. Beni o kadar sıkı bağlamışlardı ki demirle bütünleşmiş bir şekil almıştım bu sefer sadece vücudumu değil ayak bileklerimden, boynuma kadar uzanan fazlasıyla kalın bir demir zincirle bağlamışlardı. Espiri benim vazgeçilmez bir özelliğimdi. "Size zahmet saçlarımıda bağlarmısınız. Bakın bir anda diken gibi fırlatırım görürsünüz!" Adamın biri ciddiye almış olacak ki hemen saçlarımı bağlamıştı. Kahkaha attım. Vücudumdaki ağırlık o kadar çoktu ki beni bağladıkları bu çelikten kolon olmasa kesinlikle zemini delip yerin yedi kat altına girerdim. "Sen kimsin! Nasıl böyle bir şey yapabildin." Başları olan adamın sinek tıraşı, kaşlarına attığı çizikler, kül rengine yakın olan gözler kendisine kesinlikle yakışmıştı. "İnanırmısın, bende bilmiyorum. Bir bilsem size yapmaktan asla çekinmezdim emin ol!" Canımı fazlasıyla yakmışlardı ve yakıyorlardı. Gözlerim dolu dolu ona baktım. Göz göze gelmemizle yüzündeki sert ifade yerini şaşkınlığa bıraktı.Yutkundu."Eğer o odadaki cesetleri ve kamera kayıtlarını görmeseydim, inanırdım."dedi şaşkın sesiyle. Kafasını sağ tarafa çevirdi. "Daldırın!" demesiyle demire bağlı kanca tekrar dev fanusa daldı. Daha nefes almamı beklemeden üstümdeki ağırlıkla dibe battım. Hareket edemiyordum, almaya çalıştığım nefesi suda aldığım için ciğerim su doluyordu. Ağzımdan çıkan çığlıklar ne duyuluyordu nede anlaşılıyordu. Birer balon olup kayboluyordu. Saçlarıma bağladıkları toka suyun içinde yüzmeye başladı. Saçlarım çok güzel görünmesine rağmen bir vahşetin eseriydi. Gözlerim su sayesinde yanmaya başlamıştı. Acıyan gözlerimi uzun uzun açıp kapatıyordum. Artık dayanamıyordum. Nefes almayı bu kadar çok isteyeceğimi hiç düşünmezdim... Ölmek istiyordum ama böyle değil hemde hiç değil... Gözlerimin önünden geçen su baloncukları görüşümü kısıtlıyordu, ışıklarımı kapatmışlardı? Çok karanlıktı, sevdiğim ve sığındım karanlıktan korkuyordum. Karanlıkta birşey olsa bile bana yaklaşamazdı göremezdi çünkü. Ben hep bunu düşünerek sığındım karanlığa. Yavaşça kapanan gözlerime eşlik eden suratımda belli belirsiz olan küçük bir tebessümdü. Hadi Gloria, istediğin bu değilmiydi. Gözümden akan bir damla yaş suyla karıştı. Dik tutmaya çalıştığım kafam zemine değdi. Ses yoktu. Işık yoktu. Hava yoktu. Hiçlik içindeydim bir hiç ortasındaydım. Aynı akvaryumdaki bir süs balığı'ymışım gibi seyrediyorlardı beni. Çok karanlıktı, havasızdı. Bu sondu. Bu benim hayatımın sonuydu... Karanlığın içinde bir ateş yandı, üzerimde bir ağırlık yoktu. Ateşten gölgeye benzer figürlere yeşil sisler katıldı. "Gloriaaa" İsmimin yankılanmaya başlamıştı. Korku vücudumu sarıyor ve boğulma hissi uyandırıyordu. Ateşten çıkan gölge figürleri etrafımı sardı. Geriye gittim ama boşunaydı. Kendi etrefımfa daire çizerek etrafıma baktım. Üzerime gelmeye başladılar. "Uzak durun!" dinlemiyorlardı. Yaklaşmalarıyla vücuduma ısı yayıldı. Yeşil sis etrafımı sardı. Korkuyu iliklerime kadar hissediyordum. Kaçmak benim için imkansız bir hâl almıştı. Yere çöktüm, onlarda benim üzerime. Gözlerimi kapattım. Vücudum yanmaya başladığı anda çığlık atarak gözlerimi açtım. Burası karanlık değildi burası beni kapattıları yerdi. Sonumun olduğunu düşündüğüm yerdi. Etrafta kan kokusu başta odayı sonra benim ciğerlerimi doldurmuştu. Mide bulantısı ile olduğum yere kusmaya başladım. Öğürmelerim odayı dolduran tek sesti. Kafamı kaldırıp olduğum yeri inceledim. Gözlerimi dehşete açtım. Paramparça bedenler... Ben. Ben yapmamıştım bunu. Ben yapmadım yani değil mi? Ellerim titriyordu. Hayır, ceset görmeye alışıktım ama bu cesetlerin olmasının sebebi benim olmam.. Kafamı iki yana sallayarak geri geri emekledim. Elime batan cam şuan umrumda olan en son şey bile değildi. "B-ben yapmadım!" Delirmek üzereydim. Hatırlamıyordum. Ne olmuştu bilmiyordum. Bu yaşanan şeyler beni delirtmek üzereydi. Belkide çoktan delirmiştim. "Ben yapmadım! Bunu ben yapmış olamam!" dedim bağırarak. Demir kapı açıldı. Helikopterdeki adam içeri girdi. Elinde elma vardı ve onu ısırarak yaklaşıyordu. Etraftaki manzara doğa manzarası gibi izleyerek inceliyordu. Bana baktığı anda kaşlarını çattı. Hızlı adımlarla yanıma yaklaşmasıyla dahada geriye gitmeye çalışmıştım. "Uzak dur benden!" Sesim titriyordu. Yapmış olamazdım. Dizlerini kırdı ve çöktü. Islak saçımı kulağımın arkasına itti. Gözlerim dolu dolu ona bakıyordum. Kaşlarını hüzünle çattı. "Benim sevgili, sevgilim. Bu kadar kötü hissetmenin sebebi ne?" Sorusu akıl alır gibi değildi. Etraf kan gölü olmuştu, insan uzuvları her yerdeydi. Etrafa tekrar dehşetle baktım bakışlarımı ondan çekerek. Yavaş hareketlerle baş parmağı ile işaret parmağını çeneme yerleştirerek kendine doğru çeviridi. Sonra elini tekrar çekti ve elime uzandı. Yutkundu, hüzünlü bakışlarını elimden gözlerime çeviridi. O'na şokla bakıyordum. Üniformasının göğüs cebinden siyah bir mendil çıkarttı. Bendilin üzerinde güneş işlemesi vardı. Bakışlarım başta mendile sonra ona çıktı. Gözümden akan yaşı diğer elinin baş parmağıyla nazikçe sildi. "Sen, sen delirmişsin" dedim titreyen sesimle. Kaşları çatık bir şekilde elimle ilgileniyordu. Elinde tuttuğu mendille nazik hareketlerle başta yaranın etrafını temizledi. "Seni şu halini görüp delirmemek benim için çok zor sol tenebrarum mearum. Ki delirseydim bu sığınağın içinde yaşayan tek bir varlık bırakmazdım ve şuan bunu yapmamak için kendimi zor tutuyorum" Bakışlarını yaramdan ayırmadan kurduğu bu cümle kaşlarımı çatmama sebep oldu. Elimi kendine doğru çekip dudaklarına götürdü. Hızla elimi çektim. Gözlerimi öfke bürümüştü. Bunların hepsi onunla konuştuktan sonra olmuştu. Onu itip ayağa kalktım. Sendelemiştim ama yinede dengemi sağlamıştım. O'da ayağa kalktı. Boynun uzun olmasından dolayı kafamı hafifçe yukarı kaldırdım ve gözlerine baktım. O kadar rahattı ki sanki etrafta hiç vücut parçaları yokmuş gibi davranıyordu. "Sen kimsin iblis!? Seninle konuştuktan sonra böyle oldum. Kimsin sen!?" Dudaklarını 'bilmem' dercesine büktü. "Bilmem sevgili, sevgilim. Sen kim olmamı istersen o olurum. Senin için herşey olurum ama senin için herkes olamam" dedi. Cümleleri kafamda her zaman bir etki bırakıyordu. Çenem titriyordu, dişlerimle birlikte yumruklarımı sıktım. "Bunları ben yapmış olamam. Sen kimsin? Ne yaptın bana?" sesim artık güçsüz çıkıyordu. Bana doğru eğildi. "Sen kim olduğunu biliyormusun Gloria?" _____________🙃_____________ Umarım umduğum oyları alırım. Ve birgün bu kurgunun devamını isteyen bir okur kitlesi kazanırım. Eğer okuduysanız bir yorum ve kitap hakkındaki düşüncelerinizi yazın. Yazarsanız mutlu olurum. Şimdiden teşekkür ederim..
|
0% |