Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Merak ediyorum seni

@_.tongeodl

~Umay Nişancı'dan~
Çıkış saati gelmişti, ve hava serpmeye başlamıştı. Birazdan yağmur yoğunlaşırdı. Yağmurda yürümeyi severdim.
Karargahtan çıktığımda aklımda tek takılı olan şey gideceğim görevdi. Rüya ismini alarak bir otele sızıp uzun zamandır yakalamaya çalıştığımız takım elbiseli it olarak adlandırdığım adamın odasına girecektim. Ancak bunda vurulma ihtimalim evde esir alınma ihtimalim çok yüksekti. O yüzden ben gidiyordum. Şimdilik aklıma gelen plan oydu. Ellerinde o çantayı alabilmenin tek yolu odaya girmekti. Vakiti gelince albay bana haber gönderecekti.
Yağmurun altında yürümekten siyah saçların sırılsıklam olmuştu. Aynı şekilde kamuflajlarımda.
Eve geldiğimden beri dosyaları inceliyordun inceliyordun ve bu itin bir zaafını bulmaya çalışıyordum. Ama yoktu, bulabildiğim hiç bir zaafı yoktu. Bu kadar iyi gizleyemezdi kendini. Aksi taktirde Çolak itini çıplak elle boğmadan şehit olabilirdim. Öfkeyle kendimi tutamayıp bağırdım. "ORUSPUNUN EVLATLARI!" Biraz sakinleşmek için gidip duş aldım ve ardından odama gittim. Biraz Salona gitsem iyi olacaktı. Üstüme soğuk havaya rağmen siyah bir şort üstüne siyah bir crop evde bir hırka alıdım. Saçlarımı at kuyruğu yapmakla yetindim. Spor çantamı ve eldivenlerimi alıp çıktım evden.

"Oooo Umay hanım hoşgeldiniz."

"Hoşgördük Selen."

"Sen bir tık sinirlisin ben sana sağlam bir rakip vereyim en iyisi."

"Katılıyorum Selen."

Bana tebessüm edip gitti. Bana layık birşey getireceğinden emindim. Burası mma yapanlar için kendi çapında bir dövüş salonuydu. Iğdır'da şubesi vardı. Selen eski dostumdu. Iğdır'a sık sık gelip beni görürdü. Artık gelmesine gerek yoktu çünkü ben gelmiştim zaten.

"Umay bu adam iyi mi güzelim?"

Adam epey kalıplı ve sertti. Beni zorlayacağını düşünmüyordum. Ben hep öyle düşünürümde, neyse...

"İyi."

Dedim ve ring alanına çıktım.
İlk hamleyi adam yaptı kafamı yatırarak bu hamleden kurtuldum ve adamın boşluğuna bir dirsek geçirdim. Adam sendelediydi sırada çenesinde bir yumruk geçirdim bu onu sersemletirdi. Bana attığı tekmeyle kendimi etrafımızı kapatan lastiklerde buldum. Selen seslendi. "Dağdaki itlerden biriymiş gibi."

dedi evet bende öyle davranacaktım. Adam bana ikinci hamleyi vuracakken kenara çekilip adamın boynunu yakaladım. Artık kaçışı yoktu. Adamı yere serip yenilene kadar yumruklar geçirdim adama. Oda bana geçiriyordu ama ben anın hırsıyla çokta aldırış etmiyordum. "Kazanan Kızıl Kurt!" Dedi hakemlik yapan adam. Ringden perişan halde çıkıp Selen'in yanına geldiğimde beni kolumdan tutup bir koltuğa oturtturdu. "Lan kızım sen manyak mısın? Ne kadar zamandır orda yumruklar atıp yiyordun, biliyor musun?"

Umursamaz bir şekilde cevap verdim. "Hayır bilmiyorum, ama bilmek istesem öğrenirdim."

bana sen adam olmazsın dercesine bakıp patlamış dudağım ve kaşıma müdahale etti. "Sen manyaksın, sen çok büyük bir manyaksın!"

"Biliyorum." Dedim ve dudaklarımın bir kenarı kıvrıldı.
Hazırlanıp ordanda çıktım ve eve doğru ilerledim. Hava soğuktu, hatta fazlasıyla soğuktu. Acaba eve gitmek yerine biraz buraları gezip görse miydim. Bence fena fikir değildi. Biraz gezsem hiçte sorun yoktu.
Yaklaşık 6 saattir dışardaydım, ve hâlâ eve gidesim yoktu canım sıkılıyordu. Ben ne yapacağım diye düşünürken bir elimde çalan telefonuma gitti. Arıtan kişi Neslihan hanımdı. Telefonu açtım ve konuşmaya başladım. "Alo buyrun Neslihan hanım?"

"Hanım mı, kızım konuşmadık mı bu konuyu?"

"Bu hitap daha uygun Neslihan hanım."

"Ama kızım-"

"Aması yok Neslihan hanım sizi dinliyorum."

Bu tarz konuşmam onu kırmış gibiydi ama bunu isteyen onun oğluydu ne yapabilirdim.

"Alp'den haberin var mı kızım?"

"Yok, neden?"

"Ulaşamıyoruz da, çocuklara sordum omlarında haberi ok belki senin vardır."

"Yo-" dediğimde elimden alınan telefona baktım. "KOMUTANIM!"

Alan kişi Alp Timur komutanımdı benim yerime annesinin sorduğu soruyu cevapladı. "İyiyim anne telefonum kapalı eve gidince ararım seni." Dedi ve telefonu Neslihan hanımın yüzüne kapattı. "Komutanım yok mesai saatin bitti."

"İyi istediğimi diyebilirim öyle mi?"

"Aynen ama ilk benimle gel."

"Siktir olup gider misiniz başımdan?"

Anlamayan gözlerle bana baktı. İstediğimi diyebileceğimi bana söyleyen oydu. "Sen istedin." Kendimi birden havada bulunca şok olmuştum. Nerden lan bu samimiyet? Beni getirip arabasına bindirdiğinde gala şok halindeydim...

"Komutanım napıyorsunuz?"

"Seni sorguya alıyorum, sorduğun sorulara cevap vereceksin."

"Başka?"

"Mesinin bilmemesine karar verdim." Allah'ım bu adamı boğsam nolur?

"Anlatacak birşey yok."

"Hiç yalan söyliyemiyorsun."

"Komutanım bırakır mısınız beni?"

"Hayır."

"Neden?"

"İstediğimi almadan ne ben burdan çıkarım ne sen ordan kalkarsın yüzbaşı." Yapardı, inanıyordum.

"Ne istiyorsunuz komutanım?"

"Geçmişini, geçmişini istiyorum."

geçmişimi mi? Bunu üstlerimiz dışında kimse bilmiyordu bilemezdi biftek ailemin şehit olduğu yazardı geçmiş bilgilerimde. Bunu ona söyleyemezdim. Söylemezdim imkanı yoktu. Üstüme doğru geldi, geldi, ve geldi. Tam dibimde durup yüzüme eğildi. Gözlerini gözlerime dikti. "Seni merak ediyorum Yüzbaşı.." dedi ikimizde birbirimizi öldürecek gibi bakıyorduk... "Merak edilecek bir geçmiş yok Binbaşı.."

 

Loading...
0%