Operasyon başlamıştı o şahin timi ile bu son operasyon'du her şahin timinin askeri tek tek can veriyordu sadece bağırarak yetindi rüzgar kardeşlerinin tek tek şehitliğini tek karede canlı canlı izledi sadece baka kaldı gözleri sadece bir karede 7 kişinin şehitliğine baktı rüzgar bağırdı "benide öldürün lan!" Diye sadece bağırdı kendi timi idi şahin timi bu sefer gerçekten kayboldu geride sadece rüzgar kaldı sadece rüzgar, hepsi şehit oluyordu bir bir can veriyorlardı hepsinin ailesinin ocağına ateş düşmüştü serkan'ın daha 2 aylık bebeği vardı cihanın ise arkasında bekleyen gözü yaşlı annesi Ahmet'in ise geride ağlayan kimsesi yoktu hiç kimsesi yoktu Uğur'un babası daha gözleri açılmadan oğlunu göremeden oğlu gitmişti Faruk'un sadece arkasından ağlayacak kız kardeşi vardı artık onunda kimsesi kalmadı o en çok sevdiği abisi şehit düşüyordu daha o en çok sevdiği çikolatayı abisi görevden dönünce alamazdı çünkü o artık yoktu.
Serhat'ın nişanı vardı yarın çok heyecanlıydı ama artık o nişan olmayacaktı arkasında onu çok seven bir kadın bıraktı o kadına bir dert bıraktı sadece dert.
Buse'nin sadece arkasından ağlayacak bir kişi vardı abisi ona onlara o haberi nasıl verecekti rüzgar nasıl kaldıracaktı bu kadar acıyı bu kadar derdi tek başına nasıl sırtlanacaktı o 8 kişilik Şahin Tim'inden sadece rüzgar kalmıştı Yüzbaşı Rüzgar ARMAĞAN kalmıştı kalabalığın içinde yalnızlığa bürünmüştü şehit haberleri karargaha gitmişti bile oraya şuan ateş düşmüştü bile şehit haberlerini ailelerine nasıl vereceklerdi? Sırasıyla gittiler ilk busenin abisine gittiler o abinin o gururlu bakışı yüreklere bir bir işlemişti "ben şehit abisiyim ağlamamayı en çok ben bilirim" diye kendini avuttu sadece kendini avutmak ile kalmıştı sıra serkan'ın eşine bebeğine gelmişti bebeği ağlıyordu anlamıştı o küçücük beden neler olduğunu anlamıştı babasız büyüyecekti yetim kaldı bu yaşına bile girmemiş hali ile serkanın eşi çığlığı ile kulakları inletmişti bu acının çığlığıydı bu acı eşini daha yavrusunun kokusunu alamadan toprağa vermenin acısıydı...
Sıra Serhat'a gelmişti o biricik güzelim kıza bu acı haberi vermeye gelmişti bu acı tarifsiz bir şeydi "maalesef şehit" Demek o güzelim kız direkt bayılmıştı acısı kaldırabiliceğinden ağırdı hemde çok ağır...
Sıra o çaresizce oğlunun yüzünü görmeyi bekleyen babaya geldi o gururlu sözü beyinlerin orta yerine kazınmıştı "ben oğlumu göremeden şehit verdim ama biliyorum ki Türk askeri her zaman yakışıklıdır" o sözü bir kez daha ağlatmıştı o babanın sadece karşı tarafa yansıttığı bir acıydı.
Sıra bu sefer o küçücük kızdaydı Faruk'un kız kardeşindeydi o sadece 18 yaşındaydı abisini bekliyordu sadece abisine hukuk kazandığını söyleyecekti hevesi kursağında kalmıştı tek bir kelimeye "sus, nolur sus bişi deme bana" demişti çaresizce ayakta duramıyordu bu acıyı tek başına sırtlanıcaktı Ve ali konuştu dudaklarından şu sözcükler çıktı "abinin intikamını alıcaz merak etme izel" O acılı annenin evinin önüne geldik cihanın annesinin yanındalardı kendisi sadece gururla baktı hiç cevap vermedi konuşması kelimeleri yutnuş gibiydi gözlerinden yaş gelmedi sadece gururla Bahçelerindeki o Al bayrağımıza baktı bakınmakla yetindi ve burda şehit haberi bitmişti en üzücü olanı ise gerisinde kimsesi olmayan ahmet idi aileden tek o kalmıştı ailesini tek tek toprağa verdi ve toprağa gitti...
Ve rüzgar sadece baktı o Al bayraklı tabutlara baktı "Şehit Al MARŞ,MARŞ!"kimisi düzdü parçaları tam değildi ağlamaktan sesi titredi rüzgarın yedi kişi aldı her bir tabutu son yolculuğuna uğurlandı hepsi ve arkalarında gözü yaşlı aileler ve tim komutanı rüzgar kardeşlerini uğurlamıştı sonsuzluğa cennete göreceğinden o kadar emindi ki ahmetim tabutunu aldı ve sadece öptü "Ailenle beraber ol" Dedi çaresizce bakmakla yetindiği o tabutu kendisi aldı sırası ile tabutlar vardı ahmet, serkan, serhat, buse, cihan,uğur en küçükleri idi uğur daha yirmi bir'di gençliğini yaşayamadı arkasında babasını bıraktı arkasına dahi bakabilecek vakti yoktu o yirmi birinde şehit düştü tabutu düzdü parçaları eksikti tam değildi en acısı da o ya zaten yirmi bir yaşındaki bir gencin Astsubay çavuş Uğur'un parçaları tam değildi eksikti o kahraman bir Askerdi bu acılar hiç geçmeyecekti kalplerin bir tarafına işleyecekti kim dayanır bu kadar ağır bir acıya arkalarından sadece ağlayanları vardı gözü yaşlı anne, gözü daha görmeyen baba, başarılarını söyleyemeyen kız kardeş, Baba diyemeden babasını uğurlayan 2 aylık bebek, Eşini kaybeden ve yarım kalan bir kadın,ve arkadan sadece bakan abi kalmıştı ya onların acısı dinmeden şehitlerin intikamı alınacak yada, yadası falan yok o intikam alınacak en yakın bir vakitte o kanları yerde konmayacak o iki aylık bebeğin babasının intikamı alınacak.
Aradan yıllar geçmişti rüzgar hâlâ toplayamamıştı kendini eski formu yoktu eski rüzgar yoktu o neşe ile bakan rüzgar artık kin ve intikam ile bakıyordu herkese karşı öyleydi acıması kalmamıştı bu acıyı tek başına sırtlanmıştı bu acıyı kaldıramıyordu dayanamıyordu canı çok yanıyordu ama kime söyleyecekti kimseye duraksadı ve o yazıyı okudu "şahin timi hep birlikte kalacak" içinden kendini yedi rüzgar şahin timi hep birlikte değildi parçalanmışlardı tek tek gitmişlerdi ama buna bir son vermek istediler tuğgeneral Ali Rüzgarı çağırdı ve bu timi yeniden ayaklandırmasını istedi öyle bir tim kur dedi ki etkisinden de güçlü ve o eskinin intikamını alacak bir tim kur dedi iyide rüzgar o yeni timi kursa'da alışabilecekmiydi veya eskisinden güçlü olacakmıydı belki olacaktı belki olmayacaktı o öyle bir tim kurdu ki eskisinden iki farkı vardı bu tim de acılar çok ve güçlü bir tim olmuştu Komutanları yüzbaşı Rüzgar ARMAĞAN Üsteğmen Buğra BOZKURT tam bir canavar dı dikkati üzerine almıştı bile Teğmen Anıl ŞİMŞEK tam bir şimşekti Teğmen Alev YÜCESOY alev gibiydi acımasız ve inatçı Astsubay Kıdemli Başçavuş Evren DEMİRHAN kendisi tamda planlı bir kızdı timin en planlısıydı Astsubay Başçavuş Doğuş ASLAN tamda aslandı kendisi kükrediği an ondan korkmayan yoktu acıları ile bu hâle gelmişti Astsubay Kıdemli Üstçavuş Eray ŞAHİN kendisi saygısından asla ödün vermez ve sabırlı bir kişiydi ama bir zaafı vardı oda kız kardeşi rüyaydı