Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Cehennem ateşinin başlangıcı...

@__ilaayy__

 

“GÜNEŞ AYA IŞIĞINI VERİR GECEYİ AYDINLATSIN DİYE

 

BEN SANA TÜM SERVETİM OLAN KALBİMİ VERDİM, BENİ BİR KUM TANESİ KADAR SEV DİYE…”

 

__ilaayy___

 

Ne mümkündür sevdiğinden uzak olmak Irak olmak. insan ya kalbiyle olur yanında ya her şeyiyle.

 

Arin ve Arasın kavga etmelerinden 3 gün geçmişti. özlemdir adı yakar kül eder insanı uzun zaman geçtiğinde ise çürütür insanın içini.nöbet çıkışı kendisini burada bulmuştu Arin .

 

 

bir elin de arasın yastığı diğer elinde ise arasla beraber tuttukları defterde yazılı olanları okuyor daha da kötü oluyordu. okuduklarıyla gözlerinin önüne bu deftere ilk yazdıkları zamanı hatırladı.

 

 

26.08.2019

 

 

Bu beraber kutladığımız ilk doğum günün sevgilim . Sana verebileceğim en değerli hediyem bu defter . Şimdilik kırtasiyeden alınan normal bir defter gibi görünebilir lakin her haftanın sonunda buraya yazacaklarımız , aşkımızın en büyük şahidi olarak bizden doğacak çocuklarımıza armağan olucak . Kim bilir belki torunlarımız bile bir gün bu cümleleri okuyacak . Bilemiyorum. Bildiğim tek bir doğrum var .Ne olursa olsun , karşımıza kimler çıkarsa çıksın , mutlu bir sona varacağız. Benim için mutlu son demek kalbimin , kalbinin , birbirimize ait olduğunu bilerek ölmek demek.

 

 

Tabi benim pek ölmeye niyetim yok o ayrı bir konu . Daha yaşanacak kavgalarımız ve sana geçirteceğim sinir krizlerin de var… iyiki doğdun tospik iyiki varsın yaşamımda da kalbimde de…

 

 

________

 

 

 

Odasına giren aras küçük bir şok yaşasada yadırgamadı. Yerde olan defter dikkatini çekti. Açık olan sayfa ona defterin verildiği tarihti. Arin o sayfayı defalarca okumuş sona doğruda yorgunluktan daha fazla dayanamayarak kendisini uykunun kollarına teslim etmişti.

 

 

Parmak uçlarıyla dokunduğu saçların büyüsüne kapılmış tüm dünyayla bağını koparmış gibiydi…

 

 

Aradan geçen saatler sonucu arinin uyanmasıyla bu büyü bozulmuştu.

 

Gözlerini açtığında baş ucunda saçlarını ören arası görünce anı bir refleksle oturur pozisyona geldi.

 

“ ne işin var burada ?”

 

Aras , arinin uyku sonrası saçmaladığını biliyordu. Ona ayak uydurmak istedi.

 

“sevgilimi özledim , onu görmek için geldim .”

 

Arin uykulu bir ses tonuyla karşılık verdi.

 

“sevgilin burada değil.”

 

Aras trip yediğini anlayınca haklı olduğu konuyu hatırladı.

 

“evet burada değil , ona sarkıntılık yapan hocasıyla çay içiyor.”

 

Arin arasın dediklerini ters anlayınca , uykulu bir prensesten bir cadıya dönüştü.

 

“seni gerçek anlamda gebertirim aras ! Madem başka manita yaptın siktir git lan !”

 

Aras konunun başka yere çekildiğini anlayınca oturduğu yerden kalktı. Buz gibi bir sesle arine açıklama yaptı.

 

“hastaneye gelip hemşirelerden birine seni sordum. Bana , o it oğlu itin senin flörtün oolduğunu beraber kafeteryada bir şeyler yiyip içtiğinizi söyleyince ben de sana aldığım kasımpatılarını masanın üstüne koydum . Oda çiçekleri kendisine almışım gibi lanse etmiş! Kafeteryada sizi öyle gülerken görünce beynim de ki damarların öldürücü derecede ağrımasına sebep oldu . Bende o sebebi parçalara böldüm!”

 

Arin duydukları ile kısa bir şok yaşayıp duraksadı. Ayağa kalkıp kollarını arasın beline sardı . Yüzünü sırtına yasladı.

 

“özür dilerim , ben bu kadarını bilmiyordum . Seni dinlemeliydim, ama sende beni anla aras ! Sen nası ki deliye döndün işe ben daha kötü oldum. İpeğin sana aşık olduğunu biliyordum zaten üstüne çiçekler eklenince her şey daha da karmaşık bir yol aldı. “

 

 

aras yüzünü arine doğru çevirdi bir elini sol yanağına , diğer elini ise beline koydu. dudaklarını müptelası olduğu saçlarla birleştirdi.

 

 

“konu sensen eğer tek bir şeyden emin ol Arin ! sana olan sevgim ve bağlılığım aldığım nefes kadar ömürlük . Tek bir şeyden emin olma güzelim oda senin uğrana kaç can alıp , kaç cihanı ateşe vereceğimden…”

 

 

_________

 

7.20

 

Aynanın karşısında tıpkı bir kuğu misali etrafında dönüyor kendisini hayranlıkla izliyordu. üstündeki siyah balık tarzı elbise sade bir o kadarda şık duruyordu. altın sevmiyordu, lakin zelal xanım kesin bir dille uyarısını yapmıştı . elindeki altın tokayı perçemlerini öne alarak saçlarına geçirdi.

 

Ferman :kapıyadım hazırsan çıkalım mı?

 

Lavin:hazırım , çıkalım.

 

gelen mesaja cevap verdikten sonra , çantasınıda alıp çıktı odasından.

 

 

bitirdiği merdivenlerle üstüne çeki düzen verdi.

 

konağın kapısında duran son model araba göz araştırıyordu. Ferman arabanın ön tarafına doğru yaslamış sigarasını içiyordu. Lavin ‘i gördüğünde sigarasını söndürdü. Lavin ' nin oturacağı koltuğun kapısını açtı. küçük ama samimi bir gülümseme ile teşekkür etti Lavin .

 

 

ikili akıp giden yolun huzuruna kapılmış , hiç konuşmamıştı. taki Ferman ‘nın ceketinin cebindeki kutuyu Lavin ‘e uzatana kadar.

 

“sana aldım.”

 

şaşırsada sorgulamadı. kutuyu açmadan utandığını belli eden bir ses tonlar konuştu.

 

“teşekkür ederim.”

 

“aç bakalım beğenecek misin?”

 

Lavin heyecandan ellerini titrediğini fark edemeyecek kadar heyecanlıydı.

 

Ferman ise Lavin 'nin heyecanlandığını görünce gülmeden edemedi.

 

Açtığı kutunun içindeki pırlanta yüzüğün büyüleyici bir etkisi vardı . eline aldığı yüzüğün içindeki imza Ferman'a aitti

 

Ferman ‘nın imzalı tasarımı olduğunu anlayınca şok olmuş bir şekilde Ferman ‘A döndü

 

“Bu - bu çok güzel ! hatta gördüğüm en güzel yüzük .”

 

yanaklarının kızardığını hissediyordu .

 

“teşekkür ederim.”

 

“teşekkür edecek tek kişi var oda benim .”

 

kaşları havalandı .

 

“neden?”

 

“teşekkür ederim kadın! bana Lavin değilde sarya olduğun için!”

 

önüne döndü , verebileceği bir cevabı yoktu ! varsa kendisinde o cesareti bulamadı. içinden geldiği gibi konuştu…

 

“ben hiç bir zaman sevdiğim insanlara Lavin olacak kadar merhametsiz değildim , Ferman . sorsan onlara yaptıklar karıncayı incitmez ! sorsan ki bana , kırdıkları kalbimin her parçasını içimi kanatıyor.”

 

 

Ferman park ettiği arabasının tavandaki ışığını açtı , ağlamamak için direnen kadının gözleri hem kızarmış hemde dolmuştu. daha fazla dayanamadı, Lavin . gözlerinden akan yaşlar bir bir yüzünde geziniyordu.

 

 

Ferman ‘nın dokunmayan cesareti yoktu !

 

koskoca Ferman Dilwan helali olan kadının ne elini tutabiliyordu, nede gözlerindeki yaşları silebiliyordu!

 

yan tarafta olan peçete kutusunu uzatı , nişanlısı olan kadına !

 

 

“makyajını batırmamı istemiyorsan sil şu göz yaşlarını .”

 

 

Lavin o an dehşete düştü.

 

“bana maskaramın aktığını söyleme Ferman .”

 

 

Ferman dikkatlice baktı yüzüne , her karışına. maskaranın ne olduğunu çözmeye çalışıyordu . lakin akan tek şeyin gözlerindeki yaşlar olduğunu görünce yüzünü ekşitti.

 

“akan tek şey göz yaşların ve oda sana hiç yakışmıyor ! çirkin gösteriyor seni . sakın ağlama bir daha !”

 

Lavin sinirlendiğini hissetti .resmen ağlarken çirkinsin demişti , müstakbel nişanlısı!

 

“iyi Ferman ağam bir daha yanınızda ağlamam sizde çirkinliğimden arkanıza bakmadan kaçmazsınız! gerçi şuan bile burada olmanız ilginç!”

 

 

Ferman kendisini açıklama isteği duydu açıklamaya çalıştı , lakin eline bırakılan yüzük ile bir şok daha yaşadı.

 

“al yüzüğünüde -”

 

onu taklit edercesine devam etti

 

“-ağlarkan gözel bulduğun kıza takarsın . ÖKÜZ!”

 

sinirle açtığı kapıdan indi . hızla yürüdü . aklına geldikleriyle hem gülüyor hem sinirleniyordu.

 

kendisini avutmaya çalışıyordu. kirpiklerini yukarı doğru parmağı ile kaldırdı , maskarasının akmadığına seviniyordu.

 

“neyseki maskaramız akmıyor lavi! göz yaşlarımız aksa da sorun yok hala mükemmeliz !”

 

bir adım atacağı sırada belinden tutulup yan tarafa savruldu dengesini kaybetsede onu tutan eller sayesinde dengesini kazandı. Ferman sinirli olduğunu Belli eden bir sesle konuştu.

 

 

“bir daha başka bir kadın iması yaparsan olacaklardan ben sorumlu değilim sarya!”

 

yüzüğü göstererek Lavin'nin parmağına taktı.

 

“bu yüzük sadece senin için tasarlandı , çıkardığını görürsem benden çekeceğin var sarya Dilwan !”

 

 

Lavin ne durumda olduklarını görünce Ferman dan uzaklaşmak için bir adım geri gimek istedi lakin karşılaştığı te şey koca bir duvardı. sola doğru döndüğünde üç kızın onlara bakarak bir şeyler konuştuğunu görünce tamam anlamına kafasını salladı. iki sorunları vardı ;

 

oldukları durum , ki en önemlisi buydu.

 

ikincisi ise yüzünün Lavin ‘ e büyük gelmesiydi .

 

“ Ferman çekil ! bize bakıyorlar !”

 

Ferman bunu sorun etmedi . Bir adım daha yaklaştı , duymak istediğini duyana kadar böyle kalacaklardı.

 

lavin fermanın bunu sorun etmediğini anlayınca diğer sorunları olan yüzünü söyledi.

 

yüzüğünü göstererek sorunu gösterdi.

 

“büyük geliyor halay çekerken düşebilir.”

 

Ferman sabrının sınandığını hissediyordu .

 

“düşsün ! düşsün sarya, imzalı yüzük o, senden başka kimse takamaz onu !”

 

"Tamam."

 

Dediğinde ,Ferman geri çekildi .

 

elinden tuttuğu kadını salona doğru yürüttü , aklına gelen şeyle durdu .

 

“ halay çekerken çok fazla göz önünde bulunma olur mu ? kimseyi gebertmek istemiyorum.”

 

 

lavin gülmemek için kendisini zorlasa da yapamadı . küçük bir kahkaha attı .

 

 

“merak etme Ferman ağam ağlarken çirkin olan bir kadına heleki Ferman Dilwan ‘nın -”

 

elini havaya kaldırarak bakışlarıyla yüzüğü gösterdi.

 

“-nişanlısına yürüyecek cesarette olan insan yok diye biliyorum.”

 

“ yürüdükleri yolu sikerler lan hayırdır.”

 

Lavin çıkan küfür ile kızdığını belli etti .

 

“çok ayıp Ferman !”

 

Ferman dediğini sonradan anlaşmada iş işten geçmişti .

 

yüzünü ekşitti.

 

“ayarlarımla oynama sende!”

 

bıraktığı eli tekrar tuttu Ferman .

 

Girişte onları bekleyen düğün sahipleriyle küçük bir selamlaşma faslının Ardından gelin ve damat masasının olduğu yöne doğru yöneldiler , el eleydiler. çoğu bakışların onların üstünde olduğunu hissediyordu lavin , lakin aldırmadı tutuğu eli daha da sıkı tuttu.

 

Attığı her adımda biraz daha huzursuzlanıyordu Ferman , bir adım daha attığında arkası dönük olan kadının ona doğru bakmasıyla olduğu yerde durdu. Fermanın durmasıyla Lavin de durmuştu. Göz göze geldiği kadın bir Ferman ‘a birde Lavin in elini tutan ellere bakıyordu.

 

Melisa karacan ;

 

Yargıçın kızı olan melisa ,

 

Ebedi düşmanın kızı ,

 

Aşık olduğu kadın ,

 

Uğruna ölebileceği kadın ,

 

Tam da karşısında duruyordu.

 

Melisa onlara doğru adım attığında Ferman da adımları ona doğru yönetti , bunu yaparken tuttuğu bıraktı . Lavin'i geride bıraktı.

 

Lavin o an anladı ki , bu kadındı , nişanlısının uğruna öleceği kadın . Kim bilir belki de haklıydı ferman. Melisa güzel bir kadındı hemde fazlasıyla güzeldi. İsmini tam anlamıyla tanımlıyordu, melisa !

 

Bir adım sadece bir adım vardı. Uzatsalar ellerini birbirlerini çekip kurtarabilirlerdi bu kanlı savaştan aşklarını …

 

Yapmadılar , yapamadı ikiside öylece geçip gitti . Birbirlerinden mi vazgemişlerdi yoksa savaşmaya güçleri mi yoktu?

 

 

Adımlarını hızlattı Lavin , ikisininde ortasından geçip gitti. Ne gözleri doldu ne de tek bir kelime edebildi. Yaklaştığı dostuna zorlada olsa gülümsedi. Kaldırdı kollarını sarıldı dostuna . Kulağına doğru yaklaştı şevin .

 

“o kadının melisa olduğunu bilmiyordum , yoksa asla izin vermezdim davetiye gönderilmesine affet beni lavin!”

 

Lavin dostundan ayrıldı . Olumsuz anlamda kafa salladı

 

“hain kaderin bana her geçen gün anımsattığı derdimi ,bu gün ilk defa yüzüme vurdu , şevin ! Ben bana bunları reva gören kaderimi hiç bir zaman affetmeyeceğim!”

 

_________

 

 

“Arin benim acil bir telefon görüşmesi yapmam lazım , terastayım . Lavin gelirse haber ver bana.”

 

Halaydan çıkan İnci , terasa doğru çıktı.

 

Telefonundan babasının adını tıklayıp açılmasını bekledi.

 

“babacım , nasılsın?”

 

Erdem bey iki gündür sesini duymadığı kızının sesini duyunca büyük bir oh çekti.

 

“iyiyim sarı kızım benim sen nasılsın iyi misin ? Ne zaman dönüyorsun ?”

 

İnci özlediği babasının sesine sarılmak istiyordu .

 

“ben çok iyiyim babacım . Bir hafta daha buradayım . Baba biliyor musun ? Ben Diyarbakıra aitmişim. O kadar özlemişim ki anlatamam.”

 

“tabii ki özlersin kızım kız kardeşini bir diğer aileni orada buldun.”

 

Telefonuna gelen mesaj ile kapatmak zorunda kaldı.

 

“babacım beni çağırıyorlar ararım ben seni yine”

 

“tamam kızım herkese selam söyle seni de çok öpüyorum.”

 

“aleyküm selam babam , bende seni çok öpüyor ve seviyorum.”

 

 

Kapanan telefonla arkasına döndü. Gördüğü kişi ile ufak bir şok geçirse de aldırış etmedi. Taki yanından geçen bir adamın dev cüssesiyle çarpışmasıyla adım atması bir olmuştu.

 

“önüne baksana gerizakalı”

 

“ulan kurbanlık koyun gibi ortada duran sensin özür dileyeceğine hala bağırır çağırırsın !”

 

İnci tavan yapan sinirleri ile daha da çok yaklaştı.

 

“koyun dediğin kadın senin derini yüzer be kargamel burunlu !”

 

Adamın elini kaldırmasıyla bir el tarafından kolunun ters çevirilerek kafasının duvara çarpılması saniyeler sürmüştü.

 

“siktir olup gitmen için üç saniyen var it!”

 

“bir” demesiyle adamın ortadan kaybolması an be an gerçekleşmişti.

 

İnci kalbinin atışlarından rahatsız olmuştu bu denli atması hiç normal değildi.

 

“bir şeyin var mı İnci ?”

 

İnci isminin nereden bildiğini sorguladı.

 

“ismim - ismimi nereden biliyorsun?”

 

Mirza alayvari bir şekilde güldü.

 

“ Kıdemli üsteğmen Mirza Sancaktepe .”

 

Çatılan kaşları daha da çatıldı.

 

“ ee yani ismimi bilmeni açıklamıyor ayrıca banane bundan.!”

 

Mirza İnci’nin salağa yatmasına her zaman ki gibi sinir oluyordu. Madem oyun istiyordu. Bu işin de kıdemlisiydi Mirza .

 

 

“ büyük oyna albay kızı!bu çocuk işi , gerçi sen hep böyleydin ! İnci dağdelen.”

 

Güldü İnci oyun oynadığını sanıyordu , yürüyen kas deposu!

 

“ Ben babamın kızıyım , erdem Dağdelenin kızı;

 

İnci Dağdelen ! Ve sen sadece benim istediğim kadar benim hakkımda bilgi sahibisin! Benimle konuşurken iki defa düşün Üsteğmen Mirza Sancaktepe!”

 

Ses tonuna yansıyan tek bir şey vardı oda özgüveniydi…

 

 

________

 

 

"Tu riya ku ez pê dimeşim î tevî ku ez dizanim ew xelet e."

 

“yanlış olduğunu bile bile yürüdüğüm yolsun sen.”

 

 

yara aldığın kadar güçlü , kırgınlıkları kadar paramparçadır insan. merhamet etmek ayrı bir duygudur , acıma duygusuyla karıştırılsada ikisi bambaşka evrenlere aittir…

 

Lavinin ki merhametti peki Fermanın ki neydi ? acıma duygusu muydu ?

 

Ferman ‘a göre kadere teslim oluştu .

 

 

“nişanlanmışsın.”

 

Ferman cevap vermek istemedi. kafasını onayladığını belirterek salladı.

 

melisa nefes alamadığını hissediyordu. dolmuştu hemde çok fazla dolmuştu.

 

“söz vermiştin ! “ sesi titriyordu.

 

“bana senden başkası haram demiştin! sözünü tutamadın .”

 

Ferman yalan söylemeyi sevmezdi . söylemeyecektim de .

 

“sensiz yaşamak da haram .”

 

“cehennemliksin Ferman !”

 

Derin bir nefes saldı boğuluyordu.

 

“Beni cehenneme mahkûm eden cennetim utansın !"

 

cennetim sendin beni bırakıp gittin cehennemim geldi demişti Ferman Lavin için. Onları duyan kadından bir haberdiler .

 

“babamı öldürmek isteyen bir adam benim cennetim olamazdı Ferman !”

 

 

“Ben babanı değil baban beni öldürmek istiyor ve inan bana senin uğruna öleceksem gram dokunmaz ! ama baban beni senin uğruna değil para ve güç uğruna bitirmek istiyor ! “

 

dolan gözlerinden yaş akmaması için kafasını yukarı kaldırdı. tavanda bulunan aynada ikisinin karşısında duran bir kadın gördü.

 

“Lavin .”

 

Ferman sağ tarafına doğru döndüğünde onlara yaklaşan bir çift ateş saçan gözlerle bakan Lavin gördü. yüz ifadesi çoğunu duyduğunu kanıtlıyordu.

 

elindeki yüzüğü melisaya doğru yöneltti.

 

“al , bak . Bu ne biliyor musun ?

 

bilmiyorsun .”

 

 

Fermana döndü .

 

 

”sen söyle Ferman ne bu .”

 

bozulan sinirleri ile küçük ama acı dolu bir kahkaha attı.

 

 

“bunun sahibi kim biliyor musun ? “

 

 

kafasını olumsuz anlamda salladı.

 

melisaya döndü. tuttu kolundan açtırdı ellerini .

 

 

“al bu sana ait bana değil. neden biliyor musun ?”

 

bir adım geri gitti.

 

“çünkü hiç bir çiçek cehennem de yetişemez!”

 

Sildi , gözlerindeki yaşı.

 

Ferman'a döndü.

 

“cennetinle vedalaş Ferman , çünkü ben içimdeki ateş dinene kadar hepinize cehennem olacağım!”

 

 

baş parmağıyla Ferman ‘nın kalbine dokundu.

 

 

“benim yandığım gibi yanacak burası , kül olana denk cayır cayır yanacak! kaderin değil ha Ferman, ben yakacağım seni !”

 

 

öylece çıkıp gitti aralarından . o yanıyordu , herkes yanışını kutluyordu. madem onun yanılışı kutlanıyordu. oda yakacağı canları kutlayacaktı hemde en başı çekerek kutlayacaktı.

 

hızla halayın başına doğru adımlarını attı. başta olup ona sevdalı olan kuzeni hazarın elinden halay mendilini aldı. adımlarını bir ileri bir geri atarak halayın başını çekiyordu. görenler ya hayran oluyordu yada Ferman dan dolayı başlarını öne eğiyorlardı.

 

Lavin in Ardından gelen Ferman etrafına bakındığında halay başında olan müstakbel nişanlısını gördü. eline girdiği adamın ona sevdalı olduğunu bile bile girmiş üstüne başı çekiyordu.

 

hiç bir şeye aldırış etmeden yürüdü Lavine doğru. eline giren Ferman ile küçük bir şok yaşasada aldırmadı. daha da bir süzüldü ,omuzlarını öyle bir dikleştirdi ki tüm doğuya meydan okurcasına döndü Ferman ‘a mendiliyle birlikte omuzlarını da oynattı. tekrar halaya döndüğünde Ferman ‘A yaklaştı.

 

 

“bembeyaz bir ölüm olucak bizim için , cehennemine hoş geldin.”

 

kendinden emin bir şekilde mendili nişanlısına verdi.

 

“Ferman Azad Dilwan !”

 

Arkasına bile bakmadan çıkışa doğru yürüdü. onu kapıda Bekleyen İnci ‘den çantasını aldı. saçlarını arkaya doğru savurdu.

 

Lavin Dilwan bu gece bir söz vermişti . ona cehennem sıfatını gören kim varsa ona cehennemi yaşatacaktı!..

 

“YARA ALDIĞIN YER SENİN EN BÜYÜK ZAAFINSA BAŞKALARININ EN GÜÇLÜ YERLERİNDEN VURMAYI ÖĞRENİRSİN….”

 

__ilaayy___

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%