Yeni Üyelik
4.
Bölüm

𝐃𝐚𝐯𝐞𝐭𝐢𝐲𝐞

@_argmk_

Hikaye Pini görüntüsü

 

 

*****

 

Tramvay, geçmişte yaşanan bir olayın etkisinde kalarak, o tramvayı hatırlatacak herhangi bir gerçek durumda tetiklenen bir durumu hatırlatacak. Çoğu kişinin tramvaylarından kurtulmak için tıpbi desteği bulunmaktadır. Bazıları tramvaylardan kurtulur, rahat bir nefes alırken, bazıları tramvaylarını uyutur ve tekrardan tetiklenmesine sebep olur, bazıları ise artık kalıcı olarak yaşama alışmış, renkten bir kısmı kabul edilmiş olanlardır. Kabul edilen kişiler bilirlerki kurtulmanın tek yolunun mezarın gidişatlarıdırlar.

Tramvaydan kurtuluşun tek yolunun ölümden geçtiğini düşünen, deneyimleyen kişilerden biride benimdir. Hayatımın en büyük bölümü yer edinmişti, çoğu şeyi planlarken bile onu sıcağım. Bende istemezdim ama Beste Kansız yine hayatı mahvetmişti. Yanımda olmadan bile, geçmişte yaşananlar ile yine yaşam boka çevrilmişti.

Ellim titre ederek iyileştirmeyi iyileştirdin bir tane hap çıkartıp içerken patlamak üzere olan kafam ile hapse atıldı. Kafamın iki yanında da vuran ağrı canıma yeterken kaç saat uyumadığımı düşündüm.

3 gün,

Saat 11.00.

Bedenim artık bu duruma alışkın olmasına rağmen kırılma bayraklarını çekerken, ruhumun onun aksine aklımla maraton koşusuna çıkmış durumdayız. Hiç bitmeyen bir maraton yarışması...

Yaklaşık on dakika yatakta kalmamın ardından evin içinde yankılanan zil sesi ile hızla yataktan kalktım. Ardından odadan hızla kapıya doğru yürüdüm.

"Kim o?"

"Kargo" demesi ile görünümleri devirdim. Beyaz ya kıyafet emri vardır.

Daha fazla beklemek adına kapıyı açarken karşımda takım elbiseli adam görmem ile kaşlarımı çattı. Elim hızlı sağ taraftaki ayakkabılığın arasındaki beyzbol sopasına giderken "Kimsin sen?"

Karşımdaki adam "Kargocuyum abla, bunlarda sana" elinde bulundurduğu bir kutu ve üç adet siyah zarfa bakış attı ve ardından tekrar adama dönüp onu süzdüm.

"Ne zamandan beri kargocular takım elbise ile eşya dağıtır oldu?" Sorduğum soru ile bir dakika kalırken, ardından "Abla Allah aşkına al her yerde daha dağıtacağım kargolarım var" dedikten sonra itiraz etme imkanı ortadan kaldırmak tutuşturdu kutuyu ve üzerine üç tane siyah zarfı dağıtmak kadar uzakta.

Arkasındaki şaşkınlıkla baka kalırken ne yaşadığını sorguladım. Sonra daha apartmandan çıkma ihtimalinin olup olmadığına baktığımızda toplu gruplarmdaki kutuyu yere koydum ve kapıyı kapattım Apatman giriş kapısının cama koştum.

Cama koştuğumda az önlime kargo tutuşturan 'sözde' kargocnun bir adet BMW'ye binerken ulaşılabilirde bakışlara devirdim "aptal birde çok kargosu var. Nah inanırım.

Ardından tekrar kapının önünden dönen yerden kargoyu ve zarfları satın aldım. Üç zarfta incelerken arkalarında yazan adların içim işgillenmeye başlamıştı.

'Devan Kara Zemheri'

'Beyaz İlkin Zemheri'

ve son olarak 'EAZ'

İsimlerimizin ne ilgisi olduğunu anlamazken, kimin kazandığını ve neyi amaçladığını anlamak için açmak gerekecekti. Elimde kutuyu önümdeki koltuğa koydum ve elimdeki zarflardan birisini açtım;

 

 

 

 

 

 

"𝐙𝐀𝐌𝐁𝐀𝐊 𝐒𝐎𝐅𝐑𝐀𝐒𝐈

 

 

 

 

𝐃𝐚𝐯𝐞𝐭𝐥𝐢𝐦𝐢𝐳𝐬𝐢𝐧𝐢𝐳 𝐄𝐟𝐬𝐮𝐧 𝐀𝐥𝐞𝐯 𝐙𝐞𝐦𝐡𝐞𝐫𝐢

 

 

 

 

𝟏𝟗.𝟏𝟏.𝟐𝟎𝟐𝟒

 

 

 

 

𝟏𝟗.𝟑𝟎

 

 

 

 

 

 

𝐍𝐨𝐭: 𝐌𝐞𝐤𝐚𝐧ı 𝐞𝐧 𝐢𝐲𝐢 𝐬𝐞𝐧 𝐛𝐢𝐥𝐢𝐫𝐬𝐢𝐧."

 

Okuduğum davetiyeyi bir kaç kere daha okumama sebap olurken beni kendime getiren cebimde melodisi duyulan telefonum oldu. Sol elim ile telefonu aldığımda kimin aradığına baktım;

 

 

 

 

 

0553******* Arıyor

Kimin aradığını az çok anladığımda sinir ile aramayı yanıtlayıp hopörlere aldım.

"Evime neden davetiye ve kutu gönderdin, ayrıca kutunun içinde ne var?" konuşmasına izin vermeden konuşurken arkadan kahkaha sesi duyuldu.

"İlk olarak sana da merhaba ve tanıştığıma memnun oldum"

Gözlerimi devirip "Evimi bulan ve oraya eşya gönderen birisi ile tanışma işini aştığımı düşünüyorum"

"İkinci olarakta kutuyu neden açıp kendin görmüyorsun?" dediğinde kaşlarımı çattım ve kutuyu alıp elim ile ağırlığını ölçtüm. Bomba olma ihtmalide vardı. Kutudan herhangi olumsuz bir tepki almayınca kutuyu nazikçe geri yerine bıraktım.

Hayır sanki hayatımda hiç bomba tuttumda burada ağırlığına bakarak anlamaya başladım.

"Bir şey derdim ama ciddi ortamı bozmak istemiyorum. Neyse bomba olma ihtimali?"

Sıkıntılı bir iç çekişin ardından "Alev sen zeki kızsın bu saçma sorularını benim gibi yakışıklı ile konuşmanın heyecanına veriyorum. Bomba seni öldürmek için çok dikkat çekici bir çözüm, istesem seni bir kaç dakika içerisinde öldürebecel çok iyi insanlar tanyorum"

"Baya iyi insanlar, cennetlikler tövbe Allahım" gözlerimi devirdim ama tabiki bu onu göremezdi.

Karşıdan tok bir kahakaha sesi duyulmasının ardından "Kutuyu açabilirsin, içinde ne bir bomba, ne de sana zarar verecek herhangi bir eşya var. Aksine bence hoşuna gidecek bir eşya. En sevdiğin renk nedir?"

"En sevdiğim renk... Kırmızı"

"Dikkat çekmek için her şeyi deniyorsun"

Anlamsızca önümdeki kutuya baktım "Neden?"

"Sen nedenini bırak ve önündeki kutuyu aç. Açınca neden olduğunu anlayacaksın. Bu senin için, tabi seni tasarladıkların bundan daha güzeldir ama yakışacağını umuyorum. 19 Kasımda seni ve kardeşlerini aldıracağım ve buraya geleceksiniz-" lafının devamını dinlemeden hızlıca söze girdim.

"Kardeşlerimin bu işe karışmasını istemiyorum, ayrıca benim geleceğim nereden biliyorsun?"

Karşıdanderin bir soluk sesi geldiğinde "Lütfen lafımı kesme. Kardeşlerin ve sende zaten bu işin merkezindesiniz, planım var. Senin aileni yok edenlerden intikam almak istemez misin?"

Kafamı iki yana salladım "Hayır, hayır. Bu Zambak sofrası babamın sonu oldu, benim mutlu bir ailem vardı ama bu zambak sofrası her şeyimi benden aldı, Devan annemin ve babamın yok oluşunu gördü, Beyaz aile nedir hiç bir zaman bilmedi, ben kendimi saymıyorum artık. Kusura bakma evet bir Zemheri olabilirim ama bunların hepsi on yıl öncede kaldı"

Sessizce içimi dökmemi bekledikten sonra, ağzımdan çıkan her laf ile sesim sonlara doğru kısılmaya başlamıştı. Derin bir nefes aldıktan sonra bulunduğum yere çöktüm ve sırtımı masanın ayağına dayadım.

"Onlar da burada olacak" kaşlarımı çattım.

"Onlar derken?"

"Ünsel Kaburga, Aksa Kaburga, İhsan Armağan ve Güner Peker"

Söylediği isimlerin hepsi aklımda yankılanırken hepsine ait anılarım gözlerimin önünde geçti. Türkiyenin, belki de Dünya piyasasında söz hakları olan dört kişi. Kendilerinin bunca zaman isteyipte yapamadıkları şey yoktu. Örnek vermek gerekirse, dünya piyasınında olan Zemheri ailesini silmek istemeleri gibi. Babamın en yakın dört arkadaşıydı, kendilerini çok yakından tanıyordum. Hepsinin üzerinde şeytan türü vardı. Manşetlerde hep yüzlerinde olan melek maskesini layıkıyla yerine getiren dört kişi. Babamın katilleri.

"O masaya tek bir şartla otururum"

"Nedir? Hemen yerine getireyim"

"İsmim Efsun Alev Zemheri olacak ama söz hakkım Bahtiyar Ateş Zemheri üzerinden olacak"

"Yani buraya"

"Evet oraya yeniden şahlanacak Zemheri ailesi adına geliyorum. O masanın adı Zambak sofrası olmayacak"

Gözlerimden akan yaşları hışımla sildim ve ağlamaktan akan burnumu çektim.

"O sofranın adı Marsel olacak"

"Şanslı ve güçlü..."

"Güçlü bir zemheri ailesi ve şanslı olan ise onlar olaclar çünkü bu zamana kadar huzurla yaşamaları tamamen bir şans. Alevler yükselerek Ateşe dönecek ve hepsi o ateşin kime ait olduğunu hatırlayacak. Son bir şey daha"

"İsteğin her zaman yerine getirilecek"

"Hayır bu bir istek değil, bu bir teşekkür. Teşekkürler Yalın Tibet Sungur, bunu neden yapıyorsun bilmiyorum ama teşekkür ederim"

"Bunun nedeni sana anlattığımda daha iyi anlayacaksın Alev. O zamab Teşekkür etmenin daha güzel yolunu bulursun böyle kuru kuru kabul etmem. Seni ve kardeşlerini bekleyeceğim Alev, görüşürüz" tam ağzımı açıp bir şey diyecektim ki yüzüme kapanan telefon ile ağzım açık kalmıştım.

Şaşkınlığımı atıp kendime geldiğimde sinirle tekrar geri aradım ama pek bir faydasını göremedim çünkü ne kadar çalsada açmadı. Bu beni daha da sinirlendirirken içimden bildiğim tüm küfürleri sesli bir şekilde yansıttım.

"Senin doğumun müjdeleyen ebeninde, senin oluşumununda katkısı olan her kromozomunda..." sövemeler eşliğinde önümde kutunun kurdelesini çözüp kapağını kaldırdım. Karşımda gördüğüm kırmızı elbisenin üst kısmı ile hayran kaldım.

Kırmızı rengi sevdiğimi nereden öğrendi bilmiyorum ama az önce yaş akan gözlerim bu sefer gülümsemekten kısılmıştı. Tek bir telefon ile bir sürü duygu değişime sebep olmuştu Yalın Tibet Sungur...

****

 

 

 

Yalın Tibet Sungur?

 

Efsun Alev?

 

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın bebişlerimm <333

Loading...
0%