Yeni Üyelik
11.
Bölüm

10. Bölüm

@_arzu_endam

ONUR'DAN

Gece'yi bir kulübe gibi bir yerde görmüştüm. Hemen oraya doğru ilerledim. Evet bu oydu. Ne kadar özlemiştim onu. Sessizce arkasından ona doğru yaklaşmaya başlamıştım. Sesimi duymuş gibi arkasına döndü. Gözlerimiz birbirini bulunca hareketsiz kaldık. Karşımdaydı. O bedeni ile benim karşımdaydı.

Ona baktığım sırada gözlerinin dolduğunu fark ettim. Koşarak bana doğru geldi ve bana sarıldı. O kadar sıkı sarılıyordu ki sanki tekrardan gidecekmiş gibi. Bende kollarımı o küçük bedenine sararak sıkıca sarıldım.

Çok özlemiştim. Bir daha benden ayrılmasına izin vermeyecektim. O sırada ona bir şeyler söyledim.

"Seni çok özledim Gecem. Nerelerdeydin sen. Mert haber vermeseydi seni bir daha göremeyecek miydim ben?

O sırada kafasını kaldırarak bana baktı. Dudaklarını aralayarak bir kaç cümle kurdu.

"Mert mi haber verdi size burada olduğumu?"

"Evet o söyledi. Gecenin bir yarısı evden çıkıp gittiğini ve geri dönmediğini söyledi. Bir konum attı ve biz de hızlıca geldik."

O sırada tuhaf gözlerle bana bakmaya başladı. Sanki bizi istemiyor gibiydi ya da ona bir şey oluyordu. Düşüncelerimden kurtulmamı sağlayan Gece'nin sesi olmuştu.

"Onur eğer bayılırsam sakın korkma tamam mı?"

Gece ne bayılmasından bahsediyordu anlamamıştım.

"Ne bayılması Gece. Saçmalama iyi misin sen?"

O sırada Gece birden yere düştü. Ne olduğundan hiç emin değildim. Hızlıca yere eğilip Gece'yi kucağıma almıştım. Onu bulmuşken tekrar kaybedemezdim. Hemen bulunduğumuz kulübeden çıkarak Mertlerin yanına ilerledim. Benim geldiğimi gördüklerinde koşarak yanıma geldiler. Mert kucağımda baygın halde bulunan Gece'yi görünce bana baktı ve konuşmaya başladı.

"Gece'ye ne oldu o iyi mi?"

"Birden bayıldı. Ben de anlamadım. Hemen hızlıca arabayı hazırlayın. Hastaneye gidelim. Onu bulmuşken tekrar kaybedemem."

Şuan o kadar çaresizdim ki ne yapacağımı bile bilmiyordum. Onu bu halde görmek benim için çok zordu. Düşüncelerimden kurtulmamı sağlayan Mert'in arabanı kornasına basması oldu. Hızlı adımlarla arabaya ilerledim. Arka kapıyı açtım ve Gece ile koltuğa geçtim. Kapı kapanınca araba harekete geçti.

"Dayan güzelim. Bak hastaneye gidiyoruz. İyi olacaksın tamam mı. Sana bir şey olmasına asla izin vermeyeceğim. Mert biraz daha hızlan lütfen. Geceme bir şey olmasın."

Artık ağlıyordum. Ona bir şey olacak düşüncesi bile nefesimi kesiyordu. Aylardır onsuzdum , odamdan çıkmıyordum. Onun kaçtığı haberini alınca çıkmadığım odamdan çıkarak hemen yanına gelmiştim. Fakat o şuan iyi durumda değildi bile.

"Tamam Onur sakin ol. Erkenden varacağız hastaneye. Gece iyi olacak korkma."

Aradan geçen 10 dakikanın sonunda hastaneye gelebilmiştik. Hemen açılan kapı ile kucağımda Gece ile birlikte hastane girişine yürüdüm.

"Sedye getirin. Bayıldı acil yardım edin lütfen."

Yanıma gelen hemşire içeri koşarak sedye getirdi. Gece'yi sedyeye bıraktım ve hemşireler ile birlikte içeri gittik.

"Bak güzelim geldik hastaneye. İyi olacaksın şimdi. Korkma ben yanındayım."

O kadar korkuyordum ki ne yapacağımı bile bilmiyordum.

Gece'yi bir odaya aldılar ve müdahale etmeye başladılar.

Aradan 20 dakika geçmişti ki hemşire dışarı çıktı. Ayağa kalktım ve Gece'nin durumunu sordum.

"Merak etmeyin. Hastamızın durumu gayet iyi. Sadece biraz fazla soğuğa maruz kalmış. Vücudu da buna dayanamayınca bayılmış. Doktor Bey bir kaç ilaç yazdı. Hepsi bu reçetede yazılı. İlaçları aksatmadan kullanmasını sağlarsanız en kısa zamanda iyileşecektir. Geçmiş olsun."

"Sağ olun hemşire hanım."

Hemşire gitmişti. Doktor da biz hemşire ile konuşurken Gece ile ilgileniyordu. İçeri geçtim. Doktor elindeki dosyaya bir kaç şey yazıyordu. Benim geldiğimi görünce başını dosyadan kaldırdı.

"Gece'nin durumu nasıl doktor bey."

"Merak etmeyin durumu gayet iyi. Hemşire Hanım anlatmıştır size.

"Evet anlattı."

"Onun dışında başka bir sorun yok. Hastanın serumu bitince hemşire hanımı çağırıp çıkış işlemlerini yapabilirsiniz."

"Tamam doktor bey. Sağ olun."

"Rica ederim. Ne demek. Geçmiş olsun tekrardan."

"Teşekkür ederim."

Doktor odadan çıkmıştı Gece ile tek başımıza kalmıştık. Mert ise kapının önünde bizi bekliyordu. Gece'nin yanına ilerledim. Yatağının kenarında bulunan sandalyeye oturdum. Gece'nin elini tuttum.

"Ah benim güzel kızım. Neden dikkat etmiyorsun kendine? Bak yine hastanedesin. Ben seni böyle görmek istemiyorum. O atarlı günlerini görmek istiyorum."

O sırada boğazımda bir düğüm oluşmuştu. Uzun süre ayrı kalmıştık.

"Uzun süre ayrı kaldık. O Oğuz olacak adi herif seni benden ayırdı. Onu bir elime geçirirsem sana yaptıklarının hesabını tek tek soracağım."

O sırada Gece'nin tuttuğum eli hareket etti. Uyanıyordu sonunda güzelim uyanıyordu. Gözlerini açtı. Gözleri ilk tavan ile buluştu. Sonra bana döndü o güzel gözleri. Beni görünce ayağa kalkmak istemişti.

"Hayır kalkma. Uzan yerine. Çok yorma kendini."

"Onur. Seni çok özledim."

"Bende seni çok özledim Gecem. O kadar çok özledim ki kokuna bile hasret kaldım."

Onu çok özlemiştim. Haftalar sonra ona kavuşmuştum. Kokusunu , gülüşünü , bakışlarını , sesini kısacası her şeyini çok özlemiştim. Onu benden almışlardı ama buna izin vermedim. Gecemi onlardan geri almayı başardım.

"Daha iyi misin Gecem? Ağrın falan var mı?"

"İyiyim Onur. Sadece başım biraz ağrıyor."

"Gel uzan yatağa. Dinlen iyice."

"Onur'um. Gerçekten iyiyim ben. Bu kadar endişelenmene gerek yok."

"Olur mu hiç öyle şey güzelim? Senin için endişelenmeyeceğim de kimin için endişeleneceğim acaba?"

"Onur'um bak bana. Bak ben gayet iyiyim. Sen kurtardın beni zaten."

"Evet güzelim. Kurtardım seni."

Gece ile konuşurken odanın kapısı tıklatıldı. İçeriye Mert, Burak, Sabah ve Beren girdi. Kızlar Gece'yi gördükleri gibi koşarak yanına gelip sıkıca sarıldılar. Gece'yi özledikleri gözlerinden ve sarılışlarından belliydi.

Kızlar Gece gittikten sonra ayakta durmakta çok zorlanmışlardı. Günlerce gizlice ağlarken görmüştüm onları. En çok yıpranan Beren olmuştu. Çünkü Gece'ye kendinden bile daha çok değer veriyordu. Sabah üzülse bile ayakta durmak zorundaydı. Çoğunlukla Bereni sakinleştiren oydu. Gece'nin bulunduğu haberini aldıkları zaman o kadar çok sevinmişlerdi ki hızlıca hazırlanıp aşağıya inmişlerdi.

Kendimden söz etmiyorum bile. Gece benim nefesimdi. O gittiğinde sanki nefes alamıyormuşum gibi hissediyordum. Çok kez ağlama krizlerine girmiştim. Onun odasından çıkmıyordum. Onun yatağında uyuyordum. Çünkü onun kokusuna ihtiyacım vardı benim. O gittiği zaman ona olan sevgimin ne kadar derin olduğunu anlamıştım. Onu çok seviyordum. Ona geri kavuşabilmiştim.

Mert'in Gece'nin gittiğinden haberi varmış. Gece her şeyi benim için yapmış. Oğuz şerefsizi yüzünden beni bırakıp gitmek zorunda kalmış. Ah küçük meleğim. Benim için kendisini feda etmiş.

Düşüncelerimden sıyrılmama Burak'ın sesi sebep olmuştu. Uzun süre dalmış olmalıyım. Kafamı kaldırıp bana bakan bir kaç yüz ile karşılaştım. Tek farklı yüz benim meleğimi kaçıran Oğuz'a aitti.

Onun burada ne işi vardı. Gebermek için mi gelmişti buraya acaba.

"Mert. Bu neden burada."

"Onur. Oğuz Gece'nin öz abisiymiş. DNA testi yaptırdık ve sonuçlar doğru çıktı. Oğuz bizim Gece'mizin abisi."

"Abi mi? Böyle abi olmaz olsun ya. Önce Gece'me şiddet uygulamaya kalktı. Sonra da kaçırmaya kalkıştı. Bu mu abiliği onun."

Sözlerim ağır olabilirdi ama bunu fazlasıyla hak etmişti. Oğuz kafasını kaldırdı ve bana baktı. O sırada şu cümleleri sıraladı.

"Gerçekten çok pişmanım. Gece'ye şiddet uygulamaya kalktığım için ve onu kaçırdığım için. Ben de abisi olduğumu sonradan öğrendim. Bilseydim ona bunları asla yapmazdım ki."

"Beni ilgilendirmiyor. Abisi olmasan bile bunları yapmak zorunda mıydın? Ha söylesene zorunda mıydın? Ben onun tek bir saç teline bile kıyamazken sen ona o kirli ellerini değdirdin. Şimdi söyle bu iğrenç anıları onun aklından silebilecek misin?"

"Belki bu iğrenç anıları onun aklından silemeyebilirim ama onları hatırlamamasını sağlayabilirim."

"Ne kadar denesen de boş."

Artık Oğuz'a bağırarak cevap veriyordum. O kadar sinirlenmiştim ki. En sonunda Mert yanıma gelerek beni durdurmaya çalışmıştı.

"Mert bırak beni de şu gereksize haddini bildireyim."

"Sakin ol Onur. Bak Gece korkuyor sizin bağırışlarınızdan. Onu daha fazla korkutmak istemezsin değil mi? Onun eski Gece olabilmesi için sana ihtiyacı var. Eskisi gibi acımasız olabilmesi için sana ihtiyacı var. Ona yardım et."

Mert'in söyledikleri ile kendime gelmiştim. Gece'mi korkutmak istememiştim. Onun karşısında resmen bir canavara dönüşmüştüm. Hemen yanına gittim ve elini tuttum.

"Özür dilerim meleğim. Seni korkutmak istememiştim."

Bana doğru yaklaşıp diğer elini yanağımın üzerine koydu.

"Özür dilemene gerek yok Onur. Korkmadım zaten."

"Gece. Korktuğunu çok iyi biliyorum ama üstelemeyeceğim bunu. Önemli olan senin iyi olman."

"İyiyim ben zaten Onur. Bak karşındayım."

"Sesini bile özlemişim Gecem."

"Bende çok özledim."

Biz konuşurken Sabah araya girdi.

- Onur Bey. Hatırlatırsak eğer biz de buradayız ya hani mümkünse Gece ile biz de iletişime geçebilir miyiz.

- Tabii ki Sabah Hanım. Buyurun.

Sabah ve Beren Gece ile konuşmaya başladılar. Biz de erkekler karşılıklı oturuyorduk. Hala ne yapacağımı bilmiyordum. Olaylar tamamen bir birine karışmıştı. Gece'nin bir anda ortaya çıkması, abisinin Oğuz olması, yanına gittiğimde evden kaçmış olması, hasta bir şekilde onu bulduğumda birden bayılması. Her şey karman çorman olmuştu.

"Mert."

"Efendim Onur."

"Ne olacak bizim bu halimiz."

"Ben de hiç bilmiyorum."

O kadar batmış bir durumdaydık ki. Yetimhaneden çıkmamıza rağmen bela peşimizden ayrılmıyordu. Gece üzülmesin diye de normal görünmeye çalışıyordum. Ama elimden bir şey gelmiyordu. Düşüncelerimin içinde yüzerken odanın kapısı açıldı. Kapıya döndüğümde doktor gelmişti. Gece'nin yanına ilerledi ve serumunu kontrol etti. Ayağa kalkıp yanına ilerledim.

"Bir sorun mu var doktor bey?"

"Hayır. Bir sorun yok , merak etmeyin. Sadece hastamızın durumunu kontrol etmeye gelmiştim. Ama görünüşe göre hastamızın durumu gayet iyi."

Gece'ye döndüm ve bana mutlu gözler ile bakıyordu. Mutluluğu benim yüzüme de yansımıştı. Ona doğru bende gülümsedim. Doktora döndüm. Ve konuşmaya başladım.

"Peki, ne zaman hastaneden çıkış yapabiliriz."

"Hastanın serumu bitince çıkış yapabilirsiniz. Zaten hemşire hanım gelip serumu çıkartacaktır. Tekrardan geçmiş olsun."

"Sağ olun doktor bey. Yardımlarınız için teşekkür ederiz."

"Ne demek. Bu bizim görevimiz."

Doktor baş selamı verdikten sonra odadan ayrılmıştı. Gece'nin yanındaki koltuğa oturdum. Mert'te diğer taraftaki koltuklara oturmuştu. O kadar çok dalmıştım ki Gece'nin sesi ile kendime geldim.

"Onur! Kendinde misin? Dalıp gittin."

"Evet, kendimdeyim. Dalmışım sadece."

"Nerelere daldın acaba."

"Bende bilsem keşke. Ama hiç bir şey bilmiyorum."

Gece bile benim iyi olmadığımı biliyordu. Ne kadar ona belli etmemeye çalışsam bile imkanı yoktu. O her şeyi anlıyordu. Ama artık iyi olmam lazım. Çünkü Gece kurtuldu. Artık benim yanımda. Güvende.

Bir süre bekledikten sonra Gece'nin serumu bitmişti. Hemşire gelip serumu çıkarmıştı. Gece'yi kucağıma almıştım. Ne kadar onu yere indirmemi, kendisinin yürüyebileceğini söylesede indirmemiştim. Çünkü onu korumalıydım. Arabanın kapısına geldiğim zaman Mert kapıyı açmıştı. Hemen arka koltuğa geçip Gece'yi yerine bıraktım ve bende yanına oturdum. Gece arabada başını omzuma yaslamıştı. O sırada uyuya kaldığının farkında bile değildik. Araba yarım saat sonra evin önüne geldiğinde Gece'nin uyuduğunu fark ettim. Mert'te bunu fark edince hızlı hareket edip kapıyı açtı. Gece'yi kucağıma alıp arabadan indim. Evin kapısına geldiğimde kapı açılmıştı. İçeri geçtiğim zaman kimseyle konuşmadan üst kata çıkıp Gece'yi benim odama bırakmıştım. Şimdilik onun odası hazırlanana kadar burada kalması en iyisiydi. Yanına uzandım. Çok güzel uyuyordu. Özlemiştim onun yanımda olmasını. Saçlarına eğildim ve kokusunu içime çektim. Çok güzel kokuyordu. Onu uyandırmamak için yataktan kalktım ve aşağıya indim. Bizimkilerin yanına gittiğimde herkes yüzüme bakıyordu. Bende hastanede olan her şeyi tek tek anlatmıştım. Onlarda sessizce beni dinlemişti.

Loading...
0%