Yeni Üyelik
12.
Bölüm

11. Bölüm

@_arzu_endam

1 hafta sonra

Onur'dan,

Gece'ye kavuşalı tam 1 hafta olmuştu. O gece neler yaşandı herşeyi tek tek anlatmıştım bizimkilere. Onlarda şaşırmışlardı. Oğuz'un Gece'nin abisi olduğunu, bunu bilmediği için onu kaçırdığını, bunu öğrendiği zamanda şok geçirdiğini. Kısacası her şeyi öğrenmişlerdi. Gece geldiği günden beri odasından çıkmıyordu. Abisi gelince kapısını kilitliyor ve yalnız kalmak istiyordu.

Oğuz ne kadar onu görmek istesede Gece buna izin vermiyordu. Onun abisi olduğu gerçeği bile onun canını yakıyordu.

Çünkü abisi dediği kişi ona dokunmaya kalkmıştı. Eğer böyle bir şey yapmasaydı onu affedebilirdi belki ama o bunu yapmıştı.

Oğuz ona demet demet güller göndermişti. Sevdiği çikolataları almıştı ama Gece bunların hiç birini almadı. Sadece odasında duruyor , arada bir dışarı çıkıyor ve nefes alıp geri gidiyor. Onun dışında dışarıya adım bile atmıyordu.

Sürekli yanına gidiyordum. Onunla konuşmaya çalışıyordum. Ama oysa sadece boş duvara bakıyor ve tepki vermiyordu.

İşte Gece'nin yaşam belirtisi verdiği o gün bugündü. Odasından çıktı ve yanımıza gelip oturdu. Bizimle sohbet etti. Bu duruma çok şaşırmıştım. Ama beni şaşırtan şey bu değildi. O duyduğum cümledeydi. Bana abisini görmek istediğini ve onunla oturup düzgünce konuşmak istediğini söyledi. Ona hayır diyemezdim. Çünkü kendisini bu şekilde iyi hissedecekse abisini hiç tereddüt etmeden çağırabilirdim. Gece'nin verdiği bu ani karar ne kadar zor olsa da vermişti bir kere. Geri dönüşü olamazdı.

Gece'ye döndüm ve konuşmaya başladım.

"Kararında emin olduğunu görüyorum. Evet senin için zor bir karar belki ama yaptığın şey aslında en doğru olanı. Ne olursa olsun seni destekleyeceğim. O zaman ben şimdi gidip abini arayayım. Buraya gelsin ve oturup güzelce konuşun."

Gece kafasını sallayarak ona söylediklerimi onayladı. Yerimden kalktım ve telefonumu açıp rehbere girdim. Oğuz'un ismini bulup onu aradım. Telefon ikinci çalışta açıldı.

"Efendim Onur."

"Oğuz sana bir şey söyleyeceğim ama sakin ol ve korkma kötü bir şey yok. Gece günler sonra seninle konuşmayı kabul etti."

Oğuz susmuştu. Büyük ihtimal şaşırmıştı veya onunla oyun oynadığımı zannediyor olabilirdi. Biraz bekledikten sonra Oğuz bana cevap verdi.

"Hemen hazırlanıp geliyorum. Sonunda benimle konuşmayı kabul etti. Bunun kadar güzel hiç bir şey olamazdı. Çok sağ ol Onur. Günlerdir bu güzel günü bekliyordum. Çok sağ ol."

"Rica ederim Oğuz. Hem ben bir şey yapmadım. Bunu kendisi istedi. Bende ona hayır diyemezdim. Onun mutluluğu çok önemli çünkü."

Oğuz bu konuşmamdan sonra telefonu kapatmıştı. Bende salona geçtim ve Gece'min yanına oturdum. Hiç beklemediğim bir anda kolumun altına girmiş ve belime o küçük kollarını sarmıştı. Bu hareketi ile ne kadar afallasam da ona belli etmedim. Yaptığı hareket karşısında bende kolumu omzunun üzerine yerleştirdim ve ona daha sıkı sarıldım. Başının üzerine küçük bir öpücük kondurdum. Özlemiştim benim yanımda olmasını. Sonunda artık benimle. Artık güvende. Kafasını kaldırdı ve güzel gözleriyle bana baktı. Ona gülümsedim.

Önce kalktı etrafa baktı ama kimseyi göremedi. Sonra yine hiç beklemediğim bir şeyi yapıp dudaklarıma küçük bir buse kondurmuştu. Uzun zamandır bu anı bekliyor olabilirdim. Onun dudaklarını hissetmek çok güzeldi. Dudakları yumuşacık ve sıcacıktı. Gece dudaklarını benden ayırdığı zaman öpüşmemizin bu kadar kısa olmasını istememiştim. Onun için Gece'nin boynuna elimi geçirdim ve kendime çekip dudaklarımızı tekrar birleştirdim. Gece bu hareketime hiç itiraz etmeden bana uymaya başladı. Eli saçlarımın arasında dolanıyor ve saçlarımla oynuyordu. Bu hareketi ile onu dudaklarıma daha çok bastırarak öpmeye devam ettim. Gece onu sert öpmemden dolayı dudaklarıma küçük bir inilti bırakmıştı. Öpüşmemiz tutkulu bir şekilde ilerliyordu ki merdivenden inerek gelen Burak ile yarıda kalmıştı.

"Valla ben bir şey görmedim. Siz kaldığınız yerden devam edebilirsiniz."

Burak geldiği gibi geri gitmişti. O sırada Sabah Burak gibi merdivenden iniyordu ama Burak Sabah'ı gördüğü gibi kolundan tutup onu yukarıya çıkartmaya çalışıyordu.

"Sabah diretmede çık şu yukarıya. Bir kere de dinle beni hadi."

Sabah Burak'ın dediklerine oflayarak yukarı çıkmıştı. Gece'ye döndüğümde başını boynuma gömmüş ve yüzünü saklamıştı. Burak gelince utanmış olmalıydı. Elimi boynuna götürdüm ve başını yukarıya kaldırdım. Gözlerimiz bir birini bulunca ikimize de bir sakinlik gelmişti. Ona tekrardan utanacağı cümleleri kurdum.

"Kaldığımız yerden devam etmeye ne dersin."

Gece kızarıp kafasını aşağıya eğdi. Bu haline gülümsemiştim. Utanınca çok tatlı oluyordu. Onu daha çok utandırmayacaktım.

"Tamam tamam. Kaldır hadi kafanı. Utanmana gerek yok."

Kulağına eğildim ve bir kaç cümle kurdum.

"Hem utanınca daha tatlı oluyorsun. Acaba seni hep böyle utandırsam mı?"

Söylediklerim karşısında elini yumruk yapıp çok sert olmayacak şekilde göğsüme vurmuştu. Yalan "ah" dedim. Gece bir an panikleyerek başını kaldırdı. Elini vurduğu yere götürdü. Korkmuş bir şekilde gözlerimin içine bakıyordu.

"Canın acıdı mı? Ama ben yavaş vurmuştum. Özür dilerim canın acısın istememiştim. Gerçekten istememiştim."

Onun bu haline kahkahalar eşliğinde gülmüştüm. Gece sanki karşısında bir uzaylı varmış gibi bakıyordu bana. Ne kadar gülmek istemesem de Gece gülmeme sebep olmuştu. O bana anlamsızca bakarken onu belinden tuttum ve kendime çektim. Dudaklarımı kulağına götürdüm.

"Merak etme Gecem. Canım acımadı. Sadece sen öyle masum masum bakınca dayanamadım gülmeye başladım. Evet suçluyum ama kızma bana. Bir anlık bir boşlukla oldu."

Bu sefer Gece benim söylediklerime gülmeye başladı.

"Açıklama yapmana gerek yoktu Onur Bey. Biliyorum öylesine güldüğünü."

Öylesine derken? Kafam karışmıştı ama şuan bunu sorgulamayacaktım. Düşüncelerimin arasından sıyrılmama sebep olan şey kapının çalmasıydı. Oğuz gelmiş olmalıydı. Gece kucağımdan indi ve yanıma oturdu. Burak o sırada merdivenden inince kapıyı açmaya yönelmedim. Gece eliyle elimi tuttu. Ona cesaret vermek amacıyla elini hafiften sıktım. Ama o benim elimi daha çok sıkıyordu. Korkuyor olmalıydı. Sakinleşmesi için ona korkmamasını ve bizim burada olduğumuzu söyledim. Birazda olsa sakinleşmişti. Derin derin nefesler alıyordu. Burak kapıyı açmıştı ve Oğuz'u içeriye almıştı. Oğuz içeriye geldi ve selam verdi. Gece'nin oturduğu koltuğun karşısındaki koltuğa oturmuştu. O çok tedirgin olmasın diye göz teması kurmuyordu. Çünkü biliyordu Gece çok çabuk tedirgin olabilen bir insandı.

Arada uzun bir sessizlik olmuştu. Mert ve kızlarda aşağıya gelmişlerdi. Herkes bir yere oturduktan sonra ikilinin konuşmasını beklediler. İlk atağı Oğuz'dan beklerken Gece konuşmaya başlamıştı.

"Hoş geldin öncelikle. Umarım lafımı bölmeden konuşmamı dinlersin sonra benim konuşmam hakkında söylemek istediklerini söylersin. Biliyorum şuan sana karşı kaba davranıyor olabilirim ama bunu eski günlerde bana yaşattığın o iğrenç anılara say. Yine insaflı davranarak konuşmak için seni çağırdım. Çağırmamın arkasında büyük bir gerçeklik yatıyor çünkü. Basit bir gerçeklik değil bu. Sonuçta bana yakınlaşmaya çalıştın ve bu durumu hiç hoş karşılamadığımı anlamış olmalısın zaten. Davranışların hiç hoş değildi. Evet seninle konuşmak istedim o da abim olduğunu bildiğimden kaynaklı. Gerçekten öz abim misin bilmiyorum ama en kısa zamanda DNA testi yaptırmak istiyorum. Lütfen karşı çıkmaya kalkma. Ne kadar karşı çıksan da bunu zorla da olsa yapacaksın. Söyleyeceklerim bu kadar senin söylemek istediğin bir şey varsa söyle ama eğer yoksa odama çıkacağım."

Oğuz konuşmadı sadece tüm söylediklerime tamam diyerek geçmişti. Bende fırsattan istifade odama çıkarak salondan ayrıldım. Yatağıma uzandım ve kimseyle konuşmak istemediğim için uyumaya karar verdim.

Loading...
0%