@_arzu_endam
|
Gözlerimi açmadım. Aslında açmak istememiş de olabilirim. Uykunun ve yumuşak yatağın tadını çıkarmak istiyordum. Yumuşak yatak demişken dün yattığım yatak bu kadar eğri değildi değil mi? Aklıma gelen şey ile gözlerimi birden açtım ve onu karşımda gördüm. Pusat'ı... Pusat ile dün akşam uyumuştuk. Biz yani ben şimdi onunla mı uyumuş oldum? Beni kaçıran adamla hem de. Ya bana kötü bir şey yapsaydı. Ah Gece ah. Kafayı yemiş olmalısın. Neden böyle bir şey istedin ki şimdi adamdan. Hayır onunda hiç bir şey demeden yanıma yatmasına ne demeli. Fırsatçı pislik. Asıl fırsatçı burada ben oluyorum ama orasını karıştırmayalım. Sonuçta ilk defa kendimi bu kadar kötü hissettim. Sadece küçük bir yardım almış oluyorum. Her neyse işte bu mevzuyu kapatmamız lazım. Hem de hemen kapatmamız lazım. Gözlerimi açtım ve Pusat'ın bedeni ile karşılaştım. Gayet normal bir şey. Çünkü gece onunla birlikte uyuduk. Tek sorun kendimi güvende hissetmemdi. Beni kaçıran adamla nasıl güvende hissedebilirdim acaba kendimi. İyice beynin yandı kızım senin. Sen böyle değildin ne değişti birden. Evet çok sıkıntılı ve zor bir dönemden geçiyordum. İlaçlarım yoktu, kabuslarım artmıştı, yapılan tedavilerin hiç bir faydası olmuyordu, yediklerim midemde kalmıyordu. Dün böyle olmuştu. Pusat öyle söylemişti. Ben hatırlamıyordum orası apayrı bir şeydi zaten. Çok kilo vermiştim. Bu kadar macera bana yaramıyordu. Bu durumdan kurtulmam lazımdı. Onur'umun yanında olmam lazımdı benim. Ama şuan başka bir adamın kollarının arasında yatıyordum. Of of of gerçekten of! Ne yapıyorum ben ya. Artık kalkma zamanı. Kalk kızım kalk. Kaçmak için bir yol bulman lazım. Yoksa bu şekilde daha fazla yaşayamazsın. Pusat'ı uyandırmadan yavaşça yataktan çıktım. Kapıya doğru gittim ve sessizce açtım. Kapıyı açmamla başımın dönmesi bir olmuştu. Kendimi zar zor ayakta tutabilmiştim. Neydi bu şimdi. Çok umursamamam lazımdı. Kaçmamız lazım hadi. Başımın dönmesi azalınca merdivenlerden yavaşça aşağı indim. Evde kimse yoktu bahçedeki korumalar dışında tabii. Korumaları görmemle yüzüm düşmüştü. Şimdi kaçmak zorlaşmıştı işte. Yine de bir yolunu bulacaktım. Kaçacaktım bu lanet olası yerden. Tek şansım buydu. Bahçeye açılan bir cam vardı. Camı açtım ve dışarı adım attım. Beni gören korumalar bir kenara geçtiler ve bana sırtlarını döndüler. Neden böyle bir şey yaptılar ki. Her neyse çok takamayacaktım bunu. Bahçede yalın ayaklarım ile yürürken başım tekrar dönmüştü. Birazdan geçerdi herhalde. Bir kaç adım daha attım ama baş dönmem durmuyordu. Sanki koskoca dünya beni hiçe sayıp dönüyormuş gibiydi. Artık kendimi ayakta tutamıyordum. Bacaklarım bile beni taşıyamıyorlardı. Kulaklarım iyice çınlamaya başlamıştı. Bu hiç iyiye işaret değildi. Ellerimi şakaklarıma yerleştirdim. Baş dönmemi azaltmak için ama ne fayda. Kulak çınlamam artıyordu. Bedenim daha fazla dayanamadığı için yere yığılmıştı. Etraftan gelen uğultulu sesleri seçemiyordum bile. Tek hissettiğim şey bedenime temas eden soğuk hava ve beni esiri altına alan karanlık olmuştu. Ondan sonrası da bende yoktu zaten. PUSAT'TAN Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi aralamaya çalışmıştım. Gözlerimi araladığımda aradığım bedeni yatakta bulamadım. Nereye gitmiş olabilirdi ki sabahın köründe. Yataktan yavaşça doğruldum ve ayağa kalktım. Kapıya doğru ilerledim ve kapıyı araladım ve merdivenlere yöneldim. Bugün evde hiç kimsede yoktu. Korumalar dışında. Evin içinde o küçük bedeni aradım ama ortalarda yoktu. "Gece!" "Gece neredesin. Bak şakanın sırası değil. Neredeysen çık hadi ortaya." "Geceeeee." Kimse beni duymuyordu. Tüm odaları aramıştım. Hepsine tek tek girip bakmıştım ama hiç bir yerde yoktu. Bakmadığım tek bir yer kalmıştı. Yeraltının dışına açılan yer. Bahçeye bakmamıştım. Tam salona geçerken bahçeye açılan camın açık olduğunu fark ettim. Yoksa Gece kaçmış mıydı. Yok canım bu hasta haliyle nereye kaçabilirdi ki en fazla. Cama doğru ilerledim ve bahçede onu gördüm. Yalın ayakları ile yürüyordu. Hava almak istemişti herhalde. Beni gören korumalar arkalarını dönmüşlerdi. Geceye baktığımda birden duraksamıştı. Beni mi fark etmişti acaba. Gece bir kaç adım daha atmıştı ama yine aynı şekilde aniden durmuştu. Bu sefer adım atmamıştı. Elini şakaklarına yerleştirmişti. Başı mı ağrıyordu ki? Tam ona seslenecekken birden küçücük bedeni yere yığıldı. Onun yığılmasıyla hızlı adımlarla yanına koştum. Hemen yanına eğildim ve ona seslendim. "Gece kalk prensesim hadi. Gece beni duyuyor musun?" Gece'den ses gelmiyordu. Hızlıca onu kucağıma almıştım. Ayağa kalkar kalkmaz salona geçtim. Ardımdan gelen koruma camı kapatmıştı. Kucağımda Gece ile merdivenlerden çıktım ve uyuduğumuz odaya geri döndüm. Yavaşça onu yatağa bıraktım ve telefonumu aradım. Masanın üstünde duran telefonumu elime aldım ve doktoru aradım. "Alo Ferhat. Hızlıca buraya gelmen gerekiyor. Gece ayağa kalkmış ve onu bahçede gördüm. İlk başta yavaşça adımlar atıyordu neden bilmiyorum ama birden yere yığıldı. Uyandırmaya çalıştım ama bir türlü uyandıramadım. Uyanmıyor Ferhat. Acele etmen lazım. Lütfen çabuk gel lütfen." "Tamam Pusat sen sakin ol ben hemen geliyorum. Panik yapma ve yaşam bulgularını değerlendir." "Tamam Ferhat." Ferhat hızlıca gelecektir buna emindim. Onun da dediği gibi yaşam bulgularını takibe alacaktım. Nabzına, ateşine, oksijen satürasyonuna bakmıştım. Yaşam bulguları gayet normaldi. Ee o zaman neden bayıldı bu kız durduk yere. Vitamin değerleri düşmüş olmalı. Ferhat gelip kontrol edecekti. Gerekirse asıl doktorunu da buraya çağırırdım. Yeter ki Gece iyi olsun. Aradan yarım saat geçmişti ama Ferhat ortalarda yoktu. Tekrar aramalıydım. Ferhat'ı aradım ama aramama cevap vermedi. Umarım başına kötü bir şey gelmemiştir. Biraz daha bekleyecektim. O sırada Gece'nin yanına gittim. Nabzı falan normaldi fakat ateşi yükselmişti. Durumu gittikçe kötüleşiyordu. Of ne yapacaktım ben ya. Onun bu halde olması benim suçumdu evet benim suçumdu. Onu buraya getirmeseydim belki bu olmazdı ya da en fazla kendi doktoru tarafından erkenden tedavi edilirdi. Of Pusat of. Şimdi çek bakalım kıskançlığını. O kıza bir şey olursa o zaman bittin sen. Sevdiğin kıza bunu nasıl yapabilirsin ya nasıl. Aklım hala el vermiyor bu duruma. Kendimle çatışırken Gece mırıldanmıştı. Zor da olsa gözlerini açmıştı. "Pusat. Canım çok yanıyor." "Biliyorum prenses ama biraz daha dayan doktor birazdan burada olur." "Pusat asıl doktorum olmadan beni asla tedavi edemezsiniz." Tam cevap verecektim ki Gece yine bayıldı. Belki de haklıydı. Tabii ki haklıydı. Sadece neyi olduğunu asıl kendi doktoru biliyor. Onu buraya bir yolunu bulup getirmemiz lazım. Ama nasıl getireceğiz. Ve nerede bulacağız. "Sen Pusat'sın unuttun mu bunu hemen ya. Sen bulursun o adamı. Şimdi bunları düşünme Gece'yi uyandırmaya bak." Tekrardan bayılan minik bedenin yanına geçtim ve uyandırmak için elimden geleni yapmalıydım. Hemen Gece'yi kucağıma aldım ve tedavi odasına götürdüm. Odada ki yatağın üzerine Gece'yi yatırdım ve ilaç dolabının önüne gittim. Ona serum takmam gerekiyordu. Hemen damar yolu malzemelerini aldım ve yanına gittim. Kolunda en belirgin olan damarı seçtim ve yavaşça iğneyle damara giriş yaptım. İntraketin iğnesini yavaşça çıkardım ve kapağını kapattım. İntraketi flaster ile sabitledim. Tekrar ilaç dolabının önüne gittim ve Ferhat'ın daha önceden yazıp bıraktığı orderin üzerinde yazan ilaçları hazırladım ve seruma enjekte ettim. Serumu setledim ve Gece'nin yanına gidip intraket kapağını açtım ve serumunu taktım. Evet belki serum ona çok iyi gelmiyordu ama sık sık bayılmasından iyiydi en azıdan. Asıl doktorunu bulana kadar ona elimden geldiği kadar iyi bir şekilde bakacaktım. Keşke bu şekilde onun karşısına çıkmasaydım. Daha iyi bir şekilde çıkıp beni iyi biri olarak tanımasını sağlasaydım. Artık çok geçti belki ama ona kendimi en iyi şekilde gösterecektim. En azından benden korkmasını engelleyecektim. Yapılması gereken tüm işlemleri yapmıştım. Gece iyi olacaktı. Ona çok iyi bir şekilde bakacaktım. Seni iyileştireceğim prenses. Sana sözüm olsun. Gece'yi iyileştirmek en büyük isteğimdi. Ve ben onu iyileştirecektim. Hem de en kısa zamanda. Gece baygın bir şekilde yatıyordu. O yatarken onu izlemeye koyuldum. Onu izlemek çok güzel bir şeydi. Saf yüzü ve temiz kalbi ile çok mükemmeldi. Etrafa adeta bir ışık misali yayılıyordu. Enerjisi de çok farklıydı. Tam mutluluk kaynağıydı. Ah Pusat ah. Deliler gibi sevdiğin kız için neler neler yaptın. Sevdiğinden bile ayırdın. Ama ayırmakta haklıydın. Gece Onur ile olmaya devam edemezdi. Onur çok iyi bir insan değildi. Gece'nin de Onur gibi pislik bir insanla birlikte olmasına katlanamazdım ve izin veremezdim. Düşüncelere dalmışken zil çalmıştı. Ferhat gelmiş olmalıydı. Ayağa kalktım ve odadan çıktım. Kapıya ilerledim ve kapıyı açtım. Karşımda Ferhat'ı ve o adamı gördüm. Gece'nin asıl doktorunu. Ama buraya nasıl gelmişti. Yoksa düşündüğüm şey mi? Ferhat onu buraya getirmiş olabilir miydi? Neden olmasın ki yani değil mi sonuçta bir insanın hayatı söz konusu olduğu için Ferhat elinden gelenin en iyisini yapmaya hazırdı. Ferhat'a baktım ve bana güler yüzle bakıyordu. Tam da tahmin ettiğim gibi doktoru Gece için o getirmişti. Helal olsun sana be dostum. Bende ona gülümsedim ve daha fazla kapıda bekletmeden ikisini de içeri aldım. Doktor bana bakıyordu. Gece nerede diye sorar bir hali vardı. Bende ona dönüp Gece'nin yanına gitmesi için işaret verdim. O da bunu anlamış olacak ki yüzü gülümsedi. Ben Gece'nin olduğu odaya ilerlerken o adam da benim peşimden geliyordu. Odaya geldim ve kapıyı açıp doktoru içeri aldım. İlk başta doktorla içeri girdim ve kapıyı kapattım. Ferhat bizimle gelmemişti çünkü zaten Gece için onun buraya getirmişti. Ona çok borçlanmıştım. En kısa zamanda onun için güzel şeyler hazırlamam lazımdı. Doktor Gece'nin yanına geçti ve bana onun için yapılan ilaçları sordu. Bende Gece için yazılmış olan orderi doktora verdim ve tepkisini bekledim. Çok büyük tepki vermemişti aslında. Sadece dudakları biraz kenara kıvrılmıştı. Belli ki onu tatmin eden bir şey olmuştu. Bana döndü ve dudaklarını aralayarak bir kaç cümle kurdu. "Normalde Gece için her ilacı kullanmam fakat şuan sizin kullandığınız ilaçları bende ona uygulamıştım. Tek sorun eksik bir ilaç var. Onu Gece'ye uygulamadığınız taktirde ne yaparsanız yapın Gece asla iyileşmeyecektir. Son zamanlarda kontrollerini bayağı aksatmıştı ama sen genç delikanlı onu yanına alıp çok iyi bir şekilde bakmışsın. Diğer erkek arkadaşı ona bu kadar iyi bakmamıştı. Bakmıyordu da sadece onu alıp bizim yanımıza gelip tedavi ettirip geri götürüyordu. Ama sadece o hasta olduğu zaman getiriyordu. Sen ise doktor arkadaşınla beni ikna edebildiniz. Ben buraya geldim. İyi ki de geldim. Gece'yi de iyileştireceğim buna emin olabilirsin asla bu durumdan şüphe duyma. Ben sana Gece için kullanacağınız diğer ilaçları vereceğim ama ne hastalığı olduğunu söylemeyeceğim. Bana da sormayın çünkü eskiden ailesinin bana yemin ettirerek saklamaya çalıştıkları bir hastalığı var. Elbet düzelecek ama biraz zaman alacak. Ona çok iyi bakmanı istiyorum genç delikanlı. Bana bunun sözünü vermen lazım. Zaten sık sık ziyarete geleceğim. Gelip onun durumunu kontrol edeceğim ve onu iyileştirip seninle de mutlu olmasını sağlayacağım. Bu da benim sana küçük bir sözüm olsun." Doktorun konuşması beni etkilemişti. Prensesim artık iyi olacaktı hem de mutlu da olacaktı. Bak prenses artık iyi olacaksın, sık sık bayılmayacaksın, sürekli yorgun da olmayacaksın. Kurtaracağız seni söz veriyorum. "Söz veriyorum. Ona elimden gelen en iyi şekilde bakacağım. Bana güvenebilirsiniz. Bir de bir sorum daha olacak. Onun yemesinin sakıncalı ve ya yasaklı olduğu şeyler var mı? Ona göre kendisi için ayrı yemekler hazırlattıracağım." "Yağlı ve ağır yemeklerden uzak durmalı. Baharat ve çok şeker de onun için iyi değil. Bu şeylerden kaçınmak onun daha sağlıklı kalmasını sağlayacaktır. Bir de mutlaka sabah uyandığı zaman ballı süt içmesini istiyorum. Sadece bu kadar onun dışında yeme veya içmede bir sıkıntısı yok." "Tamam doktor. Ona çok iyi bakacağım ve sizin karşınıza sapasağlam bir şekilde çıkartacağım." "Çok sağ ol delikanlı. Bana müsaade o zaman o sana emanet. Ters gelişen bir durum olursa da mutlaka arayın. Numaram zaten Ferhat'ta var." "Tamam doktor. Teşekkür ederim." Doktor baş selamı verip odadan çıktı. Ben de peşinden çıkıp onu yolcu ettim. Artık prensesin iyileşme zamanıydı. Doktor gittikten sonra mutfağa geçtim. Gece için yemek hazırlayacaktım. Acaba ne hazırlasaydım. Mercimek çorbası ve fırında sebze onun için ideal olurdu. Hemen işe koyulmalıydım. O uyanmadan tüm yemekler hazır olmalıydı. Mercimek çorbası için mercimekleri yıkadım ve tencereye aldım. Üzerine biraz sıcak su katıp ocağın altını açtım ve kaynamaya bıraktım. Yirmi dakika kaynaması yeterli olurdu. Çorba pişene kadar fırında sebzeyi yapmaya koyulmalıydım. Patatesleri aldım ve yıkadım. Kabuklarını soyup ince ince doğramaya başladım. Azıcık yağ ve biraz tuz ile harmanladım. Gece için az tuzlu yapmıştım. Patateslerin yanına bir kaç tane tatlı biber ve ufak ufak dilimlenmiş domatesleri de yerleştirdim. Onlara tuz atmadım. Ne kadar az tuz o kadar iyi demektir. Fırını ayarladım ve tepsiye dizdiğim sebzeleri fırına attım. Çorbaya baktığımda ise kaynamıştı. Mercimekleri blend ettirdim ve pürüzsüz bir kıvam almasını sağladım. Çorbanın içerisine de azıcık tuz attım ve karıştırdım. Üzerine sos dökmeyecektim. Gece için çok zararlıydı çünkü. Yaklaşık yarım saat sonra sebzelerde pişmişti. Onları da tepsiden alıp tabaklara doldurmuştum. Çorba soğumasın diye de tabaklara doldurmamış tencerenin içinde bırakmıştım. Masayı güzelce hazırladım ve Gece'nin yanına gittim. Hala uyuyordu. Yanına gittim ve uyanması için ona seslendim. Gece yavaşça gözlerini açtı ve bana baktı. "Günaydın prenses." "Günaydın Pusat. Neredeyim ben." "Merak etme. Sen yine bayılınca seni buraya getirdik. Ve sana iyi bir haberim var. Aslında yemekte söylerim diye düşündüm ama dayanamadım." "Ne söyleyeceksin." "İki şey var. Hemen söyleyeyim. Birincisi kız arkadaşını serbest bıraktık ama gözleri bağlıydı bırakırken, ikincisi doktorun buraya geldi ve seni tedavi edecek artık." "Gerçekten mi? Bu söylediklerinin hepsi gerçek mi yani? Beni kandırmıyorsun değil mi?" "Tabii ki de gerçek böyle bir şeyle seni kandıramam." Gece'nin gözleri dolmuştu. Birden uzandığı yerden doğruldu ve boynuma sıkıca sarıldı. Asıl şaka bu olsa gerekti. O bana sarıldı. Hem de kendi isteğiyle Allah'ım öleceğim şimdi o bana sarıldı. Aşırı sevinmiştim. Bende ona sarılmayı ihmal etmemiştim tabii ki. Gece ne yaptığını idrak edince bana sarılmayı bıraktı ve geri çekildi. "Özür dilerim bir anlık heyecanla sarıldım. " "Sorun değil. Bunu kafana takma. Ve bir de seni neden bırakmadığımı soracaksın. Sen sormadan ben cevap vereyim. Tüm tedavin burada özenle yapılacak ve tamamen iyileştiğin zaman eğer gitmek istersen seni buna zorlamayacağım. En başta yaptığım çok yanlış bir şeydi belki ama bugünü gördükten sonra da iyi ki yapmışım dedim. Çünkü tedavi olacaksın ve tamamen iyileşeceksin, artık bayılmayacak ve güçlü olacaksın." "Evet başta yaptığın hiç hoş değildi ama yine de teşekkür ederim. Beni iyileştirmeye çalıştığın için." "Teşekküre gerek yok. Kim olsa aynısını yapardı. Neyse işte sana yemek hazırladım. Soğutmadan geçip yiyelim. Ne dersin." "Olur derim. Acıkmıştım zaten." "E o zaman gidelim hadi. Ama önce serumunu çıkartalım. Damar yolunu çıkartmayacağım çünkü yemekten sonra tedavi uygulamamız gerekiyor." "Tamam sorun yok." Gece'nin serumunu çıkardıktan sonra odadan çıkıp yemek masasına geçtik ve onun için hazırladığım yemekleri servis ettim. Kaseye sıcak çorba kattım ve Gece'ye uzattım. O da ikiletmeden aldı ve içmeye başladı. Yarasın benim prensesime. "Pusat bu çorbayı sen mi yaptın?" "Evet de beğenmedin mi yoksa? Eksik bir şey mi var?" "Hayır eksik bir şey yokta ilk defa istediğim gibi bir çorba içiyorum. Yani beğendim. Ellerine sağlık." "Bir an korktum kötü olmuş diye. Afiyet olsun." Gece zorla da olsa gülümseyerek çorbasını içmeye devam etti. Sonra da yemeklerini yedi ve bitirdi. Sonunda yeme düzenini kurmaya başladı. Yemekler bittikten sonra bulaşıklar yıkandı. Gece'nin yanına gittim ve koltukta uzandığını gördüm. O da beni görünce düzeldi ve oturur pozisyonuna geldi. Artık tedavi saati gelmişti. "Tedavi saatin geldi. Odaya gidelim ve tedavini yapalım." "Şey Pusat. Tedaviyi bugün burada yapsak olur mu? Biraz televizyon izlemek istiyorum. Eğer bir sakıncası yoksa tabii." "Hayır tabii ki bir sakıncası yok. Ben tedavileri alıp buraya geleyim. Serum askısını da alalım yanına rahat olursun en azından." "Tamam teşekkür ederim." "Rica ederim prenses." Tedavi odasına gittim ve ilaçları aldım. Serum askısını da unutmadım. Onu da alıp yukarı çıktım ve Gece'nin film seçtiğini gördüm. Benim geldiğimi görünce duruşunu düzeltti ve elimdeki tedavilere baktı. Heyecanlı duruyordu. İyileşecekti çünkü. Serumları hazırlarken Gece bana kolunu uzattı. Serum hazır olunca da intrakete taktım ve orta düzeyde akmasını sağladım. Serumu askılığa da taktım. Artık rahattı. Gece biraz uzanma pozisyonuna geçti ve seçtiği filmi izlemeye başladı. O açınca mecburen bende izlemeye başlamıştım ama seçtiği film güzeldi. Aradan bir saat geçmişti. Gece hareket etmiyordu. Ona baktığımda uyuduğunu gördüm. Yanına eğildim ve Kolundaki serumu çıkardım. Onu yavaşça kucağıma aldım ve odama götürüp yatağın üzerine yatırdım. üzerini örttüm ve odadan çıktım. Misafir odasında uyuyacaktım. Odaya geçtim ve yatağın üzerine uzandım. Artık uyuma vaktiydi. Bir kaç dakika sonra uykuya teslim olmuştum. |
0% |