Yeni Üyelik
19.
Bölüm

18.BÖLÜM

@_arzu_endam

Evet evet evet!

Düşündüğünüz şey oldu.

Panik yapmayın hemen. Tek tek anlatacağım her şeyi size.

Dün akşam Pusat'ın kucağında ona sarılarak uyuya kalmıştım. Tabii o da beni öyle bırakmazdı. Hepimiz biliyoruz şimdi Pusat'ın nasıl bir insan olduğunu.

Gel gelelim sabah nasıl bir şekilde uyandığıma...

Sabah Pusat'a sarılmış bir vaziyette uyandım. Onu görür görmez korkmuştum ama ses çıkartıp onu uyandıramazdım. Ne de olsa benimle bu şekilde uyumayı kabul etmişti değil mi?

Evet evet öyle.

Onu uyandırmadan kalkmaya çalışmalıydım ama ne mümkün. Öyle bir sarılmıştı ki en küçük hareketimde uyanabilecek vaziyetteydi. Mecbur bende o uyanana kadar bekleyecektim. Of! Umarım çok beklemezdim.

Uyumayacaktım onu biliyordum. Boş boş durmakta istemiyordum. En iyisi uyumayı denemekti. Ne de olsa denemekten asla zarar gelmezdi değil mi?

Ne kadar uyumaya çalışsam da Pusat'ın güçlü kolları ile ne mümkündü. Hareket dahi edemiyordum. Beklemekten de sıkılmıştım. Bu böyle devam edemezdi.

Ne kadar onu uyandırmak istemesem de buna mecburdum.

Tam hareket edecekken Pusat seslendi.

"Hayır bu kadar süre uyanıksın ve uyumaya çalıştın ama uyuyamadın. Direkt kalksaydın ne olurdu sanki. Sabahtan beri fısır fısır konuşuyorsun kendinle."

"Ben onları dışımdan mı söyledim yani."

"Evet Gece. Her şeyi dışından söyledin."

Utanmıştım.

"Madem uyanıktınız Pusat Bey, neden beni bu kadar süre beklettin o zaman."

"Ne yapacağını merak ettim. Baktım ki sen kalkmaya tenezzül etmiyorsun bari ben uyanayım dedim."

Pusat'ın omzuna sert bir şekilde vurdum.

"Hain çocuk. Boş boş beklettin beni."

Pusat pis pis sırıtıyordu. Bende ona bir tane vurdum. Çok güzel bir cümle kurdum kabul ediyorum ama Pusat Bey bende akıl bırakmamıştı.

"Ah! Bana niye vuruyorsun ya? Fena mı oldu işte rahat rahat uyumuş oldun."

"PUSAT!"

"Tamam tamam, sustum."

"Zahmet olacak. Hem çek artık şu kollarını, mübarek bir sarılmışsın kurtulmak imkansız."

Pusat bu söylediğim ile kıkırdadı.

Ona attığım bakış ile gülümsemesini bastırmaya çalıştı.

Pusat'ın kollarından ayrıldıktan sonra hızlıca kendi odama gittim. Aynanın karşısında bir süre kendimi izledim. İyice çökmüş durumdaydım. Kendime biraz bakım yapma zamanı gelmişti.

Hızlıca üzerimi değiştirip aşağıya indim.

Pusat'ta hazırlanmış aşağıya inmişti.

"Pusat."

"Efendim Gece."

"Benim en acilinden kuaföre gitmem lazım. Baksana şu halime, ormandan kaçmış gibi duruyorum. Gidip güzelce bakım yaptırmam lazım."

Pusat bana "Ne gerek var." anlamında bir bakış attı.

"Hiç öyle bakma Pusat Bey. Sende kadın olsaydın şuan benim ne durumda olduğumu anlardın. Onun için itiraz istemiyorum. Çünkü sende benimle geleceksin."

"Ne demek bende geleceğim."

"Hani Pusat Bey, sen beni kaçırdın ya. Hatırlatırım. Onur beni görürse ne olur biliyorsun. Beni bulduğu yerde alıp götürmeye çalışır. Onun için her ihtimale karşı sende benimle geleceksin."

Pusat içinden kocaman bir of çekti. Ona attığım bakış ile dudaklarına fermuar çeker gibi yaptı.

"Aferin çocuğuma. Söz dinle böyle."

Söylediğim sözle kahkaha atmaya başladım. Pusat'a baktığımda tek kaşını kaldırmış bana tuhaf tuhaf bakıyordu. Sanki uzaylı görmüş gibi. Onun bu haline daha çok kahkaha atarken benim üzerime gelmeye başladı. Ben kahkaha atarak geri geri giderken o da üzerime geliyordu.

Geri geri giderken duvara çarpmamla durdum. Pusat bana yaklaşınca kahkahalarım durmuştu. Daha çok üzerime doğru gelmişti. Güçlükle yutkunmuştum. Bana daha çok yaklaştı. Dudaklarımızın arasında neredeyse hiç mesafe yok gibiydi. Birimiz konuşsak dudaklarımız birbirine çarpardı.

Pusat'ın hızlı nefes alış verişlerini dinliyordum. Benimde ondan aşağı kalır yanım yoktu.

"Bu kadar komik olan şey ne güzelim. Söyle bende güleyim."

Pusat'ın konuşmasıyla dudağıma değen nefesi kalp ritmimi hat safhaya çıkartmaya yetmişti.

"Amacım seni kızdırmak değildi. Çok çok özür dile-"

Pusat beni öpmüştü. Bas baya bildiğiniz beni öpmüştü. Dudakları benim dudaklarımı bulmuştu. Heyecandan ne yapacağımı şaşırmıştım. Tutunacak yer arıyordum ki Pusat'ın kolundan destek almıştım. Gözlerim açılmak istemiyordu.

İkimizde hareketsizdik. Ne o hareket ediyordu ne de ben. Dudaklarımız hala temas halindeydi. Geri çekilmedi.

Ne kadar öyle kaldık bilmiyordum ama Pusat benden önce geri çekildi.

"Neden gitmek istemiyorsun buradan Gece? Seni kaçırmama rağmen elimden asla kaçmadın. Evden çıktım defalarca uzun sürede gelmedim ve ona rağmen seni evde nasıl bıraktıysam geldiğimde de öyleydin Gece."

Susmuştum. Söyleyecek hiçbir şeyim yoktu çünkü. Neden burada kaldığıma hatta kaçmadığıma dair benim bile en ufak tahminim yoktu.

"Bilmiyorum Pusat. Bana zamanı gelince her şeyi sana açıklayacağım dedin. Ben hala o günü bekliyorum. Belki bir şey olacaktı ve sen o olaydan etkilenmeyeyim diye kaçırmış olabilirsin, belki arkadaşım sandığım insanlar bana zarar vereceklerdi bunu bildiğin için kaçırmış olabilirsin. Bilmiyorum Pusat, ne kadar beni kaçırmış dahi olsan bile ben amansız bir şekilde sana güveniyorum. Belki güvenmemem gerekiyor ama ben sana güveniyorum. Bu da benim senden kaçmamı engelliyor."

Pusat beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Onun bana sarılmasıyla gözlerim dolmuştu. Geride bıraktığım o kadar kişi, o kadar anılar... Çok özlemiştim.

Pusat beni kendinden uzaklaştırdı ve yüzümü kendine çevirdi.

"Neden ağlıyorsun güzelim?"

"Pusat, ben arkadaşlarımı çok özledim. Onlarla olan anılarımı hatırladıkça onlara olan özlemim daha da artıyor."

Pusat beni yine kendine çekti ve sarıldı. Bu sefer daha sıkı sarılmıştı.

"Ağlama güzelim. Söz veriyorum onların yanına götüreceğim seni. Onlar seni görmeyecek belki ama senin onları görmeni hatta seslerini duymanı sağlayacağım ama ne olursun ağlama. Ağlamana dayanamıyorum."

"Gerçekten onları görmemi sağlayacak mısın?"

"Tabii ki. Güzelim görmek isterse neden onları görmesine izin vermeyeyim ki. Sen ağlama yeter, işte o zaman senin her istediğini yaparım."

Gözlerimden akan yaşları ellerimle sildim ve Pusat'a sarıldım.

"Sen gerçekten çok iyi birisin Pusat."

"Gerçekten öyle miyim?"

"O da soru mu? Tabii ki öylesin."

"Başkaları öyle düşünmüyor ama."

"Başkalarının ne düşündükleri beni ilgilendirmiyor Pusat."

"Prenses ne derse o."

İşte şimdi gerçekten daha da çok güveniyordum Pusat'a

"Eee. Hadi güzellik daha kuaföre gideceğiz. Malum cilt bakımını kaçırmak istemezsin öyle değil mi?"

"Asla kaçırmak istemem."

Pusat bu hallerime kahkahayla karşılık vermişti. Ona bakıp bende gülümsedim.

Hızlıca ayakkabılarımı giydim ve evden çıktık.

Arabaya doğru ilerlerken Pusat beni geçti ve kapıyı açıp benim geçmemi bekledi. Ona güzel bir gülümseme bahşettim.

Ben arabaya bindikten sonra kapıyı yavaşça kapattı ve arabanın öbür tarafına geçti ve sürücü koltuğuna bindi. Arabayı çalıştırdı ve beni kuaföre götürdü. Arabada şarkı dinleyerek kuaföre ulaşmıştık. Arabadan indim ve bugün heyecanla beklediğim o kuaförün kapısından içeri girdim. Pusat bana seslenmişti. Kapıdan ona baktım.

"Ben seni arabada bekleyeceğim güzelim."

"Ama ya işim uzun sürerse? Onun için içeri gel ve koltukta otur hem senin için kahve isteriz olmaz mı?"

"Peki, sen nasıl istersen öyle olsun bakalım."

"Teşekkür ederim."

Pusat'ın da geçmesi için kapıyı daha da açtım ve onun içeri geçmesini bekledim. O içeri geçti ve bulduğu en sakin koltuğa geçti ve oturmaya başladı. İçeriye neşeyle girdim ve sanırım şanslı günümdeydimde. Çünkü içeride neredeyse hiç kimse yoktu. Kuaförde çalışan kadınlardan biri yanıma yaklaştı.

"Hoş geldiniz, nasıl yardımcı olabilirim?"

"Ben cilt bakımı yaptırmak istiyorum ve aylardır dokunmadığım saçlarımı birazcık kestirip renklendirmek istiyorum."

"Tabii ki buyurun."

Kadının oturmam için gösterdiği koltuğa oturdum ve malzemelerini alıp yanıma gelmesini bekledim.

Kadın yanıma geldi ve malzemeleri masaya bıraktı.

"Önce cilt bakımınızla başlayalım sonra saçlarınıza geçelim. Sizin için uygun mudur?"

"Tabii ki uygun."

Kadın beni cilt bakımı için uzanabileceğim bir koltuğa aldı.

Evet evet tahmin ettiğiniz gibi Pusat kurbanlık koyun gibi masumca oturmuş beni izliyordu.

Onun bu halini kesinlikle görmeniz gerekirdi. Çok komikti...

Cilt bakımım bir yandan yapılırken diğer yandan da başka bir çalışan saçımı ne renk yapmak istediğimi soruyordu. Kesin bir karar veremediğim için Pusat'a seslenmiştim

"Pusat! Canım iki dakika bakar mısın?"

"Ne oldu güzelim?"

"Saçlarımı boyayayım diyorum sence ne renk yapayım?"

"Bana kalsa doğal haliyle kalsın. Kendi rengin sana daha çok yakışıyor çünkü."

Şapşik şey yaa! Çok tatlı. Neyse asıl konumuza dönelim yani değil mi?

Pusat'ın da dediği gibi boyamayacaktım. Doğal haliyle kalması en iyisiydi. Sadece kırıklarını alsam yeterli olacaktır.

"Teşekkür ederim canım."

"Rica ederim güzelim."

Pusat kalktığı koltuğa geri döndü bende kendimi kuaförün ellerine bıraktım.

Cilt bakımı ve saç kesimim yapılmıştı. Gerçekten de istediğimden daha güzel görünüyordu. Aynadan kendime bakıp duruyordum. Atladığım o küçük ama bir o kadar da önemli ayrıntıyı fark edene kadar.

Bence çoğunuz bunu anlamışsınızdır yani bencede anlamışsınızdır.

Evet Pusat ben aynadan kendime bakarken o da aynadan beni süzüyormuş. Bunu biraz kabaca söylemesem olmazdı. Çünkü çok önemli bir ayrıntıydı bu.

Pusat aynadan ona baktığımı görünce bakışlarını benden kaçırmıştı.

Aynanın karşısından çıkmıştım. Beni şuan ki halime dönüştüren güzel ablalarıma teşekkür edip ödemeyi yaptık.

Pusat'ın yanına gittim. Birlikte dışarı çıktık ve arabaya doğru yürüdük.

"Pusat dur!"

Ona birden dur deyince ne olduğunu anlamadan yerine mıhlanmıştı.

Hızlı adımlarla onun yanına gidip sıkıca sarılmıştım. Gerçekten içten gelerek sarılmıştım. Ona sarılmamla afallasada o da sarılmama karşılık vermişti. Saçlarımı okşamıştı ve bana hissettirmek istediği tüm sevgiyi şuan hissettirdiğine yemin edebilirdim.

Geri çekildim.

"Sana gerçekten çok teşekkür ederim. Beni hiç bir zaman kırmadığın için, bana bir prenses gibi baktığın için."

"Bunun için teşekkür etmene gerek yok güzelim."

"Olsun yine de teşekkür ederim."

"Rica ederim."

Birbirimizden ayrılıp arabaya bindik. Pusatla geri eve dönmüştük. Biraz dinlenip yemek hazırlamıştık. Yemeklerimizi sohbet ederek yemiştik. Bulaşıklarımızı yıkayıp etrafı toparlamıştık. Saatin ne zaman geçtiğini fark etmemiştik. İkimizde kendi odalarımıza geçip uyumuştuk.

Evet bencede çok güzel bir gün olmuştu. Öyleydi de zaten.

Erkenden uyumam lazımdı. Çünkü yarın için çok muhteşem fikirlerim vardı. Umarım planladığım her şeyi Pusat severdi...

Loading...
0%