Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@_arzu_endam

Gece'den

 

Müdüre hanım bizi yanına çağırmıştı. Bize söylemek istediği o mutlu haber neydi acaba. Müdüre hanım kurduğu cümleler ile bizi şoka uğrattı. Ben dudaklarından dökülen kelimeler ile afalladım.

"Bir kaç gün sonra yetimhane hayatınız bitiyor gençler. Artık özgür bir şekilde yaşayabilirsiniz. Şimdiden yavaştan toparlanın."

dedi. Bu duyduklarım gerçek miydi? Onur görüş alanıma girdi ve bana gülümsedi. Bende ona yakınlaşıp sıkıca sarıldım. Onur bu atağıma karşı afallasa da belli etmemeye çalıştı. Sonra o da beni kollarının arasına aldı. Ben heyecandan ölecektim.

"Duydun mu Onur? Artık özgür olacağız. Kendi evlerimizde yaşayacağız."

"Evet duydum. Artık özgür bir şekilde gezebileceksin."

Onur'un söyledikleri gururumu okşamıştı. Çünkü her şey de beni düşünüyordu. İyi ki vardı diye düşünüyordum ki müdüre hanımın odasında olduğumuzu fark ettik ve odadan çıktık. Sonra birbirimizden ayrıldığımız sırada odalarımıza gitme kararı aldık ve hızlıca odalarımıza geçtik. Herkes eşyalarını hızlıca toplarken ben yavaş bir şekilde topluyordum. Çünkü eşyalarım çok ağırdı. Eşyalarımı bir kaç saat içinde toplamıştım. Herkes ortak alanda yorgun bir şekilde oturuyordu. Bende yanlarına gittim ve kendimi koltuğa bıraktım. Çok yorulmuştum ama buna değmişti. Çünkü artık bu yetimhaneden ayrılıyorduk. Buradan ayrılırken üzüleceğim. Çünkü tüm hayatım burada geçti. Diğer arkadaşlarım burada olmaya devam edecekler. Onları sık sık ziyaret edeceğim ama onlardan uzak kalmak çok zor olacak. Ama zamanla alışacağız. Sabah'ın seslenmesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.

"Yemekhaneye ineceğiz. Geliyor musun?"

"Aç değilim inin siz."

Sabah Beren'i dürterek bir şey söyledi. Beren yanıma geldi ve beni boşluğa sürükleyecek bir cümle kurdu.

"Buraya bir daha dönemeyeceğiz. Biliyorum üzülüyorsun ama kendi doğduğumuz şehire dönmemiz lazım. Arkadaşlarımızı elbet ziyaret edeceğiz ama her zaman değil. Üzülmeni istemiyorum. Buradan ayrılınca yalnız olmayacaksın. Biz senin yanında olacağız bunu unutma. Hadi şimdi aşağı inip yemek yiyelim."

"Yemek istemiyorum Beren. Siz gidin. Ben acıkırsam bir şeyler yerim." Merak etme sen beni.

"Peki. Sen ne dersen öyle olsun. O zaman biz Sabah ile iniyoruz aşağıya."

"Tamam inin. Afiyet olsun size."

"Sağ ol kuzum."

Beren Sabah ile yanımdan ayrıldılar. Bende odamızda yapayalnız kaldım. Bir daha geri dönemeyecektik buraya. Gözümden bir yaş düştü. Ne ara gözlerim dolmuştu bilmiyordum. Ama ağlamak istiyordum. Göz yaşlarım gözümden akmak istiyorlardı. Bende istediklerini verdim ve ağlamaya başladım. Ağladıkça hıçkırıklarımın sesi de artmaya başladı. Ağladıkça ağladım. Ne kadar süre ağladım bilmiyordum. Ama içim yanıyordu. Kalbim acıyordu. Ailemin öldüğü o şehire, o doğduğum şehire geri dönmek istemiyordum. Yapamazdım. Canım yanardı. Bu düşünceler ile gözlerimi kapadım. Sonrasında ise uykuya teslim olmuştum.

 

Onur'dan

Sabah ve Beren aşağıya gelmişlerdi ama Gece yanlarında değildi. Neden gelmemişti ki. Merakla kızlara sordum.

"Kızlar Gece niye sizinle gelmedi?"

"O aç değilmiş. Gelmedi onun için."

"Anladım. İyi değil mi o?"

"Yok gayet iyi merak etme. Hadi yemekleri soğutmadan yiyelim. Afiyet olsun herkese."

Yemek yemeğe başladım ama aklım Gecede idi. Neden aç değildi ki. Bir şey mi olmuştu? Yemeğimi yemeğe başladım. Sonra ise yemek alıp Gece'nin yanına gidecektim. Yemeğimi bitirdim ve masadan kalktım. Tüm gözler bana döndü. Bende doyduğumu ve odama çıkacağımı söyledim ve herkes beni onayladıktan sonra yanlarından ayrıldım. Yemek görevlisinden biraz daha yemek alıp tepsiye yerleştirdim ve odaya gitmek için yemekhaneden ayrıldım. Merdivenlerden çıkarak odaya ulaştım ve kapıyı yavaşça açtım. Gece diye seslendim ama ses gelmedi. Odasına baktığım sırada yatağında uyurken gördüm. Çok masumdu ama dikkatimi gözleri çekti. Ağlamış mıydı? Ama neden? Yanına gittim ve gözlerindeki yaşları elimle yavaşça sildim. Çok masumdu. Çok güzeldi. Bu kıza deliler gibi aşıktı. Ama ona bunu söyleyecek cesareti bulamıyordu. Çünkü onun ellerinden kayıp gitmesinden korkuyordum. Canının yanmasından korkuyordum. Onun canının yanması düşüncesi bile çok kötüydü. Düşüncelerimi bir kenara bırakıp Gece'yi uyandırdım.

"Gece uyan artık. Bak sana yemek getirdim. Hadi kalk biraz bir şeyler ye."

Gece uyanmıştı. Uykulu gözlerle bana bakıyordu.

"Aç değildim ki Onur. Yine de teşekkür ederim. Ama yemeyeceğim."

"İkimizde senin aç olduğunu biliyoruz. Fazla rol yapmana gerek yok. Sadece moralin bozuk olduğu için bir şey yemek istemiyorsun. Yoksa sende şuan aç bir şekilde durmaz yemek yemiş olurdun."

"Onur gerçekten aç değilim ama moralimin bozuk olduğu doğru."

"Anlatmak ister misin?"

"Gerçekten beni dinleyecek misin?"

"Tabii ki seni dinleyeceğim Gece. Ben seni her zaman dinlerim. Bunu unutma."

"Teşekkür ederim. Her zaman yanımda olduğun için."

"Teşekkür etmene gerek yok. Gerçekler bunlar."

Bana gülümseyen gözler ile baktı. Moralini bozan şeyleri anlatmaya başladı ve bende onu dikkatli bir şekilde dinlemeye koyuldum.

 

Gece'den

 

Olayları Onur'a anlatmaya başladım.

"Benim moralimi bozan şey buradan ayrılmak değil aslında. İstanbul’a döneceğiz ve benim orada ki tek evim ailemle yaşadığım ev. Ama artık ailem olmadığı için o eve dönmek istemiyorum."

"Neden dönmek istemiyorsun peki?"

"Bunu hiç kimseye anlatmamıştım ama sana anlatacağım o zaman. Ben çok küçük yaşta ailemi trafik kazasında kaybettim. 6 yaşındaydım o zaman. Ailem iş yemeği için bir yere gitmişlerdi. Bende evde bakıcım ile birlikte kalıyordum. Saat 9 gibi bakıcımın telefonu çaldı ve arayan annemdi. Yani biz öyle zannediyorduk. Telefonu açtık ve annemi dinlemeye başladık. Ama telefonda konuşan annem değildi. Bir adam telefondaydı. Annemgilin trafik kazası geçirdiğini ve hastaneye kaldırıldığını söylediler. Bizi de hastaneye çağırıyorlardı. Bakıcım Ayşe abla beni hazırladı ve kucağına alıp evden çıktık. Arabaya bindirdi ve hastaneye götürmeye başladı. Ben korkmuş bir şekilde arka koltukta sessizce oturuyordum. Ayşe abla hastanenin otoparkına arabayı park etti ve beni de alıp hastaneye ilerlemeye başladı. Ben de yanında yürüyordum. Hastaneye geldiğimizde görevlilerden yardım alarak annem ve babamın olduğu ameliyathanenin önüne geldik. Ayşe abla bana eğilip korkma annenlere hiçbir şey olmayacak diye teselli etmeye çalışıyordu. Ben o an bir şeyin farkına varmıştım. Yalnızlık. Beni içine çeken tek şey yalnızlıktı. Yalnız kalmaktan korkuyordum. O sırada yol boyunca tuttuğum göz yaşlarım gözlerimden birer birer firar ettiler. Ayşe abla beni kucağına alıp sıkıca sarılmıştı. Korkmuştum. Aileme bir şey olması durumu canımı yakmıştı. Ben ağlarken ameliyathanenin kapısı açıldı ve doktor dışarı çıktı. Ayşe abla benimle birlikte doktorun yanına gitti ve ailemin durumunu sordu ve o duymaktan korktuğum cümleler döküldü. Üzgünüm ama iki hastayı da kaybettik dedi. Dünyam başıma yıkılmıştı. O gün benim en kötü günlerimin başlangıcıydı. Aradan bir kaç gün geçti. Ailem mezara defnedildi. İşlemler başlatıldı ve beni de bu yetimhaneye aldılar."

Bu olayları anlatırken gözlerimden firar eden yaşların farkında bile değildim. O sırada Onur eğildi ve parmağı ile gözlerimden akan yaşları sildi.

"Yaşadığın olayları atlatamaman çok normal. Ama önüne bakmalısın. Emin ol ailen de senin önüne bakıp mutlu olmanı isterlerdi."

Onur'un söyledikleri içimi yaksa da bunların gerçek olduğu doğruydu. İlk defa bir şey yapmıştım. Hızlıca kollarımı Onur'un boynuna doladım ve ona sarıldım. Bu hareketimle Onur'un kasıldığını hissettim ama sonra oda kollarını belime doladı ve bana sarıldı. İşte o an yalnızlık hissi bedenimden terk oldu. Onur benim yuvammış gibi hissettim. Göz yaşlarım akmaya başladı tekrardan tam kalkacaktım ki Onur daha sıkı sarıldı.

"Ağlayabilirsin. Kalkmana gerek yok. Rahatça içini dökebilirsin."

Onur'un sözleri ile ona daha da sıkı sarıldım ve ağlamaya devam ettim. O sırada saçımı okşayan el ile birlikte kalbim ısındı ve ağlamalarım şiddetlendi. Onun boynuna iyice gömüldüm ve kokusunu içime çektim. Sanki benim evim burasıydı. Rahat hissettiğim yer burasıydı. Onun kollarının arasında ne kadar süre ağladım bilmiyorum ama o hiç sıkılmadan bana sarılmış ve saçlarımı okşamıştı. Ağlamalarım dinmişti ama hala ona sarılıyordum. Çok iyi gelmişti. Onun kollarından ayrıldığım sırada bakışlarımı ona çevirdim ve bana bakan iki çift göz ile karşılaştım. Çok tatlı bakıyordu.

"Daha iyi misin?"

"Evet daha iyiyim. Teşekkür ederim."

"Neden teşekkür ettin."

"Bana iyi geldiğin için."

"İstemen yeterli güzelim. Sen iyi ol yeter. Ben her zaman yanında olacağım. Bunu sakın unutma olur mu?"

"Unutmam."

dedim ve gülümseyerek ona baktım. Yanağına küçük bir öpücük bıraktım. Bana gülümseyen gözler ile bakıyordu. Ben ne olduğunu anlamadan birden burnuma küçük bir öpücük bıraktı. Çok iyi gelmişti. Galiba ona aşık oluyordum. Galiba da değildi. Ben ona aşık olmuştum. O anlamsız duygularım artık birer anlamlı duygular haline gelebilmişti. Evet ben ona aşıktım. Seviyordum onu. Ailem o olsun istiyordum artık.

Ama ya o beni istemezse diye de düşünmüyor değildim. Onur bana bakıyordu.

"Hadi artık sana getirdiğim yemeklerden ye biraz."

"Tamam."

Onur tepsiyi aldı ve önüme kattı. Çatalı aldım ve yemekten biraz alıp yedim. Biraz daha aldım ve onu da Onur'un ağzına götürdüm. İlk anlamaz gözlerle baktı. Benim ısrarımı görünce yemeği yedi. Hem ona yemek yedirdim. Hem de ben yedim. O şekilde yemeği bitirdik.

"Ben bunu yemek yemek olarak saymıyorum. Hepsini bana yedirdin."

"Hepsini sana yedirmedim ki bende yedim."

gülerek söylediğim cümleye karşılık güldü. Bende onun gülümsemesi ile güldüm. İnşallah bu güzel günler hiç bir zaman bitmez. Onur'dan ayrı kalmak istemiyorum.

"Onur."

"Efendim güzelim."

"Eğer buradan gidersek beni unutmazsın değil mi?"

Onur söylediğim şey ile gülümsedi. Ne demek oluyordu bu.

"Seni ben bırakmayacağım ki unutayım."

"Nasıl yani bırakmayacağım derken."

"Hepimiz aynı evde kalacağız. Kimse ayrı eve çıkmayacak. Evlilik dışında."

Onur'un söylediği ile içim rahatladı. Ondan ayrılmak istemiyordum çünkü.

"İyi o zaman. Ben kimseden ayrılmak istemiyorum çünkü."

"Merak etme kimse ayrılmayacak zaten."

Onur'un söyledikleri beni rahatlatırken diğerleri geldi. Mert bana kaş göz işareti yaptı ve beni odasına çağırdı. Bende ayağa kalkıp peşinden gittim.

 

Mert'ten

 

"Ne oldu Mert?"

"Gece ben galiba sizinle gelemeyeceğim. Ben yetimhaneden ayrılamam."

"Ne demek ayrılamam. Mert bu en çok senin hayalindi. Gelmiyorum demek ne demek Mert. Sensiz ne yapacağız biz. Bizi geçtim Beren sensiz ne yapacak hiç düşündün mü? Mert kendine gel. Sen de bizimle geleceksin o kadar."

"Anlamıyorsun Gece. Ben gelemem."

"Neden gelemiyorsun neden?"

"Çünkü kız kardeşim burada. Daha yaşı dolmadığı için çıkamıyor. Ben onu burada bırakamam Gece. Onunla kalmam gerekiyor."

"Kardeşin mi?"

"Evet kardeşim o da benim gibi burada. Ben onu bırakamam."

"Bunu bize neden daha önceden söylemedin Mert. Bir çözüm yolu bulabilirdik."

"Onun burada kalması gerekiyor. Çünkü babam olacak adam annemi öldürdükten sonra hapise girmişti. Ama bu hafta çıkacak. Bir kaç aylığına ve ben diğer delilleri kanıt göstererek onu geri hapise tıkacağım. Sonra da kardeşimi de alıp sizin yanınıza geri geleceğim."

"Sen bilirsin Mert ama bunu diğerlerine de açıkla olur mu? Onlarla birlikte bir karar ver."

Gece'nin söylediğine kafa sallayıp onayladım. İkimiz odadan çıktık ve diğerlerinin yanına gittik. Kendi aralarında konuşuyorlardı. Gece bana destek olurmuş gibi koluma dokundu ve gözleri ile yönlendirdi. Dikkat çekmek için öksürdüm ve hepsi bana döndü. Fırsat bilerek konuşmaya başladım.

"Arkadaşlar bir kaç dakikanızı alabilir miyim?"

Herkes beni onaylarken konuşmaya başladım.

"Biliyorsunuz ki bir kaç güne bu yerden çıkacağız. Ama bir sorunumuz var. Ben sizinle gelemeyeceğim. Çünkü benim kız kardeşim var. Babam annemi öldürdüğü için hapise girmişti ve bu hafta çıkacak. Bende deliller var hala sonra o delilleri sunup geri hapse girmesini sağlayacağım. Sonra da kardeşim yaşını doldurduktan sonra yanınıza geri geleceğim."

Beren’ime dikkatlice baktım. Bana bakmıyordu. Ama gözleri dolmuştu. Her an ağlayabilirdi. Onur soru sordu.

"Kardeşin ne zaman yaşını dolduracak."

"2 ay sonra 18 yaşında olacak."

Birden Berenin sesini duydum.

"2 ay mı? Ne yani ben 2 ay boyunca seni göremeyecek miyim."

"Hayır tabii ki de aşkım. Göreceksin beni. Sadece 2 ay fazla yan yana gelemeyeceğiz o kadar."

Beren'in gözünden bir damla göz yaşı döküldü. İçim parçalanmıştı. Onu ağlarken görmek çok kötü bir durumdu. Hemen yanına gittim ve sıkıca sarıldım ona. Oda bana sarıldı. Bana sarılınca ağlaması daha da şiddetlendi. Onu kucağıma alıp benim odama götürdüm. Yatağıma yerleştirdim ve kendimden uzaklaştırdım. Ellerimle göz yaşlarını yavaşça sildim. Burnu ve gözleri kızarmıştı. Kıyamıyordum ben ona. Eğildim ve kulağına fısıldadım.

"Ne olursa olsun senden ayrılmayacağım bunu unutma. Sadece 2 ay olmayacağım. Ama her gün arayacağım seni. Tamam mı benim bebeğim."

"Mert ben sensiz yapamam ki. Senin olmadığın her yer bana cehennem gibi. Sensiz nefes alamam ki ben."

Göz yaşları içinde kurduğu cümle bana bağlılığını bir kere daha gösterdi. Yatağa uzandırarak yüzüne doğru eğildim.

"Seni hep seveceğim. Çok güzelsin ve aklımı karıştırıyorsun. Bunu bana nasıl yaparsın. Nasıl bu kadar çekici olabiliyorsun."

Sözlerimden etkilenmişti sanırım. Çünkü ağlaması durmuştu. O kızarmış gözleri ile bana gülümsedi. Ondan etkileniyordum ve bundan haberi bile yoktu. Ah o dudaklarını mı yalamıştı. Aklımı çok karıştırıyorsun güzelim.

"Yavrum benim aklımı kaçırmaya devam edecek misin?"

"Nasıl yani."

"O dudaklarını öpmemek için zor tutuyorum kendimi."

O an aklıma bile gelmeyecek bir şeyi yapmıştı Beren. İlk defa ondan böyle bir hamle gerçekleşmişti. Ben cümlemi bitirir bitirmez dudaklarıma yapışmıştı. Aklım karışmıştı. Ona karşılık veremediğim için geriye çekildi.

"Özür dilerim birden öptüm seni."

"Neden özür diledi ki. Tabii yaa öpüşüne karşılık vermedim ki."

Onu birden kendime çektim ve dudaklarına öpücük bahşettim. İlk başta afallamıştı ama o da sonra öpüşüme karşılık vermişti. O öptükçe ben daha da hızlanıyordum. Baya hızlı öpüşüyorduk. Sanki bir daha görüşmeyecekmişiz gibi. Benden ayrıldı. Nefes nefese kalmıştı. Dudaklarımdan ayrılınca kendimi boşluktaymışım gibi hissettim. Nefes alıp veriyordu. Derin bir nefes aldı ve tekrardan dudaklarımı öpmeye başladı. Ben onu kendime çekip öpmeye devam ettim. Benden ayrıldı ve durdu. Göğsü şişip geri iniyordu. Nefes nefese kalmıştı.

"Seni seviyorum Mert."

"Bende seni seviyorum yavrum."

Loading...
0%