Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@_arzu_endam

Mert'ten

 

Beren'i kendimden ayırıp diğerlerinin yanına geçtik. Beren gözlerimin içine bakarak Gece'nin yanına oturdu. Bende karşısına geçtim. Onur'un söylediğine dikkat kesildim.

"Herkes geliyor. Sende Mert. Kardeşinin güvenliğini sağlayacağız. Yanımıza alma şansımız da var çünkü sen abisisin ve yetimhaneden çıkabilirsin. Ona bakmaktan da sen yükümlüsün. Kardeşin de bizimle olacak. Ben evi ayarlattım. Korumalarımızda olacak kardeşini koruması için. Yani kimse ayrı kalmayacak."

Onur'a minnet dolu gözler ile baktım. Dışarıdan çok soğuk biri gibi dursa da içinde pamuk kalpli biriydi.

"Teşekkür ederim kardeşim. Düşünmen bile yeterliydi. Ama burada-"

Onur cümlemi bitirmeme izin vermedi.

"İtiraz istemiyorum Mert. Bahçede zaten korumalar da olacak. Korkmanı gerektirecek hiç bir şey olmayacak merak etme sen."

"Tamam , peki kabul ediyorum. Bizde geliyoruz."

"Tamam o zaman kardeşine de ilet o da hazırlanmaya başlasın. Bir kaç güne çıkarız."

"Tamam abi ben iletirim ona."

 

Gece'den

 

Mert'i de ikna edebilmiştik sonunda. Onur'a baktığım da bana bakan gözleri ile karşılaştım. Kaş göz işareti yaptı ve bana odasını gösterdi. Onu onayladım ve ayağa kalktım. Odasına ilerlemeye başladım ve peşimden o da geliyordu. Odaya geçtiğim sırada o da içeri girdi ve kapıyı kapattı.

"Ne oldu Onur neden buraya geldik?"

"Sana söylemem gereken bir şey var."

"Söyle, dinliyorum."

"Ailenle ilgili."

Duyduklarım beni biraz ürkütsede merak etmiştim.

"Ailemle ilgili ne söyleyebilirsin ki?"

"O gün odan da çekmecende bir fotoğraf vardı. İlaçlarını almak için gittiğim zaman o fotoğrafı gördüm. Fotoğrafa dikkatli baktığımda üzerinde belirsiz yazılar vardı. Tam okuyamamıştım. Eğer o fotoğraf hala duruyorsa bana getirebilir misin? Çünkü ailen ölmemiş olabilir."

Duyduklarım ile şok oldum. Ne yani ailem yaşıyor muydu? Ama ben onları toprağa vermiştim.

"Evet duruyor o fotoğraf. Ama üzerinde yazı yazmıyordu. Yazsaydı fark ederdim."

"Sen yine de bana getirebilir misin o fotoğrafı?"

"Tamam, getireyim fotoğrafı."

Odama gittim ve çekmecemden fotoğrafı alıp Onur'un odasına geri geldim. Fotoğrafı Onur'a uzattım ve elimden aldı. Telefonunu cebinden çıkardı ve ışığını açıp fotoğrafa tuttu. Fotoğrafta gerçekten de yazılar vardı. Ama bu nasıl oldu. Onur'a baktım ve bana bakıyordu. Üzülmüştüm. Hatta canım acıyordu benim. Gerçek olamazdı bu. Onur fotoğraftaki yazıları okumaya başladı.

Sevgili kızım Gece. Biziz ailen. Sen bu yazıları gördüğün zaman belki biz hayatta olamayacağız. Bize bir şey olursa üzülme olur mu? Ben ve annen seni çok seviyoruz. Eğer bir gün kendi evimize de dönersen bizim odada bulunan sandığın içinde ki mektubu oku kızım olur mu? Seni seviyoruz hoşça kal.

Onur yazılanları okurken bende ağlıyordum. Onur bana baktı ve ağladığımı görünce bana sıkıca sarıldı.

"Ağlama güzelim. Dayanamıyorum senin ağlamana."

Bende kollarımı onun boynuna sardım.

"Onur."

"Efendim Gece."

"Ya hiç bir şey düzelmezse ya hep mutsuz olursam o zaman ne olacak?"

"Hiç bir zaman mutsuz olmayacaksın. Hem her şey düzelecek buna emin olabilirsin."

"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"

"Emin olabiliyorum çünkü."

Onur dan ayrıldım ve göz yaşlarımı sildim. Onur bana baktı.

"Daha iyi misin?"

"Evet , daha iyiyim. Artık bizimkilerin yanına gidelim."

"Tamam gidelim."

Onurla birlikte odadan çıktık. O sırada bakışlar bize döndü ve Burak saçma sapan kelimelerini yine söyledi.

"Abiciğim. Siz her gün gizli gizli ne çeviriyorsunuz. Bakın daha ben amca olacak yaşta değilim. Daha çok gencim ben."

"Burak , karışma Onurla Geceye."

"Ama ballı çikolatam. Her gün ya Gece'nin odasından çıkıyorlar ya da Onur'un odasından çıkıyorlar. Bu işte bir iş var demedi demeyin."

"Burak!"

Onur Burak'a kızgın sesle konuşunca Burak alınmış gibi rol yapmaya başladı.

"Zaten ben kimim ki değil mi? Gelen geçen kızsın bana. İşe yaramazım ben. Küstüm size. Konuşmayın benimle. Tam kalkıyordu ki Sabah onu durdurdu."

"Burak otur yerine alınganlığın sırası değil."

"Sende beni anlamıyorsun ballı çikolatam. Sana da küstüm. Gidiyorum ben."

Ayağa kalktı ve giderken yanımdan geçiyordu.

"Sende çekilsene çöp kurusu. Durmuşsun yolun ortasında çekil kenara çekil. Sevimsiz şey."

"Aaa! Bana dediklerine bakın. Onur ben çöp kurusu muyum?"

Alıngan bir şekilde Onur'a döndüm.

"Hayır güzelim. Sen çöp kurusu değilsin. Onun dediklerine bakma sen. Kıskanıyor seni."

"Onur gitmiş olabilirim ama hala seni duyuyorum."

"Duyabilirsin Burak beni ilgilendirmiyor."

Burak odasından çıktı ve yanımıza geldi.

"Bak Onur kardişim. Beni anlamıyorsun galiba. Çok uzamış senin dilin. Azıcık kesmemiz lazım dilini."

Onur Burak'ın sözleri ile sinirlendi ve Burak'ın üzerine yürümeye başladı. Onur yürüdükçe Burak geriye gidiyordu. En sonunda Burak koltuğa düştü ve Onur ona doğru eğildi ve tıslar şekilde konuştu.

"Söylediklerini tekrar söylesene Burak Bey."

"Şaka yapmıştım yaa ben kardişim. Şakaydı. İroni, şakaa."

"Burak bana şaka yapma. Bana bir daha şaka yaparsan ben senin o dilini koparırım anlıyor musun beni?"

"Anlıyorum canım kardişim. Ama şimdi üzerimden çekilsen mi. Herkes yanlış anlıyor."

"Burak!"

"Tamam tamam. Bir daha şaka yapmayacağım. Söz veriyorum."

Onur Burak'ın üzerinden kalktı ve yanıma geri geldi. Burak Onur'u çok sinirlendiriyordu. Bir gün elinde kalmasa iyidir. Kendi aramızda sohbete devam ediyorduk. Kapı çalmıştı ve herkes susmuştu. Kim gelmişti ki. Ben kapıya doğru ilerledim ve kapıyı açtım. Karşımda onu görmem ile şaşırdım ve birazcık da korkmuş olabilirdim. Karşımda gördüğüm kişi bana yıllardır saplantılı olan çocuktu. Bir kaç aydır ortalarda yoktu. Ne olmuştu da geri dönmüştü. Onur bana seslenmişti.

"Gece gelen kimmiş?"

"Bizim kızlardan biri. Bana bir şey soracakmış. 2 dakikaya geliyorum."

"Çabuk gel."

"Tamam Onur."

Kapıyı kapattım ve dışarı çıktım. Onun yanına ilerledim.

"Neden geldin?"

"Aa sevgilim. Hoş geldin demek yok mu yaa?"

"Bana sevgilim deme. Ne hoş geldini yaa. Bir de sana hoş geldin mi diyeceğim?"

"Ahh benim minik bebeğim. Bana aklımı yedirttin. Aylardır akıl hastanesindeydim. Ama bugün geri çıktım ve yanına geldim. Sürprizimi beğenmedin mi yoksa?"

"Tam da yerindeymişsin neden çıktın ki?"

Oğuz söylediğime sinirlenmişti. Kolumdan sıkıca tutmuştu ve beni peşinden sürüklemeye başlamıştı. Beni kendi odasına götürüyordu. Kolum çok acıyordu. Elinden kurtulmaya çalışıyordum ama nafile. Çok güçlüydü. Odasının önüne gelmiştik. Beni duvara yasladı ve kulağıma fısıldadı.

"Seni çok özledim. Ahh o kokun başımı döndürüyor."

Birden ellerimi kavradı ve boynumu öpmeye başladı. Ben ondan kaçmaya çalışıyordum ama izin vermedi. Ben hareket ettikçe o daha sert öpüyordu. Bir eliyle iki elimi tutarken diğer eli de belimde hareket ediyordu. Tam bağıracaktım ki belimdeki eli ağzıma kapandı ve başını kaldırdı.

"Ahh güzelim. Oyunu kurallarına göre oynamıyorsun. Sana dokunmama izin ver. Bak çok eğleneceğiz biz seninle. Kendini bana bırak."

Ben göz yaşları içinden elinden kurtulmaya çalışıyordum ama işe yaramıyordu. Elini ağzımdan çekti.

"Bağırmaya kalkma. Eğer bağırırsan seni odaya alırım işimi orada bitiririm. Anladın mı?

Başımla onayladım onu. Çok korkuyordum. Bana bunu yapamazdı. O pis elleriyle bana dokunamazdı. Elini ağzımdan çekti ve öpmeye devam etti. Boynumdan yavaş yavaş aşağıya iniyordu. Eli de belimdeydi. Ben göz yaşları içinde birinin beni kurtarmasını istiyordum. O sırada boynumdaki dudaklar kalkmıştı ve ellerim serbest kalmıştı. Kafamı kaldırdığımda Onur'un Oğuz'u dövdüğünü gördüm. Hıçkırıklarım şiddetlenmişti. Yere çökmüştüm. Ağlamalarım kesilmiyordu. Onur da Oğuz'u dövmeye devam ediyordu.

"Lan! Sen bu kıza nasıl dokunursun ha nasıl dokunursun. Hangi elinle dokundun lan söyle. Hangi elinle."

Ben hıçkıra hıçkıra ağlarken Onur beni fark etti.

"Sen Gece'ye dua et. O burada olmasaydı seni yaşatmazdım."

Hızlıca yanıma geldi ve kollarımdan tutarak ayağa kaldırdı beni.

"Tamam güzelim ağlama geçti."

Ben konuşamıyordum. Öylece ağlıyordum. Onur bana sarıldı.

"Geçti. Bak cezasını verdim ben ona. Sana bir daha karışamaz korkma."

"Onur. Be- ben çok korktum. Bana dokundu Onur. Kendimi kirli hissediyorum. O pis elleriyle bana dokundu."

Onur bana daha sıkı sarıldı.

"Ağlama güzelim. Sen ağladıkça daha çok dövmek istiyorum o şerefsizi. Artık ağlama."

Onur benim ağlamalarımın dinmeyeceğini anlamış olmalı ki beni kucağına aldı ve odamıza götürmeye başladı. Odanın kapısı açıktı ama içeride kimse yoktu. Herkes yemekhaneye gitmiş olmalıydı. Onur beni banyoya götürdü. Küvetin içine beni yerleştirdi ve suyu açtı. Başımdan aşağı dökülen su ile kalakaldım. Onur bana bakıyordu. Yanıma yaklaştı ve başımı kaldırdı.

"Ağlama artık. Dayanamıyorum ağlamana. Hadi sen duşunu al. Bende sana kıyafetlerini çıkartayım olur mu?"

Başımı sallayarak onayladım. Onur banyodan çıktı ve ben tek başıma kaldım. Onur çıkarken kapıyı kapatmıştı. Üzerimdekilerini çıkardım. Sadece iç çamaşırlarımla kaldım. Onun bana dokunduğu yerlere lifim ile sertçe yıkamaya başladım. Dokunduğu her yer temizlensin istiyordum. Çok sert yıkıyordum. Boynum kızarmıştı. Ama hiç aldırış etmedim. Önemli olan temizlenmemdi. O pis ellerin izlerinin bedenimden gitmesiydi önemli olan. Duşta ne kadar kaldım bilmiyorum ama en son Onur bana çıktın mı diye seslenmişti. Ayağa kalktım ve bornozumu giyip dışarı çıktım. Onur kendi odasındaydı. Bende kendi odama geçtim ve üzerimi giyinmeye başladım. Üzerimi giyindim dışarı çıktım.

Onur beni görünce ayağa kalkıp yanıma geldi.

"Daha iyi misin?"

"Evet Onur. Daha iyiyim. Senin sayende. Sen olmasaydın kim bilir daha neler yapardı."

Al işte yine gözlerim doldu. Hayır ağlamamam lazım. Onur başımı kaldırdı.

"Sen ağlıyor musun? Neden ağlıyorsun? O şerefsiz yüzünden mi? Bak eğer onun yüzündense gider bu sefer onu dövmekle kalmam daha beterini yaparım."

"Onun yüzünden ama artık karışma ona. Çünkü olan oldu. Önemli olan bana zarar vermedi."

"Boynunu öptü o senin farkında mısın?"

Onur bana bağırarak konuşmuştu. Kalbim kırılmıştı. Ben ona bir şey yapmamıştım ki ama. Ona kırıldığımı belli etmedim ve konuşmaya devam ettim.

"Farkındayım ama sen beni kurtardın zaten."

"Gece, seni anlayamıyorum. Sana dokundu ve sen bir şey bile demiyorsun. Güzelim ne oldu sana söyle?"

"Bana bir şey olmadı. Ama o ban-"

Cümlemi bitiremeden Onur boynuma odaklanmıştı.

"Boynuna ne oldu. O mu yaptı bunu?"

"Yok. Bunu o yapmadı. Ben sadece-"

"Sen sadece ne?"

"Ben sadece temizlenmek için sert bir şekilde yıkadım boynumu."

Onur benim kolumdan tuttu ve elbisemin kolunu yukarıya kıvırdı. Kolumdaki morluğu da görmüştü.

"Bunu o yaptı ama. Ben onu asla yaşatmayacağım."

Onur kapıya doğru giderken kolundan tuttum ve durmasını sağladım.

"Onur lütfen gitme bir yere değmez onu dövmene. Yanımda kal."

Gece Onur'un zarar görmesinden korkuyordu. Yoksa Oğuz'a olanlardan korkmuyordu. Onur'a baktığında o da ona bakıyordu. Gece yalvarır gözler ile bakıyordu. Onur pes etmişti ve Gece'yi dinleyecekti. Onun yanında kalacaktı.

"Tamam bir yere gitmiyorum. Ama bir daha senin yanına gelirse o zaman onu yaşatmam. Sen bile ikna edemezsin beni."

"Tamam Onur. Ama bir daha gelmez yanıma merak etme."

"Hadi gel seninle bir şeyler yapalım."

"Ne yapacağız?"

"Telefonunu açıp bana verebilir misin?"

Telefonumu açtım ve Onur'a uzattım. Telefonumu eline aldı ve bir kaç şey yaptıktan sonra bana geri verdi telefonu.

"Al. Şimdi senin telefonuna indirdiğim uygulamaya gir ve bir şeyler çiz. Bakalım hangimiz daha yetenekliyiz."

"Çizim konusunda benden daha yetenekli olmanız imkansız Onur Güler."

"Hmm, öyle mi Gece Hanım?"

"Evet öyle Onur Bey."

"Peki göreceğiz."

"Göreceğiz. Hadi başlayalım."

"Başlayalım bakalım."

Onur ve ben çizim yapmaya başladık. 1 saat süremiz vardı. O an aklıma gelen şey ile durdum.

"Onur dur."

"Ne oldu?"

"Ee iddia koymayı unuttuk. İddia olmadan olmaz."

"Tamam sen koy iddiayı."

"O zaman kaybeden kazananın 1 gün kölesi olsun."

"Benim için uygun."

"Tamam devam edelim o zaman."

İkimizde çizimlerimize geri döndük. Dakikalar dakikaları kovaladı ve o bitişi belirten alarm çaldı. Aslında çizimim bitmişti aslında. Çok güzel olmuştu. Bakalım Onur Bey nasıl çizdi.

"Göster bakalım çizimini hanımefendi."

"Buyurunuz beyfendi."

"Başarılı ama benimki kadar değil."

"Nasıl yaa? Göster o zaman."

Çizimini açtı ve ben şoka girdim. Çok iyiydi. Ama o da ne. Beni çizmişti. Bu bendim. Gerçekten çok iyi çizilmişti.

"Tebrik ederim Onur. Kazanan sensin. İddiayı da kaybettim. Ne zaman köleni olmamı istersen o zaman olurum."

"Sana kıyamam ki ama ben. Kölem olmana gerek yok. Hem kadınlar köle olmamalı. Başımızın tacısınız hanımefendi."

Onur'un söyledikleri ruhumu okşamıştı. Dışarıdan soğuk biri olsa da herkesi koruyan ve adaletli birisiydi. Ona hayran kalmamak elde değildi. Her neyse. Ona döndüm.

"Evet Onur Bey. Şimdi ne yapacağız?"

"Saat geç oldu artık yatalım. Diğerleri de birazdan gelirler."

"Tamam o zaman yatalım. İyi geceler günün kazananı."

"İyi geceler güzelim."

İkimizde odalarımıza çekildik. Ben üzerimi değiştirdim ve günlük rutinlerimi halledip yatağıma geçtim. Bugün çok yorucu bir gündü. Olanlar aklıma geldikçe canım yanıyordu. Aklımdakilerle uyumaya çalışıyordum ama olmuyordu uyuyamıyordum. Bende yapmamam gereken bir şeyi yaptım. Yataktan kalktım ve daha önce de birlikte aynı yatakta uyuduğumuz Onur'un odasına gittim. Kapıyı tıkladım ve sesin gelmesini bekledim. Ses gelmedi. Tekrar tıklattım ve tekrar ses gelmedi. Endişelenmiştim. Kapıyı açtım ve içeri girdim. Onur yatıyordu. Ama neden duymadı ki beni. Sonra kulağında ki kulaklıkları fark ettim. Yavaşça yanına gittim ve kulaklıkları kulağından çıkardım. O sırada Onur hareketlendi ve gözleri aralandı. Beni görünce dikleşti ve konuşmaya başladı.

"Bir şey mi oldu Gece. İyi misin?"

"Bir şey olmadı. Ben iyiyim de sadece uyuyamadım. Onun için yanına geldim. Belki birlikte uyuyabiliriz diye demiştim. Ama istemiyorsan gidebilirim."

"Hayır hayır gitmene gerek yok. Gel yatalım bakalım. İlk birlikte uyumamız değil çünkü. Çocukken hep birlikte uyurduk zaten."

"Evet. Onun için tek seninle uyuyabiliyorum."

"Tamam hadi gel uyuyalım."

"Tamam geliyorum."

Onur'un yanına geçtim ve ona dönüp iyi geceler dedim. O da iyi geceler dedikten sonra uyumaya başladık. Gözlerim ağırlaşmaya başlamıştı. Galiba o istediğim uyku bana gelecekti. Gözlerim kapanmıştı. Uyku beni ve Onur'u kendi içine çekmişti...

Loading...
0%