Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@_arzu_endam

Beni kendi içine çekmeye çalışan uykuya yenik düşmüştüm. Şu an yan tarafımda bulunan Onur ile aynı yatakta yatıyorduk. Uykuya dalmıştım. Biraz zaman geçmiş olmalıydı. Çünkü rüya görüyordum. Hatta buna rüya bile denemezdi. Bildiğiniz kabustu bu. Kabusun içindeydim. Karanlık bir ormanın içerisinde elimde küçük bir mum ile ilerliyordum. Ne kadar ilerledim bilmiyorum ama uçsuz bucaksız bir uçurumun kenarına gelmiştim. Uçuruma doğru ilerliyordum ki duyduğum ses ile korkmuştum. biri bana sesleniyordu. Yardım istiyordu benden. Sesin geldiği yöne doğru ilerlemeye başladım. Uçurumun sonundan geliyordu ses. Aşağı eğildim ve tam düşecekken güçlü bir kol beni tuttu. Arkamı döndüm ve gördüğüm kişi Onur'du. Kolunun arasından yüzümü ona bakacak şekilde döndüm ve yüzlerimiz bir birine yakınlaştı. Onur kulağıma eğildi ve kanımı donduracak o cümleleri söyledi. "Son kez öpmek istiyorum seni" demişti. Korkmuştum. Ne demek oluyordu bu. Onun gözlerinin içine baktım ama bana şefkat ile bakan o gözler yoktu yerinde. Aksine bana kin ve nefret ile bakan bir çift göz vardı. Onur benden uzaklaşmaya başladı. Benden tamamen ayrılınca cebinden bir bıçak çıkardı ve üzerime yürümeye başladı. Ne yani beni öldürecek miydi?

"Onur o bıçak ile ne yapacaksın. Bırak elinden bak çok tehlikeli."

"Bu bıçak ile seni öldüreceğim Gece. Seni sevmiyoruz ve istemiyoruz. Zavallı kız. Ölme vaktin geldi."

Onur üzerime üzerime geliyordu. Tam uçurumun dibine gelmiştim ki Onur bir adım daha atınca ayağım kaydı ve uçurumdan düştüm.

O sırada korku ile yerimden sıçradım. Nefes nefese kalmıştım ve Onur'u da uyandırmıştım. Onur bana korku dolu gözler ile bakarken ben korkunun bana yaşattığı şok ile ağlıyordum. Onur bana ne olduğunu sordu.

"Gece ne oldu güzelim iyi misin?"

"O- Onur ben. Ben çok korktum. Rüyamda beni öldürmeye çalışıyordun. Bıçak çektin hatta bana. Bende kaçarken uçurumdan düştüm."

Ağlayarak kurduğum cümleler ile Onur beni kendine çekti ve sıkıca sarıldı.

"Tamam güzelim ağlama artık bak geçti. Sadece bir kabustu. Sence ben sana hiç kıyar mıyım?"

Onur'un söyledikleri içimi ısıtmaya yetmişti. Göz yaşlarım dinmişti ama hala korkuyordum. Onur beni kendinden ayırdı ve göz yaşlarımı sildi.

"Artık yatalım. Korkma bak ben buradayım."

"Tamam Onur. Teşekkür ederim."

"Ne için teşekkürün?"

"Bana yaptığın tüm iyilikler için."

"Rica ederim güzelim. Her zaman sana karşı hep iyimser olacağım."

Onur'a gülümseyerek baktım. O da bana gülümsedi.

"Hadi bakalım uyu artık. Uykusuz kalma sabah uyanınca."

"Tamam Onur. İyi geceler."

"İyi geceler güzellik."

Gözlerimi kapatmıştım ama uyuyamıyordum. Onur'a doğru döndüm ve ona seslendim.

"Onur."

"Efendim Gece."

"Uyudun mu?"

"Hayır. Neden?"

"Ben hala korkuyorum. Bir de şey."

"Ney?"

"Bana sarılabilir misin?"

"Bu muydu söylemeye çalıştığın şey? Tabii ki sarılırım. Gel buraya. Yeter ki sen korkma."

Hemen Onur'un kollarının arasına geçtim ve bana sarılmasına izin verdim. Onur bana tekrar iyi geceler dileyerek uyumaya devam etti. Bende ona sarıldım ve uyumaya koyuldum. Uykuya teslim olurken o güzel kokusunu içime çektim. Ahh ne kadar da güzel kokuyordu. Aklımı karıştırıyordu. Sonrasında uykuya teslim oldum.

Kaç saat uyudum bilmiyordum ama sabah olmuştu. Gözüme vuran güneş ışığı ile uyandım. Üzerimde bir ağırlık vardı. Arkamı döndüm ve Onur bana sarılmış uyuyordu. Çok masum duruyordu. Saçları yüzüne düşmüştü. Ahh! Her haliyle bu kadar karizmatik olmayı nasıl beceriyordu. Kolları hala bana sarılıyken ona döndüm ve ellerimi saçlarına götürdüm. Çok yumuşaktı saçları. Saçlarıyla oynamaya başladım. Aklından neler geçiyordu. Ne rüya görüyordu acaba. Aklımdan geçen sorular ile saçmaladığımı anladım ve Onur'un saçlarıyla oynamaya devam ettim. Gözleri kıpırdamıştı. Uyanıyordu. Tam elimi çekecekken Onur elimi tuttu ve o uykulu sesiyle konuştu.

"Saçlarımla oynamaya devam et."

"Uyandın mı?"

Kaçmak için yer arıyordum. Çok saçma bir soru olmuştu bu da. Aynen Gece uyuduğu için konuşuyor.

"Gece güzelim. Kaçmaya çalıştığını biliyorum. Lütfen saçlarımla oynamaya devam edebilir misin lütfen."

"Peki."

Onur'un saçlarıyla oynamaya devam ettim. O da bana sarılmıştı. Aklıma gelen soru ile Onur'a seslendim.

"Onur."

"Hımm."

"Gece rahat uyuyabildin değil mi?"

"Çok rahat uyudum merak etme."

"İyi bari."

Onur saçlarıyla oynamam için elime dokundu ve bende mesajı anlamıştım.

Saçlarıyla oynamaya devam ettim. O sırada beni şoka sokan bir olay oldu. Onur kafasını boynuma gömdü. Ben o an duraksamıştım. Ama Onur ise mızmızlanmaya başladı. Şu an küçük bir çocuk gibi duruyordu. Sanki annesinden ayrı kalmaktan korkuyormuş gibi. O sırada boynumda bir damla yaş hissettim. Onur ağlıyor muydu? Ama neden?

"Onur. Sen ağlıyor musun?"

Kafasını kaldırdı ve kızarmış gözleri ile bana baktı. Üzülmüştüm. O bakışları o kadar şeyi anlatıyordu ki sadece anlayan birisi lazımdı. Onu anlayan kişi olmayı çok isterdim. Onur benden ayrıldı ve göz yaşlarını sildi. Sonra ise dudaklarından beni sarsacak kelimeleri duydum.

"Annem gibi kokuyorsun. Yıllardır bu kokuyu almıyordum. Gece! Anneme çok benziyorsun. Tıpkı onun gibi bakıyorsun, onun gibi gülüyorsun, onun gibi kokuyorsun. Ben sana bakınca annemi görüyorum."

Onur göz yaşları içinde bana bakıyordu. O an içim parçalandı. Ona annesini hatırlatmıştım. Gece onunla neden uyumak istedim ki ben. Eğer uyumak istemeseydim şu an ağlıyor olmazdı. Çok pişman olmuştum onunla uyuduğum için. Onur'a döndüm ve ona bazı cümleler kurdum.

"Hepsi benim yüzümden sana anneni hatırlattım. Gerçekten bilseydim dün gece uyumak için yanına gelmezdim. Ben çok özür dilerim."

Benim de gözümden düşen yaşı gizlemek için başımı aşağı eğdim. Onur bunu fark etmişti galiba. Çünkü elini çenemin altına getirdi ve hafifçe başımı göz hizasına gelecek şekilde kaldırdı. Parmakları ile göz yaşlarımı sildi.

"Senin bir suçun yok Gece. Hatta iyi ki dün gece yanımda uyumak için gelmişsin. Çünkü ilk defa rahat bir şekilde uyudum. Sanki küçüklüğüme dönmüş ve annemin yanında uyuyan o çocuk olmuştum. İlk defa bir çok özelliği ile anneme benzeyen biri ile karşılaştım. Bana eski günleri yaşattığın için teşekkür ederim."

"Ben seni üzdüğümü zannettim."

"Ben üzülmedim Gece. Hatta en mutlu günümdü diyebilirim. Bana annemi hatırlattın. Ben onu hatırlayabilmek için çok uğraşıyordum. Hiç bir şey yapamamıştım ama sen tek bir gecede bana annemi hatırlatabildin."

"Onur. Bana anlatmak ister misin? Eğer üzülmeyeceksen tabii."

"Önce yemekhaneye kahvaltıya inelim. Daha sonra anlatayım sana olur mu?"

"Olur. Hadi kalk. Ben de odama geçeyim üzerimi değiştireyim. Sende hazırlan sonra aşağı inelim."

"Tamam. Hadi hızlı ol."

Odama geçtim ve dolabımdan kıyafet seçmeye başladım. Siyah bir pantolon ile siyah bir tişört giydim. Üzerime de kot ceketimi aldım. Saçlarımı taradım ve hafif bir makyaj yapıp odamdan çıktım. O sırada Onur da kendi odasından çıkıyordu. Yanıma geldi.

Çok güzel olmuşsun."

"Teşekkür ederim ama her zaman ki halim."

"Ya. Bana sanki daha güzelmişsin gibi geldi."

"Öyle mi?"

"Evet. Gözlerimi kamaştırdınız."

Onur'un söyledikleri ile utanmıştım. Kesin yanaklarım kızarmıştı. Onur bana baktı.

"Utandın mı sen?"

"Hayır ne utanacağım?"

"Ne bileyim? Yanakların kızarmışta ondan sordum."

"Hava sıcak oldu bir an ondan kızarmışlardır."

"Öyle mi diyorsun?"

"Evet öyle diyorum Onur Bey."

"Peki Gece hanım."

Onur hem beni taklit ediyordu. Hem de gülüyordu. Sinirlerimi bozmuştu. Sinirimle onun karnına dirseğimi geçirdim.

"Ahhh!"

"Yavaş vurdum. Sert bile değildi."

"Ama acıdı. Ne kadar güçlüsün yaa."

Onur rol yaparken bense önüne geçerek ilerlemeye başladım.

"Rol yapmayı bile beceremiyorsun Onur. Hadi hızlı ol acıktım. Bir an önce yemekhaneye gidelim."

"Tamam güçlü liderim. Sizin sözleriniz birer emirdir."

"Onur! Dalganın sırası değil."

"Tamam yaa. Ardı ucu bir şaka yapalım dedik yaa."

Onur'a göz devirerek yemekhaneye inmeye başladım. Onur ise arkamdan söylene söylene geliyordu.

"Ne diye söylene söylene geliyorsun. Hızlı ol açım ben."

Onur'a biraz sinirlendikten sonra hızlı adımlarla koluma girdi.

"O zaman kraliçem sizi hızlı bir şekilde yemekhaneye indirelim masanızı da donatalım ne dersiniz?"

Onur'un söylediklerine baya gülmüştüm.

"Tabii ki. Masamı iyice donatın. Kraliçe aç kalırsa kral sinirlenir."

Onur söylediğim cümle ile duraksadı.

"Kral kim. Hayır o kral kim yaa. Seni seven biri mi var benim bilmediğim?"

Onur baya kıskanmıştı galiba. Çünkü tüm söylediğim şeyler arasında sadece kral kelimesine takılmıştı.

"Onur."

"Söyle!"

"Sen beni mi kıskandın?"

"Ne alaka yaa ben neden seni kıskanayım ki?"

"Ne bilim çok tepki verdin de ondan dedim. Yoksa sen beni kıskanmazsın ki değil mi?"

"Evet ben seni neden kıskanayım ki yani?"

"Evet bilmez miyim?"

Onur bana ters bir bakış attı ve ilerlemeye başladı. O sırada kolumdan çıkmıştı. Bende geride olduğum yerde duraksadım. O sırada arkasına döndü ve yanıma geldi.

"Neden duraksadın? Aç olan ben değilim sensin."

"Aklıma bişey geldi de ondan duraksadım. Neyse hadi gidelim."

"Ne geldi aklına?"

"Hiççç. Önemli değil zaten gerçekten."

Bana inanmayan gözler ile bakıyordu.

"Emin misin?"

Tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu.

"Evet eminim. Neden emin olmayayım?"

"Bilemiyorum artık."

Onur ile birlikte geçen o dakikadan sonra yemekhaneye geldik. Açlığım geçmişti.

Onur beni diğerlerinin yanına masaya oturttu. Kendisi de yemek almaya gitti.

"Beren her şeyi hazırladın değil mi? Eksik bir şey kalmasın."

"Hazırladım Gece merak etme."

"Sabah sende hazırladın değil mi?"

"Evet. Bende hazırladım Gecem. Merak etme sen."

"İyi bari."

"Mert , Burak. Siz hazırladınız mı her şeyi?"

"Hazırladık Gece merak etme."

"Burak sen?"

"Hazırladım yengeciğim."

Mert Burak'ı dürttü ve öksürdü.

"Ne yengesi Burak ne alaka yenge kelimesi?"

"Ağzımdan kaçtı. Yoksa sen Onur ile siz sevgili değilsiniz.""

"Burak! Ne saçmalıyorsun. Gece sen dinleme onu bugün yine aklını kaçırdı. Onur ile birlikte üçümüz geziyorduk o da içki içti. Ondan saçmalıyor."

"Anladım Mert. Önemli değil. Normal Burak işte."

"Hayır Gecem. Normal ben değilim."

"Tamam Burakcığım. Normal sen değilsin."

Kendi aramızda sohbet ederken Onur elinde tepsi ile geldi. Tepsinin üzerinde çeşit çeşit yemeklerden azar azar vardı.

"Onur kim yiyecek bunların hepsini?"

"Birlikte yiyeceğiz. Hem sen gelirken demedin mi kraliçenin masasının donatılması lazım diye bende kraliçenin masasını donatıyorum."

"Ama ben onu şakasına söylemiştim. Hepsini bitirebilecek miyiz?"

"Bitiririz yaa. Dert etme sen."

"Peki. Yiyelim o zaman."

Tam yemek yiyecekken Mert araya girdi.

"Biz kalkalım son hazırlıkları yapalım. Sizde yemeğinizi yiyin."

"Tamam Onur. Yemek yiyelim sonra bizde Gece ile geliriz."

"Tamam abi. Afiyet olsun size."

"Sağol Mert."

Mert ve diğerleri gittikten sonra biz Onur ile baş başa kaldık.

"Hadi başla. Boş yere getirmedim bu yemekleri."

"Tamam tamam. Başladım yemeğe. Sende başla."

"Tamam."

Birlikte yemek yemeğe başladık. O kadar çok yemek vardı ki. Hepsi bitmeyecekti. Onur'a dönüp sinirli bir şekilde konuştum.

"Hayır bu kadar yemeği kim yiyecek yaa. Boşa gidecek yenmezse."

"Merak etme sen yiyebileceğimiz kadar aldım zaten."

"Aynen Onur kesin biter bu yemekler."

"Biter yaa. Ne kadar sorun ettin."

Onur'a göz devirdikten sonra önüme döndüm ve getirdiği yemekleri yemeğe başladım. Aslında aç değildim ama yemek zorundayım. Yoksa boşa gidecek yemekler. Baya yemek yedikten sonra masada hiç bir yemek kalmamıştı.

"Bak ben sana biter dedim değil mi?"

"Onur kendimi zorladım bitirebilmek için. Kilo alırsam eğer senin yüzünden."

"Azıcık kilo al bir şey olmaz. Hem zayıfsın zaten. Ne bu böyle kürdan gibi."

"Onur! Delirtme beni istersen. Kalk çok konuşmada şu tabakları götür."

"Emriniz olur kraliçem."

"Onur!"

"Tamam yaa kızma hemen sende. Al gidiyoruz."

"Aferin aferin. Çenen çalışacağına elin çalışsın değil mi?"

Onur bana göz devirerek tepsiyi alıp götürmeye başladı. O gözlerini yiyeceğim yaa. Çok tatlı bakışları. O göz devirişlerine bile hayran kalıyorum. Aradan 5 dakika geçer geçmez yanıma geldi.

"Geldim. Hadi kalk diğerlerinin yanına gidelim."

"Tamam hadi kalk gidelim."

Birlikte yukarıya çıktık. O sırada bana saplantılı olan çocuk ile karşılaştık. Beni baştan aşağı süzdü. Ben yerimde rahatsız olunca Onur da bakışlarını o yöne çevirdi ve çenesinin kasıldığını gördüm. Koluna dokundum.

"Sakin ol. Sorun çıkmadan odaya çıkalım."

"Onun sana bakan o gözlerini oyacağım."

"Tamam Onur. Lütfen kavga çıkmasın. Hızlıca gidelim lütfen."

Onur'a yalvaran gözler ile baktım. Onur ise istemeyerek beni kolumdan kibarca tutarak yukarı çıkartmaya başladı. Odaya geldik ve kapıyı açtı. O sırada karşılaştığımız şey ile şoka uğradık.

Loading...
0%