@_arzu_endam
|
Gece'den
Onur ile odaya çıktıktan sonra gördüklerimiz ile şoka girdik. Çünkü gördüklerimiz kanımızı çekmişti. Gördüğümüz manzara da Oğuz ve yanında bulunan bir kaç kişi daha bizim grubu ele geçirmişlerdi. Kızlar bir köşede tutulmuş ağlıyorlardı. Ben ne yapacağımı şaşırmıştım. Onur yanımda sinirle Oğuz'a bakıyordu. Korkuyordum aslında. Çünkü Onur Oğuz'u hastanelik ederdi. Onur'a döndüm o da bana döndü ve gözlerinde ki o hırsı gördüm. Aşırı sinirliydi. Onur önüne döndü ve o çok korktuğum şeyi yapmıştı. Oğuz'un üzerine atlamıştı bile. Ben yerimde çığlık atmıştım. Çünkü Onur'un gözü dönmüştü. Hızlıca Onur'un yanına gittim ve kolundan tuttum. "Onur dur! Öldüreceksin." "Sen karışma Gece. Kenara geç hemen." O sırada Oğuz'un diğer arkadaşları da Onur'un üzerine atladı. Onur onların ağırlığına dayanamayarak yere düştü. Ben artık ağlamaya başlamıştım. Onur'un dayak yemesi beni çok korkutuyordu. Ben kızların yanına geçtim. Hiç birimizin elinden birşey gelmiyordu. Burak ve Mert'i de diğer kavgaya karışmayan çocuklar tutuyordu. Odanın kapısını kapatmışlardı. Yetimhane görevlisi de bizi duyamazdı. Ben aklıma gelen fikirle kapıya ilerlemeye başladım. Tam ilerliyordum ki Onur'dan kurtulan Oğuz kolumdan tutarak beni kendine çekti. "Nereye böyle güzelim? Geç sen şöyle." "Oğuz , lütfen Onur'u serbest bırakın ne olur?" "O zaman seninle bir anlaşma yapalım. Onur'u o şekilde bırakırım." "Tamam ne istiyorsun söyle. Hemen yapayım ama Onur'u serbest bırak lütfen." Oğuz ıslık çaldı ve diğer çocuklar durdu. "Serbest bırakın Onur'u. Artık biz gideceğiz." Çocuklar tamam dedikten sonra Oğuz bana döndü. "Şimdi sıra anlaşmamıza gelelim. Benimle geleceksin. Başka yere gideceğiz. Ben sözümü tuttum sıra sende. Eşyalarını al artık gidelim güzelim." Ben şok içinde Oğuz'a baktım. "Oğuz , benden çok zor bir şey istiyorsun. Ben bunu yapamam." "Gece, Onur'un ölmesini mi istersin yoksa benimle mi geleceksin?" Ben bir karar vermek zorundaydım. Onur'a bir şey olsun istemiyorum. Onun için Oğuzla gidecektim. Hem o iyi olursa ben zaten mutlu olurdum. Oğuz'a döndüm. "Tamam. Seninle geleceğim. Yalnız Onur'a bir daha karışmayacaksın tamam mı? Akşam herkes uyuyunca kapıya gel beni al. Çünkü şimdi Onur beni sana vermemek için ölmeyi göze alır. Onun için akşam gel al beni?" "Tamam güzelim. Akşam gelip seni alacağım hazırlan." "Tamam." Oğuz'a kin ile bakıyordum. Oğuz bana bakıp göz kırptı. Sonra arkadaşlarına el işareti ile gidelim anlamında işaret yaptı. Hadi gidelim dedi. Arkadaşları bizimkileri bıraktı ve kapıdan çıktı. Oğuza bana döndü. "Akşam alıyorum seni saat 20.00 da." Oğuz'a kin dolu bakışlarımı attım. "Tamam. Şimdi çık odadan." "Beni kovuyor musun?" "Evet kovuyorum. İzninle son kez Onur ile ilgilenmek istiyorum." "Tamam güzelim. Sonuçta artık benimle olacaksın." Oğuz'a kapıyı elimle gösterdim. "Tamam tamam. Gidiyorum." "Bir zahmet." Oğuz çıktıktan sonra hızlı adımlarla Onur'un yanına gittim ve yanına eğildim. "İyi misin canın çok acıyor mu?" Üzgün ve korkmuş bakışlarla Onur'a baktım. "İyiyim korkma." Gözlerimin ne ara dolduğunu bilmiyordum. Onur bana baktı ve eliyle göz yaşımı sildi. Ben o sırada elini tuttum. "Onur. Hadi kalk yaralarını temizleyelim önce." "Bir şeyim yok demiştim ama güzelim. İyiyim ben." "Onur içim rahat etmiyor." "Rahat etsin için ben iyiyim." "Onur diretmesen olmaz mı?" "Peki sen ne dersen o olsun." "Tamam hadi kalk. Benim odama geç ben ilk yardım malzemelerini alıp geliyorum." "Tamam." Onur odama geçti bende ilk yardım malzemelerini alıp onun yanına geçtim. Yatağımda oturmuştu. Yanına gittim ve malzemeleri yatağa bıraktım. Elime pamuğu aldım ve üzerine biraz batikon döktüm ve Onur'un yaralarını temizlemeye başladım. Onur yaralarını temizlerken çok sessiz duruyordu. Ona gideceğimi söylese miydim diye düşünürken Onur bana döndü. "Neden modun düşük güzelim." "Modum düşük değil. Sadece sana olanlar yüz-" Onur cümlemi bitirmeme izin vermeden sözümü kesti. "Bana bir şey olmadı Gece. Ben iyiyim. Sen üzülme. Olanları da unut tamam mı güzelim? Üzülmeni istemiyorum çünkü." Onur'a gülümseyerek baktım. "Her zaman iyi olacaksın. Tamam mı. Bana söz ver." "Gece. Sanki gidecekmişsin gibi konuşuyorsun. Bir şey mi oldu?" Onur ben bir yere gitmiyorum. Sadece söz ver bana." "Peki güzelim. Söz veriyorum sana." Onur'a gülümseyerek baktım. Yanına yaklaştım. "Onur şimdi bu yapacağım şey için şimdiden özür dilerim." "Ne için özü-" Onur'un cümlesini bitirmesine izin vermeden kendi dudaklarımı Onur'un dudakları ile birleştirdim. Onur'un boynuna sarıldım ve öpmeye başladım. Onur tepki vermeyince geri çekildim. "Be- ben çok özür dilerim." "Neden özür diliyorsun." "Seni öptüğüm için." O sırada Onur'un eli hızlıca boynumdan tutup kendine çekti ve dudakları ile birleştirdi dudaklarımı. Kendini çekti. "Bunun için mi utanıp özür diledin?" "Evet." "Beni öptüğün için özür dileme. Öpmediğin için özür dile." Utanmıştım. Kafamı aşağıya doğru eğdim. Onur eli ile çenemi tutup yukarı kaldırdı. "Utanmanı istemiyorum anladın mı?" "Evet." O sırada Onur bana yaklaştı ve dudaklarımızı tekrar birleştirdi. Tutkulu bir şekilde öpüyordu ama bu sefer ben tepkisiz kalmıştım. Onur ise benim tepkisiz kalmamam için alt dudağımı ısırmıştı. Dudağımda oluşan acı ile inledim ve bende Onur'un tepki ver öpücüğüme dediğini anlayıp öpüşüne karşılık verdim. İkimizde o kadar tutkulu öpüyorduk ki birbirimizi ayrılmak istemiyorduk. O sırada aklıma Onur'u yalnız bırakıp gideceğim aklıma geldi. Gözümden gelen yaşa engel olamadan gözümden damladı ve tam da Onur'un yanağına düştü. Onur dudaklarını bendem ayırdıktan sonra gözlerini benim gözlerime dikti. "Neden ağlıyorsun güzelim." "Yok bir şey. Mutluluktan ağlıyorum." "Ahh! Güzelim yaa. Kötü bir şey oldu sandım. Zaten hem ben hayatta olduğum sürece hep mutlu olacaksın. Merak etme sen." Onur'a artık senin hayatında olmayacağım diyemedim. Çünkü beni asla bırakmazdı. Benim Oğuz ile gitmeme izin vermezdi. Canını bile verirdi ama beni asla ona vermezdi. Onura döndüm. "Onur." "Efendim." "Ben yarın aranızda olmasaydım ne yapardın?" "Sen her zaman bizim yanımızda olacaksın. Senin bir yere gitmene hayatta izin vermem." Ahh! Onur'um bilmiyorsun ki bu akşam gidiyorum ve yarın yanınızda olmayacağım. İçim içimi yiyordu. Tam ona olan aşkımı hissetmişken ondan ayrılmak zorunda kalacaktım. Zaten yarın onlarda yetimhaneden ayrılacaklardı. Onur , Mert ve Burak sırf bizim için yetimhanede bir kaç yıl fazladan kalmışlardı ama yarın bu yetimhaneden çıkıp gidecekler. Tek sorun aralarında ben olmayacağım. Onları çok özleyeceğim. Düşüncelerimden sıyrılmaya çalışıp Onur'a cevap verdim. "İyi ki varsın Onur'um." "Sende güzelim." Onur bir an şok içinde bana baktı. "Sen az önce bana Onur'um mu dedin?" "Evet az önce sana Onur'um dedim. Hatta tekrar söyleyebilirim. Onur'um." "İlk defa ismim bir kişinin ağzına çok güzel yakışıyor. İsmimi söylemen bile çok iyi bir duygu." "Onur bana söylemek istediğin bir şey var mı?" "Ne gibi?" "Her şey olabilir." Onur biraz düşünceli hale büründü. "Aslında var ama şimdi söylemeyecektim. Madem sen sordun bende söyleyeyim. Gece ben send-" Onur cümlesini bitiremeden kapı çaldı. "Gel." "Gece yarın çıkıyoruz yaa. Son hazırlıkları kontrol edeyim dedim." -Merak etme Sabah. Her şey hazır. "Tamam Gecem." "Tamam Sabahım. İyi geceler." Sabah yanımda olan Onur'u işaret edip göz kırptı ve kapıyı kapatıp dışarı çıktı. Onur'a döndüm. "Artık sende uyumaya git. Yarın büyük gün çünkü." "Tamam güzelim. İyi geceler." Onur çıkmadan önce kulağıma yaklaştı ve o çok duymak istediğim kelimeleri duydum. "Sana aşığım Gecem. Uzun zamandır söylemeyi bekliyordum. Bu şekilde söylemek istemezdim ama dayanamadım. Sana aşığım." "Onur!" "Gece. Lütfen benden uzaklaşma olur mu? Eğer beni istemezsen de söylediklerimi unut." "Hayır. Onur. Şey." "Ney Gece?" "Bende sana aşığım." "Gece cidden şakanın sırası değil." "Onur. Gerçekten şaka değil. Şaka olsa seni öper miydim zannediyorsun?" Onur bana çok tuhaf bakıyordu. Sanki gerçekleri kendine yediremiyormuş gibi. Sonra bana doğru döndü. "Sen gerçekten beni seviyor musun?" "Evet Onur. Daha kaç kere söyleyeceğim. Seni seviyorum. Sevdiğimi biraz geç anladım ama seni deliler gibi seviyorum." Onur birden ayağa kalktı ve beni kucağına alıp döndürmeye başladı. "Onur dur başım dönüyor." Onur söylediklerimden sonra beni yere indirdi ve sıkıca sarıldı. "Seni seviyorum güzelim." "Bende seni seviyorum Onur'um. Ama şunu da bil ki ben teklif almadan seninle çıkmam. Başka bir zaman bana teklifte bulunman lazım. Yoksa beni unut." Onur'a yalandan rol yaparken bana döndü. "Seni unutmak mı? Bırak sade teklifi sana dünyanın en iyi teklifinde bulunacağım. Sana söz veriyorum." Onur'un sözleri ile tekrar gideceğim aklıma geldi. Gözlerim doldu. Onur'a diyemedim ben bir daha gelemeyeceğim diye. Seni beni severken yalnız bırakacağım diyemedim. Artık seninle birlikte olamayacağım diyemedim. Gözümden firar eden yaşlar ile kalırken Onur bunu fark etti ve çenemi eliyle yavaşça kavrayıp yukarıya kaldırdı. Bu aralar çok duygusal olmuştum. Sadece Onur'a karşı böyleydim. O eski agresif hallerim Onur'a işlemiyordu. "Sen neden ağlıyorsun?" "Mutluluktan ağlıyorum. Çünkü sevdiğim insana kavuştum. Benim yerimde kim olsa ağlamazdı." "Kıyamam ben sana güzelim yaa." "Onur bana ne yaptın?" "Ne gibi ne yaptım?" "O eski agresif ben yokum. Sana karşı daha pamuk kalpli bir insan oldum. Yani kızlara bile bu kadar iyi değilim ama sana gelince daha bir iyi davranıyorum." "Bu da Onur farkı güzelim." "Dalga geçme Onur." "Tamam tamam. Sen ne dersen öyle olsun patroniçem." Onur'a buruk bir gülümseme ile baktım. "Neyse kalk artık odana git uyu. Bende uyuyayım artık." "Tamam güzelim. İyi geceler." Onur sözlerinden sonra yanıma gelip alnıma küçük bir öpücük bıraktı ve odasına geçti. Bende odama geçtim ve kalan eşyalarımı valizime yerleştirdikten sonra saati beklemeye başladım. Aradan geçen dakikalar sonra telefonuma bildirim geldi. Yabancı bir numaraydı ama numaranın kime ait olduğunu biliyordum çünkü gelen mesajda Oğuz'un adı yazıyordu. "Hazırsan kapıya çık. Seninle güzel günler geçirelim olur mu güzelim." "Oğuz." Seninle güzel günler geçirmektense Onur ile kötü günler geçirmeyi bile tercih ederdim. Aslında Onur yanımda olunca kötü hiç bir günüm olmazdı ama yanımda olamayacak. Tüm düşüncelerimden kurtuldum ve Oğuz'a mesaj attım 10 dakika kadar beklesin diye o da kabul etmişti. "10 dakika bekle son hazırlıklarımı yapıp geleceğim." "Tamam güzelim. Sen yeter ki gel. Son hazırlıklarını yap kapıda seni bekliyor olacağım." "Tamam." O sırada kağıt ve kalem alıp gittiğimi ve Onur'dan özür dileğimi yazdım. Sonra kağıdı katlayıp masaya bıraktım. Ayrılmadan önce de Onur'un odasının kapısını yavaşça açtım ve yanına gittim. İçimden ondan sessizce özür diledim ve beni unutmasın diye ismimin yazılı olduğu bilekliğimi ve saçımda ki tokayı çıkartıp yanında bulunan masasının üzerine bıraktım. Yanında olamasam da özlerse bunlara baksın en azından. Belki daha çok acı çekecekti ama onu rahatlatabilirdi en azından. Yanına geçtim. Uykusu ağır olduğu için beni yanında hissetmezdi. Yanına gittim ve yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Sessizce o son cümlelerimi kurdum ona. "Seni seviyorum Onur'um." Odasından ayrılırken son kez ona baktım. Çok tatlı ve masum uyuyordu. Onu ne kadar bırakmak istemesemde onun iyiliği için ondan uzaklaşmak zorundaydım. Odasından çıktım ve kapısını sessizce kapattım. Diğerlerinin yanına gidemedim bile ama mektup yazarken Mert'in yanına gidecektim. Odasında beni bekliyordu çünkü. Aslında Mert'e her şeyi anlatmıştım evet. Çünkü beni anlayışla karşılayacak tek kişi oydu. Hızlı adımlarla Mert'in odasına ilerledim ve kapıyı tıklattım. İçeriden gel sesini duyunca kapıyı yavaşça açtım. "Gel Gecem." İçeri geçtim ve kapıyı arkamdan kapattım. Mert'in yanına sakince ilerledim. Sakince ilerlemek canımı yaktığı için hızlıca yanına gittim ve ona sarıldım. "Mert'im. Ben ne yapıcam bir yol göster bana yardım et ne olur?" Artık ağlıyordum. Çünkü dayanamamıştım. Mert beni öyle görünce daha da sıkı sarıldı. "Ağlama Gecem. Sana ağlamak yakışmıyor. O agresif , sinirli kızımız nereye gitti. Bu duygusal kız benim Gecem olamaz değil mi?" "Mert bana yardım edeceksin değil mi beni böyle bırakma ne olur? Yalvarırım sana." "Seni hayatta böyle bırakmam kızım. Saçmalama. Sen bana Onur'un emanetisin. Belki o gideceğini bilmiyor ama yarın öğrenecek." "Ona geç söyleyin ben buradan gidince. Canını tehlikeye atmasını istemiyorum Mert." "Sen merak etme. Ben halledeceğim her şeyi." "Sağol Mert kuşum." "Rica ederim Gecem. Şimdi onu boş ver de sana bir çip vereceğim. Her zaman yanında taşı onu. Eğer onu yakalarlarsa diye de sana küçük bir mikrofon vericem ama o şekilde değil. Bunu bir kolyenin içine yerleştirdim. Sakın boynundan çıkartma. Bu şekilde seni bulabileceğiz. O it sana zarar vermez. Çünkü seni seviyor. Ama yine de kendini koruman gerekiyor. Yine de güvenme ona fazla. En kısa zamanda seni kurtaracağım. Merak etme sen." "Tamam Mert'im. Ama artık gitmem lazım. Çünkü kapıda beni bekliyor. Sana güveniyorum. Beni bulacağına inanıyorum. Neyse çok uzattım. Artık gidiyorum." Ayağa kalktı ve bende kalktım. Bana sarıldı. Bende ona sarıldım. "Dikkat et kendine. Telefon numaramı biliyorsun zaten. Arayabildiğin zaman ara o zaman senin yerini tespit edebiliriz." "Tamam Mert. Hadi ben kaçtım. Sende uyu artık. İyi geceler. Sende dikkat et kendine." "Tamam hadi git sen." "Tamam." Ona el salladım ve odasından çıktım. Valizimi aldım ve kapıya yöneldim. Ayakkabılarımı giydim ve kapıyı açıp çıktım. Kapının hemen önünde Oğuz beni bekliyordu. Benim çıktığımı görünce hemen bana döndü. "Hiç gelmeyeceksin sandım güzelim." "Geldim işte. Nereye gidiyorsak gidelim. Daha bizimkiler uyanmadan." "Uyansınlar. Hiç bir şekilde seni benden alamazlar." "Gelmemi istedin geldim. Şimdi gidelim. Yoksa geri döneceğim. O zaman beni bir daha göremezsin." "Tamam güzelim. Sakin ol. Gidiyoruz şimdi. Ama öncelikle müdüre hanımın yanına gitmemiz lazım. Ona söyleyip öyle çıkacağız." "Tamam." Soğuk bir şekilde Oğuz ile konuşurken bana döndü. "Bana soğuk yapma fazla. Çünkü ilerleyen zaman da bana böyle soğuk yapamayacaksın. Daha çok beni sevecek ve saygı duyacaksın. Sessiz bir şekilde cümle kurdum." "Çok beklersin." "Ne dedin." "Hiç bir şey demedim. Hadi hızlı ol gidelim." "Tamam hadi gidelim." Oğuz benim elimi tutmak için uzandı. O sırada hemen elimi çektim. "Sen böyle yapmaya devam edersen eğer sevgili Onurcuğuna zarar vereceğim." Onur'a bir şey olmasını bir kenara bırakın düşüncesi bile çok kötü. Onur'un ismini duyunca bir tuhaf oldum. Çünkü zarar verecekti ona. Bende mecburen Oğuz'un elini tutmak zorundaydım. İstemeye istemeye ellerimi Oğuz'un ellerine götürdüm ve ellerini tuttum. "Oldu mu istediğin?" "Benim istediğim zorla değil kendi isteğinle tutmandı." Bende sırf Onur için ona daha da yakınlaştım. Kolumu koluna doladım ve elini o şekilde tuttum. Oğuz bu hareketimle afalladı. Ama sonra yüzünde beliren gülümseme ile istediğini almış olmalıydı. Bana döndü ve elimi daha sıkı kavradı. Valizini aldı ve bende kendi valizimi aldım. Birlikte müdüre hanımın odasına geçtik. Oğuz valizlerimizi de alıp kapıyı çaldı. İçeriden gel sesini duyduk. Valizleri kapıda bıraktık ve içeri geçtik. Oğuz elimi sıkıca kavradı. Müdüre hanımın yanına geçtik ve Oğuz konuşmaya başladı. "Ne oldu çocuklar bu saatte geldiniz?" "Müdüre hanım biz Gece ile bu gece yurttan çıkmak istiyoruz. Eğer izniniz olursa? "Çıkabilirsiniz. Yalnız Gece sen yarın çıkmayacak mıydın?" "Aslında yarın çıkacaktım lakin bu akşam gidip evi toparlamak istiyoruz. Diğerleri ile de konuştum. Ortak bir karar aldık." "Tamam o zaman sende çıkabilirsin." "Sağolun müdüre hanım." "Rica ederim çocuklar. Başka bir şey var mıydı?" "Hayır müdüre hanım iyi geceler dileriz." "İyi geceler çocuklar. Dikkatli olun." "Tamam müdüre hanım." Oğuz ile birlikte dışarı çıktık. Valizlerimizi aldık. Çıkışa doğru ilerlemeye başladık. Biraz yürüdükten sonra çıkışa geldik. Oğuz'un elinden elimi kurtarıp geriye döndüm ve son kez yıllarımın geçtiği bu yere baktım. Ağlamamak için kendimi zor tutarken artık ileriye bakmam gerektiğini biliyordum. Ahh Onur'um. Her şey senin için. Ama sakın unutma Oğuz ile gitsemde seni hep seveceğim asla senden soğumayacağım ve nefret etmeyeceğim. Arkamı döndüm ve Oğuz'un yanına gittim. "Noldu?" "Bir şey olmadı. "Tamam artık gidelim hadi." Elini tutmam için bana uzattı. Ne kadar tutmak istemesemde zorundaydım. Elini tereddüt ederek tuttum ve dışarı çıktık arabaya eşyalarımızı yerleştirdik ve koltuklara yerleştik ve yolculuğumuz başladı. |
0% |