Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@_asell_

Bakın İlk öncelikle ben kitabı yeni yazıyorum hatalar olursa kusurunuza bakmayın. Ve gayret edim yanlış yaptığım yerleri düzelteceğim, Ve tümünüze HOŞGELDİNİZ FİKİRLERİNİZİ SORABİLİRSİNİZ DÜŞÜNDÜKLERİNİ KESİNLİKLE DİNLEYECEĞİM ŞİMDİDEN İYİİİİİ OKUMALARRRRRRR VEEEE OYYYYYYYYYYYYYY VERMEYİ SAKİNNNNN UNUTTTTTTMAYİNNNNNNNNNN

 

 

Yer: Molkie Kasabası Birleşik Krallık

 

Zaman:1890

 

Gün:26 Kasım

 

Medya: Helena Wright

 

 

 

 

Karanlık bir odanın içindeydim, sağıma soluma baktım odada pencere haricinde hiç bir şey yoktu. Ne ışık ne de kapı oda ben haricin de bomboştu... Üstümde bem beyaz elbise vardı her hangi işlenmiş bir şeyi yoktu tek bem beyazdı.

 

 

Pencere az aralıktı odaya biraz ışık veriyordu, pencere doğru adımlar attım pencereyi açtığımda hiç düşünmediğim bir şey çıkmıştı, odanın tam zıttıydı hatta! O kadar güzel ki anlatamam ormanın içindeydim kuşların sesleri şelale vardır sesi öyle güzel ki güneşli bir hava hep hayalle ettiğim gibi ormanın içinde küçük bir kulübe insanlardan uzak, ben ve küçük kulübem...

 

 

Pencereden sonsuza dek dışarıyı izleye bilirim o kadar güzel ki, omzumda bir el belirledi "Sevdin mi kızım" dedi biri arkama döndüğümde yıllarca hasretini çektiğim kişiydi, bu dünyada en sevdiğim kişi vardı. Dilim tutulmuştu ağzımdan tek bir kelime çıkamıyordu yüzünde buruk bir gülümseme oluştu bende ise ağlamaklı gözlerim dolmuştu "b-a-ba" diyerek babama sarıldım yılların hasretini gideriyorumdum ondan asla ayrılmak istemiyordum asla... o kadar güzel sarılıyordu ki anlatamam saatlerce sarıla bilirdim...

 

 

Ben bir kaç dakikanın ardından sarılmayı bırakım omuzlarımdan tutum beni kendinden uzaklaştırdı, babamında gözleri dolmuştu, gözümden bir yaş süzüldü babam süzülen gözyaşımı eli ile sildi, süzülen göz yaşım değilde kalbimin yarısını sanki sarıyordu o kadar güzeldi.. Yüzümde buruk bir gülümseme oluştu "ağlama, sana yakışmıyor, ayrıca niye öyle ağlıyorsun ki ölmedim yaa" dedi a uzatarak babamın yüzünde tebessüm oluştu hiç komik değildi, ama kendi yaptığı şakaya gülüyordu elimi yumruk yapıp kalbine hafifçe vurdum, komik değildi hiç, onun için ağladım zamanlar kalbimin sanki çıkacağı günlere bakarsak daha fazlasını hak ediyordu ağzından küçük bir kahka çıktı.

 

Bu durumdan zevk aldığı bas baya belli oluyordu yüzünde bu sefer buruk bir gülümseme oluştu, babamı süzdüm dağınık kumral saçları ve yüz hatları yüzünde ki yaşlanmış kırık yüz hatları ve benim gibi bembeyaz giyinmişti hafif belirlenen midesi babamın tıpkı hiç ölmediği zamanlar gibi...

 

 

Yüzünde hüzünlü bir yüz belirlendi odayı bir göz gezdirdikten sonra gözünü pencereye doğruladı adımlarını pencereye attı, arkasında bende onunla pencereye adımlar attım pencerenin önünde durdu. Bir dakika hiç ses birimizden gelmedi, öylece dışarıya baktık dakikaların ardından babam konuştu gözlerini ormanı ayırmayarak "yalnızsın değil mi?... Hiç iyi bakamadım acıların dikenini taşıdın, yıllarca acısını çektin. Sana iyi bakmaya çalıştım ama bakamadım iyi bir baba olamadım"

 

 

Nasıl bunu der onun suçu değildi ki oda istemezdi benim böyle olmamamı, kekelemem kızıl saçlarım olması onun suçu değildi oda istemezdi... Babamın elini tam tutacakken bedenimde soğukluk hissettim sıçrayarak uykumdan uyandığımda, günü mahvedecek yüzü gördüm "uyan cadı, uyannn" n uzatarak, Laura Grey kendesi annemin evlendiği adamın eski karısından çocuğuydu. Elinde bir kova vardı kendisi bunu yapmaktan hep zevk alıyordu benimle uğraşması en büyük eğlencesiydi. Kendisi uyandığı zamanlar kovayı alım soğuk su doldurum üstüme döküm sonra kendisi odasını gidim mışıl mışıl uyuyor.

 

 

Ona bakarken gerçekten iğreniyordum onun kadar kötü ve haysiz birisini hayatım boyunca görmedim, gerçeği gördüm Emily Grey anne diyeceğim kadın " kalkıcak mısın yoksa daha fazla su mu istiyorsun cadı" dedi düşüncelerimden ayrılım gözlerimi üzerinde diktim oda gözlerime diktim, kaşının birini havaya kaldırdı, sabah sabah yaptığı saçma sapan şeyler yüzünden bu durumdan daha fazla laf kedimi ettirmiyecektim. Şuan yüzüne bir tane çaksam ne güzel olurdu ama... ama susacaktım susmak zorunluktaydım...

 

 

Konuşmadan önce kendimden emin olmak için gözlerim kapattım içimden altı kere nefes alım verdim ne zaman sinirim bozulsa altı kere içimden nefes alım veriyordum böylece biraz daha sakin oluyordım şimdi azda olsa sakin olmuştum yüzümde sahte küçük tebessüm yapım. " Kal-kı-cam-m" Laura yüzünde alaycı yüz belirlendi bir kaç dakika neden yüzüne iradesiz baktım, ha şimdi aklıma gelmişti yüzümde bilinmişlik yüz belirlenince, baş parmağı ile yüzümü daire çizerek "o düşündüğün şey işte"

 

 

*efendim kelimesi buraya geldiğimde beri hatta kapıya adımı attığım saniye, bana efendi diyeceksin bundan sonra demişti, sanki kendesi efendiye benzer yüz karakter haysiyet varda benden istiyor, bundan olsa olsa anca aptal birinin toplanmış hali olurdu. "yanında başka bir kelime dahada eklemen gerek" dedi her zaman yanında eksilmeyen yeşil yelpaze'si açım yüzünü savruldu, o yeşil sarulmaz tek bende açılıyor nedense benle lafta bir şey dese hemen yelpazesi açıyor. Yüzümde sabır ister gibi yaptım gerçekten bu kızla tartışacak halim yoktu sabah sabah, "e-fen-dim" dedim başımdan gitsin diye.

 

 

"böyle olucaksın işte" dedi çok beklersin, yüzünde sırıtış belirleyim yelpazesini kapattım arkasına dönüm gitti gidişini izledikten kendimi güzel uykuma attım ıslanmış içliklerim umrumda değildi uyumak istiyordum tek, bir kaç dakika geçmesine rağmen bir türlü uykum gelmiyordu. Böyle giderse sabahlaya çaktım ve öylede oldu, battaniyeden sıçrayarak kalktım off çektim gerçekten of, uykulu gözlerim ile diyerek kalktım,

 

 

yatağım yoktu iki battaniyem vardı birini altıma seriyordum diyerini üstüme örtüyordum battaniyeleri katlayım ikisini üst üste koyum yastığı üste koyum yana koydum, şimdi ise üstümü değiştirmem gerek yoksa soğukluktan öle bilirdim. Beyaz bir elbise aldım kolları uzundu ayak biliklerimin biraz daha kısaydı belime kahverengi bel bağladım, genelikle benim giydiğim elbesiyi hizmetciler veya rütbesi düşük fakir aileden gelen kişiler giyerdi.

 

 

odam yoktu benim kırık dökük çatıyı bana vermişlerdi gerçeği bunu bile vermeleri büyük bir alamet bunlardan beklenen bir durum değil. Odayı biraz topladıktan sonra odadan çıkım, merdivenlere doğruladım, ikinci katta gelmiştim ikinci katta emily laura ve bay galvin kalıyorlardı.

 

 

bay galvin eve nadiren geliyordu, kendisi devlet askeriydi oda diğerlerinden farkı yoktu ne zaman gelse bana kaba kırıcı davranırdı gözüne görünmek bile istemezdim sabahları evi erken temizliğim sonra odama geri dönerdim evden gidene kadar hep böyle devam ederdi.

 

 

Merdivenlerden inim son katta geldim mutfak oturma odası ve bir banyo vardı banyo genellikle elbise yıkamak için vardı kimse girmiyordu tabi biri haricinde ben, banyoya girim orta bir kova aldım içini su doldurduktan banyoda, bezlerden birini aldım potas (sabun)

 

 

suyun içine ilave edim elimle karıştırdım bir kaç dakika ardından, potas çıkarım kovayı bezi alım oturma odasına geçtim, ahşap zemini güzelce temizledikten sonra odanın tozlarını aldım sonra antika eşyalarında tozunu aldıktan sonra, bir de uzaktan baktım elimde ki bezi alım döndürüm "ye-te-nekk a-sillik, bu-durr işte!" yüzümde sırıtış oluştu işte ben işte o harika sanatım...

 

 

Odayı son kez göz gezderim bezi ve kovayı alım çıktım, birinci kattın merdivenlerin sırası gelmişti merdivenleride güzelce temizledikten sonra banyoya girim kovayı güzelce su alım kovaların yanına koydum bezide güzelce kirini çıkarttıktan sonra mutfağa girdim. Mutfakta balkon vardı balkona serdikten sonra, hızlıca balkondan çıktım birileri görürse kötü olur, palerimi giymeden asla çıkmam.

 

 

sabah olmak üzereydi Emily ve Laura uyanacaklardır, sabah yapmak istiyecekleri ikinci şey yemekti. Birincisi ise hazırlanmaktı, elimi hızlı tutum yemeği hazırlamaya çalıştım portakal suyu ve çay hazırladım, menemen salatalıkları domatesleri küçük doğrayım tabakların içene koydum haşlanmış yumurta bir kabın içene koydum peynirleri, ne kalın nede ince kare gibi kesim tabağın içine koydum, büyük ekmeği alım onuda kare gibi kestim bir kaç tane, ekmekleri kabın içine koydum.

 

 

Sıra sofra hazırlamaktı, masaya mezileri koyum çatal, bıçak, kaşık ve tabakları masaya koydum menemeni ortaya koyum portakal suyunu laura'nın yanına emily yanına ise çay ve portakal suyunu koydum bazen çay içerken bazende portakal suyu içiyordu, ekmeğide menemenin yanına koydum, ​​​​​​tabakları ise önlerine koydum vee dırırı bitmişti. Emily şimdi gelicekti ama Laura o hazırlanmak için gelmeyecekti portakal suyun üstüne kendi boyutundan kirlenmesin diye kap koyum üst katta çıktım. Merdivenlerden çıkım ikinci katta geldiğimde dos doğru yürüdüğünde Emily ve Lauranin odası vardı Galvin odası en aşağıdaydı, Emily ve Lauranin ikisininde odası bir birine bakıyordu,

 

 

 

lauranın kapısını tıkladığımda ses gelmedi ikincisi vuruşumda "gel" diye bir ses çıktı kapıyı açtığımda aynanın önünde yüzü buruşuk bir şekilde korsesini bağlamaya çalışıyordu yanına gittiğimde "ne bakıyorsun, yardım etsene cadı" iki ipliği elinden alım sertçe bağlamaya çalıştım korseyi ne kadar sert bağlarsan o kadar iyidi onlara göre küçük bir bel ve büyük göğüsler sahipmişsin gibi gözükür güzellik takıntılıktan başka bir şey değil.

 

 

 

Nefessiz dayana bilmeleri bile bir mucize, iki ipliği bir birine bağladım Beyaz bir elbise ayak biliklerinden biraz daha yukarısı, uzun kollu giymişti korsesi yeşildi kumral saçları küçük yüz hattı Laura çok güzel yapmıştı, makyaj masasından yeşil yelpaze'si alım "işe yaramaz seni" trip atar gibi arkasına dönüm kapıyı sertçe üstüme kapattı.

 

 

kapının cız sesi yüzümü buruşturdum bu kızın benle ne derdi var bilmiyorum ama iyi olmadığı kesin. arkasından bende çıktım odadan, merdivenlerden inim mutfağa girdiğimde emily göz ucuyla bana bakım, çayından bir yudum aldı haber gazetesine bakıyordu, laura'da hem çatalına salatalık yemeye çalışıyordu hemde dergiye bakmaya çalışıyordu.

 

 

ağzı o şeklini almış gibi derginin bir sayfasına hayranlıkla bakıyordu, göz ucuyla neye bu kadar hayranlık ile baktığını bakmaya çalıştım kıp kırmızı up uzun birazda yapışık şifon elbiseydi, kırmızı çiçekli desenli, korseside kırmızıydı, v yakalı, kısa kollu kırmızı yelpazesi ile çok güzel duruyordu benim ağzımda o şeklini almıştı,

 

 

Laura anlık refleks ile Kalkım "anne bu elbiseyi alılalım?!' dergide ki sayfayı Emily yanaştırarak gösterdi , anlık refleks yüzünden ödüm kopmuştu bu kız normal falan değildi. Emily lauranın anlık refleks yüzünden oda bir kaç dakika gözlerini kapattı, açtıktan sonra ilk yüzünde sahte tebessüm yapımım, lauranın emily yapıştırdığı dergiyi gözünü kısım baktı, bir kaç dakika sayfayı incelendikten sonra yüzünde bir tebessüm yapımım,

 

 

 

"çok güzelmiş kızım, istersen alılalım" yanında ek olarak " ama bunu almamız için şehre gitmemiz gerek" yüzümde büyük bir gülümseme olmuştu ev bana kalıcaktı istediğim herşeyi yapabilicektim emily yüzünü bana çevirdi, emily bana bakıyordu anlamıştı galiba benim neler düşündüğümü bakarken bile insanları korkutuyordu bir kaşını kaldırım ne oluyor der gibi yüzünü iki tarafa savruldu şuan çok büyük gerilim filmdeydim o bana bakıyordu bense ona bakmaya çalışıyordum başımı eğim ona bakmamaya çalışıyordum

 

 

"anne bu gün gidersek Londra'ya bir kaç güne döneriz" laura elini emily'yenin omuzlarına lütfen der gibi koydu yüzünü çocuksu bir yüze buladı, bir kaç dakika düşündü taşındı sonunda gitmeye kabul etmiş ki, emily lauranın omuzuna koyduğu elleri eline aldı, yüzünde tebessüm yaptı "git o zaman hazırlan, gidiyoruz" Laura bu sözleri duyduktan sonra yüzünde büyük bir gülümseme oluşmuştu, emily'yenin yanağına bir öpücük kondurum " sen annelerin, annesin." Laura kendisini şuan ne göklere ne yerlere serpe edebilirdi.

 

 

Koşarak mutfak odasını terk etti, ah ses çıktı galiba merdivenlerden çıkarken düştü, emily yerinden Kalkım ne oldu diye bakmaya giderken " iyim, bir şeyim yokk" k uzatarak, bu kız merdivenlerden çıkarken bile bir yerlere düşüyor, emily bu kız ile ne yapıcam der gibi başını iki tarafa salladı bana bakarak, sert yüze bulayım "buraları topla" yanıma yaklaşarak "ayrıca biz gideceğiz, diye sakın evin boş olduğunu düşünme." Emir verdikten sonra mutfaktan ayrılım üst katta çıktı.

 

 

​​​​​​Laura'nın oturduğu sandalye oturdum emily'enin içmediği portakal suyuna elimi uzattım aldım o sırada bay bayan Emily konuşması aklıma geldi, biz yokmemiş de evin boş olduğunu düşünmem gerekir demişte, ayaklarımı iki yana açım yüzümde ukala bir yüz belirlenmişti, portakal suyundan bir yudum aldım ve tekrar aldım ve tekrar...

 

 

Portakal suyunun bitirmişti, masayı toplayım kalan yemekleri buzdolabı koyum, kirlenmiş tabakları yıkayım, tabakları yerlerine koydum, yerleri temizledikten sonra mutfak işleri bitmişti buzdolabın'dan elma mandalina alım sandalyelerinden birinde oturdum emily ve Laura ne zaman çıkacaklar diye sabırsızlıkla bekliyorum merdiven sesi ne zaman gelecek acaba, mandalina soyum bir tane yedim ayaklarımı iki yana açım sallayım duruyordum heyecandan, mandalinadan bir tane daha aldım merdiven merdivenden ! ayak sesleri geliyordu mandalinadan aldığım bir tanesi heyecandan boğazımdan kaldı elimi yumruk yapıp göğsüme vurdum gözlerimden yaş akıyordu.

 

 

 

Ama şuan önemli değildi boğazımda kalması, Laura'nın sesi geliyordu büyük ihtimal ki ihtimal değil bavullarını taşımamı istiyordu, hızlıca ayaklanım mutfaktan çıktım pek istekli değilmişim gibi davranıyordum ama değilmişim gibi... Yanlarına gidim bavullarını aldım kapanın yanına getirdiğimde " mutlu değilmişsin gibi davranma cadı, biliyoruz ne kadar mutlu olduğu" dedi Laura başımı iki yana salladım, evet çok mutluyun bir gidin diye ne kadar mutlu olduğumu bilemezsiniz. Emily yüzünde hala buz gibiydi bir mimik oynamıyordu. " Eve iyi bak, sakın dışarıya çıkım da başımıza dert olma."

 

 

Emily dediklerinden sonra kendi bavulunu alım arkasına dönüm gitti " Laura, gel yoksa metro'yu kaçıracaz." Laura " geliyorumm" m uzatarak, Laura bana bakarak dil çıkarttı, gerçekten ondan böyle bir davranış beklemiyordum ki kaşlarımı cattım yüzünde ukalaca bir yüz vardı ben hala anlam veremeden bavullarını alım arkasına dönüm gitti. bu kızın aptal olduğunu söylemiş miydim? Gerçekten sözde diyordum ama gerçekten aptal bu kız.

 

 

Ev artık bana kalmıştı her şey bana kalmıştı. Her istediğimi yapabilecektim ay içimde ki mutluluğu sığdıramıyorum, bağıra bilirdim ve bağırdım içimde ki mutluluğu sığdıramıyorum gerçekten. Mutfağı girim kendime çay koydum bir bardağın içine doldurum lauranın en sevdiği çikolatayo aldım tabi zevksiz olsa da çikolata sevgimiz aynıydı. Üst katta lauranın odasına girdim lauranın odası baya bir genişti yatağı makyaj odası eski tablolar ile baya iyi duruyordu.

 

Çayımı çikolatayı makyaj masanın üzerine bırakım koşarak çatıya çıktım kendi odama girince, çatlak duvarların arasında sakladığım anahtarı alım, babamdan kalan hatıralar ve kitaplarımı alım sakladığım sandığı açtım, neden sakladığı sorarsınız Laura yüzünden kendisi bencelin teki, herşeyimi karıştır durar. Sandığında açmak istiyordu bağırdı ne saklıyorsun diye, bir keresinde gece gizlice kaçırım deney gibi kullandı sandık kilidini açmak için, o kadar dene ki ama yapamadı sabah ise sandığımın yanında uyaya kalmıştı.

 

sandığı açım içinden, Lev Tolstoy, "insan ne ile yaşar" aldım klâsik kitap hayranıyım, en büyük hayallerimden biri, lev tolstoy ile tanışmak, sandığı kapatım anahtarı tekrar yerine koydum. Kitabı alım aşağı indim Lauranın odasına geldiğimde çikolata biraz erimişti,​​​​ çaydan bir yudum aldığımda oda biraz soğumuştu, ama aşağı inimde çay almakta istemiyordum gerçeği istemiyorum değil tembellik içimi almıştı.

 

 

Laura'nın odasında balkon vardı, kimsede görmüyordu benimki de balkon vardı ama burda daha iyidi, çayımı çikolatamı ve kitabı alım balkona adımlar attım balkona vardığımda kitabı kaldığım sayfadan başladım havanın parçalı bulutlu olması beni mutlu etmişti, sonbardaydık havanın böyle olması çokta normaldı, odak noktam kitap olması gerek sağ sola değil.

 

Gözlerimi kapattım içimden saymaya başladım bir an okula gidemediğim için abna evde öğretmeye çalıştığı zaman aklıma geldi, içimde bir buruk oluşmuştu bu gecede rüyamda gördüğüm... Benim için o kadar çabalamasına gayret etmesine, yemek öğretmesine, okçuluk öğretmesine, okuma yazma öğrenmem için çabalayan tek kişiydi. Kapının zil sesi çalıyordu düşüncelerimden dağılım gözlerimi açtım kim gelebilirdi ki laura emily geri mi acaba gelmişti veya bay galvin mi gelmişti...

 

 

 

 

 

Evetttttttt5tttttttt ay yemin ederim yazarken canım çıktı varya bitmesine ne kadar sevindim analtamammamammmmmmmmmm okuyun okuturun v e diridir kitap hakkında düşüncelerinizi kensinlikle yazın benim icin kesinlikle önemli.

Kendinize iyiiiii bakın gelmeyecek bölümü kadar görüşmek üzerelikkkkkkkkkkkkmkmmmkmmmk

 

 

HADİİİİİ ETSENENNEEEEE

OYYYYYYYYY VERSENEEEEEE LOOOİ

 

​​​​​​

Bismillahirrahmanirrahim.

 

 

​​​​​

 

​​​​​​

 

 

 

 

​​​​​​

 

​​​​​​

 

 

 

​​​​​​

 

​​​​​

Loading...
0%