Yeni Üyelik
3.
Bölüm

GİZEMLİ SİTE

@_asenaaa__

 

 

 

 

 

 

 

Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayınız.

 

Eğer kitap hakkında aklınızda kalan sorular varsa dm den sorabilirsiniz.

 

Bölüm sonunda görüşürüz.

 

..........

 

 

 

AHSEN ŞENER

 

İçimde olmaması gereken bir enerji vardı, bir türlü anlam veremediğim ama bu enerjinin yanı sıra da korku vardı. Tabiki bununda niye olduğunu bilmiyorum.

 

Normalde güne o kadar enerjik başlayamazdım. Hep bi yorgunluk, hep bi uyku içerisinde olurdum, ama bugün çok başkaydı.

 

Ders çalışmayı sevmeyen ben bu enerjiyle sabah 6'da kalkarak saat 8'e kadar 320 soru çözmüştüm. Şuan ise kahvaltı hazırlıyorum. Malum Grup bugün bana kahvaltıya gelecekler Yani anlaşmamız böyle, her gün birine kahvaltıya gidilir. Bugün de bana gelecekler, ama Mert ve Eren sabah buraya gelirken uykularından olmamak için akşamdan gelerek Yatıya kaldılar, eringeçliğin bu kadarınada pes yani yani.

 

Çayın altını açarak mutfaktan çıktım, Mert ve Ereni uyandırmak için salona giriş yaptım.

 

Girmez olaydım. Eren resmen sevgilime göz koymuş, aynı koltukta sarmaş dolaş uyuyorlardı. Bunlar insan gibi uyandırılmayı hak etmiyorlar. Hızla koltuğa çıkarak üstlerine oturdum, Eren, Mert'e sarıldığı için üstlerine oturmakta hiç zorluk çekmemiştim.

"Mert, beni nasıl aldatırsın? Hem benim evimde, benim koltuğumda!!" Sesim beklediğimden yüksek çıkmıştı.

 

Mert ne olduğunu anlam verememiş bir şekilde gözlerini ovalıyordu, Eren ise yarı uyanık, yarı uykulu haliyle gözlerini açmadan kıpırdanmaya başladı.

 

"Üzerime fil mi çöktü? sağım dan soluma dönemiyorum lan." dedi

 

"Nasıl yaparsınız bana bunu biriniz sevgilim, biriniz arkadaşımsınız! Püü yazıklar olsun size!" dedim ikiside ne olduğunu anlamamış bir vaziyette beni izliyorlardı.

 

"Kim, kimi aldatmış Ahsen?" Olayı açıklamama dahi izin vermeden beni belimden çekerek kendi aldına aldı.

 

"Bu ortam beni aşar, kahvaltı masasında görüşürüz." diyerek Eren eli gözünün üzerinde kapalı bir halde yanımızdan ayrıldı.

 

 

"ne diyordun Ahsencim?" Sanki dilimi yutmuşum gibi cevap veremedim, sadece dudaklarına bakmakla yetindim.

 

"Sadece kahvaltı hazır diyicektim." Mert'e çaktırmadan yutkundum çünkü bu kadar yakınlık kalbimin deli gibi çarpmasına sebep olmuştu.

 

"Hımm sanki aldatma felan diyordun? " dedi diliyle dudaklarını ıslatarak sakin ve yavaş bir şekilde dudaklarını, dudaklarıma yaklaştırmaya başladı.

 

"TÖVBE! öyle bir şey demiyorum. Kim dediyse yalan." hiç bir demeden dudaklarını, dudaklarımla buluşturdu, bende gözlerimi kapatarak öpüşüne karşılık verdim.

 

Elini bir yandan da tişörtümün içine sokunca bende ellerimi boynuna dolayarak saçlarını okşamaya başlamıştım ki o ses her şeyi mahvetmişti.

 

"KESTİK! Çünkü kapı çalıyor." Ara koridordan Eren'in sesini duyunca birbirmizden aniden ayrılmak zorunda kaldık.

 

Her öpüşmemizde biri bozacakmıydı büyüyü? O zaman biz evlenince nasıl çocuk yapacaktık?

 

Ben Mert'e bakmaya çekinirken o pis, pis sırıtıyordu. İkımizde o anın etkisindeyken çalan kapıyı bile duymamıştık.

 

"Şey... ben kapıya bakayım." diyerek koltuktan kalktım.

 

"Aynen, kapıya bak sen." başımla onaylayarak arkamı dönüp odadan çıktım. Ama arkamı döner dönmez bende otuz iki diş sırıtmaya başladım.

 

"Hayırdır niye sırıtıyorsun?" ahh Eren ne diyeyim ki sana?

 

"Hiiiç." dedim yanına ilerliyerek kalıyı açtıp, arkadaşlar asansörü kullanmayı akıl edemedikleri için merdivenlerden nefes, nefese çıkıyorlardı.

"Niye bu katta oturuyorsunuz ki hiç anlamıyorum" dedi. göz devirerek Emir'e baktım.

 

"Siz niye asansörü kullanmayı akılda demediniz ki ben de onu anlamıyorum" dedim.

 

'Korkak Sara yüzünden, tutturdu binmem diye bizim de binmemizi engelleyince durum bu" dedi.

 

Kapının önündeki paspasın üzerine kendisini atarak spor ayakkabısını çıkartmaya başladı.

 

"Nefes nefese kalmışsın" dedim. Kollarımı göğsünde birleştirerek kapının kenarına omuzumu yasladım.

 

"Ne nefes nefese kalması resmen nefesim götümden çıkıyor" dedi.

 

Ufak bir kahkaha attım.

 

"Sizde de akıl yok oğlum" dedi. Eren bana dönüp göz kırparak Emir'e baktı.

 

"Sen de çok mu var" dedi, oturduğu yerden kalkarak içeriye girdi. Ben de kapıyı kapatmadan merdivenlerden doğru baktım. Sara Murat ve Tarık Kan ter içerisinde merdivenin demirlerinden destek alarak kalan son 8 basamağı çıkmaya çalışıyorlardı. Eren Emir'in arkasından giderek seslendi.

 

"Lan akıl olmasa Tıp mı kazanabilirdim" dedi ama tersi "akıl olmasaydı akşamdan gelerek burada kalmazdım" demekti.

 

"Hadi seri seri son 6 basamak" dedim.

 

Üçünün de yüzünde gözlerimi gezdirerek baktım. Tarık ve Sara beyaz senle oldukları için domates gibi olmuşlardı ama Murat esmerliği ile hafiften Kızaran yanaklarını saklamaya başarıyordu.

 

"Senin 9 katı Seçen aklını sikeyim Ahsen" dedi. Bu kızın ağzı bu aralar bayağı bozulmuştu.

 

"Ben de seni seviyorum sara" dedim.

 

Son iki basamak kalmıştı çıkmalarına.

 

"Ben kapıyı kapatayım siz gelince tıklatırsınız" dedim. üçünün de gözleri bana döndü ben de gıcık bir gülüş attım hepsine.

 

"Güzelim acilen katını değiştirmen gerek"

 

Murat eğilerek ayakkabısını çıkartmaya başladı.

 

"Olur Muratcığım haftaya 11. kattaki komşum taşınıyor ben de oraya geçerim" dedim.

 

Sara'nın ayakkabısını çıkartacak mecali kalmadığından ayağındaki cırtlak pembe ve yüksek çivi topuklu suyla içeriye girdi.

 

"Ağzımı açmadım say Ahsen" dedi. Aklıma koyduğum şeyi yapacağımı bilirdi, o yüzden geri adım attı. Yoksa Normalde asla geri adım atmaz.

 

Gülümseyerek Tarık'a döndüm, merdivene oturarak bana bakıyordu.

 

"Bu reva mı lan bana, Hiç mi acıma yok vicdansız" dedi.

 

Tarık'ın beyaz tenli olması hiç iyi olmadı çünkü kendimi karşısında kahkaha atmamak için zor tutuyordum. Domatesten iğne ucu kadar farkı yoktu.

 

"Acımak mı? Vicdan mı? Onlar da ne" dedim! Sanki bu kelimeleri ilk defa duyuyormuş gibi yüzümü buruşturarak. Tarık'ın gözlerinin içine baktım

 

"Bunda vicdan arama abi" dedi. Murat hafif omzuna çarparak yanımdan geçti. Öküz herif!

 

"Artık olmayan bir şeyi aramayacağım zaten Muro" dedi. En sonunda ayakkabısını çıkararak içeriye girmek için ayağa kalktı.

 

"Neyse hadi size acıdım bu Duygum varmış" diyerek sırıttım, ama onlar da biliyorlardı ki acıma veya Vicdan yoktu.

 

"ölsem inanmam" diyerek içeriye girdi.

 

"inanma zaten yalan söyledim"

 

 

 

 

                                                   😘

 

 

"Ee kahvaltıyı beğendiniz mi" dedim.

 

Resmen masayı silip süpürmüşlerdi. Sigara böreği, yumurta,

krep, poğaça, bal, peynir ve çikolata. Mert bana göz kırparak konuştu.

 

"Ben en güzel kahvaltımı 40 dakika önce yapmıştım ama bu da idare ederdi" dedi. Benim yanaklarım kızarmayı başlarken Eren küçük bir kahkaha attı.

 

"Ne yani sen bizi beklemeden yedin mi?" dedi Ah saf Saram benim.

 

"Evet yedi ama görmen gerek. O da ne kahvaltıydı ya" dedi, elini midesinin üzerine götürerek ovaladı. Eren kadar gıcık biri yoktur eminim.

 

"Salak Sara neyini anlamadın öpüşmüşler" Emir, Saraya elini uzatarak hafif kafasına vurdu.

 

"Ama yemek falan dedi Ne bileyim ben ya" diyerek çayından bir yudum aldı.

 

"Bir şey diyeyim mi Emir demeseydi olayı ben de anlamamıştım" dedi Tarık. Bizim tayfa neden bu kadar salak anlamıyorum.

 

"Şu konuyu lütfen kapatınız. O benim sevgilimle aramdaki özelim" dedim, çünkü Çok utanmıştım.

 

Bu utanmam ne kadar Mert'in hoşuna gitse de benim için yerin dibine girmekle eş değerdi, saçma olabilir bu düşüncem ama bizim tayfanın diline düştün mü fesatlık sularına atarlar.

 

"Tamam kız utanma. Daha sabah ben de sevgilimle öpüşüp geldim" Kocaman gözlerle Emire baktım.

 

"Çüş lan" Eren şaşkınlıkla elini Ağzının üstüne koyarak kapattı. Bu grubun en utangıcı ve en çok şaşıranı Eren ve bendim.

 

"Ahsen kulağını kapat" Mert'in dediğini yaparak kulaklarımı kapattım, şaka Tabii ki kapatmış gibi yaptım.

 

"Orusbu çocuğu her ay değiştirdiğin sevgililerinle yaptığın öpüşmeler ve yatak performansların sikimizde bile değil o yüzden ağzını Ahsen'in yanında topla" dedi.

 

Tepki vermemek için zor tuttum kendimi ama kulağımı kapatmadım diye sinirini benden çıkarabilirdi.

 

"Ahsen duyduğunu biliyoruz. Çek elini kulağından" dedi. Gözlerimi devirerek Murat'a baktım. Bir şeyi de sezmese ölürdü, elimi Kulağımdan çekerek Mert'e baktım. Öldürücü bakışlarını Emire atıyordu. Şu an ortam aşırı gergin olduğundan herkes susarak Emir ve Mert'i izliyorlardı.

 

Acaba ben mi sessizliği diye düşündüm de hayatta olmaz canımı sokakta bulmadım

 

Dudaklarımı dişleyerek, Ben de olacakları izlemeye başlamıştım ki gelen zil sesi ile gerginliğim azaldı.

 

"KAPI! hemen bakıyorum." sandalyeden kalkarak mutfaktan çıkmaya yöneldim.

 

"BENDE BAKAYIM!" Sara da yerinden kalktı, anlaşılan o da böyle gergin ortamda durmayı sevmiyordu.

 

"Gel, gel beraber bakalım. " dedim gülümseyerek yanıma geldi ancak kapıdan ben çıktım ardımdan da Sara çıktı.

 

Zildeki beyaz tuşa basarak kameradan kim olduğuna baktım, kargocuydu iki gün önce sipariş ettiğim bileklikler gelmiş olsa gerek. Kırmızı tuşa basarak kapının açılmasını sağladım.

 

"Kargocu niye geldi?" Saraya gülümseyerek baktım.

 

"Sürpriz güzelim." dedim Sara kapıyı açarak Asansörden çıkan kargocunun heyecanla yanına gelmesini bekledi, kargocu kapıya gelince elindeki kağıda baktı.

 

"Ahsen Şener siz misiniz?" dedi Sara benim konuşmama fırsat vermeden adamın elindeki Kargo paketini alarak benim yerime geçti.

 

 

"Evet, Evet benim!" dedi utandırmamak için susup Sara'nın yerime geçmesine izin verdim.

 

"Şurayı imzalarmısınız?" dedi kargocu kağıdı Saraya uzatarak imzalamasını bekledi, Sara da büyük bir zevkle imzalayarak kargocuya kağıdı geri verdi.

 

"Görüşürüz kargocu." dedi yuh! görüşürüz ne. kargocu sadece baş hareketi yaparak yanımızdan ayrıldı, Sara mutfağa doğru elindeki paketle koşarken bende Kapıyı kapatıp sakin adımlarla mutfağa yöneldim.

 

"Ahsen hediye almış dedi ne zaman hediye alsam 7 yaşındaki kız çocuğunun tepkisini verirdi sonra buydu küçük şeylerle mutlu olabilecek kişiydi

 

"Kime?" Tarık, Sara'nın açmaya çalıştığı pakete meraklı gözlerle bakıyordu.

 

"Hepinizi aldım." dedim bir yanlarına ilerleyerek tekrar Yerime oturdum.

 

Sara'nın açmayı beceremediği paketi elinden alarak açtım. Bileklikleri elime alarak hepsini dağıtmaya başladım.

 

iki Tavşanlı Gümüş bilekliği Saraya verdim.

 

"Bu senin güzelim." dedim büyük bir mutlulukla eline alarak incelemeye başladı.

 

"Çok teşekkür ederim." dedi gülümseyerek başımı salladım.

 

İkili kuru kafa olanıda Emir'e verdim.

 

"Al psikopat arkadaşım." Dedim Kaşlarını çatarak uzattığım bilekliği eline aldı.

 

"Eyvallah bro." dedi ona da aynı şekilde gülümsedim.

 

"Murat ve Tarık size aynı bilekliği vereceğim." Timsah ve Yılan yan yana durduğu bileklikleri ikisinede uzattım, İkisi de beğenirdi. Çünkü timsahlara ve yılanlara saçma bir şekilde zarfları olan kardeşlerdiler.

 

ikiside aynı anda " Eyvallah güzellik." dediler

 

"Güle, güle kullanın." dedim

 

"Bana yok mu Ahsencim? " Dudaklarımı yana kıvırarak Eren'e baktım.

 

"Sana olmasa olur mu?" dedim

 

"Canın sağolsun be." dirseklerini masaya koyarak ellerini birbirine geçirdi.

 

"Tabiki şaka lan! kendime almam sana alırım." dedim kutunun içinden çıkarttığım üzerinde 46 yazan bilekliği Eren' e uzattım.

 

Gülümseyerek elimden aldığı bilekliği incelemeye başladı.

 

"Keşke bana almasaymışsın." dedi az önceki gülümsemesinden eser yoktu, gözlerinde anlamsız bir hüzün yakalamıştım.

 

"Niye moralin bozuldu?" dedim

 

Elindeki bilekliği takmak yerine 46 sayısını okşayarak cebine koydu.

 

"Hiç... Mert'e ne aldın?" dedi okları kendisinden çekmeye çalışıyordu.

 

Emir, Eren'in kafasına vurarak dikkatleri üzerine çekmeyi başardı

 

Hayırdır lan aşk acısı mı var dedi Eren kafasını ovalayarak Emir'e ters bir bakış attı

 

Bir senin gibi pezevenk değilim, sevdiğim kişinin elinden tutar nikah masasına kadar yol alırım, iki bir daha bana vurursan seni sikerim." dedi.

 

"Saçma bir konu için kavga etmeyin." dedim

 

Eren oturduğu sandalyeye sırtını yaslayarak cebinden çıkardığı telefonuyla oynamaya başladı

 

Emir ise Eren'e göz çevirerek masanın üzerinde duran sigara paketinden bir dal çıkararak dudaklarının arasına yerleştirip yaktı.

 

 

Son olarak Mertin ve benim hediyem kalmıştı.

 

"Mert sevgilim Bu da senin." dedim yarım kalp olan bilekliği ona uzattım, onun da bir şeye canı sıkılmıştı, ama anlamadım üzülür diye de sorgulamadım da. Gözü arada Eren'e dönüyordu. Ne vardı bunların aralarında bizim bilmediğimiz ama ikisinin bildiği şey neydi?

 

"Sevgilim sana diyorum." dedim

 

"Ha?" dedi Anlamamış bir şekilde gözlerime baktı.

 

"Bileklik diyorum, Bu da senin diyorum." dedim

 

"Teşekkür ederim." diyerek elimden aldı.

 

"Rica ederim sevgilim. Benimki de o kalbin yarısı." diyerek kendi bilekliğimi Kutunun içinden çıkarak masanın üstüne koydum.

 

Kutuyu koyacağım sırada bir kağıt dikkatimi çekti, kutunun içinden çıkararak içimden okumaya başladım.

 

"O ne Ahsen?" dedi

 

"Bilekliklerle ilgili cümleler var Saram." dedim

 

"Aaa! sesli okusana?" dedi gülümseyerek sesli bir şekilde okumaya başladım

 

Tavşan = tavşan ürkek ve sevimli bir hayvandır fakat damarına basarsanız içindeki katil ruhu ortaya çıkarabilirsiniz

 

Timsah = timsah saldırgandırve kincidir, Timsah göz yaşı denilmesinin sebebi ise, yavrusunu bilerek yer. Sonrasında da pişmanmış gibi ağlar.

 

Yılan = çok sinsi bir hayvandır zararınız dokunmadığı halde bile size dost gibi görünüp zehrini vücudunuza enjekte edebilir.

 

Yarım Kalp = yarım kalp ise diğeriyle bir araya gelince tam olacağını düşünür, ama yarım Kalbin biri ya başkasına aitse?

 

yani ikimizden birinin kalbi başkasına mı aitti?

 

Kuru kafa = kuru kafa duyguları olmayan ve asla yaptığı şeyden pişman olmayarak hayata devam eden tek kişidir.

 

46 Sayısı = 46 deli raporu demektir, ama hayatınızda bir 46 varsa onun değerini bilin. Delidir felan ama en iyi 46 anlar sizi.

 

Masaya bu kez ağır bir sessizlik çökmüştü, sanırım hepimiz içimizden geçmişimizle yüzleşiyorduk.

 

 

"Hepimizin bilekliğini güzel özetlemiş bence? ve yazan kişi farklı Ama haklı bir düşünceye sahip biri." dedi Eren'e bakarak "Sanırım öyle." dedim

 

Telefonuma gelen mesajla tüm düşüncelerim beni terk etti. Hızlıca salona girerek telefonumu alıp masaya geri döndüm.

 

Gelen mesaj bileklikleri aldığım siteye aitti. "Merhabalar efendim, öncelikle bizi tercih ettiğiniz için Teşekür ederiz. Sizi ödül olarak ücretsiz korku evimize davet ediyoruz, istediğini Arkadaşlarınızla gelebilirsiniz."

 

"Gelen mesaj ne Ahsen?" Mert'e başımı çevirerek gözünün içine baktım. Ben hep onun gözlerinin içine bakardım, ama o benim yüzüme ifadesiz bir şekilde bakardı.

 

"Bilekliği aldığım site bizi ücretsiz korku evine davet ediyor gidelim mi" dedim.

 

Sara ellerini birbirine vurarak alkış çaldı.

 

"Lütfen gidelim ne olursunuz" dedi.

 

"Gideriz gitmesine de hepimizi çağırması tuhaf değil mi" dedi. Eren için hayat şüpheden veya yalandan ibaretti.

 

"Kaç kişi olduğumuzu Bilmiyorlar ki sadece istediğiniz arkadaşlarınızla gelebilirsiniz yazıyordu" dedim.

 

"Gidelim o zaman hem kafamızı dağılır. Nasıl olsa bugün okulda yok" dedi. Murat zekiydi ama hayatta hedeflerde ona boş gelirdi hep

 

"Sizlere Uyar mı" dedim, cevap vermeyenlere bakarak.

 

"Kalkın gidelim hafta içi okul anamızı ağlattı zaten" Tarık hepimizden önce masadan kalkarak üzerini düzeltti, ardından hepimiz ayaklandık.

 

"Siz bir yarım saat oturun. Biz Sarayla masayı toplayalım" dedim.

 

Hepsi başını sallayarak salona geçtiler. Sara masayı toplarken ben üzerimi giymek için odama gittim. Spor bir şeyler giymeyi düşünüyordum. Elbise dolabını açarak siyah bir crop çıkardım, ardından dolabın altındaki çekmeceyi açarak siyah pijamamı elime alarak giyinmeye başladım. Üzerimi giyindikten sonra saçımı tekrar düzgün bir at kuyruğu yaparak odadan çıktım. Makyajı sabah yaptığım için tekrar yapmaya gerek duymadım. Odadan çıkarak salonda bekleyen tayfanın yanına gittim.

 

"Artık gidebiliriz" dedim.

 

Aynı anda hepsi ayağa kalkarak kapıya doğru ilerlediler. Sara'da mutfaktan çıkıp yanıma gelerek koluma girdi.

 

Bekle bizi Korku Evi seni oyuna getirmeye geliyoruz.

 

 

 

 

👻👻

 

 

Hepimiz siteye ait olan korku evinin önünde yan yana dizili bir şekilde duruyorduk.

 

Site adresi attığından dolayı bulmamız zor olmamıştı, ama 30 daireden tek bir dairenin ışığı yanıyordu bu beni biraz ürkütsede umursamazlıktan geldim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

"Artık girelim, valla heyecandan çişim geldi." dedi hepimiz Saraya bakarak bir şey demeden önümüze döndük.

 

"Gidelim gençler. " Mert'in emriyle sırıtarak korku evinin girişine geldik ve girişte kapının üzerinde yazan bir yazı dikkatimizi çekmişti.

 

Eren yazıyı sesli bir şekilde okudu.

 

GİRİŞ VAR ÇIKIŞ YOK!

 

Hepimiz dalgaya alarak kırkırdadık çünkü burdan her türlü çıkmayı başarırıdık. Eren bir şey demeden diğer yazıyı okudu

 

İNSAN ÇIKIŞI OLMADIĞI YERE NEDEN GÜLEREK GİRER Kİ?

 

Hepimizin gülüşü bu yazıyla yüzümüzde donup kalmıştı. Korku evi ne kadar korkunç olabilirdi? bence klasik bi korku evi olduğu için fazla paniğe gerek yoktur.

 

Ama şöyle bir şeyde var bu korku evi gerçekten klasik bir korku evi mi?

 

 

 

 

..........

 

Eee bölüm nasıldı?

 

Bilekliklerin anlamları hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayınız...

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%