
Tekrardan merhaba!
Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Gerçekten insan yorumları görünce yazası geliyor o yüzden eksik etmeyin, bir yorum yapsanız bile yeter.
İyi okumalar!
* ੈ ♡ ⸝⸝🪐 ༘ ⋆⏱
Yalnız kaldığı zamanlar da düşündüğü şeyler her zaman aynıydı. Buraya nasıl geldiği ve nasıl gideceğiydi ancak bu günlerde bu sorulara bir kaç soru daha eklenmişti. Şuan ki dünya'nın nasıl mahvolacağı ve Venüs'e ne olacağıydı.
Venüs... Buraya geldiği günden beri onun aslını her zaman yanında olmuştu. Alya buraya geleli iki hafta olmuş ve Venüs onu bir an bile yalnız bırakmamış, her şeyi ama her şeyi bıkmadan anlatmıştı. Ah birde Uranüs vardı, Venüs ne zaman Alya'nın yanına gelse o da geliyor ve onunla beraber evine giriyordu. Sürekli söyleniyor ve Alya'nın hiç bir şey bilmemesinden hayıflanıyordu. Bu süreçte Venüs sinirleniyor ona evden gitmesini söylüyordu ancak Uranüs onun bu haline sadece gülüyor ve yerinden kalkmıyordu.
Burada ki günleri ne kadar güzel geçse de, burada kaldığı gün sayısı arttıkça daha çok korkuyor ve endişeleniyordu. Buraya mı tıkılıp kalmıştı?
Yeni yeni aklına gelen şey ise buraya belki de geçmişi değiştirmek için gönderildiğiydi. Ama nasıl yapacaktı, tek başına koca bir dünya'yı yok eden savaşı (?) nasıl durdurabilirdi? O kadar güçlü değildi, hayır direkt güçlü değildi. Yapamazdı, biliyordu.
"Mutsuz olma sebebiniz nedir?" Robot olayı başta onu korkutsa da, sonrasında yanında olan bu bu robot sayesinde alışmış hatta evdeki robotla arkadaş bile olmuştu.
"Burada olmam" kafasını dizilerinden kaldırmadan konuşmuş ve önündeki kapalı televizyona boş boş bakmıştı.
"Nasıl yani?" Eğer robotun sesi bir insan sesi değil de robotik bir ses olsaydı, her şeyi daha kolay anlatabilirdi.
"Her şey çok karışık, anlatsam bile anlamazsın ki. Ben bile hiç bir şeyi anlayamıyorum." Televizyona boş boş bakarken bir şeyin açılması ile afallamış uçan arabada ki kadın ve şarkı söyleyen adama bakmıştı. Ardından bakışları bir kaç adım uzaklığında duran ve ona babam robota kaymıştı. O an için yemin edebilirdi ki saniyelikte olsa robotun bakışlarında anlayamadığı garip bir ifade yakalamıştı. Ancak o baktığı gibi bakışları tekrardan eski haline dönmüştü.
Alya emindi ki o bakış normal değildi, her şeyden önce o robottu ve net bir şekilde hatırlıyordu ki Venüs ona robotların yapılırken her hangi bir duygunun eklenmediğini söylemişti. 'acaba yanlış mı gördüm?' diye aklından geçirse bile o bakışları aklından bir türlü çıkaramıyordu. 'Öfkeli gibiydi sanki...' başı artık tam anlamıyla zonkluyordu.
"Düşünmem gereken yeterince şey yokmuş gibi birde uğraştığım şeye bak" oflamış ve kafasını iki yana sallamıştı.
"Başınız ağrıyorsa masaj yapabilirim" kafasında metal bir elin ona masaj yaptığını düşündü ve bu yüzünün buruşmasına neden oldu.
"Gerek yok, teşekkürler" yanlış görmüş olsun veya olmasın o bakışta kesinlikle bir şey vardı ve Alya ona eskisi kadar samimi hissetmiyordu. Kendi zamanlarında 'gelecekte her şeyi robotlar yapacak' cümlesi burada tam anlamıyla geçerliydi. Robotlar her yerdeydi, nereye giderseniz gidin orada her türden robot vardı ve o izlediği filmlerden yola çıkarak bunun tehlikeli olduğunu düşünüyordu. Robotların, insan hayatını bu kadar etkilemesi - yönetmesi iyi bir şey değildi.
Alya önündeki masaya bakarken, robot bir kaç adım uzaklığında durmuş onu izliyordu. Evin içinde ilk zil sesi yankılanmış ardından masanın üstünde - Alya oraya bakıyor diye - kapının önünde duran Venüs ve korumaları şeffaf ekranda belirmişti. Birden karşısına çıkan görüntüyle irkilmiş - hâlâ alışamamıştı - ardından gördüğü Venüsle gülümsemişti. Kapının önünde Uranüs ile konuşuyor ya da daha çok tartışıyor gibiydi ondan pek emin değildi. Saniyeler içinde görüntü kaybolmuş kapı robot tarafından açılmıştı.
Sessiz olan ev onlar girdiği gibi sesle dolmuş ve bu Alya'nın yüzünde ki gülümsemenin daha çok büyümesine neden olmuştu. Her ne kadar burada olduğu için mutlu olsa da arkadaşları, ailesi, sevdiği herkes o zamanda kalmıştı. Özlüyordu, deli gibi özlüyordu. Ancak buradaki Venüs ve Uranüs onun bu özlemini biliyorlarmış gibi sürekli onu güldürmek için bir şeyler söylüyor sebepsiz yere atışmaya başlıyorlardı, Alya ise yüzündeki gülümseme ile onları izliyordu tıpkı şuanda yaptığı gibi. Ayakta durmuş kapının önünde atışan İkiliyi izlerken, kapı kapanmış ve ikisi de ona doğru yaklaşmaya başlamışlardı.
"Gerçekten her gün buraya mı geleceğiz?" Uranüs, her zaman söylediği sözleri söylemiş ve yorgunlukla kendini televizyonun önünde duran siyah koltuğa atmıştı.
"Gelmesene o zaman! Sana gel diyen mi var?" Ve Venüs'te her zamanki sözlerini söylemiş, koltukta onu umursamadan oturan bedene gözlerini devirmişti. Adımlarını ayakta durup onları izleyen Alya'ya çevirmiş ve tam önünde durarak gülümsemişti. Samimi ve Alya'nın içini ısıtan bir gülümsemeydi bu gülümseme.
"Her zamanki girişinizi yaptığınıza göre ikiniz de hoş geldiniz o zaman" gülümseyerek konuşmuş ve Venüs'e oturmasını söylemişti ancak Venüs oturmamış, Alya'nın oturmasını beklemişti. O oturduktan sonra o da yanına oturmuş ve her zamanki 'bugün ne yaptın?' tarzında sorularını sormuştu.
"Bugünden itibaren sana alfabeyi öğretmeyi düşünüyorum" demiş ardından yanlış anlaşılmamak için hızla devam etmişti. " Tabi sende istersen"
"Çok iyi olur!" Demişti heyecanla. Bazı şeyleri Venüs'e soramıyordu, en azından okuma öğrendikten sonra bir şeyleri araştırabilirdi. Böyle boş boş hiç bir şey yapmadan oturması onu gerçekten sıkıyordu. Ne yapacağını bilmese de bir seyler yapmalıydı, araştırmalıydı. İlla ki bir şeyler bulacaktı, biliyordu.
"Ve iletişim için telefon önemli o yüzden lütfen itiraz etme telefonu ben alacağım sana" yüzsüz gibi 'zaten itiraz etmeyecektim' demek istese de sadece gülümseyerek kafa sallamıştı. İtiraz etmeye niyeti de yoktu çünkü onunda dediği gibi telefon gerçekten önemliydi. Bir şeyler bulmak istiyorsa, o telefon onun için gerekliydi.
"Juliet" kendi zamanına döndüğünde ve biri ona kendi ismiyle seslendiğinde üstüne alınmayacağını düşünüyordu çünkü burada gün içinde o kadar çok 'Juliet' deniyordu ki, isminin 'Alya' olduğunu unutmuştu. Ona seslenen Uranüs'e dönmüş ve 'ne oldu?' dercesine bakmıştı.
"Sen nereden gelmiştin?" Yüzündeki gülümsemeyle Alya'ya bakarak konuşmuştu. Uranüs Alya'dan şüpheleniyordu ve açığa çıkma düşüncesi bile onu fazlasıyla ürkütüyordu.
"Nereden geldiğini bilmiyor" Alya'nın konuşmasına izin vermeden Venüs atlamış ve konuşmuştu. Uranüs bu sefer ona dönmüş ve bakmıştı ancak tek fark artık yüzündeki o itici gülümseme kaybolmuş yerini kaşları çatık bir ifade gelmişti.
"Nasıl bilmiyor?" Sorgularcasına çıkan sesi Venüs'ün canını sıkarken, tek kaşını kaldırmıştı. "Seni ilgilendirmeyen şeyleri niye soruyorsun?" Soruya soruyla karşılık vermişti.
"Çünkü seni korumak zorundayım!" Bağırarak karşılık vermiş ve sıkıntılı bir nefes almıştı. Duyduğu cümleyle Venüs'ün çatılan kaşları gevşemiş ve Uranüs'ün aksine derin bir nefes almıştı.
"Pekala, her şeyi bu kadar kafaya takma. Alya, tehlikeli biri değil" arkadaşını ikna etmek istercesine sakin bir şekilde konuşmuştu. Ardından Alya'ya baktı izin istercesine, onun izni olmadan onunla ilgili hiç bir şey anlatmazdı. Kendi yalanları yüzünden iki arkadaşın kavga etmesini istemeyen Alya, Venüs'e bir şey demeden kendi anlatmaya başlamıştı.
"Bir ormanda küçük bir kulübede yaşıyorduk. O zamanlar annem ve babam beni evden çıkartmazdı hiç, yani burada ki dünyaya o yüzden her seferinde bu kadar çok şaşırıyorum. Bir kaç ay önce ikisi de vefat etti ve açıkçası neden öldüklerini de bilmiyorum. Bir sabah kalktım..." Odada bir tek onun sesi yankılanırken bir kaç saniyeliğine susmuş ve sıkıntıyla derin bir nefes almıştı ancak onu dinleyen ikili onun üzüldüğü için Sustuğunu düşünmüş ve öylece ona bakmışlardı.
Venüs, yandaki koltukta oturan Uranüs'e uzanmış ve kafasına vurmuştu. "Ne yapıyorsun?" Hayretle fısıldamış ve kafasını tutmuştu. Ancak ona cevap vermemiş, tekrardan yerine oturup yanında oturan Alya'ya bakmıştı. Üzgündü, onun için çok üzgündü. Onu üzgün görünce, mutlu edebilmek için her şeyi yapabilecekmiş gibi hissediyordu.
"Bir kaç ay evde olan o yemeklerle geçindim ancak bitince çıkmak zorunda kaldım. Orman hakkında da pek bir fikrim yoktu çünkü sadece camdan görebiliyordum. Bir süre yemek bulabilmek amacıyla yürüdüm ancak yemek yerine insan topluluğu ve bir araba gördüm. Evet yanlış biliyorum ama yapabileceğim başka bir şey yoktu, arabanın bagajına gizlice girdim. Bagajın ucundan tutmuştum kapanmasın diye o aradan ev görmeye başlayınca kapıyı açıp attım kendimi. Sonrasını biliyorsunuz zaten" ne zaman bilmiyordu ama bir gün bu yalanların hepsi başında patlayacaktı ve bunun düşüncesi bile onu deli gibi korkutuyordu.
Çokta ikna olmuş gibi durmayan Uranüs kafasını sallamış ve bakışlarını başka yöne çevirmişti. Nedensiz bir şekilde Juliet onu rahatsız ediyordu ve bu histen ne olursa olsun kurtulamıyordu.
"Pekala, hadi sana telefon almaya gidelim!" Ortamdaki rahatsız edici o havayı dağıtmak isteyen Venüs, ayağı kalkmış ve ellerini çırpmıştı. Alya, üstünü değiştirmek için odasına gitmiş ve üstüne siyah düğmeli crop yelek, beyaz gömlek altına da siyah bir pantolon giymişti. Bunları geçen alışverişe gittiklerinde almıştı ve böyle giyinmeye bayılıyordu. Pantolon ve crop yeleğin bir çok rengini almıştı, kendi zamanındayken de böyle giyniyordu. Burada onlara benzer şeyler bulmak onu fazlasıyla mutlu etmişti. Elbise giymekten pek haz etmese de ne olur ne olmaz diye bir kaç kabarık elbise de - buradaki elbiselerin çoğu kabarıktı - almıştı. Yine geçen gittiklerinde aldığı kısa siyah bir omuz çantasını omzuna takmıştı. - çantanın içi boştu -
"Ben hazırım!" Diye bağırmış ve bir kaç dakika içinde üçü de evden çıkmıştı. Yine arkalarında bir çok koruma ile ilk önce asansöre ardından uçan arabau binmişlerdi. Uçan araba çatının üstünde durduğunda, geçen atladığı aklına gelmiş ve yüzünü buruşturmuştu.
"Juliet, atlamayacak mısın?" Demişti yüzündeki sırıtmasıyla.
"Çok komiksin Uranüs" demişti gözlerini devirerek.
İlk Uranüs ardından ikisi de merdivenlerden inmiş ve konuşa konuşa - daha çok Uranüs Alya'ya laf atmış o da ona karşılık vermişti. - elektronik katına inmiş ve Uranüs'ün önerisiyle ünlü bir mağazaya girmişlerdi. Alya hayranlıkla etrafına bakıyor, Heyecanla Venüs'e sorular sorup duruyordu.
"En iyi telefon bu" demişti görevli robot. Devamında Venüs, Alya'nın anlayamadığı bir çok şey sormuştu. İlgisini çekmeyen, bir hayli sıkıcı olan konu yüzünden onlardan bir kaç adım uzaklaşmış ve mağazanın içine bakmaya başlamıştı.
Masaların üstünde bir sürü telefon duruyordu ve hepsinin ekranı açıktı - telefonlar şuanda kimseye ait olmadığı için ekran herkes tarafından görülüyordu. - Alya da dokunabildiği kadar telefona dokunuyor, hepsinin içini karıştırıyordu.
Venüs ve Uranüs en sonunda ortak bir telefona karar vermiş, Uranüs telefonun parasını ödemişti. - elbette daha sonra paranın kartına eksik bir şekilde, Venüs tarafından yatacağına ona ikna ettikten sonra - ikisi de arkasına dönmüş, Alya'nın yanına gitmek için harektlenirken kimseyi göremeyince oldukları yerde durdular.
"Nereye gitti?" Uranüs'e dönerek endişeyle konuşmuştu.
"Bekle bir dakika" ona göre daha sakin olan Uranüs, gözleriyle mağazayı taramış bulamadıktan sonra "kaçırılmış olabilir mi?" Diye mırıldanmış ve bu endişeli olan Venüs tarafından duyulmuştu.
"Niye kaçırılsın ki o?"
"Venüs, bir sakin ol. Bir dakika ya, anladım endişeleniyorsun ama her zamanki sakinliğini korur musun? Karşısında ki kim olursa olsun her zaman sakin olacaksın anladın mı? Kaçırılsın veya vurulsun fark etmez. Sakinliğini koru ve mantıklı düşün." Ardından telefonunu çıkarmış ve korumalara bütün mağazaları aramalarını söylemişti. İkisi de bu katta dolaşıyor, her yere girerek onu arıyorlardı.
Dakikalar sonra Uranüs'ün telefonu çalmış ve Alya'nın zemin katta olduğunu haber etmişlerdi. Başta Venüs olmak üzere ikisi de koşar adım zemin kata inmiş ve oturaklarda yanında korumalardan biriyle oturan Alya'yı görmüşlerdi.
"Juliet!" Duyduğu bağırma ile kafası karışık bir şekilde kalkmış ve ona doğru koşan Venüs'e bakmıştı. Saniyeler içinde ikisi de karşı karşıya durmuş, birbirlerine bakarken Alya endişeyle konuşmaya başlamıştı.
"Ben gerçekten özür dilerim amacım sizi endişelendirmek değildi, sadece robota benzeyen bir insan gördüm ona bakacaktım ama kaybo-" daha fazla konuşmasına izin vermeden kollarından tutmuş ve kendisine çekerek sarılmıştı.
* ੈ ♡ ⸝⸝🪐 ༘ ⋆⏱
Sarıldılar🥹
Bölüm hakkında ki düşüncelerinizi buraya yazın lütfen.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, Coraline kaçar 👋 👋 👋
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |