15/06/2024 tarihinde yazılmaya başlanılmıştır....
yayınlanma tarihi:20/09/2024
"kitaptaki bütün unsurlar hayal ürünüdürr!"
~bu kitaba başlarken her kitabımda olduğu gibi beni destekleyen ve arkamda duran, bana gaz veren, bana umut olan canım arkadaşım BERRA 'ya çookk teşekkür ederim . O benim bir tanemm~
1. BÖLÜM:KİM?
Kapımın çalınmasıyla bilgisayardaki bakışlarımı kapıya çevirip 'Gir' komutunu verdim. Kapı yavaşça aralandığında içeri Berk girdi. Berk benim yakın korumalarımdan biriydi. Önemli bir şey olmasa çok yanıma gelmezdi. yada ben çağırmadan gelmezdi. bu yüzden Onu görmemle kaşlarım çatılmıştı.
"Söyle berk" dedim sert sesimle.
"Abi rıza bey vurulmuş " dediği gibi hızla ayağa kalktım. Ne demek vurulmuş!? "Kim vurmuş?" Dedim sesim o kadar sert ve korkutucu çıkmıştıki berk bile bir kaç adım gerilemişti.
"Bilmiyorum abi" dedi.
"Arabayı hazırlayın, hemen!" ceketimi alıp ofisten hızla çıktım.
Berkte peşimden çıktı ve kulaklıktan korumalara haber veriyordu.
Kim buna nasıl cüret edebilirdi? Abimi kim vurmuş olabilirdi!?
Şirkette asansörün önüne geldiğimde tüm bakışlar kaçamak bir şekilde üstümdeydi ama umursamadım. Asansör kata gelince hızla bindim. Zemin kata basıp bekledim. Ama yerimde duramıyordum! Asansör zemin katta durunca hızla indim. Arabaya doğru ilerlemeye başladım. Şöför arka kapıyı açınca beklemeden bindim. Şöförde dolanıp sürücü koltuğuna geçti.
"Hızlı sür!" lafımı ikiletmeden arabayı çalıştırıp gaza yüklendi, artık şirketten çıkış yapmıştık. Hastaneye doğru yola koyulduk. Ama ben hala bunu kimin yaptığını düşünüyordum. Nerde nasıl vurulmuş olabilirdi?!
Telefonumun çalmasıyla telefonumu çıkarıp baktım. Gördüğüm isimle oflamadan yapamadım. Telefonu açıp kulağıma dayadım.
"Efendim?" Dedim sakin bir sesle. Eğer sert konuşsam ne olursa olsun kaç yaşında olursam olayım, ablamdan bir tane terlik yemek istemem. Karizmam çizilmemeli sonuçta.
"Bartın... ablam nerdesin senn! Rıza vurulmuş!" Ağlamaktan çatlayan sesiyle konuşunca içim burkuldu. Ablamın ağlamasını bu yaşıma kadar hiç sevmemiştim ve sevmeyecektim.
"Abla,abim iyidir yaa kazık gibi o ağlama boşuna, bende hastaneye geçiyorum. Merak etme sen" dedim sakince, ablam sinirli bir şekilde "kazık mazık canı var sonuçta bende hastaneye geliyorum" dedi ve suratıma telefonu kapattı.
Şaşkınca elimdeki telefona baktım. omuz silkip telefonu cebime koydum.
Şuan bende abim için endişeliydim.
Ne olmuştuki abime?
tekrar Ofladım. aklıma bir sürü isim, bir sürü senaryo geliyordu. kafayı yemek üzereydim.
"Daha hızlı sür şu lanet arabayı "
"Bartın bey ancak bu kadar hızlı gidebiliyoruz efendim max hız bu " dedi şöför.
"Sikerim maxsını muxsunu kim icat etti lan bu arabayı" dedim sert ve sinirli bir sesle.
Çok endişeliydim abim için. Iyimiydiki?
Kim vurmuş olabilirdi aklım almıyor düşünüyorum düşünüyorum bulamıyorum! Kim ulan kim!
Derin nefesler alırkende bir yandan bu arabayı icat edene sövüyordum.
Hayır yani ne diye bu kadar yavaş olur ki!?
Hangi akılla bu arabayı almıştım ben?!
Araba beş dakika içinde hastanenin önünde durunca kendimi arabanın dışına attım. büyük adımlarla hastaneye girdim. Tüm bakışlar yine üstümdeydi ama umursamadım. alışıktım çünkü Girişteki kızı beni görünce hemen ayağa kalktı.
" bartın bey abiniz 1903 numaralı odada efendim" dedi. başımla onaylayıp hızla asansörün oraya doğru adımlayacaktım ki arkamdan gelen sesle durmak zorunda kaldım.
"Bartınn!" Ablamın bağırmasıyla omzumun üzerinden baktım. Oflayarak ablama doğru döndüm. Ablam koşarak yanıma geldi yüzü gözü ağlamaktan şişmişti.
"Rızaa! Rıza nerde iyimi?" Dedi teleşla kolumu tutarak.
"Abla sakin olurmusun? Bende yeni geldim hadi gel beraber gidip bakalım" dedim başını hızla salladı. İkımizde asansöre bindik. Abimin odasının katına gelince indik. Tek tek odalara bakarken en sonunda 1903 numaralı odayı görür görmez odaya daldık. Her ne kadar ablamı sakinleştirmek istesemde bende sakin değildim. Odaya girdiğimizde odada bir doktor vardı. Bu hastane benimdi ama doktor kim var kim yok bilmiyordum çok ilgilenmezdim.
"Rızaa!" Diyerek ablam abime atılmıştıki abim inleyince hemen geri çekilip etrafına baktı. "Ayy özür dilerim kardesim, iyi misin? Nasıl oldu bu? Kim yaptı? Neden yaptı? Ayyy bişi söylee" diye ablam bütün sorularını sıralıyınca abim "abla bir dur Allah adını verdim bekle da." Diye söylendi ablam onu takmadı bile. Ben abimi iyi görünce doktora baktım
.
'' durumu nasıl?" Diye sordum. "Basit bir sıyrık sadece karnından vurulmuş ama çokta önemli değil çok hareket etmediği sürece canı yanmaz" diye açıkladı. Başımı salladım. Doktora uzun bir süre baktım. Bakışlarımdan rahatsız olup yerinde kıpırdanıp yutkundu, hafif öksürüp,"Efendim izninizle ben çıkayım" dedi. Tam çıkacakken, "Adın ne?" Diye sordum. Bana döndü tekrar yutkundu.
"Miraç, Miraç Akıncı" dedi başımı salladım sonrada onu rahat bırakıp abime döndüm, fırsattan istifade oda odadan anında kayboldu.
"Abi? Avlanmışsın" dedim alayla. Abim bana ters ters baktı.
"Sus lan abin var karşında."
"Abim şuan yaralı ama" dedim eğlenen bir sesle
Abim ve ablamın yanında sert halimden bazen çıkıyordum. "Bartın! Rahat dur " diye ablam beni uyardı,ablama ters ters baktım iki eğlenmemizede izin vermiyordu. Bir süre oturduk hepimiz. Abim bizden bıkmış gibi ofladı.
"Çıkın gidin artık bakın iyiyim bir saate bende eve gelirim" dediğinde.
"Olmaz öyle tek mi çıkacaksın?" Diye söylendi ablam.
"Abla korumalar var " dedi abim.
"Eee banane" dedi ablam umursamazca.
"Sen git eve, eşin bekler seni, ben dururum abimle " dedim ablam bir bana bir abime bakıp oflayarak en sonunda pes etti ve çıktı odadan.
Ablam tahsin enişteyle evliydi 1 yıldır falan. Ablam çıkınca abime döndüm hemen, "Kim vurdu seni!" sert sesimi duyunca kaşları çatıldı.
"Hop! ağır gel bakalım abin var karşında! " dedi oda sert bir sesle. "Asıl sen ağır ol! Abimi vuruyorlar ve ben kim olduğunu bile bilmiyorum! Seninde karşında KUNDUZ var !" Dedim sesim bir tık yükselmişti. "O sesini alçalt arslan deli etme beni!" Dedi abim.
"arslan deme bana" dedim ters ters. derin nefesler alıp sakinleşmeye çalıştım. "Kim vurdu seni?" Diye sordum Sakince. Bir süre yüzüme baktı sonra pes edip cevap verdi.
"Doğukanın iti" diye söyleyince bir an anlamasamda sonradan jeton düştü.
Seni şimdi yedim doğukan! "Vay şerefsiz! Demek seni o vurdu haa! Onun o silah tutan elindeki parmakları tek tek kırıp kesip köpeklere yedirmessem ne olayım" dedim sinirle dişlerimi sıkarak.
"O vurmadı adamı vurdu" dedi abim. Alayla güldüm. "Ne farkeder? Adamınında işini bitireceğim! Benimde adım Bartın ise onun anasından emdiği sütü burnundan getirecegım. Elini bıçakla kesip KUNDUZ yazıp imzamı atacağım görecek o it." Dedim sinirle. Bu dediklerimi yapacaktım! O şerefsizde ne bir parmak, ne bir kol, ne bir ayak, ne bir can bırakacağim. Canlı canlı keseceğim uzuvlarını acı çekecek! En sonundada kafasına sıkarım. Şuan o ite çok sinirliydim. Hayır yani sen kim köpek benim abime ateş ettirirsin! "Bartın.." abimin adımı söylemesiyle abime döndüm "Bana bak koçum, dikkatsizlik yapma! Dikkatli ol, her zaman. " diye beni uyardı.
"Olurum abi, ne zaman olmadım?" Dedim kınayeyle. Derin nefesler aldım. Sakinleşmem ve o doğukan itinin işini halletmem gerekti. Abiminde dediği gibi sinirle hareket edemezdim şuan. Ama sinirden gözüm dönmüş durumda!
"Bartın, hadi abicim benim çıkış işlemlerini bir hallediver " dedi abim. Başımı sallayıp ayağa kalktım . odanın çıkışına doğru ilerledim. Kapıyı açıp çıktım. Ilerde miraç doktoru gördüm. Iyi bir doktora benziyordu. Yanına doğru adımladım. Beni görünce hemen kendine çeki düzen verdi. Tam karşısında durdum. "Merhaba miraç bey" dedim sakince. Ama karşımdaki adam biraz paniklemişti.
"Merhaba bartın bey" dedi saygıda kusur etmeyen bir sesle. Bu hali beni memnun etti. Derin bir nefes aldım.
"Ne zamandır bu hastanede çalışıyorsunuz?" Diye sordum.
"İkı.. iki senedir efendim" dedi.
"Anladım... abime bakmak için sizi gönderdiklerine göre iyi bir doktorsunuz" dedim başını salladı.
"Kimine göre iyi kimine göre kötü efendim" dedi.
"Pekala, sana kolay gelsin doktor " dedim ve yanından ayrıldım. Arkamdan nefesini verdiğini anlamıştım. Sakin adımlarla çıkışa doğru ilerliyordum.
Yanımdaki bir korumaya abimin çıkış işlemlerini yapmasını söylemiştim. Bir iki adım gerimde berk, onun arkasında ise 7 tane koruma vardı.
Berke hiç bakmadan "doğukan itinin yerini bulun! çabuk olun!" Diye emir verdim.
"Tamam abi" dedi beni onaylayarak.
Tam ağzımı açıp bir şey daha diyecekken bana çarpan ve göğüsüme sıcak bir şeyin dökülmesiyle irkildim. Sinirle bana çarpana bağırmak için ağzımı açıp kafamı kaldırmıştım ki bir çift kahverengi gözlü esmer bir kadın görmeyi beklemiyordum, dilim lal olmuştu sanki. içimde tuaf bir his oluşmustu, ama adlandıramıyordum. Neydi bu hissin adı. çok güzel gözleri vardı. ilk defe böyle bir göz görüyordum.
"Ay çok pardon cidden çok özür dilerim, bilerek yapmadım gerçekten özür dilerim " diyip panikleyince bir an ne diyeceğimi şaşırmıştım.
Seside çok güzeldi...
"Dikkat etsene bacım" diye sert bir şekilde konuşan berke elimi kaldırdıp susturdum.
"Karışma sen" dedim uyarcı bir tonda.
"Cidden çok çok özür dilerim ben dönerken sizi görmedim. Çok özür dilerim. " dedi tekrar özür dilemeye başlarken.
"Sorun değil, üzülme bu kadar panik yapacak bir şey yok" dedim. Yatıştırıcı ve sıcak bir sesle. "Ama yandınız.." dedi bir çocuk gibi dudak büzerek. Bu hali hoşuma gittiği için hafif dudağım kıvrıldı.
"Hissetmedim bile, daha kötülerini yaşadıklarımda oldu" dedim. Ciddiydim. Daha kötüleride olmuştu bu yanık bana koymazdı.
Bana tereddüt ile bakarken bir anda miraç denen adam kadının gözlerini kapatıp benden onu döndürerek uzaklaştırdı. Kaşlarım anında çatıldı.
O güzel gözleri ne diye kapatıyor lan bu!
Kız bir anda dönmenin etkisiyle minik bir çığlık attı ama miraç denen adam "benim " diyince rahatladı. Tanışıyolarmıydı?
"Ödümü kopardın" dedi hafif sinirle. Ben şaşkınca ona bakarken kız tekrar konuştu "abi gözümü açarmısın " dedi.
Abi mi?
Kardeşimiymiş?
kardeşlermi??
Miraç belimde bir yere bakıyordu. Nereye baktığına baktığımda belimdeki silahı gördüm. Niye silaha bakıyor bu? Silahı mı beğendi?
"Olmaz açamam abim hadi gitmemiz gerek bizim " dedi sesinde panik vardı.
"Kızın Gözlerini açsana" dedim eski sesimi aktif hale getirmiş bulunuyordum. Miraç irkilsede hemen kendini toparladı. "Bartın bey çok üzgünüm efendim kardeşimin adınada özür dilerim ama bizim işimiz var tekrar çok özür dilerim efendim iyi günler " dedi ve daha ne olduğunu anlamadan kardeşini bir çırpıda kucağına alıp kafasını göğüsüne bastırıp hızla yanımdan uzaklaştı.
Şaşkındım hemde çok.
Ama bir o kadarda sinirliydim.
O kahverengi gözleri bir daha görmek için sabırsızlanıyordum.
İlk defa bir kadında böyle hissetmiştim. Harbi neydi bu hissin adı? ilk defa kahverengi göz görmüş gibi hissetmem normalmi? ben ilk defa bi çift kahverengi göze hayran kalmıştım.
Ofladım ve çıkışa ilerledim.
Aşk değildi... emindim.
Ama ne olduğunu da bilmiyordum işte...