Yeni Üyelik
7.
Bölüm

6. BÖLÜM: TANIŞMA.

@_denizkabugu27

6. BÖLÜM:

 

 

Bir şey çalıyordu ama ne çaldığını algılamıyordum.Birinin çok acil şu sesi susturması lazımdı..Başım patlıyordu. Yatağa elimle iki kere vurdum. O şeyi arıyordum. Elimi sallarken komodinin üzerinde elim telefonuma gitti.Gözümü hafif araladım, geri kapatıp telefonu elime alıp aramayı cevapladım. Kim olduğuna bile bakmadan kulağıma yasladım.

 

"Ne var ya, niye arayıp duruyorsun arkadaşım kimsin sen" dedim uykulu uykulu sinirli bir sesle.

 

"Uyandırdımmı?" Diyen bartının sesini duydum. O mu aramıştı?

 

Uyanmak istemiyorum. Kafamı yastığa gömdüm. Iki dakika sonra kafamı çıkartıp konuştum

 

"Evet ve şimdi geri uyumak istiyorum " dedim sesim çok uykuluydu ve benim başım patlıyordu.

 

"Defne? Sen iyimisin? Saat 11'e geliyor. Tamam uyuda dün altıda dışarı çıkan birine göre... fazla uyumadın mı?" Kaşlarım çatıldı.

 

Saat 11 mi olmuştu?

 

Gözümü aralayıp sırt üstü yattım yatakta. Telefonu kulağımdan çekip saate baktım. Harbi 11 di. Ofladım. Telefonu tekrar kulağıma dayadım.

 

"Yok iyiyim. Sıkıntı yok" dedim. Hem ben dün kabusum yüzünden altıda kalkmıştım, yoksa uykuyu çok severim.

 

"Kapıdayım" demesiyle "nee !" Diye çığlık atmış bulundum.

 

Şuan evde buyuk ihtimal tektim,

 

Abim cafede. Annemin gunu vardi. Babam ise işte.

 

"Ya hani dün demiştim ya seni abimler ile tanıştıracağım. Bizi bekliyolar." Dedi açıklayarak. Elimi anlıma attım.

 

"Şaka yapıyorsun" dedim sesim hüzünlüydü, gülme sesini duydum.

 

"Çok ciddiyim " dedi ofladım.

 

"Şimdi ben ne giyeceğim?" Dedim kendi kendime tabi bunu bartın duydu.

 

"İstediğini giy sana her şey yakışıyo" dedi. Bi tık utanmış olabilirim.

 

"Sağol" dedim sadece.

 

"Artık yataktan çıkmayı düşünüyormusun?" Demesiyle "nereden anladın?" Diye sordum.

 

"Kıpırdama sesi gelmedi" dedi,

 

"Belki kalktım sen duymadın?" Dedim işi yokuşa surerek.

 

"Şuan kalkmamış olduğunu ikimizde biliyoruz" dedi. Ofladım haklıydı. Doğruldum. Ayaklarımı yataktan sarkıtıp tam kalkmıştım ki ayağımı komidinin ucuna çapmamla inleyip tekrar yatağa oturdum,

 

"Defne! Iyi misin?" Diyen bartının endişeli sesini duymuştum.

 

"İyiÿim iyiyim," dedim. Derin nefes verişini duydum. Aklıma gelen şeyle bir durdum. Dudağımı dişledim.

 

"Bartın." Dedim çekingen bir sesle.

 

"Hı" diye bir ses çıkardı.

 

"Şimdi... ablan falan varya, abinde var senin" dedim.

 

"Evet?" Dedi.

 

"Senden kaç yaş büyükler? Yani ne bileyim.. benimle evlenmene ya karşı gelirlerse?" Diye sordum.

 

"Yok, ablamla abime seni anlattım zaten. Sıkıntı yok. Ablam çok samimi biridir zaten. Abim de eh yani. Yengemle eniştem var. Onlar da iyidir. Ablamla alti yaş falan mı yok ya 7 de olabilir. 7ydi sanırım. Abimde iki yaş mı ne büyük. Öyle yani. Haa iki de yiğenim var. Çok tatlılar. Oyadan küçükler sanırım." Demesiyle ağazım bir karış açıldı, bana ciddi ciddi açıklama yapacağını düşünmemiştim.

 

 

"Tamam" dedim sadece. Bartın konuşurken ayağa kalkmıştım bile . Dolabı açıp kıyafet bakacaktım. Telefonu kulağıma yaslayıp omzumla kafam arasına sıkıştırdım. Beyaz bir crop, siyah gömlek ve gri eşortman altı çıkardım.

 

"Üstümü giyinip gelirim şimdi. Kapatıyorum" dedim.

 

Onaylayan bir mırıltı çıkardı. Telefonu elime alıp kapattım. Telefonu yatağa fırlatıp hemen üstümü değiştirdim.

 

Hafif makyaj yaptım, saçlarımıda hafif dalgalandırıp açık bıraktım.

 

Çantamı alıp omzuma taktım. Tam odadan çıkarken aklıma gelen şeyle odaya geri döndüm. Telefonu yataktan alıp çantama koydum.

 

Odadan çıkıp mutfağa gittim. Dolapları karıştırdım.

 

Ağrı kesicinin kutusunu bulunca çok mutlu olmuştum. Hemen kutuyu açtığımda ise mutluluğum yarım kaldı. Bitmisti...

 

Ofladım.

 

Başımı ovaladım. Elimi anlımdan çekip mutfaktan çıktım.

 

Dış kapıya gelince siyah sporlarimı giyip evden çıktım. Kaldırımın orda bartının arabasını gördüm. Hizla arabaya doğru ilerledim.

 

Arabanın yanına gelince hemen yan koltuğun kapısını açıp kendimi arabanın içine attım, kapıyı kapatınca kafamı koltuğa yaslayıp gözlerimi yumdum"Selam" Diyede mırıldandım.

 

"Selam" dedi bartında. Gözlerimi açtım. Bartına baktım. Bana bakıyordu, göz göze geldik.

 

"Selam yenge" diye duyduğum sesle yerimden sıçradım. Arka koltuğa bakınca kafasını öne doğru uzatmış biri vardı.

 

Kimdi bu?

 

"Lan, yengeni korkuttun" diye azarladı bartın, çocuğu. aslında çocuk denmezdi. Kalıplı gibiydi. Ve benden büyük duruyordu, bartınla aynı yaştadır diye düşündüm.

 

"Sen kimsin?" Diye sordum.

 

"Ben, bartın abimin en yakınıyım" dedi kaşlarım çatıldı. Bartına baktım. Hemen açıkladı.

 

"Berk. Benim sağ kolum ." Dediğinde anladığımı belirterek kafamı sallayıp önüme döndüm.

 

Bartın arabayı çalıştırdı.

Yola çıktığında başımın ağrısı artmıştı, öne eğilip başımı sıvazlamaya başladım.

 

"Yenge iyimisin?" Diye soran berk ile bartın bir anda arabayı sağ çekti, kafamı kaldırıp ikisine bakınca ikiside endişeyle bana bakıyordu.

 

"Iyiyim" dedim sadece,

 

"Başın mı ağrıyor?" Diye sordu bartın, nereden anlamıştı.

 

Sabahtan beri başımı sıvazlıyordum.

 

"Biraz " dedim sadece.

 

"İlaç içtinmi?" Diye sorduğunda başımı iki yana salladım.

 

"Berk arkada ağrı kesici olacaktı versene koçum." dedi bartın.

 

"Gerek yok aslında, alacaktım zaten" dedim ama dinlemedi.

 

"Gerek var, " dedi. Berk ilacı uzatınca bartın aldı, kapının yanından su şişesini aldı, ilaçtan bir tane çıkardı, suyun kapağını açıp bana uzattı.

 

Elinden alıp hapı yuttum, ardındanda su içtim. Suyu geri uzatırken "teşekkür ederim" dedim gülümseyerek. Bartında gülümsedi. "Teşekkür etmene gerek yok" dedi. Bir şey demeden önüme döndüm ve başımı cama yasladım. Bartında önüne dönüp arabayı sürmeye devam etti.

 

Araba sessizdi. Bir kaç dakikanın ardından telefonum çalınca bartının bakışları saniyelik bana kaydı.

 

Telefonumu çantamdan çıkardım.

 

Çağıl abim arıyor....

 

Aramasını cevaplandırıp telefonu açtım.

"Defne!" Diye sinirli sesini duyunca şaşırmıştım.

 

"Ne oldu?" Dedim sakince.

 

"Lan benim kartım nerede!" Diye bağırdı. Kaşlarım çatıldı.

 

"Ben nereden bileyim." dedim.

 

"Bana bak sen aldın dimi neredesin? Geberteceğim seni."

 

"Denesene. Miraç abime söylerim seni." dedim keyifli bir sesle.

 

"Sen aldın dimi." diye tekrarladı burnundan soluyordu.

 

"Valla ben almadım, dışardayım ben. Hem uyanalı daha bir saat oldu olmadı." dedim kendimi sovunarak.

 

"Yalan söyleme bana!" Diye bağırdı,

 

" niye yalan söyleyeyim." dedim.

 

"Neredesin sen?" Diye sordu.

 

"Dışarda" dedim.

 

"Defne beni delirtme, " dedi abim dişleri arasından konuşuyordu.

 

"Alışverişe çıkacağım" dedim. Abim daha da delirdi.

 

"Benim kartımla mı, allahım fenalık geçireceğim" dedi sesini kötüleştirerek.

 

"Bide bayıl istersen." dedim homurdanarak.

 

"Bayılacağım zaten. Ama önce seni bayıltacağım" dedi.

 

"Abi, git kartını alanla uğraş ya!" Dedim bende sinirlenerek.

 

"Sen aldın" dedi,

 

"Almadım" dedim.

 

"Aldın"

 

"Almadım"

 

"Harbi sen almadın mı?" Diye sordu.

 

"Almadım" dedim.

 

"Defne. Abim bana biraz para gönderirmisin" dedi abim. az önce köpek olan abim şimdi yavru kediye dönmüştü.

 

"Nakitin yok mu abi" dedim.

 

"Yok! Cüzdan yok ki ortada. Yani var ama içi boş! Ve ben şuan marketteyim. Bir şeyler aldım ama ödeyemiyorum" dedi. Güldüm.

 

"Abi, git miraç abimi ara. Ondan iste para. Benim senden para istemem lazim, senin benden değil! Babamdan iste yada." Dedim.

 

"Lan geçen seni avm'ye götürdüm de bütün paramı sömürmedin mi?" Dedi sinirle,

 

"Evet. " dedim yüzsüz yüzsüz.

 

"Tamam sende bana abur cubur al işte ben sana ayıcık aldım yaa!" Dedi sinirle.

 

"Sen abimsin bencede almalısın bana bir şeyler. Of abi neyse. İşlerim var kapatıyorum." dedim ve yüzüne kapattım.

 

Şuan delirdiğine eminim.

 

"Ne oldu?" Diye soran bartınla bakışlarım ona döndü, bartında bana saniyelik bakıp tekrar yola döndü.

 

"Abim, kartını çalmışlar." Dedim keyifli sesimle. Telefonu çantama geri koydum. Bartının kasları çatıldı,

 

"Ne! Kim, nasıl?!" diye sordu,

 

"Korkulacak bir şey yok, ya enes abim almıştır yada ben. Ben almadığım için enes abim almıştır ve bunu abim anlamamıstır salak kendisi. Şimdide markette beş parasız kalmış. " dedim umursamazca. Ama sonda gülmemek için dişlerimi dudaklarıma geçirmiştim.

 

"Yenge, abin parasız markette ne yapıyor" diye anlamazca soran berke döndü bakışlarım. Sırıttım.

 

"Cüzdanın boş olduğunu kasaya gidince anlamış kendisi." dediğimde kahkaha atarak arkasına yaslandı bende önüme döndüm. ama sırıtıyordum.

 

"Abine para gönderecekmisin?" Diye sordu bartın. Omuz silktim.

 

"Miraç abim gönderir. Aaa banada gönderedekti" diyerek telefonu çantadan çıkardım. Bartın bu halime güldü. Ona bakmadan telefonumu elime aldım. Kişilere girmiştimki çağıl abim tekrar aradı. Açtım. Kulağıma dayadım telefonu.

 

"Ayy anam ben nerelere gidem" diye abimin feryadını duydum kaşlarım çatıldı, sesi çok komikti gülmek istiyordum.

 

"Yine ne oldu?" Diye sordum.

 

"Defne! Lan benim cüzdanı abim patlatmış! Üstüne bir de fotoğraf atmış oyayla e-bebeğe gitmişler! Bütün paranın suyunu çekmişler! Fakir kaldım!" Diye feryat etmeye devam etti. Agzım açık kaldı.

 

"Ciddimisin?" Dedim şaşkınca.

 

"Evet!" Diye bağırmasıyla kafamı arkaya atıp kahkaha attım.

 

"Ne gülüyon lan!" Diye benide azarladı.

 

"Ne almış yiğenime." Dedim tatlı bir sesle. Oyayı oyuncaklar içinde hayal ediyordum.

 

"Kasap para derdince koyun yiğeni derdinde." Dediğinde tekrar güldüm.

 

"Miraç abim bana para verecekti. Senin paralarıda bana versin gratise girerim. Her şeyi alırım senin kartınla" dedim keyifle.

 

"Lan seni gebertirim bücür! Gratise falan gidemessin, benim kartımla" dedi abim. Makyaj yapmamı sevmediği için alırken bir kuruş bile vermiyordu, paran olmasında yapama diyor hep.

 

"Sus be. Ben miraç abimi arıyorum canım abim kartını ne güzel almış." dedim hala eğlenirken.

 

"Defne.. abim bana bi 300 tl gönderirmisin abim. Hadi borç ben sana verecem sonra. Hatta kartımı abimden alacaksın ya. Al ne istiyorsan ama bi 300 tl gönder markette kaldım." dedi şirin şirin.

 

Tabi abimede dayanamadım.

Aslında cok güzel dayanırımda işin ucunda kart var.

 

"Oldu bil" dedim. Sadece.

 

"Canım bücürüm" dedi sevinçle.

 

"Yada olmadı bil, " dedim.

 

"Niye lan." dedi bir anda yükselerek.

 

"Adım yok mu benim? Yada ne bileyim kardeşim falan de o kelimeyi kullandigin icin atmiyorum para falan." dedim. Trip atarak.

 

"Abim, canım benim tamam canım kardeşim anlaştık demiyorum hadi atıver." dedi.

 

"İyi" dedim ve telefonu kapatıp miraç abimi aradım.

 

"Efendim" diyerek abim telefonu açtı.

 

"Abim" dedim hemen yalakalığa girerek.

 

"Direk söyle abicim" dedi abim hemen anlayarak.

 

"Sen bana para atacaktın?" Dedim. Gerçekten atacaktı. Abim arada bana haşlık veriyordu.

 

"Hee doğru atayım bekle" demiştiki sesimle durdurdum.

 

"Abi" dedim.

 

"Hı?" Dedi.

 

"Çağıl abimin karttanda bir 2.000. Tl atarmısın?" Dedim.

 

"Zevkle. Ama çağıla para atmıyorsun." dedi.

 

"Tamam" dedim aninda.

 

"Iyi atıyorum bekle" dedi ve telefonu kapattı. Gülümseyerek telefondan çağıl abime kendi paramdan 500 tl attım.

 

"Ne oldu?" Diye bartın meraklı sesiyle sordu.

 

"Abimin kartları miraç abim almiş. Yiğenim varya oya onu ebebeğe götürmüş bide fotoğraf atmış. Çağıl abim kriz geçirdi tabii. Benden para istedi işte. Bende miraç abimden çağıl abimin parasını alıp birazını abime attım. Geri kalan paraylada alışveriş yapacağım" dedim keyifle arkama yaslandım. O sırada abimde para göndermişti. Neden açıklama yaptığımı da bilmiyorum.

 

"Bende geleyimmi?" Diye sormasıyla bartına döndüm kaşlarım çatıldı.

 

"Nereye?" Dedim cevabını bile bile.

 

"Alışverişe" dedi normal birşey giibi.

 

Berkin saniyelik şaşkın bakışını aynadan yakalamıstım.

 

"Poşet taşırsan gel" dedim dudak büzerek.

 

"Taşırim" dedi sırıtarak. E iyi madem der gibi bakıp önüme döndüm.

 

Beş on dakika kadar sonra bir evin önüne gelmiştik.

 

Bartınla beraber arabadan indik.

 

Bartın hemen yanıma gelip elimi tuttu. Kaşlarım çatıldığı an kendini açıkladı. "Abimlerin yanında, elini tutmam gerek" dedi. Başımı sallayıp önüme döndüm. Çok büyük ve güzel bir evdi. gerçi evde denemezdi. villaydı burası!

 

Burası beyaz iki katlı bir villaydı. Bahçeside kocamandı. Berk arabadan inip bartından anahtarı aldı ve arabayı bahçeden çıkardi. Kapıdan erkek bir çocuğun üstümüze doğru koştuğunu gördüm.

 

"Dayı'm" diyerek bartının bacaklarına sarıldı.

 

Bartın elimi bırakmadan tek eliyle çocuğu kucağına alınca panikle elini bırakmaya çalıştım ama daha sıkı tuttu.

 

"Çocuğu duşürüceksin, elimi bırak bari. " dedim bana yandan bir bakış attı.

 

"Bırakmam, ben tuttuğum eli bırakmam. Ayrıca düşürmem merak etme" dedi. Kaşlarım havalandı. Ama bir şey de demedim.

 

"Dayı bu abla kim?"

Bartın yiğeninin sorusuyla bana baktı.

 

"Bu abla yengen dayım." dedi bartın tatlı bir sesle.

 

Dudağım kıvrılır gibi oldu ama hemen toparladım kendimi.

 

Çocukları seviyor gibiydi. Bu durum hoşuma gitmişti. en azından ortak bir şeyimiz vardı.

 

"Merhaba." dedim gülümseyerek.

 

"Merhaba." dedi o da bana gülümseyerek bartının kucağında debelenince bartın eğilip yere bıraktı.

Çocuk hemen yanıma gelip bartının tutmadıği elimi tuttu.

"Bende ozan yenge. Hadi gel seni annemle tanıştırayım" diyerek beni sürüklemeye başlayınca bartında elimi tuttuğu için benimle sürükleniyordu.

Istemese sürüklenmezdi de istiyordu demekki?

Bartına bir bakış attım. Bartında bana bakıyordu. Önüme geri dönüp ozanın beni sürüklemesine izin verdim. Eve girdiğimizde bizi hoş bir avlu karşıladı. Etrafa nasıl baktim bilmiyorum ama baya zenginlerdi. Ve cok güzel gözüküyordu. Ozan bizi salon gibi bir yerin kapısına getirdi. Kapıdan içeri girdik. içeride iki kadın. Iki erkek. Ve bir tanede minik bir kız çocuğu vardı. Hepsi ayaklandığinda kücük kız paytak paytak gelerek Bartının bacağına sarıldı, Gözlerinin içi parlıyordu.

"Amca!" diye şakıdı resmen.

Bartın yine ve yine elimi bırakmadan hafif eğilip küçük kızı kucağına aldı.

 

"Düşü-" dicektimki sustum. az önce söylediklerini tekrar edip elimi bırakmayacaktı zaten.

 

"Hoşgeldiniz.'' Diyen sesle bakışlarım aralarında en küçük gözüken kişiye kaydı. gerçekten küçük ve tatlı duruyordu aynı zamandada enerjik. küçük dediğime bakmayın benimle yaşıttır büyük ihtimal belki bir yaş büyüyümdür yada o büyüktür. ama Bartının ablası olmadığı netti. 7 yaş falan var demişti bartın.

 

"Hoşbulduk." Dedim bende tebessüm ederek.

 

Biraz gerilmiştim. ne de olsa evleneceğim adamın ailesiyle tanışıyordum ve bu aile yarın beni isteyecekti.

 

"Ayakta kaldınız. Otursanıza." dedi diğer kadın.

 

Büyük ihtimal bartının ablasıydı çünkü büyük gözüküyordu.

Ozan ve bartın ayrı yerlere haraket edince bir anda ne yapacağimi şaşırdım.İkısıde elimi çok sıkı tutuyordu.

 

"Kızın elini bir bıraksanız mı? " dedi. büyük gözüken kadın .

 

Bartın dönüp bana baktı, kaşları havalanırken bakışlarını ozana çeviridi.

 

"Dayım bırak bakayım yengenin elini." Dedi. Bakışlarım ozana döndü, Ozan minik kaşlarını çatmış dayısına bakıyordu. allahım çok tatlıydı.

 

"Sen bırak." dedi ozan ters çıkarmaya çaliştıği sesiyle. gülmememk için yanağımın içine ıssırdım.

 

"Ozan!" Diyen kadın ile ozan istemeye istemeye elimi bıraktı.

 

Büyük gözüken kadın "oturun. " dedi. Bartın minik kızı yere inmek isteyince yere indirip benimle beraber koltuğa oturdu.

 

Ozan ve minik kız el ele tutuşarak salondan ayrıldılar. aklıma oya gelmişti. canım yiğenim kim bilir hangi oyuncaklarla oynarken beni unutmuştu?

 

"Merhaba, ben bartının ablasıyım. Kamer." dedi büyük gözüken kadın.

 

Gülümsedim."memnun oldum bende defne."

 

"Bendee bartının yengesiyim, dilan." dedi diğer kadın.

Çok enerjik birine benziyordu. Zaten ilk gördüğümdede bunu hissetmiştim. iyi anlaşacak gibi duruyorduk.

 

"Memnun oldum." dedim bende samimi bir şekilde.

 

"Bende abisiyim, rıza." Dedi dilanın yanındaki adam.

 

Bi tık soğuktu. benki bir tıktanda fazla...

 

"Bende eniştesiyim, tahsin." diye atladı diğer adam ben daha konuşamadan.

 

"Hepinizle tanıştığıma memnun oldum." dedim hepsine bakarak. ortamde değişik bir hava vardı. hiç böyle hayal etmemiştim. nasıl hayal ettiğimide bilmiyorum. ama böyle bir şey beklemediğim kesindi. değişik bir atmosferin içindeydim.

 

"Ne iş yapıyorsun kızım?" Diye sordu kamer abla.

 

Sorguya mı alınacağım? suçum neydi? evlenmekmi?

 

"Abimle beraber bir cafe işletiyoruz?" Dedim sesim neden sorduğunu algılamak ister gibi çıkmıştı ama takmadılar bile.

 

"Abin mi var? " dedi enişte bey.

 

"Evet var." Dedim.

 

"Iyiymiş" dedi. Kafamı salladım sadece.

 

"Kaç kardeşsiniz?'' Diye sordu kamer abla.

 

"3" dedim. Kafa salladı.

 

"Abla? Kardes?" Diye sordu.

 

"İkıside yok" dedim.

 

"Iki tane abin mi var?" Diye sordu rıza abi.

 

ilk defa konuşmuştu. yani bana kendini tanıtmasından sonra ilk defa konuşmuştu.

 

"Evet." Dedim.

 

"Ay kıza direk bir tane abin mi var diye sorsanız kız bu kadar gerilmezdi ya," dedi dilan. allah razı olsun dilan ne muradın varsa versin çok sevdim seni seninle gerçekten iyi anlaşacağız dilan!

 

Bakışlarımı bartına çevirdiğimde arkasına yaslanmış beni izliyordu.

 

Bu bizim evdede rahattı!

Hem bizimkiler sorguya bile çekmemişlerdi be! haksızlığın gözü kör olsun olan hep bana oluyordu. bundan boşandığımda donuna kadar alacaktım.

 

"Cafe aylık ne kadar kazandırıyor?" Diye soran tahsin enişteyle bakışlarim onu buldu.

 

Allahım çağıl abim burda olsa beni kurtarsa nasıl olurdu? Ayrıca ne kadar kazandığımdan ona neydi kardeşim? ben bartınla evlenmiyormuyum ya ! yanlışım varsa düzeltin beni.

 

Tam ağzımı açıyordumki telefonumun çalmasıyla bütün bakışlar bana döndü.

 

Telefonumu çıkardığımda aşkım💞 arıyor... yazısıyla bakıştım.

 

Bartında doğrulup telefonuma baktığında kaşları çatıldı.

 

"Kim bu?'' Diye sordu soğuk bir sesle.

 

Bir ürperdim. sesinin bu kadar sert çıkacağını beklemiyordum.

 

Ayağa kalktım , bartın elimi hala bırakmamıştı."önemli olabilir ben bir bakıp geleyim, kusura bakmayın." dedim.

 

"Ne kusuru, rahatsız olma burdada konuşabilirsin" dedi kamer abla.

 

Şimdi boku yemiştim. ben ve telefonda bağırmadan? gülmeden? rahat olmadan? konuşacakmıydım?

 

E iyi madem der gibi bakıp geri oturdum.

 

Bartının sorgulayıcı bakışları altında telefonu açtım.

 

Kulağıma götürdüm. Götürmez olaydım. içimden bin tana beddua ederken telefonu hafifçe kendimden uzaklaştırıp hepsine göz gezdirdim. gülümseyerek telefonu tekrar kulağıma koydum. iyi oyuncuydum ya.

 

"DEFNEEE!" diye sessiiz bir çığlık attı gizem. Niye sesizçe çığlık atıyordu? yerinde kuduruyor ama bağıramıyor gibiydi.

 

"Efendim?" Dedim ortamdakilere çaktırmadan.

 

"Kızım acil bana yardım etmen gerek." dedi fısıldayarak. Kaşlarım çatıldı,

 

"Nerdesin sen?" Diye sordum.

 

"Cafede." dedi.

 

Kim bilir ne isteyecektide abim falan duymasın diye uğrasıyordu.

 

"Ne oldu?" Diye sordum. Çok sakin ve gülumseyerek cevap veriyordum anlamasınlar diye. normalde olsa gizeme bir ton şey sayar yalancı bir panikle başının etini yer ve konuşmasını beklerdim ama ortam müsaait değildi.

 

"Uğur kitapçıya gidip kitap alalımmı dedi." dediğinde bir anda "ne!" Diye minik bir çığlık atmış olabilirim. Bütün herkes kaşlarını çatınca hemen kendimi toparlayıp şirince gülümsedim.

Bartına baktım. Kaşları catık bana bakıyordu. gözlerimi bartından ayırmadım. diğerlerine bakamazdım çünkü.

"Ne zaman?" Diye sordum tatlı tatlı bartına bakarken.

 

Kaşları daha cok çatıldı.

Korkmaya başlıyorum yanlız.

 

"Bu akşam altıda kızım benim hazırlanmam gerek!" Dedi sevinçle. Gözlerim kocaman açıldı.

 

Bartın daha cok kaşlarını çatınca kendimi hemen topladım.

 

"Tamam, ben bartına söylerim. Hallediyorum görüşürüz" dedim "ne bartını ya" diyen gizemin yüzüne telefonu kulağımdan cekip kapattım. kesinlikle hevesi geçtiğinde beni sorguya alacakktı.

 

Bartın bana sorgulayıcı bakışlar atarken gülümseyerek kamer ablalara döndüm.

Hepsini bana bakarken görmeyi beklemiyordum. bari aralarında konuşup falan zaman geçirseydiniz bana neden bakıyorsunuz be?!

 

"Bir sorun mu var.?" Diye sordu rıza abi.

 

"Yok yok hiç bi sorun yok. " dedim sakince.

 

"Eminmisin?" Dedi tahsin enişte.

 

"Eminim." Dedim tuaf bir sesle.

 

"Neden bir anda yükseldin o zaman?" Diye sordu kamer abla.

 

Bartının elini sıktım.

 

"Arkadaşımdı arayanda bir seyi hatırlattı o yüzden." dedim.

 

"Erkek mi kız mı?'' Diye soran rıza abiyle bakışlarım ona döndü.

 

"Anlamadım?" Dedim.

 

 

 

"Arkadaşın. Erkek mi? Kız mı?" Dedi.

SANANE? mağrada mı yaşıyosun rıza abi? erkek olsa anlından mı vuracaksın? yada bartının eski sevgilisi ve aynı zamanda hamile bıraktığı bir kadın gibi bu nikah kıyılamaz falan da dermisin. sadece erkek arkadaşım olduğu için?

bi tık abartmış olabilirim ama bu sorusunu saçma bulmuştum.

 

"Ne farkeder?" Diye sordum.

"Çok sey farkeder." Dedi rıza abi.

 

Bana karşı fazla soğuk gibiydi. iyide neden? ya benim şahane kişiliğim ne yapmış olabilir rıza beyefendicik abiciğime?

Ayrıca ben bu sorgulardan bıktım!

Bartın elimi baş parmağıyla okşayınca bakışlarım hızla onu buldu.

Bartın bana değil abisine bakıyordu.

 

"Hadi biz kalkalım daha çok işimiz var." Dedi bartın ayaklanarak. Elimi tuttuğu için otomatik bende ayaklandım.

"Daha yeni gelmiştiniz?'' Dedi kamer ablada ayaklanarak.

Hepsi tek tek ayaklandı.

"Daha bir sürü işimiz var bizim abla başka sefere." dedi bartın. bartın konuşurken dilan yanıma gelmişti.

"Ay canım, ben seni çok sevdim. Numaramı vereyim bir ara buluşalim" dedi dilan neşeyle bende güldüm bu haline.

"Bende seni cok sevdim kesin buluşalım. " diyerek telefonumu çıkardım.

Tek elimle zorda olsa numarasını kaydetmiştim.

Dilana gülümsediğim sırada bartın beni çekiştirerek salondan çıkardı.

Evden yani bu villadan çıktığımızda hemen bartının elini bıraktım.

Bartın bu sefer zorlamadi.

Elimle saçlarımı geriye atıp bi oh çektim.

"Bu ne ya!" Dedim sitem ederek.

Bartın bu halime güldü.

"Ne gülüyorsun ya. Ben bu işten bir şey anlamadım. Kendi ailemdede gergindim senin ailendede , sende her ikisindede rahattın ya valla pes yani." dedim mızmız bir şekilde.

 

Bartın yine güldü.

 

Bartına göz devirip bahçeye baktım.

 

"Araba ne zaman gelecek?" Diye sordum çunku görünürde araba yoktu.

 

"Sen ne zaman istersen " dedi. Bartına bir bakış attım. Ciddi mi diye.

 

Ciddiydi.

 

Dudak büzdüm simdiden hanımcı gibiydi haa.

Tabi ben gerçek karısı olmayacağım için beni dinlemesini pek düşünmüyorum. ama dinlese fena olmaz yani.

 

"Kimdi seni arayan?" Diye soran soğuk sesiyle düşüncelerimden çıktım.

 

Çok erken düşünmüstüm sanırım.

Çom ağazımı...

 

"Anlamadım?" Dedim.

Anlamıştım. ama anlamamazlıktan gelmek işime geliyordu.

 

"Aşkımm diye kaydettiğin kişi kim?" Diye sordu. ikimizde birbirimize bakıyorduk. Ben onun yeşillerine o benim kahvelerime.

 

"Gizem." Dedim umursamaz davranarak. Kaşları havalandı. ne vardı yani ben arkadaşımı aşkım diye kaydedemezmiydim. a-a gizem benim en yakın arkadaşımdı tabiiki öyle kaydedecektim.

 

Bi dakika gizem demişken..

 

"Ayyy" diye çığlık attım. Gizem beni öldürücek!

 

"N'oldu!" Dedi bartında endişelenip soğuk tavrından çıkmıstı.

 

"Bartın ben senden bir şey isteyeceğim." Dedim. Kaşları havalandı .

 

"Ne istersen" dedi.

 

"Şimdi, gizem uğurla kitapçıya gidecek. Bizde gidelimmi? Yani ben gidiceğim. Avm ye gidicektik ya hani sende poşetleri taşıyacaktın falan. Heh ilk gizemi evden alsak ama eve gidince seni biraz bekletebiliriz?" Dedim. Gülümsüyerek.

 

Bakışları gülümsememe kaydı.

Kaşları düzeldi.

Ve o an geldi.

 

Kafasını aşağı yukarı salladı. dünyalar benim oldu. kabul etmez sanmıştım.

 

"Peki gidelim bakalım." Dedi, zaferle gülümsedim.

 

O sırada bahçeye bartının arabası girdiğinde bakışlarımı ondan almıştım.

Berk arabayı önümüze park etti.

 

Başka bir koruma koşarak gelip arka kapıyı açacaktıki bartın eliyle durdurdu.

 

Kapıyı kendi açıp eliyle bana koltuğu gösterdi.

 

"Buyrun hanımefendi." Dedi gülümsedim ve koltuğa geçtim.

 

Bartın kapıyı kapatıp arabayı dolandı. Bartının kapısını da korumasi açtığında bartın arabaya bindi.

 

"Nereye abi? " diye sordu berk aynadan bartına ve bana bakarak.

 

"Yengenin mahalleye sür koçum" dedi bartın.

 

Berk kafasını sallayıp arabayı çalıştırdı.

 

O sırada bende çağıl abimi aradım.

 

Çaldı çaldı ve açıldı.

 

"Ne var?" Dedi cok kibar bir şekilde.

 

"Abi gizem bu gün izinli." Dedim direk.

 

"Ney! Yok öyle bir sey elemana ihtiyacım var bu gün çok doluyuz." Dedi abim.

 

"Banane başka eleman bul!" Dedim bende.

 

"Sen gel gizem gitsin." Dedi abim.

 

"Ne! niye." Dedim hayretler içinde. benimle pazarlık yapıyordu resmen.

 

"Siz bir işler çevirirsiniz siz! Hem gizemle paranın suyunu çekersiniz be! Kitaplar ne kadar pahalı! Gizemde kitap delisi sanada aldırıyor!" Dedi sitem ederek.

 

"Para benim?" Dedim.

 

"Lan benim! Benim parami harciyon mal." dedi abim sinirle.

 

"Makyaj malzemesi mi alayım? Kitap daha iyi işte." Dedim kışkırtarak.

 

"ikiside kötü, kitap çok pahalı makyaj malzemeside. Kitabi git internetten oku." dedi abim, göz devirdim.

 

"Hehe tamam neyse gizem izinli." Dedim bastıra bastıra.

 

"İşçim yoğk" dedi abim bağırarak.

 

"Git bul?" Dedim.

 

"Nerden bulayım lan!" Dedi abim.

 

"Bul bir yerden banane." dedim ve telefonu kapattım.

 

Bartın bana bakıp " ne işçisi?" Dedi.

 

"Cafe çok doluymuş da abim işçim yok diyor" dedim.

"Benim korumalardan göndereyim yardıma?'' dediğinde hızla bartına döndüm.

"Valla mı?!" Dedim. Güldü,

"Valla"

"Oluurr " dedim bende gülerek arkama yaslandım .

 

 

 

....

 

 

 

Araba gizemlerin evinin önünde durunca elim kapının koluna gitti. Bartına bir bakış attım bana bakıyordu.

 

"Biraz beklemen gerek" dedim. Başını salladı.

 

"Beklerim" dedi.

 

Başımı sallayıp arabadan indim.

 

Koşarak binaya girip gizemlerin evinin kapısını çaldım. Gizem bu anı bekliyormuş gibi bir anda kapıyı açınca korkmuştum ama daha korkumu yaşayamadan kolumdan tutup beni evin içine çekti. Az kalsın ayağım takılıp düşüyordum. Tabi gizem bunu aldırmadan beni odasına attı. Hatta fırlattı.Böyle söyleyince biraz farklı anlaşıliyor olabilir ama fesatlık yapmaya gerek yok.Odaya girince gizem kolumdan tutarak beni döndürüp yatağa Savurdu. Yatağa sırt üstü düşmemle çığlık attım. ne oluyor be.

 

"Kızım ne yapıyorsun ya!" Diye çemkirdim.

 

Beni hiç takmadan dolabının yanına gitti.

 

"Defne ben ne giyeceğim!" Diye ağlamaklı bir şekilde konuştu.

 

Göz devirip yataktan ayağa kalktım.

 

"Kitap almaya gidiyosun. Uğuru unut! Normal kitap almaya gidiyormuş gibi hazırlan." Dedim. Gizem bana aval aval baktı.

 

Ofladım.

 

Dolabın önüne geçip elbiselere baktım.

 

Mavi beyaz papatyalı deseni olan bir elbise çıkardım.

 

"Bak bu güzel. Giyebilirsin. Yada benim gibi eşortman crop, yada tişört yapabilirsin" dedim.

 

Gizem elbiseyi elimden aldı. "Tamam bunu giyeyim o zaman" dedi ve elbiseyi bir çırpıda üstüne geçirdi.

 

Saçlarını da açık bıraktı. Sarımsı saçları açıkken daha güzel duruyordu.

 

Mavi gözlerini kahvelerime çevirdi.

 

"Nasılım?" Dedi etradında dönerek.

 

"Mükemmel." dedim gülümseyerek. Gizemde gülümsedi.

 

"Okey o zaman hadi çıkalım." dedi. Başımı salladım. Beraber kol kola evden çıktık. ama ben gizeme bir şeyi söylemeyi unutmuştum. Bartını...

Gizem bartının arabasını görünce şaşirdı.

 

"Bartın ne alaka?" Dedi.

 

"Ben sana minik bi detayi söylememiş olabilirim. Bartında bizimle geliyor." Dedim. Gizemin gözleri şokla açıldı.

 

"Ne!" Diye çığlık attı resmen elimi hemem ağazına kapattım.

 

"Kızım ne yapıyorsun bartın duyacak sesini belkide duydu. Ay kesin duydu!" Diyerek arabaya baktım. Şöför koltuğunun camı açıldı.

 

Bartını camın arkasından bakarken görmemle bartınının yer değiştirdiğini anladım. arka koltuktan sürücü koltuğuna geçmişti. gülümseyip tekrar gizeme döndüm.

 

Gizeme bakarken gülümsememi sildim.

 

"Sonra anlatacağım hadi arabaya bin" dedim.

 

"Sen varya sen öyle olsun" dedi gülerek. Gizemin omzuna vurdum.

 

"Acıdı." dedi omzunu tutarak. Omuz silkip arabaya doğru ilerledim.

 

Ön koltuğun kapısının yanına geldiğimde elim kapının koluna gitti. Kapıyı açıp arabaya bindim.

Kapıyı kapatıp arkama yaslandım.

O sırada gizemde arabaya binmişti.

Bartın arabayı çalıştırdı.

 

"Selam enişte." Dedi gizem. Bartın aynadan gizeme bir bakış atıp önüne döndü.ama başınıda eğerek selam vermişti.

 

Gizemde fazla umursamadan arkasına yaslanıp telefonunu çıkardı.

 

Berkte arkada telefonuyla uğraşıyordu.

 

Önüme dönüp yolu seyretmeye başladım.

 

Yaklaşık bir beş dakika falan sonra gizem "kanka!" diye resmen çığlık attı, hemen arkamı döndüm.

"N'oldu?!" Dedim. Bir elindeki telefona bir bana bakıyordu.

 

"Karam kitap olmuş" dedi neşeyle.

 

Şaşkınlıkla "gerçekten mi?" Dedim.

 

"Valla!" Dedi çocuksu bir caşkuyla. gülümsedim.

 

"İyi" dedim, bende mutlu olmuştum.

 

Karam gizemin en sevdiği bir yazarın kitabıydı.

 

"Sen kitap okuyormusun yenge?" Diye soran berkle bakışlarım onu buldu.

 

"Gizem kadar olmasada okuyorum." Dedim.

 

Başını salladı.

 

"Kanka çok güzel bir mafya kurgusu var varya mükko. Bugün alalım beraber okuyalım" dedi gizem.

 

"Gerçektenmi? Konusu ne? " dedim merakla.

 

"Ya işte her zamanki mafya kitabı. Ama biraz değisik sanırım." Dedi.

 

"Nasıl yani?" Dedim.

 

"Ya işte ne bileyim ben okumadımkı öyle diyorlar." Dedi. Kafamı salladım.

 

"Mafya kurgusumu? Seviyormusun?" Diye soran bartınla bakışlarım onu buldu.

 

"Defnenin en sevdiği türdür eniste." Dedi gizem. Bartının kaşları havalandı.

 

"Neden?" Diye sormasıyla ben yutkunurken gizem arkada kıs kıs gülüyordu.

 

Gizeme pis bir bakış attım.

 

"Neden gülüyorsunnuz hanımefendi? Yenge niye okuyorsun ki?" Diye berkte merakla sordu.

 

"Şimdi şöyle, defne erkek karakterlerin haraketlerini seviyor. Tabii sövdüğü de oluyor ama seviyor yani. Malum kendisi öyle birini bulamadıği için. Ama şuan buldu gibi ya enişte tam bir kitap karakteri gibisin." dedi gizem daha çok gülerek.

Gizeme göz devirdim.

Ama bir yerdede haklı gibiydi. bartın gerçekten okuduğum mafya kurgularındaki karakterlere benziyordu.

 

Bartın kaşlarını çatarak "en çok neylerini seviyorsun?" Diye bana sordu.

 

"Sevdikleri kadına nazikler. Saygı duyuyolar. Hanımcılar" dedim. kitaplar aklıman gelince kıkırdadım. Benimle beraber gizem daha çok güldü.

 

"Ama en güzelide ne biliyormusun? Sert olan erkek sadece sevdiği kadının yanında yumuşuyor. " dedim.

 

Bartın bana bir bakış atıp yola bakmaya devam etti.

 

"Gerçekte başına gelse ne yapardın yenge?" Diye soran berkle gizem elini ağazina kapatıp daha çok güldü.

 

" allah korusun. Ne öyle yılışık yılışık yaa! Kitap kitapta güzel." Dedim. Gerçekten öyle olsa sevmezdim. kitaptardaki olan olaylar kitaplara özeldi. ben onşların yaşadığı hayatı yaşayamazdım sanırım.

 

ayrıca Mafyaların işi belli olmaz!

Allah muafaza sinilenip bir geçirir ben tahtalı köyü boylarım falan.

 

Arabada bir sesizlik oldu. gizem gülmeyi bırakmış kitapları inceliyordu.

 

Bir süre sonra bir avm ye gelmiştik.. Bartın arabayı otoparka soktu. Arabayla bir yerlere girip en sonunda arabayı profosyenel bir şekilde park etti. Bartin el firenini çekince kapıyı açıp arabadan indim. Benimle beraber diyerleride arabadan indi. Şuan fark ediyordum bizimle beraber 5 - 6 araba daha gelmişti. Gizem eline telefonunu almış birine yazıyordu. Büyük ihtimal uğura yazıyordu. Saçlarımı arkaya doğru sovurup gömleğimin yakalarını cekiştirdim. Gizem başını telefondan kaldırıp yanıma geldi. "Uğur yarım saate gelirmiş" dedi. Başımı salladım. Etrafımız koruma kaynıyordu. "Avm 'ye girelim mi yenge?" Diye soran berke kaydı bakışlarım.

"Girelim" dedim, sonra gizeme döndüm. "Biraz alışveriş yapalım mı? Uğur gelincede kitap alırız." dedim gülümseyerek.

 

Gizemde gülümsedi. "Olur" diyerek koluma girdi.

 

Gizemle AVMnin girişine doğru yürüdük. Bartın ve korumalarida arkamızdan geliyordu. Avm nin içine girdiğimizde gördüklerimle adeta büyülenmiştim.Çok güzeldi.. Ve çok büyüktü. "Kız burası çok pahalıdır" dedi gizem kulağıma fısıldayarak.

 

Başımı salladım. bencede pahalıdır fakir kaldık.

 

"Kanka, kıyafetçiye gidelimmi?" Dedim. Gizem başını salladı. Sonra bir anda aydınlanmış gibi gözleri kocaman oldu.

 

"Kız! Iki gune senin istemen var! Gerçekten kıyafetçiye girmeliyiz." Dedi. Bir anda bende aydınlandım.

 

"Lan! Harbi bu arada " dedim. Gizem bu halime güldü.

 

"Insan istemesini unuturmu ya," dedi yalandan beni kınayarak.

Gülerek göz devirdim.

Hafif bir şekilde omzuna vurdum. "Sus" dedim, daha çok güldü.

 

"Gülmesene!" Dedim, bana yandan bakış attı. Sonra ağızına görünmez bir fermuar çekti.

"Afferin." dedim sırıtarak. Hemen kaşlarını çattı.

"Kaşınma." dedi ama umursamadım.

 

Gizeme tekrar sırnaştım. Oda bana. Beraber yürürken bir tane kıyafet satan yer görünce adımlarımızı oraya yönlendirmiştik.

Arkama kisa bir bakış attığımda bartını gördüm, çok ciddi duruyordu, etrafa korku salıyordu. Bakışlarımız kesişince bakışları yumuşadı. Başımla ilerdeki kıyafetçiği gösterince başını salladı. Geri önume dönüp gizemin omzuna başımı koyarak ilerledim. Mağzadan içeri girdiğmizde gizemle ayrıldık. Ben öylesine kıyafetlere bakarken gizem elbiselerin yanına gitmişti. Kıyafetleri incelemeye devam ederken gizemin bana seslenmesiyle onun olduğu tarafa baktim.

" kanka baksana bu güzel mi??" Diyince yanına adımladım.

Yanına gidince elindeki elbiseyi elinden alıp inceleyip Kumaşıyla oynadım.

Mavi rahat, hafif yırtmacı olan, sarı papatya desenleri olan bir elbiseydi. Elbiseyi gizemin üzerine tuttum.

"Güzel aşkım, sana yakışır. Alabilirsin." dedim. Gülümseyerek başını salladı.

Gizem elbiseyi koluna astı. Bende elbise modellerine bakmaya başladım. Ellerim elbiselerin üzerinde gezinirken gizemin bana tekrar seslenmesiyle bakışlarım tekrar onu buldu. Yüzünde güller açan bir ifade ile koşarak yanıma geldi.

Kaşlarım havalandı.

 

Elindeki beyaz elbiseyi hızla üzerime tuttu.

 

"Ay defne'm sana yakışır bu bak güzel oldu. Bunu almalısın" dediğinde içindeki heyecana gulümsedim.

 

"Olur." dedim bende. Elinden elbiseyi alıp inceledim.

 

Karpuz kollu rahat bir elbiseye benziyordu. izemde neşeyle diğer elbiselere bakarken telefonu çaldı.

Telefonu cebinden çıkarırken arayan kişiye bakmistım.

 

Uğur'um arıyor...

 

Gülümsemem büyüdü.

 

Gizem arayan kişiyi gördügü gibi eli ayağı birbirine girdi. Hemen aramayı cevapladı.

 

"Alo?, hee tamam biz kıyafet mağzasındaydık çıkıyoruz şimdi"

 

Diyerek telefonu kapatıp bana döndü,

 

"Hadi şunları ödeyip çıkalım uğur gelmiş!" Dediğinde başımı salladım.

 

Beraber kasaya ilerledik.

 

Burada gözümden kaçmamıştı bütün çalışanlar diken üstünde duruyordu. Ve bize bakıyorlardı?

Çokta umursamayıp sıra olmasına rağmen sadece bir tane kasanın boş olmasıyla gizemle oraya ilerledik.

 

Aldıklarımızı kasaya koyduğumuzda kasiyer kadın hızla baketledi.

 

"Ne kadar acaba?" Diye sordu gizem.

 

"Para ödemiyorsunuz." Duyduğumuz sesle arkamızi döndük.

 

"Anlamadım?" Dedim.

 

" bu avm benim. Yani para ödemiyorsunuz. Benim olan yerde para harcamanıza izin vermem " dedi bartın net sesiyle.

 

Ağızimı açıyordumki "itiraz istemiyorum defne, hediyem olarak say" dedi beni susturarak.

 

İtıraz edecektimki telefonum çaldı. Bartında olan bakışalarımı çektim.

 

Telefonu çantamdan çıkartip arayan kişiye baktım.

 

Annemm arıyor..

 

Aramayı cevaplayıp kendi poşetimi elime aldım ve yürümeye başladım. Gizemde hemen koluma girdi.

 

"Kızım?" Diyen annemin sesini duydum, tam o sırada elimdeki poşete bartın uzandı. Ona bir bakış atıp elimdeki poseti verdim.

 

Oda korumasına verdi.

Başka ne bekliyordum ki zaten?

 

"Efendim???" Dedim.

"Nerdesin bakayım sen?" Diye sorguya çekti hemen.

"Gizemle avmdeyiz" dedim. Gizemde telefona yaklaştı.

"Alyaa teyzemm helloo" dedi neseyle.

Annem gizemin neşesine kıkırdadı.

Kıkırdadı??

Vay be annem,

"Iyi iyii erken gelin akşam misafirimiz varmış gizem kızımda gelsin " dediğinde yüzümü buruşturdum. Tam o sirada karşımıza çıkan uğur ile durduk. Uğura baş selamı verip elimi kaldıridım. Uğurda başını salladı.

 

"Kim geliyor ya!? Bence benim eve gelmemem daha iyi?" Dedim minik bir sitemle. "Gel kızım gel ! Abinde gelmiyor zaten işi yoğunmuş. Melda kızım geldide bana yardım ediyor. Gel eve!" Diye azar işittim.

 

"Erken gelemem işmiz çok. Hem melda abla varmış işte! Kim ki gelen? " dedim bende.

"Sorgulama! " diye yine kızıp telefonu yüzüme kapattı annem.

Şaşkınca elimdeki telefona bakıp önümdekilere döndüm .

"Naber uğur?" Dedim.

"Iyiii senden?" Dedi gülümseyerek gülümsemesine karşılık verdim.

"İyi işte ne olsun"

"Alya teyzem ne diyo." Diyen gizeme döndüm yüzümü buruşturarak "misafir gelecekmiş gizem kızımıda al gel diyo ne desin" dedim.

 

Gizemin yüzunü acılı bir hal aldı. "Benden ne istedi yaa!" Dedi sitemle. Elimi omzuna koydum. "Yapacak bir sey yok, neyse hadii kitapları alalım!" Dedim sona doğru sesim fazla çıkmıştı. Gizeminde nesesi yerine geldi.

 

Ellerini çırptı.

 

"Hadi gidelim! " dedi çoşkuyla. Bu haline sesli sesli güldüm.

Gizem bartına döndü.

"enişte! Nerde bu kitapçı?"

Bartın başıyla arkasındaki korumalardan birine işaret verdi. Koruma aldıği emirle hızla önümüze gecip ilerlemeye başladı.

"Salihi takip edin" dedi bartın otoriter bir sesle.

Bana karşı daha bi sıkcakti sanki??

Yada ben öyle düşünüyordum.

Bartının dediği gibi salihin peşinden ilerledik. Aklima gelecek olan misafir takılmıştı. Ay bide misafir diye komşu gelirse bayılirım! Düşüncelerimi başımı iki yana sallayarak def ettim.

 

Gizemin omzundaki elimle gizemi kendime daha çok cektim. Kafası artik göğüsümdeydi. Homurdandı ama başka bir şey söylemedi.Uğurda yanımızda sesizce ilerliyordu. Bartında iki adım gerimizde elleri ceplerinde omuzları dik bir şekilde yürüyordu. Çokta umursamadım. Neden umursayacaktımkı??

 

"Gizoş" diye mırildandım.

"Hı" diye bir ses çıkardı.

"Biz şimdi hangi kitapları alıyoruz?" Dedim. Gizem doğruldu.

Dudaklarını büzdü.

"Bilmem, karam 'ı net alıyoruz o kesin. Diğerlerinede bakariz." Dediginde sadece başımı salladım.

 

Beş dakika kadar sonra salih bizi büyuk bir kitapçının önüne getirmişti. İçımde minik bir çocuk sevinç çığlıkları atmaya başladı. Dudaklarımda minik ama derin bir tebessüm oluştu. Gizemle bakışlarımız kesiştı.

 

"Siz uğurla bakın, biz bartınla bakarız " dedim. Göz kirpmayıda unutmadım.

Gizem gülümseyerek başını salladı.Onlar kitapçıya girince hızla bartına döndüm.Bartında bana bakıyordu.

 

"Hadi!'' Dedim bartının eline uzandım. Elini tuttuğum gibi çekiştirdim.

Çekiştirmeme uydu. Ikimizde kitapçıya girdik.

Burasi kocamandı. Istediğim her kitapı bulabilirdim bence.

Bartının elini bırakıp yüzümdeki gülumsemeyle rafların arasına karıştım.

Elime geçen her kitabı ayrintı ayrıntı inceledim.

çok seviyordum kitap almayı. okumaktan bile en çok kitap almak hoşuma gidiyor benim. elime aldığım bir kitabı ters çevirdim. arkasına baktım. geri çevirdim önüne baktım. sayfaları karıştırdım. yazarına baktım.

asker kurgusuydu. sevdiğim bir yazarın kitabıydı. almak istediklerim arasındaydı. dudağım kıvrıdı. bunu alacaktım. zaten çok merek ettiğim bir kitaptı.

 

"o elindeki ne anlatıyor?" diye yanımdan gelen sesle başımı sesin geldiği tarafa çevirdim. bartın iki elide cebinde bana bakıyordu. baklışlarımı ondan alıp elimdeki kitaba çevirdim. gülümsemem büyüdü.

 

"asker kurgusu, askerler falan var işte. çok geçiştirir gibi oldu. ee nası desem.. ya askerlerin savaşları bide aşk hayatlarını anlatıyor.. bu sanırım erkek karakterin ağazından bir kurgu. o yüzden daha çok ilgimi çekiyor.. öyle yani." dedim derin bir nefes alarak. bartına baktığımda elimdeki kitaba bakıyordu.

 

"anladım." diye mırıldandı. başımı sallayıp diğer kitaplara baktım.

 

başka rafların arasında gezindim. ellerime tek tek kitapları alıp inceledim. ama sadece elimdeki asker kurgusunu almayı düşünüyordum. çünkü en çok hangisini merak edersem onu alacaktım ve elimdeki kurgu hepsinden ağır bastı gibi bir şey oldu. hem bütüm paramı kitaplara veremezdim. zaten evde minik bir rafım vardı kitapları sığdıramıyordum çoğu kitabım gizemde olduğu için genelde az kitap almaya çalışıyordum ama hepsini çok merak ediyordum.

 

"defne!" diyen sesle yerimde sıçradım. kitaplara o kadar dalmışımki kimle geldiğimi bile unutmuştum. başımı çevirip bartına baktığımda kaşları çatık arkamıza bakıyordu. zaten bana seslenende o değildi.

başımı arkaya çevirip bize doğru gelen gizem ve uğura baktım. gizem dudaklarını büzerek geliyordu.

kaşlarım çatıldı.

 

"ne oldu?" dedim sorgulayan sesimle

 

"karam kitabı yokmuş.. " dediğinde kaşlarım havalandı sonra ise dudaklarımı büzdüm. "yaa" dedim üzülmüş bir sesle. gizem sayesinde bende merak etmiştim o kitabı.

"başka zaman alacağız artık."

"aynen." dedi gizem sonra elindeki üç kitapla yanıma geldi.

"ne aldın bakayım. " dedi. normalde hep aynı kitapları alırdık ama bu gün ikimizde ayrı takıldığımız için beraber alamamıştık.

elimdeki kitabı alıp baktı. "aaa iyi kız bu, bende alayım beraber okuyalım , bak senlik bir kurgu buldum." dedi elindeki kitabı bana uzatarak. elinden kitabı alıp baktım. kaşlarım havalandı.

"mafya kurgusu. çok güzel diyorlar. bende aldım sende al." dediğinde başımı salladım. kitabı incelerken gizemde bir çırpıda benim aldığım kitaptan alıp gelmişti.

 

"güzel gözüküyor" diye mırıldandım. gizem başını salladı.kafamı kaldırıp bartın ile uğura baktım. uğurun elinde bir kitap vardı. "şunları ödeyip çıkalımmı?" dedi gizem soru sorar gibi. "gerek yok. direk çıkabiliriz. sizden para almayacaklar" diye otoriter bir sesle konuşan bartına hızla döndüm. "olmaz. elbiseleri aldın tamam ama kitapları ödeyelim bari." dedim bıkkınlıkla.

"benim olan bir avm'de sizden bir kuruş alacak insan daha anasının karnından doğmadı. " eliyle kasayı gösterdi " e ama çok isterseniz hadi deneyin bakalım para alıyolarmı?" dediğinde şaşkınlıkla baktım yüzüne.

AVM onun mu? gerçi söylemişti. bir anlığına unutmuştum.

oflayarak gizeme baktım dudak büzerek bana baktı. gözlerine biraz baktıktan sonra bartına bakışlarımı geri çevirdim. istemeye istemeye başımı aşağı yukarı salladım. bartın zaferle gülümseyip elini uzattığında eline garip garip bakarken bir an aklıma uğur gelince aydınlanmış bir ifadeye bürünüp hızla elini tuttum.

"enişte?" diyen sesle bartın derin bir nefes alıp göz ucuyla gizeme baktı.

sanırım gizem'e pek alışamamıştı.

sanırım...

 

bartın gizeme 'ne var' bakışı attı. gizem buna aldırış etmeden hızla söze atıldı. "eee şimdi ne yapıyoruz enişte? " dedi gizem.

enişte demeye takmıştı sanırım.

bartın bi bana baktı. benden bakışlarını çekmeden "defne ne yapmak istiyorsa onu yapıyoruz." demesiyle benim kaşlarım havalanırken gizemden bir 'ooo' nidası döküldü. gizeme ters bi bakış atarak tekrar bartına döndüm. herkes benden cevap bekliyordu. çünkü bartın topu bana atmıştı!

"yemek yiyelim?" dedim öneri sunar gibi. zaten kahvaltıda yapamamıştım.

bartın başını sallayıp benimle beraber ilerlemeye başlayınca arkasından ördek sürüsü gibi ilerliyoruk.

 

ben, benim arkamdan gizem ve uğur, onların arkasında bartının korumaları olan muhteşem 7'li! muhteşem yedili diyorum çünkü bartının peşinden hiç ayrılmıyolardı.

neredeyse her zaman görüyordum yani.

en azından bartını gördüğüm zamanlar.-ki bartın bu aralar çok sık karşıma çıkıyordu-

bartın bizi bir lokantanın oraya getirdiğinde etrafımı inceliyordum. AVM'nin içindeki bir lokantaydı. bartın bizi lokantaya soktuğunda çalışanlardan bizi fark edenler hızla yerlerinde dikilmişlerdi. bartın onları takmadan en sakin ve koltuklu olan masaya yerleşmemizi sağladı -ki oturduğumuz masa bu lokantadaki tek koltuklu masaydı- içeride bir koşturmaca oldu. bartın benim karşıma otururken gizemde yanıma tünemişti. gizemin karşısınada uğur oturmuştu.

"kanka" diyen gizeme döndü bakışlarım. "kim gelecek ya" diye minik bir serzenişte bulundu. o sırada elimizdeki kitapları koltuğa koymuştuk. kaşlarım havalandı. anlamamıştım. neyden bahsediyordu ve kimden? "misafiri diyorum. kim gelecekmiş?" demesiyle aydınlandım. dudak büzdüm. "bilmem" dedim omuz silkerek. "gitmesek?" diye bir teklifte bulundu. "annem bizi keser" dedim. oflayarak arkasına yaslandı. karşımızdaki adamlar dikkatle bize bakıyordu. onları çok takmadan telefonumu çıkarıp incelemeye başladım. gelen mesajlara girdim. girmez olaydım. annem, melda abla, miraç abim mesaj atmıştı artı bir de dilan yazmıştı.

 

dilan: naber kız.

 

siz:iyi sen

dilan:bende iyi

siz:iyiii

 

çokta konuşulacak birşey yoktu. o yüzden sohbetten çıktım. melda ablaya girdim. kadın resmen bana saydırmıştı! haksız sayılmazdı. dudaklarımı birbirine bastırdım. bütün iş ona kitlenmişti. ben olsam bende söverdim.

masaya garson gelince elimden telefonu bıraktığımda siparişleri verecektik.

"ne yiyorsunuz?" dedi bartın dudak büzdüm.

 

"farketmez" dedim. bakışlarımı bartına çevirdiğimde göz göze geldik. bakıştık bir kaç saniye. "döner? dürüm yermisin?" diye sorarcasına konuştu. başımı salladım.

 

"yerim"

 

başını sallayıp gizemle uğura baktı. "bizde dürüm yiyelim" dedi gizem. uğurda başıyla onaylayınca bartın "bize dört tane dürüm sar gel koçum " dedi.

 

inşallah tavuk dürümdür. onu daha bi çok seviyordum çünkü. ama söylemeyede utandığım için susup arkama yaslandım.

 

"kanka" diyen gizeme döndüm. "hı" diye bir ses çıkardım. "yarın kafedemiyiz? " bilmem der gibi dudaklarımı büzdüm. "abim bizi kesebilir. özellikle beni. bir kaç gündür kaytarıyor gibiyim. yarın ben mutfağa geçerim sanırım bayadır mutfağa girmiyorum ya. yani yarın kafedeymişiz.." dedim. başını salladı.

 

"yarın akşam... biz size geliyoruz?" diyen barınla hızla ona döndüm.

 

"hı? " diye bir ses çıktı dudaklarımda. sonra hemen kendimi toparlayıp "ne?" dedim.

 

"e yarın isteme varya" diyen bartınla aklım başıma geldi. aydınlanmış gibi başımı sallıyordumki aklım başıma gelince gözlerim kocaman açıldı.

 

BENİM YARIN İSTEMEM VARDI!

 

elimin anlıma götürüp ovuşturdum. gözlerimi iki saniye yumup açtım.

 

"kanka... sizin akrabalar.. ve en önemlisi komşular.." diye konuşan gizeme baktığımda sustu. ne dediğini anlamıştım. komşular ve akrabalar hayırlı olsuna gelecekti. ve bu komşular arasında...

 

"onlarda gelirmi? o kadarda yüzsüz değillerdir herhalde. dimi gizem." dedim tüm umudumla gizeme bakarak. gizem söyleyeceği şeyi söylemek istemiyormuş gibiydi.

 

ama mecbur söyledi o ağazındaki baklayı. "gelirler." dediği an ofladım. olay çıkıcaktı. kesin olay çıkacaktı. abimleri zapt etmek çok zor olucaktı.

 

"kim geliyor? gelmesini istemiyorsan gelemezler istemediğin hiç bir yere" diye konuşan bartına döndüm. yüzümde acılı bir tebbesüm oluştu. "keşke o kadar kolay olsa..." diye mırıldandım. bartının kaşları çatıldı. tam konuşacakken önümüze gelen yemeklerle ondan bakışlarımı aldım. bartında susmuştu zaten. önüme konan dürümü elime aldığımda tovukm dürüm olduğunu görünce gülümsedim. dürümümden bir ıssırık aldığımda önüme konulan ayranla kalakaldım. diğerlerine baktığımda onlarında önünde ayran vardı. bartına baktım. bana gözlerini yumup geri açınca bir şey demeden ayranı alıp çalkaladım. minik bir kısmını açıp masaya geri koydum ve dürümümden bir ıssırık daha aldım. baya acıkmıştım. "ee uğur, sen nasıl kitaplar okuyorsun?" diyede bir konu başlattım. göz ucuyla uğura baktığımda oda bana bakıyordu. dudak büzdü. "işte sizin okuduklarınızdan..." diye mırıldandı. kaşlarım havalandı. sırf gizem için okuyordu o kitapları. anlamayacak kadar salak değildim. canım uğurla uğraşmak istiyordu. "smut okuyormusun?" diye bir soru yönelttim. gizemin yediği dürüm parçası boğazında kalınca öksürmeye başladı. sırtına vurdum. "helal helal" diyerek ayranını ona uzattım. ayranı kafasını dikip biraz rahatlayınca bana öldürücü bakışlarla bakıyordu. masum masum baktım. gizemi bırakıp dürümümü elime alıp bir ıssırık aldım ve uğura baktım. bana anlamayan gözlerle bakınca smut'un ne olduğunu bilmediğini anladım. anlaşılan okumuyordu. iyiydi. bende okumuyordum zaten. "smut ne?" diye sormasıyla dudaklarımı birbirine bastırdım. tam dudaklarımı aralayacakken gizem alttan dizimi cimcikleyince yüzümü buruşturup sustum. "gizeme sor" dedim. uğurun gözleri gizeme dönünce gizemin yanakları kızaracak gibi duruyordu. "şimdi smut şey.." diye geveledi. "ney" dedi uğur sorarcasına. "iki farklı cinsin tek olması " diye bir anda söyleyince kahkahamı tutamayıp gülünce hepsi bana bakıyordu.

 

"çok , çok pardon " dedim ve ellerimle yüzümü kapatıp gülüşümü durdurmaya çalıştım. gülüşümü durdurunca ellerimle yüzümü sıvazlayı doğruldum. dürümümü alıp arkama yaslandım. "siz devam edin lütfen" dedim dürümümden bir ıssırık alırken. uğur anlamayan gözlerini gizeme çevirdi. bartında merak etmiş gibi gizeme bakıyordu. gizem ofladı. " ya boş verirmisiniz acaba? ben bunu size anlatamam kapatalımmı konuyu?" gizemin sözlerinden sonra uğur sıkmamak için bir şey demedi ama merak ettiği belliydi.

 

dürümümden bir ıssırık daha alıp ayranıma uzandım. iki yudum içip tekrar masaya koydum. dürümümden tam bir ıssırık daha alacakken uğurun cümlesiyle durdum. "sizin düğün ne zaman?" uğura bakıp bilmem der gibi dudak büzüp dürümümden ısırık aldım. "bana kalsa yarın" duyduğum sesle dürümümün parçası boğazımda kaldı. öksürmeye başladım. gizem hemen sırtıma vurup "helal helal" diyip ayranımı bana içirdi. o sırada bartında bana doğru uzanmıştı. "dejavu yaşıyorum şuan" diye konuşan gizeme bakmadan bartına bakıyordum. " ne? yarın çok geç dimi bende öyle düşünmüştüm. akşam olmadan kıyabiliriz nikahımızı" dedi birde. ters ters ona baktım. ama konuşmadım.

 

"enişte bi yavaş ya. ne bu evlenme merakı?" dedi gizem benim dış sesim olarak. bartın gizeme sadece bakıp önüne döndü. gizem ise göz devirmekle yetindi. bartının onu umursamaması canını sıkıyordu. onları umursamadan dönerime gömüldüm. ayranımı elime alıp içtiğimde gizemede bir bakış atmıştım. oda benim gibi dönerine gömülmüştü.

 

dönerimin son parçasınıda ağazıma tıkınca ayranımı elime aldım. ağızımdaki parçayı çiğneyip yuttuğumda ayranımıda tepeme diktim. boş ayranı masaya koyup ellerimi çırptım. rahatça arkama yaslandım. bartında benim gibi dönerini yemiş bir şekilde arkasına yaslanmış bana bakıyordu. bi süre bakıştık. en sonunda bartından gözlerimi kaçırdım. çok yoğun bir duyguyla bakıyordu ama o duyguyu anlayamıyordum ve bu beni geriyordu. geldiğimiz yeri incelemeye başladım. sade mi mekandı. duvarları kahve tonundaydı. duvarlarda yapay yapraklar sarkıyordu. bizim kafenin duvarlarıda kahve rengiydi ama buranın duvarlarından bi tık daha koyuydu sadece.

 

"beğendinmi?" bakışlarımı bartına çevirdim.

 

"anlamadım?"

 

"her yeri gözlerinle taradında. beğendinmi?" dediğinde aydınlanmış bir ifadeyle kaşlarım havalandı. dudaklarımı büzüp kafamı salladım. "güzel yer gibi..." diye mırıldandım. bartında başını salladı. aslında dikkatli bakmasam salladı bile diyemezdim. minik bir haraketti zaten.

 

gizem ve uğurda dürümünü bitirince boş boş birbirimize baktık. tam o sırada benim telefonum çaldı. telefonumu elime alıp baktığımda miraç abimin aradığını gördüm. alt dudağımı ıssırdım. kesin ben gezerken karısı iş yapıyor diye azar yiyecektim.

 

telefonu açıp kulağıma götürdüm. "defne? nerdesin sen?" diye konuşmaya giren abimle göz devirdim. "bende iyiyim abi sağol" diye mırıldandım. "cıvıtma bi. yengen burda iş yaparken sen nerdesin bakayım?" dedi hafif azarlayan bir tonda. "gizemle işlerimiz vardı.. işimiz uzayınca gelemedik" dedim. "misafirlerimiz geldi. çabuk eve gelin! bir daha aramayacağım seni defne" dedi. "abi.. biz gelmesek? ya n'olurr idare et bizi. hiç çekemem be-" daha lafım bitmeden abim sözümü kesti. "defne idare falan edemem hemen geliyosunuz." dediğinde oflayarak onayladım. abim telefonu kapattığında düşük omuzlarla ayağa kalktım. "ne oldu" diyerek onlarda ayaklandı.

 

"eve çağırıyolar misafirler gelmiş. kalkmamız lazım" dedim somurtarak. gizemde ofladı. bartın başını aşağı eğerek onayladığını belli etti. sanırım... onu anlamakta zorluk çekiyordum.

 

"ben bırakayım sizi" diyen bartını başımızla onayladık. kitaplarımı elime aldığımda hepimiz çıkışa ilerlemeye başladık. bartının bir garsona bakıp kafasıyla işaret verdiğini gördüm.

 

hepimiz otoparka geldiğimizde uğurla vedalaşıp arabaya geçmiştik.

 

sesiz sakin ilerleyen bir yol olmuştu. bi çıt dahi çıkarmamıştık. bartın bizim evin önüne arabayı park edince aynı anda bizim kapıda açılmıştı. annem dışarı çıkarken bende bartına dönüp "bu gün güzel bir gündü. görüşürüz" diyerek kemerimi çözüp arabadan inmiştim. annem beni görünce bartına baktı. yüzünde kocaman bi gülümseme oldu. gizemde arabadan inerken annem bartının tarafına gidince gizemle şaşkınca anneme bakıyorduk. cama iki kere tıklatınca bartın camı açmıştı. "alya hanım?" dedi oda minik bir tebessümle. "bartın oğlum. gelsene içeri. benim ketum kızım seni davet etmedimi. gel bi çayımızı içiver " dedi tatlı tatlı. ben şokla anneme bakıyordum. benmi ketumdum? bartın bana bir bakış attı. "yok teklif etti de ben kabul etmedim." diyince kaşlarım havalandı. bartın tekrar anneme dönünce annem bana bi bakıp tekrar bartına dönmüştü. "e beni kırma bari... he damadım gel bi çay iç. valla bırakmam ben seni. hadi arabayı park ette geliver. " anneme şokla bakmaya devam ettim. damadım dedi! tabii bartının ifadesini göremiyordum ama acaba rahatsız olmuşmuydu?

 

"peki madem " diyince annemin gülümsemesi biraz daha büyümüştü. annem bana döndüğünde bartında arabayı kenara park ediyordu. "kız! geç bakayım içeri!" diye azarlayam tonda konuşunca oflayarak ayaklarımı sürüye sürüye içeri ilerledim. arkamdan araba kapısı sesi duymuştum. hepsi peşimden geliyordu galiba. arkama göz ucuyla baktığımda tahminimin doğru olduğunu gördüm. annem bartının boyundan dolayı kısa kalmış bir şekilde ona gülücük göndererek bişeyler söylerken bartında minicik bir tebbesümle annemi dinliyordu. tebessümü varla yok arasındaydı. onlara bakmadan içeri kendimi attım içeriden gülüşme sesleri geliyordu. somurtarak salona girdim. salona attığım adımım gördüğüm yüzlerle dondu. beni gördüklerinde kahkahaları durdu ve hepsi ayaklandı. bense şaşkınca onlara bakmaktaydım.

 

 

-BÖLÜM SONU-

 

SELAMM BÖLÜMÜ NASILL BULDUNUZZZZ

 

İNŞALLAH BEĞENMİŞSİNİZDİR.

 

sizcee defnenin görmek istemediği komşu kim? neden görmek istemiyor.

 

misafirler kim ve defne neden bu kadar şaşırdı?

 

şuan kitabın isminde katkısı olan -her şeyi yak dinliyorum.

böyle bir bölümde neden dinliyorsun diye bilirsiniz valla tam şuan açıldı benim suçum yooğğkk jjsjsjssj ben eğlendceli şeyler dinliyordum sonra bölümün sonuna geldim bir baktım bu şarkı çalıyor jsjsj bu şarkı kaderim oldu arkadaşlaarrr

 

yor hasretinle sevginle yor... sevgisizlik ayrılıktan daha zor dilediğin kadar acıt canımı varlığın da yokluğun da yetmiyor .

 

ALLAHIM ATEŞLERE YÜRÜYORUM.

 

beni yak heer şeyi yak. bir kıvılcım yeterister okşa istersen öldür. AŞK İÇİN ÖLMELİ aşk o zaman aşk...

 

 

bir sonraki bölüm görüşürüüüzzzzz kendinize iyi bakııınnnnnn

 

 

 

 

                             

Loading...
0%