@_denizornek_
|
Polis, susmaya devam ediyordu. Ben iyice sinirlenmeye başlamıştım. "Kim? Artık söyler misiniz?" Annem, beni susturmak için dürttü. Susmuştum. Polis bilgisayardan kafasını kaldırıp bana bakarak, "Siz, Güneş Aydoğan mısınız?" "Evet." "Güneş Hanım, kusura bakmayın. İşlemlerde karışıklık olmuş. Sizi arayan gizli numarayı daha bulamadık ama bulmaya çalışıyoruz." "Şimdi biz boşu boşuna mı geldik?" diye sinirlenerek sordum. "Maalesef. Şimdi çıkabilirsiniz." Odadan dışarı çıktığımızda anneme sarılarak ağlamaya başlamıştım. Annem ve babam beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Ne güzel kim olduğunu öğrenecektim ama sabırlı olmam gerekiyordu. Yavaştan sakinleşerek dışarı nefes almaya çıktım. Eve dönmek için yola koyulduk. Eve gelir gelmez kızlara mesaj attım. Ben: "Kızlar! Size anlatacaklarım var her zaman ki kafeye geçin." Gece: "Tamam." Asya: "Ay! Ne oldu?" Ben: "Kafeye geçin. Her şeyi anlatacağım. Sonra yogaya geçeriz. Çünkü, sakinleşmem lazım." Aşağı inip anneme seslendim. "Anne! Ben kızlarla buluşmak için kafeye gidiyorum." "Tamam. Dikkat et!" "Tamam," diyerek evden çıktım. Kızlar kafeye çoktan gelmişti. "Kızlar! Geldim." Gece: "Hoş geldin." Asya: "Hoş geldin. Ne oldu?" Gece: "Bir soluklansın kız." Kahve siparişimi vermiştim. "Tamam. Anlatmaya başlıyorum." Gece: "Dinliyoruz." "Polis, sabah annemi aramış, gizli numarayı bulduk diye." Asya: "Ee!" "İşler karışmış, daha bulamamışlar," deyip tekrardan ağlamaya başladım. "Bıktım artık! Kim bu?" dedim ağlamaya devam ederek… Gece: "Kız, dur! Bir sakin ol, bak, kahven geldi. Hadi iç! Asya: "Hâl olur, üzülme." Ağlamamı güçlükle durdurmayı başararak kahvemi içmeye başladım. "Lütfen bugün yoga yapalım." Gece: "Kız, tamam, yapacağız zaten. Bu kadar sevdiğini anlasaydık baştan yapardık." Asya: "Biliyor musunuz yoga yapmayı? Gece: "Güneş, biliyor." "İki yıldır yapıyorum." diyerek gülümsedim. Gece: "Ay! Yoga deyince morali nasıl yerine geldi," diyerek bana sarılmıştı. Kahveleri bitirip hesabı ödemeye kalktık. Hesabı ödedikten sonra yoga yapmak için uygun yer aramaya başladık. Yoga yapmaya uygun bir yer bulduğumuzda Gece, "Kızlar, bizim yoga matları yok." Gülümseyerek cevap verdim, "O kadar da gerekli değil." Asya: "Hadi! Başlayalım o zaman. Güneş, en iyi sen biliyorsun, bize yardım edersin." "Tamamdır. Şimdi gözlerimizi kapatıyoruz." Ben kızları kontrol etmek için ilk kapatmadım, kızların gözlerini kapattığından emin olduktan sonra ben de gözlerimi kapadım. "Kızlar! Şimdi ağaçların, kuşların, denizin sesini dinleyerek derin nefes alıyoruz." Hep beraber derin nefes almıştık. Tamamen ruhumu ve bedenimi rahatlatmaya çalışıyordum. Sanırım kızlar da... Gece: "Yapabiliyor muyum?" "Şşş! konuşmak yok. Yapıp yapamamanız önemli değil. Kendimizi dinlemek, iç dünyamızda neler olup olmadığını öğrenmek için yapıyoruz. Şu an ne hissediyorsun, nefesin nasıl? Hızlı mı yavaş mı? Aklınıza ne gibi düşünceler geliyor, önce o düşüncelerinizi fark edin, sonra bırakın o düşünceler uçup gitsin. Yoganın sonlarına doğru yaklaştığımızda, "Kızlar, ellerinizi kalbinizin önünde birleştirin ve yavaşça başınızı ellerinize doğru getirin. Gözler hâlâ kapalı. Bu zamanı ayırdığınız için önce kendinize sonra bedeninize, nefesinize teşekkür edin ve yavaşça gözlerinizi kendinize doğru açabilirsiniz, Namaste! Asya, pratikten sonra ağlamaya başlamıştı. Gece, tam bir şey söyleyecekken onu durdurarak kulağına fısıldadım. "Ağlaması normal. İçindeki kötü duygular boşaldı." Asya, ağlamasını durdurmayı başararak, "Bana o kadar iyi geldi ki. Tüy kadar hafifledim." "Bana da tekrardan iyi geldi. Evet, rahatladığımıza göre tekrardan kafeye geçebiliriz," diyerek gülümsedim. Kafeye doğru giderken Asya, Gece ile yer değiştirerek yanıma geldi. "Güneş! İçimde bir boşluk olması normal mi?" "Evet," diyerek sarıldım. Gece de dayanamayarak bize sarıldı. "Hadi, kafeye girelim!" Hepimiz birer tost ve serinlemek için de soğuk içecek sipariş ettik. "Evet, neler hissettiniz?" Gece: "Rahatladığımı hissettim." Asya: "Ağırlık çökmesi normal mi?" “Yoga öncelikle rahatlamaktan ziyade içimizde olan duyguları ön plana çıkartır ve bu da sana ağırlık çökmüş gibi gelir, şimdi bir şeyler yiyince açılırsın. İlk yoga yaptığımda bana da ağırlık çökmüştü." Asya: "O zaman sorun yok," diyerek gülümsedi. Aklıma bir şey gelmişti, "Kızlar, bizim köpek ne yapıyor?" Asya: "Harbi, ne oldu bizim köpeğe?" Gece: "Gelin benimle!" Asya ile beraber Gece'yi takip ettik. Gece, bizi evin önüne getirmişti. Bahçede çok sevimli bir köpek vardı. Gece: "İsmini beraber koyalım,istedim." "Ne güzel düşünmüşsün. Ne koyalım?" diye sordum. Gece: "Pırıltı nasıl?" Asya: "Bence Alev de olabilir." "A! Alev güzel." Gece: "O zaman Alev olsun. Yine çimlerde mi otursak?" Asya: "Olur." Sahile doğru yürümeye başladık. Çimlerde otururken bir şeyler yemek için bakkala uğradık. Sahile vardığımızda oturacak yerimizi zor bulmuştuk. Çünkü sahil her zamanki gibi çok kalabalıktı. Bir yer bulup hemen çömeldik. Yiyecekleri ortaya açtık ve güzel sohbetimizin keyfini çıkarmaya başladık. Gece: "Kızlar, şimdi haberde gördüm..." Asya: "Ne gördün?" Gece: "Oha! Bu ne ya!" "Kızım, ne oldu?" diye merakla sordum. Gece: "Ünlü oyuncu sevgilisini aldatmış." Asya: "Ay, bu muydu gerçekten?" Gece: "Evet ama sevdiğim oyuncu olduğu için çok şaşırdım. Sanırım artık sevmeyeceğim." "Neden artık sevmeyeceksin?" diye sordum. Gece: "E baksana! Aldatmış sevgilisini." "Ama şöyle düşün, seni ilgilendiren bir olay değil ve sırf sevgilisini aldattığı için sevmeyi bırakmamalısın bence. Gerçekten seviyorsan o kişiyi, zaten kolay kolay sevgi bitemez. Seni gerçekten kıracak, üzecek bir şey yaptıysa o zaman sevgin belki bitebilir. Tabii kendi duygularını sen biliyorsun. Ben sadece hayattan öğrendiklerimi sana söylüyorum. Zaten internette bir sürü yalandan haberler var, nereden biliyorsun doğru olduğunu? Belki magazinlerin yaptığı yalan haberlerden birisidir." Asya: "Vay be! Kızım ne yaptın ya? Bir konudan bir sürü şey çıkarttın." Gece: "Söylediklerinde haklısın. Ben direkt atladım. Zaten çok sevdiğim oyuncu…" diyerek gülümsedi. Sohbetimiz iyice koyulaşmaya başlamıştı. Birbirimize sorular sorarak sohbetimizi ilerletiyorduk. Asya: "Güneş, nasıl bu kadar mutlusun?" "Hayatta sevdiğim şeyleri yapıyorum, beni üzecek olan olaylardan kaçıyorum. Bana değer vermeyene ben de değer vermiyorum, siliyorum. Sizler de mutluluk kaynağımsınız, teşekkür ederim benimle olduğunuz için," der demez Asya ve Gece bana sarıldılar. Gece: "Sen de iyi ki varsın." Asya: "Hiç ayrılmayalım." Gece: "Olur." "Olur. Yalnız kızlar benim gitme vaktim geldi. Yarın görüşürüz." Gece: "Görüşürüz." Eve doğru yola koyuldum. Etrafa sebepsizce gülücükler saçıyordum. Ne zaman böyle çok gülsem başıma bir şeyler geliyordu ama umursamadım. Evime sağ salim varmıştım. Eve girdiğimde aileme geldiğimi belirtmek için seslendim, "Anne!" Ses yoktu. Odaları gezerken seslenmeye devam ediyordum. "Baba! Millet! neredesiniz ya?" Kimse yoktu, odama çıktım. Ailemi telefonla aramaya karar verdim. Az da olsa korkmaya başlamıştım. Başlarına bir şey gelmiş olabilir miydi? Telefonlarına da ulaşılamıyordu. O yüzden evde beklemeye karar verdim. Nihayet eve gelebilmişlerdi. Kapının kilit sesini duyar duymaz hemen aşağıya koştum. Merakla, "Neredesiniz ya? Merak ettim, telefonlarınızı da açmıyorsunuz." Annem: "Markete gitmiştik. İkimizin de telefonun şarjı bitti." "Nasıl ikinizin de şarjı bitebiliyor?" Babam: "Benimki işte çalışırken bitti." Annem: "Benim de markette şarjı bitti." "Ya! siz farkında mısınız? Meraktan öldüm burada!" diyerek ağlamaya başlamıştım. Annem ile babam, ben ağlarken önce bana sonra da birbirlerine bakıştıktan sonra bana sarıldılar. Annem: "Özür dileriz. Söz bir daha telefonlarımızın şarjını bitirmeyeceğiz." Baba: "Evet, söz veriyoruz." Gülümseyerek, "Ben odama çıkıyorum." Luna acıkmış olacak ki yanıma gelip kuyruğunu sallayıp bana masum bir şekilde baktı. Mamasını önüne koydum. Luna, yemeğini yerken ben de odama çıktım. En sevdiğim şeyi yaptım, yatağıma yatıp düşüncelerime daldım. Tabii telefonumun bildirim sesi düşünmeme engel oluyordu. Dayanamayıp telefonu elime aldım. Bir sürü gereksiz reklam bildirimleri telefonumu sömürmüştü. En iyisi reklam bildirimlerini kapatmaktı. Tekrar düşüncelerime dalmaya çalıştım, bu seferde Luna kucağıma oturdu. Bir daha düşüncelerimin bölünmemesini umarak tekrar düşüncelerime yoğunlaşmaya çalıştım fakat başaramadım. 'Bu böyle olmayacak,' diye düşündüm ve kendime kahve yapmaya karar verdim. Evde kahve olmasını umut ederek aşağıya indim. Şansıma bir tane kalmıştı, gülümseyerek kendime kahve hazırlayıp odamdaki balkona çıktım. Kahvemin ve manzaramın keyfini çıkartmaya başladım ama bir şey eksikti, müzik. Beni rahatlatan müziği açtım ve kendimi müziğin akışına bıraktım. Tabii bu rahatlık fazla sürmedi, telefonuma yeniden mesajlar yağıyordu. Kahvemin dibini de içip telefonuma gelen mesajları hızlıca yanıtladım, hemen ardından aşağıya indim. Pek odamdan çıkmayan birisiyim fakat bu sefer aşağıya inesim gelmişti. Aşağı indim fakat ne yapacağımı bilmediğim için odama geri döndüm. Annem beni görür görmez, "Kızım, canın sıkıldıysa biraz hava almak için balkona çık istersen." "Oradan geliyorum." "Tamam, o zaman Luna ile ilgilen!" "Tamam." Luna'nın yanına,onunla oynamaya gittim fakat topunu bir türlü bulamıyordum. Topunu ararken Luna'da kuyruğum gibi nereye gidersem geliyordu. Topunu nihayet bulup oynamaya başlamıştık. Klasik herkes gibi ben topu atıyordum, Luna bana topu geri getiriyordu. Nedeni bilmem ama köpeklerin geneli bu oyuna bayılıyordu. Bir saat oynadıktan sonra yine odama çekildim. Çünkü yatma saatim gelmişti. Keyifli uykumun tadını çıkarmayı planlıyordum fakat dışarıdan gelen gürültüler yüzünden bir türlü güzel uykuma dalamamıştım ve iyice sinirlenmeye başlamıştım. Balkona çıkıp, 'Kesin sesinizi!' diye bağırasım geliyordu fakat bu mümkün değildi. Çünkü böyle bir şey yapmama cesaretim el vermiyordu. Sesler, uzun bir zaman sonra nihayet kesilmişti. Ben de sonunda bu güzel uykumun tadını çıkarabilmiştim. Artık alarm kurup rahatça uyanabiliyordum. Bazı sabahlar, alarmdan önce kalktığım bile olmuştu. Sanırım uykum yavaş yavaş düzene giriyordu. Poyraz ile bisiklet sürmek için hazırlanmaya başlamıştım. Bisikletimi alıp Poyraz ile buluştuğumuz yere gittim. Poyraz, çimenlerde oturmuş beni bekliyordu faka yanında bisikleti yoktu. Yanına yaklaştığımda Poyraz, "Güneş, hoş geldin," diyerek ayaklanmak istedi ama ben kalkmasını engelledim. "Hoş buldum. Otur, otur! Bisikletin neden yok?" diye meraklı bir şekilde sordum. "Ya, zinciri kırdım," "Nasıl becerdin?" "Yanlış vites kullanmışım." "Nasıl?" "Yani çapraz vites kullanmışım, normalde paralel olması gerekiyormuş." "Ne olacak şimdi?" "Bisikletçiye tamire götürdüm, yapılıyor. Bugün burada oturup sohbet ederiz diye düşündüm," diyerek gülümsedi "Güzel düşünmüşsün," diyerek ben de gülümsemesine karşılık vererek yanına oturdum. "Ee, sen nasılsın?" "İyiyim, sen?" "İyiyim. Neler yapıyorsun?" "Sana bir şey anlatmam lazım. Çünkü dayanamıyorum.” "Ne oldu? Anlat, ben sana yardım ederim," "Gizli numaradan birisi beni aradı. 'Başın belada, Güneş,' dedi. Tabii ben de telefonu korkudan kapattım. Daha fazla rahatsız edince polise gittim. Onlardan haber bekliyorum." "Hım, anladım. Benim yapabileceğim bir şey var mı?" "Zaten yapıyorsun," diyerek gülümsedim fakat Poyraz anlamayarak, "Nasıl yani?" "E, bisiklet sürüyoruz. Bana çok iyi geliyor, yaşadığım kötü şeyleri kısa süreliğine unutmamı sağlıyor. Teşekkür ederim.” Poyraz, bu söylediğime çok sevinmiş olacak ki sözümü bitirir bitirmez bana sarıldı. Ne diyeceğimi bilemeden ben de sarıldım. Poyraz, "Seni çok seviyorum," diyerek gülümsedi. O kadar içten gülümsüyordu ki insan ne diyeceğini bilemiyordu. "Ben de seni," diyerek gülümsedim. Poyraz, "Madem bugün bisikletler yok. O zaman hadi beraber yoga yapalım." "Şimdi mi?" "Evet, şimdi." "Gerçekten istiyor musun?" "Yok, istemiyorum. O yüzden beraber yoga yapalım diyorum," diyerek alaycı bir şekilde gülümsedi. "İstiyorum, hem de çok istiyorum." "Tamam o zaman. Karşıma otur." Poyraz, heyecanlı bir şekilde karşıma oturdu gülümsemesini saklamaya çalışıyordu. "Poyraz!" "Efendim." "Gülümsemeni saklamana gerek yok." Kahkaha patlattı. Poyraz, "Tamam, tamam. Saklamayacağım." Beraber uzun uzun yogamızı yapmıştık. Yogayı bitirdikten sonra kahkaha atmıştık ama sebebi belli değildi. Sanırım yoganın da etkisi vardı. "Ya Güneş! Seninle yoga yapmak çok zevkli." "Ah, teşekkür ederim. Seninle de çok zevkli," diyerek gülümsedim. "Yogayı nasıl sevdiğin her halinden belli oluyor. Bundan böyle ben de yogayı seveceğim," diyerek gülümsememe karşılık verdi. "Güneş, biraz yürüyelim mi?" "Olur," diyerek ayağa kalktım. Poyraz ile yürürken bir yandan da yoga hakkında sohbet ettik. Sonra konumuz kitaplara döndü. Poyraz, "Vay be! Ne kadar çok kitap okumuşsun. Önerdiklerini de okuyacağım. Kafeye gidelim mi?" "Olur, her zaman kızlarla gittiğimiz kafeye götüreyim seni." "Olur." Nedense o kafeyi çok seviyordum. Bana huzur veriyordu ortamı. Gerçi her kafe bana huzur veriyordu ama bu kafenin verdiği huzur benim için apayrıydı. Kafeye oturduktan sonra her zaman ki kahvemi söyledim. Poyraz da sevdiği bitki çayını söyledi. İçeceklerimizi içerden güzel sohbetimize de devam ettik. Ama kızlarla buluşma saatim yaklaşıyordu. Kızlara mesaj atmaya karar verdim. "Poyraz, kızlara mesaj atmam gerekiyor da kusura bakma." "Yok, ne kusuru. Rahatına bak." Kızlara hemen geç kalacağımı haber verip telefonu kapattım. Kahvelerimizi içip uzun uzun sohbet ettikten sonra hesabı ödeyip ayrıldık. Kızların da bugün farklı kafeye gidecekleri tutmuştu. Attıkları konuma bakıp oturdukları kafeye gittim. "Kızlar, selam." Asya: "Kız, nerede kaldın?" "Poyraz ile birlikteydik." Gece: "Ouuu, vay vay!" "Yapma şöyle! Utanıyorum." Gece: "Tamam, tamam. Bir şey demedim." Asya: "Eee, nasıl gidiyor?" "Ne, nasıl gidiyor?" Asya: "Poyraz ile işte, nasıl gidiyor?" "Güzel, normal." Asya: Bu kadar mı? "Evet." Başka ne diyebilirdim ki? Normal sevgililerin nasıl gidiyorsa benim de aynı şekildeydi. Gece: "Eee ne yaptınız, bisikletle nereleri gezdiniz?" "Gezmedik." Asya: "Nasıl, neden ki?" "Zinciri kırılmış. Biz de biraz sohbet ettik, yoga yaptık, sonra da kafede oturduk." Gece: "Ne güzel. Biz de işte buluştuk, kafeye geldik." "İyi olmuş." Asya: "Hâlâ polisten haber yok değil mi ya?" "Maalesef ama şahıs aramayı bıraktı." Gece: "Aramıyorsa iyi bari." Asya: "Yine çimenlerde oturalım mı?" Gece: "Olur." "Hadi, kalkın o halde." Kızlarla abur cubur alıp çimenlerde piknik yapmaya karar verdik. Saat akşam üstüne denk geldiği için sahil kalabalıklaşmaya başlamıştı bile. Kendimize uygun yer bulup oturup abur cuburları yiyorduk, bir yandan da sohbet ediyorduk. O sırada kim gelmişti? Poyraz! Poyraz: "Selam kızlar! Bana da yer var mı?" Asya ve Gece, Poyraz'a şaşkınlıkla bakıyorlardı. Poyraz: "Sanırım yok." "Ya olur mu? Gel, gel.” Asya: "Kusura bakma ya. Öyle baka kaldık. Yani şeyden dolayı baka kaldık. " Poyraz: "Neyden dolayı?" Asya: "Şeyden işte..." Poyraz, anlamaya çalışıyordu. Gece: "Ben açıklayayım. Bir anda geldin ya biz ona şaşırdık ya." Ben daha fazla kendimi tutamayıp kahkaha patlattım. "Kızlar! Bir sakin olun ya. Halinize baksanıza, domates gibi kızardınız." Asya ve Gece birbirine bakıp güldüler. Poyraz ile ben de kahkaha atıp onlara eşlik ettik. Poyraz: "Güneş, sen kızlara benden nasıl bahsettin de bu kadar şaşırıp kaldılar," diyerek gülmeye devam etti. "Bir şey demedim ki. Neden güldüler anlamadım." Asya: "Yuh! Nasıl demedin. Sevgiliyiz dedin ya!" Asya'ya susması için dürttüm. Fakat anlamamış gibi yaparak, "Ne, demedin mi?" Gece fısıldayarak, "Sussana!" Poyraz: "Evet sevgiliyiz. Ben Güneş'i çok seviyorum." Bu sefer de domates gibi kızaran ben olmuştum. Poyraz' a bakıp gülümsedim. Telefonuma baktığımda annem beni merak etmiş olacak ki bir sürü mesajlar gönderip kaç defa aramıştı. Anneme birazdan geleceğimi mesaj göndererek haber verdim. "Kızlar, Poyraz. Annem merak etmiş ben kalkıyorum." Asya: "Tamam, görüşürüz." Gece: "Görüşürüz." Poyraz: "Görüşürüz, kendine iyi bak." Çantamı, eşyalarımı toplayıp eve gitmek için yola koyuldum. Fakat daha iki adım atar atmaz arkamdan birisi gelip çantamı almaya çalışıyordu. O çekiştirirken diğer taraftan da çantayı kaptırmamak için ben çekiştiriyordum. O sırada Poyraz, yardıma koştu. Kızlar ise korkarak ayaklanmış bize bakıyorlardı. Poyraz, çantayı kurtarmayı başarmıştı. Adam hızlıca kaçıp gitti. Poyraz: "İyi misin?" "İyiyim, sadece çok korktum." Poyraz: "Gel, bugün evine ben bırakayım." "Yok, yok. Ben giderim, sağ ol." Gece: "Evet Güneş, Poyraz bıraksın." Asya: "Bence de." "Yok, gerek yok. Kendim giderim." Poyraz, "Ya, gel sen," diyerek kolumdan çekiştirdi." "Tamam, tamam!” Kolumu sert çekiştirdiğinden canım yanmıştı ama belli etmemiştim. Poyraz: "Özür dilerim. Acıdı mı?" "Yok, acımadı. Sorun yok." Poyraz ile eve giderken Sabah ki güzel sohbetimize devam ettik. Bu sefer ki konumuz filmlerdi. En sevdiğimiz filmleri birbirimize önermiştik. Eve varmıştık. "Teşekkür ederim." Poyraz: "Ne demek," diyerek bana sarıldı. "Kendine iyi bak. Korkma, ben yanında olduğum sürece sana kimse zarar veremez." "Teşekkür ederim, sen de kendine iyi bak," diyerek eve girdim. Anne: "Hoş geldin kızım. Camdan gördüm de neden bugün seni Poyraz eve bıraktı. Bir şey mi oldu." "Küçük bir şey oldu ama sorun yok," diyerek gülümsedim. Annem, "Ne oldu?" diyerek meraklı bir şekilde bana bakıyordu. O sırada babam geldi ve o da meraklı bir şekilde. "Selam millet! Neler oluyor?" "Birisi çantamı almaya çalıştı ama Poyraz yardım etti. Sorun yok." Annem, "Dikkat et kızım, lütfen." "Tamam. Ben odama çıkıyorum," diyerek odamda köpeğimle beraber yalnızlığın tadını çıkardık. Yalnızlığın sessizliğini telefonumun sesi bozmuştu. Arayan kimdi? Polis! |
0% |