
Bölüm şarkımız; Cihan Mürtazaoğlu ~Bir Beyaz Orkide~
🩷
Sabah ezanının sesiyle uyandım. Kalktım lavaboda abdest aldım. Namazımı kıldım ellerimi açtım semaya. “Allah’ım kardeşim için en hayırlısını nasip et amin inşallah.” en büyük duamdı. Seccadeyi kaldırdım ve aşağı indim kahvaltı hazırlamaya. Güzel bi sofra kurdum yaklaşık saat sonrada ev halkı uyandı. Herkes oturmuş kahvaltısını yapıyordu. Sessizdik… İpek yoktu masada. Babam İpek’i sorunca odaya çıktım.
“İpek gelmiyor musun?” diye sordum içeri girip. Yaklaştı yaklaştı ve tam önümde durdu. “Sen yaptın değil mi? Sen dedin babama onu! NASIL Bİ ABLASIN SEN? Kardeşine bunu nasıl yaptın!” bağırmaya başlamıştı gözü dönmüştü. “İpek ben senin iyiliğin için ağzımı bile açmadım!” bende kızıyordum yeter artık! “Abla benden uzak dur! Bu saatten sonra senin gibi bi ablam yok benim! Ve her şeye hazır ol!” kimi uyarıyordu ne zannediyor bu kendini. Çarptım kapıyı çıktım dışarı. Mutfağa baktım, hepsi bana bakıyordu. Sinirle soludum dün düz ilerledim. Dış kapıdanda çıktım. Yürüyordum sadece, nereye gittiğimi bilmeden yürüyordum. Köye giden yola girdim. Patika yoldan devam ettim ve çeşmenin başında durdum. Temmuzun başındaydık, boğazım kurumuştu. Açtım çeşmeyi avuç avuç su içtim sonra yüzüme çarptım suyu.
Biraz daha ilerledim ve köylülerin dinlenmek için yaptıkları çardağa oturdum. Kimse yoktu ıssızdı burası. Herkes yaylalara gitmişti bu havadan istifade. Yavaşça boynum eğildi, gözlerim doldu, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Saçlarım öneme düştü. Ve birisi saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Kafamı kaldırdım Ömer. Gözlerimi sildim toparladım kendimi. “Ne işin var burada? Ayrıca demedim mi uzak dur bizden diye?” kara kaşları kara gözleri her zamanki gibiydi. “Geçiyordum buradan baktım bi kız var bakayım dedim.” zaten derdi zoru kızdı. Ne bekliyordum ki ne diyecekti “Aylin bir daha olmayacak kusura bakma” mı diyecekti. “Ayrıca bizden değil kardeşimden uzak dur dedin.” dediği ile durdum. Ne ima ediyordu?
“Bak Ömer abi, babamlar her şeyi öğrendi. Yarın gelip İpek’i isteyecekler. Kız perişan. Kim yüzünden senin yüzünden. Küçücük kızında yaktın başını. En kötüsü de beni sorumlu tutuyor. Sen ve onun hatası benim suçummuş.” sıkıntılı bi şekilde nefes verdi. “Bak Aylin ben ona dedim. Dedim evlilik hayali kurma dedim. Olacakları söyledim, bile bile geldi o. Ben ne yapayım ha?”
“En baştan yapmaman gerekiyordu.” son söylediğim ile kalktım oturduğum yerden. Gidecektim bu adamla yan yana bile durmak istemiyorum. Kolumdan tuttu bi hışımla kendine çevirdi. Bırakmadı kolumu. “Bıraksana be hödük!” diye çemkirdim. “Bırakıcam sakin ol. Başındakini düzelt diye uyaracaktım.” ona ne ne ilgilendiriyordu onu başımdaki. Başımdaki tülbenti bi çırpıda çıkardım başımdan. Saçlarımı serbest bıraktım ve patika yolu inmeye başladım. Bakmış mıydı hiç bilmiyorum ama baksada kardeşimi kurtaramazdı.
İndim yolu öğlen oluyordu. Pazar vardı bugün meydanda gittim pazara eksik sebzeleri aldım. Eve geçtim. Hiçbir şey olmamış gibi topladım her yeri. Yarın misafir vardı güzelce temizledim. Akşam yemeğinide hazırladım. Evden tekrar çıktım. Isıtıp yerlerdi. Boğuluyordum evde. Aklıma her şeyin başladığı yer geldi, samanlık. Gitttim oraya. Bir saman balyasının üzerine oturdum ve istemsizce yaşlar aktı gözümden. Sulu göz değildim ben ama kardeşimin durumu beni yıkıyordu. Keşke gelse,dinlese ve doğru olanı bulsa.
Ben neden bugün bu kadar ağlıyordum? Akşam ezanı okunana kadar gitmedim eve. Gittiğimde herkes oturmuş masaya yemek yiyorlardı. Yukarı çıktım banyoya girdim.
****
Üzerime normal bi eşofman ve tişört giydim. Ardından İpek içeri geldi duştan çıkmıştı. Elindeki tarağı ve saç spreyini bana verdi. Yere oturdu. İlk spreyi sıktım saçlarına sonra taradım yavaşça. “İpek biliyorum kızgınsın ama sana yemin ederim ben ağzımı bile açmadım sen gittikten sonra.” bir şey demedi odadan çıktı. Sessizdi yine bir şey yapacaktı biliyordum. Ardından bi ses geldi. Biri cama taş atmıştı. Perdeyi kenara savurdum ve pencereyi açtım. Aşağıda gördüğüm kişiyle delirmemek elde değildi “Akif ne işin var burada? Demedim mi ben sana peşimi bırak diye? Daha ne kadar reddedileceksin bıkmadın mı? Yüzsüz müsün sen ya?” kimse duymasın diye sessizce konuşmuştum ama Akif ayakta zor duruyordu. Sarhoş muydu o? Bağırmaya başladı “AYLİN ÖLÜYORUM AŞKINDAN ANLAMIYORSUN!” ben yine sessizce uyardım “Bağırma Allah aşkına bağırma biri duyacak.” kollarını iki yana açtı ve bir daha söyledi “Duysunlar sana olan aşkımı sevgimi herkes duysun! Aylin gel bi kere bana sen gel ben seni kraliçeler gibi yaşatırım yeterki gel.” yok mal gibi anlamıyordu istemiyordum. Kim her gece eve sarhoş gelecek birini isterdi ki? “İstermiyorum Akif istemiyorum kraliçe gibi yaşamak git artık.” hemen pencereyi kapadım. Arkama döndüğümde Osman abim bana bakıyordu “Ne yapıyorsun camda?” diye sordu. “Hiç abi saçlarımı taradım da havluyu çarptım.” diye hemen bi pembe yalan uydurdum. Yalanın rengi yoktu gerçi ama olsun. “Bi bağırma sesi duydum bakayım dedim neyse. Yengen Gülizar teyzenlere gidecek yanında sende git tek bırakma onu.” başımı tamam anlamında salladım. Odadan çıktığımda saçlarım hafif nemli olduğundan üzerine bi tülbent taktım. Kapalı değildim ama köy ortamı işte.
Yengemle beraber yolda yürüyorduk. Osman abim bırakmak istemişti fakat yengem “İşten geldin yorgunsun.” diyerek bizi yürütüyordu. Sonunda Gülizar yengenin evine vardık. Kapıyı tıklattım Ela açmıştı kapıyı. Ömer’in kardeşi Ela. Onlarda mı buradaydı. İçeri davet etti selamlaşıp salona geçtik. “Hoşgeldiniz kızlar.” dedi tekli koltuğunda oturup çayını içen Ömer’in annesi.
*******
Bölümümüz burada bitti. Bir dahaki bölüm daha uzun olacak.
Yorumlarınızı alalım 💖
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |