5. Bölüm

5. Bölüm

KendisineYazar
_duygu

 

 

Üzerimi değiştirip kendimi yatağa atıp uykunun kollarına bıraktım. ___________________________________________

Tahmin etmişsinizdir ama ben yine de ne olduğunu söyleyeyim.

Uyuyamadım.

 

Normalde de uyuyamam zaten. Bugün böyle yoğun olunca hiç uyuyamadım. Telefonumu çıkarıp biraz sosyal medyada vakit harcadım.

Aklıma mükemmel bir fikir geldi. NİHAHAHAHAAAA

Çınar, yaktım seniii.

Hemen bir sahte hesap açtım. Yabancı, tanımadım, güzel bir kadının fotoğrafını profi fotoğrafı yaptım. Çınar'ı takip ettim. Ona bir mesaj yazmaya başladım.

"Selam. Seninle arkadaş olalım mı? Çok yalnızım. Yoksa hayatıma son vereceğim🥺"

Eğer "olalım" gibi şeyler söylerse onu gebertirim. Ama Çınar'ı tanıyorum, Begül'ü asla aldatmaz. Büyük ihtimalle engellerdi.

Hadi bakalım. Artık sabah olmasını bekleyeceğiz. Uykum gelene kadar test çözeyim diye düşündüm ve çalışma masasına oturdum ve test çözmeye başladım.

 

 

👻👻👻👻

 

 

Birisinin bana dokunmasıyla yerimden sıçrayarak uyandım. Galiba test çözerken uyumuştum. Beni uyandıran kişi Buğra'ydı.

"Birazdan kahvaltı hazır olur. Seni çağırmamı istediler." dedi. Onu başımla onayladığımda odadan çıktı.

Ne soğuk bir tip bu ya!

Sandalyede uyuduğum için her yerim ağrıyordu. Tuvalete gidip işlerimi hallettim. Sonra üzerime eşofman takımı giyip saçlarımı taradım. Ha bir de saçlarımı iki yandan ördüm.

Çok tatlı ve güzel oldum. Şaşırmıyorum artık her zamanki halim.

Çalışma masasının üzeri dağılmıştı. Hızlıca topladım, telefonumu cebime koyup aşağı indim. Bu arada benim odam 2. kattaydı.

Ev dört katlıydı. Birinci katta salon, mutfak ve tuvalet vardı. İkinci katta aile üyelerinin odaları vardı. Koridorun başında Güneş'in odası vardı. Odasının karşısında Kadife Hanım ve Evren Bey kalıyordu. Yine Güneş'in odasının yanında Uran, Uran'ın yanında Bulut vardı. Bulut'un odasının karşısında Buğra vardı.

Üçüncü katta misafir odaları, dördüncü katta eğlence odası vardı. Üçüncü ve dördüncü katta bulunan odaları bana Kadife Hanım anlatmıştı. Geriye kalanları gözlerimle görmüştüm.

İnşallah anlatabilmişimdir.

Salona indiğimde yemek masasına geçiyorlardı. Odada Uran ve Güneş yoktu. İçimden geçirmemle beraber içeri girdiler. Güneş, Uran'ın kucağındaydı.

Onlar da geldiğinde herkes yemek masasına oturdu. Ve bilin bakalım ben kimlerin arasına oturdum? Soğuk buzdolapları Uran ve Buğra'nın arasına!

Evren Bey'in "Afiyet olsun." demesiyle kahvaltıya başladık. Bugün iştahım yoktu. Hayret, normalde fazla yemek yerim.

Bir iki parça yemek yiyip masadan kalktım.

"Ellerinize sağlık, ben doydum. Odama gideceğim."

"Ben de arkadaşlarımla buluşacağım. Doydum zaten. Size afiyet olsun, ben kaçtım." Bunu söyleyen Buğra'ydı.

Hızlı adımlarla odama çıktım. Haftasonu olduğu için kursta okulda yoktu. Normal şartlarda rahattım ama hayatım iki kelimeyle değiştiğinden dolayı içimde adlandıramadığım bir his vardı. Stres, korku, huzursuzluk, uykusuzluk, yorgunluk... Tüm bu duygular iç içe girmişti.

Aaa, unutmuşum. Ben dün gece Çınar'a sahte hesaptan mesaj atmıştım. Hemen telefona baktım. Heh, mesaj atmıştı.

"Benim canımdan çok sevdiğim sevgilim var başkaları seninle arkadaş olsun."

Bu kişi sizi engelledi

 

Büyük bir kahkaha attıktan sonra ekran görüntüsü alıp Çınar'a attım.

Hahahahahahahaha nasıl da sevgilisine sadıkmış!!!!

Saniyesinde gördü. Bana mesaj atmak yerine aradı. Açtığımda tam konuşacaktım ki o benden önce davrandı.

"Sonay sen çocuk musun? Yani böyle bir şeyi sadece çocuklar ve senin gibi bir yer cücesi yapar."

"Ama beni iyi güldürdün."

"Neyse, bu konuyu sonra konuşuruz. Asıl konu bence senin şu aile meselesi. Anlat hadi mutlu musun yoksa mutsuz musun?"

"Yani, ikisinin ortası. Evren Bey, Kadife Hanım, Bulut ve Güneş bana karşı çok önyargılı değiller. Ama Uran ve Buğra... Bilmiyorum, onlar bana sebepsiz soğuk davranıyorlar. Önemli değil."

"Sonay, ben bu önemli değil cümlesini çok iyi biliyorum. Senin için önemli ama sen bunun aksini söylüyorsun. Şimdi soruyorum, önemli mi yoksa önemsiz mi?"

Bir süre düşündüm. Onlara hiçbir şey yapmamama rağmen bana böyle davranmaları. Onların hayatına gireli daha bir gün olmuştu lakin onlar şu anda bana böyle davranıyorlarsa gelecekte ne yaparlardı düşünemiyorum bile.

"Şu an için önemsiz ama bu böyle devam eder veya artarsa işte o zaman önemli olur."

"Tamam, ben cevabımı aldım. Bu akşam dışarı çıkalım mı? Biraz kafamız dağılır."

"Benlik sıkıntı yok. Sadece yeni ailem izin verecek mi diye onlara da sormalıyım. Eğer izin alamazsan siz de baş başa takılırsınız."

"Sensiz uğraşacak kimsem olmadığı için biraz sıkıcı geçecek ama ol-"

"Git Begül'le uğraş. Allah Allah."

"Tamam tamam sakin ol, hoşçakal."

"Hoşçakal."

Telefon kapandığında susadığımı fark ettim. Çok konuşturmuştu beni. Mutfağa gidecektim ki Güneş'in odasından ağlama sesi geliyordu. Odaya girdiğimde dizi kanadığı için ağlayan bir adet Güneş gördüm.

"İyi misin? Ağlama. Gel hadi annenin yanına gidelim." Başını salladığında onu kucağıma aldım. Aşağıya indiğimde Kadife Hanım ağlama seslerini duymuş olmalı ki hemen karşımızda durup Güneş'i kucağımdan aldı.

"Kızım, Güneş'im. Nasıl oldu bu?"

"Ya, yataktan inecektim. A, ama düştüm." Sesi titriyordu. Kadife Hanım önce Güneş'in saçını öptü. Sonra bana dönüp konuştu "Kızım. Bulut'un çalıştığı hastane buraya yakın. Hadi gel oraya gidelim"

"Tamam, gidelim"

Büyük bir arabaya bindik. Kadife Hanım şoföre seslendi.

"Murat Bey, Bulut'un çalıştığı hastaneye gidelim."

Adını yeni öğrendiğim Murat Bey hiçbir şey demeden arabayı sürmeye başladı. Kısa bir süre içerisinde araba bir hastanenin önünde durdu. Murat Bey hariç hepimiz arabadan indik. Sadece Güneş Kadife Hanım'ın kucağındaydı.

Kadife Hanım bir odanın önünde durdu. Kapıyı tıklattı ve içeri girdi. Bulut sandalyesinde oturuyordu. Bizi görünce ayağa kalktı.

"Prensesim, iyi misin?"

Güneş sadece başını sallamıştı. Bulut hızlıca yarasını temizleyip yara bandı yapıştırdı.

"Yaran çok derin değil prensesim. Bu yara bandı yeterli olur."

"Teşekkür ederim abi" Güneş sözlerini bitirir bitirmez Bulut'a satıldı. Bulut da ona karşılık verdi. Sonra onu kucağına aldı.

"Hoşgeldiniz bu arada. Prensesimle ilgileniyordum, söyleyemedim."

"Önemli değil oğlum. Hem biz yabancı mıyız?"

"Yok, öyle demek istemedim. Yalnız, birazdan mola sürem biter. Hastalar burada olur."

"Tamam, biz de gidelim o halde." dedi Kadife Hanım. Güneş son kez abisine sarıldı.

"Görüşürüz abiciiiiiiiiiimm!"

"Görüşürüz prensesiiiiiiiiiiimm!"

Güneş tekrardan Kadife Hanım'ın kucağına geçince odadan çıktık. Arabaya binip kısa bir yolculuktan sonra eve gelmiştik. Kadife Hanım onu kucağından indirdi, koltuğa oturttu, saçından öptü ve mutfağa doğru ilerledi. Güneş bana bakarak utana sıkıla konuştu.

"Abla.. Şeyy. Acaba bugün benimle oyun oynar mısın?" Bir çocuk bu soruyu sorarken neden utanır ki?

"Elbette oynarım. Ne oynayacağız? Ona göre odandan oyuncakları getireyim."

"Sen küçükken ne oynadıysan bende onu oynamak istiyorum."

Söylediği kelimeler ile afalladım. Ben küçükken oyun oynamazdım ki. Şimdi ne diyecektim? Hem gerçek hem yalan olan bir şey söylesem birşey olmaz bence.

"Ben küçükken, kovalamaca oynardım. Bu oyunu oynarken koşmak gerekli ama senin ayağın incindiği için oynayamayız."

"Hımm. O zaman araba yarışı oynayalım!" Araba yarışı mı? Kız çocukları genellikle oyuncak bebeklerle oynar sanıyordum. Fakat üç tane abin varsa seninle araba yarışı oynarlardı.

"Tamam. Ben gidip getiriyorum."

Hızlı adımlarla Güneş'in odasına girdim. Gördüğüm şeylerle gözlerim kocaman açtım.

Odada bir sürü araba vardı. Hatta yatağı bile araba görsellerinden oluşuyordu! Odanın duvarları açık pembe rengiydi.

Fazla takılmayıp birkaç tane oyuncak araba aldım. Aşağı indiğimde Güneş koltukta değil, yerde oturuyordu. Galiba yerde oynayacaktık.

"Eveeet, oyuncakları getirdim."

"O zaman sen arabalarımdan bir tanesini seç, sonra da ben seçeyim."

"Tamam." dedim ve kırmızı renkli arabayı seçtim. Kırmızı en sevdiğim renkti.Ben seçtikten sonra Güneş, sarı renkli bir arabayı seçti.

Arabalarımızı geriye doğru çektik ve bıraktık. Benim canım kırmızı arabam 10-15 cm gitmişti. Fakat Güneş'in arabası bayağı ileri gitmişti!

Güneş gülümsedi. Konuşmaya başladı. "Hangi arabanın diğerlerinden daha hızlı olduğunu biliyorum. Sarı araba diğerlerinden daha iyi. Ama kırmızı araba geçen hafta dördüncü kattan aşağı düştüğü için birazcık bozuldu. Düşmeseydi en iyi araba oydu."

Hile yapmıştı yani yer cücesi.

"Hileciiiii!"

Konuşurken onu kucağıma aldım ve yavaşça döndürdüm. Kıkırdadı ve kollarını boynuma sardı. Biraz sarıldıktan sonra koltuğa oturduk.

"Abla, ben seni çok seviyorum. İyi ki geldin."

"Ben de seni çok seviyorum."

Benden beklenmeyecek bir şekilde ona sarıldım. O daha çocuktu. Kötülük nedir bilmiyordu. Boşuna sinirlenmeye ve onu üzmeye gerek yoktu.

Bulut da bana kötü davranmamıştı ama, utanıyordum. İyice tanımadığım birisine abi demek zor oluyor.

Kapı çaldığında Kadife Hanım mutfaktan seslendi.

"Sonaycığım, kapıya bakabilir misin?"

"Tabii ki."

Kapıyı açtığımda Buğra gelmişti. Ayakkabılarını çıkarttı ve beni es geçip Güneş'in yanına oturdu. Dizindeki yara bandını görünce kaşları çatıldı.

"Güzelim, ayağına ne oldu?"

"Yataktan düştüm abi ama şimdi iyiyim. Bulut abim beni iyileştirmişti zaten, bir de ablam benimle oyun oynayınca tam olarak geçti."

Bunu Buğra öğrenmese de olurdu değil mi ablacığım?

"Ablan seninle oyun mu oynadı?"

Beni bu durumdan kurtaracak bir şey oldu. Telefonum çaldı. Güneş'e göz kırpıp oradan uzaklaştım.

Kurtarıcım Begül'dü.

"Alo? Az önce beni kurtardın Begül."

"Nasıl kurtardım ki?"

"Off şu an hiç onu anlatamam ya."

"Tamam tamam, akşam buluşuyor muyuz? İzin alabildin mi?"

"Unutmuşum, birazdan sorarım. Sen naptın?"

"Aynı işte. Off sana söylemeyecektim de tutamıyorum kendimi."

"Noldu kız anlat."

"Hani normalde biz üçümüz takılıyoruz ya. Biz dün Çınar'la baş başa gezdik."

"Yaa ben de bişey oldu sandım. Sevgilisiniz siz, elbette beraber gezeceksiniz. Ee anlat bakayım ne yaptınız?"

"Sahilde yürüyüş yaptık, bir bakkalda kağıt helva satılıyordu ondan aldı iki tane. Onları yedikten sonra sen aradın, haberi duyunca seninle alakalı konuştuk. Yani yanımızda gibi oldun."

"Hiç sohbet etmediniz mi? Sadece yürüdünüz yani, inanmam. İllaki arada bir konuşma geçmiştir. Sana hiç iltifat etmedi mi?"

"Bende beklemiyordum Çınar'ın içinden böyle romantik birisi çıkacağını düşünmüyordum."

"Ne dedi?"

"Ben böyle boş boş konuştum, o da dinledi. Böyle benim evime kadar yürüdük. Ben eve girmeden önce sadece 'Seviyorum seni gülüm' dedi, yanağımdan öptü ve gitti."

Büyük bir kahkaha patlattım. 'Seviyorum seni gülüm' ne demek ya? Git internetten bir iki güzel söz araştır. Olmadı bana sor.

"Odun bu çocuk. Ayrıl bence, arkandayım."

"He ben de gideyim bunu Çınar'a söyleyeyim."

"Hayır! Şaka yaptım!"

Ben bir keresinde daha böyle söylemiştim. Çınar da bana iki hafta boyunca trip attı. Ama trip o trip! İntihar etmeyi bile düşündüm. Merak etmeyin sadece düşündüm, anında vazgeçtim.

"Sırrın bende güvende. Bir şey demeyeceğim. Bu arada beni çağırıyorlar, teyzemlere gideceğiz. Bay bay."

"Bay"

Telefonu kapatıp salona gittim. Güneş, televizyonda bir çizgi film izliyordu. Buğra neredeydi? Amaaan, beni ilgilendirmiyor.

İyice susamıştım, sözde su içecektim fakat Güneş düşünce içememiştim. Neyse şimdi içeyim bari.

Mutfağa gittiğimde ne göreyim? Soğuk buz dolabı Buğra Bey yemek hazırlıyordu. Ben de odasındadır sanmıştım. Bana doğru döndü.

"Güneş ile gerçekten oyun oynadın mı?" He ben de buna hesap vereceğim. Oldu canım!

"Kadife Hanım nereye gitti?"

"Komşuya gitti, ve bu benim sorumun cevabı değil. Güneş ile gerçekten oyun oynadın mı?" Ondan mı korkacağım? Ellerimi göğsümde bağladım ve mutfak tezgahına yaslandım.

"Evet." Biraz bana yaklaştı. Bakışlar öldürebilseydi şimdiye tahtalı köyü boylamıştım.

"Eğer kardeşimi, hatta ailemi üzersen seni buna pişman ederim."

"Ya senin ve abinin bana olan takıntısı ne? Ben size ne yaptım da siz benden bu kadar nefret ediyorsunuz? Daha eve geleli bir gün oldu olmadı ben ne yapmış olabilirim? Şimdi kendinize gelin ve çocuk gibi davranmayı bırakın. Daha doğrusu Güneş gibi bir çocuk bile bana öyle davranmıyor."

Başka birşey demeden ve demesine izin vermeden mutfaktan çıktım. Çıkarken de saçımı savurmayı ihmal etmedim.

Yine su içemedim!

👻👻👻👻

Odamda müzik açmış dans ediyordum. Yavaş bir şarkıydı. Ritme uygun bir şekilde zarifçe dans ediyordum.

Dans etmemin sebebi odamda vakit geçirmekti. Buğra mutfaktan çıksın da su içebiliyim!

Artık çıkmıştır diye düşünüp mutfağa indim. Sonunda çıkmıştı. Beş bardak suyu iki saniyede içmiştim. Tamam, iki saniyede içmemiştim.

Saat altıydı. Birazdan Evren Bey, Uran ve Bulut da gelirdi. Mutfağa Kadife Hanım gelmişti.

"Ben şimdi yemek hazırlayacaktım kızım."

"Ben de size yardımcı olayım." Kadife Hanım bu sözlerime şaşırmıştı. Bana uzaylıymışım gibi bakıyordu.

Ne var yani insanlık edip ona yardım edecektim, niye böyle bakıyordu ki?

"Teşekkür ederim kızım."

"Önemli değil ama bunun için teşekkür etmenize gerek yok" Yüzüne tebessüm kondurup başını aşağı yukarı salladı.

"Yemek olarak ne yapacağız?"

"Kuru fasulye ve pilav yapacağız." Yemek yapmakta yetenekliyim fakat daha önce kuru fasulye yapmamıştım.

"Şeyy... Ben kuru fasulye yapmayı bilmiyorum."

"Kafana taktığın şeye bak. Şimdi sana öğretirim." Bu sefer tebessüm edip baş sallama sırası bendeydi.

"Anne! Kapı çalıyor!" İçeriden Güneş'in sesi gelmişti.

"Tamam! Ben bir kapıya bakıp geliyorum." Kadife Hanım'ın odadan çıkmasıyla birlikte mutfağa Buğra girdi. Ben gözlerimi devirirken o kaşlarını çatmıştı.

"Neden mutfaktasın sen?" Bunu mu sormuştu?

"Bence bu seni ilgilendirmiyor."Homurdandı ve su içip çıktı.

Allah'ım benim günahım neydi de beni bununla cezalandırıyorsun?

Kadife Hanım içeri girdi. İkimizin sohbet ettiğini sanıyordu galiba. Çünkü gülümsüyordu. Bu konu ile alakalı birşey demeden bana yemeği nasıl yapacağımızı anlattı.

👻👻👻👻

Yemeği yapmıştık. Daha doğrusu Kadife Hanım yapmıştı. Ben sadece karıştırmış, buz dolabından ona malzemeleri vermiştim. Sadece bunlarla sınırlı kalmayıp küçük işlerde de yardım etmiştim. Yemeği yaparken biraz sohbet etmiştik. Dans ettiğimden, Begül ile Çınar'dan, kurstan bahsetmiştim. Sadece kursta olan kötü olayları anlatmamıştım. Ve laf arasında Begül ve Çınar'la buluşmak için izin almıştım.

Yemek masasına oturduğumda Bulut ve Uran'ın ortasındaydım. Evren Bey'in "Afiyet olsun." demesiyle yemek yemeye başladık. Bence yemek güzel olmuştu.

Güneş bir ara kaşlarını çattı ve Buğra'ya baktı.

"Abi, ablama neden öyle bakıyorsun?"

"Nasıl bakıyor abicim?" Bunu Bulut söylemeişti.

"Sanki o bir brokoliymiş gibi."

Bulut öfkeli bir nefes aldı. Buğra'ya ölümcül bir bakış atıp "Sonra konuşalım." dedi. İştahım kaçtığı için masadan kalktım ve yüzüme yalandan bir gülücük kondurup "Benim iştahım kaçtı. Size afiyet olsun." dedim ve odama gittim.

Beyaz bir kazak giymiştim. Üzerimde de kırmızı ceketim vardı. Altıma kot pantolon giymeyi tercih ettim. Saçımı at kuyruğu yapıp salona geçtim.

"Ben arkadaşlarımla buluşmaya gidiyorum. Birazdan gelirim."

"Bay bay abla!"

"Bay bay." Tam kapıya yönelmiştim ki Uran'ın sözüyle duraksadım.

"Arkadaşların kimler?"Seni ilgilendirmez.

"Begül ve Çınar."

"İkisi sevgiliydi değil mi? Peki Çınar'ın seninle ne işi var?" Çattık belaya!

"Arkadaşız." Başka bir şey demeden evden çıktım. Çınar ve Begül kapının önündeydi.

​​​​​👻👻👻👻

Beraber dönerciye gidip döner gömdük. Bildiğin gömdük!

Onlara herkesi ayrıntılı olarak bilgilendirdim. Çınar Buğra'ya çok sinirlenmişti. Çınar bizim yanımızda komik diye sakın birisi sanmayın. Çabuk sinirleniyor. Bizim yanımızda değişiyordu.

Daha sonra Begül yeni bitirdiği kitabı anlattı. Öyle bir hevesle konuşuyordu ki biz de onu bölmeden dinledik. Kitabın konusu ilgi çekiciydi. Okumayı planlamıştım.

En son Çınar bize futbol maçı anlattı. O Beşiktaş'ı tutuyordu. Benle Begül takım tutmuyorduk. Ama Çınar sevdiği için Beşiktaş'ı diğer takımlara göre daha çok seviyorduk.

Eve gelince duş alıp uyumuştum. Daha doğrusu uyumaya çalışmıştım. Bir süre sonra uyku beni ele geçirdi.

 

 

 

 

2030 KELİME!! Her bölümde daha da iyileşiyorum.

Kitap nasıldı canlarım??????

Yorum yaparsanız çok çok çooooookk sevinirim.

Oy vermeyi unutmayın lütfen.

Gözlerinize sağlık❣️

Favori karektiriniz ve sahnenizi öğreneyimm.

Benden bu kadar. Bay Bayyyy

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 29.12.2024 19:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...