Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8. Bölüm

@_ecoss_

Garmana- Herr Manelig

Baş komiser

Sessizlik...

Büyük bir boşluk bizi içine çekiyordu. Adı 'sessizlikti.' 5 dakikadır sadece susmakla meşguldük. Yiğit kısa bir panik atak geçirmişti. Bir süre sakinleşememişti. Çünkü ağırdı. Bilirdim. Ortamdaki durum çok değişikti. Gülay hanım başı eğik masayla bakışıyordu, Atilla bey ise yer parkelerini inceliyordu, Yiğit ise ayağını sallayarak masanın titremesine sebep olup bize deprem sarsıntısı yaşatıyordu.

Ben mi? Ben ise sadece onlara bakıyordum, her harekete karşı. Elimde değildi, polislik iç güdüsü. Sanırım en sonunda Yiğit'e jeton yeni düşmüş olacak ki kafasını kaldırdı. Bana baktı ve baktı... Gülümseyerek ona elimi uzattım, tokalaşmak için. İlk önce elime sonra da bana baktı ama en sonunda elini uzatıp, elimi sıktı. Ardından da konuşmaya başladı.

''Kusura bakmayın. Sizi gerçekten göremedim eve şey geldiğim için'' dedi ve sustu. Havayı derince soludu. Evet, beni görememişti çünkü eve hışımla gelmişti. Ama zor olurdu. Sevdiği kız yoktu. Ne olduğu nerede ve en önemlisi yaşıyor mu yaşamıyor mu belli değildi. Ama yine de onunla görüşme yapmam gerekiyordu. Bir ipucu bulabilirdim. Ağırdan alarak konuşacaktım ama ilk hangisiyle görüşme yapacağımı kesinleştirememiştim. Ama sanırım hazırken Yiğit'le konuşmam sonra aile ile iletişime geçmem daha iyi olabilirdi.

''Yiğit, merhaba ben Beste'nin davasını araştırıyorum. Ama fazla derecede ipucular eksik. Kendini iyi hissediyorsan seni merkeze götürüp ifadeni de almak isterim. '' dediğimde Yiğit kafasını olumlu anlamda salladı. Hiç konuşmadı kapıdan çıkarken de, arabaya binerken de ya da yolculuk sırasında. Sadece sustu. Yolda bende hızlıca merkeze gittim...

YİĞİT

Boğazımda yumru vardı. Konuştukça batıyordu. Ağlamak istiyordum ama annem bana erkek adamlar ağlamaz demişti, ağlamamalıydım. Ne olmuştu güzelime? Ne yapıyordu, üşümüyordu değil mi?

Arabanın duruşuyla beraber merkeze geldiğimizi anladım. Usulca kapıyı açtım ve dışarıya çıktım. Çok gergindim ama bunu çok belli ettiğimi sanmıyordum ki beni buraya getiren adam bana ''Sakin ol ve rahatlamaya çalış. Elimizden geleni yapıyoruz ve yapacağız da '' diyene kadar. Asla rahatlamadım ama sakin kalmaya çalıştım. İçeride yüzlerce polis vardı. Gereksiz yere üstüme bakışları almak istemiyordum.

İçeriye girdik ve koridorda yürürken de bir çok polise de selam verdik. En sonunda sorgu odasına girdik ve artık yumruyu da unuttum. Mecburen ağzımı açıp konuşmam gerekiyordu. Ne kadar can acıtsa da...

Sorgu Odası

Karşımdaki adam konuşmaya başladı.

''Merhaba ben Kayra komiser. Sadece Beste ile ilgili sorular soracağım. Sonra serbest kalacaksın. Söz. Ama bir yerden başlamamız gerekiyor. Beste ile tanıştıktan sonra aranız nasıldı?''

Başlıyorduk ama ben bitiyordum..

Geçmiş

''Beste ne aldın? Hadi güzelim merak ettim''

''Sabret ağır biraz getiriyorum.''

Sürekli bir ayak sesleri. Beste gidiyor ve geliyor sonra yine gidiyor ve yine geliyor. Sabah beni aramış ve sürprizi olduğunu söylemişti. Şuan onun evinde gözüm kapalı bir şekilde sürprizini bekliyordum. Benden daha heyecanlıydı. Bu çocuksu heyecanı beni benden alıyordu.

''Geldimm. 3-2-1 ve aç gözlerini!''

Açmamla beraber ilk afalladım. Sonrasında mutlulukla Beste'ye baktım. Önümde bir tablo vardı ve gördüğüm kadarıyla bizim fotoğrafımızın bir portresiydi. Beste fotoğrafta kahkaha atarken, bende ona gülümseyerek bakarken anlık çekilmiş bir fotoğraftı.

''Yerim seni''

diyerek ona doğru yaklaşım onu kendi bedenime sarıp sıkıca sarıldım. Beste kollarımın altında kıkırdıyordu. Bir süre sonra yavaş yavaş gülümsemesi kesildi. Başını kaldırıp bana baktı ve burukça gülümsedi.

''Bir gün gidersem beni böyle hatırla''

''Gidersen bırakmam seni. Ama yeter ki gitme benden söz ver bana prensesim''

dediğime güldü.

''Söz , prenses sözü...''

Sözler tutulmalı prenses. Yeter ki gel sen, yıkarım ben o ülkeyi. Ama gelmelisin, o gücü kendimde bulabilmem için...

Şimdiki Zaman

''Anlıyorum Yiğit. Güzel ilişkiniz varmış anladığım kadarıyla. Uzun bir süredir birlikte olduğunuzu söylemiştin. Hiç ciddi kararlar almadınız mı? Neydi size engel olan?''

''Babası''

Her babanın eli kızını sevmek için kalkardı. Ama onunki vurmak içindi...

''Ne olmuştu? Ne için engeldi?''

''Bakın anlıyorum Kayra amirim ama gerçekten bugünlük ara verelim beni yarın isterseniz yine getirirsiniz. Kaçacak yerim yok sonuçta. Onu bulmadan da gidecek yerim çünkü o benim huzur bulduğum evimdi. Ama lütfen bugün gideyim halim kalmadı.''

Neyse ki zorlamadı beni. Anlayışla kafasını salladı ve beni sorgu odasından çıkardı. Mesaiye kalacağını söyleyerek beni kendisi taksiye bindirdi. Bana bir abi edasıyla bakıp beni kolluyordu. Ona borçlu kalmıştım. Taksiye bindikten sonra eve gidip sadece duracaktım. Ama zaman beklemezdi. Cebimi yokladım ama anahtarı bulamadım. Evde unutmuş olmalıydım. O yüzden paspasın altından anahtarı çıkardım ve eve o şekilde girdim

Eve girdikten sonra ışıkları açtım. Başım ağrıyordu. Ne kadar uyanık durmak istesem de uyku bastırıyordu. Bir ağrı kesici alıp yatak odasına yürüdüm. Yatağa girecekken karşımdaki aynada yapıştırılmış halde bulunan kağıt parçası gözüme çarpmıştı. Daha iyi yaklaşınca soluğum kesildi.

''Üzüldün mü? Üzülme ve onu bekleme''

-------------------------------------------------------------------------------

Uzun bir ara ve tekrar ben! Bölümleri çok uzun da değil çok kısa değil yazmakta ve size daha çok bölüm atmayı hedefliyorum. Deneyeceğim. Söz, prenses sözü...

 

Loading...
0%