Yeni Üyelik
1.
Bölüm

GİRİŞ

@_elizc

                      

Babasını bir trafik kazası sonucu kaybetmiş olan küçük kız Kayseri'ye, anneannesinin yanına gidiyordu. Belki dedesinden yeni ve değişik hikayeler duymak onun hem kafasını dağıtır hem de iyi gelirdi. Babası ile her sabah annesinden gizli spor salonuna gidip kum torbası yumruklarlardı en az bir saat. Annesi uyanmamış olsun diye dua ede ede giderlerdi eve. Eğer annesi spor salonuna gittiklerini öğrenirse "Sana kaç kere dedim benim kızıma şöyle şeyler öğretme diye! Kendine benzeteceksin bir yerine bir şey olacak sonra. Delirttiniz beni yine! " diye bağırırdı.

Annesi son kez kocasına kocasının cenazesinde bağırdı

"Yaktın benim içimi Mustafa, yaktın içimi!"

Kayseri'ye vardıklarını üstünde karları görünen Erciyes Dağından anladı. Erciyes Dağını izlemek çok iyi hissettirirdi küçük kıza. Babasıyla Erciyes Dağının karının eriyeceği günü bekliyorlardı.

Bu yolda kaybeden babası oldu...

Kucağımda oturduğu ablası "Abim her şeyden habersiz. Bize çok kızacak, ona söylememiz lazımdı! Bunu aklıma siz soktunuz, söyleyecektim abime. Gelince yanında olup onu sakinleştirecek kişi hiç birimiz değiliz, bize öfkesi asla dinmez." gözleri kardeşine döndü. Abileri askerdeydi üç ay sonra gelecekti. Küçük kız dudaklarını araladı "Abimde ağlayacak mı? Ne zaman gelicek abim? Özledim ben onu, hem o geldiğinde babamın yeni yatağına götüreceğim onu." Annesinin gözlerinin dolduğunu gördü. Şoför koltuğunda oturan dayısı "Abine söylemek yok. Ona annen söyleyecek." Küçük kız kaşlarını çattı "Siz onu sinirlendiriyorsunuz! Ağlıyor sonra sizin yüzünüzden. Ben ağlatmıyorum bir tek onu." dedi cırtlak sesiyle. Dayısı kaşlarını çattığında annesi kardeşine ters bakışlar attı "O doğru söylüyor. O söylerse hem onu öfkelendirir, öfkelendirdiği gibide öfkesini dindirir." dedi kısılmış sesiyle. Dedesini kapının önünde oturmuş görünce cama ellerini koydu ve dedesine baktı. Dedesi onu görünce ayağa kalktı. Araba durunca ilk önce o arabadan indi. Dedesine koştu kollarını açarak. Dedesine sarıldığında dedesi onu kucağına alarak kokusu içine çekti. Dedesinin ton ton yanaklarını öptü ve yere indi. Anneannesi dışarı çıktığında annesi ağlayarak anneannesine sarıldı "Anne... " dedi çaresizce. Ablası dedesinin elini öpüp alnına koymuştu. O da dedesine sarıldı.

Akşam olmuştu Erciyes artık kendini göstermiyordu. Dedesi torununun Erciyes'i görmeye çalıştığını fark edince "Erciyes'in Ceşiş hikayesini bilir misin evlat?" küçük kız başını başını olumsuz anlamda iki yana salladı. Dedesi;

"Zamanında Kayseri'de Ceşiş adlı bir adam yaşıyormuş. Bu Ceşiş köyün delisiymiş." Küçük kız dikkatle dedesini dinlemeye başladı "Bir gün Ceşiş bir ağanın kızına sırıl sıklam aşık olmuş. Deli cesareti ya, gitmiş ağanın kapısına. Çalmış ağanın kapısını " Ağam ben senin kızına talibim. Razı mısın?" demiş. Ağa delinin duygularıyla oynayarak "Peki, sana kızımı vereceğim ancak bir şartım var. Erciyes dağını görüyor musun? Onun üzerindeki karlar eriyince sana kızımı veririm." demiş." küçük kız güldü alayla "İyi de Erciyes'in karı hiç erimez ki?" dedesi güldü torununa karşılık "Sonra deli ağanın kızının yanına gitmiş "Seni babandan istedim ancak şu dağların karı eridiğinde seni bana verecek." demiş en masum duygularla. Kız babasının Ceşiş'in duygularıyla oynadığını anlar ve "Tamam Ceşiş, bu dağların karı eridiğinde sana varacağım." demiş. Kış sona erip ilkbahar geldiğinde Ceşiş sabah evinden çıkıp dağı göreceği yere gitmiş ve orada oturup karın erimesini beklemiş. Kar erimeyince akşam evine dönmüş. Bir sonraki sabah tekrar gelmiş aynı yere, yine kar erimemiş Birinci sabah, ikinci sabah, üçüncü sabah, 1 bahar, 5 bahar, 10 bahar derken günler ayları, aylar mevsimleri, mevsimler yılları kovalamış.

 

Oysa, Erciyes Dağı’nın karı, yaz kış erimezdi ki ama Ceşiş deli olduğu için bunu bilmiyordu işte. İçindeki o tertemiz duyguyu yıllarca saklamış durmuş içinde ve ümidini hiç kaybetmemiş. Bir gün Ceşiş dağ ile evi arasındaki yolda hayata gözlerini kapatmış..."

Küçük kız "Bir deli, bir akıllının yolunda ölmüş yani... " diye mırıldandı.

 

Loading...
0%