Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1.AYAZ

@_gokyel_

 

Yeni bir kurguyla geldim.

Sıcak ve sevecen bir ortam hayal ettim. Umarım başarabilmişimdir.

:)

 

🎉🎉🎉

 

Uyumak istiyorum, uyumak istiyorum, uyumak istiyorum. "Ayh! Yeter ya! Bu ne?" Diyerek kulaklarıma bastırdığım yastığı çekip yere fırlattım. Sabaha karşı altı da eve gelmiş ve sadece dört saat kestirebilmiştim. Ama ben uyumak istiyordum. Ne yazık ki ara kattan öyle bir gürültü geliyordu ki odama, kalkıp kavga edecektim az sonra.

Nöbetten gelmiştim ve aşırı yorgundum. Bu sesi gerizekalı kardeşim yapsa çoktan boğazını sıkmıştım ama duvarlar çok ince olduğu için sesi onun yapmadığını anlamıştım. Bu saatte babam işte, annem de ben nöbetten geldim diye kesin evi sonra temizlemeye karar vermiş, aşağı apartmanın bahçesinde arkadaşlarıyla oturuyordu muhtemelen.

Üzerimdeki yorganı bir çırpıda kaldırıp pijamalarımla dikildim ayağa. Kesin göz altlarım mosmor ve saçlarım cadı süpürgesi gibiydi. Az uyursam böyle olurdu işte. Az önce yere fırlattığım yastığımı alıp yatağa geri koydum. Odamdan çıktığımda tak tuk sesleri artmıştı ve ev ahalisi tahmin ettiğim gibi yoktu, bir kişi hariç. Benim odamın yanındaki odanın kapısına geldiğimde hep okuduğum şeyi bir kez daha okuyup göz devirdim.

'Bu dünyada hem aşkta hem işte hem de kumarda kaybeden bir Uygar Ekim var a dostlar. Allah'ını seven bir el atsın.'

Salak falandı ama seviyordum kardeşimi. Normalde beynimin içinde çok fazla hakaret eden bir insan değildim ama bugün çok agresif bir şekilde uyandığım için ayarlarım bozulmuştu. Daha kapıyı açmadan horultusunu duydum bizimkinin. Kulptan tutup kapıyı açtığımda her zamanki manzarayla karşılaştım. Yatakta sırt üstü dağınık bir şekilde yatmış, kıyafetleri odanın her yerinde, ayak kokusundan geçilmiyordu. Ah Uygar, ah.

Yanına gittiğimde uyanmayacağını bilsem de dürttüm. "Hey, aylak adam, uyan!" Diyordum bir yandan ama bir işe yaramıyordu. İlla tehdit istiyordu yani. Bir taraftan onun horultusu artarken diğer yandan kat arasından konuşma sesleri yükseldi ama boğuk boğuk geliyordu, anlamadım. Arkama bir bakış attığımda gülümsedim. Ellerimi belime koyup, "Uygar eğer üç saniye içerisinde kalkmazsan babam ultra lüks bilgisayarını hurdacıya verecek." Dediğim an yataktan fırlaması bir oldu.

"Hayır hayır, baba olmaz o benim göz bebeğim, hayat bağım. Yapma noluur!" Diye tepindi oturduğu yerden uykulu uykulu. Gözünü açıp etrafta da bakamıyordu ki. Güldüm bu haline.

"Hadi kalk, Serbülent abi eve yine bir şey almış herhalde koridordan ses geliyor. Kavga ediyorlar galiba Zuhal ablayla." Gözlerini açıp bön bön baktı bana.

"Abla canıma kastın mı var ya? O nasıl uyandırmak? Ayrıca bana ne Serbüş'ün evine aldığı şeyden?" Diyerek tekrar uyku moduna geçecekken kucağında tuttuğu yastığı kavrayıp çektim.

"Uygar bak nöbettem geldim, gözümden uyku akıyor. Şunlara bir orta yol bulalım gelip devriliriz ikimizde, hadi ablacığım." Dedim sesimi yumuşatarak.

Oflayarak ayağa kalktı. "Pencereden sallandıracağım o Serbüş'ü. Onun orta yolundan anca kafa üstü düşmek geçer." Diye söylenerek düştü önüme. Kafamı iki yana salladım arkasından. Evin çelik kapısına geldiğimizde açtı benden önce kapıyı. "Serbo abi-" Açtığında eli kapıda öyle kalınca vurdum bir tane sırtına. Uzun boyundan göremiyordum ki karşıyı.

"Çekilsene oğlum kapıdan." Dediğimde yana kaydı. Bende koridora baktığımda aşağı merdivenden sırtında bir dolapla gelen adamın karşı dairenin açık kapısından içeri girdiğini ve tam kapının yanında kumral saçlı bir kız gördüm. Uygar yanımda hâlâ dikilirken kıza bakarak konuştum. "Siz kimsiniz?"

Kızın üzerindeki beyaz tişört ve siyah etekle benden küçük olduğu belliydi. Ama tatlı bir yüzü vardı. O da bizi görünce kocaman gülümsedi. "Merhaba, günaydın." Dedi ilk önce. "Kusura bakmayın rahatsız ettiysek, yeni taşınıyoruz da biz bu daireye. Sizde kapı komşumuz oluyorsunuz bu durumda." Derken hâlâ gülümsüyordu.

Bende şaşkınlıkla karışık sevecen bir tavırla karşılık verdim. "Hayırlı olsun." Dedim. Bir yıldır boştu karşı dairemiz, en sonki kiracı ile tüm apartman pek anlaşamamıştı o yüzden çıkmışlardı. Normalde apartmanda haberler çabuk yayılıyordu, bunu bilmediğim için şaşırmıştım. Uygar'a bakılırsa o da şaşırmışa benziyordu.

Elini uzattı kız. "Teşekkür ederiz. Öykü ben, memnun oldum şimdiden." Dedi. Hâlâ üzerimde olan pijamalarımla bir adım attım ona doğru, uzattığı elini sıktım.

"Ben de Nefes, memnun oldum." Bir adım arkamdaki kardeşimi gösterip, "O da kardeşim Uygar." Dedim. Öykü, başını Uygar'a çevirip selam verdi. Uygar'ın ne yaptığını görmedim ama Öykü tekrar bana döndü.

"Abimle taşındık buraya, o da içerde ustaların yanındaydı. Sizinle de tanışır daha sonra." Dedi. Hafifçe başımı salladım. "Bu arada ses yaptıysak çok özür dileriz, eşyalar biraz fazla olunca ustalar ne yapacağını bilemedi. Söküp çıkarırken gürültü oldu biraz." Derken oldukça içtendi. Ters davranmaya gerek yoktu.

"Önemli değil." Dedim bende. "Ne zaman kiraladınız burayı?" Diye merak ettiğim şeyi sordum.

"Acil ev gerekince abim dün tuttu evi, bizde sabah erkenden taşınmaya başladık."

"Anladım." Dedim. "Biz eve girelim artık, size de hem kolay gelsin hem de tekrardan hayırlı olsun." Diyerek arkamı dönecekken karşıdan bir ses geldi.

"Öykü, abicim kimle konuşuyorsun?" Diyerek bir adam çıktı evden. Lacivert tişört ve siyah kumaş pantolonuyla uzun bir adamdı. Ben onu baştan aşağı incelerken o da benim yeni uyanmış halimi inceledi aynı benim yaptığım gibi. Yüzünde aynı kardeşininki gibi bir gülümseme oldu.

"Karşı komşularımızla abicim. Biraz ses olunca çıkmışlar galiba." Dedi Öykü abi dediği adama. Sonra bize dönüp eliyle gösterdi. "Nefes abla ve kardeşi Uygar." Ardından abisini bize gösterdi. "Abim Pamir." Dedi.

"Memnun oldum." Dedi Pamir Bey bana bakarak.

"Biz de." Dediğim sırada aşağı merdivenlerden annemin sesi duyuldu.

"Uyandın mı kuzum? Gece geç gelmiştin, daha uyanmazsın sanıyordum." Diyerek yanımıza ulaştı. Hepimiz anneme bakarken annem bana bakıyordu.

"Uyandım annecim, hatta yeni karşı komşularımızla da tanıştık." Dedim onlara bir bakış atarak.

Annem gülümseyerek onlara döndü. "Öyle mi, biz de az evvel tanıştık kendileriyle. Maşallah çok iyi çocuklar." Dedi. Pamir Bey ve Öykü de gülümsedi. "E hadi siz de gelin de güzel bir kahvaltı yapalım çocuklar, yorulmuşsunuzdur." Diyerek onları da davet etti annem.

"Sağ olun Menekşe Hanım, daha çok işimiz var. Size afiyet olsun, biz daha sonra yaparız." Diyerek reddetti annemin teklifini Pamir Bey.

"E peki madem ısrar etmiyorum ama en kısa zamanda bekliyoruz sizi." Dedi davetkar bir şekilde.

Pamir Bey gülümseyerek cevap verdi, hakikaten bu adam hep gülümsüyordu. "Zahmet vermeyelim." Dedi.

"Olur mu canım ne zahmeti? Gelmeden haber verin de Nefes'in de evde olduğu bir gün olsun. Hep beraber kaynaşmış oluruz." Yadırgamadım annemin bu hâlini. O zaten her zaman cana yakın bir kadındı.

Pamir Bey göz ucuyla bana baktı. Sonra anneme dönüp, "Peki, nasıl isterseniz." Dedi.

"Hadi size kolay gelsin çocuklar." Diyen annem tavuk kişeler gibi içeri ilerletti bizi. İçeri girerken bir saniyeliğine Pamir Bey'le göz göze geldik ama hemen çektim gözlerimi.

Yalnız benim dikkatimi çeken Uygar'ın hiç konuşmamasıydı ama uykudan uyandı diye çok umursamadım. İkisinin de önünden ilerleyerek odama doğru gittim. "Anne benim hâlâ uykum var, size afiyet olsun." Dedim odama girip kapıyı kapatırken.

"Tamam kuzum." Dediğini duydum annemin. Ardından Uygar'a bir şeyler söyleniyordu muhtemelen, çünkü sesleri geliyordu. Yeniden sırt üstü yatağa bıraktım kendimi. Ardından çok geçmeden uykuya daldım.

Aradan kaç saat geçti bilmiyorum ama yatakta gerinerken açtım gözlerimi. Sonunda uykumu dibine kadar almıştım. Uzanıp komodinin üzerindeki telefonumdan saate baktım. Öğleden sonra üçe geliyordu.

Tam yeniden koyacakken ekrana 'Acil Hasta Var Doktor Hanım' grubundan görüntülü arama düştü. Yine grubun adını değiştirmişlerdi. Yerimden kalkmadan aramayı yanıtlayıp kolumu yukarı uzattım.

"Oo günaydınlar doktor hanım, biz sizden yardım bekleyelim siz horul horul uyuyun." Diye çıkıştı Gökçe.

Ben daha cevap veremeden, "O kız senin gibi mi? İşi var gücü var. Nöbetten gelmiş baksana şu haline." Diyerek beni savundu Devin.

"Sabaha karşı geldim nöbetten, yeni uyandım kızlar kusura bakmayın." Dedim çatallı sesimle.

"Bakma kuzum sen bunun söylediğine. Nasılsın, iyi misin?" Diye sordu Devin, Gökçe'yi umursamadan.

"Ben iyiyim de, Hazan böcüğüm nerede benim?" Diye sordum.

"İşte o şimdi, dur beni dinle." Diye atıldı Gökçe. "Kızlar ben aşık oldum!" Dedi ellerini çırpıp bağırarak. Devin ve ikimiz göz devirdik ona.

"Ben de bir şey oldu sandım." Dedi Devin. Gökçe kaşlarını çatarak baktı kameraya.

"Hayırlı olsun kuşum, buna kaç saat ayırmayı planlıyorsun?" Diye sordum bende gülmemek için kendimi zor tutarken.

"Dalga geçmeyin ya! Ciddi bir konudan bahsediyorum size. Ayrıca bu seferkine değil saat, ömür yetmez ömür." Dedi flörtöz bir sesle gözleri kameranın dışına kayarken.

"Klasik bir Gökçe repliği." Dedi Devin.

"Ay aman, siz ne anlarsınız aşktan. Hazan kuş olacaktı nasıl güzel sözler söylüyordu." Dedi Gökçe yakınarak.

"Gelsenize bize işiniz yoksa. Ne zamandır buluşmuyoruz, hem bugün izinliyken rahat rahat sohbet ederiz." Dedim.

"Valla ben gelirim, şirketten erken çıktım bugün zaten. Menekşe sultan döktürmüştür yine." Dedi heyecanla Gökçe.

"Kuzum yorgunsun sen, dinlen biraz daha. İzin gününü işgal etmeyelim biz." Diyerek kibarca reddetti Devin.

"Ne işgali be, gelin işte. Hadi bekliyorum, gelirken Hazan böcüğümü de alın." Deyip itiraz etmesine müsaade etmeden kapattım.

Telefonu yanıma bırakıp kalktım yataktan. Bozduğum yatağımı düzeltmeye başladım. Ardından üzerimi değiştirmek için aynalı dolabımın karşısına geçip kapağı açtım. İçinden yeşil bir eşofman takımı çıkarıp pijamalarımla değiştirdim, sonra odadan çıktım.

Annemin mutfaktan yemek yapma sesleri geliyordu, onu es geçerek banyoya ilerledim. Girip elimi ve yüzümü bol suyla yıkayıp kuruladıktan sonra saçlarımı taradım ve dağınık bir topuz yaparak bağlayıp mutfağa geçtim. Annem arkası dönük bir şekilde yemekle uğraşırken yemek masasına gidip yanındaki sandalyeye oturdum. Sürahiye uzanırken konuştum. "Kolay gelsin Menekşe sultan." Dediğimde sıçradı yerinde, geldiğimi fark etmemişti anlaşılan.

"Ödümü patlattın Nefes, insan bir ses verir annem." Dedi bana dönerek.

Gülümsedim. "Korkutmak istemedim." Deyip tezgaha baktım. "Ne var yemekte?" Diye sordum.

"Karnıyarık pişiyor yanına da pilav yaptım, ama sen çok açsan hemen bir şeyler hazırlayayım sana."

"Yok annecim, kızlar gelecek birazdan. Onlarla atıştırırım bir şeyler, yemeği de babam gelince yeriz." Dedim bardağa doldurduğum suyu içmeden önce.

"Nasıl istersen annem. Ha, evde atıştırmalık bir şey kalmamış. Uygar hepsini bitirmiş, siz sohbet ederken yemeyi seviyorsunuz. Söyle ona da bir koşu alsın marketten." Dedi.

Bardağı masaya koyarken cevap verdim. "Gerek yok annecim. Ben gider alırım şimdi hemen. Bir şeye ihtiyacın var mı senin?" Diye sordum.

Gülümsedi annem. "Sağ ol kızım, yok eksiğim." Dedi. Yanına gidip yanağından kocaman öptüm.

Tam gideceğim sırada aklıma gelen şeyle durdum. "Anne?"

"Söyle kuzum?" Dedi annem de bana bakıp.

"Sabahki yeni kiracılar, kalıcı mıymış?" Diye sordum.

"Vallahi Feride teyzenden duydum, ev sahibiyle iki yıllık kontrat imzalamışlar. Zaten iyi çocuklara benziyorlar, kimseye zararları dokunmaz. Hem Pamir oğlum da avukatmış, okumuş insan bir başka oluyor kızım." Dedi annem. Demek Pamir Bey avukattı, hah?

"Anladım annecim, çıkıyorum ben."

"Tamam yavrum, geç kalma. Dikkat et."

"Ederim anne." Deyip koridora çıktım, kapıya ilerleyip vestiyerden çantama uzandım. İçinden cüzdanımı alıp yeniden astım. Hava çok soğuk değildi o yüzden üzerime bir şey almadan çıktım evden. Karşı daireye baktığımda kapısı kapalıydı, eşyaları eve taşımış olmalılardı. Aşağı merdivenlerden inmeye başladım.

Biz bu apartmanda yaklaşık on yıldır oturuyorduk, kira değil kendi evimizdi. Binadakiler çok sık değişmezdi o yüzden herkes birbirinin ailesi gibiydi. İkinci kata geldiğimde yine çocuk sesleri geliyordu. 4 numarada Nilgün abla ve ikizleri vardı. Çocuklar iki yaşındayken kocası terk etmiş Nilgün ablayı. Üç yıldır da bizim apartmandalardı. Azra ve Kayra bu apartmanın neşe kaynağıydı o yüzden kimse yaramazlıklarına bir şey demiyordu.

Bir kat daha indiğimde Tahsin amcayı elinde ekmek poşetiyle eve girerken gördüm. "Nasılsın Tahsin amcacım, Peri nasıl?" Dedim gülümseyerek.

O da beni görünce tontiş bir şekilde gülümsedi. "İyiyiz kızım, evde ekmek kalmamış. Onu alayım dedim, sen nasılsın?" Dedi.

"Ben de iyiyim amcacım. Keşke bizimkine haber verseydiniz de o alsaydı. Yorulmasaydın keşke sen." Dedim Uygar'ı kast ederek.

"Yok be kızım, ne yorulması. Spor oluyor bu bana, spor. Hem çocuğu rahat bırakın biraz, genç adam. Bizim gibi yaşlılarla mı ilgilenecek?"

Kaşlarımı çattım söylediği şeye. "A-ah, o ne demek canım. Gerekirse evinize gönderirim temizlik yapar. Genç adamsa çalışsın biraz, işsiz güçsüz dolaşıyor tüm gün." Dedim.

"Boşver kızım boşver. Senin işler nasıl?" Diye sordu ilgiyle.

"Yorucu ama seviyorum işimi Tahsin amcacım, çilesi bile güzel." Dedim gülerek.

O da aynı şekilde güldü. "İyi iyi, bir ara bize de gel de ölç şu tansiyonlarımızı. Çok boşladın bizi bu ara." Dedi.

"Gelirim tabi amcacım. Hadi görüşürüz, Peri'ye selam söyle." Dedim.

"Aleykümselam kızım, hadi bak sen işine." Deyip girdi evine. Tahsin amca ve Perihan teyze, kendisine Peri denmesini istiyordu, neredeyse kırk yıldır evlilerdi. Birbirlerine hâlâ ilk günkü gibi aşıklardı. Çok özeniyordum onların aşklarına.

Apartmandan çıkıp karşıdaki markete girdim. Market sepeti alıp içine abur cubur doldurdum. İçecek de aldıktan sonra kasaya gidip ödemeyi yapıp çıktım marketten. Aldıklarımı bir poşete sığdırmıştım. Yeniden apartmana doğru giderken giriş merdivenlerinin yanında miyavlayan yavru bir kedi gördüm.

Yanına doğru bir adım attığımda kaçma girişiminde bulunmayınca hızla ona doğru ilerledim. Bembeyaz, gözleri de deniz mavisi olan bir kediydi. Eğilip duvarın dibinden kediyi kucağıma aldım. "Oy sen ne yapıyorsun burada." Dediğimde miyavlayarak elimi yalamaya başladı. Güldüm, "Acıktın mı sen?" Dediğimde yine miyavladı. Arkamı dönüp kucağımda kediyle marketin iki dükkan yanındaki bakkala girdim.

"Abi bir küçük kutu sütle plastik bir kap alabilir miyim?" Dediğimde adam az sonra poşetleyip verince ücretini ödeyip çıktım. Yeniden apartman merdivenlerinin oraya gidecekken ani bir korna sesi duymamla gözlerimi sı

msıkı yumdum. Her şey bir anda olmuştu, olayı anlamıştım ama hareket etmek için bir hamle yapamamıştım.

🐈🐈🐈

Nasıl buldunuz?

Nefes ve Pamir?

Ayaz Apartmanı?

Kedicik?

 

 

 

 

 

Loading...
0%