Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Bölüm-5

@_gokyel_

 

 

🐺🐺🐺

 

Helikopterin dengesini kaybettiğine dair anons yapıldı az önce. Biz bir yerlere tutunmuştuk.

"Komutanım helikopter düşüyor."aslına bakılırsa evet düşüyordu ama bozuntuya vermek istemedim.

"Bir şey yok Asaf, rötar yaptı galiba. Birazdan normale döner."gerçekten de az sonra dediğim gibi oldu.

Yeniden anons yapıldı.

"Ufak bir rötar oluştu, şu an her şey yolunda. Sizden özür dileriz Yüzbaşım. İnişe bir saat kaldı."her şey düzelmiş biz de rahatlamıştık.

"Valla bir an korktum *** yoluna öbür tarafa gidiyoruz diye."düşme tehlikesi atlatmıştık ama bizimkiler Turan'a gülüyordu.

"Neyse, az sabredin bir saate inecek zaten."

Bir saat sonra Silopi'ye indik. Helikopter bizi piste indirdikten sonra gitti. Biz de bizim için ayarlanan araçlarla güvenli eve geldik. Kamuflaj olsun diye altı katlı bir apartmanın üçüncü katındaydı güvenli ev.

Güvenli eve geçtiğimizde saat sekiz olmuştu. Ben camdan dışarıyı izlerken diğerleri de oturuyorlardı.

"Komutanım, ne zamana kadar buradayız. Vakit varsa bir şeyler atıştırsak, valla midemiz karnımıza yapıştı."zaten acıkmasan şaşardım Turan.

Ben camdan bakarken Kürşad yanıma geldi.

"Sen nereye bakıyorsun öyle ?"başımla tam karşıdaki binayı gösterdim.

"Neden buradayız sanıyorsun ? Karşıdaki binanın ikinci katında peşinde olduğumuz adamlar var. Çıkmalarını bekliyorum."gösterdiğim yere baktı.

"Bina üç katlı, nereden biliyorsun çıkacak kişinin onlardan biri olduğunu ?"gözümü camdan ayırmadım.

"Binada onların dışında kalan hiç kimse yok. Biz gelmeden önce bölgedeki muhbirler tarafından araştırma yapıldı. Yani çıkacak olan kişi ya da kişiler kesinlikte onlardan biri. Ama gelen kişi olursa ona da dikkat etmek lazım tabi."

"Henüz çıkmadılar galiba, vaktimiz varsa çömezleri gönderelim de yiyecek bir şeyler alsınlar."ona baktım.

"Söyle acele etsinler bari, adamların ne zaman çıkacağını bilmiyoruz."arkasını dönüp Yaman ile Asaf'a baktı.

"Çömezler, gidin de aşağıda ki marketten yiyecek bir şeyler alın. Acele edin ha. Yanınızda paranız var değil mi ?"yemek deyince nasılda gözleri parladı.

"Var komutanım, biz hemen gider geliriz, hadi Asaf."ayağa kalkıp denileni yapmak için çıktılar.

Kürşad yeniden eski yerine oturdu. Aşağıya bakarken bir adamın yanında elini tutan küçük bir çocuk var, birlikte yürüyorlar.

Aklıma çocukluğum geldi, babamla geçirdiğim dokuz yılım. En son akvaryuma götürmüştü beni, onu son görüşümdü. Sonra da bir daha göremedim. Her ölüm yıldönümünde o akvaryuma gidiyorum.

Babam şehit olduktan sonra Selim Albay beni kendi çocuğu gibi büyüttü. Annem de vardı o zaman. On üç yaşında o da kanserden vefat etti.

Benim askeriyeye girmeme Selim Albay yardımcı oldu. Ona çok sordum babamın katilleri kim, nasıl şehid edildi diye ama yirmi bir yıldır hiç bir cevap alamadım.

On beş dakika geçti ama ne binadan çıkan vardı ne de giren.

Biz otururken kapı çaldı. Yaman ile Asaf ellerinde poşetlerle geldiler. Masaya poşetleri boşaltıp oturdular.

"Komutanım az ileride dürümcü varmış, on beş tane dürüm on beş tane de ayran aldık, belki fazla yemek isteyen olur diye."dürümleri dağıttılar.

"İyi yapmışsınız."yemeye başladık.

Biraz sonra hepimiz karnımızı doyurmuş arkamıza yaslanmıştık, tabi benim gözüm hep binadaydı.

"Çok doyduk vallahi."

"Harbiden çok yedik Tolga, biz bunu şimdi dışarıda eritiriz."Turan konuştu.

Camdan bakarken bir adamın gözetlediğim binaya girdiğini gördüm. Birden ayağa kalkınca diğerleri de telaş yaptılar.

"Binaya bir adam girdi."onlara baktım.

"Ne yapıyoruz ?"

"Şöyle yapalım, Almila ve ben inip bir içeriye bakalım. Dikkat çekmek en son isteyeceğimiz şey. İçerde kaç kişi var, arka çıkışı var mı bir bakalım. Ona göre bir plan yapalım sonra siz de gelirsiniz."Kürşad'a bakıp başımı indirip kaldırdım.

"Tamam, anlaşıldı."başımla Almilaya işaret ettim. Beraber kapıya doğru gittik.

Apartmandan çıkınca etrafımıza bakarak karşıdaki binaya girdik. İlk dairenin kapısının önünde durduk.

"Ev kiralamak isteyen bir çiftiz, emlakçı bizi burada beklediğini söyledi, anlaştık mı ?"bana baktı.

"Çift mi ? Kardeş falan olsaydık."

"Kardeş mi, sen ilk defa gizli göreve çıkıyorsun herhalde. Ayrıca ben de çok meraklı değildim yani ama, mecburuz."

"Komutanım..."lafını bitirmeden işaret parmağımı dudağıma götürüp susmasını istedim ve dönüp kapıyı çaldım. İçerden ayak sesleri duyuldu ve açıldı.

"Buyrun ?"hafif göbekli otuzlarının başlarında bir adam açtı. Demek üç şehidimin kanı senin ellerinde.

Şu an operasyona odaklanmam gerek.

"Şey, biz ev bakıyoruz da. Emlakçı bizi burada beklediğini söyledi."

"Kardeşim yanlış gelmişsiniz, burası kiralik değil. Üst katlar kiralık."içerden bir adam daha göründü. Bu az önce içeri giren adamdı.

"Hadi kardeşim hadi."adam kapıyı kapatırken durdurdum.

"Kardeş bir saniye, bak biz evliyiz, eşimle ben öğretmeniz, yeni atandık. O kadar yoldan geldik. Emlakçının işi çıktı galiba, o gelene kadar sizin eve baksak. Çünkü bize tüm dairelerin aynı olduğu söylendi."adam ikna olmayacağa benziyordu.

Birden Almila koluma girdi. Ne yaptığını anlamadım ilk saniye.

"Eşim doğru söylüyor, iki dakika baksak. Gerçekten sizi rahatsız etmeyiz."adam yumuşamış gibiydi. Almiladan mı öyle oldu yoksa insafa mı geldi bilmiyorum ama ağzını burnunu kırmamak için kendimi zor tutuyorum.

"Peki, ama sadece iki dakika."başımızı salladık ve içeri girdik. Benim dediğim şeyden sonra hırs yapmış olmalı ki girdi araya. Ama durumu kurtardı.

Rol gereği eve alıcı gözüyle bakıyorduk. İçerden başka çıkış yoktu, camlar da demirliydi. Tek kapıyı kullanmak zorundalardı; giriş kapısı. Böyle bir evi seçmeleri garip, ne ikinci çıkışı var ne de......tünel.

Bir dakika bir dakika, tabi ya, böyle bir evi seçmezler; eğer tünel yoksa. Evin zemin katta oluşu ve bodrum katı olmayışı da bunun bir göstergesi.

"Nasıl karıcım, beğendin mi evi ?"bana baktı.

"Yani, çok küçük. Bir de çocuk falan olursa bize yetmez burası."çocuk diyor ya.

"Çocuk diyorsun ?"kaşlarımı kaldırdım.

"Tabi, çocuk şart, en az üç."ne yapmaya çalışıyor, amacı ne anlamadım.

""E tabi haklısın burası yetmez bize. Biz en iyisi başka eve bakalım. Size de zahmet verdik böyle, kusura bakmayın."adama baktım.

"Evliyiz demiştiniz, hani yüzükleriniz nerede ?"Almila ile birbirimize baktık.

"Pardon, neden sordunuz ?"soruya soruyla karşılık, en iyi savunma yöntemlerinden birisi.

"İnsan evine gelen kim bilmek istemez mi ?"kuşkulu gözlerle bakıyor.

"Tabi, ister. Eşimin tek taşının taşı düştü, sakarlık işte. Ben de yüzük takmayı sevmiyorum."

"Siz eşinize sahip çıkın hanım efendi, belli, şeytan tüyü var."hasbin Allah. Şu an beni bu adamın ağzını burnunu kırmamak için tutan tek şey; görev ve sorumluluklarım.

"Yok, bey efendi, benim kocam eşine sadıktır."bu da iyice kaptırdı kendini haa.

"Neyse biz size çok rahatsızlık verdik, ev de hoşumuza gitmedi zaten. Biz emlakçıyla konuşuruz. Biz müsadenizi isteyelim artık."gitmek için hamle yaptım.

Kapıya geldiğimizde adam bizi hâlâ süzüyordu. Almila da dilini mi yuttu ne, konuşmuyor. Bir ara onun yüzünden işi berbat edeceğiz diye tedirgin olmadım değil.

En sonunda evden çıktık. Almila tam konuşacakken kaş göz işaretiyle engel oldum. Binadan çıktım, o da arkamdan geldi.

"Sola doğru yürüyelim, adamlar bizden şüphelendi. Camdan bakıyor olabilirler."hiç çaktırmadan evin göz hapsinden çıktık. Tenha bir yerde durduk.

"Eee, şimdi ne oldu ? İki kişilerdi, istesek onları orada alabilirdik. Neden yapmadık ?"ona baktım.

"İşte her şey rütbe değil, harbiden sen çok mu zekisin yoksa saf mısın anlayamadım."bozulmuş gibi.

"Komutanım, doğru, ilk defa bu derece zorlu bir görevim oldu. Bu benim görevim, ben yıllarca bunun için eğitim aldım, görevin zorlu olması yapamayacağım anlamına gelmez. Ayrıca saf değilim, zekimiyim orasını Allah bilir. Bir de insanları yargılamadan önce onları tanıyın. Bu duygusuzluk, yalnızlık sizi taş kalpli biri yapmış. Vatana olan bağlılığınızı ayrı tutuyorum tabi."onu dinlerken kendimden geçtim.

Bunlar benim gerçeklerim, kaçmak istediklerim miydi yoksa onun sahte bir kişi analizi sonuçları mıydı kısa süre içinde bunu düşündüm.

Böyle, bir anda, pat diye bunları söylemesi onun tabiriyle taş kalbimi az da olsa acıtmıştı. Boğazımı yırtarcasına yutkundum.

"Ben senin komutanınım, bunu heyecanına veriyorum. Bir daha böyle bir şey olmasın. Ben seni tanımıyorsam sen de beni tanımıyorsun."başını yana çevirip yine bana döndü.

"Özür dilerim, komutanım."

Dengesizim ben işte, bir iyi davranırsam bir kötü davranıyorum. Bazen ağzımdan çıkanı kulağım duymuyor. Ama o genelde sinirli olduğumda oluyor.

Bu sefer üzmüş olabilirim onu. Bu huylarımdan nefret ediyorum. Zaten bu tavrım yüzünden etrafımda çok az kişi var.

 

*************************

Adım Türk, dağda, gökte, her yerde varım.

Yerde kalmaz kanın Mehmedim, alınır intikamı.

Haine her daim bozgun var.

Ata'm sen rahat uyu, izindeyiz korksunlar.

 

******** *********

 

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

 

M.K.A.

Loading...
0%