Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. BÖLÜM

@_gulll_

 

 

2. BÖLÜM

 

BÖLÜM ŞARKILARI

Her Sevda Yeni Bir Veda

Unutama Beni

Cesaretin Var mı Aşka?

İstanbul Ağlıyor

 

 

 

 

"Kadın Gitti, Adam ise Bitti"

 

 

"Kadın gitti, arkasına bakmadan

Adam sustu içi darmaduman"

 

28.06.2018 (Mezuniyet Günü)

 

~MİR ULAŞ KOÇHAN~

 

Sonunda takvim 28 Haziran'ı gösteriyordu. Bugün benim için büyük gündü. Bugün Mir Ulaş'ın belirsizliklerinden kurtulacağı gündü. Umarım ki en mutlu olduğum gün olacaktı. Kafamdaki düşüncelerim ile birlikte duş aldıktan sonra bornozuma sarılıp odama geçtim. Bugün lise mezuniyeti vardı ve ben her ne kadar bu tarz eğlenceleri sevmesem de Hazal için gidecektim.

Saat henüz sabahın sekiziydi, parti akşam olacağı için kahvaltı yapma gereği duymadan kendimi salondaki koltuğun üzerine attım. Annem ve babam memlekete gitmişlerdi bu yüzden evde tektim. Koltuğa iyice kurulduktan sonra her sabah yaptığım şeyi yaptım ve uykucu prensesime mesaj attım.

“Günaydın güzellik.” Mesajı attıktan sonra benim için artık rutinleşen o ânı yaşıyordum. Mesaja cevap beklemeye başladım ve tam doksan dokuz saniye sonra cevap geldi.

“Günaydın Mir!" işte şimdi günüm aydı demek istesem de her zamanki gibi susmayı tercih edip ona bir soru yönelttim.

M: Bu gece geliyorsun değil mi? (08.20)

H: Bilmiyorum ki, hiçç gelesim yok (08.22)

H: sınav bitti ya sadece uyumak istiyorum (08.22)

H: akşama kadar uyku hahahaha (08.23)

M: ohoo sen gelmezsen partinin en güzel kızı kim olacak Hazal (08.24) Laf arasında iltifatı da sıkıştırmıştım.

H: aaay Mir nasıl konuyu buraya getirdin şimdi (08.26)

H: ne alaka yani...? (08.26)

M: Boşver Hazal da gelmen lazım ya benim sana çok güzel bir sürprizim var.(08.27)

H: Ayy neeh sürpriz mi (08.28)

H: ne sürpriz bu (08.28)

H: hemen söyle bakim! (08.28)

Art arda attığı mesajlarla kendimi tutamayıp kahkaha attım. Çok meraklıydı çok. Fazla geciktirmeden mesaj yazdım.

M: Sürpriz söylenmez bir keree ha ama sen diyorsan ki ben gelmeyecem orası ayrı mesele :) (08.30)

H: GICIK! (08.31)

M: HAHAHAH buyurun benim (08.32)

H: Beni nerden vurman gerektiğini iyi biliyorsun, geliyorum (08.32)

M:Yaparım bilirsin ;) (08.33)

H: Şapşik yiaa 🤍 (08.33)

H: Neyse neyse hadi tutma beni işlerim var (08.34)

M: Akşama görüşürüz o zaman (08.35)

 

Son mesajıma görüldü atmıştı. Her ne kadar görüldü sevmesem de artık alışmıştım. Sonuçta söz konusu Hazal'dı ve ben konu Hazal olunca hiçbir şey yapamıyordum.

 

 

 

Konuşmamızın üzerinden iki saat falan geçmişti ama ben hâla aynı yerde uzanıyordum. Hemen pineklemeye son verdim ve uzandığım yerden kalktım. Hızlıca kahvaltımı yaptıktan sonra Hazal'a aldığım hediyeyi paketledim. Çok fazla stresliydim ama bunu üstüme getirmemeye çalışıyordum. Diğer yandan da içimdeki sese dur diyemiyordum. “Ya kabul etmezse ya beni hayatında istemezse ya o beni sadece arkadaşı olarak sevdiyse...” Kafamın içerisindeki seslere kulak asarsam bu gece söyleyemeyecektim. Bu gece de olmazsa bir daha olmazdı kendimi biliyordum.

 

 

Hazal bu gece, bu olaya ya nokta koyacaktı ya da üç nokta...

***

Mezuniyet kutlamasına az bir süre kalınca hazırlanmaya başladım. Siyah gömleğim ve siyah kumaş pantolonum ile gayet şık olduğumu düşünüyordum. Saatimi taktığım esnada telefonuma gelen mesaj bildirimi ile uygulamaya girdim. Mesaj Hazal dan gelmişti. “Hazır mısın” fazla bekletmeden mesajına cevap verdim. “Evet hazırım ya sen?” mesajı attığım gibi mavi tik olmuştu. “Bende hazırım ne zaman gelirsin beni almaya”

“Bir saate ordayım o zaman”

“Tamam”

***

Taksiye bindiğim gibi Hazalların evinin adresini verdim yol biraz uzundu ve ben sabırsızlıkla yolun bitmesini bekliyordum. Aslında taksiyle değil arabayla gitmek isterdim ama ehliyeti yeni almıştım ne olur ne olmaz onu riske atamazdım. Gözlerimi yoldan taksicinin sözleriyle ayırdım. “Dostum şarkı açarsam senin için sorun olur mu?” Tahminlerime göre benden yaklaşık on yaş kadar büyük duran adama tebessüm ederek cevap verdim. “Yok abi sorun değil rahatına bak sen” söylediklerimle şarkı aramaya başladı ve o şarkı da durdu.

𝘜𝘕𝘜𝘛𝘈𝘔𝘈 𝘉𝘌𝘕𝘐..

Abide içli bir şekilde şarkıya eşlik ediyordu. ...𝘉𝘦𝘯 𝘯𝘢𝘴ı𝘭 𝘬𝘪 𝘶𝘯𝘶𝘵𝘮𝘢𝘥ı𝘮 𝘴𝘦𝘯𝘥𝘦 𝘶𝘯𝘶𝘵𝘢𝘮𝘢 𝘣𝘦𝘯𝘪... Acaba Hazal' da beni unutur muydu. Aklıma gelen fikirle hemen onun için aldığım sarı lalelerin içindeki kağıda bu sözü ekledim ve kağıdı görünmeyecek şekilde tekrar bıraktım.

 

Taksiden indiğimde adama ücretini verdikten sonra Hazal'a mesaj atıp gelmesini bekledim. Kutlamanın yapılacağı yer evlerine yakındı onun için beraber yürüyecektik.

Hazal' beş dakika kadar bekledikten sonra saçlarıyla aynı renk olan siyah elbisesi ile o kapıdan çıktı. Âdeta dünya güzellerine taş çıkartırdı. Bana doğru geldiğinde ne yapacağımı bilmez bir şekilde sadece ela gözlerine odaklanmıştım. Tam karşımda durup bana el salladığında ancak kendime gelebilmiştim. Ela gözlerini kısmış bir şekilde bana bakıyordu. "Nasıl olmuşum Mir? Şaşırdın sanki yoksa olmamış mı?" Ne yani şaşırmamdan bunu mu anlamıştı. Bu kız gerçekten güzelliğinin farkında değil miydi? Ona gülümseyerek cevap verdim. "Çok güzel olmuşsun Hazal." Söylediklerimle hemen boynuma atladı. "Ay canımm çok teşekkür ederim".

CANIM...

Kollarını boynumdan çektiğinde anca konuşabilmiştim. "Rica ederim, Hazal. Ben sadece gerçekleri söyledim." göz kırpmayı da ihmal etmeyerek söylediklerimle dudaklarında o çok sevdiğim gülüşü belirdi. "Şey Mir hâni benim sürprizim?"

Bende diyorum ne zaman asıl meseleye gelecek bu kız...

Hemen yanımızda olan banka bıraktığım sarı laleleri alıp ona uzatırken diğer yandan da ona iltifat ediyordum. "Aslında sana senden güzel bir çiçek almak isterdim ama bunun imkansız olduğunu fark etmem çok kısa sürdü." Söylediklerimle gözleri dolmuştu. "Mir bunlar çok güzeller. Çok teşekkür ederim iyiki ama iyiki seni tanıdım Mir" Bana sarılarak söylediği sözleriyle sarılmasına karşılık verdim.

"Bu daha hiçbir şey asıl sürpriz gecenin sonunda bakalım o zaman da bu kadar mutlu olabilecek misin."

"Kesinlikle sabrısızlanıyorum Mir"

***

Hazal ile beraber yaklaşık yirmi dakikalık bir yürüyüşten sonra kutlamanın yapılacağı yere gelmiştik. İçeri girdikten sonra Hazal tabiki oturmamış diğer arkadaşlarımızın yanına gitmişti. Ben ise köşedeki masaya oturmuş etrafı inceliyordum. Etraf dediğimse sadece Hazal'dan ibaretti. Onu izlerken aklım ilk tanıştığımız güne gitmişti. Ben hiçbir zaman okulda sosyal bir çocuk olamamıştım. Her zaman o arka sıraya oturan herkesten ve her şeyden uzak sadece dersleri ile ilgilenen o çocuktum ta ki bu liseye gelip Hazal ile tanışana kadar. Hazal bana yaşadığımı hatırlatmıştı. Benim de herkes gibi olabileceğimi bana göstermişti, ona nasıl aşık oldum ne zaman sevmeye başladım hiç bilmiyorum. Fakat bildiğim bir şey varsa o da bundan sonra Hazal'sı yaşayamayacağımdı. Ona bunu söylemeyi hep çok istedim ama her denemem başarısız oldu, zaten ben de anca cesaretimi toplayabilmiştim ama hala alacağım cevaptan ölesiye korkuyordum...

Düşüncelerimi bölen görüş açıma giren Hazal ile ayağa kalktım. Bizimkiler yanında değildi. "Diğerleri nerde?"

"Onlar biraz hava almaya çıktı. Bende tek başıma kalınca sıkıldım senin yanına geldim." O bana bir şeyler söylerken benim aklım şu an arkada çalan dans müziğindeydi. Onu dansa kaldırmam için mükemmel bir fırsattı ve ben asla bu fırsatı kaçırmazdım.

"Güzel hanımefendi bu dansı bana lütfeder misiniz acaba?" Ona elimi uzatmam ile ilk birkaç saniye tereddüt eder gibi baktıktan sonra " düşündüm de tabii ki bu dansı size lütfederim beyefendi." diyip elini avucumun içine bıraktı. Onun sımsıcak elleri ve benim tam zıttı buz gibi ellerim nasıl uyumlu olduğumuzu gösteriyordu adeta...

Şarkının ritmi ile beraber ikimiz de ayak uydurmaya çalışıyorduk. Hazal bana bakmıyordu daha doğrusu bakamıyordu, o şu an omzuma bakıyordu ben ise eğilip saçlarını koklamamak için kendimi zor tutuyordum. Tam eğileceğim esnada Hazal'ın kafasını kaldırması ile burun buruna geldik. Yüzlerimiz arasında neredeyse yok denecek kadar az bir mesafe vardı. "M- Mir" Hazalı'ın kekeleyerek ismimi söylemesi ile sırıtışıma engel olamadım. "Efendim Hazal?" Kaşlarını çattı. "Neye gülüyorsun sen? Bu kadar komik olan ne var söyle de bizde gülelim" Yüzlerimiz bu kadar yakınken bile o hâla laf sokma peşindeydi .

"Gülüyorum çünkü çok güzelsin Hazal , bu kadar güzel olman beni gülümsetiyor Hatta aklımı başımdan bile alıyor. " söylediklerim ile bir yandan da Hazal'ın tepkisini ölçüyordum. Ona hem fiziksel olarak hem de duygusal olarak ilk defa bu kadar yakındım. Sözlerimle önce gözlerini çekti daha sonra ellerini. " Şarkı bitti hadi yerimize geçelim." diyip oturduğumuz yere doğru gitti. Arkasında beni ve kırık kalbimi bırakarak...

Korktuğum şey başıma gelecekti belki ama ben bu gece söyleyecektim.

Bu gece ya hep olacaktık ya hiç!

***

Gece ilerledikçe benim heyecanım da artıyordu. Sona doğru yaklaşıyordum hissediyorum Hazal ile dans ettikten sonra benden uzak duruyor gibiydi ya da bana öyle geliyordu bilmiyorum. Şu an düşünme yetimi pek de kullanamıyor gibiydim. Ona hazırladığım paketi de yanıma aldım ve uygun zamanı beklemeye başladım. Gecenin başında onun en sevdiği çiçeği ona vermiştim. Bu paketin içindeyse sadece bir defter vardı ona duygularımı söylemeden verecektim ve cevabı her ne olursa olsun yanımda açmasına izin vermeyecektim. Çünkü bu deftere bir sürü anı biriktirdim ben. O da bu defteri tek seferde okumasın hepsini hissetsin diye ona veriyordum. Ona en sevdiği kitaplardan alıntılar yazmıştım sonradan kendi yorumlarım ile süslemiştim. Umarım beğenirdi...

***

Hazal yanıma gelince benim tarafıma dönmesi için ona seslendim "Hazal!" Ela gözleri bana döndü.

"Efendim Mir"

"Gecenin sonuna yaklaşıyoruz hem sana sürprizim vardı .Artık çıkalım mı?" Beni onaylar şekilde başını salladı.

"Tamam Mir Ben de çok sıkıldım zaten."

Duygusal bir vedalaşmadan sonra sonunda çıkabilmiştik.

Hazal ile bomboş sokakta yürüyorduk ne ben konuşuyordum ne de o. Ama birinin başlaması lazımdı. Tam söze başlayacakken Hazal lafı ağzımdan aldı. " Mir ben çok özleyeceğim ya liseyi. Ne çabuk geçti bitti öyle. Biliyor musun bu lise bana o kadar çok şey kattı ki şimdi bitmesine ayrı sizden ayrılmama ayrı üzülüyorum. Seni iyi ki tanıdıım Mir. İyi ki bu okula geldin ve iyi ki benim canım arkadaşım oldun." Dolu gözleriyle söylediklerine dayanamayıp ona sarıldım. "Şşştt, bu bir veda değil Hazal, temelli ayrılacakmışız gibi konuşma." Moralini yerine getirmek için hemen konuyu değiştirdim. "Hem bak sana sarılmak için hediyeyi yere bıraktım hediyene bir şey olmasın. Üzülürsün sonra..." Dediklerimle hemen benden ayrıldı ve hediye paketini eline aldıı. "Benim mi gerçekten?" Gözlerimle onayladım. Tam açacaktı ki izin vermedim. " Olmaz Hazal bu kadar sabırsız olma. Eve gidince aç.Hiç bana öyle de bakma itiraz kabul etmiyorum." Sözlerime itiraz edemeyeceğini anlayınca pes edip yürümeye devam etti.

Evine doğru yaklaşıyorduk ve benim söylemem gerekiyordu. "Hazal şu bankta oturalım mı?.Seninle önemli bir şey konuşmalıyım" Sorgulamadan oturduğunda ben de yanına oturdum.

"Evet ,Mir seni dinliyorum. " Laflarımı kafamda toplamaya çalıştım. Aklımda cümleler kurdum sonra bozdum. Tekrar kurdum tekrar bozdum. En son artık hazır olduğumda kaç dakika geçtiğini bilmiyordum. Hazal'ın bana dönen bakışları altında konuşmaya başladım. " Hazal ben bunu sana söylemeyi hep çok istedim ama bir türlü yapamadım. Artık şansım olmayacağını düşündüğüm için cesaretimi topladım. Lütfen lafımı bölmeden beni dinler misin? Bölersen bir daha toparlayamam." Kafasını salladı "Bölmem Mir. Dinliyorum seni, devam et lütfen."

" Hazal ben İstanbul'a gelmeden önce çok sade bir hayatım vardı. Ben kimseyle konuşmazdım zaten kimse de benle konuşmazdı. Ben hep dışlanan çocuktum. Ailesi tarafından çok sevilen ama arkadaşlarının hiç sevmediği o çocuk... Sonra İstanbul'a geldim yeni okul yeni arkadaşlar... Ben yine öyle olacağını, kimsenin beni görmeyeceğini düşündüm. Ama öyle olmadı. Sen geldin yanıma, bana hayatı öğrettin. Bana gerçek Mir Ulaş'ı sen gösterdin. Hazal sen bana ailemden başka birinin de beni sevebileceğini öğrettin. Sen beni sevdin Hazal. Ama sen beni arkadaş olarak mı sevdin? Bunu hep çok merak ettim. Çünkü sen beni severken ben de seni sevdim ama arkadaş olarak değil Hazal. Sen benim için bir arkadaştan hep daha fazlasıydın.

Ben sana aşık oldum Hazal. Sen benim hayatım oldun... "

Durdum ve gözlerine baktım sadece boşluk vardı. Ben bana hayat olan o gözlerde ilk defa boşluk gördüm ve konuşmaya daha fazla devam edemedim.

Kafasını iki yana salladı. "Ben seni sevdim Mir, çok sevdim ama inan bana sadece arkadaş olarak sevdim. Sana asla umut vermekte istemezdim. Zaten ben böyle bir şeye hiç ihtimal vermedim ya da vermek istemedim." Sol gözümden bir yaş düştü bunu hissedebiliyordum ama silme gereği duymadım.

"Ben bana acı veren bu belirsizlikten kurtulduğumda rahatlarım sanmıştım ama öyle olmadı. Seni suçlamıyorum hiçbir şey için zaten buna hakkımda yok. Sen benim yaralarımı sardın bunun için mi suçlayacam seni. Ayrıca hiçbir şey için umut falan vermedin ama işte gönül ferman dinlemiyor. Bunu belki bir gün çok iyi anlayacaksın ama umarım benim gibi anlamazsın."

𝘚𝘜𝘚𝘛𝘜...

Her zaman konuşan Hazal bu sefer sustu. Ne kadar öyle kaldık bilmiyorum ama kalkmaya tâkatim yoktu. Zaten o gitmeden gitmezdim de gidemezdim. Yerinden kalktı, bakmadım ama bana döndü hissettim.

"Hoşçakal, Mir Ulaş kendine iyi bak."

GİTTİ.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

"Kadın gitti, ardına bakmadan

 

 

 

 

Adam sustu, içi darmaduman"

 

04.10.2024

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum canlarım..

Sizce bundan sonra neler olacak?

Mir Ulaş'ı nasıl buldunuz?

Hazal'ı nasıl buldunuz?

Yeni bölümde görüşene dek hoşçakalın...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%