@_lacrima
|
Üç günlük ömrüyle Dünya'ya yenik düşmüş bir kelebeğin ölüsüyüm Anka. Bedenim renksiz rüzgarla beraber havalanıyor ve savruluyor uzak diyarlara. Bir toz zerresiymişim gibi. Kimse farkında değil. İnsanlar onlara attığım sahte gülüşleri gerçek sanıyor. Halbuki biraz daha dikkatli baksalar anlayacaklar, ne yazık. Sanatçılar Anka. Sanatçılar okuyabilir sadece insanın yüzünde yatan gerçekleri, gülüşlerimin ardındaki sessiz çığlıklarımı gören bir şair uğruna kitaplarca şiir yazabilirken bir ressam ise tablolarının esin kaynağını bulabilir.
Bay Montaigne bahsederken bugün yaradılışın ardındaki belirsizlikten "Dünya'ya ne olarak gelmek istersiniz?" diye sordu. "Bir deniz kabuğu Bay Montaigne. Deniz kabuğu olmak isterdim." dedim felsefeyi sadece üniversitede görmüş ama sorsan her konuda tartışacak kapasitede olduğunu zanneden Montaigne'ye. "Çok tuhafsın. İnsanlar başka biri olmak veya bir hayvan olmak isterler." dedi. Bilmiyor ki benim içimde ne şarkılar gizli. Bir duyabilse belki o da deniz kabuğu olmak isteyecek.
Sence tuhaf mıyım Anka? İnsanlar bu nedenle mi benden uzaklaşıyor?
Bir kız arkadaşımla konuştum bugün. Ona çok güzel gözüktüğünden bahsettim. Bana "Senin gibi bir eş cinselin iltifatına ihtiyacım yok!" dedi. Garip. İnsanların siyah gökyüzüne gökkuşağı olan renkli kişilikleri hor görmesi doğal mı?
Bir tiyatro oyunu başlattım doğduğum gün. O günden beri hep repliklerimi bilmeden doğaçlama oynadım. Fakat her bir perdede seyirciye kötü etki bıraktım. Artık nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum Anka. Her sabah tek başıma uyandığım odamda dua ediyorum kimsesizlerin babasına. Yalnızlığın soğuk kollarından çekip sıcacık kanatlarının altına alması için. Ama anlıyorum ki bu dört duvarın arasında her zaman yalnızım.
Bir günde defalarca ölüp tekrar dirilmek nedir bilir misin Anka? Ben bunu her gün binlerce kez yaşıyorum. Geçen gün ölmeyi diledim ama izin vermedi yaşama isteğim.
Biliyor musun, bugün bir menekşem daha asmış kendini. Uğruna on yedi mum söndürdüm parmaklarımla. Sonra diğerlerinin yanına, tavan aramdaki çiçek mezarlığına gömdüm. Menekşelerin kokusu olmaz derler Anka. Tekrar ve tekrar yanılıyor insanlar. Menekşeler koklarında gizler ölü ruhları.
Gezegenim uzun bir buzul çağına girdi Anka. Yaza hasret kaldım. Tenimi kavuran Güneş'imi kaybettim. Üşüyorum. Bana bir atkı verecek kimsem yok. Kardelenlerimin arasından küçük bir menekşenin tomurcuklanmasını istiyorum. Yine imkansızı diledim değil mi?
On altı yaşında Alexandre Cabanel olmaya çalışan küçük bir ressamım ben. Düşler ırmağımdan akan renklerimle düşmüş meleğin değil tanrının resmini yapıyorum. Peki Anka, ben tanrımı bu kadar önemserken o neden yanımda olduğunu bana hissettirmiyor? Tanrım? Sana olan güvenim giderek azalıyor. Lütfen bir an önce kurtar beni içimdeki kara deliğe çekilmekten. Yok olmama az kaldı. Görmüyor musun?
Sen Anka? Gözlerimden süzülen yaşlar sayfalarını ıslatınca bana kızıyor musun? İçimdeki keder yazıları masumiyeti simgeleyen beyazlığını kirletirken nefret mi ediyorsun yoksa benden? Lütfen kızma. Nefret etme. Benim senden ve yok olmaya yüz tutmuş tanrımdan başka kimim var ki hem?
Biliyorum bu dediğimden sonra bana kızacaksın ama bugün bir şey daha oldu. On altı yaşımın ilk sigarasını içtim. Ucunda yanan ateşte kendimi gördüm. Yandıkça ruhumu özgür kılıyordu sanki. İçimdeki boşlukları doldurdu her nefeste karanlık duman.
Bir kelebek olmak istiyorum Anka. Kanatları kocaman. Ruhumun aksine bembeyaz bir kelebek. İyi bir insandım ben. Fark edemediler. Çocuktum ben. Yasaklarıyla büyüttüler. Çiçektim ben Anka. Daha tomurcuk halinde bir çiçek. Açmama izin vermediler. Dalımdan kopardılar beni. Şimdi söyler misin griliğimi pisliğinden arındırıp eski beyazlığına nasıl döndürebilirim?
Slow müzik ve piyano severdim, hard metal gibi yaktılar içimi. Sen ne yapıyorsun? Hadi bir şeyler anlat bana. Konuşabildiğini biliyorum. Sadece sessizliği tercih ediyorsun. Çok iyi bir dinleyicisin Anka. Acaba bir başkasının defteri olsaydın nasıl olurdu? Mutlu şeyler yazan biriyle daha mutlu olabilirdin. Konu çalışan biriyle daha akıllı olabilirdin. Peki ya bir besteciyle? Düşünsene harikalar yaratan besteleri içinde taşıdığını? Şimdi bir başkasıyla beraber olmak istiyorsun değil mi? Benleyken nasılsın Anka? Bir sayfanı düşler havuzumdan özenle seçtiğim resimlerle aydınlatırken diğer sayfanı karamsarlık okyanusumdaki çaresizlikle kirletiyorum, bu sana neler hissettiriyor? İnsanlar benim, ben ise senin duygularınla oynuyorum. Bunun için çok özür dilerim senden.
Aşığım Anka. Çok aşık. Onu görünce kanatlanıyor içimdeki yüzlerce siyah kelebek. Kalbim yerinden çıkıyor ve onunla birlikte uzaklaşıyor bedenimden, kayboluyor. Peşinden sürükleniyor bir dalganın karaya vurduğunda peşinde götürdüğü kum tanecikleri gibi. Çok farklı diğerlerinden. Duygularımı alt üst eden. Anka, bu çocuk bana ne yaptı? Yüzüne baktıkça içimde kalan son umut parçacığı ışık saçıyor. Ruhumu aydınlatıyor. Ama bunu ona söyleyemem. Sana da daha fazla anlatamam. Beni affedebilir misin? Söz önemli bir olay yaşarsak ilk sana anlatacağım. Şimdilik bu kadarını bilsen yeter değil mi?
Seni çok seviyorum Anka. Bugün sana anlatacaklarım bu kadardı. Sonra görüşürüz. Beni sevdiğin ve konuşmadan dinlediğin için çok teşekkür ederim. |
0% |