@_moonvampire
|
Bölüm şarkısı: Starset - My demons Başladığınız tarihi buraya bırakabilirsiniz. Bol bol yorum atmayı ve bölümü oylamayı unutmayalımm Keyifli okumalar dilerim ✨  - 1. BÖLÜM - "YENİ DOSYA" 🖇️ Ayın yansıttığı ışık, geçmişin kapılarını aralayacak gecenin başlangıcı sayılabilirdi. Karanlık, ormana hakimiyetini sürdürürken, bu gecenin kötü sonlanacağının ilk belirtisi gerçekleşti. Bir anda başlayan sağanak yağmur, intikam almak istiyordu yeryüzünden, her şeyi yerle bir edip yeniden yazmak istiyordu. "Gelmeni beklemiyordum insan!" Yankı yapan sesin nereden geldiği besbelli ortadaydı. Orman Hectör'ü içine çağırıyor, bu gece olacakların sorumluluğunu kaldıramayacağını fısıldıyordu. "Göster kendini! anlaşmaya uyup geldim" Hızlıca etrafında dönerken, sesin nereden geldiğini görmeye çalışıyordu Hectör. Ama karanlığın en koyu tonuna bürünmüş bu gecede, etrafında büyük ve sık ağaçlar olan bir ormanın ortasındaydı. Bu da bir hayli işini zorlaştırıyordu. Soğuk iyice kendini göstermeye başlamış, gecenin sağanak yağışın yanına soğuk ve sisli hava eşlik ederken bir ses yankılanmıştı. Hızla elindeki feneri çevirdi Hectör. Alnından dökülen terler gerginliğinin göstergesiydi. Bu sefer oldukça sık olan ağaçların arasından bir çıtırtı duyuldu. Elindeki feneri hızlıca etrafa çeviriyor, boyuna da sakinliğini korumaya çalışıyordu. Ağaçların arkasındaki karartılar ay ışığının altına çıktığında, birkaç karartı yoktu. Yüzlercesi vardı. Tuhaf fısıltılar bir anda yükseldi. Tüm ormanı sağır edici bir ses kapladı. Bir siren sesi... (...) Her zamanki gibi koşar adımlarla ofise giderken, dalgınlığıma gelip kulaklıklarımı evde unutmuştum. Sürekli bir şeylerini unutan tiplerden olmamışımdır hiçbir zaman. Düzen hayatımın her anında vardı fakat, unutkanlık bazen acele ettiğim zamanlarda ortaya çıkabiliyordu. Kulaklıklarımı unuttuğumu metroya binmek üzereyken fark etmiş ve koşar adımlarla yeniden evin yolunu tutmuştum. Evimin metroya yakın olması, hemen kulaklıklarımı alıp yeniden metroya ulaşabilmem açısından iyiydi. Metro kartını okuturken, bir yandan da bir müzik açıp kafamı dağıtmaya çalıştım. Bunu her sabah rutin haline getirmiştim. Ofise giderken ki vaktimi elimdeki belgeleri yeniden gözden geçirerek harcıyor, boyuna müzik dinliyordum. Yarım saat severek yaptığım dosyaları incelerken bir hayli çabuk geçmişti. Hızla ayağa kalktım ve yeniden koşar adımlarla ofis girişine ulaştım. Elimdeki evrakları odama bırakırken Lucas'ın biri ile konuştuğu gözüme çarptı. "İşte Axel de geldi!" Gözlerimdeki şaşkınlığı gizlemeye tenezzül etmedim. Neler olduğu hakkında henüz bir fikrim yoktu sonuçta. Neler olduğunu sorduğumda Lucas hızlıca Bir şeyler gevelemiş ve benim ile konuştuğu kızı yalnız bırakıp gitmişti. Odamı işaret ettim. Kızın tedirginliği koyu kahve gözlerinden belli oluyordu. İçeriye girince neler olduğunu sordum yeniden. kızın üzerindeki gerginlik azalırken dudaklarını aralamayı başarmıştı. "Ben Samanta, kardeşim Hectör kayboldu!" şaşkınlıkla kaşlarımı çatarken olayı tam kavrayamadığımı düşündüm. Sonuçta benim işim insan bulmak değildi. Ama kız daha fazlasını anlatmaya başladığında işler daha da garipleşti. "Hectör'ü evde bir takım büyü ve tılsımlarla uğraşırken görmüştüm. Bir süredir onu izliyorum. Fakat son günlerde evin ve Hectör'ün üzerinde bir ağırlık olmaya başlamıştı." Hızlıca konuşmasını bir anda kesip, çantasını kurcalamaya başladı. Çantasından çıkardığı birkaç not kağıdını bana uzatırken tedirginliğini hala koruyordu. Kağıtları inceledim fakat herhangi bir şey anlamadım. Kağıdın Ortasında koca bir W harfinin olduğu Bilmediğim garip bir dilde bir şeyler yazılıydı. Bunun neyin nesi olduğunu bilmiyordum. "Evde, odasında bir takım kitaplar hâlâ duruyor. Odasına kimsenin girmesinden hoşlanmazdı. Bugüne kadar birkaç kez dışında bende girmemiştim. fakat o ortalıklardan kaybolduktan sonra girdim. Gördüğüm o kitaplardan sonra bir uzmana danışmanın en iyisi olacağı kanısına vardım" Samanta öyle bir konuşuyordu ki, uzman olduğum konusunda tereddütlerim olmasına rağmen, çocukluğumdan gelen gizem tutkusunun da ağır basmasıyla tereddütlerimi hiçe sayıp bu işi kabul ettim. Hali hazırda ilgilendiğim Bir dosya varken bir de bunun gelmesi hiç iyi olmamıştı. Çünkü Tam dikkat gerektiren bir işti. fakat içimde anlamlandıramadığım bir duygu beni dosya konusunda heyecanlandırmıştı. İlk iş eve gidip biraz araştırma yapmak olmalıydı. Çünkü şuan elimizde bir iki küçük kağıttan başka bir şey bulunmuyordu. (...) Samanta'ların evine geldiğimizde, yeni işimin paranormal olduğunu düşündüğüm için keyifli geçiyordu her şey. Samanta'ların evi; orta boylu, sıradan, ahşap bir evdi. İçeriye girdiğimizde biraz gerildim. Yeni yerler beni her zaman geriyordu fakat, duygularımı gizlemekte başarılı olduğum için belli etmeden Ağır ağır Samanta'yı izledim. Bir kapının önünde durduğumuzda Samanta derin bir nefes aldı. "Bu odaya ne zaman girsem hep Hectör bana sinirle çıkmamı söyleyecek gibi hissediyorum. " Hectör, Samanta için son derece önemliydi anlaşılan. Samanta sonunda kapıyı araladığında kenarı geçip bana yol açtı. Yavaşça kapıyı iteklerken çıkan gıcırtı tüylerimi ürpertti. Hectör'ün odası evden bağımsız gibiydi. Tüm duvarlar koyu gri renginde, mobilyaları ise siyahtı. Odanın karanlık havasını sadece açık olan perdeden içeriye giren ışık dağıtıyordu. Odaya girdiğimde Samanta peşimden ilerledi. Çalışma masasının üzerinde ağır, eski kaplama ciltli birkaç kitap duruyordu. Kitaplardan birini kaptım ve biraz göz gezdirdim. Samanta'nın ofise geldiğinde elinde getirdiği kağıttaki ile aynı dilde yazılmış bir nevi günlüktü bu. Son sayfaları karıştırırken bir fotoğraf düştü yere. Samanta'yla gözlerimiz kesişti. Ardından eğilerek fotoğrafı aldım. Fotoğrafta oldukça büyük ağaçların olduğu bir ormanda Hectör duruyor, Elleriyle devasa bir kayayı işaret etmiş sırıtıyordu. Bu fotoğraf ne anlama geliyordu? Hectör nereyi işaret ediyordu? Ve en önemlisi, bu fotoğraf ne zaman çekilmişti? "Bu fotoğraf ne zaman çekildi bilgin var mı? " Samanta'ya yönelttiğim bu soru ile Samanta yaklaşıp fotoğrafı aldı. Bir süre inceledi başını sallarken "Ne zaman çekildi bilmiyorum, ama burası krisfa olmalı" dedi. Diğer kitapları, hatta odada olan neredeyse her şeyi inceledim fakat, elimizde Hectör'ün ormanda çekildiği fotoğraftan başka bir şey yoktu. İşe Hectör'ün o fotoğrafta bulunduğu Ormana giderek başlayacaktım. Samanta'dan , Hectör'ün oraya haftada 2 kez mutlaka gittiğini ve ofise birkaç saat uzaklıkta olduğunu öğrendim. Tek dosyam Hectör olmadığından diğer dosyalarla ilgilenmek üzere ofise geçtim. İlk boş zamanımda o ormana gidecektim. Lucas işleri pek önemsemediğinden çıkmış olmalıydı. Mutfaktan kendime kahve hazırlarken, bir yandan da Amaris cinayeti ile ilgili çıkartılan özeti okuyordum. Amaris henüz 20 yaşına bastığı gün, arkadaşlarıyla kutlamak için gittiği kafede ölü bulunmuştu. Ailesi suçlunun bulunması için çok çabalamıştı fakat, cinayet uzun süre önce gerçekleştiğinden ve suçlu bulunamadığından dava düşmüştü. Davanın yeninden açılması ve katilin bulunması için bir dedektifle çalışılması önerildiğinde benim yönettiğim Aura şirketinden yardım istemişti. Odama geçtiğimde elimde kahvemle, köşede pencerenin hemen yanında, duvarı boydan boya kaplayan panoma ilerledim. Pano Amaris cinayetinden kalma olay yeri resimleri ve şüpheli olan kişilerin resimleriyle kaplıydı. Kahvemi masama bırakıp Hectör olayı ile ilgili şeyleri Amaris cinayeti ile kaplı olan panonun yanındaki panoya astım. Uzun bir süre daha Amaris cinayeti üzerinde çalışacaktım. (...) Bugün ki işlerimi bitirdiğimde saat gece yarısı olmuştu bile. Zaman benim için en önemli şey olmuştu bu hayatta. Vakit kaybetmeden ne kadar erken biterse bu olay, benim için o kadar iyiydi. Ormanda lazım olacağını düşündüğüm bir takım şeyleri sırt çantama doldurdum ve arabama atlayıp ormana doğru yola koyuldum. 2 saatlik bir yolun ardından ormana ulaşmıştım. Arabayı durdurdum, farları söndürüp yeniden zifiri karanlığa gömülen Ormana baktım. Yanlış mı yapmıştım gece gelerek, ama geri dönseydim bu kadar yolu boşuna kat etmiş olacaktım. Korkunun bana bir fayda sağlamayacağını bildiğimden çantayı alarak arabadan indim. Çantadan el fenerini çıkartarak ilerlemeye başladım. Samanta'nın söylediğine göre fotoğraftaki o yere bir kere Samanta'yı da götürmüştü Hectör. Oranın, ormanın ortalarına yakın güzel bir piknik yeri olduğunu söylemişti. Ormana doğru girdikçe yükselen hayvan sesleri gerilmeme neden oldu. Karanlık ağaçlarla sarılı ormanın derinliklerine inerken zaman su gibi akıyordu. Saat 4 buçuğu geçmişti ki fotoğraftaki oldukça büyük olan kayaya ulaşmıştım. Yaklaşarak incelemeye başladım fakat herhangi bir sonuç alamadım. Kayanın ve çevresinin fotoğraflarını çekip yanımda getirdiğim dosyanın içine kattım. Soğuk iyice kendini göstermeye başlamıştı ki. Geri dönüş yolunda ilerlerken bir çıtırtı duydum. Elimdeki feneri hızlı hareketler halinde etrafta geziyordum. Bir anda fenerin elimden kapılmasıyla bir kaç geri adım attım. Etrafımda dönerken tüm algılarım açık olduğundan karga seslerini daha fazla işitir olmuştum. Bir süre sonra karanlığa alışan gözlerim karşı ağacın ardında bir şey gördü. Gerginliğim hızla artarken "Orada kim var?" diye bağırdım. Seslere rağmen oradaki şey her neyse kıpırdamadı. Bakmak ve gitmek arasında kalırken Ensemde hissettiğim nefes sesiyle kaskatı kesildim. Birden arkadan kollarım sıkıca kavrandı. "Sakın arkanı dönme dedektif!" ellerim tutulurken bedenim kasıldı. "Sen de kimsin? Ne yapıyorsun?" diye bağırdım. Ellerimi kurtarmaya çalışırken, kafamı da çevirmeye çalışıyordum fakat tüm denemelerim başarısızdı. "Sakin ol sana zarar vermeyeceğim. Sadece bu ormandan gittiğinden emin olmalıyım" dedi ardımdaki yabancı. "Neden gitmem gerekiyor? ne yapıyorsun bu saate burada?" Fakat bu kez yabancı konuşmadı. Sert bir şekilde itildiğimde, yürümek zorunda kaldım. Gelişimden daha kısa bir sürede arabanın yanına geldiğimizde itilerek arabama bindirildim. Ardımdaki yabancının üzerinde tamamen siyah giysilerin olması onu kamufle ediyordu. Arabayı geri geri çalıştırdım. Yabancı bir adım attı. Araba farının ışığı yüzüne vurdu. O yabancı Hectör'dü. Bölüm sonu! İg:moonvampiresbooks_ |
0% |