@_moonvampire
|
Keyifli okumalar dilerim - 12. BÖLÜM - - KIRIK KALPLER VE BAŞARI ADIMLARI - 🖇️ Arkamı döndüğümde içimdeki kendini bastıran hisler midemi kavurdu. Beline kadar gelen siyah saçlarını kesmişti. Şimdi çenesine geliyordu. Üzerinde her zaman gördüğümün aksine siyah bir elbise vardı. Tıpkı Veronica'nın giydiklerine benziyordu. Değişmişti. Ve değiştiğini anlamam için görünüşüne bakmama gerek yoktu. Bakışları farklıydı. "Neden buradasın?" diye sordu. Aradan onca gün geçmesine rağmen kurduğu ilk cümle bu muydu? "Seni yalnız bırakmak istemedim." "Ben yalnız değilim, gidebilirsin." Siyah gözleri parlıyor gibiydi veya ben öyle anlamak istiyordum. Gitme demesini istiyordum. Yanında olmak istiyordum. "Ne değişti?" diye sordum bakışları kayayı bulduğunda. "Yanında olmamı isteyen o kız nerede?" "Öyle biri hiç varolmadı. Başından beridir böyleydi. Sadece Hectör’ü bulasın diye öyle davranıyordum" Beynimde bir şimşek çaktığını hissettim. Öyle güçlü, öyle rahatsız ediciydi ki bu tüm dengemi alt üst etti. Ne demek hep böyleydi? Anlamıyordum. "Hectör’ü bulmak benim işimdi, sen bana yakın davranmasaydın da zaten elimden geleni yapacaktım. Buna gerek yoktu." Bakışları bu kez ormanın içinde dolandı. "Git artık Dedektif. " "Bu delilik!" diye bağırdım. Bir anda yükselişimi beklemiyor olacak ki, bakışları bana döndü. "Aradan geçen onca günden sonra yanına geliyorum ve senin söylediğin tek şey git mi oluyor?" Bastırdığım duygular açığa çıkmak için çırpınırken bakışları yeniden benden ayrıldı. "Bana bak!" dedim bu kez. "Neden bana bakmıyorsun?" "Ormanı rahatsız ediyorsun," sesi fısıltı gibi çıkmıştı. "Bu tavırlar hiç senlik değildi. Demek ki değişen tek kişi ben değilim" "Nasıl davranmamı bekliyorsun Samanta" dedim sesimi alçaltarak. "Olanlardan sonra çok şaşırdı, bir anda tahta geçti, bilmediği bir krallığın tahtına üstelik dedim. Her şey çok yeni biliyorum ama süre tanıdım. Kendini, düşüncelerini toparlayabilesin diye yeterince süre tanıdım." "Senden bunu istemedim." Bildiğini okuyordu. Ne söylersem söyleyeyim dinlemeyecek, sadece gitmemi isteyecekti. "Peki, " dedim ormana doğru dönerek. "Madem yalnız değilsin, ben daha fazla kalabalık yapmayayım." Hiçbir şey demedi. Yaprakları yeni açmaya başlayan ağaçların arasına girdiğimde başımı arkaya çevirip Samanta'ya baktım. Kayaya yaslanmış ağlıyordu. Biliyordum işte. Bu işte bir şeyler vardı. Yeniden yanına gidersem hiçbir şey olmamış gibi davranacağından ormanın çıkışına doğru yürüdüm. Demek ki ona tanıdığım süre yeterli gelmemişti. Önemli değildi biraz daha verebilirdim. (...) Gözlerimi açtığımda kuş cıvıltılarının bol olduğu, güneşin açık pencereden yüzüme vurduğu bir sabaha uyandım. Bugün Carrie dosyası üzerine kendimi vermem gerekiyordu. Dosyayı alalı neredeyse 1 ay olacaktı ve ben dosya hakkında çok az şey biliyordum. Üzerimdeki battaniyeyi çekip yatakta doğruldum. Komodinin üzerindeki telefonuma uzandım. Saat 11:36 ydı. Normalde işe 7 gibi giderdim fakat bu sıralar pek dakik olamıyordum. Yataktan kalkıp gardıroba ilerledim. Bej kumaş pantolon ve üzerime beyaz polo yaka tshirt aldım. Üzerimi giyindikten sonra telefonumu ve araba anahtarını alıp evden çıktım. Ofise geldiğimde bir kargaşa vardı. Birkaç kameraman ve muhabirler. Muhabirler mikrofonlarını Lucas'a uzatmış sorular soruyorlardı. "Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?" "Aura Dedektiflik Şirketi hızla büyük bir üne kavuşuyor bundan memnun musunuz?" "Axel bey nerede?" "Çözülen son dava ile birçok kişinin başvurduğu doğru mudur?" "Aslında" dedi Lucas elini ensesinde gezdirirken. Bakışları benim olduğum tarafa döndüğünde gözleri hızla açıldı. Kolunu kaldırarak beni işaret etti. "Axel gelmiş biraz da onunla konuşun lütfen" Muhabirler ve kameramanların bakışları bana döndüğünde hepsi üzerime doğru gelmeye başladı. Lucas arkadan pişkin pişkin sırıtırken soru yağmuruna tutulmaya başlamıştım. "Açıklığa kavuşturduğunuz son dosyayı çözmek için ne kadar üzerinde durdunuz?" "Aura'nın şuanki pozisyonu sizi tatmin ediyor mu?" "Sonraki dosyalarınız hakkında biraz bilgi verir misiniz?" "Dosyalar gizlilik içerisindedir size bilgi veremem aksi taktirde işimizi yapamayız" diye cevapladım rastgele bir soruyu. Sorusunu cevapladığım sarışın muhabir mikrofonu yeniden uzattı "Peki Amaris dosyasının zaman aşımına uğraması sizi hiç olumsuz etkilemedi mi?" Bakışlarım yeniden Lucasa çevrildi. Elinde kahvesiyle beni seyrediyordu. Ben ona yapacağımı biliyordum. "Aura'ya gelen hiçbir dosya tamamlanmadan kapanmaz." En azından şimdiye kadar öyle olmuştu. Bundan sonra da öyle olması için çabalıyorduk. Lucas ona olan bakışlarımı görünce kahvesini masanın üzerinde bıraktı, bana doğru yürüdü. Muhabirler ile arama girip, "bugünlük bu kadar yeter. " dedi. Muhabirler bunu bir mesaj olarak almış olacak ki fazla uzatmadan kameramanlarla birlikte dışarı çıktılar. Lucas bana dönerken suç işlemiş çocuk gibi masum durmaya çalışıyordu. "Boşuna öyle bakma Axel, ben çağırmadım onları. " "Hoşuna gitmiş ama belli ki. Bugünlük yeter de ne. " Omuz silkti. Bakışları biraz önce muhabirlerin geçtiği kapıya doğru döndü. "Sarışın olan fena değildi. Belki yeniden o gelir." "Lucas mevzunun ciddiyetinin farkında değil misin? Bizim işimiz öyle açık, alelade yapılmaz. Deşifre oluruz. " Masaya bıraktığı kahveyi alıp yeniden bana döndü. "Sakin ol benim de yeni haberim oldu ama bu işimize gelir. Aura artık popüler, daha fazla seçenek daha fazla tercih demek. Gelen her dosyayı kabul etmek zorunda değiliz." Elindeki kahveden bir yudum aldı. "Hem sen değilmiydin hep garip şeylerle uğraşmayı seven, işte sana fırsat. Karısını takip ettiren kocalardan veya boşanma için koz arayan kadınlardan daha fazlası elimizde. " Evet bazı dosylarla uğraşmak hoşuma gitmiyordu ama sonuçta bu mesleği seçen bizdik. İşimizin geleceğini düşünmek zorundaydım. Bir kere deşifre olursam o dosyayı nasıl çözecektim artık. Elindeki kahveyi mutfağa bırakıp elinde bir gazeteyle geri geldi. Gazeteyi bana uzattı. Gazetenin 2. Sayfasında Aura'nın bir fotoğrafı vardı. KÜÇÜK ŞİRKETTEN BÜYÜK BAŞARI! İki başarılı genç tarafından kurulan Aura Dedektiflik ve Araştırma Şirketi, büyük bir başarıya imza attı. Şirketin kurucularından biri olan Axel L. Yıllardır çözülemeyen, faili meçhul cinayetlerden biri olan Amaris isimli genç kızın katilini gün yüzüne çıkardı. Haberler bununla da sınırlı değil. Şirketin diğer kurucusu olan Lucas K. yıllardır aranan ve bir türlü bulunamayan seri katil olan Valtor'un, bir suç daha işlediğini ve Valtor'un yakalanmasında büyük bir rol oynadığın da bilgilerini edindik. Şirketin kuruluşunun üzerinden çok zaman geçmesede büyük başarılara imza atmaları dikkatleri üzerlerine çekmelerini açıklıyor. Doğrusunu itiraf etmem gerekirse haber hoşuma gitmişti. Amaris dosyasının katilini bilenler sınırlıydı. Veronica olmazdı çünkü ruhu parçalanmıştı. Sky kendini ifşa etmezdi. Samanta kendini kapattığı o diyardan ayrılmıyor, Lucas da haberinin olmadığını söylediğine göre, Hectör ya da Arden olmalıydı. "Nasıl böyle bir anda paylaşıldı. Sen dün söylememiş miydin Valtor'un katil çıktığını?" "Valtor'un katil olduğunu 1 hafta önce öğrendim. Hakkında işlem başlatılması ve dosyayı çözüldü olarak teslim etmek için karakola gittim." Bana söylememişti. Aslında onu anlayabiliyordum. Bende Wolstra hakkında birçok şeyi ona geç anlatmıştım. Ama yinede aramızda birbirimize söylenilmeyen sırlar olduğunu bilmek canımı sıktı. "Ne ara duyuldu da haber yapıldı ki" diye mırıldandım. Amaris’in katilinin bulunması üzerinden 1 ay geçmişti ama yakalanan kişi doğru kişiyken farklı biri olduğu sanılarak yakalanmıştı. Sky, Hectör sanılarak kendi işlediği cinayetten tutuklanmıştı. Demir parmaklıkların ardından kaçmak onu hiç zorlamamıştı. Sky tek bir kameraya bile gözükmeden karakoldan mahkemeye devredilmeden kaçmıştı. "Valtor'un katil olduğunu karakoldakiler biliyordu. Muhabirler oradan erişmiş olmalı" Haklıydı. Karakoldaki bilgiler ne kadar gizli de tutulsa içlerinde muhabirlerin olması ve haber yapmalarını anlayabiliyordum. Artık olanlar olmuştu. Belki de Lucas haklıydı. Aura taktire şayan bir başarıya ulaşmıştı. Faili meçhul iki cinayetin açığa çıkarılması azımsanmayacak şeylerdi. Üstelik dosylardan biri zaman aşımına uğramışken. Zihnimi toplamak için aldığım son dosyaya yeniden göz atmak üzere odama gittim. Duvar kenarındaki büyük mantar panonun üzerinde sırayla astığım, birkaç şüpheli resmi ve en son gözüktüğü yer olan şehir alışveriş merkezinde kaybolduğu güne ait Carrie'nin gözüktüğü kamera kayıtlarının çıktısı. Carrie'nin en son gözüktüğü tüm görüntüler 14 Ekim'e aitti. Kaybolmasıyla ilgili konuştuğum birçok yakını vardı fakat hepsi Carrie'nin kendi isteğiyle ortadan kaybolmayacağını söyledi. Şüpheliler listesine baktım bu sefer. Henüz yirmilerinin başında olan Carrie'nin çalıştığı kafedeki kız arkadaşı. Eski erkek arkadaşı ve bakışlarıyla bile yüksek mevki sahibi olduğunu belli eden bir adam. Yakınlarının anlattıklarına göre kimseye kötülüğü dokunmayan bir kızı, Carrie'yi kim ve neden öldürsün henüz bilmiyordum. Ama içimden bir ses dosyanın sıradan kayıp vakalarından biri olmadığını söylüyordu. Dosya üzerinde daha fazla durmanın vakti gelmiş belki de geçiyordu. Şuan Elimdeki bilgiler çok sınırlıydı. Ama biliyordum. Bu dosyayı da gün yüzüne çıkartacaktım. Bölüm sonu! |
0% |