Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2. Hectör

@_moonvampire


Keyifli okumalar


- 2. BÖLÜM -


"HECTÖR"


🖇️


İnsanlığın en acı zamanları, her zaman en cezbedici şeyleri gerçekleştirdikten sonra yaşanırdı. Doğru olan bulunurdu elbette, fakat bazen doğru olanı bulmaya zaman yetmezdi. Zamanın yetersiz geldiği o anlarda ise pişmanlıklar gün yüzüne çıkardı.


(...) 


Elimdeki dosyaları düzenleyerek yerine yerleştirdim. Hectör vakasında böylesine kısa sürede, güzel bir yol kat etmeyi başardığımı düşünüyordum. Hectörü hemen ilk günden bulmak beni bu düşünceye itiyordu. Dün gece Krisfada ne işi olduğuna çok kafa yormuştum. Fakat herhangi bir sonuca varamadım.


Kapının çalması ile tüm dikkatimi kapıya verdim. Samanta gelmiş olmalıydı. Bugün Krisfa ormanında araştırma yapacaktık.


Adım adım kapıya ilerledim. Kapıyı açınca anlık şaşırma ifadesi tüm yüzümü kapladı. Karşımda üzerindeki kıyafetleri kurumuş çamur ile kaplanmış, saçı darmadağın halde olan Hectör'ü değil Samanta'yı bekliyordum.


Şaşkınlığımı biraz olsun gizlemeyi başardığımda, Hectör'ü içeriye davet ettim. Yaklaşık 1 haftadır ortalardan kaybolan Hectör ben onu ormanda gördükten sonra bir anda ne diye çıka gelmişti? Üstelik burayı nereden biliyordu?


Karışımdaki keskin karanlık gözleri inceledim bir süre. Konuşmayı Hectör'ün başlatmayacağını anladığımda ise boğazımı temizleyerek söze girdim. "Merhaba Hectör " Hectörden bir cevap gelmesini bekledim fakat hiçbir cevap alamadım. Zaman su gibi akarken telefonumdan Samanta'ya, Hectör'ün buraya geldiğine dair kısa bir mesaj attım.


Tekrardan başımı kaldırıp Hectör'ü inceledim bir süre daha. Bir yerden başlaması gerekiyordu artık. Ama Hectör gözlerini benden ayırmadan boyuna beni inceliyordu. "iyi misin?" dedim bu kez. Ama bunu öylesine sıradan soru sormak için değil, gerçekten endişelenmeye başladığım için sormuştum. Alaycı sırıtışı tüm yüzünü kaplarken sessizliğini korumaya devam etti. Ayağa kalkıp Hectör'ün karşısındaki koltuğa geçtim ve Samanta'nın gelmesini beklemeye başladım.


Dakikalar birbirini kovalarken Hectör sonunda ağzını araladı. "Ormana gitmemelisin dedektif" neden böyle söylediğini anlayamadım. Ormanda ne vardı ki benim gitmemi istemiyordu? Aklımdaki soruları onunla paylaşmaya karar verdiğimde öne doğru eğildim.


"Neden? niçin oraya gitmemem gerekiyor ?"


Bakışları anlamlandıramadığım biçimde değişti. Alaycı tavrı yeniden yüzünü kaplarken koltukta iyice yayıldı. "Yaşamak istiyorsan beni dinlersin. Ha yok canıma susadım diyorsan " elleriyle kapıyı işaret etti. "Yollar senindir"


Kaşlarım çatılırken "Ne demek istiyorsun? " dedim. "O ormanda ne dönüyor? "


"Ben söyliyeceğimi söyledim. Bundan sonra yapacaklar tamamen sana kalmış" ellerini göğüsünde bağladı ve sessizliğe gömüldü.


Odanın kapısı hızlıca açılınca bu kez gelen Samantaydı. Günler sonra kardeşini ilk defa görmenin sevinciyle hemen koşarak Hectör'e sarıldı. Karşılık gelmeyince yavaşça ayrıldı ve ellerini kendi elleriyle buluşturdu. "Nerelerdeydin sen? seni çok merak ettim. Neden haber vermedin?" bir kaç cümle sıralayıp durdu fakat Hectör o sorularla çok ilgilenmiyordu. Samanta bu kez bana döndü "teşekkür ederim" dedi içten gelen tebessümle.


"Ne teşekkürü?" Teşekkür edilmelik bir durum yoktu, Hectör kendi gelmişti sonuçta.


"Yoğun olmana rağmen bir de bizimle ilgilendiğin için" dedi. İşimin bu olduğunu unuttuğunu düşündüm.


Samanta'yla Hectör ofisten ayrıldıktan sonra aklıma dün gece geliyordu sürekli. Hectör ormanda gece vakti ne yapıyordu? Ve neden benim ordan gitmemi istiyordu? Henüz cevabı olmayan soruların cevapları elbette bir gün ortaya çıkacaktı.


Gün boyu aklım garipliklere takılmıştı. Bu nedenden ötürü de Amaris dosyasıyla ilgilenemedim.

Krisfa ormanına gidip gecekinin aksine daha detaylı bir inceleme gerçekleştirecektim. Ama bu incelemeden ne Samanta'nın ne de ofistekilerin haberi olmayacaktı. Hectör çıka geldiği için dosya kapanmalıydı fakat henüz cevabı olmayan sorular vardı.


Dün gece hazırladığım çanta hala arabamdaydı. Erkenden gitmek daha iyi olacağından arabaya atladığım gibi ormana sürdüm. Aslında iş kısa sürdüğü için sevinmem gerekiyordu fakat ormanda Hectör'ü gördükten sonra kendiliğinden çıka gelme düşüncesi aklımı kurcalayıp duruyordu.


Düşüncelerle boğuşurken ormana gelmiştim. Çantamı alarak arabadan indim. Bir kere gördüğüm yolu kolay kolay unutmadığımdan hızlı adımlarla ormanın içine girdim. Ormandaki ağaçlar Ekim ayı nedeniyle yeşilliklerini yitirmişti.

Bastığım tüm yapraklardan çıtırtı duyuluyordu. Bu çıtırtı kulaklarımı tırmalarken devasa kayaya ulaşmıştım.


Çantamı kayanın yanına bırakıp kayanın etrafında yarım tur attım.

Kayanın bir yüzü küçük bir tepeye baktığından 3 tarafı tek açıktı. Hectör'ün çekildiği fotoğrafta kayanın yanları yeşil sarmaşıklar ile kaplıydı. Şuan içinde olduğumuz mevsimden ötürü kaya çırılçıplak ortadaydı. Bu da kayanın incelemesi bakımından işimi kolaylaştırıyordu.


Bir kaç adım atıp kayaya dokunduğumda pütürü yapı ile karşılaşmayı bekliyordum ama aksine tek bir pürüz yoktu kayada. Bu kadar büyük bir kayada pürüz olmaması tuhafıma gitti.


Kayayla temas halindeyken arkadan bir ses duyuldu. Arkamı döndüğümde kalın bir ağacın ardından bir taş fırlatıldığını gördüm. Besbelli hedef yönünü değiştirmeye çalışıyorlardı. Burada gizli ne vardı?

Neden buraya gelinmesini istemiyorlardı?


Taşın atıldığı ağacı görüş açısına alarak yerden bir taş aldım. çapraz ilerleyip taşı ağacın ardına fırlattım. İlk başta taşın bir şeye çarptığını düşündüm fakat beklentim gerçekleşmedi. Taş uçup geçti. Bu olay Karşısında hızlı adımlarla ağacın arkasına gidip baktım.

Kimsenin olmaması beni şaşırmıştı. Oysaki oradan birinin taş fırlattığına yemin edebilirdim.


Bu olayı geri plana atıp yeniden kayaya yaklaştım. Kayanın alt kısmının olağandan farklı olması tüm ilgimi oraya vermemi sağladı. Eğilip toprağı ellerimle kazdığımda ellerime kağıt parçası dokundu. Birisi kasıtlı olarak oraya koymuş olmalıydı. Neyin içindeydim ben? nasıl bir oyun dönüyordu? Kağıdı üzerindeki toprakları çekerek çıkardım.


Bunun da tıpkı tüm kağıtlar gibi ortasında koca bir W duruyordu.

Ne anlama geliyordu bu? Gerçekten işler can sıkıcı olmaya başlamıştı çünkü. Kafam tamamen karışmıştı.


Hiç beklemediğim bir anda arkamdan ıslık sesi duyuldu. Hızla arkama döndüğümde karşımda Hectör'ü görünce şaşkınlığım kat kat arttı.


"Korkuttum mu seni dedektif?" Hectör'ün yönelttiği bu soruya ilişkin kaşlarımı çatarken "Sen beni korkutamazsın" diye yanıtladım.


"Öyle mi dersin?" Hectör'ün bu cüretkar hali hiç hoşuma gitmemişti. Birkaç adımda yanına ilerledim. "Burada ne işin var dün gece ne yapıyordun şimdi neden geldin?"


Ellerini cebine yerleştirirken "demek dün gecekinin ben olduğumu öğrendin" dedi Hectör konuyu değiştirerek.


"Öyle oldu. Sandığından daha dikkatliyim sanırım. Bir dahakine kimliğin belli olsun istemiyorsan ulu orta yerlerde çıkmamalısın "


Hectör aldığı cevap ile derin bir kahkahaya gömüldü. Söylediklerim hoşuna gitmişti besbelli.

"Olur bir dahakine daha çok dikkat ederim" dedi ama kahkasını durdurmuyor deli gibi gülüyordu.


Bu kadar gülmesini gerektirecek bir durum olmadığını düşündüm. Söylediğim cümlede herhangi komik bir şey yoktu çünkü. Hectör kahkasını durdurmayı başardığında tüm ciddiyetini toplayarak ellerini geldiğim yöne uzatırken etrafa bakıyordu. "gitmen gerekiyor"


"Gitmem gerekiyor öyle mi?"


"Anlamakta güçlük çekmediğini sanıyordum dedektif"


Ellerimi arkamda birleştirdim. "hayır çekmiyorum"


"Güzel" dedi alaycı tavrını silerek.

"Öyleyse şimdi gidebilirsin"


Neden gitmem gerekiyordu kestiremiyordum. Fakat bu sefer öyle yaptım. Alacağımı almıştım zaten daha fazla durmanın mânası yoktu. Başımı sallayarak yanından geçtim. Henüz bir kaç adım atmıştım ki Hectör'ün sesini işittim.


"Dosya kapandı dedektif artık kayıp değilim bir daha da buralara gelme "


Dönüp bakmadım. Cevap vermedim.

Adımlarımı hızlandırdım. Dosyanın kapandığını düşünebilirdi ama cevabı olmayan soruları öylesine alelade bırakacak değildim. Hiçbir dosyam da çözülmeden kapanmayacaktı.


Arabama ulaştığımda sırt çantamı bagaja yerleştirdim. Sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdım. Krisfadan çıktığımda kafamdaki soru işaretleri ile meşguldüm. Evime ulaştığımda hava karamıştı. Zamanın ne kadar hızlı geçtiğini fark edememiştim.


Arabayı park ederek indim. Eve doğru adımlarken telefonumla ilgileniyordum. Anahtarı kapı deliğine sokarken kapının kilidinin kırılmış olduğu gözüme ilişti. Hızla içeriye girdim. Evden herhangi bir ses gelmiyor her şey yerli yerinde duruyordu.


Ofis olarak kullandığım odaya girdiğimde karşılaştığım manzara karşısında şoka uğradım. Şimdiye kadar üzerinde çalıştığım tüm dosyaların kopyalarını evimde ofis olarak kullandığım bu odada düzenli bir şekilde tutardım. Fakat şuan tüm dosyalar etrafa saçılmış, oda darmadağın bir haldeydi.


Yavaşça odanın ortasına ilerledim.

Odadaki her şey yerle bir olmuştu.

Hızlıca çekmecemden mor ışığı alarak parmak izi var mı diye kontrol ettim. Ama herhangi bir iz yoktu.


Şoku atlattığımda odayı toplamalıyım diye düşündüm. Dosyaları toplarken herhangi bir eksik var mı diye de gözden geçiriyordum. Dosyaları sırasına göre yerleştirirken Amaris cinayet dosyasını aradı gözlerim fakat yoktu.


Bu odayı bu hale getiren kişi almış olmalıydı çünkü dün üzerinde çalıştıktan sonra bilgileri evime getirdiğimi çok net hatırlıyordum.


Odayı toplama işlemi bittikten sonra ofise gitmeye karar verdim. Hem dosyanın kopyasının orada olduğundan emin olacaktım hem de bu yaşananları Lucas ile paylaşacaktım. Evden dışarı çıktığımda arabama ilerleyerek yürüdüm. Lucasın bugün geç saatlere kadar ofiste olacağını biliyordum.


Ofise ulaştığımda arabayı otoparka bırakarak ofise ilerledim. İlk önce kendi odama gidip Amaris cinayet dosyasının yerinde olduğunu görünce rahat bir nefes aldım. Dosyayı kaybetmem en baştan başlamam demekti tüm endişem bu yüzdendi. Ardından Lucasın odasına girdim. Başını bilgisayarından kaldırdı. "Mesain bitmedi mi senin"


"Evden geliyorum zaten" dedim.


Gözlerini devirerek ayağa kalktı. Oturduğum koltuğun karşısına geçip yayıldı. "Ne bitmez iş aşkı varmış sende de"


"Keyfimden gelmedim neler olduğunu bilmiyorsun"


Merakla kaşlarını kaldırdı. "önemli bir şey mi?"


Başımı sallayarak öne doğru eğildim.

"Bugün biri evime girmiş. Benim ilgilendiğim tüm dosyaların kopyalarını evimde tuttuğumu biliyorsun" başını sallayarak devam etmemi bekledi. "Amaris dosyası yok birisi onu almış"


"Nasıl yani?" diye sordu kaşları çatılırken. "Evine giriyor ama sadece amaris dosyasını alıp gidiyor üstelik çalacak o kadar şey varken. Aklını mı yitirmiş bu?"


Hafifçe tebessüm ettim. Lucas böyleydi işte konu ne olursa olsun o şeyi ciddiye almaz her şeyi dalgaya vururdu. "Ciddiyim Lucas Amaris'in katili olabilir diye düşünüyorum"


"Mantıklı ben de katil olsam dosyamı çalardım fakat mantıksız tarafı ise neden bunca zaman sonra?"


Benim de aklımdaki soru buydu işte.

Amaris cinayeti uzun yıllar önce işlenmişti neden katili şimdi çalsın ki? Üstelik yakalanmamıştı neden böyle bir şey yapıp yeniden gündeme gelecekdi?


"Kameralara baktın mı peki?" doğru söylüyordu. O şokla hiç düşünmemiştim fakat evimin çoğu yerinde gizli kameralar takılıydı.


"Hayır o anlık şokla düşünemedim"


"Öyleyse hemen şimdi inceleyelim" hızla ayağa kalkıp odama ilerledim. masamın üzerinde duran laptopumu alıp Lucasın odasına girdim. Laptopu dizlerimin üzerinde açtığımda. Lucas ayaklanarak yanıma geldi. Kamera uygulamasını açtım ve dün geceki saate gidip eski görüntüleri açtım.


Eve giren kişi çok net belli oluyordu. Üzerinde kendini gizleyecek herhangi bir şey yoktu. Tamamen siyah pantolon ve ceketiyle o kişi


Hectördü.


Bölüm sonu!


İg:moonvampiresbooks_


Loading...
0%