@_nisatemel
|
Bölüm 5
Bazen bir rüyanın içinde yaşamak istersin hayatına giren kişinin sana rüyaları yaşatacağından habersiz. Kim bilir belki rüya kabusa döner. Ne diyeceğimi bilemez bir şekilde Gökay'a bakıyordum. Nasıl yani oda beni mi seviyordu, anlıyamıyordum birşey bu beynimin bana bir oyunu muydu yoksa. Daha fazla dayanamayıp konuşmaya başladım. "N nasıl y yani siz beni mi se seviyorsunuz" dedim kekeliyerek. "Evet prensesim evet çok seviyorum sizi" dedi. Ne diyecektim ben bende seni seviyorum desem olur muydu "Prensesim istemiyorsanız zorlayamam" "Saçmalama lütfen tabiki istiyorum"dedim heyecanla Şaşırmış duruyordu. .............. Odaya çıkmıştım ve herşeyi Almila'ya anlattım çok sevinmişti. Sabah mutlu bir şekilde uyanıp kahvaltı yaptık Gökay tam karşımda oturuyordu ve kimseye belli etmeden kaçamak bakışlar atıyordu. Bende belli belirsiz bir gülümseme ile karşılık veriyordum. Kahvaltıdan sonra saraya geçtim. Bahçede dolaşmaya başladım. Sonra bahçedeki pembe laleler gözüme ilişti. Şarkı mırıldanarak çiçeklerin yanına ilerledim. Birkaç lale topladım odamdaki vazoya koyacaktım. "Bakıyorum da çok mutlusun" arkamdaki sese doğru döndüm. Gözlerim Yeliz ile kesişti. Nerden çıkmıştı bu. Ama mutluluğumu o bile bozamazdı. "Evet rahatsız mı oldun" dedim yapmacık bir gülüşle. "Evet rahatsız oldum ama sorun değil bu mutluluğun çok sürmeyecek" dedi ve saçlarını savurarak yanımdan geçti. Ahh ne sinir ama neyden bahsetmişti. Aman neyse Yeliz işte saçmaladı birşeyler diye düşündüm herşeyden habersiz hayatımın mahvolacağından habersiz. Odama girip biraz dinlendim. Ardından yemek saatine yakın babamın odasına girdim. "Babacığım nasılsın bugün" diye sordum gülümseyerek. Yüzü çok solgun gözüküyordu. Bir derdi vardı belliydi ama derdi neydi ki. "İyiyim kızım sen nasılsın" dedi gülümseyerek ama zoraki bir gülümseme olduğu belliydi. Odanın kapısı tıklatılması ile bakışlarımı oraya çevirdim. Gelen dadımdı. "Rahatsız ettiğim için üzgünüm kralım ama prensesimiz ile konuşmam gereken önemli bir konu var" dedi tedirgin görünüyordu. Hemen odadan çıktım ve odama geçtim. "Dadı ne oldu. Nedir bu kadar önemli olan şey." "Prensesim üzgünüm bu haberi size ben vermek istemezdim. Ama..." Susmuştu ne oluyordu ya aklıma Yeliz'in sözleri geldi. "bu mutluluğun çok sürmeyecek" "Ne oldu dadı konuşana" dedim sinirle "Prensesim bu aralar krallık işleri pek yolunda gitmiyor." Nasıl yani benim neden bundan haberim yoktu. "Biliyorsunuz Ranaıs krallığı ile düşmanlığımız var. Ranaıs veliyahtı prens Eren ile evlenmeniz isteniyor." Dedi şey ile buz kestim. " Eğer evlenmezseniz savaş açılacağını bildirdiler ve kraliçe çağla evlenmeniz konusunda babanızı ikna etmeye çalışıyor babanız her ne kadar istemesede kraliçe çağla ısrar ediyor." Dedi. Benim bahtsız oluşumun kanıtıdır bu. Yıllardır aşık olduğum adama kavuştum derken başıma bu çıktı. Babam kabul eder miydi ki. Etmezse savaş çıkacaktı. Ne yapacaktım ben. Hemen babamla bu durumu konuşmam lazımdı. Evlenemezdim ben olamazdı bu. Hemen babamın çalışma odasına gittim. Ne tesadüf ki kraliçe çağla'da odadaydı. Direkt söze girdim. "Bu da ne demek oluyor duyduklarım doğru mu." Diye bağırdım. Kraliçe çağla ayağı kalkıp yanıma doğru geldi. Aramızda iki üç adım vardı. " Evet doğru kabul edeceksin dimi evlenmeyi aksi takdirde savaş çıkar. Bunu istemezsin değil mi." Savaş çıkması umrumda değildi. Kendi hayatımı daha fazla mahvedemezdim. "Savaş umrumda değil evlenmeyecem." Dedim. Kraliçe çağla şok olmuştu. Bu her halinden anlaşılıyordu. Kabul edeceğimi düşündü ama hayır kabul etmeyecektim. "Kabul edeceksin sırf senin şımarıklığın yüzünden savaş çıkmasına izin veremem anladın mı" diye bağırdı. " Şımarıklık mı sırf istemediğim bir adamla evlenmek istemiyorum diye şımarık mı oluyorum. Evlenmeyecem savaş çıksın." Dedim. Kendimden çok emindim evlenmeyecektim. Babam dikkati üzerine çekmek için öldürdü. " Yeter bu kadar kızım istemediği biriyle evlenmeyecek sonucu ne olursa olsun." Dedi. Babamın dediği şeyle gülümsedim. "Ama sava.." "Konu kapanmıştır." Sırf bu yüzden acımasız görünebilirim evlenirsem savaşı önleyebilirim ama yapmayacam artık kimse umurumda olmayacak. Odadan çıkıp salona geçtim. Dadım hemen yanıma geldi. " Prensesim ne oldu konuştunuz mu babanızla" "Evet dadı konuştum evlenmeyecem" "Ama savaş" "Artık kimse için hayatımı mahvedemem." "Sana şu anda acımasız görünebilirim. Ama savaşı kaybetmeyecez Ranaıs krallığının savaş donanımı bizimkinden az bu teklifi kabul edeceğimizi düşündüğü için yaptı." Evet krallık işlerinden anlıyordum. Dadımın yüzündeki mutluluğu gördüm. Evet çok kişi ölecekti. Savaş bu sonuçta ama bazı şeyleri göze almak lazım. Bir hizmetlinin yanıma yanaşması ile bakışlarımı ona çevirdim. "Prensesim bölüyorum ama sizinle görüşmek isteyen biri var" "Tabii çağır yanıma" Hizmetli gidip saniyeler sonra yanında orta yaşlı bir kadınla döndü. Kadının üstünde eski yamalı kıyafetler vardı. Kadın bir iki adım yaklaşıp önümde saygı duruşu mayetinde eğildi. "Ne kadar büyümüşsünüz"dedi Beni tanıyor muydu ki. " Beni tanıyor musunuz" "Tabii tabii tanımaz olur muyum sizin daha çok küçük iken ben burada bir hizmetliydim." Hatırlamıyordum onu ne içi gelmişti önemli birşeye benziyordu. "Size önemli birşey söylemem lazım prensesim " sonra etrafına bakararak. " Yanlız konuşsak daha iyi olacak" Dadı ve hizmetlilere gitmelerini söyledim. "Ne söyleyeceksin" "Çok mahcubum size karşı ama uzun yıllardır burada olmadığım için söyleyemedim." Duraksayıp derin nefes aldı. "Annenizin ölüm sebebini biliyor musunuz" dedi birden bire Nerden çıkmıştı bu şimdi bu kadın aslında kimdi. " Nereden çıktı bu şimdi" "Prensesim sizi üzmek için söylemiyorum bunları annenizin ölüm sebebini biliyorum ve yapan kişiyi." Söyledikleri ile kanım donmuştu kim yapmıştı anneme bunu ya bu kadın yalan söylüyorsa "Ne dediğini farkında mısın sen" konuşamiyordum adeta "Prensesim inanın ki yalan söylemiyorum. Annenizin yemeğine zehir kondu" "Annenizin yemeğine zehri bana koymamı biri söyledi." Duyduklarıma inanamıyordum " Sen benimle dalga mı geçiyorsun" diye bağırdım. "Prensesim dinleyin beni bunu bana kraliçe çağla yaptırdı." Derin nefes aldı gözleri yavaş yavaş doluyordu. " O zamanlar oğlum çok hastaydı oğlumu iğleştireceğini söyledi çok zordaydım kabul etmek zorunda kaldım" dedi. Duyduklarım ile sinirim adeta tavan yapmıştı bu kadın yalan söylüyorsa onu öldürdüm ama eğer doğru söylüyorsa çağlayı öldürürdüm " Bu çok büyük bir itham kanıtın var mı peki" sesim sakin çıkıyordu ama içimde fırtınalar kopuyordu "Var prensesim var bana bunu yaptırmak için yazdığı mektup var" deyip elini yamalı çantasına attı içinden bir katlanmış bir kağıt çıkarıp bana uzattı. Kağıdı açıp okudum söyledikleri aynen yazıyordu ve altında mührü vardı soylu kesimin kendi adlarına birer mührü olurdu ve bu mühür onunkiydi Bu sefer bitmişti onu mahvedecektim.... 🎀Bölümü beğendiniz mi 🎀Sizce gercekten savaş çakacak mı 🎀Asena doğru bir karar mı verdi 🎀Kraliçe çağla'ya sizce ne olucak 🎀Bunu öğrenen Asena ne yapacak Beğeni ve yorum atmayı unutmayın |
0% |