@_nuriyeuslu
|
Keyifli okumalar sevgili okuyucularım. Güzel bir kurgu heyecan verici ve sürükleyici ilerleyecek. Beğenmenizi ümit ederek heyecanla geri dönüşlerinizi bekliyorum.
https://open.spotify.com/track/2EbglAExnyDNFhjDa4tMAy?si=f2042236fdba4d3d
Kalbi susmuştu, sadece o da değil kelimeler tükenmişti. Hayal dünyasına bir güzelliği daha eklenmişti. Düşündüğü tek şey o oluyordu. Cesaret mi hayır onda yoktu, o sadece âşık olmayı biliyordu.
Hayalinde yaşattığı o kusursuz ve nazik çocuk bir mesaj uzağındaydı. Ona ulaşmak için yeltenemiyordu bile.
Düşlerinde ona yer vermek bile sırtına bir çift kanat kondurmasına sebep oluyordu. Yakar mıydı dünyayı daha hiç konuşmadığı biri için? Tabi görünüşe göre öyle olacaktı. Hayatını şimdiden onunkine uydurmuştu bile.
Uykusuna dalmadan önce onu ve gelecekteki hayatlarını düşünüyordu. Daha önce hiç kimseye bu kadar kendini kaptırmamıştı. Aşk mı o duygu Asel'e çok uzaktı ve asla varlığına inanmamıştı. 20 yaşına kadar bildiği tek şey sevgi ve alışkanlıktı. Hiç bilmediği bir duygu onu ateşli pençeleriyle sarıyordu.
Onu yaşamak istiyor olsaydı çoktan harekete geçmişti ama yaşamak istemiyordu. Bunun tek sebebi korku muydu yoksa yalnızca cesur mu değildi?
Her ne olursa olsun o hiç bilmediği duyguyla canla başla kapışıyordu. Nereye kadar dayanabilecekti? Dayanmak istiyor muydu bu da meçhuldü ama buna birkaç saat dayanabilmişti. Yazmak istiyordu eline telefonunu alıp heyecanla yazdığı sözcükleri sürekli değiştirip duruyordu kafası allak bullak olmuştu. Ne yazması gerekiyordu ne yazsa cevap alabilirdi. Belki de akışına bırakmalıydı.
İnsan istediğini elde etmek için çabalar ve peşinden koşardı şimdi onun yaptığı kendi yaşamına da tersti. Susmak, öylece durmak Asel'lik değildi. Hayatını hep kovalamış hatta nerdeyse tırnaklarıyla kazımıştı. Bu onu dışardan bakılınca sert birine çevirmiş olsa da Yavuz sanki onun kat kat sardığı kalbine bir çırpıda ulaşmıştı.
İçinden tekrarlayan kelimeleri onu cesaretlendiriyordu "ona yazmalıyım en azından şansımı denemiş olurum, ben ne kaybedebilirim ki? En fazla ne olabilir?" Kendine sorduğu sorular onu hayli bir bunaltmıştı. Haklıydı kaos zaten hayatının hiçbir yerinde onu bırakmamıştı Reddedilme korkusu bile ona engel olamayacaktı bunu biliyordu.
Derin bir nefes alıp yutkundu. Her zamanki gibi kendinden güç alacaktı. Aynanın karşısında, gözlerinin en derin köşelerine dalıp "bunu yapabilirim" kafasının içinde sesi kat, kat yükseliyordu. Beyninin köşelerinde sadece Yavuzun gözleri ve gülüşü hatta izlediği video tekrarlanıyordu. Bunu yapabilirdi, ona yazıp kendine gelebilirdi, her neyse bununla başa çıkabileceğini biliyordu.
" Selam, video çok güzel olmuş!"
Yazım yanlışlarına bile dikkat etmişti. İçinden kendine kızıyordu " ne gerek vardı bu kadar resmiyete" kafasında çığlıklar kopsa da susturmayı başarabilmişti.
Bu durum asla içinde olmak isteyeceği son şeydi. Cevap bekliyordu ama Yavuz çevrimiçi değildi sürekli uygulamaya girip çıkıyor ondan mesaj gelmiş mi diye kontrol ediyordu. Bu onun karakterine ve yapısına oldukça zıttı. Yaşamı boyunca, bugüne kadar o telefonu hiç bu kadar kurcalamamıştı.
Elleri ve bacakları titriyor, kalp hızı artıyordu. Çoğu heyecan verici olayda özellikle tartışma ve kavgalarda bu olurdu titrer ve birkaç saniye sonra geçerdi ama bu çok farklıydı durmamıştı. Hem fiziken hem ruhen farklıydı o çocuk gülüşüyle hayatının düz akışını bozmuştu. Hayatı Yavuz olmuştu.
Gün bitmişti, gece yarısını çoktan geçmişti kalbini sakinleştirip uyuması gerekiyordu. "Yeni bir gün yeni bir hayat, yeni bir nefes" kalbinden söylediği sözcükler biraz da olsa nefes alıp verişini düzenlemişti.
Günlük bakımını yapıp uyuması gerektiğini biliyordu ama yataktan çıkmak bu kadar zor olmamalıydı. Her zamanki gibi kendi kendini motive edip kalkmıştı. Aynanın karşısında kendini gördüğünde bir şeylerin farklı olduğunu anlamıştı. Her şey yolunda olabilirdi ama farklı olan şeyler vardı bu yüz hatlarından belli oluyordu.
Düşünceleriyle boğulmaktan yorulmuştu ama düşünmek Asel için güzeldi. Bu yüz ona ait değildi bunu biliyordu. Asel yüzündeki mutluluğu fark etmişti. Saatler içinde yüzüne çöken o sevinç onun tarif edemeyeceği bir duyguydu. O bu duygulara çok uzaktı. "Aklımı kendimden uzak hissediyorum, mantığımı kaybettim, kendime gelmem gerekiyor" bir kez, iki kez, üç kez ve defalarca tekrarlayan sözcükler saçını tarayıp, bakım kremlerini sürene kadar ona eşlik etmişti. Yatağına dönmüştü, uykuya dalabilmek için playlistini açıp otomatik kapatma özelliğini otuz dakika olacak şekilde ayarlamıştı. Bu onun muhtemel uykuya dalan süresiydi. Özel bir liste değildi yalnızca uykuya dalabilmek için sese ihtiyacı vardı. Yastığına kurulmuş, yorganına sarılmıştı alarmını erken saatlere kurup gözlerini kapatmıştı. " Cevap verecek mi?" Beyninin içinde gezinen ufak tefek düşünceler uykuya dalması için yardımcı olmuştu.
Asel saatler sonra uyanmıştı. Kurduğu alarmdan birkaç dakika önce sıçrayarak yastığından kafasını kaldırıp dakikalar sonra çalacak alarmı kapatmıştı. Aklına yazdığı mesaj gelince sakin vücudu heyecanla titremeye başlamıştı. Alelacele telefonundan mesaj yazdığı uygulamayı açmıştı derinleşen solukları ve yutkunmakta zorlanması sabahını kötüleştirmeyecekti buna izin vermezdi. Bildirim düşmemişti ama uygulama arada sırada arka planda duruyor bildirimleri panele düşürmüyordu.
"Neden cevap vermemiş!" Düşüncesi sesli bir şekilde dışarıya yansımıştı. "Hayır bu gerçek olamaz konuşmak istemiyor belli ki belki de mesaja bakacak zaman bulamamıştır" kendi kendine kafasında kurduğu düşünceleri bedeninden uzaklaştırmaya çalışsa da başaramıyordu zihni susmuyor aksine uzuvlarını ağrıtmaya bile başlıyordu. Şakaklarında gezinen sancı bunun ispatı niteliğindeydi.
Vazgeçmek üzereydi, kısa sürmüştü, pes etmek ona göre olmasa da yapacak bir şeyi kalmamıştı. "Bu yaşadığımız hayatın akışında vardı. Vazgeçmek de insanlar içindi, hepsi bizim için yaşanması gereken ve olağan duygular ve eylemlerdi" iç sesiyle sohbet etmeye koyulmuştu bu kendini yatıştırmak için uyguladığı yöntemlerden sadece bir tanesiydi. Sessizliğe bürünen zihni şimdi her şeyi daha da iyi anlıyordu. Hiçbir durumun onu bu kadar heyecanlandırmaması gerektiğini bir kez daha deneyimlemişti. Pişmanlık hissetmese de içinden "keşke yazmasaydım, belki başka yerde başka şekilde karşılaşırdık o zaman belki de beni tanımak isterdi" gözlerinden süzülen birkaç damla yastığını ıslatmaya yetmişti. Düşündüğü sadece Yavuz'du kısa süreliğine olsa da hayallerine onu yerleştirmişti çabalamış ve hüsrana uğradığını anlamıştı. Yatağından ayrılmamıştı ve gördüğü video âşık olduğu o çocuk, Asel gözlerini kapatıp uykuya dalan kadar telefonunda tekrarlamıştı.
"Teşekkür ederim" Asel gelen bildirime aniden uyanmıştı. Elini telefonuna attığında saat öğleden sonra biri on beş geçiyordu. Yüzünü okuyan telefon saniyeler içerisinde açılmıştı. Panelinde birçok bildirim vardı onu uyandıran bunlardan yalnızca biriydi. Aslında uykusu oldukça hafif bir o kadar da dengesizdi. Ufacık bir sese uyanır ve tekrar uyanmakta zorlanırdı bu son zamanlarda yaşadığı okul stresine bağlı olabilirdi. Gereksiz sekmeleri kapatıp bildirimleri silmişti. Ağlamanın verdiği göz ağrısını biraz da olsun hafifletebilmek için parmaklarıyla gözlerini ovalamıştı. Sonra asıl görmesi gereken o bildirimi görmüştü. Yavuz yazmıştı Asel ciddi anlamda vazgeçtiği an kalbini hızlandırıp nefes almasını zorlaştıran o çocuk yazmıştı. Yaşadığı birkaç saat şimdi ona anlamsız gelmişti. Boş yere kafasında kurup telaş etmişti. Hayatı sorgulaması bile anlamsızdı. İstemsizce sohbet sayfasında bulmuştu kendini. Ne cevap vereceğini bile bilmiyordu. Sadece "rica ederim" yazabilmişti. Saniyeler içinde mesaja cevap vermişti "Tanışıyor muyduk? Hatırlayamadım kusura bakmayın" Asel parlayan gözleriyle yazmaya koyulmuştu düşünceleri onu heyecanlandırmaya devam ediyordu, bu konuşmak istediğini belli edenbir mesajdı. Eğer umursamıyor olsaydı yazmadı diye düşündü.
***
|
0% |