@_oylesinebiri
|
Herkese selam biraz heycanlıyım kusura bakmayın lütfen. Bu ilk yayımlayacağım kurgu olacak. Ve bende yerinin hep ayrı olacağını hisediyorum. Bu kurguda hissettiğim ama söyleyemediğim vb birçok şey yazmaya çalışacağım (asla aklıma bir şey gelmediği için vb yazmadım ne münasebet) neyse ben bu kurgunun gerçekten güzel olacağını düşünüyorum. Yazım ve noktalama yanlışları görürseniz uyarır mısınız? İleride güncellersem yazım noktalamaya dikkat etmek istiyorum. Aynı şekilde çelişen yerler falan farkedip söylerseniz çok güzel olur (çok itici geldi şuan ama nasıl yazacağımı bilemedim)
bölüm şarkısı: Şanışer, İsmail Tunçbilek - Kendimi vurdum
"Bi' katil kadar cani, yiten canlar için İstanbul Sözleşmesi kadar hayati bi' kurşun sesi... "
------------------
Siz: yoruldum , böyle bir dünyada yaşamaktan (00.49)
Siz: hala böyle kafada, böyle zihniyette insanların olması o kadar acı ki tabii onlara laf anlatmaya çalışmak da çok yorucu
Siz: şuan "ne diyor bu ya? " Diyor olabilirsin, haklı olursun da
Siz: biliyor musun yine yine ve yine bir kadın cinayeti neden peki -birinin canını almanın nasıl bir nedeni olursa artık- neymiş kadın yaptığı yemeğe tuz atmamış mxbsnsnsn bu mu ya ciddi misin?
Siz: ve bil bakalım o katile ne ceza verdiler? Bingo! Serbest bıraktılar mdbsnsn çok komik değil mi? O cani karaktersiz herif bir kadının hayatını, hayallerini, sevdikleriyle geçirebileceği zamanları da çaldı. Ve ne oldu? Serbest bırakıldı.
Siz: bir kitapta geçiyor "Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar hırsızlığın çeşitlemesidir... Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun."
Siz: ya abi of
Siz: şaka gibi ya şaka gibi gerçekten Allâh hepsinin belasını versin o katilin de onu serbest bırakan hakimin de hepsinin
Siz: ve bu haberin altında o caniye hak veren yorumlar gördüm ve kahroldum gerçekten diyecek söz bulamıyorum
Siz: son olarak şu şarkı sözlerini söylemek istiyorum "bir katil kadar cani Yiten canlar için İstanbul Sözleşmesi kadar hayati bir kurşun sesi"
Siz: biliyor muydun İstanbul sözleşmesinin imzalandığı yıl kadın cinayetleri azalmış buna rağmen o imzayu grei öektiler laka givi
Siz: dğnyada geeçekren adslet ylk
Siz: dsha fazal kınuşmaj istersim ana kafçdnı şişiemeyim ıyu gevelee hsnıefwnsı ya da bwyevensi(00.59)
Bu numarayı engellediniz
Alarmın çalmasıyla irkildim saat 06.00ı gösteriyordu. Ellerimle dün ağlamaktan şişmiş gözlerimi ovdum. Tanımadığım kişiyi engelledikten sonra biraz daha ağlamıştım eh kaçınılmaz son ağlarken uyuyakalmak.
Bir kaç kere derin nefes alıp verdim, işe gitmem gerekiyordu. "O kadın da işe gidiyor muydu acaba? " Düşüncelere dalacağımı farkedince kafamı hızla iki yana salladım ve ayağa kalkıp lavaboya gittim.
Mutfağa gidip bir şeyler yedim pek iştahım yoktu ama açlıktan bayılma ihtimalini göze alamazdım.
Kendimden bahsetmem gerekirse ben Açelya Kaya açıkçası şuan aklıma pek bir şey gelmiyor zamanla tanırsınız zaten.
Edacığımın aramasıyla daldığım düşüncelerden uzaklaştım, bu ara çok düşüncelere dalıyordum hayırlısı.
"Efendim eda" "Günaydın açii nasılsın diye aradım, dün pek iyi görünmüyordun" Dolu gözlerimle gülümsedim sesimi canlı tutmaya çalışıp konuştum: "iyim bebeğim düşündüğün için teşekkür ederim sen nasılsın bakalım? " "Ben de iyim be açi -kapı sesi- ay sen hala evden çıkmadın mı? Ama ben seni bekliyordum güzel bir Türk kahvesi içeriz diye " "Çok özür dilerim Eda ya valla aklımdan çıkmış hemen geliyorum" "Dikkatli gel" "Tamam bebeğim görüşürüz" Diyip tabir-i caizse yüzüne kapattım. Ve hızlı adımlarla hala çalan kapıyı açtım.
Kapıdaki kişi karşı dairemde oturan hanımefendiydi. "Günaydın güzel kızım sana börek getirdim al bakalım" Mahçupça gülümseyip teşekkür ettim. 5 dakikalık kısa bir sohbetin ardından hemen kombin seçmek için odama koştum.
5 dakikalık zorlu bir süreç sonunda bir kombine karar kılmıştım.

Ayh saat çoktan 6.40 olmuş olması şaka mı? 7 de evden çıkmam gerekiyor of neyse sakin oluyorum sakin oluyorum.
Hemen 10 dakikada yapabileceğim en güzel makyajı yaptım ardından takılarımı taktım ve ayakkabımı giydim. Huh oldu be yapamazsın edemezsin dediler valla ben yaptım .
Hemen bisiklete binip yola koyuldum. Bisikletimden bahsetmek gerekirse lila ve üstünde kelebekler olan bir bisikletti ve baya seviyordum yanlış anlaşılmasın hala seviyorum.
Derin bir nefes almıştım ki aklıma dünkü yaptığım şey geldi o cinayet haberini ve yorumlarını gördükten sonra içimi dökecek biri aramıştım, bulamamıştım neyse bende düşünürsem asla yapmayacağım şeyi -yabancı bir numaraya yazmayı- düşünmeden yapmıştım. Pişman mıyım? Yaaanii aslında pek değilim ya. Sadece düzgün cümle kuramadım tam olarak kendimi ifade edemedim ama olsun.
Pastaneye girmeden önce yüzüme yapmacık da olsa güzel olan gülümsemeyi taktım ve enerjik bir şekilde girip "günaydıın" Dedim.
Edacım hemen gelip bana sarıldı, seviyorum bu kızı ya
Kıkırdayarak " Açelya ablaa çok özlemişiim" Küçük bir kahkaha attım sanki daha dün görüşmemişiz gibi cevap verdim. "Oy çen büyüdün de beni mi özledin çen yerim senii" "Yaa açii büyümekle ne alakası var bununnn?" "Yani aslında haklısın,ee ay ama edacım hadi tatlım müşteriler gelicek ne bu gevezelik aaa yakıştıramadım. " Sağ taraftan yiğit atladı " Abla konuyu değiştirdiğini asla anlamadık" Teessüf edercesine bakıp "ne münasebo arkadaşlar ne münasebo kuru iftira" Diyip mutfağa uçtum yoksa akşama kadar sohbet ederdik.
Şanışer, İsmail Tunçbilek- Kendimi vurdum şarkısını açıp akşamki sipariş için pasta yapmaya başladım. Bir yandan da şarkıyı mırıldanıyordum.
İçimde bi' kurşun sesi Kulaklarımda Hedefi kim? Sebebi kim? Bilmiyorum, biri vuruldu Bi' kurşun sesi
Boşanmış bi' yıldırım kadar hızlı ama bi' kantar kadar hassas Ordular kadar dakik ama bozuk saatler kadar aksak O korkunç gök gürültüleri kadar yüksek Ve bütün hırslı politikacılar kadar alçak bi' kurşun sesi
Annem kadar güleç ama bir cellat kadar gaddar Bi' aydın kadar küskün ama bi' ergen kadar hayran Maaşını alamamış gibi geçtiğimiz aydan Kapıma dikilip sloganlar atan, grev yapan bi' kurşun sesi
Ne yalnız sabahlarımı Ne yanlış kararlarımı Kimseye diyemedim Yapamadım
Fay hatları kadar bilindik ama depremler kadar ani Resimler kadar ölümsüz ama ressamlar kadar fâni Bi' katil kadar cani, yiten canlar için İstanbul Sözleşmesi kadar hayati bi' kurşun sesi
Kar taneleri gibi farklı ama ikizler kadar akran Azrail kadar kesin ama bürokrasiler kadar hantal Milyonerler kadar zeki ve gökkuşağından nefret eden yobazlar kadar aptal bi' kurşun sesi
Kulaklarımda; sebebiyim, hedefiyim Yaptığım aptal hatalardan patlamış bi' kurşun sesi Çektirdiklerini anlamış ve bi' daha hiçbi' sevdiğini itip kör uçurumlara atmamış bi' kurşun sesi
Hatamı ne yüzüne vurabildim Ne hüzüne yorabildim Ne şakaya vurabildim En sonunda kendimi vurdum (kendimi vurdum) Kendimi vurdum (kendimi vurdum)
Ne güçlü durabildim Ne suçlu bulabildim Ne şanslı olabildim Hep sonunda kendimi vurdum (kendimi vurdum) Kendimi vurdum (kendimi vurdum) Kendimi vurdum
Ne bi' polis, ne bi' ambulans, ne bi' gerekçe Ne bi' şeref madalyası, ne bi' kelepçe Bi' kurşun sesi
Şarkının değişmesi ile gerçek dünyaya dönebildim, gözlerimi bir kaç kez kırpıştırdım. Yiğit'in "abla" Demesiyle onu ve dolu gözlerini farkettim gülümsemeye çalışıp "canım? " Diyordum ki bana sarılmasıyla sözüm yarım kaldı ve dolu olan gözümden bir damla yaş aktı.
Bir kaç dakika öylece mutfağın ortasında birbirimize sarılı şekilde dururken burun çekme sesiyle yiğit'in ağladığını farkettim, geri çekilip yüzünü avuçlarımın içine aldım oy yerim ben bunu be birde öyle masum masum bakmaz mı? Kalbime saklayasım geliyor. "Balım ağlama ama " "Ama abla se-" Diyordu ki sözünü kestim "Bak ne düşündüğünü biliyorum canım ama artık geçti bitti kapandı o konu sadece dün bir haber görmüştüm kafam ona takılmıştı. Ayh yeter eğer biraz daha ağlarsan edaya söylerim görürsün" Hızla gözlerini sildi "aman abla sakın canıma okur o hayır anlamıyorum eda nasıl benim ikizim oluyor? Aşırı zıtız" Gülüp "olur öyle şeyler veletus hadi elini yüzünü yıka da edanın yanına git ben de pastaya son dokunuşları yapıp geliyim olur mu?" Bıkkınlıkla nefes verip "hayır demek gibi bir seçeneğim var mı? " Tatlı tatlı gülüp " Yook " Dedim.
Bu cevabım üzerine gözlerini devirdi ve arkasını dönüp gitti ay haspam "ablaya göz devrilmeez" Diye bağırdım. Tabii ki bir kulağından girip diğerinden çıktı.
Size Eda ve Yiğit'ten bahsediyim. Anladığınız üzere ikizler kendileri. Kısa sürede hayatıma girip hayatımı güzelleştirdiler onlara ne kadar teşekkür etsem az. İyi ki varlar.
İkizlerle dört yıl önce hepimizin en dipte olduğu bir zaman karşılaşmıştık sonra birbirimize aile olduk. Düşünüyorum da onlar olmasa toparlanmam çok zor olurdu sanırım.
Saate baktığımda 08.20 olduğunu gördüm çocuklar poğaça-simit almak için gelmeye başlamışlardır. Onları görünce gerçekten gurur duyuyorum ve aklıma Atamın sözü geliyor "Küçük hanımlar, Küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız."
---------
Maalesef bugün geç kaldığım için edayla kahve randevumuz yarına ertelendi ve yiğit bey illa bende katılıcam dedi çaktırmayın kendine bir enişte adayı olmasından korkuyor beyefendi. Aynı şekilde Eda da kendine bir yenge adayı olmasından korkuyor ama pek belli etmiyor -daha doğrusu o öyle düşünüyor- ne kadar kıskansalar da birbirlerini kısıtlamamaları birbirlerinin mutluluğunu istemeleri o kadar güzel ki canlarım
Eda "ablaaa" Diye seslenerek yanıma geldi "Efendim tatlım? " "Açicim Emre abinin önemli bir işi çıkmış gelemiyormuş vee bil bakalım kuryelik işi kime kaldı? " Ukala ukala gülüp "tabii ki bana sonuçta ehliyeti olan tek kişi benim" Dedim Ve bingo! Edayı gıcık etmeyi başarmıştım içimden cadı kahkahaları atarken dışarıdan bakınca kendini gülmemek için zor tutan bir ben görünüyordum Somurtup konuştu "çok gıcıksın biliyorsun değil mi? " "Teveccühünüz efenim ben kaçaarr" Cevabım onu daha da sinir ederken gözünü yumup ağzını açacağını tahmin eden mükemmel ben öptüm bye diyerek öpücük atıp kaçtım.
Geldiğim adreste çok güzel, cıvıl cıvıl bir mahalle vardı. Hani büyükler sürekli ah ah eski mahalleler eski komşuluk diye başlayıp anlatmayı hiç bitiremezlerdi ya hah işte o mahalle bu mahalle.
Düşündüğüm şeylere gülüp adreste ki kapı numarasını aramaya başlamıştım ki bir kaç metre ileride bir beyefendi görüp ona sorma kararı aldım ne demişler sora sora bağdat bile bulunur bugün de kültürlendik çok şükür.
"Selam Mahinur Karaman'ın evini biliyor musunuz acaba? " " Biliyorum bilmesine de neden sordunuz? Dik dik suratına baktım ne bu sorgu abicim? Sorgu meleği misin sen? Bu adama gıcık olmuştum. "Beyefendi size ne? Ne bu sorgu? " Ters cevabıma karşı kaşları çatık bir şekilde bakmıştı. Kusura bakmayın ama bu adam mal mı? Hayır yanımdaki motoru da mı görmüyor kasadaki paketi? Allahım lütfen erkeklere akıl fikir ver yarabbim. Göz devirip arkamı döndüm gidiyordum ki " biraz ileride sağda bahçeli olan ev" Şimdi mı geldi aklına söylemek? Gıcık. Tekrar göz devirdim ona bir şey demeden tarih ettiği yere doğru ilerledim. Arkamdan "insan bir teşekkür eder" Diye mırıldandığını duysam da umursamadım.
Kapıyı çaldığımda bir 20li yaşlarda güzel bir hanımefendi açtı ve bir yerden tanıdık geliyordu beni beklemiyor gibi bir yüz ifadesi vardı onun bu tatlı tepkisine karşılık gülümsedim ve elindeki paketi hafifçe yukarı kaldırıp "pasta siparişiniz" Dedim. "Yaa yani e şey pardon hep Emre getiriyordu o yüzden sizi görünce şaşırdım yanlış anlamazsanız neden Emre gelmedi? " Uwuu havada aşk kokusu var ben de açiysem sizin aranızı yaparım be. Beyefendinin neden bu civarda olan siparişleri kendi getirmek istediği anlaşıldı. " Emre izinliydi o yüzden ben getirdim" Kız başını sallayıp teşekkür etti. Bende rica edip oradan ayrıldım.
Ay hemen gidip emreyi sorguya çekmek istiyorum ama bugün proje için arkadaşında kalacaktı. Bu arada Emre benim kardeşim. Ben size yaşlarımızı söylemedim ben 28 yaşındayım, Emre 20, Eda ve Yiğit ise 17 yaşlarındalar.
Şarkı mırıldanarak motora binip pastaneye geldim. ----------
Normalde saat 22.00 da kapatıyorduk pastaneyi ama bugün yorucu geçtiği için 21.00 da kapatma kararı aldık. Eve yürüyerek gidecektik, bisikletim canımın içi burada kalacaktı.
Oha şimdi geldi aklıma mahinur tanıdık geldi demiştim bazen pastaneye geliyor ve edayla arkadaşlar ben bunu nasıl unuturum?
Neyse tamam olur öyle şeyler
Eda ve yiğit aynı anda "ablaaa hadiii" Diye bağırdı. Anladık en ikiz sizsiniz hıh
Dondurma yiyerek eve gittik ve bu yürüyüş çok iyi gelmişti.
hihii selamlar tekrardan nasılsınız? ay nasıldı bölüm? Bence güzeldi nxnzn 1730 kelime olduğunu görünce bir oha demediğim değil hani 1730 kelime yazmam 40 yılda bir gerçekleşen bir olay gibi diyebilirim zbzns ileriki bölümleri de uzun yazmak istiyorum inşallah yapabilirim normalde 5-6 bölüm yazdıktan sonra atacaktım ama dayanamadım 🙈 bölümle, karakterlerle ilgili olan düşünceleriniz nelerr? Ya da şu şöyle olsaydı daha iyi olurdu diyeceğiniz yerler? kendinize çok çok iyi bakın öptüm bye
|
0% |