@_sarekndmr_
|
-On altı numara burası demi? Adımları durdu ve onla beraber bende durdum. -sen benimle dalga mı geçiyorsun lan! -yok gayet ciddiyim. Girerken gördüm ama yine de sormak istedim. Yakalarıma yapıştı ve duvara çarptı beni . -amacın ne lan senin!? Ne yapmaya çalışıyorsun ? -oğlum sakin ol lütfen . Dedi kadın. -anne karışmayın. Bunu derken bile bir an olsun benden ayırmamıştı gözlerini . -bir amacım yok...ya da var...bilmiyorum. -ulan sen benim elimde kalmadan anlat her şeyi . Pek tabii karşı koyabilirdim ama şuan beni meşgul eden çok daha farklı bir mesele vardı . Bu nasıl sorulur ki anasını satayım . -ben... Ne diyecektim? bu apartmanda çocuğunu başka bir aileye vermiş birini tanıyor musunuz? -geveleme de konuş lan. -ben... Sor gitsin işte lan neyden çekiniyorsun? -siz hiç bu mahelleden ailesi tarafından başka bir aileye verilmiş ya da ne bileyim kaybolmuş bir çocuk tanıyor musunuz? Ohh be söyledim işte. Ne geveleyip durduysam lan iki saattir. -ne diyorsun lan sen ! Fısıltılı ama öfkesinin bariz olduğu bir sesle konuştu. -duydun işte! Biliyor musunuz bilmiyor musunuz? O sırada diğerlerinde de gözümü gezdirdim. Neden hepsi şoka girmiş gibi bakıyordu yüzüme ve bir az da öfkeli . Bey baba bile öfkelenmişti sanırım. Kadın ise elini ağzına kapatmış dolu gözlerle bakıyordu . Sanki sorduğum soru hepsinin canından can almıştı. O an aklıma gelen şeyle. -siktir! Diye mırıldandım . -LAN SENİ GEBERTİRİM! DUYDUN MU BENİ GEBERTİRİM LAAAANN !!! Bir yandan bağrışlar bir yandan yüzüme inen yumruklar. -KİM GÖNDERDİ LAN SENİ İT!!! KİMİN KÖPEĞİSİN LAN! Değildim,kimsenin köpeği değildim ben . Ama o kadar çok yumruk yemiştim ki ağzımı açacak halim yoktu. Gökhanı zar zor üstümden aldılar. -ben sanmıştım ki...seni öyle görünce , gerçekten iyi değilsin yardıma ihtiyacın var.Ama meğer sen bizi en hassas yerimizden vurmak için pusuya yatmışsın. Öyle değil bey baba , bileti çok önden kesiyorsun. -benim oğlum polis ve senin gibi belki de çok daha tehlikeli adamların işini çökertti.Gökhanın hep düşmanları oldu, hep onda yaralar açmak için uğraştılar ama hiç biri senin kadar adice davranmadı. Yapma işte bey baba,deme öyle. Adilik değil amacım yolumu kaybettim bulmaya çalışıyorum sadece. Bu düşüncelerimi söylemek için ağzımı aralamıştım ama konuşmama fırsat kalmadı . -çık git evimden nerden geldiysen ya da kimden geldiysen selamımı söyle ve de ki onun oğlu öleli on dokuz yıl olmuş bunlarla canını yakamazmışız . Ayak bağı olmayacakmışız,bir işe yaramazmış . De bunları tamam mı ! -hayır baba gitmeden söyleyecek! kim gönderdi lan seni? Tekrar yakama yapışan ellere baktım önce sonrada gözlerine. Olabilir miydi? -kimse göndermedi, tekim. Kimsenin köpeği falan da değilim . Ayrıca- -gökhan bırak! Tamam o zaman dediklerimi duydun bunlarla canımızı yakamazsın o yüzden ayak bağı olup bizide uğraştırma . Kendini yorduğunla kalırsın. Şimdi defol evimden! Yalpalayarak olsada kalktım ayağa ve çıktım o evden . Kafamda o kadar cümleden geriye kalan tek şey ayak bağıydı. Bunu aykut sarsılmaz da funda sarsılmazda sık kullanırlardı hatta yasin bile sık sık ayak bağı olduğumu söylerdi. Doğru demek ki . Onlar beni sevmiyor diye söylerler zannederdim ama her konuda bile ayak bağı olarak görüle biliyorsam sorun bende demektir. Ne kadar yürüdüm bilmem ama kafamı kaldırıp geldiğim mezarlığa baktım.
Demirdağ ailesi sesizliğe bürünmüş salonda oturuyorlardı. Çıt bile çıkmayan evde sesizliği ufuk bozdu. -baba benim kafam çok karıştı. Sanki bu çocuğunda kafası karışmış gibiydi bu işin altında başka bir şey var bence. -saçmalama ufuk! Kim bilir nerde canını yaktımda acısını çıkarmaya çalışıyor. -abi, bu pek öyle gibi durmuyordu sanki be. -ne olacaktı ya ? Ufuk bizim kardeşimiz öleli , utku öleli 19 yıl oldu. Daha kırkı çıkmamıştı lan . Ölü dediler verdiler elimize. -abi bu çocukta farklı bir şey var...bilmiyorum ama var abi! -oğlum, o çocuk farklıydı sanki? -anne ! Tamam seni anlıyorum ama kendini toparla lütfen. Duygu durumundan dolayı böyle hissediyorsun . Dedi onur. -sende mi onur abi? -ufuk, şuan mantıksız olan sensin abicim farkında mısın ? -kerim abi . Dedi ufuk çaresizce. -bencede ufuk mantıklı bir düşünce içerisine giremiyorsun şuan. Bir süre abilerine bakıp kaldı ufuk ama sonra emir utkuya döndü . Kardeşinin ismini taşıyan emir utku. Utku yaşayamadı ama en azından kardeşi ismini yaşatsın diye ikinci ismi utku konulan emir. Yaşasaydı utku , emirle aynı yaşta olacaktı... -emir utku? Dedi bir umut. -bencede abi senin kafan fazlasıyla karışmış! -emir...sen bari yapma kardeşim . O çocuğun halini gördünüz hiç rol yapıyor gibi değildi. -abi farkında mısın bilmem ama o çocukla ben ikiz olmamıza rağmen gram benzemiyoruz. -siz çift yumurta ikiziydiniz eğer öyle bir şey olsa bile benzememeniz normal olurdu. -ANNE! ufuk yeter dur artık annemi de umutlandırıyorsun. -GÖKHAN ! OĞLUM LÜTFEN ANNECİM.DENESEK NE KAYBEDERİZ.BELKİ BURAYA KADAR BİZİ BULMAK İÇİN GELMİŞTİ! HEM BEN HEP DİYORDUM BABANIZA HİSSEDİYORUM BİR YERLERDE HAYATTA DİYE . DEMİYOR MUYDUM SAMİ!? -hanım yeter ! Defalarca dedim bende sana bizim oğlumuz öldü ! Kabullen artık. -HAYIR! hayır ! Gökhan bul o çocuğu bana lütfen annecim. -anne çocuk dediğin adam gözünü kırpmadan adam öldürür . Sabıkası o derce kabarık- -umrumda değil ! Anlıyor musun gökhan ? Bul bana onu , bul . Gökhan annesine sarıldı. -tamam,sakin ol bulacağım. -teşekkür ederim oğlum. Etme anne dedi gökhan içinden çünkü hiç aramayacaktı onu . Annesi gelip sorana kadar ağzını bu konu için asla açmayacak ve annesi sorduğunda da bulamadım kayıplara karışmış diyecekti. Zamanla annesinin umudu kesilecekti nasılsa. Öyle düşünüyordu. Belki fazla acımasızca duruyordu ama ailesini riske atamazdı böyle adamların elinden her iş gelirdi o yüzden çıkacak sonucada güvenemezdi.
Mezarlıktan çıkmış bir duvar kenarına oturmuş yağan karı izliyordum. Havadaki soğuk o kadar keskindi ki artık el ve ayak parmaklarımı hissetmiyordum ama oturmaya devam ettim çünkü hiç bir şey içimdeki acıdan keskin olamazdı. Kabullenmek istemedim, yaşadığım her şeye rağmen başkasının çocuğu olmak istemedim. Ben alışmıştım tüm her şeye . İtilmeye , istenmemeye , sığınacak bir aileminde eviminde olmamasına,sevilmemeye...bir hiç olmaya alışmıştım ben. Tamam hepsi kabulümdü ama bu olmasın. Bu hepsinden ağır geliyordu. Gitsem şimdi babamın yanına deseki canın yansın diye yaptım serseri... Tamam derim sadece, kabul ederim hatta belki sevinirim bile. En azından bana bunları yaşatan babam derdim...dövsede, sövsede babam. Biliyorum çok yanlış bir düşünce ama ben derim. Yeter ki içimi kesip atan bu acı geçsin. Hiç bir şey canımı yakamaz artık diyordum,öyle zannetmiştim. Bu dünya üzerinde canını yakabilecek her şeyi yaşadın sen gökay bundan sonra yanmaz canın diyordum. Bu bana hayatın mutlaka canını yakacak bir şeyler bulurum deme şekli miydi... bilmiyorum. Eğer öyleyse kabul ediyorum hayat, bulursun sen . Tamam sen kazandın! Gösterdin bana. Bir daha kafa tutmam sana . Yeter ki yalan olsun tüm bunlar. Bir saatin sonunda kendimi toparlamış eve dönmüştüm. Evim değildi ama evdi işte. Bahçe kapısının korumalar tarafından açılmasıyla içeri girdim sakin adımlarla ilerledim çünkü bu olanlar gerçekse ne yapacaktım bilmiyordum. Kapıyı çaldım iki dk sonra evin çalışanı tarafından açıldı kapı. -hoş geldiniz gökay bey. Kafa selamı verdim geçtim içeri. Akşam yemeği yiyorlar gökay ! Gördün mü yokluğun yine aranmıyor . -baba Aykut sarsılmaz duyduğu sesimle kafasını kaldırdı. Öfke belirdi gözlerinde. -Ne işin var burada!? -konuşmak istiyorum. Dedim sadece. Aldığı soluğu hırsla geri verdi. -geldiğin gibi geri git ! Artık burada bir yerin yok! -ne oluyor baba ? Gökay niye gidiyor? -sen karışma oğlum. -burada yerin yokta ne demek? -yasin! Karışma dedim oğlum. Yasin neden bu durumdan rahatsız olmuştu anlamamıştım. Gitmem onu mutlu etmez miydi? -sende çalışma odama çık. Konuşalım bakalım! -baba ne oluyor? -OTUR YASİN! bu onunla benim aramda. Bir şey demedim ve ağır adımlarla odaya çıktım. Arkamdan giren aykut direkt konuya girmeyi tercih etti. -ne o , ordada mı istenmedin üvey oğlum? Alaycı tavrına karşın sakin kaldım. -tamam baba daha fazla uzatmayalım bu işi. -bende öyle düşünüyorum. O yüzden çık git evimden. -baba yeter dedim! Bu oyun fazla uzadı. -oyun mu ? Dedi alayla. -baba! bence bu kadar ceza yeterli . -ceza? -evet , yeter işte . Fazla uzuyor bence. O kadar yalvarır gibi sormuştum ki bu soruyu, babam bile afallamıştı hatta onu tanımasam bir ara gözlerinden hüzün geçti sanabilirdim. Yutkundu önce. -dediğim her şey gerçek gökay. Sen bu aileye ait değilsin. Yalandı! desin istemiştim . Kaldığımız yerden devam edicez desin. Demedi. -şimdi ait olduğun yere git!
Gece saat üç civarı karşımdaki harabe apartmana baktım. Babam evden attığında az kalmamıştım böyle yerlerde ama nedendir bilinmez en çok bu harabeyi benimsemiştim. Yavaşca girdim içeri. Madde çekip bayılan , alkol komasına giren,tinercisi,evsizi...akla gelen her çeşit insanın olduğu o yer. Bu apartmanın harabe olduğu gibi insanlarıda harabeydi . Senin gibi işte! üçüncü katına çıktım . Soldan; bir,iki ,üç ve dört . İşte burası. Tahtadan bir kapısı vardı tam kapanmazdı ama olsun. İçeri girdim sakince telefonun ışığını odada gezdirdim. Duvar kenarında sızmış kalmış bir adam vardı. Yanına yaklaştım. Ayağımla dürttüm. -şiiişttt! Kalk lan! Böyle yerlerde sert olmak gerekir yoksa ezip geçerler seni. Burada kimse kimseye acımaz, acıyan da acınacak hale düşer. -bilader!kime diyorum lan! -ne var lan ! Rahatsız etme siktir ol git ! Kelimeleri ağzının içinde yuvarlamasından sarhoş olduğu anlaşılıyordu. -burası benim çöplüğüm kendine başka çöplük bul ! -siktir ! Orospu çocuğu! Sırtımdaki çantayı fırlattığım gibi adama saldırdım . Evet,resmen saldırdım. -NE DEDİN LAN! BİR DAHA SÖYLE!! HEE NE DEDİN!!! Adamı yumrukladım,hırsımı ondan çıkarıyordum sanki. Hırsımı ondan çıkarıyordum? Fark ettiğim şeyle yumruklarım kesildi yakasındaki elim yavaşça gevşedi. -elimde kalmadan siktir git. Adam zar zor da olsa ayaklandı ve hızla dışarı attı kendini. Odayı şöyle bir süzdüm. Camın kırık kısmından içeri yağan kar ve soğuk süzülüyordu. Daha fazla incelemedim odayı ve kendimi yatağın üstündeki kartona attım. Soğuktu ve açtım . Cebimde beş kuruş para yoktu. Al işte,sikik gururuna edeyim senin. İş bulmak lazım. Yarın olsun hallederiz. Hasta olup burada geberip gitmezsek hallederiz. Bir günden kimseye bir şey olmaz. Kimseye değil sana olmaz , alışkınsın. -SUSUN !!! Sesim boş odada yankı yapıp tekrar bana döndü. Bu gece biter mi lan.
Yasinin kafası karışmıştı. Neden kardeşinin artık bu evde yeri yoktu ve çantasını alıp nereye gitmişti? Evet , hiç bir zaman iyi bir abi olmamıştı . Onu her anlamda kıskanmıştı. Onun kendinden yakışıklı olması, çok daha zeki,çok daha yetenekli olması... kıskanıyordu işte. İkiside küçükken gökay yasine hep, babasının vurduğunu söylerdi. İnanmak istemez babasına sorardı . Yalanlardı babası. O da inanırdı çünkü yasine hiç vurmazdı. Bu bir süre böyle devam etti . Zaten zamanla gökay da söylemekten vazgeçti . Annesi onun hep ruh hastası olduğunu söylerdi. Ailede hep dışlanırdı,bunun farkındaydı. Ama kıskançlığı onu ele geçirmiş , hırsına yenik düşmüştü. Gökayın bundan üç sene öncesine kadar sürekli babası tarafından bir yerlere gönderildiğini biliyordu. Hatta bir gün merak edip sormuştu. -babacım gökayı nereye gönderiyorsun? -yaramazlık yaptığı için onu göndermem gerekiyor oğlum. -ama her geldiğinde çok yorgun görünüyor? Dehşete kapıldı bir anda çocuk. -onu dövüyor musun yoksa!? -SAÇMALAMA YASİN!!! Sakinleşmeye çalıştı adam. -oğlum, nereden geliyor aklına böyle şeyler? -gökay hep söylüyordu ya işte. -oğlum , biliyorum o senin kardeşin ama ona sakın inanma olur mu? -neden? -o bizim aramızı bozmak istiyor. Amacı bize zarar vermek. Her çocuk gibi bağdaştıramadı . Kardeşi neden böyle bir şey yapsın ki ? Ama tüm çocukların yapacağı gibi annesine ve babasına inanmayı tercih etti ve belkide bu yüzden onu hiç tanıma fırsatı bulamadığından kıskançlığı giderek katlanmıştı. Hem kıskanıyor hemde gökayın düşman olduğu yavaş yavaş beynine işleniyordu.
Yine yarım saatlik uykumdan kan ter içinde uyandım. Telefondan saate baktım, altıya on var. Terlediğim için soğuk daha çok işlemeye başlamıştı. Umursamadım . Aradan geçen bir buçuk saatin ardından sigaramda bitmişti. iş aramaya gitmeliyim. Daha doğrusu saffetin yanına uğramalıyım. Kendimi dışarı attım ve saffetin mekana gitmeye başladım. Girdiğim mekanda saffeti görünce yanına ilerledim. -selamünaleyküm saffet -ve aleykümselam gökayım. Saffete yaklaştıkça kaşları çatıldı. -bu yüzünün hali ne lan ! Kavga mı ettin? -pek öyle sayılmaz. -o şerefsiz baban mı yaptı. -bir sakin ol be saffet . Yok bir şey , bunları boş verde bana verebileceğin bir iş var mı? Çocukluğumdan beri ara ara çalıştığım için bu durum saffete tuhaf gelmedi. -var gökay'ım , gece kulübünde koruma olarak çalışırsan, hemen akşamına başla. -olur saffet, fark etmez. -tamam, saat onda burada ol.günlüğü iki bin veririm ama. -tamamdır.kolay gelsin. -eyvallah gökay kardeşim. İki bin gayet iyidi . Zaten bir ev istemiyordum. Karnım doysa,sigara alabilsem yeterdi. İçimdeki ses, it gibi yaşamaktan zevk mi alıyorsun gökay? dedi. Ona cevap vermedim. BİR HAFTA SONRA Bir hafta olmuştu başlayalı . Param tam yatıyordu. Dün saffetten rica etmiş ve barın odalarından birinde duş almıştım. Şimdiye kadar bir sorun yaşanmamıştı ama şuan ortalık karışacak gibi duruyordu. Elinde ,küçük bir pakette hap tutan adam kıza paketi veriyordu daha doğrusu kızı bunun için ikna etmeye çalışıyor gibiydi. Saffet hap işine bulaşmazdı ve mekanında da istemezdi . Müdehale etmek için adamın yanına gittim. -Ben alayım onu! Dedim ve elinden çektim paketi. -çık dışarı! -ne oluyor lan ! Ver şunu. -mekanı terk et! Bu mekanda satmak yasak. -sana mı sorucam lan puşt! Sağıma soluma bakındım sonra adama döndüm. -görülen o ki evet. Çık dışarı! -çıkmıyorum, çıkar . Dedi ve ıslık çaldı. Islık çalınca on , on beş kişi etrafımı sarmaya başladı. Tabii bunu gören diğer korumalarda bu tarafa akın etti ve tahmin edilen son. Ortalık savaş alanı ve hepimiz karakolluk. Artık sıkıcı olmaya başlamıştı. Az bir zaman sonra kapı aralandı ama kafamı çevirip bakmadım. - Yine mi sen ! |
0% |