@_seda_
|
Tebessümü yüzünün her tarafına yayarak bana bakıyor şimdi. Bana derinden sadakat gösteren tek buradaki ailem.
Yeniden konuşmamız bazı şeyleri bir araya getirmemiz lazım. Sözlerimi tekrar dile getirmeliyim belki de.
"Ne diyeceğini biliyorum." dedim kapıdan içeri girerken. Siyah tülü başımdan çıkararak önüne dikildim. Beni görünce sarıldı ilk önce. Yaşlanmıştı. Yılların ağırlığı ona da çökmüştü.
Odanın köşesine karşılıklı oturduk ve bana bir bardak çay doldurdu.
Sorumu yanıtsız bırakmıştı onun yerine ben konuştum. "Yaşlanmışsın" dedim gülerek. "Sende" dedi arkada bir tutam beyaz saçımı gösterdi. "Yorulmadın mı?" dedim. Olaylardan sonra ben bir kenara çekilmiştim o ise hâlâ buradaydı. "Ben ailemi verdim buraya Olenka. Ölene kadar buralardayım."
Başımı öne eydim. Beni ima ediyordu."Dinlenmeye ihtiyacım vardı Paul. Geriye kalanları riske atamazdım. Kardeşim yönetimi neredeyse ele geçirdi. Annem desen ölümün eşiğinde. Onları korumam lazımdı."
Avucuna aldığı yüzümde eskisi gibi bir sıcaklık hissettim. Ne zaman dara düşsem bir abi sıcaklığı gelirdi tenime. "Baban öldü Olenka. İşler daha da sarpa sarıyor. Eskisinden daha fazla cinayetler işleniyor. Bir şeyler yapmamız lazım. Yeniden başlamalıyız." "Zaten siz hep vardınız Paul. Benim yerime daha güçlülerini bulabilirsin. Ben bir kişiyi bile korumaktan acizim." Aklıma o geldi. Onun gözleri bana baktı eli benim elime dolandı. Acısını tekrar hatırladığımda ağlamak istedim. Ama yaş nedir onu çok önceden bıraktım.
"Olenka bu işi yıllardır sürdürüyoruz yeni kişi bulmak daha geçe kalmak demek. Daha fazla ölü demek. Ben öldüğümde yeni kişi bırakacağım yerime. Yıllar önce atalarımızın yaptığı gibi. Bu işi bitirmeliyiz Olenka. Hem senden daha güçlü bir kadın daha nerede bulacağız."
Yüzümdeki ellerinden çekilip başımı ellerimin arasına aldım." Ben geri dönemem Paul bunu biliyorsun." "Peki ya o?"
Kızımı kastediyordu. "O daha küçük." "Olenka onu sen eyittin." "Biliyorum biliyorum. O benim yanımda büyüdü. Ama daha hazır değil."
"Olenka" dedi tekrardan. Sesi yapmalısın diyordu."Onun için" dedi. Tekrardan gözleri önüme geldi. Sonra kanlı üniforması.
Duvara yaslanıp gözümü kapadığım sırada kapı çaldı. İçeriye dört kişi daha geldi.
Diğer askerler. Bu işe gözü kapalı ölebilecek kişiler. Birisi bana bakıp selam verdi. Konuşmazdı pek fazla bilirdim. Küçük kızını vermişti toprağa. Şimdi otuzlu yaşlarında olmasına rağmen saçları bembeyaz olmuştu.
Diğerlerine baktım. İçim acıdı. Hepsi gencecikti. Hiç birinin hikayesini bilmiyordum ama çok şey kaybetmişlerdi. Ve gözlerim onun yerine savaşan kişiyi aradı.
Gözleri onun gibiydi. Tüm yaşamın gerçekliği olan kahveler. Toprak renginde saçları. Gözümü kaçırmaya çalıştım inatla bana baktı. Sonra ise eline çevirdim bakışımı. Yanındaki kumral saçlı mavi gözlü tatlı bir kızı tutuyordu elleri.
O da mı sevmişti buralara gelince. O da mı abisi gibiydi. Biz de mi dışarıdan böyle gözüküyorduk? Sonları bizim gibi mi olucaktı?
Başımı tekrar eydim yere. Onlar ise Paulun buyruğuyla yanımıza oturdular.
Tekrardan baktım o çocuğa. Ve yanındaki kıza. "Tamam" dedim. "Tamam, en yakın zamanda getireceğim kızımı."
Kız titreyen sesime karşılık elini omzuma koydu. Ürperti gezdi bedenimde. Onda kendi gençliğimi gördüm bir an için.
"Senden bir isteğim var Paul. Ona beni anlatma. Ve benim canımmış gibi sahip çık."
Ayağa kalkıp tülü tekrardan başıma çektim. Çıkarken hepsine baktım tekrardan. Beni tanıyorlardı ama ben onları değil.
O an için onun için savaşan oğlana gitti bakışlarım kafasını salladı. Abisini iyi tanırdı. Onun emanetini sahip çıkacağına söz verdi bakışları.
OLENKA |
0% |