Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5 ♡

@_sevilgun

5.Bölüm: Evlilik

Genel olarak Çağrı'nın arkadaşlarına ısınsam da yanlarında rahat değildim. Özellikle de Tuğçe'nin yanında. Haklıydı ama elimden bir şey de gelmiyordu. Çağrı'ya da bu evliliğe de mecbur bırakılmıştım.

 

 

♡ ♡

1 ay göz açıp kapatıncaya kadar geçmişti. Oldukça yoğun geçen bu ayda gerçekten çok yorulmuştum. Arada stresten ve sıkıntıdan hasta olmuştum ve neredeyse 1 hafta yataktan kalkamamıştım. Elimi kaldıracak halim bile yoktu. Bu duruma annem oldukça sinirlenmişti. Birkaç gün umurunda olmamıştım ama baktı ki iyileşemeyeceğim eve doktor çağırmış benimle ilgilenmesi için de birini ayarlamıştı. Elimden geldiğince bu durumu Çağrı'ya hissettirmemeye çalışmıştım. Tabii ki hasta olduğumu anlamıştı ancak bu kadar kötü olduğumu bilmiyordu. Zaten o sıra çok görüşmemiştik. Annem bu durumun büyümesini istememişti bu yüzden de derslerimin yoğunluğundan dolayı görüşemediğimizi düşünüyordu.

Bugün ise 15 mayıstı. 1 aydır hasta olmadığım günler dışında adamakıllı dinlenememiştim. Ne kadar başta küçük bir düğün istesek de annemler karşı çıkmış, şaşaalı bir düğün istemişlerdi. Bu yüzden büyük bir yalı ayarlanmış, birçok da davetli çağırılmıştı. Süreç oldukça yorucu geçse de bugün hepsi son buluyordu. Bugün artık 22 yıldır cehennemim olan evden kurtuluyordum. Artık beni sevmeyen, hayatımı cehenneme çeviren ailemle değil tanıştığımızdan beri bana gerçekten çok iyi davranan, yanında kendimi değerli hissettiğim adamla yaşayacaktım. Belki karşıma güzel şeyler çıkmayacaktı, belki ailemin yanında yaşadığımdan daha zor bir hayatım olacaktı; bilmiyordum. Bilmiyordum ama nedense gözümü korkutmuyordu. Yaşayıp öğrenecektim.

Geçtiğimiz 1 ay boyunca cemiyetin gündemi biz ve bizim ani evlilik haberimizdi. Herkes doğal olarak evliliğimizi sıra dışı buluyordu. Haklılardı da. Bizi de, annemlerle Çiğdem Hanım'ı da yan yana görmemişlerdi. Bu da onların merakını tetikliyordu. Yine de dillerinin kemikleri yoktu. Arkamızdan sayıp döktükleri şeyleri ağzıma alıp söylemeye terbiyem el vermiyordu bile. Cemiyetin çoğunluğu Çağrı'nın yanına yakışmadığımı söylüyordu. Azınlık da olsa yakıştığımızı düşünenler, içten bir şekilde tebrik edenler de vardı ama çoğunluk hakkımızda kötü düşünüyordu. Bu yüzden de oldukça yıpranmıştım. İçten içe kendimi yetersiz hissediyordum ve buna engel olamıyordum. Bu süreçte Çağrı elinden geldiğince destek olmaya çalışmıştı ancak annem görüşmemizi engellediği için bu destek ya arama ya da mesaj üzerinden oluyordu. Yine de yavaş yavaş da olsa Çağrı'dan insanlara kulak tıkamayı öğreniyordum. Çağrı çoğu konuda olduğu gibi bu konuda da oldukça başarılıydı.

Düğün saati yaklaştıkça heyecanım da artıyordu. Aslında hissettiğim şeyleri yalnızca bir duyguyla anlatmam mümkün değildi. Öncelikle mutluydum. Bir şekilde hapishanemden kurtuluyordum. Bu şekilde olmamasını, kendi ayaklarının üstünde durabilen bir kadın olarak kurtulabilmeyi çok isterdim ancak yapamamıştım. Doğrusu buna fırsat bile bulamamıştım. Heyecanlıydım. Ne kadar sevdiğim adamla olmasa da evleniyordum. Bu yüzden içimde bir yerlerde burukluk da vardı. Evet Çağrı tanıdığım kadarıyla çok iyi bir adamdı ve ona çoğu konuda minnettardım ama her kız gibi ben de sevdiğim, aşık olduğum adamla evlenmeyi hayal ediyordum. Bu hak elimden alınmış, gerçekleşmeyen hayallerimin bulunduğu listede yerini almıştı ve bu liste oldukça kabarıktı. Ayrıca evleneceğim adamın sevgilisi vardı ve ben onların arasına giriyordum. Evet elimde olan bir şey değildi ama kendimi kötü hissetmekten alıkoyamıyordum kendimi. Özellikle de Tuğçe'nin dün akşam kınada olan yüz ifadesini unutamıyordum. Bu yüzden kendimi daha kötü hissediyordum.

Kapının açılma sesini duyduğumda düşüncelerimden sıyrıldım. Yanıma gelenin annem olduğunu gördüğümde göz devirmemek için kendimi çok zor tutmuştum. Sabahtan beri o kasar çok gelmişti ki artık sıkılmıştım. "Neredeyse herkes geldi Dilem. Magazin de burada sakın ama sakın yanlış bir hareketin olmasın. Zaten herkes sizin hakkınızda saçma saçma konuşuyor bir de düğününüzde aksilik çıkmasın." Geçiştirmek için başımla onayladım sadece onu. Her gelişinde benzer cümleleri söylüyor, beni sıkı sıkı tembihliyordu. Çağrı'nın aksine o, konuşulanları oldukça takıyordu. Takmakta da haklıydı tabii düğünün iç yüzü öğrenilirse ve biricik(!) kızlarını şirket uğruna evlendirdikleri duyulsa itibarları beş paralık olur, insan içine çıkamayacak hale gelirlerdi. Neyseki bu seferki tembihi çok uzun sürmemişti çünkü Çağrı odaya girmişti. Çağrı'nın odaya geldiğini duyan annem çok oyalanmamamızı söyleyerek bizi yalnız bırakmıştı.

Bakışlarım Çağrı'ya ulaştığında gözlerinde yabancısı olduğum bir duyguyla karşılaşmıştım. Bakışlarındaki yoğunluğu çözemeyince onun beni incelediği gibi ben de onu incelemeye başladım. Üzerine tam oturan takımı, bugün için kestirdiği saçları ve sakalları... Yakışıklıydı, oldukça yakışıklıydı. Benimle birlikte onun da incelemesi bittiğinde birkaç adımda yanıma yaklaştı. "Çok güzel olmuşsun." dedi gözlerini yüzümde dolaştırırken. Gülümsedim. "Sen de yakışıklı olmuşsun." diye mırıldandım. Utanmama karşılık küçük ve kısık bir kahkaha attı. Dalga geçmek için yapmadığını biliyordum ama biraz bozulmuştum. "Yanına yakışmak için çabaladım. Başarılı olabildiysem ne mutlu." dedi gülümseyerek. Gülümsedim ben de. Elindeki kadife kutuyu görebileceğim mesafeye getirdi ve kapağını açtı. "Beğenirsen ve takmak istersen diye getirdim yanımda." dedi ve içindeki pırlanta kolyeyi bana gösterdi. Yeni olmadığı belliydi ama o kadar zarif ve güzel gözüküyordu ki çok beğenmiştim. Bakışlarımı kolyeden yüzüne çıkardım ve yüzündeki o buruk tebessüme şahit oldum. Bakışlarındaki burukluktan dolayı içimde bir şeyler kopmuş gibi hissetmiştim. "Bu kolyeyi babam düğünlerinde anneme takmış. Annem için çok değerliydi ve ileride gelinine takmak istediğini söylerdi hep. Onun takması nasip olmadı belki ama ben takmak istedim. Beğendiysen takabilir miyim? Eminim sana çok yakışacak." dedi kabul etmemi uman bir sesle. Gözlerim dolu doluydu ve çok duygulanmıştım inkar edemezdim ancak bu kolye benim hakkım değildi ki. Kendimi toparlamak için boğazımı temizledim ve bakışlarımı yüzünden kaçırdım. O bana bu şekilde bakarken onu reddedemezdim ki. "Çok beğendim Çağrı, çok güzel bir kolyeymiş ama bu kolye benim hakkım değil. Bizim aramızda bir anlaşma var ve evliliğimiz yalnızca kağıt üstünde. Bu kolyeyi bana takman kolyenin hatırasını bozar ve ben bu yükün altına girmek istemiyorum. İleride, biz boşandığımızda ve gerçekten sevdiğin kadınla olan düğününüzde bu kolyeyi o kadına takmalısın." Sözlerim bittiğinde ona baktım. Bakışlarındaki kırgınlığı görebiliyordum.

Boğazını temizledi. Ve gözlerini gözlerimle birleştirdi. Ne kadar cesur görünse de konuşmaktan korktuğu bir konuyu konuşacak gibi baktı. Belki de yalnızca ben öyle hissediyordum, bilmiyorum. "Şayet beğendiysen bu kolyeyi senin takmanı istiyorum çünkü..." Konuşmasını bölen kapının açılmasıydı. İçeri giren Emre elleriyle gözlerini kapatmış nefes nefese konuşmaya başladı. "Bölmek istemezdim ama artık gelmeniz gerekiyormuş. Nikah memuru çok fazla zamanının olmadığını söylemiş. Ayrıca Dilem senin korkutucu annen gönderdi beni. Bir an gözlerinden alevler çıkacağını hissettim. O yüzden hızlı olun." dedi ve bizim konuşmamızı beklemeden hızlıca çıkmaya çalıştı. Çalıştı diyorum çünkü gözlerini kapattığı için kapıya çarpmıştı. Gülmekten alıkoyamadım kendimi ama yine de bir yerine bir şey olmuştur diye endişelenmiştim. Kontrol etmek için yanına gideceğimde Çağrı kolumu tutup beni durdurmuştu. Zaten o sırada da Emre çıkmıştı odadan.

"Daha fazla bekletmeyelim kimseyi Dilem. Bu kolyeyi takman beni de babaannemi de çok mutlu edecek, bunu çok net göreceksin. Emin ol annem senin kadar harika birinin bu kolyeyi takmasına çok mutlu olacak." Bakışlarındaki hüznü kovaladı ve devam etti konuşmaya. "Ayrıca bu kolyeyi takmazsan babaannem senin olmadığın bir yerde bana oldukça büyük fırça atar haberin olsun." İçim hiç rahat olmasa da meselenin uzamaması ve kimseyi daha fazla bekletmemek için kabul ettim kolyeyi takmayı. Ona arkamı döndüm ve kolyeyi takabilmesi için yer açtım. Kolye gerçekten çok zarifti. Göğüs dekolteme doğru iniyordu ve çok abartılı olmayan gelinliğime oldukça yakışmıştı.

Bana kolunu uzatan Çağrı'nın koluna girdim ve daha fazla oyalanmadan ilerlemeye başladık. Kısa bir yürüyüşün ardından bizi herkesin görmeye başladığı kapıya gelmiştik. Yalının denize açılan kapısıydı burası. Çeşitli çiçeklerle süslenmiş merdivenden yavaşça ilerlerken kendimi çok garip hissediyordum. Mutlu değildim ancak mutsuz da değildim. Heyecanlıydım çünkü gerçeğin anlaşılmasını istemiyordum ancak bir o kadar da huzurluydum. Çağrı tüm gerginliğimi azaltıyordu sanki. Merdivenler bittiğinde konuklar daha net şekilde karşımızdaydı. Herkesin yüzünde farklı duygular vardı ve çoğu duygu pek de pozitif değildi. Pozitif olanların çoğu da yapmacıktı anlayabiliyordum yine de takılmamaya çalıştım. Çiğdem Hanımla göz göze geldiğimizde zarif bir şekilde gülümsemişti. Bakışları boynumdaki kolyeye düştüğünde gözlerindeki ışıltıyı görebilmiştim. Yüzündeki gülümseme daha fazla büyümüştü ancak bakışlarında ufak da olsa hüzün vardı. Çağrı da Çiğdem Hanım da bu akşam hem mutlu hem de hüzünlülerdi. Evliliğimiz ne kadar sahte de olsa Erkan Bey'i, Erva Hanım'ı ve Çisem Hanım'ı görmeyi, onların da bu akşam bizimle olmasını isterdim. Ama maalesef çoğu zaman hayatta istediğimiz şeylerle karşılaşmıyorduk. Zaten öyle olsaydı da biz böyle bir düğün yapıyor da olmazdık.

Güçlü bir alkışla masaya geçtiğimizde nikah memuru da gelmiş ve nikahı kıymaya başlamıştı. Nikah merasimi çok uzun sürmemişti hatta ne olduğunu bile anlayamadan nikah memuru evlilik cüzdanını elime tutuşturmuş ve Çağrı'ya beni öpmesi için direktif vermişti. Çağrı bana dönüp gözlerini gözlerimle birleştirdiğinde kalbim çıkacak gibi hissetmiştim. Çağrı'nın dudakları alnıma değdiğindeyse nefes almayı bile unutmuş gözlerimi kapatmıştım. Kendime geldiğimde çoktan dans etmeye başlamıştık. Tüm gözler üzerimizdeydi, etrafımızda fazla fazla insan vardı ancak gözlerim Çağrı'nın gözleriyle birleştiğinde etrafımızda kimse kalmamış gibi oluyordu. Yine o halde bulmuştum ikimizi. Arkada Nazende Sevgilim çalıyordu ve biz dans ediyorduk. Artık evliydik. Bu bizim evliyken ettiğimiz ilk dansımızdı. Hatta ilk dansımızdı. Şarkıyı Çağrı seçmişti ve kısık sesle eşlik ediyordu. Gözleri gözlerimdeydi ve sözler içime işliyordu.

"Nazende sevgilim yadıma düştün..."

 

 

♡ ♡

"İyi bir iş çıkardık bence bu akşam." dedi Çağrı arabayı evinin önüne park ederken. Onun evinde kalmaya karar vermiş yalnızca benim için giyinme odası tasarlatmıştık. Başımla onayladım onu. "Umarım insanlar bizim hakkımızda konuşmayı artık bırakırlar." diye cevap verdim. Eve girdiğimizde yüzüme çarpan havayla birazcık mayışmıştım. "Bu konuyu içinde fazla taktığını biliyorum Dilem ama şöyle düşün biz şu an gerçekten aşık olarak da evlenmiş olsaydık insanlar yine bu şekilde konuşacaklardı. Yalnızca bizim birilerini ikna etmemiz gerektiği için senin içinde büyüyor bu durum biliyorum ancak yine de artık bunları kafana takıp da canını sıkmanı istemiyorum. İnsanların söyledikleri bizi ilgilendirmiyor." Gülümseyerek başımı salladım. Haklıydı. İnsanlar fazla acımasızlardı. İnsanları en mutlu günlerinde de, en kötü günlerinde de rahat bırakmıyorlardı. Kendileri mutlu olmadıkları için başkalarının da mutlu olmalarını istemiyorlardı. Konuşmasına devam etti. "Bizim hakkımızda konuştuklarını engelleyemem belki ama konu sana ve senin herhangi bir özelliğine geldiği an müdahele ederim. Bu süreç içerisinde de, bittiğinde de kimsenin seni üzmemesi için elimden geleni hatta fazlasını yapacağım. Bunların hiçbirini düşünme ve üzülme." İçten bir şekilde gülümsedim. Her şeye rağmen evlendiğim kişinin Çağrı olması sanırım benim için çok büyük bir şanstı.

Giyinme odasına girmiş, duş aldığımda giyeceğim kıyafetlerimi almıştım. Burada kalacağım odaya gidip duş almıştım. Evliliğimiz gerçek olmadığı için tabii ki aynı odada yatmayacaktık bu yüzden evdeki misafir odasına yerleşmiştim. Duş alıp pijamalarımı giydiğimde aşağıya inmiştim. Çağrı'nın henüz gelmediğini görünce kadar uykumuzu etkileyecek olsa da kahve yapmaya karar vermiştim. Mutfağa geçip gerekli malzemeleri ayarlayıp Türk kahvesi yapmaya başladım. Kahveler olmak üzereyken merdivenlerden gelen sesle bakışlarımı oraya çevirdim. Çağrı telefonuna bakarak aşağıya iniyordu. Göz göze geldiğimize bakışlarımı kaçırıp cezveye çevirdim. Daha fazla bakışsaydık kahveler taşacaktı. Kahveyi fincanlara paylaştırıp cezveyi ıslattım ve mutfağa giren Çağrı'ya baktım. Ben cezveyi ıslarken o da fincanları ayarladığım tepsiye koymuştu. Beraber odaya geçip kahveleri içmeye başlamıştık. İkimiz de konuşmuyorduk ama konuşmaya ihtiyaç da duymuyorduk. O beni ben de onu anlıyordum sanki. Gergindik ama bir o kadar da huzurluyduk sanki. En azından ben öyleydim onun da böyle hissediyor olmasını umuyordum.

İkimizin de düşüncelerinden ayrılması Çağrı'nın telefonundan gelen mesaj sesiydi. "Birkaç haber sitesi fotoğrafları paylaşmaya başlamış." dedi gözlerini telefonundan ayırıp gözlerimle birkaç saniye temas ettirerek. Ardından yeniden telefonuna dönmüştü. Ayaklanıp yanına yaklaşırken konuşmaya başladım. "Ne yazmışlar? Ben de bakabilir miyim?" Yanına oturduğumda telefonu ikimizin de görebileceği bir konuma getirdi ve fotoğraflara bakmaya başladık. Çoğu çok güzel çıkmıştı ve rol yaptığımız gözükmüyor gibiydi. Bu konuda kendime ne kadar kızsam da, yanlış olduğunu bilsem de Çağrı'dan zaten etkilenmeye başlamıştım ve bu fotoğraflarda açıkça belliydi bence ancak Çağrı da oldukça iyi rol yapma yeteneğine sahip olmalı ki onun da bakışlarında insanların şüphelenecekleri bir şey yoktu. Zaten o en başından beri bu konuda oldukça başarılıydı. Magazin sitesi de zaten hakkımızda kötü bir şey yazmamıştı ve bu insanları da etkilemiş olmalı ki haberin sonundaki yorumların çoğu iyi yorumlardı Arada birkaç tane kötü yorum elbette ki vardı ancak onlar da kayda değer yorumlar değillerdi. Çağrı'nın da dediği gibi bu akşamı güzel atlatmıştık.

Kahvelerimiz bittiğinde kirli bardakları alıp mutfağa ilerledim. Çağrı da etraftaki birkaç dağınıklığı toplayıp peşimden gelmişti. Yardım etmek istese de onu reddetmiş iki bardağı halledebileceğimi söylemiştim. O da mutfaktaki masaya oturarak beni izlemeye başlamıştı. Onun bakışları üzerimdeyken ne kadar gerilsem de bulaşıkları elime yüzüme bulaştırmadan halledebilmiştim. Haberler hakkında çok konuşmamıştık. O zaten çok umursamıyordu kötü yorumları ben de zaten yorumlar iyi olduğu için konuşmaya değmeyeceğini düşünmüştüm. "Biliyorsun balayı için tatil planı yapmadık. İşlerin ve okulunun yoğunluğundan dolayı ileri bir tarihte yapmaya karar verdiğimizi söylesek de insanlar hemen eski yaşantımıza dönmemizi yadırgayabilirler. Benim için sıkıntı değil kötü yorumlar ancak senin kafana fazlasıyla taktığını biliyorum. Bu yüzden sen de istersen birkaç gün okula ya da işe gitmeyelim, beraber vakit geçirelim. Tabii dediğim gibi sen bilirsin. Üzülmeyeceğine, kafana takmayacağına söz verirsen benim için hiç problem olmaz." Gülümsedim. Gerçekten o kadar iyi kalpliydi ki. "Gitmesem de olur. Zaten final haftam da yaklaşıyor. Biraz ders çalışmış olurum biliyorsun biraz aksattım dersleri." Başıyla onayladı. Sonrasında çok konuşmamış, gün içerisinde oldukça yorulduğumuz için uyumuştuk.

O gece hayatımın yeni bir evresine başladığımı biliyordum. Mutlu muydum bilmiyordum ancak huzurluydum, biliyordum. Bu yeni evrede karşıma neyin çıkacağı büyük bir soru işaretiydi. Daha iyi ya da daha kötü şeyler yaşayabilirdim, bilmiyordum. Ancak daha önce de söylediğim gibi bu belirsizlik beni germiyordu. Böyle olmaması gerekiyordu biliyordum ancak tüm bunlar için ihtiyacım olan güveni Çağrı hiçbir şey yapmadan bana veriyordu.

 

♡ ♡

Merhabalar... Umarım beğenmişsinizdir. Biraz zamanınızı almak istiyorum. Lütfen sonuna kadar okuyun. ♡

Bölüm hakkında neler düşünüyorsunuz? Önerilerinizi, beğendiğiniz ya da beğenmediğiniz noktaları bana belirtmeniz çok iyi olur. Gidişatı ona göre belirlerim.

Bu hafta okulum açılıyor ve bu senem oldukça yoğun. Bu yüzden yeni bölümler için sınır koymayı düşünüyorum. En başından beri hiç öyle bir düşüncem olmasa da şu an bile yazma konusunda biraz zorluk yaşarken dönem içerisinde her hafta düzenli bölüm yazmak benim için çok zor olacak.

Sınırımız 10 oy 10 yorum. Sınırın geçildiği hafta cumartesi günü yeni bölüm gelecek.

Kendinize çok iyi bakın. ♡ Gelecek bölümde görüşmek üzere...

 

Loading...
0%