@_tgb_17
|
Yıldızdan devam Akşam olduğunda hastaneye varmıştım. Buraya geleceğimi Rıza Albaya haber vermiştim o da hastanede olduğunu söylemişti. Arabamı park ettikten sonra hemen arabadan indim ve hastaneye girdim. Hemen yoğun bakım katına çıktım, asansörden iner inmez başları önlerinde güzel bir haber bekleyen tim ile karşılaştım. Hepsine tek tek baktım, normalde izlendiklerini çoktan fark etmiş olmaları lazımdı ama o kadar dalmışlar ki fark etmediler. Daha fazla orda durmak yerine timin yanına gitmek için harekete geçtim, beni sonunda fark ettiklerinde hepsi ayağa kalktı. " Rahat olun, Bir gelişme var mı çocuklar?" " Yok komutanım da siz nerde-" " Görev sırasında aldım haberi. Rıza Albay nerde?" " Telefonla konuşmaya gitti komutanım." " siz nasılsınız kardeşlerim." Kardeşlerim diyince hepsi bir şaşırdılar sonra Salih cevap verdi." " Nasıl olalım komutanım, Savaş komutanımız içeride ölüm kalım savaşı veriyor bizim elimizden ise hiç bir şey gelmiyor." " Öncelikle şu konuda anlaşalım görev dışında komutanım yok siz benim kardeşimsiniz . Elimizden bir şey gelmiyor konusuna gelirsek; Bizim ona en büyük yardımımız dua olur o zaten direniyor bizlerde onun için dua edersek Allah sesimizi duyar. En kötü anda bile umudunuzu yitirmeyin çocuklar, sadece Allah' a sığının." " Komutanım sizin görev nasıldı yaralanmadınız dimi?" " İyiydi yine bir sürü leş avladık. İyiyim Ali merak etmeyin." Biz konuşurken Rıza Albay geldi hemen selam verdim. " Hoş geldin Yıldız." " Sağol komutanım." " Gel seninle bir konuşalım." Rıza Albay önde bende arkasında timden uzaklaştık. " Ne oldu kızım?" " Komutanım işlem tamam ama buradı konuşmak için pek müsait değil." " tamam kızım sonra konuşuruz." " Komutanım, doktorlar bir şey demiyorlar mı? " Yok kızım ellerinden geleni yaptılar bundan sonrası Savaşta" " Komutanım bize ihtiyacı var yanına giremez miyiz?" " Doktorun izin vereceğini sanmıyorum kızım." " Birde ben konuşsam nerde doktoru." " Bak şu gelen işte." " Tamam komutanım." Doktor tam bir odaya girmek üzereyken seslendim hemen. " Doktor bey bakar mısınız?" " Buyrun" " Ben Yüzbaşı Yıldız Bozkurt, Savaş Güçlü'nün arkadaşıyım durumu hakkında bilgi alabilir miyim?" " Savaş bey için elimizden geleni yaptık hayati tehlikesi sürüyor bir gelişme yok ama bundan sonrası Savaş beyin direncine bağlı." " Peki acaba yanına girme şansımız var mı ? Çünkü burda kardeşleri gibi gördüğü ekip arkadaşları var belki onların yanında olduğunu bilmek iyi gelir." " Normalde buna izin veremem fakat bu Savaş beye iyi gelebilir . Ama sadece üç kişi girebilir daha fazlası onun hayatını tehlikeye atar." " Çok teşekkür ederim iyi günler." " İyi günler." Hemen timin yanına gittim ve onlara doktorun dediklerini anlattım. " Evet aranızdan sadece üç kişi için izin var buna siz karar verin, yanında olduğumuzu bilsin diye doktor bu kadarına izin verdi. Daha fazlası onun için tehlikeli olabilirmiş." " Yıldız bence Salih, Ömer ve sen gir." " Salih, Ömer tamam da siz benden daha fazla zaman geçirdiniz onunla." " Bizim adımıza en iyi sen konuşursun onunla, onun yanına gir ve hepimizin burada onu beklediğini söyle lütfen." " Peki tamam siz istiyorsanız benim için olur." Kimin gireceğine karar verdikten sonra önce Salih sonra Ömer girdi. Şimdide hemşirenin bana verdiği kıyafetleri giydim ve ben içeri girdim. İçeri girdiğimde Savaşı böyle görmeyi beklemiyordum, benimle sürekli uğraşan, çatışmalarda cesurca savaşan o adam gitmiş yerine saçları dağılmış ten rengi solmuş ve oldukça savunmasız kalmış bir adam duruyor karşımda. Yavaş yavaş yanına doğru gitmeye başladım yanında bulunan sandalye ye oturdum ve konuşmaya başladım . " Beni duyar mısın bilemem Savaş ama biz hepimiz burdayız, senin aramıza dönmeni bekliyoruz. Biliyorum sen her ne kadar beni sinir etsende çok iyi ve çok güçlü bir askersin, hem ben aranıza daha yeni katıldım, şöyle ağız tadıyla seninle bir şerefsiz öldüremedik, sırt sırta çatışmalara giremedik. Sizler benim abim kardeşimsiniz birinize bir şey olsa onların başına yıkarım o inlerini, aramızda kalsın ama bunu yaptım zaten." Savaşın Elinin üstüne elimi koydum ve cümleme öyle devam ettim. " Biz bütün tim seni bekliyoruz sen de bizi çok bekletme olur mu? Kardeşlerin seni bekliyor." Cümlemi bitirir bitirmez makinalardan sesler gelmeye başladı hemen hemşireyi çağırdım. " Hemen doktoru çağırın hastanın kalbi durdu. Hanımefendi dışarı çıkın lütfen." Beni dışarı çıkardıkları anda doktor hızla odaya girdi biz hepimiz camın önünde Savaşın geri dönmesi için Allaha dua ediyorduk. Savaştan devam Nereye gittiğimi bilmeden yürüyorum, etrafıma bakıyorum ama tanıdık bir şey bulamıyorum bir bilinmezliğe doğru ilerliyorum. İlerde bir kız çocuğu görüyorum hemen yanına gidiyorum bu kız geçen sefer elini uzatan kız çocuğu . Yanına yaklaştığımda ağladığını fark ettim. " Neden ağlıyorsun?" " Beni bıraktılar." " Kim seni bıraktı?" " Ailem, beni bırakıp gittiler,ben çok korkuyorum." " Nereye gittiler? Hadi gel, birlikte onları arayalım." " Cennete gittiler, sen beni bırakma olur mu?" " Olur, bırakmam." " Ama şimdi gitmelisin seni bekliyorlar." " Kim beni bekliyor?" " Kardeşlerin." "Peki, sen ne olacaksın?" " Beni unutma ve hep ara olur mu? Kardeşlerin seni bekliyor, bende bekliyorum onların yanına git." Kızın elimi bırakması ile bir karanlık beni içine çekti, bir anda uzun süredir nefessiz kalmışım gibi nefes almaya başladım. Yıldızdan devam Doktorların uzun uğraşları sonunda Savaş' ın kalbi tekrar attı. Doktor içeriden çıkıp timin yanına geldi. " Gözünüz aydın Savaş bey kendine geldi. Kendisini birazdan normal odaya alacağız geçmiş olsun." Doktorun yanımızdan uzaklaşmasıyla beraber bütün tim birbirine sarılmaya başladı en sonunda da hepsi aynı anda bana sarıldı. " Savaş komutan geri döndü de ben ölüyorum yav, nefes alamıyorum ya koca adamlar ezdiniz beni." Benim söylediklerimle hepsi geri çekildiler. " Allah korusun Yıldız." " Neyse Ali hadi bakalım gözümüz aydın." Bir hemşire gelip Savaşı hangi odaya aldıklarını söyledi. Tim odaya giderken Rıza albay beni durdurdu. " Yıldız, Savaşı gördükten sonra oraya geri gitmen lazım , Baranı artık bize getirmelisin." " Tamam komutanım getireceğim." " Biran önce ifadesini alıp harekete geçmemiz lazım, sınırda hareketlilik başlamış." " Nasıl yani komutanım?" " Sınırdaki kamplarda hareketlilik varmış kızım bir şeye hazırlanıyorlarmış." " Topal" " Nasıl yani yıldız?" Rıza albaya biraz daha yaklaşıp onun duyabileceği bir şekilde konuşmaya başladım. " Komutanım, topal geri dönmeye hazırlanıyor. Baran söylemişti ve oldukça güçlü dönecekmiş bide." "Bir de ne ?" " Benim için ve hayalet için dönüyor. Yarım bıraktığı işi halletmek için, beni öldürmek için geliyor komutanım." " Öyle bir şey olmayacak yıldız ne sen eski yıldızsın ne de yalnız değilsin." " Teşekkür ederim komutanım ama bu işin sonunda canım pahasınada olsa anne babamın katilini öldüreceğim." " Ne olursa olsun ben hep yanındayım kızım hadi şimdi savaşın yanına gidelim sonra sen de git o şerefsizi bize getir." " Emredersiniz komutanım." Rıza Albay ile savaşın odasına girdiğimizde tim çoktan Savaşın etrafını sarmıştı. " Arkadaşlar hani bir açılsanızda komutanınız nefes alsa." Benim sesimi duyan tim biraz kenara çekildiler böylece bizde savaş konutanı görmüş olduk. Savaş ne kadar yorgun gözükürse gözüksün bunu dışarıya yansıtmamaya çalışıyordu. " Geçmiş olsun Savaş komutanım korkuttunuz bizi." " Sağolun Yıldız komutanım, benden kolay kolay kurtulamazsınız sizinle daha çok çatışmalara gireceğiz." " Geçmiş olsun evlat." " Sağolun komutanım." " Evet tim hasta ziyareti kısa olur şimdi hepiniz karakola gidiyorsunuz ve kendinize geliyorsunuz." " Ama Komutanım." " Hayır itiraz yok, hem savaş komutanınızda iyi sizde kendinize gelin unutmayın görevin ne zaman geleceği belli olmaz." Tim karakola gitmek için dışarı çıktıklarında içeride sadece Rıza Albay ve ben kalmıştık. " Komutanım " " Söyle savaş" " Hayalet Baranı getirdi mi?" " Yok evlat ama getirecek." " Komutanım peki biz ordan nasıl çıktık? Ben vurulduğumda çatışma hala yoğun bir şekilde devam ediyordu." " Hayalet sizin yerinize geçti evlat o çıkardı sizi ordan." " Peki o nasıl halletti o kadar kişiyi." Daha fazla dayanamayıp araya girdim. " Savaş komutanım acaba hayaleti biraz hafife mi alıyorsunuz?" " O nerden çıktı yıldız komutanım." " Bu konuşmalarınızdan onu anlıyoruz. Hani tek başına bir kampı patlatan birisi ya hayalet, hem Rıza albayın dediğine göre tek değilmiş 5 arkadaşı daha varmış yanında." " Maşallah benden daha çok bilgi sahibisiniz Yıldız komutanım." Tam cevap vermek için ağzımı açacaktım ki araya Rıza albay girdi. " Tamam çocuk gibi laf dalaşınız bittiyse ,Biz artık gidelim sende dinlen ve biran önce iyileş savaş." " Emredersiniz komutanım." Son kez Savaş komutana geçmiş olsun diyip Rıza Albay ile odadan çıktık. Rıza Albay karakola geçmek için aracına bindi , binmeden öncede bana;Baranı getirirken dikkatli olmamı söyledi. Bende hemen arabama binip yola çıktım. Sonunda sığınağa geldiğimde hemen içeri girdim ve üzerimi değiştirdim. Sonra Baranın yanına gittim, berbat bir haldeydi. " Şşşt hadi yine iyisin benden kurtuluyorsun." " Nasıl yani." " Seni askere vereceğim." " Kardeşim?" " Merak etme o iyi ama benim gözetimimde yani anlaşmaya uymazsan-" " Uyacağım ama sende bir kez olsun konuşturacaksın beni onunla." " Bakarız eğer uslu uslu soruları cevaplarsan konuşursun." Baranı sandalyeden kaldırdım ve dikkatli bir şekilde sığınaktan çıktık arabamın yanına gelmeden önce onun gözlerini bağladım ve karakola doğru yola çıktık. Karakola gelmeden arabamı bir yere sakladım ve yürüyerek yola devam ettik girişe geldiğimizde askerler hemen silahlarını bize doğrulttular. " Kimsiniz siz?" " Asker Rıza komutanının çağır." " Kimsiniz dedim" " Ben hayalet Rıza komutanını çağır şimdi." Önce şaşırsalarda hemen haber vermek için birisi gitti diğeri hala bize silahını doğrultmuş bekliyordu. Rıza Albay yanında askerle geldi ve bize doğru yürümeye başladı. " Asker indir silahını, hayalet emaneti getirmişsin." " Ben sözümde durdum Albay, buyrun emanetiniz." " Asker şu şerefsizi alın sorgu odasına götürün." Rıza albay bana biraz daha yaklaştı. " Hayalet, hemen gidecek misin?" " Rıza Albayım, Baran eğer gerekli cevapları verirse onu kızkardeşi ile konuşturacağımı söyledim o yüzden bi iki saatliğine sizin yanınızda kalsam sorun olur mu?" " Kardeşi mi?" Bir kardeşi mi varmış?" " Evet herkesten sakladığı ama benim bulduğum. Soruma cevap vermediniz albayım." " Tamam hayalet benim odama geçelim." Yanımızdaki askerle beraber Rıza Albayın odasına geçtik . Rıza albay askere dönüp. " Asker Salihe söyleyin Baranın sorgusuna o girecek." " Emredersiniz komutanım." Asker çıkınca bende Rıza albaya döndüm. " Komutanım salihin sorguya girmesi doğru olur mu?" " Emin ol aralarında en aklı başında, mantıklı olan Salihtir." " Siz daha iyi bilirsiniz komutanım." Aradan geçen bir saatin sonunda sorgu bitmişti ve Baran ne sorulduysa cevap vermişti. Sorgu bittiğinde Baranı Rıza albayın odasına getirdiler. " Hayalet kardeşimle-" " Tamam Baran son kez konuşturacağım sizi." Hemen Karanı aradım ve telefonu kıza vermesini istedim bende telefonu Barana verdim. Tabi hoparlörü açtım bu şerefsize güven olmaz. " Zeynep" " Abi sen misin?" " Benim kardeşim iyi misin canım?" " Ben iyiyim abi, sana kaç kez dedim o pisliklerden uzak dur teslim ol diye." " Artık iş işten geçti kardeşim sen bundan sonra sadece kendine dikkat et bana yeter." " Merak etme abi ben güvendeyim." " Kapatıyorum kardeşim kendine dikkat et." " Sende abi" Baran telefonu kapatıp bana verdi. " Teşekkür ederim hayalet en azından sözünde durdun ,kardeşim iyi." " Biz sizin gibi kalleş değiliz masumlara zarar vermeyiz Baran onu ancak siz yaparsınız." Bana cevap vermeden Rıza Albaya döndü ve konuşmaya başladı. " Rıza Albay size son bir şey söyleyeceğim." " Söyle." " Yıllar önce bozkurt yüzbaşının çocuğu kaçırılmıştı." " E-evet" Baran tam bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki bir anda silah sesi duyuldu ve baran tam göğsünden vuruldu biz hemen mevzi aldık ama başka atış olmadı. " Baran cümlene devam et o çocuğa ne oldu?" " O ço-cuk yaş-ı-yor. T-opa- lın el-inden ka-çırıldı." " Ne " Baranın son sözleri bu olmuştu sonra ölmüştü. Rıza Albay ise büyük bir şok içinde öylece Barana bakıyordu. Benim aklımdaki soru ise anne ve babamın bir çocuğu daha mı vardı, eğer varsa neden bana söylemediler... |
0% |